Ben Kimim

 
 
 

ALTIN KANATLAR

 
 
Hava Pilot Kurmay Yarbay
Melih BAŞTÜRK
2000-2001
İstanbul - Kahire
 

2000 yılının Temmuz ayında Hava Kuvvetleri Komutanlığından gelen ve sabah brifinginde okunan "Altın Kanatlar Projesine Pilot Seçimi" konulu bir emirde; Türk havacılığının ilk uzun uçuşu olan ve ilk hava şehitlerinin (Fethi Bey, Nuri Bey ve Sadık Bey) verildiği, 1914 yılında yapılan Osmanlı İmparatorluğu'nun itibarını artırmak maksatlı İstanbul-Kahire uçuşunun anısına TRT ile birlikte bir proje planlandığı ve projede gönüllülük esası ile yüzbaşı rütbesinde 2 pilot seçileceği bildirilmişti. Ayrıca emirde uçuşun, Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından imal edilecek olan BLERIOT - IX uçağına benzer bir uçak ile yapılacağı da belirtilmişti.

İstanbul-Kahire Seferi Öncesi Uçuş Ekibi/8 Şubat 1914
Sadık, İsmail Hakkı, Fethi ve Nuri Beyler

Emri okuyan devre arkadaşım Yzb. Taner YÖNEY'e, "Beni yaz." diye işaret ettim. Bir müddet sonra Yzb. YÖNEY bana "Altın Kanatlar" için gönüllü olup olmadığımı tekrar sordu. Ben de "Evet, hatta iki kişi beraber gidelim." dediğimde kendi ismini de yazacağını ve seçimin Harekât ve Üs Komutanı tarafından yapılacağını belirtti. Takiben karargâhta kura çekilerek Yzb. YÖNEY'in isminin gittiğini öğrendim, ancak mesleki olarak bana çok şey kazandıracağını düşündüğüm bu projede yer alamamak beni biraz üzmüştü. Projeye Hv.Plt.Yzb. Taner YÖNEY ile 1'inci Ana Jet Üs K.lığından Hv.Plt.Yzb. Serdar YAPICI seçilmişti. Bir süre sonra Yzb. YÖNEY tarafından 2'inci Hava İkmal Bakım Merkez Komutanlığı FASBAT Müdürlüğünde yapılan toplantıda ikinci uçağı yapılacağı ve ilave bir pilot ile bir seyrüsefer subayının seçileceği söylendiğinde çok sevinmiştim. Ancak konu ile ilgili bir gelişme olmayınca ben de umudumu kesmiştim.

15 Eylül 2000 Salı günü, Batı Kurye Dönüşü görevinde Konya'ya inişte kule, harekât komutanını aramamı söyledi. Park yerine gidinceye kadar konunun ne olabileceği hakkında yorumlar yaptım, ancak Altın Kanatlar hiç aklıma gelmedi. Harekât Komutanı Hv.Plt.Kur.Alb. Hüseyin BELPINAR'ı aradığında bana: "BAŞTÜRK, sen Altın Kanatlar'a gönüllüsün değil mi? diye sorunca birden çok şaşırdım. "Elbette Komutanım" dediğimde: "Zaten ben de Hava Kuvvetlerine sabah sorduklarında senin ismini vermiştim." cevabını alınca çok sevinmiştim. Benimle birlikte Hv.S/S Yzb. Ömer DEMİRAYAK da proje için seçilmişti. Böylece uçuculuk hayatımın en önemli tecrübesini yaşayacağım, çok özel bir projeye dahil olmuştum.

