İrfan SARP |
Emekli Hava Pilot Tümgeneral |
|
Eskişehir’de
1982 yılı Ağustos ayında atanmış
olduğum 1nci Ana Jet Üs
Komutanlığı görevinde iken NATO
tatbikatına katılmak üzere Nisan
1983'te Amerikan Hava
Kuvvetlerinin Almanya'da bulunan
Bitburg Hava Üssü'nde konuşlu
F-15C/D Eagle filosundan 8 adet
F-15 uçağının Eskişehir'e
intikal edeceği ve F-15'lerle
bizim 112'nci Filo F-4E
uçaklarının katılacakları
müşterek bir hava savunma
tatbikatı planlanacağı
bildirilmişti. |
Önce
okurlarıma F-15 Eagle uçağıyla
ilgili kısa bir bilgi vereyim.
McDonnel Douglas firması
tarafından üretilen çift
turbojet motorlu F-15 uçağı, ilk
uçuşunu 27 Temmuz 1972 tarihinde
yapmış ve 9 Ocak 1976 tarihinde
ABD Hava Kuvvetlerinde hizmete
girmiştir. Amerikalılar uçak
fabrikalarında F-15C/D modelleri
üzerinde uyguladıkları konformal
(gövde üzerine bitişik) yakıt
tankı modifikasyonlarıyla F-15E
Strike Eagle tipini yaptılar ve
F-15C’lere göre harekat
yarıçapını belli miktarda
artırdılar. |
Yabancı
ülkelerden İsrail, Japonya,
Suudi Arabistan ve Kore, bu
uçaklardan belirli sayıda kendi
Hava Kuvvetleri için satın
aldılar. |
F-15 uçakları
ABD Hv.Kv.'nin envanterine
girdikten sonra, Amerika'nın
yabancı ülkelere karşı yaptığı
tüm hava operasyonlarında asli
muharip güç olarak
kullanılmıştır. Bu uçaklar
Afganistan'a karşı yapılan hava
harekatında ve sonrasında 1'nci
ve 2'nci Irak harekatında, ve
Birleşmiş Milletler kararıyla 19
Mart 2011 tarihinde Libya'ya
karşı başlatılan hava
harekatında yoğun bir şekilde
kullanılmıştır. Birleşmiş
Milletler tarafından 2014
yılında alınan bir karar
çerçevesinde teşkil edilen
koalisyon gücü bünyesinde, ABD
Hava Kuvvetleri F-15E Strike
Eagle uçaklarını halen Irak ve
Suriye'de IŞİD hedeflerine karşı
asli taarruzi güç olarak
kullanmaktadır. |
Geçmişte,
F-15 uçağının kullanıldığı ve
hatırlardan çıkmayan bir harekat
da, İsrail Hava Kuvvetlerinin
1981 yılında Irak'ta, Bağdat
yakınlarında bulunan Osirak
tesislerine karşı yaptığı
taarruz harekatıdır. "Operation
Opera" kod ismi verilen bu hava
harekâtında İsrail Hava
Kuvvetleri'nin 6 adet F-15
uçağı, 8 adet F-16 uçağının
havadan himayesi altında Osirak
tesislerini bombalamış ve tesisi
tamamen tahrip etmiştir. |
NATO
tatbikatı kapsamında
Almanya'daki Bitburg Üssü'nden 8
adet F-15 uçağının Eskişehir
Üssü'ne geleceği emri bize
bildirildiğinde, bu çok isim
yapmış F-15 uçağıyla uçmanın
çarelerini aramalıyım diye
aklıma koydum. 1983 yılı Nisan
ayı içinde planlanan gün ve
saatte 6 adet tek kişilik F-15C
ile 2 adet çift kişilik F-15D
uçağı Eskişehir meydanına gelip
indiler. |
Uçuş
kulesinin karşısındaki park
yerine uçaklarını park ettikten
kısa bir süre sonra, birliğin
yarbay rütbesindeki Filo
Komutanı, Üs karargâhına gelip
bana nezaket ziyaretinde
bulundu. Filo Komutanı Yarbay'a,
benim de ABD Hv.Kv.Uçuş
Okulundan mezun bir pilot
olduğumu ve Amerika'da uçuş
eğitimi yaptığım hava üslerinden
ve uçtuğum uçak tiplerinden
bahsettim ve F-15 uçaklarıyla
ilgili merak ettiğim bazı
sorular sordum. Sohbetimiz
arasında kendisine: "Bizim
Üs'sümüzün bir kuralı vardır. Bu
Üs'se gelen uçaklarla ilk önce o
Üs'sün komutanı uçar"
şeklinde nükteyle karışık,
dolaylı yoldan F-15'le uçmak
istediğimi söyledim. Bu talebim
karşısında Amerikalı Yarbayın ne
diyeceğini merak ediyordum.
