İrfan SARP |
Emekli Hava Pilot Tümgeneral |
|
ABD'nin 1990'lı yılların başında
başlattığı JSF Programı, bu
program için seçilen imalatçı
firma Lockheed Martin ile 16
Kasım 1996 tarihinde imzalanan
kontratla yürürlüğe girmiştir.
|
Türkiye'nin 12 Temmuz 2002
tarihinde katılmış olduğu JSF
programı, kısa süre öncesine
kadar planlanan takvime uygun
olarak yürütülmüştür. Türkiye
tarafından F-35 JSF Programı
için şu tarihe kadar tüm
taahhütler yerine getirilmiş ve
program giderleri için 1,2
Milyar dolar para ödenmiştir. |
Türkiye'nin Rusya
Federasyonu'ndan S-400 Hava
Savunma Sistemleri alması
kararıyla beraber program bir
çıkmazın içine girmiştir. ABD
makamları Türkiye'nin S-400
sistemi almasına şiddetle karşı
çıkmış ve Türkiye'nin kararını
değiştirmediği takdirde F-35
programından çıkarılacağı,
yapılan basın toplantılarında
Beyaz Saray Sözcüsü ve ABD
Savunma Bakanlığı (Pentagon)
sözcüsü tarafından
açıklanmıştır. Takip eden
günlerde Başkan Trump
Türkiye'nin S-400 sistemini alma
kararından vazgeçmesini, eğer
Türkiye kararında ısrar ederse
F-35 programından çıkarılacağı
ve Türk ekonomisini mahvedeceği
(devastate) tehdidinde
bulunmuştur. |
Başkan Trump'ın NATO ittifakı
içinde yer alan 70 yıllık bir
müttefikine karşı, saygı
sınırlarını aşan ve bir devlet
adamına yakışmayan söz konusu
beyanatından kısa süre sonra da,
6 Haziran 2019 tarihinde,
Savunma Bakan Vekili Patrick
Shanahan tarafından Milli
Savunma Bakanı Hulusi Akar'a,
diplomatik nezaket sınırlarını
aşan, ültimatom gibi bir mektup
gönderilmiştir. Mektupta
Türkiye'nin Rusya'dan S-400
sistemi alması durumunda F-35
programından çıkarılması dahil
bir çok yaptırımlar uygulanacağı
belirtiliyordu. Bu yaptırımlar
kapsamında Arizona'daki Luke
Hava Üssü'nde F-35 uçuş eğitimi
gören Türk pilotlarının
eğitimlerinin durdurularak 31
Temmuz tarihi itibariyle ABD'den
çıkarılmalarının planlandığı ve
ayrıca F-35 İcra Kurulu
Başkanları'nın 12 Haziran 2019
günü yapacakları Yuvarlak Masa
Toplantısı'na Türk tarafının
katılmamasına karar verildiği
bildirildi. |
F-35 JSF programında
Türkiye'nin getirildiği bu
noktada, konuya tesir eden
tüm askeri, siyasi ve
ekonomik faktörler ile
geleceğe dönük harekât
ihtiyaçları; uçağın sahip
olduğu performansı da dahil
olmak üzere bir akıl
süzgecinden geçirilerek
ülkemiz için en doğru,
gerçekçi ve rasyonel kararın
alınması amacıyla bir analiz
yapılması gerekmektedir.
|
F-35
JSF NEDİR, NE DEĞİLDİR |
F-35 uçağının 5'nci Nesil
Radarlara Düşük Görünümlü
Stealth bir uçak olarak imal
edildiğini dikkate alarak,
Stealth uçakların tarihçesine
kısa bir göz atalım. |
NOT: Bu makalemizde "5'nci
Nesil Radara Düşük Görünürlü
Uçak" tanımı yerine kısaca
"Stealth" tabiri
kullanılacaktır. |
Stealth bir uçak geliştirilmesi
fikri acaba ilk defa ne zaman
ortaya çıkmıştır? |
Radar cihazının İngilizler
tarafından 1935 yılında
keşfedilip geliştirilerek
1940 yılında kullanılmaya
başlandığı bilinmektedir.
2'nci Dünya Savaşı sırasında
Alman uçaklarının
İngiltere'ye karşı taarruzi
harekât icra etmeleriyle, 9
Temmuz 1940 ile 31 Ekim 1940
tarihleri arasında devam
eden İngiltere Savaşları (Battle
of Britain) esnasında
İngilizlerin tarihte ilk
defa radar cihazını
kullanmaya başlamaları, aynı
tarihlere denk gelmektedir.
