Ben Kimim

 
 
 
  f. BOĞAZLAR İLE KARADENİZ VE EGE DENİZİ KIYI BÖLGELERİNDE HAVA HAREKÂTI:

İstanbul ve Çanakkale boğazları, Karadeniz, Marmara ve Ege denizini birbirine bağlayan ve her türlü deniz ulaştırmasına uygun olan bir geçittir. Bu geçidin doğu kıyıları Anadolu'nun, batı kıyıları da Trakya'nın doğal yapısının etkisi altında bulunur.

Coğrafi durumu nedeniyle boğazlar, tarih boyunca çeşitli büyük devletlerin ihtiras ve emellerini üzerinde toplayan büyük bir değer taşır. Siyasi, stratejik ve ekonomik önemiyle; Karadeniz ve Akdeniz devletlerinin en kısa yoldan ilişkilerinin kurulmasını sağlar.

Eski dünyanın hemen ortasında bulunan Türkiye, boğazları sayesinde üç kıta arasındaki ulaştırmayı sağlayan yollara geçit veriyordu. Bu nedenle boğazların ekonomik, ticari ve stratejik önemi büyüktü. Boğazları elinde bulunduran taraf, Marmara'ya hakim olmakta ve bu denizi, donanma için emin bir üs olarak kullanmak suretiyle, duruma göre Karadeniz ve Akdeniz'de harekâtı devam edebilmekte idi. Ayrıca boğazların kapatılmasıyla Karadeniz devletlerinin Akdeniz devletleriyle karşılıklı yardımlaşmaları kesilebilmekteydi.

Düşman, Trakya'yı ele geçirdikten sonra boğazlar, doğal bir savunma hattı olarak Anadolu'yu arkasında saklar. Bu kadar önemli avantajları olan boğazlar bölgesinin kuzey, güney ve batı yönleri Karadeniz, Marmara ve Ege denizleriyle, diğer yönleri Anadolu ve Trakya ile çevrilmişti.

Kara ile çevrilen kısımların arazisi arızalı olmayıp, büyük kısmı fundalıklarla örtülü ve kısmen de ormanlıktır. Boğazlar bölgesine yönelecek düşman taarruzları, genel olarak Karadeniz, Ege denizi ve Trakya'dan olabilecekti.

Boğazlar bölgesinin düşman hava akınlarına karşı hava savunması ve boğazlara karşı denizden ve karadan yapılacak düşman taarruzi harekâtının daha boğazlar bölgesine yaklaşmadan önce havadan keşfedilmesi, yaklaşan düşman deniz ve kara kuvvetlerine havadan taarruz edilmesi için kullanılacak hava kuvvetlerine uygun düzlükleri genellikle bölgenin her tarafında bulmak mümkündür. 

  (1) İstanbul Boğazı İle Çevresinde Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:
  (a) 1914 Yılı Hava Harekâtı ve Faaliyetleri:

1914 yılında önemli bir hava harekâtı ve faaliyeti olmamıştı.

  (b) 1915 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

Karadeniz ve kuzey batıdan gelecek tehlikeler için İstanbul ve dolaylarında kuvvetli birlikler bulunuyordu. Boğaz tahkimatı pekiştirilmiş, düşman gemilerinin İstanbul Boğazına girmemeleri için boğaz mayın tarlaları ile kapatılmıştı.

Kıyılara ve İstanbul Boğazına yaklaşacak düşman deniz kuvvetlerinin gözetlenmesi ve keşif için Yeşilköy'deki okul uçaklarından faydalanılıyordu. 

5 Mayıs 1915'de Karadeniz Boğazına yaklaşan düşman donanmasının hareketini izlemek amacıyla görev alan Fevzi ve Rasıt Teğmen Sami'nin uçağı Belgrat ormanlarında düşmüş ve içindekiler şehit olmuşlardı. Bundan sonra Karadeniz Müstahkem Mevki Komutanlığının onayı ile bir balon müfrezesi Beykoz civarına yerleştirildi. Bu balon 400–500 metre yükseklikten yaklaşan düşman deniz kuvvetlerini gözetlemek suretiyle boğaz bataryalarına ateş tanzimi yaptıracaktı.

  (c) 1916 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

Çanakkale muharebelerinin Türk zaferiyle sona ermesi ve düşmanın çekilip gitmesi, boğazların önemini azaltmış değildi. İtilaf Devletlerinin İstanbul ve Çanakkale boğazlarına karşı yeniden taarruza geçmeleri muhtemel görünüyordu. Özellikle Rus Deniz Kuvvetlerinin İstanbul Boğazı açıklarında sık, sık görünmeleri, boğazların savunulmasının devam ettirilmesini zorunlu kılmıştı. Bu maksatla;

1 nci, 2 nci ve 5 nci Türk Orduları Marmara bölgesinde,

Boğazlar Genel Komutanlığı emrindeki Deniz Hava birliklerinin konuşu şöyleydi;

Alman Yüzbaşısı Liebemann komutasında sekiz uçaklı bir hava birliği (sekiz pilot, sekiz rasıt ve seksen er) ve ayrıca beş yedek uçak Yeşilköy'de,

İki uçaklı bir müfreze İstanbul Boğazında Kavak'ta

Bir deniz uçağı Karadeniz Ereğli'sinde,

Ruslar, İstanbul Boğazından Karadeniz'e çıkan ve giren Türk donanma ve nakliye gemilerinin harekâtını engellemek üzere İstanbul Boğazı önünde kurdukları mayınları torpidobotlarıyla koruyordu.

Düşman deniz kuvvetlerinin harekâtını engelleme, Türk mayın arama ve tarama gemilerini destekleme ve Zonguldak'tan İstanbul'a kömür taşıyan Türk gemilerine keşif-hava desteği yapma görevi Yeşilköy, Kavak ve Karadeniz Ereğli'sinde bulunan Türk uçaklarına verilmişti. 

Türk uçakları verilen bu görevler için Şubat-Mayıs aylarında 48 sorti yapmışlar ve nakliye gemilerinin rotaları üzerinde görülen düşman denizaltılarını bombardıman etmişlerdi.

Haziran ve Eylül aylarında görev uçuşlarına devam eden deniz uçaklarından biri 28 Haziran 1916'da Ağva önünde, diğeri de Sakarya nehri ağzında düşerek parçalanmıştı. Elde kalan diğer uçaklarla göreve devam edilmiş, İstanbul boğazı önünde ve Karadeniz kıyılarında yerleri tespit edilen mayınlar Boğazlar Genel Komutanlığına bildirilmek suretiyle bu hatlar üzerinde gemilerin seyretmeleri yasaklanmıştı.