Yarbay: "Efendim, siz uçmak
istediğiniz günü bize söyleyin,
biz size çift kişilik F-15D
uçağımızla uçuş planlayalım"
dedi. Doğrusu, Amerikalı filo
komutanının, ülkesinin en
mükemmel savaş uçaklarından
birinde yabancı bir pilotun
uçmak isteğini, sıralı
amirlerine sormadan kabul
edebilecek bir inisiyatife sahip
olması çok hoşuma gitti. Filo
komutanına teşekkür ederek, uçuş
planlaması için kendisine haber
vereceğimizi söyledim. |
NATO veya
milli hava savunma tatbikatları,
harp şartlarında av pilotlarının
karşılaşabileceği değişik
senaryolar dikkate alınarak
planlanırdı. Savaş şartlarında
av önleme görevi için gökyüzüne
çıkan bir av pilotunun kısmetine
ne düşeceği hiç belli olmaz.
Bakarsınız iki uçak göreve
çıkmıştır, havada dört düşman
uçağıyla karşılaşır veya havada
tek uçak kalmıştır, karşısına
iki uçak çıkar. İşte bu
senaryolara göre sulh
şartlarında bu değişik durumlar
dikkate alınarak dörtlünün
dörtlüye, ikilinin ikiliye,
birlinin ikiliye veya ikilinin
birliye şeklinde uçuşlar
planlanır ve bunların eğitimleri
yapılır. |
Benim uçmak
istediğim gün, programa 1 adet
F-15D'nin 2 adet F-4E'ye karşı
av/önleme ve hava muharebesi
(dogfight) görevi planlanmıştı.
Planlanan bu uçuş benim için
oldukça heyecan verici olacaktı.
Çünkü bu uçuşta ben, Üs'sün
komutanı olarak yabancı bir
muharip uçağın kokpitinde,
emrimdeki filonun pilotlarıyla
hava muharebesine tutuşacaktım! |
Uçuşumuzun
programlandığı sabah belirlenen
saatte görev brifingi için
112'nci Filo'ya gittim. O
tarihte filoda F-4E uçağını av
ve hava/hava muharebeleri
görevlerinde en üst
performansıyla kullanan başta
Filo Komutanı, Harekât Subayı ve
Eğitim Subayı olmak üzere, çok
iyi yetişmiş pilotlarımız vardı.
Bu pilot arkadaşlarımın o
sıralar Ege denizi üzerinde çok
başarılı görev uçuşları
yaptıklarını da hatırlıyorum. |
Şimdi bu
satırları yazarken hesap ettim,
o günden bu yana 33 yıl
geçmesine rağmen, o günkü uçuş
benim için ne kadar özel bir
uçuşmuş ki, F-15D'ye karşı
uçacak 112'nci Filo pilotlarının
isimlerini unutmamışım.
Uçaklardan birinin pilotu
Yüzbaşı Hatipoğlu, diğer uçağın
pilotu Yüzbaşı Yeşilnil idi.