Ekim ayı ile birlikte zaten başlamış olan çalışmalara ben ve Yzb. DEMİRAYAK da dahil olmuştuk. 2000 Ekim ayından itibaren 2'inci HİBM K.lığı personeli ile birlikte yoğun bir çalışmanın içine girmiştik. Hv.Müh.Yzb. İbrahim CAN ve Hv.Müh.Yzb. Cem ACAR, Hv.Müh.Ütğm. Efkan KIR ile Ahmet KELEŞ, Fahri ERDEM, Ahmet EROĞLU, H. Ömer ÇINAR, Remzi NARİN, Orhan TÜRTEKİN, Recai BALOĞLU, Murat SOYGÜLLÜCÜ, M. Emin TUĞRUL, Ethem ÖZTÜRK, Mehmet TÜZÜN, Murat TÜRKTEKİN, N. Mehmet TRABZONLU, Oktay SAZAK, Mustafa GÜLENAY, Emine ISINMIŞ, Yılmaz KARAKUŞ, Orhan BALCI, Ö. Sait AKSOY, Ceyhun CİVAN, Mustafa BAYKARA, Cemil ASLAN, Orhan IŞIK, Orhan MENDİ, Ali DENİZ isimli işçi ve sivil mühendisler projenin uçak yapımı ile görevlendirilen 2'inci HİBM K.lığı ekibini oluşturmaktaydı. Uçuş ile ilgili tüm konular Hv.K.Hrk.Bşk.lığıı, Eğitim Daire, Uçuş Eğitim Şube Müdürlüğü ve basın konuları ile Hv.K.Gensek. Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü tarafından yürütülmekteydi.

 
 
İlk Altın Kanatlar
Uçağın Çizimleri

Öncelikli olarak proje TRT ile birlikte yapılan bir proje olduğu için konu devamlı olarak basın ve yayın organlarının gündeminde idi. Zaman zaman TRT ile birlikte toplantılar yapılarak projenin programını çıkarmaya çalışıyorduk. Aynı zamanda bizlerin de yapılacak uçakları uçurmak için bazı eğitimlere ihtiyacımız olduğu ortaya çıkmıştı. Hiçbirimizin kuyruktan tekerlekli uçaklarda uçuş tecrübemiz yoktu. Öncelikle kuyruktan tekerlekli uçak karakteristiğini öğrenmek için Türk Hava Kurumu envanterinde bulunan PZL-104 Wilga uçakları ile 5 sorti uçuş yaptık. Ayrıca hiç uçmamış, ilk tasarımı ve imalatı yapılacak bir uçağın nasıl uçurulacağı, ne gibi test aşamalarına tabi olacağı konularında süreci belirledik. En önemlisi uçuş eğitimini almadığımız bir uçağı test edecek hem de kendimizi eğitecektik. O güne kadar yeni bir uçakla uçmayı bizlere öğreten her zaman bir uçuş öğretmenimiz olmuştu. Ancak bu kez biz kendi kendimize öğrenecektik.

Hava Kuvvetleri ile TRT'nin yapmış olduğu sözleşme gereği Bleriot-IX tipi Muavenet-i Milliye (Fethi Bey ve Sadık Bey) ve Depperdussin tipi Prens Celalettin (Nuri Bey ve İsmail Hakkı Bey) uçaklarının İstanbul'dan sefere başladıkları 8 Şubat'ta Ankara'da yapılacak olan törene uçakların yetiştirilmesi gerektiği için Yzb. CAN ve ekibi ile hummalı bir çalışma içine girdik. ODTÜ Uçak Mühendisliği Bölümü öğretim elemanlarından Prof.Dr. Ali Behiç GÜVENTÜRK ile Doç.Dr. Serkan ÖZGEN'in danışmanlığı ile 2'inci HİBK K.lığında uçağın tasarımı yapıldı. Tasarım Bleriot-IX uçağını andıracak şekilde özgün bir tasarım idi. İsimleri Fethi ve Sadık olacak olan uçakların yapımına 2000 Kasım ayında başlandı. Bu arada 2'inci HİBM K.lığı ekibi ile birlikte uçakların test usullerini belirlemek için çalışmalarımız devam ediyordu. Bu kapsamda FAR-VLA (Very light Aircraft) Test Procedures isimli dokümandan test profillerini çıkarırken, bir yandan da uçakların el kitapları, normal ve emercensi usullerini belirliyordu.

15 Ocak 2001 tarihinde ilk uçak tamamlanmıştı. Uçağın gövdesi ve kanatları metal çerçeve üzerine bezle kaplanarak yapıldı ve uçak altın sarısı renge boyandı. Belirlediğimiz test profillerini uygulamaya başladık. İlk başta herşey planlandığı gibi devam ediyor ve bir an önce uçağı havalandırmak için sabırsızlanıyorduk.