Radar cihazı yeni
keşfedilmesine rağmen,
İngiltere'ye taarruz eden
Alman uçaklarının tespit
edilip düşürülmesinde etkili
olmuşlardır. Almanlar buna
karşı bir çare olarak radara
görünmeyen bir uçak projesi
üzerinde çalışmaya
başladılar. Alman
mühendislerinin 1944
yılında, radara yakalanmayan
Horten Ho-229 (Gotha Go-229)
modeli, delta kanat şeklinde
bir hafif bombardıman
uçağını geliştirdikleri,
yakın zamanda ortaya
çıkmıştır. Almanya'nın
savaşı kaybetmesiyle bu
proje hayata
geçirilememiştir. Alman Ho-229
uçağının temsili fotoğrafı
aşağıda görülmektedir. |
|
Almanların 2'nci Dünya Savaşı
esnasında düşman radarları
tarafından tespit edilen
uçaklarının düşürülmesine karşı
radara görünmeyen bir uçak
projesi geliştirilmesine
duydukları ihtiyacın benzerini,
Amerikalılar, soğuk savaş
döneminde yaşamışlardır.
Amerikalı pilot Francis Gary
Powers'ın U-2 casus uçağıyla
Rusya üzerinde keşif uçuşu
yaparken 1 Mayıs 1960 tarihinde
düşürülmesi üzerine, radara
görünmeyen uçak projesi bu sefer
Amerika'da başlatılmıştır.
|
Bu noktada akla şu soru
gelmektedir. Amerikalılar 2'nci
Dünya savaşı sırasında atom
bombasının imal edilmesinde,
ülkelerine göç eden Alman
nükleer fizikçi mühendislerin
teknik bilgilerinden istifade
etmişlerdir. Alman nükleer fizik
mühendisleri tarafından 1938
yılında ilk atom bombası
tekniğinin keşfedilmesinden
sonra Amerikalıların bu teknik
bilgilerden istifade ederek
kendi atom bombalarını
yaptıkları bilinmektedir.
Amerikalılar benzer şekilde
2'nci Dünya Savaşı sırasında V-1
ve V-2 füzelerini icat eden
Alman roket mühendisi Wernher
von Braun'u da savaş suçlusu
olmasına ve hakkında idam hükmü
bulunmasına rağmen kurtarıp
Amerika'ya götürmüşler ve onun
teknik bilgisinden istifade
ederek geliştirdikleri dev
roketlerle uzay uçuşları ile aya
iniş uçuşlarını
gerçekleştirmişlerdir.
Ülkelerine getirip Amerikan
vatandaşlığı verdikleri Alman
bilim insanlarının teknik
bilgilerinden istifade ederek
Atom bombasını imal eden ve daha
sonra da uzay uçuşlarının
yapılmasını temin eden dev
roketlerin imal edilmesinde
Alman roket mühendislerinin
teknik bilgilerinden istifade
eden Amerikalılar, 2'nci Dünya
Savaşı sonlarında ilk defa
radara görünmeyen uçağın
teknolojisini bulan Alman
mühendislerinden neden istifade
edip kendi radara görünmeyen
Stealth uçaklarını çok daha
erken bir tarihte yapmamışlar ve
ancak 1960 yılında U-2 casus
uçağının düşürülmesinden sonra
bunu düşünmüşlerdir, bu bir
merak konusudur. |
ABD'NİN İLK STEALTH UÇAĞI
F-117A'NIN SEÇİMİ |
ABD bir Stealth uçak
geliştirilip imal edilmesine
karar verdiğinde, bu projenin
tam bir gizlilik içinde
yapılması için daha önceki
uygulamalarında olduğu gibi uçak
firmaları arasında bir yarışma
ve uçağın bu yarışma sonucunda
seçilmesi usulünü F-117A'nın
seçiminde uygulamamıştır.
Stealth uçağın imalatı için
firma ismi düşünülürken, ABD Hv.Kv.için
ilk muharip jet uçağı P-80
Shooting Star, uçağını, dünyada
ilk defa ses hızından iki misli
uçan F-104 uçağını ve ses
süratinden üç misli fazla uçan
SR-71 stratejik keşif uçağını
üreten Lockheed firmasına bu
projeyi vermiştir. Uçağın
imalatına, Lockheed firmasının
Kaliforniya'daki Burbank
tesislerinde büyük bir gizlilik
içinde başlatılmıştır. F-117A
Nighthawk ismi verilen uçağın
prototipi, Haziran 1981'de ilk
uçuşunu yapmış ve Ekim 1983'te
uçaklar hizmete girmiştir.
F-117A uçaklarından toplam 64
adet imal edilmiştir. |
Irak'ın 2 Ağustos 1990
tarihinde Kuveyt'i işgal
etmesiyle başlayan krizin
sonucunda, Birleşmiş
Milletler Teşkilatı'nın
kararıyla, ABD öncülüğünde,
İngiltere,Fransa, Suudi
Arabistan, Suriye ve
Mısır'da da aralarında
bulunduğu 40'a yakın ülkenin
dahil olduğu koalisyon
gücüyle Irak'a karşı bir
taarruz harekâtı
düzenlenmesi kararı alındı.
|
Bağdat ve civarındaki hedeflerin
korunması için çok yoğun füze ve
uçaksavar sistemleri
yerleştirilmişti. Öyle ki, o
tarihte Bağdat'ın hava
saldırılarına karşı korunması
için yerleştirilen füze ve
uçaksavar sayısının, Moskova
şehrinin korunması için
yerleştirilen füze ve uçaksavar
sayısından çok daha fazla olduğu
söyleniyordu. Böylesine yoğun
hava savunma sistemleriyle
korunan hedef komplekslerinin
vurulması için radara görünmeyen
F-117A uçaklarının kullanılması
kararlaştırıldı. |
Birinci Irak Harekatı, diğer
adıyla Desert Storm, 17 Ocak
1991 günü Bağdat lokal saatiyle
sabaha karşı 03.00'de, F-117
kollarının Bağdat civarındaki
komuta kontrol merkezleri,
Başkanlık Sarayı ve Savunma
Bakanlığı binasına
taarruzlarıyla başlatıldı.