(Onların arkasında uçan Pilot ve
Silah Sistem Operatörlerinin
isimlerini hatırlayamadım,
kusuruma bakmasınlar). |
Benim
uçacağım Amerikalı pilot,
Yüzbaşı rütbesinde genç
görünümlü, cevval, hareketli,
konuşkan biriydi. Göreve
katılacak 112'nci Filo
pilotlarıyla müşterek
brifingimizi tamamladıktan sonra
uçak başı yaptık. Belli
aralıklarla kalkışlarımızı
tamamladık. Ayrı ayrı noktalarda
Kütahya radarıyla telsiz teması
kurduk. Kütahya radarının
kontrolünde Afyon civarlarında
önleme görevlerine başladık. Her
önlemenin sonunda hava
muharebesine giriyorduk. |
Fotoğrafta, ön
kokpitte Amerikalı
Pilot Yüzbaşı ve
arka kokpitte
Hv.Tuğgeneral İrfan
Sarp, Eskişehir uçuş
kulesinin önündeki
park yerinden
kalkışa giderken
görülüyor. |
|
|
Hava
muharebesi esnasında hem biz hem
de F-4E’ler devamlı afterburner
kullanıyorduk. Kendi Üs'sümün
F-4'lerine karşı yabancı bir
ülkenin uçağıyla yaptığım bu
hava muharebelerinde bir F-15
uçağının iki F-4 uçağına karşı
ne kadar üstün bir performansa
sahip olduğunu bizzat yaşayarak
görmüş oldum. Hava muharebesine
girdiğimiz kendi üssümün
pilotlarının yabancı uçakta uçan
Üs Komutanlarına karşı
ellerinden gelenin en iyisini
yapmaya çalıştıklarını
görüyordum. Ama pilot ne kadar
mükemmel eğitimli olursa olsun,
neticede başarısı, ancak uçtuğu
uçağın performansına bağlı
kalıyor. Bu şekilde F-15
uçağının üstünlüğüyle geçen 4-5
önleme ve hava muharebesi
yaptıktan sonra 112'nci Filonun
kol lideri yakıtın bingo (Üs'se
emniyetle dönüp iniş yapmak için
hesaplanan yakıt miktarı)
olduğunu bildirerek meydana
döndü. |
Ben Amerikalı
pilota bizim daha ne kadar
yakıtımız kaldığını sorduğumda
pilot en az 30 dakika kadar daha
havada kalabilecek yakıtımız
olduğunu söyledi. F-15 uçağının
F-4'lere karşı girdiği hava
muharebelerinde büyük üstünlük
sağlamasının yanında, havada
kalış süresi de F-4'lerden çok
fazla idi. |
Fotoğrafın solunda Türk
Hava Kuvvetleri'nin bir
F-4E uçağı ve karşısında
ABD Hava Kuvvetlerinin
çift kişilik bir F-15D
uçağı görülmektedir |
|
|
Amerikalı
Pilot Yüzbaşı bana havada yarım
saatlik kadar daha yakıtımızın
kaldığını söyleyince,
kendisinden uçağın perdövites
olmadan havada tutunabileceği en
düşük sürati göstermesini
istedim. Bunun üzerine pilot
gazı rölantiye kesip uçağı 90
derece dik bir açıyla tırmanış
durumuna getirdi. Tırmanış
esnasında, süratimizin azalarak
"0" (sıfır) knot sürate kadar
düştüğünü sürat saatinde takip
ettim. Sıfır knot süratte uçak
bir an havada asılı kaldıktan
sonra kuyruk istikametinde
dümdüz, istikrarlı bir şekilde
aşağı doğru kayışa başladı. Bu
esnada buhar şeklindeki hava
filelerinin kanadın arkasından
önüne doğru kanat üzerinden
ileri istikamette kayıp
gittiğini görünce gözlerime
inanamadım. Bu durumda egzosdan
çıkan sıcak gazların hava
içindeki su buharıyla birleşip
yoğunlaşarak beyaz renge
dönmesiyle böyle atmosferik bir
görüntü meydana gelmişti. Böyle
bir fenomeni uçuş hayatım
boyunca ilk defa görüyordum.
Uçağımız bir süre aşağı
istikamette kuyruk üzerinde
istikrarlı bir şekilde kayışa
devam ettikten sonra, pilot
levyeyi sertçe tam ileri vererek
burnu aşağı getirdi ve uçak
normal süratini alarak uçuşuna
devam etti. |
Uçağın sıfır
süratini gördükten sonra pilot
kumandaları bana vererek
istediğim hareketleri
yapabileceğimi söyledi. Ben
10.000 - 15.000 feet arasında
sevdiğim akrobasi hareketlerini
yaparken pilot, radarda alçak
irtifada düşük süratle uçan bir
hedef gördüğünü ve eğer istersem
o hedefi önleyebileceğini
söyledi. Ben de hedefi
önleyebileceğini söyleyerek
kumandaları kendisine verdim.
