Ben Kimim

 
 
 

d. 1922 Yılında Askeri Harekât:

 

(1) Yunan Ordusunun Durumu:

1922 yılına girerken Yunan taarruz gücünün kırıldığı ve Yunan Ordusunun moralinin bozuk olduğu görülüyordu. Buna rağmen Yunanlılar Afyon-Eskişehir hattında sağlam savunma tedbirleri almışlardı. Yunanlılar bununla da yetinmeyip beyannameler atarak öncelikle Türk ordusu saflarında çarpışan veya Türk topraklarına yaşayan Kürtleri, Mustafa Kemal'in Başkomutanlık ettiği kuvvetlere karşı ayaklanmaya kışkırtıyor, geçici Kürt Hükümeti manşetini koyarak daha tesirli olacağını zannediyordu.

Yunanlıların attığı beyannamenin Türkçe yazılımı şöyleydi:

Necip Kürt Milletine

Ey Kürtler İnayeti bari ve ruhaniyet peygamberi ile asırlardan beri esaret altında inleyen Kürt milletinin mukaddemei istihlası ve müstakil Kürt devletinin esası olan "Kürt Hükümeti Muvakkatası"nın teşkilini bütün vatandaşlara tebliğ ile kesbi şeref eyleriz.

Vatandaşlar bütün Kürdistan dahilinde hareketi milliyenin inkişafiile hükümetimizin teşkili kat'isi hakkında yapılacak muazzam teşebbüsün zaman icrası pek yakındır. Ancak bu teşebbüs bütün vatandaşların ayrı ayrı mazharı muvaneti olmadıkça tahakkuk edemez. Her Kürt, vatanı için bu emri azimde büyük ve küçük birer vazife ile mükelleftir. Bunu ihmal edecek olanları tarih tel'in edecektir. Maazzallah bu fırsatı kaçıracak olursak yârinki neslin huzurunda müerrim ve müttehim mevkiinde kalacağız. Çünkü bu azim fırsat birdaha ele geçmez. Vatandaşlar sizin şimdilik yapacağınız hizmet basit fakat mühim ve muazzamdır. Siz Mustafa Kemal'e karşı harbeden yunan ordusuna muhasım bir vaziyet almaktan ve Mustafa Kemal lehine olarak harbe iştirak den tamam ile içtinab etmelisiniz. Çünki Mustafa Kemal ile harbeden Kürtlere karşı hiç bir husumetleri yoktur ve olamaz, bilakis "Huruç Ali Elsultan"a cür'et eden Mustafa Kemal ile Halifeyi müslimin hazretleri tarafından Kürtlere bahşolunan muhtariyet ve İstikbali gasbetmektedir. Bundan sarfınazar, Mustafa Kemal'in İstiklal ve daha doğrusu engizisyon mahkemelerinin idam ettiği Kürtlerin miktarı binleri çoktan tecavüz eylemiştir. Vatandaşlar halife asisi Mustafa Kemal'i imha ve Kürt Hükümetinin teşkilini teshil etmek üzere cümlemiz bulunduğunuz yerlerde isyankâr ihtilaller tertip ediniz taki ağırlığı günden güne çoğalan bu esaret gömleğini yırtıp atalım. Çünkü esir olmak, mazlum olmak kadar ve belki daha büyük bir cinayettir ki cezası idamdır. Vatandaş yakında resmen ilan olunacak Kürt hükümeti sancağı altında kucaklaşmak ümidile cümlenizden ve cümlemizden himmet ve gayret bekliyoruz.

Kürt Hükümeti Muvakkatası Geçici Kürt Hükümeti

 

(2) Türk Ordusu'nun Taarruz Hazırlıkları:

Yunanlıların Anadolu'dan atılması için Türk Ordusu'nun yeni bir savaşa hazırlanması ve güçlenmesi gerekiyordu. Vatan topraklarına göz diken düşman Anadolu'dan atılmakla kalmayacak Mustafa Kemal'in deyimiyle "Vatanın harimi ismetinde boğulacaktı."

Kesin bir zafer için, bütün yurt kaynakları seferber edildi. Türk Milleti modern silahların yurt dışından temini için, hiçbir fedakârlık ve gayretten çekinmiyordu. Millet Vekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, Türk Ordusu'nun biran evvel taarruza geçmesini istiyor ve bu konuda baskı yapıyorlardı. Mustafa Kemal onları itidale davet ediyor, hazırlıkların daha bitirilmediğini açıklıyor ve kendi sözleriyle şöyle diyordu: "Ordumuzun taarruz etmesi isteniyor. Zaten kararımız taarruzdur. Fakat bu taarruzu geciktiriyoruz. Çünkü hazırlıklarımızı bitirmek için biraz zamam lazımdır. Yarım tedbirlerle yapılacak bir taarruz, hiç taarruz etmemekten fenadır."

Büyük Taarruzdan Bir Müddet Önce

 Başkomutan Ve Batı Cephesi Komutanı Ilgın'da

 

(3) Türk Kuvvetleri:

Türk ordusunun 3 ncü ve 4 ncü Kolorduları Beylikahır, Kaymaz, Belpınar hattında yerleşmişti. Emirdağ (Aziziye) bölgesinde 1 nci Kolordu, (bu kolordunun 15 nci Tümeninin 56 ncı Alayı Doglat'ta idi) Şaphane Dağı - Çobanlar hattında 2 nci Kolorduve Solar - Sandıklı'nın kuzey batısında 6 ncı ve 8 nci Piyade Tümenleri mevzilenmişti. Bölgede 5 nci Süvari Kolordusunun bir Süvari Tümeni Akarçay - Şuhut, ikinci Süvari Tümeni Sandıklı, üçüncü Süvari Tümeni Bolvadin'de yer almıştı.

Kış ve bahar ayları hazırlıkla geçmiş, önemli bir çarpışma olmamıştı.