Harekât boyunca F-117'ler toplam
1.271 taarruz sortisi icra
ettiler. Bu sorti sayısı,
koalisyona dahil Hava Kuvvetleri
uçaklarının yaptıkları sorti
sayısının sadece %1'ini teşkil
ediyordu ama taarruz edilen
hedefler üzerindeki tahribatın
%40'ının F-117'ler tarafından
elde edildiği saptanmıştı. Bu
taarruz sortilerinde Dicle ve
Fırat nehirleri üzerinde bulunan
toplam 43 adet köprüden 39 adedi
F-117'ler tarafından atılan
2.000 librelik MK-84 LGB
bombalarıyla tahrip edildi. Çok
yoğun uçaksavar füzeleriyle
savunulan bu bölgede yapılan bu
taarruzlarda tek bir F-117 uçağı
kaybı olmadı. |
ABD'NİN F-117'LERİN YERİNİ
ALACAK STEALTH UÇAĞININ SEÇİMİ |
F-117'lerin Irak hava
harekatında hiç kayıp vermeden
sağladıkları bu önemli başarı,
uçağın radarlara görünmeyen
kabiliyetine bağlandığından,
Amerikalılar bu uçağın yerine
geçecek ikinci bir Stealth
uçağın projesini başlattılar.
Amerikalılar gibi başta Rusya ve
Çin olmak üzere uçak sanayisine
sahip diğer ülkeler de Stealth
kabiliyetine sahip bir muharip
uçak imal etmek için çalışmaya
başladılar. |
ABD'de tüm savunma projelerinin
yönetildiği Savunma Bakanlığı
(Pentagon) 1970'li yılların
başında "Muharip Jet Uçağı
Seçimi projesinde Fly & Buy (Uç
ve Satın Al) yöntemini uygulamış
ve uçak imalat firmalarının
sunduğu projelerden kısa listeye
(short list) kalan General
Dynamics firmasının (sonradan
Lockheed tarafından satın
alındı) ürettiği YF-16 ile
Northrop firmasının ürettiği YF-17
modellerini uzun süre, her
ortamda yer ve uçuş testlerine
tabi tuttu ve sonunda YF-16
uçağını seçti. YF-16 modeli uçak
üzerinde değişik modifikasyonlar
uygulandıktan sonra ABD Hv.Kv ve
dünyada Türk Hv.Kv. dahil pek
çok ülkenin satın alıp
kullandığı F-16 Fighting Falcon
uçağı haline getirildi. YF-17
uçağı ise üzerinde büyük
modifikasyonlar uygulandıktan
sonra ABD Donanması tarafından
uçak gemilerinden
kullanılabilecek F/A-18 Hornet
modeli haline getirildi. |
"Fly & Buy" yöntemi,
F-117'lerin yerini alacak
yeni Stealth uçağın
seçiminde de uygulanmıştır.
Değerlendirmeye alınan YF-22
ile YF-23 uçakları,
aşağıdaki fotoğrafta
görülmektedir. (Açık renk YF-23,
koyu renk YF-22) |
|
Her ikisi de çift motorlu ve tek
pilotlu olarak dizayn edilen iki
uçağın her ortamda yapılan uçuş
testlerinde, harekât
ihtiyaçlarını daha iyi
karşıladığı, uçuş parametreleri
ve performansı diğerine göre
daha iyi olduğu değerlendirilen
YF-22 uçağı seçilmiştir. YF-22'lerin
bakımının kolaylığı ve
maliyetinin daha düşük olması
tercih edilmesinde rol
oynamıştır. YF-22 daha sonra
F-22 Raptor tanımıyla ABD hava
Kuvvetlerinin envanterine
girmiştir. Uçaklardan 8 adedi
test ve 187 adedi harekat amaçlı
olmak üzere toplam 195 adet imal
edildi. Bu uçaklar 2005 yılında
Hava Kuvvetlerinin envanterine
girmiş ve muharip filolardaki
yerlerini almıştır. ABD yönetimi
ilk imal edilen Stealth
yetenekli F-117'ler, ikinci
Stealth model olarak imal edilen
F-22 Raptor uçaklarını satın
almak isteyen ülkeler olmasına
rağmen, en yakın müttefiki
İngiltere dahil hiçbir ülkeye bu
uçaklardan satmamıştır. |
ABD'NİN F-35 JSF UÇAĞINI SEÇİMİ
NASIL OLDU? |
ABD'nin F-117 Nighthawk ve F-22
Raptor uçaklarından sonra üçüncü
model olarak temin etmek
istediği Stealth uçağı için daha
önce F-22 Raptor Stealth uçağın
seçiminde olduğu gibi yeni
tedarik edilmesi planlanan
Stealth uçağın seçiminde de Fly&Buy
yöntemini uygulamışlardır.