Keşif ve gözetleme sırasında Rus deniz kuvvetlerine de taarruz edilmişti. Bu taarruzlardan biri Ağustos ayında keşfedilen bir Rus muhribine, diğeri de Eylül ayında Zonguldak'ın ortalama 20 deniz mili kuzey batısında görülen İmparatoriçe Maria adındaki Rus harp gemisiyle bir muhribine karşı yapılmış, İmparatoriçe Maria'ya atılan 10 bombadan ikisinin geminin kıç tarafına isabet ettiği görülmüştü. Bu taarruz sırasında Rus gemilerinden uçaklara ateş açılmış ise de, kaçınma manevraları yapan uçaklar sağlam olarak üslerine dönmüşlerdi.

31 Eylül 1916'da Şile ile Anadolu feneri arasında bulunan Harmankaya burnunda seyreden bir düşman muhribini bombardıman etmek üzere görev alan bir deniz uçağı boğazın giriş yerinden 70 deniz mili kuzeyde yakaladığı bir muhribe 12 bomba atmış bunlardan birisinin geminin sancak tarafına isabet ettiği görülmüştü. Yapılan bu taarruzlarla düşman deniz kuvvetlerinin İstanbul boğazı dolaylarına ve Karadeniz kıyılarındaki etkisi geçici bir süre için azalmış, ancak yakıt ikmalinin zorlaşması hava keşif ve taarruz görevlerini aksatmaya başlamıştı.

Yakıt sağlanıncaya kadar hava keşiflerini devam ettirmek amacıyla Bulgaristan'da Yanbolu'da bir balon istasyonu kuruldu. Alman kara ordusu emrinde olan bu istasyonda SL–10 tipindeki gezici balon gerektiğinde deniz üzerindeki keşif görevlerinde kullanılmış ve böylece Türk deniz kuvvetleriyle iyi bir iş birliği sağlanmıştı. Bir süre sonra uçuşa uygun olmayan bir görevde balon parçalanmış, yerine LZ–101 balonu verilmişti. Bu balon ile Rus deniz kuvvetlerinin keşfi ve boğaz önüne kurulmuş olan mayın tarlalarının aranmasında çok verimli olmuştu. 

Rus Hava Birliklerinin Harekâtı:

Rus deniz uçakları Arhavi'nin alınmasından sonra Türk kıyı müfrezelerine karşı faaliyete geçmişler ve Karadere muharebesinde Trabzon'un alınması sırasında Türk müfrezelerini bombardıman etmişlerdi.

Rusların Karadeniz'de iki uçak ana gemisi vardı. Bunlar Rus donanması refakatinde Türk kıyılarında zaman, zaman keşif ve gözetleme görevleri yapmaktaydılar. Bu gemilerden denize indirilerek uçurulan Rus uçakları Giresun ve Tirebolu limanlarını bombardıman ettiler.

6 Şubat 1916'da iki muhrip refakatinde iki uçak ana gemisi Zonguldak'ı bombardıman etmek için hazırlıklarını yaparken bir Alman denizaltısının torpido taarruzu ile bu hazırlıkları bozulmuş, uçak gemileri kaçmış ve denizde kalan uçaklar ise Rus muhriplerinin yedeğine alınarak götürülmüşlerdi. Aynı gün Zonguldak önüne altı parça düşman gemisi gelmişti. Bu gemilerden uçurulan iki düşman uçağı limanda kömür yükleyen İrmingat gemisi ile Şirketin Nusret gemisini bombardıman ederek yaralamıştı.

İstanbul'da Alınmış Olan Hava Savunma Önlemleri:

Pek çok askeri, sanayi, ticari ve sosyal hedeflerin bulunduğu İstanbul aynı zamanda Başkomutanlık karargâhının çalıştığı bir şehirdi. Düşman hava taarruzları bakımından cazip bir hedef olan bu şehrin uçaksavarlarla korunması, yaklaşan uçakların ikaz ve ihbarı, halkın yapacağı korunma tedbirleri Başkomutanlık karargâhının bir emriyle tanzim edilmişti.

Bu emir verildikten 24 gün sonra 12 Nisan 1916'da İmroz'dan kalkan iki İngiliz uçağı İstanbul üzerine gelerek Zeytinburnu'ndaki silah fabrikasına ve Yeşilköy'deki uçak hangarlarına küçük yangın bombaları ile taarruz etti ve İstanbul üzerine de bildiri attı.

Bu akının, maddi hasardan çok morali etkilemek amacıyla yapılmış olduğu anlaşılmakla beraber daha sonraki günlerde hava hücumlarının artacağı hesaba katılmış ve Başkomutanlık Vekâleti şehrin hava savunması için daha önce verilmiş emre ek olarak aşağıdaki emri yayınlamıştı. Bu emirde özet olarak:

"1. İstanbul ve dolaylarına, demiryolları üzerindeki önemli noktalara yönelecek düşman hava taarruzları Karadeniz ve Ege Denizinden gelecektir.

  2. Ege Denizinden gelecek düşman kara ve deniz uçakları, adalardan veya uçak ana gemilerinden uçurulacaktır. Uçak ana gemileri Saroz ve Edremit körfezine kadar kıyılarımıza sokulabilir. Bu nedenle 5 nci Ordu ve Boğazlar Genel Komutanlığı bu mevkileri göz önünde tutacaktır.

 3. İstanbul'a veya demiryollarına taarruz edecek düşman uçakları aşağıdaki hatları geçmek zorundadırlar.

  a. 1 nci hat, Enez-Edremit kıyısı,
  b. 2 nci hat, Edremit-Ayvalık-Ezine-Lâpseki-Şarköy-Malkara-Keşan,
  c. 3 ncü hat, Balıkesir-Susurluk-Bandırma-Erdek-Paşa limanı (Marmara Adası)-Tekirdağ-Uzunköprü,
  d. 4 ncü hat, Marmara Ereğli'si-Çerkezköy-Saray-Midye,

 4. Karadeniz'den yaklaşacak uçaklar için;

  a. Şile-İğneada kıyı hattı,
  b. Şile-Gebze,
  c. Çatalca mevzii hattı.

5. 5 nci Ordu, 1 nci ve 2 nci hatlarda, 3 ncü hattın Bandırma'ya (dahil) kadar olan kısmına; 1 nci Ordu geri kalan diğer hatlara; Boğazlar Genel Komutanlığı da İstanbul ve Çanakkale boğazlarının iki tarafında uygun yerlere gözetleme postaları koyacaklar ve bu postalar uçak müfrezelerine telefon veya telgrafla bağlanacaklardır.