İlk Altın Kanatlar Uçağının Yapımı (FASBAT Tesisleri)

Prototip olarak Üretilen İlk Altın Kanatlar Uçağı (FASBAT Tesisleri)

Adeta kendi içimizde küçük bir filo olmuştuk. Uçuş için göğüs ve kol armaları yapılmıştı. Program çıkarıyor, programda uygulanacak test profillerini belirliyor, en kıdemli iki kişi tarafından imzalanmasıyla her gün yaptığımız faaliyetleri, Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Hv.Korg. Aydoğan BABAOĞLU'na arz edilmek üzere Eğitim Daire Başkanlığına belgegeçer ile gönderiyorduk. Yer testleri bir aşamaya kadar ulaşmış ve pist üzerinde uçuş aşamasına kadar gelmiştik. Ancak kuyruktan tekerlekli uçak karakteristiği olarak belirlenen, perdövites süratinin 2/3'ünde yerden kesilmesi gereken kuyruk tekerleği bir türlü yerden kesilmiyordu. Bu bizim için büyük bir problemdi. Hem 8 Şubat 2001'de yapılacak törenden önce uçağı uçurmak istiyorduk, hem de çok sabırsızlanıyorduk. 45 knot olarak tespit edilen perdövites süratinin 2/3'ü olan 30 knot'ın üzerine çıkmamıza rağmen kuyruk tekerleği yerden kesilmiyordu. Hatta kalkış süratinin üzerine dahi sürati artırmıştık, ancak sonuç olumsuzdu.

 

Altın Kanatlar Göğüs ve Kol Armaları

2001 Ocak ayı içerisinde önce Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Hv.Korg. Aydoğan BABAOĞLU, daha sonra da Hava Kuvvetleri Değerlendirme ve Denetleme Başkanı Hv.Korg. Faruk CÖMERT 12 'inci Hv.Ulş. Ana Üs K.lığını ziyaretlerinde bizlere uçuş emniyetinin her şeyin üzerinde olduğu ve bizlere ne kadar güvendiklerini belirtmişlerdi. Ancak biz hâlâ uçağımızı uçuramamıştık. Yzb. CAN ve bizler bu uçağı bu hali ile uçuramayacağımızı anlamış  ve yeni uçak için çalışmalara başlamıştık, ancak 8 Şubat'ta yapılacak törene yeni uçağın yetişemeyeceğini anladığımız için ilk prototipi tören için Ankara'ya götürdük.

8 Şubat 2001 tarihinde "Altın Kanatlar Bir Cesaret Öyküsü" tören sonrası, Hava Kuvvetleri Komutanı Hv.Org. Ergin CELASİN'in törenden sonra verdiği "Uçağın (Bleriot-IX) aynısını yapmanız şart değil, günümüz koşullarında, uçuş emniyet kuralları içerisinde sizin bu projede özgün bir uçağı emniyetle uçurmanız bizim için daha önemli." direktifi 2'inci HİBM K.lığı ekibini ve bizleri çok rahatlatmış ve yeni bir başlangıç yapmıştık. Uçakta bazı değişiklikler yapılarak yeniden imal edildi ve bir ay gibi kısa sürede hazır hâle getirildi. 2'inci HİBM K.lığı ekibi ve biz gece gündüz, hafta sonu demeden devamlı çalışarak 2001 Mart ayında uçağın testlerine tekrar başladık. 20 Şubat 2001 tarihinde daha önce ABD'de NTPS (National Test Pilot School)'da kısa test pilotluğu kursu almış olan Hv.Plt.Yzb. Mehmet YEŞİLYURT da aramıza katılmıştı.

İlk Altın Kanatlar Uçağında Hv.K.Kur.Bşk.Hv.Korg. Aydoğan BABAOĞLU

Tarafından Motor Çalıştırma

FASBAT Tesisleri - 5 Ocak 2001

Bu arada ben Hava Harp Akademisi sınavlarını kazanmıştım ve 15 Nisan 2001 tarihinde 3 hafta süreyle kursa katılacaktım. Komuta katının benim projeden ayrılıp ayrılmayacağım konusundaki kararını heyecanla bekliyordum. 12'inci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanı Hv.Plt.Tuğg. Ömer İNAK benim projede kalmam konusunun uygun olacağını ve Akademi öncesi kurs programını sordu. Ben de 3 haftalık kurs programının proje takviyesini etkilemediğini, kursların 15 Nisan'da başlayıp Mayıs ayının ilk haftası biteceğini, test uçuşlarına ise hafta sonları katılabileceğini arz ettim. 2001 Mart ayı içerisinde Kayseri'ye ziyarete gelen Hava Kuvvetleri Harekât Başkanı Hv.Plt.Tümg. Hasan AKSAY benim programımın proje programında problem olmayacağını belirterek projede kalmamın uygun olduğunu belirtince dünyalar benim olmuştu.

