Hamdi KUŞCU |
Emekli Hava Uçak Bakım Kıdemli
Başçavuş |
11.Hv.Ulş.Üs,
223.Filo/Etimesgut-Ankara |
7 Ekim 1977 |
|
C-47 uçaklarında 16 yıl
telsiz operatörü olarak uçtum.
07 Ekim 1977 günü kalkışta sol
motorunda yangın çıkan 223’üncü
Filo Komutanlığına ait 6027
no’lu uçakta görevli idim. O
Cuma sabahı (arkadaşların
sonradan söylediğine göre)
suratım pek asıkmış, kimseyle
konuşup şakalaşmamışım. Farkında
bile değildim. Uçuş teknisyeni
Kd.Bçvş.Behzat TUĞ ile uçağı
çalıştırıp kontrollerini yaptık.
Faal olduğunu filo eğitim
kısmına rapor edip, kalkış
saatini beklemeye başladık. Saat
09:45 civarında uçak başı yapmak
için filodan çıktık. Çardakta
oturan arkadaşların “İyi
uçuşlar” dileklerine Behzat
Astsubayım cevap verdi. Ben yine
suskundum, arkamdan; “Bunun nesi
var, bir tuhaf bu sabah”
demişler. Olacakları
hissetmiştim sanki. Öğrenci
pilot Teğmenler Nejat UYANIK ve
Seyfettin KESKİN harici
kontrolleri yaptılar. Sol
sandalyeye Tğm.KESKİN, sağa
öğretmen Yzb.Kemal ÇAĞLAR
oturdu. Motor çalıştırıp ruleye
başladık. Tğm.UYANIK arkada
oturuyordu. Tam 10:00’da 29
pistinden havalandık. Daha pisti
kat etmeden kule uyardı; |
|
C-47 Uçağı |
|
- ETİ 27 sol motorda duman
görüldü! |
Soldaki küçük pencereden
baktığımda motor pancurları
arasından çıkan kesif dumanı ve
alevleri gördüm. O sırada Astsb.TUĞ
yangın söndürücüyü patlattı.
Tekrar motora baktığımda
alevlerin bir an kaybolduğunu
ama anında daha şiddetle, adeta
fışkırdıklarını gördüm. Ön
tarafta birileri telaşla bağırıp
duruyordu. Kokpite de duman
dolmaya başlamıştı. Duman
tahliyesi için uçuş
teknisyenimiz yan camları açtı.
Ben onun omuzu üzerinden ön
tarafa bakıyordum. Yzb.ÇAĞLAR
çoktan kumandayı almıştı. Levye
göbekte sağa tam direksiyon
vermiş bağırıyordu; |
(Sonradan anlattığına göre,
mecburi iniş için önce şeker
fabrikasının düz tarlalarını
düşünmüş, ama hemen karar
değiştirip sağdan dönüşle
kalktığımız piste inmeyi tercih
etmiş.) |
Astsubay TUĞ beni ve arkadan
gelip ne olduğunu anlamaya
çalışan Tğm.UYANIK’ı fark edip
bağırdı. |
- Hemen arkaya gidip
kendinizi emniyete alın!.. |
Uzak mesafe telsiz
alıcı-vericisini kapatıp arkaya
geçtim. Kabinde de yoğun bir
duman vardı. Gövdenin sol tarafı
tutuşmuş yanıyordu, sık sık
patlamalar oluyordu. Kuyruktaki
malzeme torbasının askılarına
tutunup yere çöktüm ve başımı
dizlerimin arasına aldım. Dua
etmek istedim, aklıma hiçbir şey
gelmedi. Sadece 9 aylık oğlum
gözlerimin önünde belirdi bir
an, o kadar... ayakta durup
tavandaki çelik kabloya tutunmuş
Tğm.UYANIK’a “çök” diye
seslenecektim ki; büyük bir
çatırtı ile yere vurduk.
Havalandık ve yine vurduk. Sağa
keskin bir dönüş yaptık. Bir
müddet sürüklendikten sonra
durduk. Bu manevralar sırasında
sağa sola çarpan Tğm.UYANIK
şuursuz bir şekilde yerde
yatıyordu. Ona seslendim ve
nasıl açıldığını hala
hatırlayamadığım alevler
içindeki kapıdan kendimi dışarı
attım. O da beni takip etti. Sol
yanım ve sırtım tutuştu, yerde
yuvarlandım. Çevrede araçlar
gördüm, insanlar
bağrışıyorlardı. Kuyruğun
arkasından dolaşıp uçağın sağ
yanına koştuğumda Yzb.ÇAĞLAR’ı
gördüm. Saçları kavrulmuştu,
elleri ve yüzünde yanıklar
vardı. Sonra hastanede; kalın
Amerikan uçuş ceketine rağmen
küçücük yan camdan nasıl
çıktığına akıl erdiremediğini
anlatmıştı. Tğm.KESKİN ve
teknisyenimiz kokpit üzerindeki
kapaktan çıkıp yere
atlamışlardı. Astsubay TUĞ’un
ellerinin derileri kapağı
açtığında sıcak metale yapışıp
kalmıştı. Yüzünde ciddi yanıklar
vardı. Tğm.KESKİN inişte başını
ön cama vurmuştu; yüzü ve boynu
kanlar içerisinde idi. Korkunç
bir görünüşü vardı. Bizi apar
topar bir cankurtaranla Hava
Hastanesine götürdüler. Şoför
belli ki; görüntümüzden
etkilenmişti. Önce yolda takla
atmamıza ramak kaldı, sonra da
acil servis yerine hastane
kantini önünde durdu. Neyse
25-30 metre yürüyüp ana binaya
girdik. İnsanlar feci halimizi
görünce donup kaldılar bir an;
sonra büyük bir hızla üzerimize
atıldılar. Yzb.ÇAĞLAR, Tğm.KESKİN
ve Astb.TUĞ hemen yoğun bakıma
aldılar. Daha iyi durumda
olduğumuz için Tğm.UYANIK ve
beni birkaç kontrolden sonra
yatıştırıcı verip bir odaya
yatırdılar. Yattığımız odanın
penceresinden göğe yükselen
simsiyah dumanları
görebiliyorduk. Bize çok iyi
baktılar, üzerimize titrediler.
Teğmenlerle beni üç gün sonra
taburcu ettiler. Yzb.ÇAĞLAR ve
Astsb.TUĞ yaklaşık 20 gün
hastanede kaldılar. Bütün
bunlara sebep olan ise; malzeme
yorgunluğundan kırılan yakıt
borusu imiş. |
Biz havada yangınla
boğuşurken yerde cereyan eden
bir enteresan olayı da nakletmek
isterim. Uçak bakım
teknisyenlerinden biri
geçirdiğimiz kazayı, uçak
numarası dahil bir gece önce
rüyasında aynen görmüş. Olay
cereyan ederken o da ekibi ile
arızalı bir motor üzerinde
çalışıyormuş. Herkesin dikkati
bize çevrilmişken o ısrarla
yanan uçağın numarasını
soruyormuş. “6027” cevabını
alınca şaşkınlıktan yere düşmüş. |
Biz 6027 ekibi ise;
istirahatlarımız bittikten sonra
yine görevimize döndük ve daha
yıllarca uçamaya devam ettik.
|
Kaynak:
Kaynaklar Sayfası Yurtiçi Sıra No: 31 |
|