6. 1 nci hattın kıyı gözetleme postaları, gördükleri düşman uçaklarını Gelibolu uçak müfrezesine bildirmekle beraber 2 nci hatlardaki gözetleme birliklerine uçuş istikametlerini bildireceklerdir.

7. Düşman uçakları ikinci hat gözetleme postalarını geçtikleri takdirde gündüz tayyare okuluna, gece 1 nci Orduya haber verecek ve 3 ncü hattaki gözetleme postalarına da bilgi ulaştıracaklardır. Geceleri Karadeniz'den yaklaşacak uçaklar için, bilgi sırasıyla Donanma Komutanlığına, 1 nci Ordu Komutanlığına ve Tayyare Okuluna bildirilecektir.

8. 4 ncü gözetleme postaları üzerinde uçak uçaklar da doğrudan Tayyare Okuluna, geceleri ise önce 1 nci Ordu Komutanlığına bildirilecektir.

9. Bütün gözetleme postalarından düşman uçakları için çekilecek telgraflar "Harp" kelimesiyle başlayacak, telgraf kısa olacak ve "Harp" kelimesi olan bütün telgraflar öncelikle gönderilecektir.

10. Karadeniz'den gelecek uçaklar için, 1 nci Ordu, Donanma Komutanlığı, Tayyare Okulu ve Başkomutanlık Karargâhı 1 nci Şubeye haber verecektir.

11. İstanbul üzerinden gelecek düşman uçaklarına ateş etmek için Kâğıthane, Zeytinburnu, Yeşilköy tayyare hangarı, Okmeydanı, Osmaniye, Sarayburnu, İstinye, Tophane ve Başıbüyük'te uçaksavarlar yerleştirilecek; Ayrıca 1 nci Şube tarafından Baruthane ve Tersane ile Tayyare Okulunun savunulması için uygun yerlere yerleştirilmek üzere 1 nci Orduya ikişer top ve makinalı tüfekler verilecektir.

12. Geceleri taarruz edecek uçakları uçaksavarlara göstermek için 12 nci Şube, 1 nci Orduya yedi tane ışıldak verecek ve bu ışıldaklardan ikişer adedi Tophane, İstinye, Zeytinburnu'na ve bir tanesi de Tayyare Okulu civarında uygun yere yerleştirilecektir.

13. Uçaksavar toplarının bulunduğu yerlerde küçük piyade kuvveti bulundurulacaktır.

14. Türk uçakları düşman uçaklarıyla muharebe etmek üzere uçtukları zaman, birlikler tarafından uçaksavar ateşleri durdurulacaktır."

  (d) 1917 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

İtilaf Devletlerinin Çanakkale Boğazını ele geçirmek için yeniden bir harekâta girişmeleri az bir olasılık olarak değerlendirilmekteyse de, Rusların İstanbul Boğazına karşı harekâta geçmeleri mümkün görülmekteydi. Bu nedenle 1 nci ve 5 nci Türk Orduları Boğazlar bölgesinde bulunduruluyordu.

Boğazlar Genel Komutanlığı emrindeki Türk hava birliklerine, Çanakkale, İstanbul Boğazları ve Zonguldak'a kadar olan sahanın keşif, gözetleme ve güvenlik altında bulundurulması görevi verilmişti. Bu görevler için Boğazlar Komutanlığı emrindeki hava birliklerinin konuşu şöyle idi:

Bir deniz tayyare bölüğü Anadolu Kavağı dolaylarında,
Deniz Tayyare Okulundaki deniz uçakları Yeşilköy'de,
Bir deniz tayyare müfrezesi Karadeniz Ereğli'sinde bulunuyordu.

Zaman, zaman boğaza yaklaşan Rus donanması, bu bölgede çok dikkatli bulunulmasını gerektiriyordu.

1917 Yılı Mart-Mayıs aylarında yapılan harekâtlar:

26 Mart 1917'de ikisi uçak ana gemisi, üçü muhrip ve biri yardımcı kruvazör olmak üzere altı parçadan kurulu bir düşman filosu İstanbul Boğazına doğru yaklaşmaya başladı. Bu sırada uçak gemilerinden havalanan üç düşman uçağından biri Terkoz gölünün doğusuna etkisiz üç bomba attı. Düşman uçaklarını karşılamak ve Rus filosuna taarruz etmek üzere havalanan Türk uçakları filoyu bombardıman ettiler. Atılan bombalardan birkaçı harp gemilerine isabet etti. Bu bombardımana karşı koymak isteyen Rus uçaklarıyla Türk uçakları arasında başlayan hava muharebesinde Türk pilotlarının üstün manevra ve düzgün atışları altında isabet alan bir Rus uçağı denize düşmüştü.

29 Mart ve 1 Nisan 1917'de İstanbul Boğazı dışında Rus mayın taramalarının keşif ve tahrip edilmesi görevini alan Türk uçakları Rumeli Feneri'nin bir buçuk mil kuzey batısında bir Rus mayınını patlatmış, Karaburun dolaylarındaki Rus mayıs tarlalarının yerini tespit etmişti.

4 Nisan 1917'de uçak ana gemisi, kruvazör ve muhriplerden karma iki düşman filosu İstanbul Boğazına yaklaşmaktaydı. Bu sırada ana gemilerden uçurulan uçaklar Kilyos ve boğaz giriş bölgesini bombardıman ettilerse de önemli bir etki yapamadılar. Düşman donanmasının boğaza yaklaşması üzerine Yeşilköy ve Kavak'tan havalanan Türk uçakları Rus gemilerine taarruz ederek bir gemiye tam isabet sağladı ve bir denizaltıya da hücum etti.

18 Mayıs 1917'de boğaz dışında keşif yapan Türk uçakları boğazın 12 mil batısında Ağaçlı kömür madeni hizalarında yeni bir mayın hattının bulunduğunu ve görülen düşman filosuna bomba ile taarruz edildiğini rapor ettiler.

25 Mayıs 1917'de Anadolu Feneri açıklarında keşif yapan bir Türk uçağı fenerin 20 mil kuzeyinde gördüğü üç bacalı bir harp gemisini bombardıman ettiyse de gemiye isabet sağlayamadı. Bu taarruzdan sonra üsse dönüşte Rusların Kagul kruvazörünün bir muhrip ve bir küçük torpido ile birlikte kuzeye doğru seyir ettiğini gördü.

Boğazlar Genel Komutanlığı Karadeniz'deki Rus filosunun harekâtını aralıksız olarak keşfettirmek suretiyle düşmanın niyetini meydana çıkarmaya çalışıyordu.