ABD'nin savunma sistemlerinin
seçimi ve tedarikinden sorumlu
Savunma Bakanlığı (Pentagon)
Uçak Bölüm Başkanlığı, yeni
seçimi yapılacak Stealth
uçağının daha önceki Stealth
modeller F-117 ve F-22'lerde
olduğu gibi çift motorlu değil,
tek motorlu imal edilmesine
karar vermiş ve uçak imalatçı
firmalardan bu yönde
tekliflerini almıştır. Uçak
imalatçı firmalardan kısa
listeye (short list) kalan
Boeing X-32 ile Lockheed X-35
modeller uzun süren yer ve uçuş
testlerine tabi tutulduktan
sonra Ekim 2001'de Lockheed X-35
uçağının yarışmayı kazandığı
ilan edilmiştir. Kısa listeye
kalan ancak seçimi kaybeden
Boeing X-32 uçağının fotoğrafı
aşağıda görülmektedir. |
Aşağıdaki fotoğrafta bir
F-35A uçağı kalkışta
görülmektedir. |
Şimdi bu noktada bir an duralım
ve ABD'nin Stealth uçak
seçiminde kısa listeye (short
list) alınıp değerlendirilen
Boeing X-32 ve Lockheed F-35
uçağının yukarıda yer alan
fotoğraflarına bir göz atalım.
Havacılıkla ilgili fazla bilgisi
olmayan bir kişi bile bu
fotoğraflara baktığında her iki
uçağın da o zamana kadar görmüş
olduğu muharip jet uçaklarına
kıyasla çok şişman bir görünüme
sahip olduğunu hemen fark
edecektir. |
O zaman şu soruyu soracaktır.
ABD'nin bir önceki Stealth
seçimi değerlendirmesine aldığı
YF-22 ve YF-23 uçakları sülün
gibi görüntülere sahipken X-32
ve F-35 göze batacak kadar
şişman imal edilmelerinin sebebi
nedir? Sorunun cevabı çok
basittir. Çünkü YF-22 ve YF-23'ler
çift motorlu, X-32 ve F-35'ler
tek motorlu imal edilmişlerdir
de ondan! |
Bilindiği gibi, bir uçağa
Stealth kabiliyeti kazandıran
özelliklerden biri, yakıt ve
silah yüklerinin gövde içinde
taşınması ve böylece Radar Kesit
Alanı'nın (Radar Cross Section -
RCS) en az seviyede olması
sağlanarak uçağın hava ve yer
radarlarına karşı görünmelerinin
en az seviyeye indirilmesidir.
Bu amaçla dünyada halen uçmakta
ve geliştirme safhasında olan
bütün Stealth uçakların dahili
silah yuvasında aşağıdaki
fotoğrafta görülen LAU-142A
lançer'ine benzeyen sistemler
kullanılmaktadır. Çift motorlu
bir Stealth uçağın gövde içi
silah yuvasına bu lançer sistemi
yerleştirilirken, uçak
mühendisleri tarafından gövde
altı çatısı yanlamasına geniş
tutulabilmekte ve bu lançer
sisteminin yerleştirilmesiyle
gövdenin üstünden altına doğru
şişmanlık teşkil etmeyen
aerodinamik bir yapı
kazandırılmaktadır. Ancak tek
motorlu bir Stealth uçağın gövde
altı yuvasına lançer sistemi
yerleştirildiğinde, gövdenin
üstten alta doğru aerodinamik
açıdan şişkin görüntü meydana
gelmesi kaçınılmaz olmaktadır.
|
TIME dergisinin 25 Şubat
2013 tarihli sayısında F-35
uçağının şişman görüntüsüyle
ilgili çok çarpıcı bir haber
çıkmıştır. Haberde, hem
Deniz Kuvvetleri, hem de
Hava Kuvvetlerinin F-35
uçağının şişman görüntüsünü
beğenmedikleri yazılmıştır.