Hazırlanan test profillerini hepimiz tek tek uyguluyorduk. 4 Nisan 2001 günü 40 knot'a kadar sürat artırıp kuyruğun yerden kesilip kesilmediğini kontrol edecektik. O gün ilk Yzb. YEŞİLYURT pist boyunca gidip gelecekti. Ancak uçağın pistte hızlanışını takip ederken birden havalandığını görünce bizler de adeta sevinçten havalara uçtuk. Uçak nihayet uçuyordu, ancak biz çok kızgındık. Çünkü ilk uçuracak olan pilotu kura ile tespit edecektik. 3 kez (ground hop) pist üzerinde havalanıp tekrar indi ve park yerine dönünce kendisini önce kutladık, sonra da cezalandırdık.

Alb.G.KURUBAŞ, Hv.Korg.A.BABAOĞLU, Hv.Org.E.CELASİN, G.ELÇİ, Hv.Tuğg.C.KURNAZ
Yzb.T.YÖNEY, Yzb.M.BAŞTÜRK, Yzb.S.YAPICI, Yzb.Ö.DEMİRAYAK

Sırayla pist üzerinde uçuş yaptıktan sonra uçağın tırmanış ve performans testlerine sıra geldiğinde uçağın sürat kazanamadığını ve tırmanış varyosunun 200 fpm'in üzerine çıkmadığını görünce yeni bir problem ile karşılaşmıştık. Uçağın özgün tasarımından dolayı sürükleme çok yüksekti. önce uçağın arka bölümünde (ikinci pilotun arkasından kuyruğa kadar olan bölge) açık olan çerçeve de gövde ile aynı şekilde bezle kaplanarak boyandı. Aşamalı olarak performans artışlarını gözlemlemeye çalışıyorduk. Ancak çok fazla bir artış olmamıştı.

Uçak üzerinde 115 beygir gücünde Turbo Charger bir motor vardı. Yzb. CAN daha güçlü ve kısa zamanda temin edilecek bir motor arayışına girdi. Anadolu Üniversitesi Havacılık Bölümündeki TB-20 uçaklarında 4 silindirli 180 Bg. Lycoming motorlar bulunduğu ve bunları kullanabileceğimiz konusu 2'inci HİBM Komutanı Hv.Plt.Tümg. Süleyman ARIKAN'a arz edildi. Gerekli koordineler kurularak Anadolu Üniversitesinden 2 adet motor temin edildi, revizyon yapıldı, bakım ekibi ve arkadaşlarımın gece gündüz çalışmasıyla tüm hesaplar yeniden yapıldı ve üç gün içinde uçaklara takıldı. Bu arada ben İzmir'de kurslara katılmıştım, ama aklım hep arkadaşlarda idi. Ders aralarında, değişen her durumu takip ediyordum.

Yeni motor takılınca problemin çözüleceğini düşünüyorduk. Bu iş artık tamamdı. Bu arada Sadık isimli ikinci uçağın da yapımına başlandı. Yeni motorla ilk uçuşu Yzb. YAPICI yapacaktı. Ben de İzmir'de heyecanla sonucu bekliyordum. Ama uçuş sonunda süratte 5 knot, tırmanış oranında ise 100 fpm'lik artış olmuştu. Sonucu merakla bekleyen bütün ekip ve 2'inci HİBM Komutanı Hv.Plt.Tümg. Süleyman ARIKAN hayal kırıklığına uğramıştı. Tümg. ARIKAN ekibe: "Siz benden yakında Transall motoru istersiniz." diyerek hayal kırıklığını dile getirmişti. Ancak suçlu da bulunmuştu. Suçlu uçak üzerinde bulunan ve uçağın Bleriot uçağını andıran gövde altında ve üzerindeki tel bağlantılarıydı. Bu tel bağlantılar kesildi. Kanat altlarına mukavemeti artırması için iniş takımlarına bağlantılı profiller konuldu ve iniş takım tekerlekleri sürükleme yaratmayacak şekilde kapaklar takıldı. Artık yapılacak her şey yapılmıştı. Sonuç olarak Fethi 13,500 feet, Sadık ise 14,200 feet irtifaa tırmanmış, sürat azami 110 knot'a, ortalama seyir sürati ise 85 ila 90 knot'a yükselmişti. Bu değerler bizi dünyanın en mutlu insanları yapmıştı. Hafta sonları da ben Kayseri'ye gelerek test uçuşlarına katıldım. Artık Altın Kanatlar uçuşuna başlamaya hazırdık.