İstanbul Boğazı'ndan giren ve çıkan Türk deniz ulaştırma araçları, harp gemileri için büyük bir tehlike oluşturan Rus mayınlarının keşif ve zararsız hale getirilmesi işe de önemliydi. Bu nedenle komutanlık emrindeki deniz ve kara uçaklarını boğaz dışında ve kıyı bölgelerinde devamlı keşif ve gözetleme ile görevlendirmişti.

1917 Yılı Haziran-Temmuz aylarında yapılan harekâtlar:

Haziran ayı içinde keşif, gözetleme ve düşman filosuna taarruzi görevlere devam edildiyse de uçuşların artması, bakım ve onarım işlerinde gerekli malzemenin zamanında temin edilememesi, uçakların sık, sık arıza yapmasına sebep olduğundan Haziran 1917'de uçuşlar biraz aksadı.

Bu zorluklara rağmen 20 Haziran 1917'de Boğaz dışındaki düşman filosunu tespit ve taarruz etmek gayesiyle görevlendirilen bir deniz uçağı boğaz girişinin 130 mil kuzeyinde bir kruvazör, dört muhrip, değişik sınıfta dört gemi tespit etmişti. Bu keşif sırasında Rus uçaklarının taarruzuna uğrayan keşif uçağı silahsız olduğundan muharebeden kaçınarak süratle üssüne döndü. Aynı gün başka bir keşif uçağı aynı bölgede yaptığı ikinci keşifte boğazın 40 mil kuzeyinde İmparatoriçe Maria sınıfından bir Rus harp gemisi ile üç uçak ana gemisi ve iki kruvazörün yerini tespit ederek bunlara taarruz etmiş ancak bombalar isabet etmemişti.

10 Temmuz 1917'de İstanbul'a yapılan hava taarruzları:

1917 yılının 9/10 Temmuz gecesi İstanbul'a hava akını yapıldı. Bu akının amacı İstinye'de bulunan Yavuz muharebe gemisinin batırılması, Yeşilköy'de bulunan uçak hangarlarının tahrip edilerek askeri hedefler üzerinde bir sonuç elde edilmesi ve İstanbul şehrinin ortasında bulunan Harbiye Nezaretinin bombalanması ve bunun sonucunda da İstanbul halkı üzerinde moral bozucu bir etki yaratmaktı.

Akın yapan uçaklar Ferman tipinde bir deniz uçağı, yanında başka bir uçakla Çanakkale-Şarköy yönünden İstanbul üzerine geldiler. Yeşilköy hava alanını aramak üzere bir tur yaptıktan sonra istasyondan açılan topçu ateşi üzerine uçaklardan biri Eyüp’ün güney batısında yer alan Rami yönünde gitmiş ve oradan Haliç, Unkapanı, Galata köprüsü üzerinden Harbiye Nezaretine gelmişti. Harbiye Nezareti üzerinde alçaktan atılan bir bomba Nezaret avlusu içindeki ahıra isabet ederek iki hayvan öldürmüş, iki bomba da Beyazıt meydanında bulunan köhne kahvelerden birisini tahrip etmişti. Bu taarruzlardan sonra Zeytinburnu yönüne giden uçak Zeytinburnu'na da isabet etmeyen bir bomba attıktan sonra uzaklaşmıştı.

Ferman tipindeki diğer deniz uçağı Yeşilköy'deki hava okulu dolaylarında yaptığı küçük bir turdan sonra Zeytinburnu'ndan Üsküdar'a geçerek oradan Maslak tarafına uçmuş ve Maslak'ta alçalarak saat 00.20'de İstinye üzerine gelmiş burada rıhtıma yanaşık bulunan Yavuz ve diğer gemilere dört bomba atmıştı. Atılan bombalardan ikisi hedefe isabet etmemiş, diğer ikisi bordo bordoya yatmakta olan muhriplerden Numuneihamiyet ile Yadigarımillet arasında ve diğeri de Yadigarımillet'in güvertesinde patlamıştı.

Numuneihamiyet az hasara uğramış, fakat Yadigarımillet, bölmelerinin zayıflığı nedeniyle 45 dakika içinde batmıştı. Numuneihamiyet'den dört er ve Yadigarımillet'den biri gedikli subay adayı olmak üzere 25 er şehit ve dokuz er de yaralanmıştı. Taarruzdan sonra düşman uçağı Yeşilköy yönünde uzaklaşmıştı.

Bu taarruz hakkında Doğu Akdeniz Kuvvetleri Vice Amiralliğinin yaptığı resmi açıklamada; "Deniz uçaklarının pazartesi gecesi İstanbul Boğazında bulunan Türk-Alman donanmasına başarı ile taarruz ettikleri ve özellikle harp gemileri ve denizaltılarla emniyeti sağlanan Yavuz muharebe gemisinin yerini tespit ederek 800 kademden bombardıman edildiği ve atılan bombalardan isabet alan gemide yangın çıktığı, bu taarruzdan sonra uçakların Harbiye Nezaretini bombardıman ettikleri ve bu harekâtta Türklerin gafil avlandığı, harekâta katılan uçakların kayıp vermeden üssüne döndükleri" bildirilmişti.

Türk Başkomutanlığı düşman uçaklarının bu taarruzundan sonra İstanbul'u korumak için, İstanbul Hava Savunma (Muhaberatı Havaiye) Komutanlığı adında yeni bir komutanlık kurmuş ve bunun görevlerini bir emirle bildirmişti.

Bu emre göre; "Çeşitli yönlerden İstanbul'a doğru gelen düşman uçaklarını haber vermekle görevli bütün birlikler veya gözetleme postalarından gece ve gündüz alınan bütün haberleri Harp Telgrafı veya telefonla ve diğer süratli muhabere araçlarıyla, düşman uçakları hakkında aldığı bilgileri Başkomutanlığa, Yeşilköy Hava İstasyonuna, hava savunma birliklerine, donanmaya, emniyet genel müdürlüğüne ve merkez komutanlığına bildirecek, şehir güvenlik görevlileri ışıkların söndürülmesini sağlayacaktı.

Hava Savunma Komutanlığı düşman uçaklarının gelişini halka bildirmek için havaya kırmızı renkte bir işaret fişeği atacak ve belirli birlikler tarafından bu işaret tekrarlanacak, tehlikenin geçtiği de beyaz işaret fişeği ile halka duyurulacaktır."  

  (e) 1918 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

1918 yılı başında İngiliz Hava Kuvvetlerinin baskısı İstanbul Boğazı ve İstanbul şehri üzerinde artmıştı. Osmanlı İmparatorluğunun Başşehri olan İstanbul, birçok askeri hedeflerin bulunduğu, savaşın sevk ve idare edildiği önemli bir merkezdi. Bu bölgenin hava kuvvetleri ile bombardıman edilmesiyle, İstanbul halkının moralinin bozulması ve böylece Türk milletini yönetenlerin savaşa devam azminin kırılması amaçlanıyordu.

