Ben Kimim

 
 
 

SOLAKLIK UÇUŞ BECERİSİNİ ETKİLER Mİ?

 

Bazı insanların daha sıklıkla sol ellerini kullanmaları tarih boyunca yadırganmıştır. Musevi din kitaplarında tanrı sağlak farz edilmiş; Hıristiyanlıkta da, Müslümanlıkta da sağlaklık kutsanmıştır. Şeytanın solak resmedilmesi, iyilik meleklerinin sağda yer alması ve ibadet ritüellerinde sağ tarafa öncelik verilmesi hemen bütün dinlerin ortak tutumudur.

Sağlakların hakim olduğu bir dünyada yaşadıkları için binlerce yıldır görünür veya görünmez baskılara uğrayan solaklar, hakim grubun ergonomisine uygun biçimde imal edilmiş eşyaları kullanırken zorlanmakta ya da bunları kullanamamaktadırlar. Örneğin solak bir insanın soldan sağa olan yazı sistemine kendini uydurması oldukça zordur. Dershanelerdeki koltukların yazı yazma parçaları da sağa yerleştirildiği için bu zorluk daha da artmaktadır. Keza, saat kurma pimi, otomobil vites kolu ve gaz pedalı, fotoğraf makinesi deklanşörü vs. sağa yerleştirilmişlerdir. Konserve açacağı, tirbuşon, tornavida, orak, makas, dikiş makinası, tabanca emniyet mandalı, tüfek kurma kolu, golf sopası, beysbol eldiveni, balık bıçağı, bebek kaşığı, gitar-keman-bağlama gibi müzik aletlerinin tel dizimi hep sağlaklara göre yapılmıştır. Solak bir insanın sol eliyle bir uçak levyesine kumanda etmesi mümkün değildir.

Bazı kültürlerde solakların daha sakar, beceriksiz ve huysuz oldukları üzerinde neredeyse fikir birliği vardır. Gerçekten de solaklar arasındaki alkolik, sigara tiryakisi, ruh hastası, kekeme, geri zekalı, epileptik, otistik, diyabetik, Alzheimer tipi demans, immün hastalık ve göğüs kanseri olgularının daha fazla; suç işleme ve kaza yapma oranlarının da daha yüksek olduğu birçok araştırma ile gösterilmiştir. Solak kadınlar daha erken menopoza girmektedirler. Solakların yaşam süreleri daha kısadır.

Fakat buna karşılık solakların bazı motor işlevlerdeki beceri ve süratlerinin fazla, reaksiyon zamanlarının kısa ve spor başarılarının yüksek olduğu da belirlenmiştir. Yüzmede, futbolda başarılı solaklar vardır, ama solakların motor becerilerindeki bazı üstünlükleri belirgin olarak ortaya koyan spor dalı tenistir. İncil’de Benjamite’ nin ordusunda 700 seçme solak nişancı bulunduğu ve bunların saçkılına bile yaptıkları taş atışlarının boşa gitmediği anlatılmaktadır.

Solakların toplumdaki genel oranı % 10 olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de yapılan bir araştırmada ise, sağlaklar % 66.1; iki elliler (ambidekster) % 29.4; solaklar (left handed) ise % 5.5 bulunmuştur. Solaklığın etiolojisinde;

a. Doğum öncesinde bir nedenle erkeklik hormonu (testosteron) artışı olması,

b. Doğum öncesi fetüs beyninin bir süre oksijensiz kalması,

c. 40 yaş üzerinde gebe kalınması, gibi unsurlar etkili görülmektedir.

Havacılıkta Solaklık

Solakların uçuş becerilerinin daha az mı olduğu, ve sağlaklara göre dizayn edilmiş kokpitte uçmanın solakların performansını ne düzeyde etkileyeceği merak konusu olmuştur. 1930 yılında Bauer’ in uçuş başarısızlıkları listesinde solaklığa da olumsuz bir unsur olarak yer verilmiş; 1941′de Dr.R.Greene, solaklığı uçuşa kabul edilmeme kriterleri arasına almıştır. 1959′da ise Norveç’te Gerhardt, solak pilotların uçuşta herhangi bir zorlukla karşılaşmadıklarını, tersine uçuşu öğrenme zorluğu olan birçok sağlak pilotların bulunduğunu rapor etmiştir. Daha sonraki başka çalışmalarda da solakları temize çıkaran sonuçlar elde edilmişse de, kokpit dizaynının sağlaklara göre oluşunun uçuş eğitiminin başlangıç aşamasında bir zorluk ve yadırgama yarattığı vurgulanmaktadır.

ABD. Kara Kuvvetleri döner kanat pilot adayları üzerinde yapılan bir araştırmada, temel alet eğitimi periyodunda sağlaklar lehine bir fark görülmüş, fakat sonraki periyotlarda solaklarla sağlakların başarı düzeyi eşitlenmiştir. F-16 uçağında sağa yerleştirilmiş kenar levyesi de solaklar için bir dezavantaj gibi görünmekle birlikte, tıpkı solakların otomobillerde sağa yerleştirilmiş vites ve gaz pedalına alışmaları gibi, bir süre sonra sağ levyeye intibak edilmektedir. Zaten solakların sağlarını kullanabilmeleri, sağlakların sollarını kullanabilmelerinden daha üstün görülmektedir.

Yazıyı hazırlayan : Doç. Dr. Muzaffer Çetingüç
www.hvtd.org