25 Ağustos 1922 Tarafların Durumu

 

(4) Yunan Kuvvetleri "Yunan Küçük Asya Ordusu":

Hava keşiflerinden elde edilen bilgilere göre; Afyon - Eskişehir hattında mevzilenen Yunan ordusundan dört-beş tümenle, Afyon'un doğu ve güneyinde yerleşmiş ve 90–100 kilometre boyunda bir müstahkem mevzi hazırlamıştı. Bu hat, asker ve yerli halkın zorla çalıştırılması sonucu bir senede tahkim edilebilmişti. Seyitgazi - Eskişehir bölgesinde üç Yunan tümeni bulunuyordu. Bu hat da kuvvetli bir şekilde takviye edilerek müstahkem hale getirilmişti. Bu iki hat arasında Döğer civarında üç tümenlik bir yedek kuvveti bulunuyordu. Müstahkem hattın kuzey gerisindeki Gemlik-İzmit bölgesinde yaklaşık iki tümen, güney gerisinde Menderes Nehri boyunca bir tümen ve üç alay yer almaktaydı.

 

(5) Başkomutan Meydan Savaşı Öncesi Durum:

 

(a) Türk Kuvvetleri:

Taarruz öncesi Türk Kuvvetleri: İki ordu halinde teşkilatlanmıştı.

Taarruz Planı: Kuvvet çoğunluğu Afyon'un güney batısında Sandıklı dolaylarında olduğu için bu harekâta Sandıklı adının Osmanlı alfabesinden (Eski Türkçe) baş harfi alınarak (SAT) harekâtı denildi.

Ana hatlarıyla amaç; Düşmanın Akarçay - Ahırdağı bölgesindeki sağ kanadından siklet merkezi ile kuzeye doğru taarruz ederek düşmanın batı ikmal yolları ile ilişkisini kesmek, verilecek meydan savaşı ile imha etmekti. Bu maksatla;1 nci Ordu 12 Piyade ve üç Süvari tümenine çıkarılmış kuvvetleri ile Afyon doğusunda Akarçay - Dumlupınar arasındaki mevziye taarruz edecek ve buradaki Yunan kuvvetlerini kuzeye sürecekti. 2 nci Ordu, iki Kolordu ve Süvari Tümeni ile Eskişehir'den Akarçay'a kadar 130 kilometrelik bölgede cepheden taarruz edecek ve Yunan kuvvetlerinin güneye kaymasını önleyecekti. Kocaeli Grubu ise; Yunan kuvvetlerinin güneye inmesini önleyecekti. Menderes bölgesindeki birlikler ve süvari tümeni; kuzey yönünde taarruza geçecek ve Yunanlıların İzmir'e çekilmesini önlenecekti. Birlikler bu planlamaya göre hazırlanıyordu. Başkomutan, Batı Cephesi Komutanına 6 Ağustos 1922'den itibaren taarruza hazır olması emrini vermişti.

 Başkomutan Mustafa Kemal Paşa 20 Ağustos 1922'de Konya üzerinden Batı Cephesi Karargâhının bulunduğu Akşehir'e gelmiş ve burada Fevzi ve İsmet Paşa'lar ile taarruz gününü tespit etmişti.

Mustafa Kemal Paşa Ve Komuta Heyeti (Akşehir)

24 Ağustos 1922'de Başkomutanlık ve Batı Cephesi Komutanlığı Karargâhı Şuhut'a nakledildi. 25 Ağustos sabahı Şuhut'tan savaşın idare edildiği Kocatepe'nin güney batısındaki Çadırlı ordugâha geçildi.

25–26 Ağustos 1922 gecesine kadar birliklerimiz yerlerini almış, hazırlıklar tamamlanmış, düşmana sezdirmeden hücum çıkış mevzilerine girmişlerdi. 1 nci Ordu Karargâhı Şuhut'ta idi. Kocaeli Grup Karargâhı Osmaneli'nde, birlikleri İznik Gölü kenarı Akçapınar-Vezirhan hattında yerleşmişti.

2 nci Ordu Karargâhı Doğlat'ta, birlikleri Akarçay'ın kuzeyinde mevzilenmişti. 3 ncü Kolorduya bağlı iki piyade, bir süvari birleşik tümeni mevziye yerleştirilmiş, bir piyade tümeni yedeğe alınmıştı. 6 ncı Kolordunun iki tümeni taarruz hattındaydı. 1 nci Orduya bağlı 4 ncü Kolordunun üç tümeni Akarçay batısında mevzide, bir tümeni yedekte bulunuyordu. 1 nci Kolordunun dört tümeni taarruz hattındaydı. 2 nci Kolordunun üç tümeni yedekte idi. 5 nci Süvari Kolordusunun üç tümeni Kalandıras, Çukurca bölgesinde kuşatma görevi için Ahırdağlarını aşmaya hazırlanıyordu. Müstakil 3 ncü Süvari Tümeni Denizli'deki Menderes Grubu ile birlikte cephenin sol kanadını korumakla görevlendirilmişti. Büyük taarruzdan evvel Türk Birlikleri taarruz ağırlık merkezinin düşmandan gizlenmesi, düşmanın gerek hava keşifleri ile ve gerekse diğer imkânlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında bilgi sahibi olmasının önlenmesi için mümkün olan her türlü tedbirlere başvurulmuştu. Cephe Uçak Bölüğü Çay'da üslenmişti. Taarruz hattında ve yedekteki birliklerle toplam 21 Tümenli Türk Ordusu harekâta hazır bekliyordu.

 

(b) Yunan Kuvvetleri:

Sakarya Savaşı'nda yenilen düşman Eskişehir-Afyon hattına çekilmişti. Sağ kanadını Ahırdağı, sol kanadını Bozdağı'na dayamıştı. Böylece Yunan Kara Kuvvetlerinin konumu şu şekilde özetlenebilir:

Gemlik-İznik-Bilecik-Söğüt hattında bir tümen, Eskişehir kuzeyi ve doğusu ile Seyitgazi doğusu ve güney batısını kapsayan sahada 3 ncü Yunan Kolordusu, Afyon kuzeyi ve güney doğusu ile batısındaki müstahkem hattı 1 nci Yunan Kolordusu, 1 nci Kolordunun kuzey kanat gerisindeki Döğer - İhsaniye hattında 2 nci Kolordu mevzilenmişti.

Mayıs-Temmuz 1922 Yunanlıların Durumu

Yunan hava birliklerinin bir taburu Afyon, bir taburu Eskişehir meydanında, bir uçak müfrezesi de Garipçe'de bulunuyordu. Bursa,Uşak ve İzmir'de birer uçak parkı bulunuyordu.