Haberin İngilizce metni
şöyledir: "Neither the
Air Force nor the Navy liked
its stubby design". |
Ben Boeing X-32 ve Loxkheed X-35
uçaklarından birinin seçimi
aşamasında Aviation Week&Space
Technology dergisinde çıkan
makalede, Boeing X-32 uçağının
pilotlar tarafından çirkin (ugly
looking) bulunduğu sebeple bu
uçağın seçilme şansının hiç
olmadığını okumuş ve hayret
etmiştim. |
Dahili silah yuvasında silah
yükünün taşınıp atıldığı LAU-142A
lançer |
Bugün dünyada uçmakta ve
geliştirme safhasında olan
Stealth kabiliyetli uçaklardan
ABD üretimi F-22 ve F-35, Rus
üretimi MİG-LMSF ve Sukhoi SU-57
Japon Mitsubishi F-3, Çin
Chengdu J-20 ve Shenyang 31,
İsveç FS-2020 (konsept), Güney
Kore ADD C103 (konsept),
Hindistan HAL/AMCA (konsept)
İngiliz TEMPEST (konsept,
Fransız / Alman/ İspanyol
European Fighter Jet (konsept),
Türk MMU(Konsept) olmak üzer
toplam 13 değişik model uçaktan
sadece F-35 uçağı tek motorlu,
diğer 12 modelin tamamı çift
motorludur. Çift motorlu muharip
uçakların tek motorlu muharip
uçaklara kıyasla daha fazla
silah yükü taşıması ve daha uzun
mesafedeki hedefleri kapsamış
olması da bu ülkelerin çift
motorlu muharip uçakları tercih
etmelerindeki etkenler arasında
sayılmaktadır. |
Türkiye 20 Haziran 2002
tarihinde programa katılmıştır.
İlk F-35A uçağı Lockheed
tesislerinde Şubat 2006'da
imalat hattından çıkmış ve
Aralık 2006'da ilk uçuşunu
yapmıştır. Prototip modellerin
uzun süren yer ve uçuş testleri
tamamlandıktan sonra ilk üretim
(production) modeli Şubat
2011'de uçmuş ayni yıl içinde
birliklere teslimatına
başlanmıştır. Uçağın imalat
hattından çıkışı, test uçuşları
ve birliklere teslim takvimine
bakıldığında, zaman sürelerinin
ne kadar uzun olduğu hemen
dikkati çekmektedir. 2001
yılında imalatına başlanan F-35
uçağın ilk üretim modeli 2011
yılında, yani aradan 10 yıllık
bir zaman geçtikten sonra
birliklere teslim sürecine
girilebilmiştir. |
F-35'in imalatına başlandıktan
sonra üretim modelinin
birliklere teslimi için 10
yıllık bir süre geçmesinin
sebebi ne olabilir diye
sorulduğunda, bunun cevabı çok
basittir. Çünkü F-35 uçağının
yer ve uçuş testleri sırasında
daha önce imal edilen muharip
uçaklarda karşılaşılmayan
sayısız problemle
karşılaşılmıştır. Çözülen
problemlerin peşinden yeni
problemler birbirini takip
etmiştir. Mühendislerin bu
problemleri çözmesi yılları
almıştır. |
ABD daha önce Stealth
kabiliyetinde imal ettiği F-117
ve F-22 uçaklarını hiç bir
ülkeye satmaz iken, bazı
müttefik ülkelerin F-35
programına ortak olmalarını
kabul etmiştir. Amerikalılar
ortak ülkeleri programa dahil
etmekle hem F-35 uçağının
imalatından doğacak riskleri
paylaşmış, hem de program
maliyetini düşürmeyi
hedeflemiştir. Bu risklerin ve
maliyetlerin paylaşılması
yanında bu uçağın satışından
büyük bir kazanç sağlamayı
düşünmüşlerdir. Başta bu
projenin kurucuları 9 ülke (ABD,
İngiltere, İtalya, Avustralya,
Türkiye, Hollanda, Norveç,
Danimarka, Kanada) ile sonradan
katılan (Japonya, Güney Kore,
İsrail ve Belçika) gibi
ülkelerin projeye dahil
olmasıyla Amerikalılar
ekonomilerine büyük gelir
sağlamışlardır. |
ABD liderliğindeki F-35
projesine, NATO'nun küçük
ülkeleri dışında, Almanya, Çekya,
Macaristan, Polonya, Portekiz,
Romanya, Fransa ve Yunanistan
katılmamışlardır. Yunanistan'ın
F-35 tedarikiyle ilgilendiği
söylenmektedir. Fransa kendi
muharip jet uçaklarını imal
ettiği için projeye ilgi
duymamıştır. Almanya'nın F-35
projesine katılmaması siyasi bir
polemik konusu olmuş, Alman Hava
Kuvvetleri Komutanı Korgeneral
Karl Müller'in F-35 tedariki
konusunda ısrar etmesi sebebiyle
görevden alındığı haberleri
basında yer almıştır. |
Pentagon’un ve uçağın üreticisi
firmanın halen çözüm üretmesi
gereken ve masalarında bekleyen
bir sürü teknik sorun vardır. Bu
sorunların 2020 yılına kadar
çözümlenmesi, aksi halde F-35
programının aksayabileceği
konusunda üzerlerinde baskı
olduğu belirtilmektedir. |
Rapor edilen diğer bir
potansiyel aksaklık ise halen
serviste olan ve gelecekte
servise girecek F-35 uçaklarının
yedek parça bekleme nedeniyle
gayri faal duruma düşmeleri
olacaktır. Ortak ülkelerle
"Müşterek - Joint" imal edilmiş
olması nedeniyle toplam 8 ülkede
birçok firma farklı parçalar
üretmektedirler. Bu binlerce
çeşit parçanın sözleşme gereği
üretimlerinin zamanında
tamamlanması, nakledilmesi çok
büyük oranda Lojistik’
konusudur. Herhangi bir hata,
gecikme, telafisi çok zor
operasyonel aksaklıklara, hukuki
platformlarda çatışmalara neden
olabilecektir. |
ABD Başkanı Trump ile ABD
Dışişleri ve Savunma Bakanlığı
yetkililerinin Türkiye'nin
Rusya'dan S-400 hava savunma
sistemi almaları halinde F-35
programından çıkarılacağı
konusunda verdikleri
beyanatlardan sonra, 29 Nisan
2019 tarihinde İstanbul'da İDEF
19 fuarının açılış töreninde
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
F-35'lerle ilgili verdiği
beyanatta şunu söylemiştir:"Türkiye'nin
dışlandığı bir F-35 projesi
tamamen çökmeye mahkumdur!" |
Şimdi şöyle bir hesap yapalım.