Türk donanmasının büyük kısmı ve özellikle donanmanın en önemli gemilerinden olan Yavuz muharebe gemisi İstanbul Boğazında İstinye'de bulunuyordu. Bu geminin Çanakkale Boğazından çıkarak İmroz ve diğer adalardaki İngiliz tesislerini bombardıman etmesi, düşman donanması için büyük bir tehlike oluşturuyordu. Bu nedenle İngilizler Yavuz'u hava kuvvetleriyle tesirsiz hale getirmeyi daha 1917 yılından itibaren kararlaştırmışlar ve İstanbul'a 4–6 uçaklık kollarla taarruza başlamışlardı.

Düşmanın bu harekât ve girişimlerine karşı İstanbul Boğazının ve İstanbul'un uçaksavarlarla ve av uçaklarıyla savunulması için gereken düzenler alınmış ise de, bu amaç için Yeşilköy'de bulunan 9 ncu Tayyare Bölüğü ve İstanbul'un çeşitli yerlerine yerleştirilen uçaksavarlar yetersizdi.

3 Mart 1918'de İstanbul ve İstinye üzerine, fotoğraf çekmek üzere iki düşman uçağının gelişi ve esir edilen düşman pilotlarından elde edilen bilgiler, düşmanın hava birliklerini modern uçaklarla takviye ettiğini gösteriyordu. 

Boğazlar Genel Komutanlığı, düşman hakkında elde edilen bilgileri ve düşmanın olası hareketlerini kapsayan bir öneriyi Alman Deniz Kuvvetleri Komutanlığına sunarak, İstanbul'da bulunan av tayyare birliğinin daha gelişmiş uçaklarla takviye edilmesini istemişti.

Almanya'dan istenilen uçaklar gönderilmemiş ve düşman hava hucümları nitelikleri düşük uçaklarla karşılanmaya çalışılmıştı. Böylece taarruzlarına devam eden düşman hava birlikleri üstün süratleri sayesinde çoğu defa Türk uçaklarının hücumundan kolaylıkla sıyrılabilmekte idiler. Düşman aralıklı olarak bombardıman taarruzlarına devam ediyordu. Bu taarruzlardan biri de 7 Temmuz 1918'de yapılmıştı. İstanbul'a gelen beş düşman uçağı uçaksavarların şiddetli ateşi ve Türk av uçaklarının taarruzlarına rağmen Zeytinburnu'nda bulunan silah fabrikasına iki, Haydarpaşa istasyonuna dört, Selimiye kışlasına altı, Haliç'e dört, Davutpaşa kışlasına ve Gülhane parkına bir kaç bomba atmıştı. Bu hücum sonucunda birçok hasar ve halktan yaralananlar olmuştu.

23 Temmuz 1918'de altı düşman uçağı Hasköy'deki askeri tesisleri ve Yeşilköy alanını bombardıman ederken Hasköy'de bazı evleri tahrip etmiş ve Yeşilköy'de birkaç kişinin yaralanmasına neden olmuştu.

26/27 Temmuz 1918 gecesi iki düşman uçağı İstanbul elektrik santralini, tersaneyi, Kâğıthane’deki balon müfrezesinin bulunduğu yeri ve Galata köprüsünü bombardıman etti.

Başkomutanlık Vekâleti, düşman uçaklarının İstanbul'a karşı giriştikleri hava hücumlarından halkın korunmasını ve güvenliğin korunmasını sağlamak amacıyla düşman uçaklarının haber alınma ve halka duyurulması, karartma, halkın korunmalı yerlere sığınmaları, tehlikenin geçişinin bildirilmesi gibi konuları kapsayan bir yönergenin İçişleri Bakanlığı tarafından halka dağıtılmasını ve gazetelerde yayınlanmasını istemişti.

Ayrıca, Dışişleri Bakanlığı tarafından açık şehir ilan edilen İstanbul'a hava hücumlarının devam etmesi halinde halkın galeyana gelerek İstanbul'da bulunan yabancı uyruklulara karşı yapacakları üzücü hareketleri önlemek için bunların esir kamplarına gönderileceklerini İtilaf Devletlerine duyurulmasını istemişti. Bu girişimleri rağmen düşman hava hücumları devam etti.

19/20 Ağustos 1918'de İstanbul'da Ayvansaray, Esirkapı dolaylarına yedi bomba atan bir düşman uçağı dört kişinin yaralanmasına  ve bazı evlerin hasara uğramasına neden olmuştu. Bu uçak dönüşünde Yeşilköy hava alanına makineli tüfekle ateş açmıştı.

21/22 Ağustos 1918'de İstanbul'a gelen bir düşman uçağı şehrin çeşitli yerlerini bombardıman ederek dört kişiyi yaralamıştı.

25/26 Ağustos 1918 gecesi iki düşman uçağı Bakırköy ve Hasköy'ü bombalamış, hasara neden olmuşlardı.

27/28 Ağustos 1918'de İstanbul'a hücum eden düşman uçakları Hasköy dolaylarına dokuz, Kalender'e iki, Üsküdar'a iki, Kasımpaşa'ya ve Bahriye Nezareti bahçesine dört olmak üzere 17'den fazla bomba atmış, bir şehit verilmiş dokuz kişi de yaralanmıştı. Akına katılan uçaklardan biri uçaksavar ateşi ile hasara uğrayarak İmralı adasına iniş yapmış ve olay yerine yetişinceye kadar uçuş ekibi uçağı yakmıştı.

20/21 Eylül 1918'de İstanbul'a gelen düşman uçaklarına şiddetli ateş açılmış olduğundan bomba atamadan dönmek zorunda kalmışlardı.

21/22 Eylül 1918 gecesi Çanakkale yönünden İstanbul'a gelen İngiliz uçakları yerden açılan makineli tüfek ateşleriyle karşılanmış ve bu uçaklardan biri düşürülmüştü.

Son aylarda kurulan hava haber alma ağıyla İstanbul'a yaklaşan düşman uçakları önceden öğrenilerek uçaksavarlarla etkili bir şekilde ateş altına alınmakta ve 9 ncu Tayyare Bölüğünün uçaklarıyla önlenmeye çalışılmaktaydı.