 

(6) Büyük Taarruzun Başlaması:

26 Ağustos 1922 sabahı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi (ÇAKMAK) ve Batı Cephesi Komutanı İsmet (İNÖNÜ) Paşa'larla Kocatepe'ye geldiler. Sabah saat 04.30'da Büyük Taarruz müthiş bir topçu ateşiyle başladı. Topçu bombardımanından sonra piyade hücuma geçti. Daha ilk saatlerde düşmanın birçok mevzileri Türk birliklerinin eline geçti. Harekât öğleye doğru gelişmişti.

26 Ağustos 1922, Atatürk Kocatepe'de

Gerek Koceeli Grubu'nun, gerek 1 nci ve 2 nci Orduların aynı anda yaptıkları taarruz, Yunanlıları mevzilerinde tespit etmişti. Sadece 7 nci Yunan Tümeni güneyde bir miktar ilerledi. 1 nci Ordunun sol kanadındaki 5 nci Süvari Kolordusu Afyon batısından Çayhisar'a kadar ilerleyince, Yunanlılar batıya dönük bir cephe kurmak zorunda kaldı. Yunan kuvvetleri doğu, batı ve güney cephelerinde üç yönden kuşatılmaya başlanmıştı. Kuzeyde Kazuçuran bölgesindeki tahkimli Yunan mevzii bir tümenimiz tarafından işgal edildi.

26 Ağustos 1922 Tarafların Durumu

27 Ağustos 1922'de de Türk birlikleri taarruz harekâtına devam ettiler. 4 ncü Kolordu 1310 rakımlı Ermen Tepeyi zapt ederken, Yunanlılar kuzeybatı ve kuzey yönünde geri çekildi. 1 nci ve 4 ncü Kolordularımız Kalecik sivrisinden Çiğiltepe'ye kadar düşman cephesini yarmıştı. Yarma hareketini genişletmek ve koridor içindeki Yunan kuvvetlerini temizlemek maksadıyla taarruza devam edildi. Bölgedeki Yunan birlikleri mevzilerini terk ederek batı, kuzeybatı yönünde çekildi.

Afyon kurtarıldı. Ayrıca düşman kuvvetlerinin önemli bir kısmı bir senedir tahkim ettiği mevzilerinden çıkarılarak sahra savaşları yapmaya mecbur edilmişti. 27 Ağustos akşamüzeri; düşmanın Eskişehir grubu mevzilerini koruyordu. Ahır Dağları'nı geçen Türk Süvari Kolordusu düşman gerilerine düşmüştü. Düşmanın Döğer'deki iki yedek tümeni henüz savaşa girmemişti. Güneydeki beş Yunan tümeni mağlup olmuş ve çekiliyordu. Ertesi gün Yunanlıların Döğer, Resulbaba Tepeleri, Bakırcık sırtları, Toklusivri hattında çekilmesi mümkün olacaktı. Bunu önlemek maksadıyla 27–28 Ağustos 1922 gecesi Başkomutanlık;

1 nci Ordunun sol kanadı ile Yunanlıları batıdan sarıp İzmir'e çekilme yolunun kapatılmasını, 2 nci Ordunun sağ kanadı ile Afyon yönünde kuzeyden sarılıp Kütahya yönünün kapatılmasını, Süvari Kolordusu ile düşman gerilerine taarruzlar yapmasını emretti. Bu suretle düşmanın İzmir yönünde düzenli bir şekilde çekilmesine ve yeni bir mevzide tutunmasına imkân verilmiyordu.

28 Ağustos 1922 sabahından itibaren 1 nci Ordu birlikleri, kuzey ve batı yönünde taarruzu devam ettirdi. Rastladıkları Yunan birliklerini yenilgiye uğrattılar. Harekât süresince birçok bölgede kanlı çarpışmalar oldu. Oğlanmezarı-Akçaşehir-Bakırcık-Tazılar-Toklusivri hattında direnerek batıya çekilmek isteyen Yunan kuvvetleri, Türk Ordusunun kuzeybatı yönünü zamanında tutması ile başarılı olamamış ve kuzeye yönelmiştir. Erken saatlerde taarruz eden süvari tümeni Döğer'i işgal ederek Altıntaş yönünde ilerlemeye başladı.

6 ncı Kolordu ve 61 nci Tümen İhsaniye, Kızılgöl hattına varmıştı. Süvari birlikleri, düşman gerilerinde bazan atlı, bazen yaya savaşarak batıya çekilmek isteyen Yunan birliklerini durdurmayı başarmıştı.

2 nci Ordu batıya doğru ileri harekâtına devam ederken, 1 nci ve 7 nci Yunan Tümenlerinin kalıntıları perişan edilerek Dumlupınar batısında çekilmeye zorlandı. 5 nci Süvari Kolordusu, demiryolunun kuzeyine geçerek Ulucak - Eğret yönünde Yunan birliklerinin arkasından ilerlemeye devam ediyordu. Süvari kolordusu Afyon'dan Altıntaş'a doğru çekilen bir nakliye koluna Eğret'te baskın yaparak muhafızlarını kılıçtan geçirdi. 1 nci Süvarı Tümeni, batıya çekilen Yunan kuvvetlerine kuzeyden taarruz ederek Ayvalı'nın kuzeyinde durdurdu ve piyade taarruzuna yardımcı oldu. Eskişehir cephesinde, 3 ncü Yunan Kolordusunun çekilmeye hazırlandığı görülüyordu. Başkomutanlık 3 ncü Kolordunun Seyitgazi yönünde taarruzunu emretmişti.

29 Ağustos 1922'de 1 nci ve 4 ncü Kolordulardan Kurulu 1 nci Ordu;

Ulacak-Hadımköy-Çatalköy-Aslıhanlar üzerinden Dumlupınar yönünde çekilmeye çalışan beş Yunan tümeni ile temasa geçerek batı ve güneyden sardı ve kuzeye doğru taarruza başladı. Hedef Dumlupınar'ı Yunanlılardan önce ele geçirmekti.

Dumlupınar doğusundaki Murat Dağı üzerinden Hasandede yönünde ilerleyen bir Türk Tümeni Aslıhanlar mevkiinde iki Yunan tümeni ile karşılaştı ve taarruza geçerek, Dumlupınar yönünü kesti. Yunanlılar Toklusivri mevkiinde direniyordu. 1 nci Kolordu iki tümeni ile geriden, 6 ncı Tümen güneyden ve cepheden taarruza geçti. Yunan birlikleri sarılmamak için hızla çekilmeye başladı. 1 nci Kolordu Toklusivri'yi işgal edip, batı yönünde Sultanoğlan'a kadar ilerledi.

