Ben Kimim

 
 
 

GEÇMİŞ TARİHTE BİR C-47 ANISI

 
 
Emekli Uçak Bakım Kıdemli Başçavuş
Hüseyin DEMİR
Çanakkale Meydanı
 

C-47 Dakota uçağının Hava Kuvvetleri envanterinde bulunduğu yıllarda manş görevi için İstanbul Yeşilköy Meydanı'ndan kalkış yaptık. Görevimiz Saroz Körfezi'nde yüzer bataryaların atış eğitimlerini yaptırmaktı.

Manş görevi icra ediliş şekli ile diğer görevlerden farklılık arz eden bir görevdir. Yerden 650 metre yükseklikte, kuyruktan salınan 1500 metre uzunluğundaki telin ucuna bağlı olan manş balonunu 5-10 NM uzunluğundaki paternde saatlerce çekmek ve aşağıda farklı eğitim seviyelerindeki erlerin bu balona ateş etmeleri, daha önceden bazı acı tecrübeler yaşamış olan uçuş ekibinde ayrı bir heyecan yaratır.

O günkü görevin başlangıcında her şey normaldi. Manş çekimi başlamış, görev rutin devam ediyordu. Ancak uçuşun ellinci dakikasında sağ motorda patlama seslerinin gelmesi ile birlikte rutin bozuldu. Motor göstergelerine baktığımızda değerlerin normal olmadığını gördük ve devamında aşırı bir sarsıntı başladı.

Bir motor arızası ile karşı karşıyaydık. Çeklist gereği olarak sağ motoru hemen durdurduk. Şimdi tek motora kalmıştık. Ancak motorun durdurulması kadar acil yapılması gereken bir işimiz daha vardı. Manş balonu çok fazla sürükleme yaratıyordu ve uçağın sürati düşmeye başlamıştı. Telin hemen kesilmesi gerekiyordu. Uçak komutanının talimatı ile tecrübeli manş teknisyenimiz manş telini keserek balonu serbest bıraktı.

Manş balonundan kurtulunca biraz rahatladık. Ancak henüz işimiz bitmemişti. Tek motora kalmıştık ve en yakın meydana inmek durumundaydık. Faal motora takat artırımı yapıldığında limitlerin üst sınırları zorladığını görmemiz stresimizi bir kat daha arttırmıştı.

Uçak komutanı bu şartlarda Çanakkale Meydanı'na inişe karar verdi fakat meydanın aktif olmadığı da biliniyordu. İkinci pilot Çanakkale Radarı ile temasa geçip durumu bildirince, radar operatörü bize meydana devam etmemizi ve iniş yapabilmemiz için bir personelin meydana acil gönderileceğini ikaz etti.

Oldukça zor geçen dakikalardan sonra meydana alçalmaya başladık. İniş hazırlıklarını tamamladıktan sonra son yaklaşmaya girdik, fakat kule operatörü hala çağrılarımıza cevap vermiyordu. Bu şartlarda yine de inmeye karar verdik. Çünkü sağlam olan motorumuzda da her an bir arıza olabilirdi. Anlaşılacağı üzere inişe iyice şartlanmıştık. Ancak son anda pist içerisinde bir traktör ile işçilerin çalıştığını görünce başımızdan aşağı kaynar sular boşalmıştı.

Bu durumda yapılacak tek şey pas geçmekti, ancak tam dolu denilebilecek kadar yakıt, ekip ve manş cihazı, artık yaşlanmış olan C-47 Dakota için oldukça fazla ağırlık oluşturuyordu. Bütün bunlara havanın sıcaklığı da eklendiğinde pas geçme ve tırmanışın ne denli zor olacağı tartışılmaz bir gerçekti. Fakat yapılacak başka bir şey yoktu. Yere oldukça yaklaşmamıza rağmen uçak komutanının yerinde ve zamanında yaptığı müdahale ile çok riskli bir pas geçme işlemini sağ salim gerçekleştirdik.

Tırmanışı müteakip Çanakkale Radarı ile temasa geçtiğimizde kule operatörünün meydana ulaştığını ve pisti boşalttırdığını öğrenince tekrar alçalışa başladık. Bu kez rahatlamış bir şekilde yaklaşarak Çanakkale Meydanı'na emniyetle iniş yaptık.

O stresli dakikalar hafızama iyice kazınmış olacak ki, bunca yıl sonra bile o olayı sanki dün olmuş gibi hatırlıyorum. Yalnız o sıkıntılı anlarda pist üzerindeki çalışan işçilerin uçağa merakla el salladıklarını görmüş olmak da olayın sevimli yanı olarak hafızamda canlanıyor.

Havada her ne kadar zorlu anlar yaşansa da, sağ salim indikten sonra havada yaşananlar eşe dosta anlatılacak bir anı haline geliyor. Bu da havacılığın güzel bir yanı olsa gerek.