25 Ekim 1918'de Çanakkale üzerinden geçen beş düşman uçağının İstanbul yönünde uçtukları Hava Savunma (Muhaberatı Havaiye) Komutanlığına bildirilmişti. Yeşilköy hava alanında bulunan 9 ncu Tayyare Bölüğünün nöbetçi pilotları alarm durumundaydılar. Saat 13.15'de düşman uçaklarının İstanbul'a yaklaşmakta oldukları haberinin alınması üzerine 9 ncu Bölük Komutanı Yüzbaşı Fazıl'ın komutasında, Astsubay Vecihi ve Türk uyruğunda Avusturyalı Maks Suşin ile bir Alman pilotu sıra ile havalandılar. Avusturyalı ile Alman pilotu kol komutanı Yüzbaşı Fazıl'ı takip etmeyerek boğazın kuzey tarafında dolaşmaya başladılar. Bu durum İstanbul'un savunması için uçan dörtlü kolun dağılması ve zayıf bir duruma düşmesi demekti.

Maks Suşin'in uçtuğu Halberstadt tipindeki eski ve niteliği düşük uçak kısa bir süre sonra motor arızasından meydana döndü.

Düşman uçakları saat tam 14.45'de İstanbul semalarında göründüler. Bir saat 20 dakikadan beri düşmanı aramakta olan dağınık Türk filosundan Astsubay Vecihi yakıtı bitmek üzere olduğundan ikmal için meydana dönmek zorunda kalmıştı.

Alman pilotu da boğaz dışında olduğundan düşman karşısında yalnız başına kalan Yüzbaşı Fazıl süratle hücuma geçti. Üzerine çevrilmiş olan 10 düşman makineli tüfeğine karşı yapılan bu saldırı cüret ve cesaretin bir örneği idi. Bu saldırışta tehlikeli olarak ikisi ciğerinden, ikisi elinden olmak üzere toplam olarak yedi isabet alan Yüzbaşı Fazıl, bir düşman rasıdını yaralamış ve birisini de öldürmüştü.

Dört savaş senesinde çeşitli cephelerde bütün görevleri üstün bir başarı ile yapan bu ehliyetli ve kahraman subay vücudu delik deşik olarak büyük bir azim soğukkanlılıkla uçağını Yeşilköy alanına indirmeyi başarmış ve hemen hastaneye kaldırılmıştı.

Böyle bir saldırış karşısında dağılan düşman filosu Marmara üzerinden çekilip gitmiş, İstanbul'un savunması için yapılan hava muharebesi de bu şekilde sona ermişti.

  (2) Çanakkale Boğazı İle Çevresinde Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:
  (a) 1914 Yılı Hava Harekâtı ve Faaliyetleri:

1914 yılı hava harekâtı ve faaliyetleri için ÇANAKKALE CEPHESİ bölümüne bakınız.

  (b) 1915 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

1915 yılı hava harekâtı ve faaliyetleri için ÇANAKKALE CEPHESİ bölümüne bakınız.

  (c) 1916 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

Çanakkale Cephesinde İtilaf Devletleri kara birlikleri kalmamış ise de hava birliklerinin harekât ve faaliyetleri gün geçtikçe artmıştı. Artan düşman hava harekâtına karşı Almanya'dan getirilen ve Gelibolu yarımadasında Galata alanına konuşlandırılan 6 ncı Tayyare Bölüğü Fokker uçaklarıyla düşmana karşı koymaya başlamıştı.

İngilizler filolar halinde Galata'daki 6 ncı Tayyare Bölüğüne taarruz ederek bölüğün uçaklarını ve alandaki tesisleri tahrip etmek istiyordu. Bu akınlardan biri 6 Ocak 1916'da yapılarak alana 30 bomba atıldı. Bu taarruz sırasında Fokker av uçağı ile havalanan Pilot Üsteğmen Meinecke Ferman tipinde çift satıhlı bir düşman uçağını Çanakkale yakınındaki Karacaviran ve aynı gün öğleden sonra taarruzunu tekrarlayan düşman uçaklarından birini de Pilot Yüzbaşı Bodeckke Çanakkale yakınlarında düşürmeyi başardı.

Önleme görevlerine devam eden 6 ncı Tayyare Bölüğü, Gelibolu yarımadası kıyılarına yaklaşan bir İngiliz uçağına taarruz etmiş, onu da denize düşürmüştü. Böylece 1916 yılı içinde Çanakkale dolaylarında yapılan hava muharebelerinde 6 ncı Tayyare Bölüğü pilotlarının birçok başarıları görülmüştü. Özellikle Yüzbaşı Bodeckke beş uçak düşürmek suretiyle Türk Başkomutanlık Vekâletinin altın imtiyaz madalyaları ve Almanya'nın en büyük şeref nişanıyla ödüllendirilmişti.

Çanakkale Boğazında 1916 Şubat ayından Nisan ayı başına kadar Çanakkale'deki deniz hava birliği 28 sorti yapmış, Gökçeada, Limni, Taşoz ve Bozcaada dolaylarındaki düşman durumunu keşfederek, uygun hedefleri ve askeri tesisleri bombardıman etmişti. Yapılan bombardımanların 19'unda hedeflere tam isabet sağlanmıştı.

Daha sonraki aylarda harekâta aralıksız devam eden bu birlik özellikle Çanakkale Boğazına mayın ve ağ aramada ve bunların yerlerinin tespitinde çok önemli görevler yapmış, deniz arama ve tarama müfrezelerine geniş çapta yardımda bulunmuştu. Deniz hava birliğinin başarıları Boğazlar Genel Komutanlığı tarafından takdir edilmiş ve bu husus bütün birliklere yayınlanmıştı.

1916 yılı Eylül-Aralık aylarında tarafların hava taarruzları, keşif ve gözetleme görevleri devam etmişti. Bu tarihler arasında deniz uçakları, Limni, Bozcaada ve Gökçeada dolaylarında yaptıkları birçok keşif görevlerinde düşman deniz kuvvetlerinin büyük kısmının (beş harp, iki kruvazör, beş hastane, altı nakliye, 12 küçük gemi, birçok yelkenli ve denizaltı) Mondros limanında, daha küçük kuvvetlerinin Gökçeada ve Bozcaada kıyılarında bulunduğunu, Mondros limanı dolaylarında dört uçak hangarı ve bir balon yeri tespit ettiler. Keşifler sırasında uygun olan deniz hedeflerine taarruz edilerek bazılarına isabet kaydedildi. Bu safhada düşman uçakları da deniz kuvvetleriyle işbirliği yaparak yoğun bir faaliyet gösterdiler.

1916 yılı Ocak ayında sona eren Çanakkale Savaşı, Selanik'e karşı yapılan askeri girişimlerin başlangıcı olmuştu. Selanik'e çıkarılmış olan İtilaf Devletleri kuvvetleri, merkezi devletlerin Balkan yarımadasına girmeye başladıkları bir sırada İngiliz uçakları da Türk-Bulgar kıyılarını gözetliyordu. Havadan yapılan bu hareketlerin ekseni Gökçeada'daki hava üssü idi. İngilizlerin bu ana üssünün Bozcada ve Taşoz adasında iki de yardımcı üssü bulunmaktaydı.