F-35 programına dahil ülkelerin
tedarik ermeyi planladıkları
toplam uçak sayısı 3.371'dir.
Türkiye'nin F-35 programına 100
uçakla katılacağını farz
edersek, toplam 3.371 uçak
sayısına göre Türkiye'nin F-35
programına katılım oranı, %3
gibi çok küçük bir değeri ifade
etmektedir. |
ABD makamları tarafından
yayınlanan bilgilere göre F-35
projesinin toplam Program
Maliyeti 1,5 TRİLYON dolar
olarak hesaplanmıştır. Türk
savunma sanayi şirketleri F-35
uçağının orta gövdesinin belli
bir kısmı, iniş takımları, yakıt
deposu gibi parçaları dahil
olmak üzere yaklaşık 937 adet
parçasını üretmektedir.
Türkiye'nin F-35 programında
kesinleşmiş iş hacminin (TAI,
TEI, Alp Havacılık, KALE motor
parçaları gibi) 6 Milyar Dolar
ve opsiyonlarla 12 Milyar Dolar
olduğu açıklanmıştır.
Türkiye'nin kesinleşmiş ve
opsiyonlarla beraber iş hacmi
olan 12 Milyar doları, toplam
1.5 Trilyon dolar program
maliyetine göre
hesapladığımızda, Türkiye'nin
programa katılım payının binde 8
olduğu görülecektir. |
Diğer taraftan, Pentagon'da F-35
Program Direktörü Pilot
Koramiral Mathias Winter,
Türkiye F-35 programından
çıkarıldığı takdirde, halen
F-35'lerin değişik Türk
firmaları tarafından imal
edilmekte olan parçalarının
kendi firmaları tarafından
üretileceğini ve bu geçiş
döneminin üç aydan fazla bir
süre tutmayacağını açıklamıştır.
Başka bir Amerikalı kaynak
tarafından yapılan açıklamada
ise bu sürenin biraz daha uzun
zaman alacağı belirtilmiştir.
Türkiye'nin binde 8 (veya
gündelik kullanımda pratik ve
akılda kalması için bu rakamı
yüzde oranı ile ifade edersek
%1'den küçük bir oran)
değerindeki program katılım
payının çok düşük olması ve
Türkiye'nin programdan çıkması
halinde Türk firmaları
tarafından üretilen parçaların
ABD'de kendi firmaları
tarafından üretileceğinin en
yetkili ağızdan ifade edildiği
dikkate alındığında,
"Türkiye'nin dışlandığı bir F-35
projesi tamamen çökmeye
mahkumdur" sözleriyle verilen
beyanat gerçeği
yansıtmamaktadır. Amerikalılar
Türkiye'nin ayrılmasıyla F-35
programının bir kesintiye ve
ticari kayba uğramadan devem
edeceğini değerlendirmiş
olmalılar ki, S-400 alınması
halinde Türkiye'nin programdan
çıkarılacağı Başkan Trump dahil
ABD'nin en üst yöneticileri
tarafından kesin bir dille ifade
edilmiştir. |
Şimdi F-35 uçağının
performansıyla ilgili bir
değerlendirme yapalım.