2 nci Ordu, üç piyade, bir süvari tümeni ile uzun ve yorucu bir yürüyüşten sonra Resulbaba Dağı'nın kuzeyinde, Yunanlılarla temasa geçti. Rastladığı artçı kuvvetlerin bir kısmını yok etti, bir kısmını esir aldı. Geceyi Tatarmahmut - Kurtköy - Altıntaş - Gençler Dereköy çiftliği civarında geçirdikten sonra 3 ncü Kolordu Kütahya'ya doğru ileri harekâta başladı.

Bu durumda; 1 nci Kolordu güney ve batıdan, 5 nci Süvari Kolordusu kuzeyden düşmanı çember içine almış, Kızıltaş Deresi boyunca batıya giden sarp bir yol açık kalmıştı. Ordularımız düşman kuvvetlerinin büyük bir kısmını kuşatmaya elverişli duruma sokmuş bulunuyordu.

 

(7) 1922 Yılında Türk Hava Kuvvetleri:

Büyük Taarruz hazırlıkları sırasında hava birliklerinin takviyesine büyük önem verilmişti. Personel, uçak, teçhizat ve malzeme gönderilerek hava birlikleri güçlendiriliyordu. 1 Ocak 1922'de 1 nci ve 2 nci Uçak Bölüklerinin birleştirilmesiyle kurulan Cephe Uçak Bölüğünün dört faal uçağı ve dört pilotu vardı. Sakarya Savaşı'ndan sonra arızalı uçakların da tamir edilmesiyle, 7 Mart 1922 gününe kadar 13 uçak uçuşa hazır duruma getirilmişti.

Eğitim ve ikmal faaliyetleri tamamlanırken, Hava Kuvvetlerinin yeniden teşkilatlanması çalışmaları yürütülmüştü. Mart 1922'de Millî Savunma Bakanlığı bu uçakları faal tutarak daha evvel lağvedilmiş olan 1 nci Uçak Bölüğünün yeniden kurulmasını emretmişti. Bölüklerden artan uçakların Konya'daki Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü emrinde kalmasına karar verilmişti.

 

(a) Uçak Tedarik Çabaları:

20 Ekim 1921'de Fransızlarla imzalanan "Ankara Anlaşması" şartlarına uygun olarak, bezden yapılmış hangarlarıyla birlikte Güney Cephesi'ndeki 10 adet Brefuet–14 2B Fransız iki kişilik keşif uçağı ile Aviatik tipinde okul uçağı ve Fiat keşif uçağı İtalyanlardan Adana'da teslim alındı ve Konya'ya getirildi. Bu uçaklar eski olmasına rağmen dört adedi uçuşa hazırlandı. Fransızlardan alınan keşif uçakları anlaşma gereğince silahsız olarak alınmıştı. Bu uçakların rasıt kabinine eski makineli tüfek monte edilerek silahlandırılmıştı.

Breguet XIV-2B

21 Mayıs 1922'de 1 nci Uçak Bölüğü için dört uçak uçarak Akşehir'e Cephe Uçak Bölüğü emrine gönderildi. Bu suretle iki uçak bölüğü de cephe emrinde fiilen görevlendirilmiş oldu.

Batı Cephesi Komutanlığı, Mayıs 1922'de iki bölüğe ilave olarak bir üçüncü bölüğün daha kurulmasını bu suretle Cephe Komutanlığı emrinde bir bölük ile ordular emrinde de birer bölüğün bulundurulmasını, Batı Bölgesinde teknik işlerin yürütülmesi için Pilot Yüzbaşı Fazıl'ın uçak müfettişi olarak cephe karargâhına atanmasını ve Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğünün kaldırılmasını teklif etti.

Teklifi inceleyen Millî Savunma Bakanlığı görüşü uygun bulmakla beraber elde yeterli uçak, malzeme ve pilot bulunmadığından 3 ncü Bölüğün kurulmasına imkân olmadığını Cephe Komutanlığına bildirdi.

 

(b) Cephe Komutanlığının Emri:

Akşehir'de Cephe Uçak Bölüğü meydanında uçak sayısının artışı uçuş faaliyetlerinin tek elden ve yeterli bir şekilde yapılışını temin ve kontrol amacı ile Batı Cephesi Komutanlığı şu emri vermişti:

"1. Konya'dan Akşehir'e gelen 1 nci Uçak Bölüğü, 1 Haziran 1922 tarihinden itibaren 2 nci Uçak Bölüğü ile birleştirilmiş ve her iki bölüğe Cephe Uçak Bölüğü adı verilmiştir.

2. 1 nci ve 2 nci Ordulara ikişer uçaklı birer keşif kademesi verilmiş ve isimleri Ordu numaralarına karşılık olmak üzere 1 nci ve 2 nci Keşif Kademesi olarak adlandırılmıştır.

3. 2 nci Orduya Akviran müfrezesi verilmiş, 1 nci Ordu için de Cephe Bölüğünden bir müfreze hazırlanacak ve Cephe Komutanlığına bildirilecektir.

4. Müfrezedeki şahısların değiştirilmesi ve malzemenin ikmali ile daima iki faal uçağın bulundurulması Cephe Uçak Bölük Komutanına aittir.

5. Bu müfrezelere uçuş görevleri Ordu tarafından verilir, yapamayacakları görevleri Cephe Uçak Bölüğü tarafından yerine getirilir."

Bu emir gereği1922 yılı Haziran ayının ilk haftası içinde Cephe Uçak Bölüğünden iki uçak ayrılmış, 1 nci Ordu keşif kademesini teşkil etmek üzere Pilot Yüzbaşı Sadettin komutasında Çay'a 1 nci Ordu emrine gönderilmişti. Bu tarihte Cephe Uçak Bölüğünün konumu şöyle idi:

Cephe Uçak Bölüğü ikisi keşif olmak üzere toplam 10 uçak, ara akaryakıt kademesi Apa Köyü'nde. 1 nci Ordu Keşif Kademesi, 1 nci Ordu emrinde Çay civarında Mandıra Köyü'nde, 2 nci Ordu Keşif Kademesi 2 nci Orduemrinde Aziziye civarında Akviran Köyü'nde idi. Bu kademelerin personeli şöyle idi.