ALTIN KANATLAR UÇUŞ VE TÖREN PROGRAMI

TARİH TÖREN GÖSTERİ UÇUŞ ROTASI MESAFE

15 Mayıs 2001 Salı

İstanbul Töreni Türk Yıldızları İstanbul-Yalova 40 NM

16 Mayıs 2001 Çarşamba

   

Yalova-Eskişehir

60 NM

20 Mayıs 2001 Perşembe Eskişehir Töreni      
21 Mayıs 2001 Pazartesi     Eskişehir-Afyon 64 NM
22 Mayıs 2001 Salı Afyon Töreni Türk Yıldızları    
23 Mayıs 2001 Çarşamba     Afyon-Konya 102 NM
24 Mayıs 2001 Perşembe Konya Töreni Türk Yıldızları    
25 Mayıs 2001 Cuma     Konya-Adana 141 NM
26 Mayıs 2001 Cumartesi Adana Töreni Türk Yıldızları    
27 Mayıs 2001 Pazar     Adana-Gaziantep  
28 Mayıs 2001 Pazartesi     Gaziantep-Halep 153 NM
30 Mayıs 2001 Çarşamba     Halep-Lazkiye 94 NM
31 Mayıs 2001 Perşembe     Lazkiye-Beyrut 115 NM
1 Haziran 2001 Cuma Beyrut Töreni      
3 Haziran 2001 Pazar     Beyrut-Şam 240 NM
4 Haziran 2001 Pazartesi Şam Töreni      
5 Haziran 2001 Salı Şehitlik Töreni      
6 Haziran 2001 Çarşamba        
7 Haziran 2001 Perşembe     Şam-Amman-Tel Aviv 230 NM
8 Haziran 2001 Cuma Tel Aviv Töreni      
9 Haziran 2001 Cumartesi Teberiye Anıtı Töreni      
10 Haziran 2001 Pazar     Tel Aviv-Beersheva 59 NM
11 Haziran 2001 Pazartesi Beersheva Töreni      
12 Haziran 2001 Salı     Beersheva-El Ariş 48 NM
13 Haziran 2001 Çarşamba     El Ariş-Port Said 127 NM
14 Haziran 2001 Perşembe     Port Said-Kahire 94 NM
15 Haziran 2001 Cuma Kahire Töreni      
18 Haziran 2001 Pazartesi     Kahire-İskenderiye 101 NM
19 Haziran 2001 Salı     Uçağın Sökülmesi  
20 Haziran 2001 Çarşamba     İskenderiye-Ankara  
21 Haziran 2001 Perşembe     Uçakların Montesi  
22 Haziran 2001 Cuma     Ankara Töreni  

12 Mayıs 2001 Cuma günü uçakların kanatları sökülerek bir C-160 uçağı ile Kayseri'den İstanbul'a getirildi. 15 Mayıs 2001 günü saat 14:00'de yapılacak olan tören için son hazırlıklar yapıldı ve sabah hepimiz uçaklarla birer sorti uçuş gerçekleştirdik. Hava Kuvvetleri Komutanı Hava Orgeneral Ergin CELASİN ve Devlet Bakanı Rüştü Kazım YÜCELEN'in katılımları ile icra edilen törenle İstanbul'dan Yalova'ya yola çıktık.