Amerikalılar 5'nci nesil F-22
Raptor uçağından sonra onun
yerini alacak 5'nci nesil F-35
uçağını tek motorlu seçmekle,
kim ne derse desin, stratejik
bir hata yapmıştır. Uçak Stealth
olarak imal edilince, yukarıda
izah edildiği gibi silah yükünü
gövde içindeki yuvada taşıması
için geniş hacimli lançerlerin
gövde içindeki yuvaya
yerleştirilmesi zorunluluğu,
uçağın gövdesinin yukarıdan
aşağıya doğru şişman bir
görüntüye sahip olmasına yol
açmıştır. Gövde şişman görüntülü
olunca, dönüşlerde çekilen G
miktarı, uçağın akselerasyonu,
tırmanışı ve sürati
kısıtlanmıştır. Oysa çift
motorlu Stealth uçaklarda böyle
bir kısıtlama olması söz konusu
değildir. |
F-35 uçağının 2011 yılında ilk
üretim (production) modelinin
imalat hattından çıkıp uçuş
birliklerine teslim edilmesinden
sonra geçen kısa süre içinde
F-35'in performansının pilotlar
tarafından beğenilmediğine dair
açık basında pek çok haber
çıkmıştır. TIME dergisinin 25
Şubat 2013 tarihli sayısında da,
zamanın ABD Deniz Kuvvetleri
Komutanı Oramiral Greenert, ve
Muharip Hava Kuvveti Komutanı
Orgeneral Carlisle, gelişen
sensorların ortaya çıkmasına
bağlı olarak stealth özelliğinin
her geçen gün değerini
kaybettiğini söylemiştir. Ayni
makalede F-35'in harekât
yarıçapının kısa olmasından
duyulan şikayetler dile
getirilmiştir. |
F-35 uçaklarını beğenmeyen
ülkelerden biri de Kanada
olmuştur. Kanada Hava
Kuvvetleri'nin servis dışı
bırakacağı F-18A/B Hornet
muharip uçakların yerine,
kendisinin de ortak üretimde
payı olduğu halde, F-35
uçaklarını almak yerine F-18A/B
Hornet'lerin bir üst modeli olan
F-18E/F Super Hornet uçaklarını
temin etmeye karar vermesi,
başta Başkan Trump olmak üzere
Amerikalıları kızdırmıştır.
Kanada Başbakanı Justin
Trudeau'nun 2016 Haziran ayı
içinde Kanada Parlamentosu'nda
yaptığı konuşmasında, "F-35
uçağının bir işe yaramadığı ve
ilerde de bir işe yaramayacağı"
cümlesini kullanması çok dikkat
çekicidir. Cümlenin İngilizce
metni şöyledir: "The F-35,
the Canadian Prime Minister
Trudeau asserted to the
parliment this week, is an
aircraft that does not work and
is far from working". |
Kanada’nin F-35 uçaklarını satın
almak ve kullanmaktan
kaçınmasının önemli
nedenlerinden birisi de, çok
sayıda kuş türü, ve bunlar
arasında çok büyük gövdeli
Kanada kazları gibi kuş
popülasyonu barındırması, buna
bağlı olarak kuş çarpması sonucu
dünyada en fazla uçak kazası
meydana gelen ülkelerden biri
durumundadır. F-35 uçaklarının
tek motorlu olması ve bu tek
motorun kuş çarpması nedeniyle
durarak uçağın kazaya uğraması,
ve düşmesi ihtimali çift motorlu
uçaklara kıyasla fazladır.
Kanada Hükümeti tarafından bu
hassasiyet ve diğer F-35
zafiyetleri göz önüne alınarak
çift motorlu mevcut F-18
uçaklarının serviste kalmasının
ve ilave F-18 uçaklarının
(Avustralya’dan) satın alınması
uygun görülmüştür. Bu mahzurun
yanında F-35’in sürat ve manevra
kabiliyetiyle ilgili zafiyetleri
nedeniyle Kanadalı havacıların
F-35 programına sıcak bakmadığı
bilinmektedir. Kanada
Hükümetinde F-35 programına
yakın duran bir grup ise farklı
bir tez öne sürmekte ve ‘artik
‘Top Gun’ tarzı dogfight (it
dalaşı) operasyonlarının
geçmişte kaldığı
savunulmaktadır. |
F-35 uçağından duyulan
memnuniyetsizlik ve şikayetler
sadece yabancı F-35 kullanıcı
ülkelerden gelmemiştir. Yukarıda
örnekleriyle izah edildiği gibi
bu uçağı bizzat kullanan ABD
Deniz Kuvvetleri ve Hava
Kuvvetlerinin en üst düzey
komutanları tarafından da uçağın
problemli noktaları
açıklanmıştır. ABD'nin resmi
devlet kuruluşu olan Savunma
Bakanlığı GAO (Government
Accountability Office)
tarafından hazırlanan resmi
raporda ise uçuş birliklerindeki
F-35'lerin faaliyet oranının
beklenenden çok düşük olduğu
rakamlarla belgelenmiştir.
Bizdeki SAYIŞTAY kuruluşunun ABD
devletinde muadili olan GAO'nun
25 Nisan 2019 tarihli resmi
raporunda F-35'lerle ilgili şu
bilgi yer almaktadır: |
* F-35 uçaklarının performansı
harekât ihtiyaçlarının gerisinde
kalıyor. Uçak çok fazla görevi
gerçekleştiremiyor veya
gerektiği kadar uçamıyor. |
* F-35 Filoları Uçak Performansı
istatistiği: Mayıs 2018 - Kasım
2018; |
a) Harekât ihtiyacı minimum
hedef:%60. Mevcut tüm görevleri
yapma kapasitesi %27. |
b) Emniyetle tek görevi yapma
kapasitesi minimum hedef %75.