 

1 nci Ordu Müfrezesi:

   
 

Pilotlar:

 

Sivil Pilot İsmail Zeki

   
 

Rasıtlar:

 

Teğmen Osman Nuri

 

Teğmen Selanikli Zeki

   
   
 

2 nci Ordu Müfrezesi:

 

Müfreze Komutanı:

 

Deniz Pilot Yüzbaşı Yahya

 

Sivil Pilot Halim (CANKO)

   
 

Pilotlar:

 

Sivil Pilot Cemal

 

Sivil Pilot Hayri (Hayri Hoca)

   
 

Rasıtlar:

 

Teğmen Bahattin

 

Teğmen İbrahim Hakkı

Müfrezeler Büyük Taarruz'a kadar Ordular emrinde görev yaptılar. Cephe Komutanlığı emri ile Cephe Uçak Bölüğüne katıldılar.

 

(8) SPAD XIII Uçaklarının Satın Alınışı:

Millî Savunma Bakanlığı tarafından ordu için savaş malzemeleri tedariki için Milli Savunma Bakanlığı Levazım Dairesinden Binbaşı Rafet Bey İtalya'ya gönderilmişti. Uçak satın alması da tembih edildi. Rafet Binbaşı havacılıkla ilgili olmadığını, yanına bir havacı verilmesini istediği halde yalnız gönderildi. Binbaşından 21 adet Spad XIII av uçağı bulunduğu öğrenildi. İtalyan havacı Paraschini'nin elinde bulunan Spad XIII tipi 21 adet av uçağının satın alınması için yapılan girişimler olumlu sonuç verdi.

Uçaklar İtalya'nın Brendizi limanında Afrika adlı İtalyan gemisine yüklenerek Antalya'da Türk yetkililere teslim edilmesi üzerine; Yüzbaşı Fazıl, Yüzbaşı Yahya Sivil Pilot Hulusi ve Sivil Pilot Vecihi ile Makinist Eşref'ten oluşan kafile 30 Aralık 1921'de otomobille Antalya'ya gönderildi.

Vecihi (Hürkuş) Ve Heyet Antalya'da

Uçakları taşıyan gemi İtalya'dan ayrıldıktan sonra iki Yunan torpidosu tarafından takip edildiği görüldü. Bir süre Mısır yönünde gidildiği halde torpidoların takibi devam etti. Suriye sahilleri ve Türkiye güney kıyılarına gelindi. Yunan torpidoları Afrika gemisi kaptanına Türk sahillerine yanaştıkları takdirde uçakların zorla alınacağı mesajını verdiler. Geminin batırılması da akla gelen ihtimaller arasındaydı. Ancak, Ankara Hükümeti'nin talimatı ile Afrika gemisi gece karanlığından yararlanarak ve ışıklarını da söndürerek Mersin Limanı'na girmeyi başardı. Mersin Bölge Komutanı Yarbay Demir Ali Bey, emrindeki asker ve halkın yardımı ile uçakları teslim aldı ve tren ile Konya'ya gönderdi. Fakat uçakların silahları bulunmuyordu. Bu uçaklara Konya'da Türk teknisyenler tarafından eski Alman uçaklarının makineli tüfeklerinin montesi planlandı.

Spat XIII Tayyaresi

Bu arada Saffet (ARIKAN), Nuri (CONKER), Baki (APAK) beylerden kurulu bir heyet Almanya'ya gitti ve savaştan sonra Almanların elinde kalan Albatros-C XV tipi 21 uçak ve yedek parçaların alınması için görüşmelerde bulundu. Heyet, Alman yetkilileri ile anlaşma sağladı. Uçaklarla birlikte uçak bölüklerinin ikmali için gerekli çeşitli araç ve gereçler de Almanya'dan alındı. Yapılan anlaşmaya göre, Almanya'dan alınan malzemeler Anadolu'ya partiler halinde, gizli yollardan bir sene içinde getirilecekti. Bu malzemelerin çoğu nakliye sırasında hasarlanmış olarak Anadolu'ya geldi. Uçak parçaları sandıklarla veya açık olarak Rusya üzerinden, Novrosiski'den geçirilerek Şahin adlı gemi ile Temmuz 1922'de Samsun'a getirildi.

Şahin Gemisinin Novrosiski'den Getirdiği Tayyareler

Pilot Yüzbaşı Sadettin yönetiminde dört pilot ve birkaç makinistten oluşan bir ekip bu uçakları faal hale getirmek amacıyla 29 Temmuz 1922 günü Samsun'a gönderildi. Bu uçaklardan sadece ikisi uçurularak Cephe Bölüğüne katılabildi. Bu sıralarda Erzurumlu Nafiz, Hava Kuvvetlerine iki uçak daha alması için bağışta bulundu. Antalya'daki satın alma komisyonu bu bağış ile bir uçak ve bir telsiz istasyonu almıştı. 174 ncü Piyade Alayı subayları da çok anlamlı ve unutulmaz bir jestle Hava Kuvvetlerine bir uçak hediye etmek üzere maaşlarından para toplamışlardı. Satın alınışında alay subaylarının da katkısı bulunan Bregeut-XIV uçağına 174 ncü Alay ismi verilmişti. O tarihlerde uçaklarda kuyruk numarası yerine isim kullanılıyordu.

174 ncü Alayın Satın Aldığı Bregeuet XIV Tayyaresi

 
 

(9) Hava Kuvvetleri Müfettişliği'nin Kuruluşu:

5 Temmuz 1922'de Millî Savunma Bakanlığı'nın emri ile, Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü lağvedilerek yerine merkezi Konya'da olmak üzere Hava Kuvvetleri Müfettişliği teşkilatı kuruldu. Bütün Hava kuruluş ve birliklerinin sorumlusu olan Müfettişliğe, lağvedilen Genel Müdürlük Teşkilatında olduğu gibi,İkmal ve İdari bakımından Millî Savunma Bakanlığına, Harekât bakımından Genelkurmay Başkanlığı ile Batı Cephesi Komutanlığına bağlı idi.

22 Temmuz 1922 tarihli emirde de Müfettişliğe Kurmay Yarbay Muzaffer (ERGÜDER) atandı. Hava Kuvvetleri Müfettişi Topçu Albay Latif başka bir göreve atanmıştı. Bu arada Adana Hava Okulu'nun Konya'ya getirilmesi düşünüldü, fakat Konya'nın meteorolojik durumu ve deniz seviyesinden yüksek oluşu dikkate alınarak, okulun Adana'dan Konya'ya nakledilmesi hususu Genelkurmayın 8 Ağustos 1922 tarihli emri ile durduruldu. Adana'daki Hava Okulu'nda çift kumandalı Fiat yapısı bir Aviatik eğitim uçağı, bir Albatros-D III av uçağı, bir de Breguet–14 B2 uçağı bulunuyordu.