Belirlenen program doğrultusunda uçuşlarımızı tamamladık. Yurt içinde Eskişehir, Afyon, Konya ve Adana'da Türk Yıldızları'nın gösterileri ile törenler icra edildi. Törenler esnasında biz de protokol üzerinden uçuş yaparak inişi takiben törenlere katılıyorduk. Yurt dışında ise Beyrut, Şam, Tel-Aviv, Beersheva ve Kahire'de törenler gerçekleştirildi. Yurt içi ve yurt dışı törenlerinin tamamı TRT2 aracılığı ile canlı olarak yayınlandı. Ayrıca Şam Selahattin Eyyübi Camii'nin içinde yer alan İstanbul-Kahire uçuşunun şehitlerinin mezarı başında ve Fethi ve Sadık Beylerin şehit oldukları yer olan Taberiye Anıtı'nda yapılan törenlerde canlı olarak yayınlandı.

Şam Selahattin Eyyübi Camii'nin içinde yer alan, İstanbul-Kahire uçuşu şehitlerinin mezarı başında çok anlamlı ve duygulu anlar yaşadık. Mezarları başında durduğumuz ve imkânsızlıklar içinde Türk havacılığının bu günlere gelmesinde canlarını feda ederek katkı sağlayan ilk hava şehitlerimiz olan Fethi, Nuri ve Sadık Beyler de adeta bizlerle birlikte bütün rotayı uçuyorlardı. Özellikle Lübnan Dağları'nı geçerken şiddetli türbülansa maruz kaldığımızda Fethi Bey'in kendi uçağına ilişkin söylediği: "Deniz üstünde uçarken daima rahat ettim. Uçak adeta düz bir satıh üzerinde gidermiş gibi dengesini hiç bozmuyor, sağ gibi akıp gidiyordu. Kanat ve dümeni kullanmaya bile lüzum görmüyordum. Keyfim geliyor, şarkı söylemeye ve birkaç parça çikolata yemeye başlıyordum. Lakin karada, hele dağlık arazi üzerinden geçerken iş değişiyordu. Tepeler üzerinden vadilere geçince uçakta dehşetli sallanmalar, bilhassa baş aşağı devrilmeler peyda oluyordu. Bazı yerlerde uçak öyle alçalmaya başlıyordu ki, tekrar dengesini sağlayıncaya kadar çok zahmet çekiyordum. Bunun da sebebi soğuk bir hava tabakasından birdenbire sıcak bir tabakaya geçtiğimiz zaman, her iki tabaka arasındaki dengesizlikti..." sözleri aklımıza gelmişti. Bir muz bahçesi içerisinde ancak 1990 yılında bulunan ve Fethi ve Sadık Beylerin düştükleri yere Osmanlı Devleti tarafından 1914 yılında dikilen Taberiye Anıtı ise o büyük havacıların yaptığı fedakârlıkların ve kahramanlıkların gururunu ve hüznünü bizlere anlatıyordu.

Şam Selahattin Eyyübi Camii

İstanbul-Kahire Uçuşu Şehitlerinin Mezarları

Taberiye Anıtı - İsrail

Yaptığımız uçuşlarda birçok farklı tecrübeler yaşadık. Tüm uçuşları yakın kol uçarak iki uçak olarak icra ettik. Toplam 5 uçucu olmamızdan dolayı, her sorti bir kişi boşta kalıyor, uçuş planı ve diğer koordineleri yapıyordu. Rota boyunca bakım ve TRT ekibi ile malzemeleri taşımak maksadıyla Tel-Aviv'e kadar bir C-160 Transall, Tel-Aviv'den sonra da bir C-130 Hercules uçağı eşlik etmişti. İlk kol kalkışını Lazkiye'den kalkarken (1 numara YAPICI - YÖNEY, 2 numara BAŞTÜRK - DEMİRAYAK) yapmıştık. Uçuş okulundan yıllar sonra ilk kez kolda kalkış yapmıştım. Diğer bir önemli hatıra da Kahire'ye inişte yakalandığımız sis hadisesiydi. Port Said'den kalkışta aldığımız hava durumuna göre Kahire'de görüş 4000 metre idi. Ancak iniş saatimizden önce 5000 metre üzerinde olması bekleniyordu. Biz de 1 Numara YAPICI - DEMİRAYAK, 2 Numara BAŞTÜRK - YEŞİLYURT olacak şekilde TAF raporuna güvenerek kalkış yaptık. Kahire'ye yaklaştığımızda 1 numaranın ikazı ile ATIS'i dinlediğimde Kahire'de görüşün 1200 metre olduğunu öğrendim ve lidere aktardım. Bu arada Kahire Yaklaşma bize ILS mevcut olup olmadığını sordu. Lider bana sorduğunda: "Mutabıkız, GPS'te 05 ILS bilgileri mevcut, yapabiliriz." diye fikrimi belirttim. Uçağımız her ne kadar VFR uçuş için uygun olsa da (Seyrüsfer sistemi olarak; 1 sulu pusula, bir emercensi durum cayrosu ve GARMIN 195 GPS mevcuttu.) her meydanın alet alçalmaları da yanımızda mevcuttu. GARMIN 195 GPS'te de tüm meydanların VOR, NDB ve ILS alçalmaları yüklü olduğu için 05 sol pistine ILS alçalması talep ettik. Bu arada bizden önce inen C-130 Hercules uçak komutanı tam ILS minimumlarında pisti gördüklerini belirtti. Koldan ayrılarak iki uçak peş peşe alçalmayı yaptık. Dikey görüş mevcuttu, ancak yatay görüş kısıtlı idi ve biz de tam ILS minimumlarında piste görerek indik. Bu da bizim için unutulmaz bir anı olmuştu.

