|
Emekli Hava Pilot Kurmay Albay |
Mehmet TİRİTOĞLU |
4 ncü Hava Üssü / Merzifon |
1953 |
|
Ağustos 1953'de Uçuş Okulundan mezun olduk ve 42
arkadaşımız ile birlikte Merzifon'daki 4 ncü
Hava Üssüne atandık. |
Üste 141 ve 142 nci Filolar ve Spitfire Mk-IX
E uçakları bulunmakta idi. Ben 142 nci
Filoda görevli idim. Gerekli yer
eğitimlerini tamamladıktan sonra ekim ayında
intibak uçuşları tek olarak yapılıyordu.
Gerekli olan görevlerde ikili veya dörtlü
kolda uçuluyordu. |
Her filoda yirmi bir yeni pilot
bulunduğundan ve bu nedenle uzun zaman
alan intibak uçuşları devam ederken
yaşadığımız müthiş olay 3 Aralık 1953
günü vuku buldu. |
O gün sabah mesaiye gelirken her
taraf sisle kaplıydı ve görüş
mesafesi 20-25 metre kadardı. Bu
nedenle, sabah yer derslerine devam
edildi. Öğle yemeğinden dönerken
gördük ki sis tamamen dağılmış,
güneşli ve açık bir hava oluşmuştu.
Uçuş programı hazırlandı, brifing
tamamlandı ve uçak başı yapıldı. |
İlk olarak Tğm. Salim PAMUKÇU
havalandı. Birkaç dakika sonra
da (14:35) ben havalandım ve
uçuş bölgesi olan Gümüşhacıköy
üzerinde eğitimime başladım.
|
Hatırladığım kadarı ile o
gün bir T-11, bir T-6, 8
adedi 4'lü kol ve 14 adedi
tek Spitfire IX uçağı olmak
üzere 24 uçak, eğitim için
havalanmıştı. |
Gümüşhacıköy üzerinde
dalış, çekiş ve dönüşler
yaparak uçuşuma devam
ederken tahminen
kalkıştan yarım saat
kadar sonra, uçuş kulesi
meydanı sis kaplamak
üzere olduğu ikazı ile
bütün uçakları inişe
çağırdı. Hemen meydana
doğru yöneldim. Meydana
yaklaşırken yoğun bir
iniş isteği ile
karşılaştım ve trafiğin
azalmasını beklemek
üzere o civarda birkaç
tur attım. Yoğunluk
azalınca kuleden izin
alarak iniş için pis
üzerine geldim. Batıdan
gelen ve gittikçe
yayılan ince ve tül gibi
bir sis meydanı
kaplamıştı. Ama üstten
pist ve taksi yolları
görülüyordu. |
|
|
|
|
|
|
AT-11 |
|
T-6 |
|
|
|
|
|
SPITFIRE
MK.IX |
|
Sola dönüşle iniş
hazırlığını
tamamlayarak pisti
karşıladım. O ne?
Hiçbir yer
görünmüyordu. Hemen
pas geçerek
yükseldim ve meydan
üzerinde turlar
atmaya başladım. Ben
şimdi ne yapacaktım? |
Meydan üzeri
turlara devam
ederken kule:
"35 galon yakıtı
olan Esenboğa
Meydanı'na
gitsin,
istikamet
-hatırladığım
kadarıyla- 260
veya 265 derece"
dedi. |
Ben baktım
38 galon
benzinim
var; ama
haritam yok.
Nasıl
gideceğimi
düşünürken
uzakta bir
4'lü kol
gördüm ve
onlara
yöneldim.
Fakat
yetişemedim
ve bir süre
sonra da
gözden
kaybettim. |
Aradan
birkaç
dakika
geçtikten
sonra
AT-11
Kansan
uçağını
gördüm
ve ona
yöneldim.
Kuleye
AT-11'le
gitmek
istediğimi
bildirdim.
Kule de
AT-11
pilotlarına
isteğimi
bildirdi.
AT-11
Amerikan
ve
Spitfire'lar
İngiliz
yapımı
olduğundan
o
tarihlerde
telsizle
birbiri
ile
konuşulmuyordu. |
AT-11'e
yaklaşmaya
başladım.
AT-11'in
normal
uçuş
sürati
145
mil,
benim
uçağım
ise
220
mil
idi.