Pilot bana, arka kokpitteki
radar skobu üzerinde yer alan
hedefin ekosunu tarif etti. İşte
benim beklediğim an da buydu!.
|
Av rolündeki
F-15C/D uçağının radarının,
özellikle hava modunda mükemmel
olduğunu ve bu radarın pek çok
muharip uçakta mevcut olmayan "look-down
/ shoot down" tabir edilen ve
pilot yüksek irtifada uçarken
alçak irtifalardaki hedefleri
çok iyi tespit edip kilitleme
özelliğine sahip olduğunu,
havacılık dergilerinde
okumuştum. |
Pilot çok
alçak irtifada bir hedef görüp
onu önleyebileceğini söyleyince
çok sevindim. İşte çok merak
ettiğim radarın Look down -
Shoot down kabiliyetini canlı
olarak görmek fırsatı
kendiliğinden karşıma çıkmıştı. |
Kumandaları
pilota verdikten sonra radar
ekranında Sivrihisar ile
Kalkanlı Meydanı arasında
gördüğümüz ekoyu takip ederek
hedefe yaklaşmaya başladık.
Pilot hedefin irtifasının 2.000
feet olduğunu söyleyip o
irtifaya indi. Hedefin sürati
oldukça düşük olduğu için hedefe
4-5 mil mesafe kalınca hedefi
taşmamak için pike flabı koyup
sürati iyice düşürdü. |
Radarda
hedefin ekosunu takip ederken
hemen ayni anda ikimiz de
hedefle göz teması sağladık. Ben
yaklaşmakta olduğumuz hedefin
bir C-47 uçağı olduğunu uzaktan
hemen fark etmiştim. Amerikalı
pilot da ayni anda hedefi
görmüştü. |
Türk Hava
Kuvvetleri'ne ait
bir C-47 ulaştırma
uçağı |
|
|
Hedefe biraz
daha yaklaşınca, pilot göz
teması yaptığımız uçağı daha
önce hiç görmediğini ve bu
uçağın ne tip bir uçak olduğunu
sordu. Pilota bunun bir C-47
uçağı olduğunu söyleyince, bana: "Biz C-47
uçaklarını hizmet ömürlerinin
sonuna geldiği için yıllar önce
servisten çıkarıp emekli ettik.
Şimdi bu C-47'leri ancak
müzelerde görebiliyoruz. Siz bu
uçakları nasıl
uçurabiliyorsunuz?" deyince,
ben de kendisine:"Biz bu
uçakları çok tecrübeli ve
yetenekli mühendislerimiz,
ikmalci ve bakımcı personelimiz
sayesinde uçuruyoruz"
şeklinde bir cevap verdiğimi
hatırlıyorum. |
Bu vesileyle
C-47 uçağıyla ilgili kısa bir
bilgi vereyim. ABD Douglas Uçak
Firması tarafından toplam 13.650
adet üretilen C-47 uçağı, ilk
uçuşunu 17 Aralık 1935 tarihinde
yapmıştır. ABD Ordu Hava
Kuvvetinin 1941 yılında standart
ulaştırma uçağı olarak
seçildikten sonra, 2'nci Dünya
Savaşı yıllarında ve sonrasında
ABD'nin asli hava ulaştırma
gücünü teşkil etmiştir. |
C-47
uçaklarının Türk Hava
Kuvvetlerine katılması 1948
yılında başlamış ve bu uçakların
C-47 A/B ve DC-3 tiplerinden
toplam 110 adet uçak ABD
yardımından veya satın alma
yoluyla Hava Kuvvetlerimizin
hizmetine girmiştir. Son C-47
uçağının 1998 yılında servis
dışı bırakılmasına kadar bu
uçaklar, tam 50 yıl Silahlı
Kuvvetlerimizin ulaştırma
görevlerini yerine getirmiştir. |
30 küsur yıl
önce uçtuğum ve halen bugün bile
dünyanın en mükemmel muharip
uçaklarından biri olan F-15 ile
yaptığım uçuş her zaman
hatırladığım hoş uçuş
anılarımdan biri olmuştur. |
|