 

(a) Müfettişlik Teşkilatı:

1922 yılında Müfettişlik Karargâhı şu şubelerden oluşuyordu.

1 nci Şube

Hava Sınıfının eğitimi, Harekât ve Seferberliği ile görevli olup, Hava Dergisini hazırlar, Avrupa'daki gelişmeleri takip eder. Kadrosu 4 hava subayı.

2 nci Şube Zat işleri. Kadrosu 1 subay, 1 kâtip.
3 ncü Şube

Uçakların bakımı, onarımı ve ikmalleri ile ilgili konular. Kadrosu 3 subay, 1 mühendis ve 1 katip.

4 ncü Şube Levazım. Kadrosu 1 subay, 1 kâtip.
5 nci Şube Sağlık. Kadrosu 1 Tabip subay.
6 ncı Şube

İnşaat, bina, hangar ve meydanlar. Kadrosu 2 subay, 1 mühendis

Adli Amirlikler

Birliklerin bulundukları yerlerdeki Kolordu Komutanları idi.

 

(b) Birlik ve Tesislerin Yerleri:

 

(I) Cephe  Uçak  Bölüğü;  Pilot Yüzbaş   Fazıl   komutasında  Çay   ile   Bolvadin    arasında

 

     Akşehir'de.
 

(II) Konya  Uçak   İstasyonu;  Çadır hangarlardaki   tamirhaneler   ile   Konya'da.  İtalya'dan

       satın alınan ve Mersin  yolu ile getirilen ve montesine başlanan 20 adet Spad XIII uçağı.
 

(III) Samsun'da; Almanya'dan satın alınan uçak ve uçak malzemeleri.

  (IV) Adana Hava Okulu; Binbaşı  Salim (İLKUÇAN)  komutasında beş öğrencisi ve dört uçağı

 

       var.

Sivil pilotların bir kısmı uzun süredir uçmadıkları için antrenman uçuşları için Adana'ya gönderiliyor, bir kaç ay sonra bölüklerine katılıyorlardı.

Uçak Tamir Fabrikası istasyona bağlıydı. Ankara'da Müfettişliğe bağlı yeni bir malzeme deposu kuruldu. Hava Kuvvetleri Müfettişi olarak atanan Kurmay Yarbay Muzaffer (ERGÜDER) anılarında özetle şöyle anlatır.

"Son görevini Ankara'da Türk Milletinin top yekûn seferberliğini ve savaşan ordularının sefer planını hazırlayan en yüksek makam olan Fevkalade Harp Encümeni'nin Genel Sekreterliği idi. Encümen, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Başkanı'nın siyasetinde, ilgili bakanlar ile Meclis Komisyon Başkanları ve Genelkurmay Başkanı'ndan kuruluydu.Encümen1922 yılı Temmuz ayı sonralarına doğru görevini bitirmiş gibiydi. 22 Temmuz'da Hava Kuvvetleri Müfettişliğine atama emrini aldım. Bu atama benim için sürpriz oldu. Gerçi bugüne kadar orduda birçok görevler yapmış, hatta Çanakkale Muharebeleri'nde Akbaş'taki karargâhımda ordu nakliyatını korumaya memur gambotlara birkaç da emir vermiştim. Fakat havacılıkla temasım sadece Balkan ve Birinci Dünya Savaşı'nda uçaklarımızı seyretmekten ibaret kalmıştı. Bu düşüncelerimi üstlerime arz ettim. Yapamayacağın bir görev sana emredilmemiştir cevabını aldım. Biraz moralim takviye oldu. Hava Kuvvetlerinin Milli Savunma Bakanlığı'nda İrtibat Subaylığını yapan eski bir hava subayı Mithat (TUNCEL) Bey'den beni aydınlatacak bir kitap istedim, aradı. Almanca bir kitap verdi bundan çok istifade ettim."

 

(c) Uçaklara Silah Montesi:

Hava Kuvvetleri Müfettişliği emrindeki Konya İstasyonu büyük bir gayretle uçakları hazırlarken, bir yandan da Spad XIII ve Breguet-14'lere makineli tüfek yerleştirilmekteydi. En önemli mesele pervane arkasından ateş eden silahlarda pervane devri ile atılan mermilerin senkronizasyonunu sağlamaktı. Fransa ve İtalya'dan satın alınan uçaklar üzerinde makineli tüfekleri yoktu. Konya meydanında bulunan askeri depoda ise Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma bir miktar Alman uçaklarında kullanılan makineli tüfekler bulunuyordu.

Kurmay Yarbay Muzaffer (ERGÜDER) hatıratında ilginç bir anısı şöyle anlatmaktadır. "İlk uçağa makineli tüfeğin tatbiki esnasında, o ana kadar bu işi hiç denememiş insanların uçak etrafından düşünerek dolaşmaları, sabah aydınlığından karanlık basıncaya kadar uçağın üzerinde çalışmaları görülecek manzara idi. Yemek yemeyi unutuyorlar, gözlerine uyku girmiyordu. Makine Yüzbaşı Murat, Sivil Makinist Eşref (KOŞMAN), Küçük Eşref ve diğer ustaların çalışmaları görülmeye değerdi. Eşref bu işin sırlarını keşfettiği zaman, yağız çehresi gülümsemiş, ela gözleri parlamıştı. Yüzbaşı coşmuş, bu işi yapacağız diye haykırmıştı.

İman dolu bu karar karşısında herkes hem seviniyor hem irkiliyordu. Ya muvaffak olmazlarsa, ya pervane parçalanırsa... İlk tüfek uçağa yerleştirilmiş, onların ifadelerine göre her şey hazırlanmıştı.