AT-11
tam
gaz
ve
tam
hatve
180
mile
çıktı,
ben
de
gaz
kolu
neredeyse
tam
geride
180
mile
inerek
sağdan
kollarına
girdim. |
Esenboğa istikametinde yola devam ediyoruz. Telsizle konuşamadığımız için işaretle anlaşıyoruz. Zaman zaman benzin miktarını okuyor ve parmak işareti ile bildiriyordum. |
Yola çıkışımızdan tahminen 15 dakika sonra bana "bu istikamette git ve bir an önce in" işareti yapmaya başladılar. Zira güneş batmak üzere, hava kararıyor, karanlığa kalmadan bir an önce gidip inmemi istiyorlar. Ben ise hayır gitmem diye düşünüyordum. Bu işaretleşmeler devam ederken aniden sola keskin dönüşe girdiler. Ben de peşlerinden devam ettim. Baktılar ki bırakmıyorum, böylece yola devam ettik. |
|
Merzifon - Bugünkü Nizamiyenin 1950'li Yıllardaki Görüntüsü |
|
Hiç telaşlanmadan, moralimi bozmadan ve kadere inanarak uçuşa devam ederken son baktığımda 8 galon benzin kalmıştı. Güneş batmış ve alacakaranlık basmaya başlamıştı. Artık, işaretler de anlaşılmaz haldeydi. Bu sırada T-11'den el ve kol hareketleri birbirine karışarak bana kuvvetlice bir ikazda bulunuyorlardı. Düşük süratle uçmak zorunda kaldığımdan uçağımın burnu yukarı kalkmıştı ve bu nedenle de ileriyi göremiyordum. Yapılan uyarıyı dikkate alarak hemen uçağımı hafifçe yana yatırınca 3-4 kilometre kadar ileride bir pistin uzandığını gördüm. Derhal, T-11'in üzerinden sola çekerek koldan ayrıldım ve hazırlıklarımı tamamlayarak batı istikametinden yaklaşıp inişimi tamamladım. Benden önce inmiş olan dörtlünün yanına park ettim. Birkaç dakika sonra da AT-11 iniş yaparak yanımıza park etti. |
Öğreniyoruz ki Esenboğa'ya yeni bir havaalanı yapılıyormuş. Pist inşaatı tamamlanmış; fakat pist ışıklandırma tesisatı döşenmek üzere kazılmış olan kanallar açık olup çalışmalar devam ediyordu. Bu nedenle, uçuşla ilgili hiçbir faaliyet yoktu. Şehre inerek doğrudan Hv.K.K.lığı Karargahına gittik ve o geceyi Ankara'da geçirdik. |
Ertesi günü büyüklerimiz Esenboğa'ya uçakları kontrole gittiklerinde benim uçağımı çalıştıramamışlar. Depoyu kontrol ettiklerinde benzinin bitmiş olduğunu görmüşler. |
Ben T-11'in kolunda uçuşa devam ederken kısa bir süre telsiz konuşmaları işittim. Fakat hiçbir şey anlaşılmıyordu. Önden giden dörtlü kolun meydanla konuştuklarını zannederek ben de birkaç kez Esenboğa'yı aradım ama cevap alamadım. |
Meydana indikten sonra öğrendim ki benden biraz önce kalkmış olan Tğm. Salim PAMUKÇU Esenboğa'ya gitmekte olan dörtlü kolu yakalamış ve onlarla birlikte uçuşa devam etmiş. Kalecik'i geçtikleri sırada benzini bitmiş ve tarlaya mecburi iniş yapmak isterken kırım geçirerek orada şehit olmuş. İşittiğim ve anlayamadığım telsiz konuşmaları bu olayla ilgili konuşmalarmış. |
Diğer olaylara gelince; Tğm. Servet İLKSÜMER Merzifon'a inişte pist üzerinde, Tğm. Ahmet Sezai AYDIN da meydan civarında bir köy yakınında mecburi iniş yaparken uçakları ile kırım geçirerek şehit oluyorlar. Böylece bir günde üç şehit vermiş olduk. Ruhları şad olsun. |
Bunların dışında, Tğm. İbrahim TAŞÇI tek olarak Esenboğa'ya doğru giderken Kalecik üzerine geldiğinde burayı Çankırı tahmin ederek güneye dönüyor ve sonuçta yolunu kaybetmiş olarak Haymana'ya geliyor. Hava kararınca civardaki bir tarlaya gövde üzerine iniş yaparak kurtuluyor. Bundan başka da Merzifon Meydanı'na ve civarına mecburi iniş yapan üç dört arkadaşımız daha kırım geçiriyor. Olayın sevinilecek tarafı kendileri sağ ve sağlam olarak kurtuluyorlar. |
Merzifon'daki sis iki gün dağılmadığından uçaklarımızla dönemediğimiz için ertesi günü iki taksi kiralayarak gece saatlerinde Ankara'dan Merzifon'a gidebildik. |
|