İngilizler böylece Çanakkale Boğazının hemen karşısındaki adalarda kurdukları bu üsler sayesinde hem boğazı kontrol ediyor, hem de Trakya'dan batı ve kuzeybatıya doğru uzanan iki demiryolunu gözaltında bulunduruyor ve demiryolu ulaşımını engellemeye çalışıyorlardı. Kurulan bu üslerin üçüncü faydası da buralardan kalkan uçakların İstanbul'a hava akını yapabilmeleriydi.

İngilizlerin bu üslerde kullandıkları uçakların bir kısmı deniz hava kuvveti, bir kısmı da kara hava kuvveti idi. Bu üslere bağlı uçaklardan başka İngiliz filo komutanlığı emrinde uçak ana gemileri de bulunuyordu. Bu gemilerle diğer hava üsleri bir hava gözetleme zinciri oluşturarak bütün Ege ve Akdeniz kıyılarını gözetleyebiliyordu. Kurulan bu hava şebekeleri ile harekâta başlayan düşman hava birlikleri 1916 yılının Şubat ayından Nisan ayı başına kadar ortalama 30 sorti yapmak suretiyle Çanakkale, İzmir ve Kuşadası dolaylarını keşif ve gözetleme ve bombardıman etmişlerdi.

  (d) 1917 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

1917 yılında Çanakkale bölgesinde kara harekâtı yönünden bir sakinlik vardı. Fakat deniz ve hava birliklerinin harekât ve faaliyetleri devam ediyordu. Düşman hava birlikleri gece ve gündüz Karadeniz dolaylarına, özellikle İstanbul'a taarruz ettikleri gibi Ege denizindeki üslerden ve uçak ana gemilerinden havalandırdıkları uçaklarla da İzmir ve dolaylarını bombalıyorlardı. Türk hava birlikleri de düşmanın bu taarruzlarına karşılık vermekteydiler.

1917 yılında Türk hava birliklerinden;
1 nci Tayyare Bölüğü (iki keşif, bir av uçağı) Çanakkale'de,
6 ncı Tayyare Bölüğü (üç Fokker uçağı) Çanakkale Galata'da,
5 nci Tayyare Bölüğü ile 1 nci Deniz Tayyare Bölüğü İzmir'de,

15 nci Tayyare Bölüğü Uzunköprü'de,

Alman Deniz Tayyare Bölüğü Çanakkale'de, konuşlanmıştı.

1 nci ve 6 ncı Tayyare Bölüklerinin harekât ve faaliyetleri:

6 NCI TAYYARE BÖLÜĞÜNÜN 1917 YILI KUVVESİ

(Mart-Mayıs 1917)
Bölük Komutanı: Pilot Üsteğmen Croneiss
Uçuş Heyeti: Pilot Teğmen Merineehe
Uçaklar: 2 Fokker ve Halberstadt Av
 
(Kasım 1917)
Bölük Komutanı Pilot Üsteğmen Croneiss
Uçuş Heyeti, Pilot Teğmen Neineche
Uçaklar:
2 Albatros-D III (160 beygirlik Mercedes motorlu)
1 Halberstadt-D (160 beygirlik Mercedes motorlu, uçamaz durumda)
1 Fokker-E II (Hintyağı beklemekte) 

Bölük Aralık 1917'de Kasım ayındaki gibi idi. Yalnız Halberstadt uçağı uçar duruma   sokulmuştu.

1 NCİ TAYYARE BÖLGÜNÜN 1917 YILI KUVVESİ (UÇAKLAR)

2 Albatros-C III (Keşif)
1 Fokker-E 342
1 Albatros-D III   

1917 yılı Ocak ayında, Türk hava birliklerine Gökçeada, Sisam adaları dolaylarındaki düşman durumunun keşif ve tespit edilmesi görevi verildi. Yapılan keşifte, Gökçeada Kefalo limanında bir kruvazör, iki muhrip, bir monitör, iskeleye yakın 20 çadır ve uçak hangarı önünde çift satıhlı bir uçak, Sisam adasında ise bir kruvazör, bir torpidobot, bir nakliye gemisi, Vati limanında denizaltı ağı tespit edilmişti.

3 Ocak 1917'de Galata hava alanı ve Lâpseki’yi bombardıman eden düşman uçaklariyle hava muharebesi yapan Fokker uçakları, düşmanı muharebeyi keserek uzaklaştırmak zorunda bırakmışlardı.

27 Ocak 1917'de Çanakkale'yi bombardımana gelen beş uçaktan kurulu düşman filosu ile yapılan hava muharebesinde BE. tipinde çift satıhlı bir İngiliz uçağı düşürüldü.

Ocak 1917'de Gökçeada ve Bozcaada'dan kalkan düşman uçakları Sığındere, Kabatepe, Çanakkale, Küçük Beşige, Arıburnu, Kemikli, Kilya ve Akbaş dolaylarında keşif ve gözetleme yapmışlar ve bazı hedefleri bombardıman ederek küçük çapta kayıplara sebep olmuşlardı.

Harekâta devam eden Türk hava birlikleri, Gökçeada, Bozcada ve Limni dolaylarında düşman deniz ve hava birliklerinin durumunu ve Çanakkale dışındaki kıyılarda düşmanın döktüğü mayınların aranması görevine hız vermişlerdi. Yapılan keşif ve gözetlemelerde düşman hakkında oldukça kıymetli bilgiler toplanmıştı.

4 Şubat 1917'de Limni adası ve dolaylarında yapılan keşifte, Mondros limanında 25 geminin bulunduğu, bu gemiler içinde King George sınıfından bir harp gemisi, Natal sınıfından iki kruvazör, King Edward sınıfından iki harp gemisi, beş büyük, yedi küçük nakliye, üç tamir, bir hastane gemisi, Spano adasında deniz uçak hangarı, Mondros'da balon hangarı ve üç uçak tespit edildi.

12 Şubat 1917'de Gökçeada'dan gelen üç düşman uçağından birisi Alman Teğmeni Meinecke tarafından zorlanarak indirildi ve uçağın ekibi esir edildi.

17 Şubat 1917'de Nara üzerine bombardıman yapan iki düşman uçağından birisi ile hava muharebesine giren Alman Teğmeni Meinecke düşmanı yere inmek zorunda bırakmış, inen uçağın ekibi esir edilmiş ve uçak da ele geçirilmişti.