Ateş için hedefler hazırlandı, uçak hedeflerin karşısına götürüldü, yer tecrübesi yapılacaktı. Kalpler çarpıyordu. Motor çalıştırıldı, pervane döndü, Eşref makineli tüfeğin üstüne başını yatırdı, nişan aldı. Eli tetikte durdu, kimse sesini çıkarmıyordu. Tak, tak, tak, bir daha... Bu tiz seslerden sonra motor durduruldu. Heyecanla pervane yoklandı, pervanede hiçbir delik, hiçbir isabet yoktu, ama hedef parçalanmıştı. Muvaffakiyet, yükselen sevinç çığlığı meydanı inletiyordu. Herkes Yüzbaşı Murat'ın, Eşref'in elini sıkıyor, daha fazla coşanlar bunları kucaklıyordu. İlk uçak silahlanarak böylece cepheye uçtu gitti.

22 Ağustos 1922 akşamına kadar ikincisi, üçüncüsü, dördüncüsü, nihayet beşinci ve altıncı Spad uçağı uğraşılarak hazırlanıp uçuruldu. Diğerlerinin hazırlanmasına başlandı. İş devam ediyordu."

Eski Alman uçaklarından kalan silahlar 160 beygir gücünde ve azami motor devri 1400 olan pervane ile senkronize olarak çalışıyordu. Spad motorları 250 beygir gücünde ve motor devri de dakikada 1800 idi. Mermiler pervaneye isabet ediyordu. Görev dönüşü inen uçağın ilk kontrol edilen parçası pervane oluyordu. Tüfek ayarı havadaki titreşimden veya ateş esnasında tüfeğe binen yükten bozulabiliyordu. 18 Haziran 1916'da Alman Max Immelman'ın senkromaj dişlilerinin arızalanması sebebiyle pervanesini vurduğu, parçalanan pervane sarsıntı ile uçak motorunun dağılmasına ve pilotun ölümüne sebep olduğu kaydedilir. Bizde de görevden dönen Sivil Pilot Hayri'nin (Hayri Hoca) pervanesinde yedi mermi isabeti sayılmıştı. Bir anlamda pilot ateş ettiği zaman bazen önce kendini vuruyordu.

 

(d) Konuş Değişiklikleri:

Hava Kuvvetleri Müfettişliği; İzmir'in kurtuluşundan sonra, 17 Eylül 1922 tarih ve 261 sayılı Genelkurmay Başkanlığı emri ile Adana'daki Eğitim Okulu'nu İzmir'e nakletti. Hava birlikleri ve Eğitim Okulu Seydiköy'deki meydan ve civarındaki binalara yerleştirildi. Uçak İstasyonu ve İstasyon Komutanlığı Halkapınar'a intikal etti. Uçak tamir fabrikası ve Halkapınar'daki bazı tamir tesislerinden faydalanmak amacıyla bu bölgeye nakledildi. Hava Kuvvetleri Müfettişliği Karargâhı ise Kordonboyu'ndaki bir binaya taşındı.

 

(e) Deniz Uçaklarının Faaliyetleri:

İstanbul'dan deniz yolu ile kaçırılan deniz uçakları güçlükle faal hale getirildiler. Bu uçaklarla 1922 yılında Amasra Deniz İstasyonu'nda malzeme ve eksik parçaları tedarik edilen bir GOTHA deniz uçağının onarımı da 18 Haziran 1922'de tamamlandı ve faal oldu.

Gotha Deniz Tayyaresi WD XIII

3 Temmuz 1922'de Amasra'dan keşfe çıkan bir deniz uçağı, Şile Koprıca ağzında Yunan Deniz Kuvvetlerinin Panter sınıfı bir muhribini görerek hücuma geçti. Gotha deniz uçağı ile muhribi bombalayan Yüzbaşı Cemal, muhribin isabet alarak uzaklaşmasını sağlamıştı. Bu başarı deniz havacılığının etkinliğini göstermekteydi. 1922 yılı Ağustos ayında da ikinci bir deniz uçağı uçuşa hazırlanmıştı. Üçüncü uçak tamamlanmak üzereydi. Uçaklar eski, çok yıpranmış ve ahşap gövdeli idi. 7 ve 8 Ağustos'ta Akçakoca bölgesinde uzun menzilli keşif uçuşları yapan bir uçak kırım geçirdi. İstasyonun faal olan iki deniz uçağı, 1922 yılı Ağustos ayı boyunca ve Eylül ayının ortalarına kadar, Batı Karadeniz Bölgesinde keşif ve devriye uçuşları yaptı. Eylül ortalarında müfrezenin Sapanca Gölü'ne intikali emredildi. 13 Eylül'de Yüzbaşı Nuri, Gotha'lardan biri ile Sapanca'ya doğru havalandı, biraz sonra arızalanan uçak Akçakoca kıyısına mecburi iniş yaptı, tamir için Amasra'ya getirildi.

16 Eylül 1922'de Yüzbaşı Cemal, Gotha uçağı ile Sapanca Gölü'ne indi.

25 Eylül 1922'de Gotha uçağı Binbaşı Salim (İLKUÇAN) idaresinde İzmit'e doğru hareket etti. Sakarya'nın Karadeniz ile birleştiği bölgede motoru arızalanan uçak denize indi. Tamir edildikten sonra İzmit'e gönderildi.

2 Aralık 1922'de; Binbaşı Salim (İLKUÇAN), İzmit Uçak İstasyonu Komutanlığına atandı. Haliç ambarlarında bulunup henüz Anadolu'ya getirilmemiş olan iki deniz uçağı da İzmit'e gönderildi.

13 Aralık 1922'de; Genelkurmay Başkanlığı'nın emri ile Deniz Uçak Bölüğü İzmir'e gönderildi. 18 Aralık 1922'de bir deniz uçağı devriye uçuşu sırasında denize düşmüş, mürettebatı kurtarılmıştı.

 

(f) 2 nci Uçak Bölüğü'nün Faaliyeti:

1921 yılında 1 nci ve 2 nci Uçak Bölükleri birleşerek Cephe Uçak Bölüğünü oluşturmuştu. 1921 yılı sonunda uçak bölükleri tekrar ayrıldı. 2 nci Uçak Bölüğü 30 Kasım 1921'de Akşehir'in yedi kilometre kuzeybatısındaki Maruf Köyü'ne intikal etti. 2 nci Uçak Bölüğünün iki keşif ve bir av uçağı bulunuyordu. 2 nci Uçak Bölüğü, Aralık 1921 ve Ocak 1922 aylarında biri Uçan, ikisi Afyon-Seyitgazi bölgelerinde olmak üzere üç keşif uçuşu yaptı. Akaryakıt durumu uçuşlara etkili oluyordu. O tarihlerde uçaklarda kullanılan benzin tamamen dış kaynaklardan tedarik ediliyordu. Bu kaynaklar Rusya ve İtalya idi.

