Hava Pilot Kurmay Yarbay |
Yavuz SERT |
121. Filo/Çiğli-İzmir |
1993 |
|
Uçuş eğitiminin tekamül jet
safhası... 121'inci Filoda T-33A
MK3 uçakları ile bitirmeye yakın
kol uçuşları esnasında planlı
bir kol uçuşuna gidiyorduk. |
|
T-33A Silver Star
Uçağı |
|
İki uçak, bir numara Ender
BAYRAKTAR Yüzbaşı, öğrencisi
Teğmen Murat AKTAŞ. İki numara
Turgay YILMAZ Yüzbaşı ve
öğrencisi ben. |
Uçuşa giderken, uçağımızın
S/S görevi için hazırlandığı ve
tip tanklarında fazla yakıt
olduğu ve bu hususun dikkate
alınması gerektiği söylendi. |
Tek tek kalkışı takiben 1
numaralı çalışma sahası için
Karaburun'a doğru lider uçağı
yakalamaya çalışırken Uzun Ada
civarlarında kola yanaşabildim.
Yeterli mesafeye ulaştığımı
düşündüğümde gaz kolunu kestim.
Kesmemle birlikte motor durdu.
Kısa bir sessizlikten sonra
öğretmen pilot lidere durumu
telsizden bildirerek emercensiyi
deklere etti. İrtifamız yaklaşık
3000 feet civarında, batılı
başta ve deniz üzerinde idik.
Öğretmenim, atlayabileceğimizi
ve gerekli hazırlığı yapmam
gerektiğini söylediğinde ben de
havada motor çalıştırma
usullerini çeklistten yapmaya
çalışıyor, atlama fikri için
erken olduğunu düşünüyordum. |
İlk teşebbüste motor çalışır
gibi olduktan sonra tekrar
durdu. İstenmeyen duruma doğru
hızla ilerliyorduk.
Emercensimizi duyan havadaki ve
yerdeki istasyonlar, "Efes'e
inin.", "Tuzla'ya inin.",
"Kıyıya inin.", "Suya inin."
gibi önerilerde bulunuyorlardı.
Öğretmenim de atlamamız
gerektiğini söylüyordu. Lider
uçak duruma müdahale ederek bizi
sola dönüşle Uzun Ada'yı
karşılayarak atlamamızı önerdi.
Uçağın kanatçıkları hidrolik
tazyikle çalıştığı için durmuş
motorla yatış kumandası vermek
çok güçtü. Buna rağmen adaya
döndük. Dönüş esnasında atlama
emercensisini düşünerek pozisyon
almaya başladım. Ancak
biliyordum ki öğretmenim önce
atlamalıydı. Çünkü benim
sandalyemin roket gazı onu
yakacaktı. Bunu o da biliyordu.
Ben önce onun atlaması konusunda
ısrar etmeme rağmen o bunu kabul
etmiyor ve defalarca "SERT
atla!" diyordu. Atlama kararı
verdiğimde irtifamız 1500 feet
civarında. Uzun Ada batısı
yaklaşık 1 deniz mili mesafede
idik. Bu an uçuş eğitimimin en
zor anı idi. Çünkü atlamam
öğretmenimin yaralanmasına,
belki de ölmesine sebep
olacaktı. Atlamak hiç kolay bir
şey değildi ve bu durum da
atlama kararı almamı
zorlaştırıyordu. |
Ama atladım. Çok büyük
fiziksel ve ruhsal bir acı
içinde uçaktan ayrıldım.
Fırlatma sisteminin üzerime
yüklediği yüksek G ile uçaktan
ayrıldıktan sonra gözüm karardı.
Ancak sandalyeden ayrıldığımı ve
paraşütün açıldığını hissettim.
Paraşüt kolonları iyi sıkılmadan
uçtuğum için paraşüt açıldıktan
sonra kolonlar testislerime
büyük bir acı verdi. |
Uçakta atlama pozisyonu
almama rağmen çıkış esnasında
dirseklerimi kokpitin yan
duvarlarına çarpmışım. Bu
çarpmanın etkisiyle
dirseklerimde müthiş bir acı
hissediyor ve kırıldığını
zannediyordum. Kendime
geldiğimde uçağımın düştüğü
yerdeki alev topunu gördüm.
Gözlerim öğretmenimin paraşütünü
aradı. Nihayet açıldığını
görerek rahatladım ancak baygın
olduğunu görünce endişelendim.
Bu arada deniz üzerinde
paraşütümle irtifa kaybetmeye
devam ediyordum ve deniz üzerine
inmemek için paraşüte kumanda
etmem gerektiğini biliyordum.
Kollarındaki acıya rağmen
paraşüt kılavuz iplerine uzandım
ve adaya inebilmek için çektim.
Daha önceden 7 kez otomatik
paraşütle atlamama rağmen yere
inerken inişi yumuşatan 5 nokta
taklasını atamadım. Adanın
batısında gözetleme kulübesine
yakın hafif meyilli bir yere
düşerken kuyruk sokumu kemiğimi
yere çarptığım için neredeyse
sakatlanıyordum. |
O zamana kadar ne kadar çok
uçuş motivasyonuna sahip olmuş
ki; sağ salim yere indikten
sonra ilk aklıma gelen şey, uçuş
eğitimim ve bu atlayışın
eğitimime zarar vereceği korkusu
idi. Ayağa kalktıktan sonra
kaskımı çıkararak yere
fırlatırken, "Tüh, artık beni
pilot yapmazlar!" dediğimi çok
iyi hatırlıyorum. Bu anıyı,
fedâkarlık konusunda gösterdiği
inanılmaz davranışıyla tarihe
geçecek uçuş öğretmenim Emekli
Binbaşı Turgay YILMAZ'a ithaf
ediyorum. |
|