Şubat ayında düşman uçakları Çanakkale dolaylarındaki önemli hedefleri bombardıman etmişler ve Çanakkale dolaylarına aralıksız keşif ve gözetleme görevleri yapmışlardı.

26 Mayıs 1917'de, Seddülbahir kesimini bombardıman eden düşman monitörlerine yardım eden İngiliz uçaklarıyla hava muharebesi yapan Türk uçakları Bristol tipindeki uçaklardan birisini Gökçeada yakınında denize düşürmüş, diğerini de Kefalo körfezi yakınına kadar kovalayarak üslerine dönmüşlerdi. Düşman uçakları da Nara'da İskenderun gemisine hücum etmiş, boğaz üzerinde keşif, gözetleme ve bombardıman yapmışlardı.

Haziran ayında, Türk hava birlikleri Gökçeada, Limni ve Bozcaada dolaylarında düşman hakkında faydalı bilgiler toplamışlardı.

Bu sıralarda düşman uçaklarının karşı koyması göze çarpacak şekilde kuvvetlenmişti. Bu sebepten keşfe gönderilen uçaklar himayeli olarak uçuyorlardı. Haziran ayı içinde Gökçeada'ya himayeli olarak gönderilen bir keşif uçağı düşman tarafından önlenmiş ve keşif uçağını himaye eden av uçağı ile hava muharebesi yapılmıştı. Bu muharebede bir başarı sağlanmak üzereyken Türk uçağının makineli tüfekleri tutukluk yapmış ve böylece pilot muharebeyi keserek üssüne dönmek zorunda kalmıştı.

Temmuz ayında, düşman hava akınları artmaya başlamıştı. 3 Temmuz 1917'de Çanakkale'ye taarruz eden sekiz düşman uçağının atmış olduğu bombalardan bir kişi şehit olmuş, sekiz kişi yaralanmış ve 10 ev hasar görmüştü.

Düşman hava birliklerine 275 beygir gücünde Rolls Royce iki motorlu Handey Page uzun menzilli uçaklar katıldıktan sonra, İngilizler taarruzi harekâtlarını İstanbul'a kadar uzattılar.

10 Temmuz 1917'de Gökçeada'dan gelen bir düşman uçağı Lalababa, Sinantepe üzerinden kuzeye doğru uçmuş ve Mestantepe dolaylarındaki piyadelere ateş açmıştı. Başka bir uçak Sarıtepe, Şahindere üzerinden Çanakkale'ye gelmiş ve attığı altı bombadan birisi Çimenlik iskelesi gerisine, ikisi Rus konsolosluğunun yakınına, diğerleri de Balıkhane iskelesi, Kızılırmak gemisinin yanına ve bir evin çatısına düşmüştü. Bu bombardıman sırasında müstahkem mevzi erlerinden biri şehit olmuş, biri yaralanmış, harekâta katılan uçaklar Nara'yı da bombalayarak uzaklaşmışlardı.

15 Temmuz 1917'de Gökçeada'dan kalkan sekiz düşman uçağı Kemikli üzerinden Mestantepe dolaylarını bombardıman ederek bir eri şehit etmiş ve bir eri yaralamıştı. 1917 yılı Temmuz ayı içinde Bozcaada ve Gökçeada'da keşif yapan Türk uçakları düşman uçaklarıyla hava muharebesi yapmışlardı.

7–10 Ağustos 1917'de Gökçeada ve Limni adaları dolaylarında düşman durumunu keşfetmek için görev alan Türk uçakları özellikle Limni adasında düşman deniz kuvvetleri hakkında faydalı bilgiler toplamışlardı.

3/4 Eylül 1917 gecesi saat 23.30'da üç uçak Gökçeada'nın eski hava alanı ile hangarlarına 10 kiloluk 15 bomba atmışlardı. Uçaklar üsse dönerken Kefalo limanında uçaksavar ateşiyle karşılaşmışlar ancak isabet almamışlardı.

18 Eylül 1917'de Limni adası üzerinde keşif yapan bir uçak Mondros dışında mânia önünde bir gözetleme botu, Mondros içinde Prince Of Wales sınıfından iki harp gemisi, Duke Of Edinburg sınıfından bir zırhlı kruvazör, büyük bir hastane, dört büyük, 10 küçük hakliye ve iki tamir gemisi, Mondros'da uçak alanı, balon hangarı görmüş; Kandiya körfezinde büyük bir nakliye ve pek çok sayıda küçük gemiler tespit etmişti.

30 Eylül 1917'de Türk Deniz Tayyare Bölüğünden bir keşif uçağı tek kişilik iki uçakla himayeli olarak Limni adasına keşif yapmak üzere görevlendirildi. Keşif ekibi Mondros'da beş muhrip, ağ mâniasının önünde bir gözetleme botu, Mondros içinde Prince Of Wales sınıfından iki harp gemisi, bir monitor ve Duke Of Edinburg sınıfından bir kruvazör, Juno sınıfından iki muhafazalı kruvazör, Mondros önünde takriben altı muhrip, bir hastane; Kandiya körfezinde 3000–4000 tonluk dört nakliye, birçok küçük gemi gördü ve Mondros şehrindeki hava alanında bir değişiklik olmadığını tespit etti. Purfaroz'daki hava alanı ve Mondros'daki harp gemilerinden uçağa yoğun ateş açıldı.

Purfaroz (Porpuri) üzerinde üsse dönüşte Türk uçaklarına 2800 metre yükseklikten biri Bristol, diğeri üç satıhlı düşman uçağı hücum etti. Bu hücumda isabet alan Türk himaye uçaklarından birinin benzin deposu delindiğinden uçak duman çıkararak süzülmeye başladı. Bir süre sonra ikinci bir Türk uçağı da denize düşürüldü ve bu keşif görevinde iki Türk uçağı kaybedilmiş oldu.

30 Eylül 1917 gecesi bir düşman uçağı Saroz körfezinden kıyıya yakın bir yerde denize mecburi iniş yapmıştı. Uçağın üç kişiden ibaret olan ekibi esir edilmiş ve uçak kıyıya kadar çekilmişti.

Esir edilen iki subay, bir mühendisten kurulu ekipten elde edilen bilgilere göre; Uçağa, İstinye'de bulunan donanma karargâhı ile Yavuz muharebe gemisini, Sirkeci garını ve Yeşilköy uçak hangarlarını bombardıman etmek görevi verilmişti. Uçakta 20 büyük ve 16 küçük iki ton ağırlığında bomba bulunduğu, uçağın pervanesi hasarlandığından Gökçeada'ya dönemediği için bombaları denize atarak Türk karasularına mecburi iniş yaptığı öğrenilmişti.