18 Haziran 2001 günü proje kapsamında son uçuşumuzu yaparak İskenderiye'ye indiğimizde uçuş ve bakım ekibi olarak çok duygulu anlar yaşadık. Bize tevdi edilen İstanbul - Kahire uçuşunu tamamlamanın gururu ile birlikte, bizim için çok özel olan Fethi ve Sadık uçaklarından ayrılmanın üzüntüsünü yaşıyorduk. Artık proje sona ermişti. İlk şehitlerimiz Fethi, Nuri ve Sadık Beyler ile uçuşu tamamlayan İsmail Hakkı, Kemâl ve Salim Bey'lerin unutulmamaları gerektiğini ve yaptıkları görevin o günün koşullarında büyük bir cesaret örneği olduğunu he gittiğimiz yerde anlattık. Çünkü onların üçü şehit olmuş, biri yaralı kurtulmuş ve ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen üçüncü ekip tereddütsüz bu görevi yerine getirmişti. Onların bu kahramanlıkları için bizler modern test ve denemeler ile üretilen uçaklarla uçmuş ve onların hatıralarını yaşatmaya çalışmıştık. Bu yaptığımız uçuş, bizlerin Türk Hava Kuvvetlerinde aldığı eğitimin ne kadar üst düzeyde olduğunu bir kez daha gösterdi.

Altın Kanatlar Uçuş ve Bakım Ekibi
İskenderiye - 18 Haziran 2001

Tüm uçuş ve yer ekibi olarak, ulusal havacılık tarihimizin temel taşlarından olan İstanbul - Kahire seferinin anısına düzenlenen "Altın Kanatlar Projesi"nde yer almış olmanın gururunu yaşama fırsatını bizlere sağlayan ve hiçbir zaman bizden desteklerini esirgemeyen komutanlarımıza şükranlarımızı sunarız.

 
Ankara Töreni Sonrası
22 Haziran 2001

Hv.S/S Yzb. Ömer DEMİRAYAK, Hv.Plt.Yzb. Taner YÖNEY, Hv.Plt.Yzb. Serdar YAPICI, Hv.Plt.Yzb. Melih BAŞTÜRK, Hv.Plt.Yzb. Mehmet YEŞİLYURT

 

Dünya havacılık tarihine, Türk havacılığının büyük bir kahramanlığı olarak geçen İstanbul - Kahire seferinde havacılık yönünden alınacak birçok ders vardır. Türk havacılığının bu günlere gelmesinde büyük katkıları olan ve havacılık tarihimizin ilk şehitleri olan Fethi, Sadık ve Nuri Beyleri, uçuşta yaralanan İsmail Hakkı Bey'i ve uçuşu tamamlayan Salim (İLKUÇAN) ve Kemal Beyleri ve tüm şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyoruz.

Behçet Kemal Çağlar'ın Fethi Bey'e atfen yazdığı dizelerde belirttiği gibi:

  "Aslan uçtu" diye söylenir methi;
  Bu kutsal toprağın çocuğu Fethi...
  Kahrolur darbanla elbet her zaman
  Olursa bakış yan ve maksat eğri;
  Bak; Fethiye oldu sayende Meğri,
  Kartalım! Gölgende hürdür bu vatan.