Gerçekleşen %52. |
F-35 uçaklarının
performanslarının istenen
seviyede olmadığı yönünde en üst
makamlar tarafından dile
getirilen şikayetlerin yanında
ABD'nin devlet kurumu GAO'nun
raporunda bu uçakların tüm
görevleri yapma kapasitesinin
%27 gibi çok düşük bir seviyede
olması, F-35 kullanıcı ülkeleri
açısından düşündürücü ve endişe
vericidir. |
* F-35 uçaklarının yaklaşık %
30'u geçen yıl aylarca süren
yedek parça sıkıntısı nedeniyle
uçamamıştır. |
Savunma Bakanlığı Pentagon
Operasyonel Test ve
Değerlendirme Direktörü'nün (DOT
& E) 2018 yılı raporu F-35’in
hemen hemen her temel alandaki
ilerleme eksikliğini ortaya
koymaktadır. DOT&E raporunda yer
alan bazı başlıklar şöyledir: |
• Yıllar süren düzeltmeler ve
geliştirmelere rağmen, F-35’in
üzerindeki bilgisayar
sistemleri, Autonom Logistics
Information System (ALIS) bakımı
ve parça sipariş ağı dahil olmak
üzere arızalanmaya devam ediyor;
ve uçaklarla istihbarat
kaynakları arasında hedef ve
tehdit bilgilerini gösteren,
birleştiren ve paylaşan veri
bağlantılarında sıkıntı
yaşanıyor. |
• Önceki yıllarda olduğu gibi,
siber güvenlik testleri, daha
önce teyit edilmiş birçok F-35
güvenlik açığının çözülmediğini,
yani düşman bilgisayar
korsanlarının (hacker) ALIS
ağını potansiyel olarak
durdurabileceklerini, ağ ve araç
üstü bilgisayarlardan gizli
verileri çalabileceklerini ve
belki de F-35 uçağının
görevlerini tamamlamaktan
alıkoyabileceğini
göstermektedir. |
Pentagon raporunda F-35 uçağının
bazı parçalarının güvenilirliği
sorgulanmaktadır. |
Raporda, aşağıda listelenen
sistemlerin problemli olduğu
belirtilmiştir. |
a) Avionic
processors, |
b) Landing gear
tires, |
c) Thermal
management systems, |
d) Ejection seat
assemblies, |
e) Cockpit display
electronic unit, |
f) Helmet display, |
g) Seat survival
kits, |
h) Igniter spark
units in turbine
engines, |
i) Oxygen generating
system, |
|
Bu sistemlerin problemli olması
nedeniyle bakım, malzeme,
işçilik, zaman ve maliyetlerinin
oldukça artabileceği
belirtilmektedir. |
Uçağın IT fonksiyonlarının
belkemiği ALIS’tir (Autonomic
Logistics Information System).
Bu sistem uçağın
operasyonlarını, görev
planlamalarını, uçağın
bakım-onarım bilgi ve verilerini
yçneten ana sistemdir. Doğru bir
tabirle uçağın beynidir. Ancak
Pentagon raporunda ALIS‘te
sorunlar olduğu belirtilmiştir.
Bu sorunların en önemlileri ise; |
a) Back-up
sistemi geliştirilememiştir.
Bilgilerin yedeklenmesinde
sorunlar oluşmuştur.
Teknisyenler bu sorun
nedeniyle bilgileri CD’lere
yazdırmak ve kaydetmek
zorunda kalmaktadırlar. |
b) ALIS uçakların genel
bakım-onarım data’larını doğru
process edememekte, bu nedenle
filolardaki uçaklar gayri faal
duruma düşmektedir. |
c) ALIS’in F-35 uçağının
ölçüsü, kütlesi ve ağırlık
limitleri ile uyumlu
olmadığı belirtilmektedir. |
d) Silah sistemlerinde
ayarsızlık problemi
bulunmaktadır. |
F-35 JSF uçağı problemli bir
uçak olarak doğmuştur ve
problemli kalacaktır. ABD
Türkiye'ye F-35'leri vermekten
vazgeçmiş olmakla, istemeyerek
Türkiye^ye büyük bir iyilikte
bulunmuştur. Böylece Türkiye
baştan problemli doğan F-35
uçağından kurtulmuş olacaktır.
Şimdi Türkiye bu F-35 krizini
fırsata çevirmeli ve varını
yoğunu ortaya koyarak bütün
gücünü ve imkanlarını kendi
Milli Muharip Uçağı'nı yapmaya
teksif etmelidir. F-35'lerin
alınmamasıyla Türkiye büyük bir
dertten kurtulacak ve böylece
F-35'ten daha iyi performansta
imal edeceğimizden hiç şüphe
duymadığımız Milli Muharip
Uçağımız MMU/TF-X'le güzel
yurdumuzun semalarının çok daha
başarıyla savunulması imkânı
doğacaktır. |
İrfan SARP |
27 Haziran 2019 |
Email: isarp56@gmail.com |
|
|