Uçuş Bölüğü Karargahı Ve Hava Meydanı

Rusya'dan alınan benzin hudutlar veya Karadeniz kıyılarından teslim alınıyor, Ruslara bunun karşılığı kömür gönderiliyordu. İtalyanlardan alınan benzin ise Antalya yolu ile yurt içine giriyordu. Benzinler teneke içinde at, katır veya arabalarla uçuş birliklerine taşınıyordu. Şubat ve Mart aylarında havaların uçuşa müsait olmaması nedeni ile, fazla uçuş yapılamadı. Fakat Cephe Komutanlığı çeşitli keşif uçuşları istemekteydi.

2 nci Uçak Bölüğünün 1 Ocak 1922 günü itibariyle personel, uçak, araç ve gereçleri şöyleydi:

 

2 nci Uçak Bölüğünün Personel Ve Uçak Durumu:

   
 

Bölük Komutanı:

 

Pilot Yüzbaşı Fazıl

   
 

Pilotlar:

 

Deniz Pilot Yüzbaşı Yahya

 

Sivil Pilot Vecihi (HÜRKUŞ)

 

Sivil Pilot Hayrettin

   
 

Rasıtlar:

 

Rasıt Yüzbaşı H. Hüsnü (BİLGE) / Batı Cephesi emrinde irtibat subayı

 

Üsteğmen Ömer Avni (OKAR) / Batı Cephesi irtibat subayı

 

Üsteğmen Sıtkı (TANMAN)

 

Üsteğmen Osman Nuri (BAYKAL)

 

Üsteğmen Hasan Basri

 

Üsteğmen Hamdi (ÇAYPINAR)

   
 

Bölükte Görevli Diğer Subaylar:

 

Tabip Yüzbaşı Nedim

 

Teğmen Hulusi / Muhafız Takım Komutanı

 

Asteğmen İhsan / Fotoğraf Subayı

 

Asteğmen Nuri / Hesap Memur Vekili)

   
 

Stajyer Uçucular:

 

Sivil Pilot Mükerrem / Tazeleme ve staj için Adana Hava Okuluna gönderildi.

 

Sivil Pilot Remzi / Tazeleme ve staj için Adana Hava Okuluna gönderildi.

   
 

Bölük Makinistleri:

 

Eşref (KOÇMAN) / Baş Makinist

 

İsmail (SERVER) / Makinist

 

Hasan Ruhi / 4. Sınıf Makinist

   
 

Marangoz Ustaları:

 

Bilal / 4. Sınıf Marangoz Ustası

 

Celal / 4. Sınıf Marangoz Ustası

 

Aziz / 2. Sınıf Marangoz Ustası

   
 

Bölük Erleri:

 

110 Er

   
 

Uçaklar:

 

1 adet Albatros D-III / Av

 

2 adet Breguet–14 B2/ Keşif ve De Havilland–9/Keşif

 

1 adet Aviatik / Çift Kumand, Eğitim

   
 

Nakil Vasıtaları:

 

3 adet Binek hayvanı

 

9 adet Koşum

 

5 adet Mekkari

 

6 adet Öküz

7 Şubat 1922'de Antalya'da teslim alınan İtalyan yapısı Aviatik (Karga) isimli eğitim keşif uçağı Sivil Pilot Vecihi (HÜRKUS) tarafından uçurularak Akşehir Meydanı'na getirildi. Pilotaj eğitiminde hiç bir uçak Karga kadar faydalı olmamıştı. Mart ayında havalar müsait olunsa yedi keşif uçuşu yapıldı. Bu keşifler sırasında Yunan ordusunun konuşu tespit edildi ve Yunan birliklerine bildiriler atıldı.

Aviatik Tayyaresi "Karga"

18 Mart 1922 günü yapılan keşif uçuşunda Akşehir Çobanlar İstasyonu'ndaki düşman siperleri, gerilerdeki ordugâhlar, Türkmenbaba, İntepe ve Simlitepe bölgeleri keşfedildi. Bu keşifler sonunda Sülmeli - Çavdarlı arasından Simlitepe'ye kadar uzanan hat boyunca düşmanın durumunda bir değişiklik tespit edilmemişti. Çavdarlı'nın kuzeyinde beş büyük baraka ve bir alay ordugâhı, bunun kuzey batısında iki grup halinde bir alaylık çadırlı ordugâh vardı. Bostanlı ve İntepe'de bir alay ordugâhı, Türkmenbaba ve Simlitepe civarında üç büyük çadırlı alay ordugâhı tespit edilmişti. Bunlardan biri topçu alayı idi. Bu bölgede küçük gruplar halinde başka ordugâhlar da görülmüştü.

Sonuç olarak; Yunan kuvvetlerinin ağırlık merkezinin Simlitepe, Türkmenbaba, İntepe - Bostanlı bölgesi olduğu görülüyordu. Afyon'un doğusu, Çavdarlı, Simlitepe bölgesinde iki tümenlik Yunan kuvveti bulunmaktaydı. 1922 yılının Nisan ayı ortalarında, Cephe Uçak Bölüğünde dört adet keşif uçağı mevcuttu. Bölük Komutanı Yüzbaşı Fazıl Niğde adlı Breguet uçağını tecrübe ederken, motor arızası sebebiyle meydan dışına mecburi iniş yapmış, kabotaj sonucu Yüzbaşı Fazıl 7 Mayıs 1922'de çenesinden yaralanmıştı. Bu sıralarda, bölüğün mevcudu 2 Pilot Subay, 6 Sivil Pilot ve ayrıca 6 Rasıt Subaydan oluşuyordu. Uçak kazasını duyan İsmet Paşa (İNÖNÜ) kazanın ucuz atlatılmasına sevinmişti.

Batı Cephesi Komutanı Ve Bölük Personeli

Fransızlarla yapılan Ankara Anlaşmasına göre Adana'da bulunan Fransız Hava Birliklerinin terhisine 24 Nisan 1922'de başlanmıştı. Aziziye'nin kuzey doğusundaki Akviran Köyü yakınında ufak bir meydan hazırlandı ve bölükten iki keşif uçağından kurulu bir müfreze oraya sevk edildi.

Adana'da Fransızlar