Emekli Hava Pilot Albay |
Taner ENGİN |
5.Ana Jet Üs, 152.Filo / Merzifon |
1975 |
|
Sene 1975. Merzifon 5'inci
Ana Jet Üs Komutanlığı 152.
Filoda görevliydim. Uzun
zamandır ara vermiş olduğum
AT-11 Kansan uçuşlarına,
rahmetli Binbaşı Ahmet KARACA
ile yaptığım "intibak" görevleri
sonunda tekrar başlamıştım. 5-20
Ağustostaki kamp devresine Erdek
Kampı için yaptığım müracaata
olumlu yanıt gelmişti ve izin
alıp kampa gidecektim. Harekat
Komutanı Kurmay Albay Güngör
ÖNAL: "Ben kamp mamp anlamam,
bana 4 Ağustos günü 2 tane AT-11
pilotu lazım. Kayseri'de
FASBAT'tan çıkan 36 numaralı
uçak buraya getirilecek ve yeni
tayin olan pilot teğmen, F-5
MTD'si için Bandırma'ya
götürülecek. Ondan sonra kim
nereye istiyorsa gider." dedi.
Üste zaten 2 AT-11 pilotu idik.
Onun için 4 Ağustos Pazartesi
sabahı Binbaşı KARACA ile
buluştuk ve görev için planlama
yapmaya başladık. Ben ısrarla
FASBAT'tan çıkan uçağın tecrübe
uçuşunu yapıp hemen Merzifon'a
dönmeyi, kendisinin de diğer
uçak ile pilot teğmeni
Bandırma'ya götürüp dönmesini
teklif ettim. Zira benim hemen
dönmem lazımdı ki, sonradan
otobüsle Ankara'ya gidecektim ve
hafta sonunda orada bıraktığım
eşimi, çocukları ve arabamı alıp
Erdek Kampı'na yetişebilecektim.
O ise; Kayseri'de işleri
olduğunu "tecrübe uçuşu"ndan
sonra şehre gidip bazı özel
işlerini yaptıktan sonra
Merzifon'a, akşam döneceğini
söylüyordu. Benim ısrarlarım
karşısında, sonunda bana
askerlik koşarak (Zira ben 1960,
o ise 1958 mezunu idi): |
|
AT-11 Kansan Uçağı |
|
- Oğlum, izin kâğıdını cebine
koymuşsun. Ha iki saat önce
gitmişsin, ha iki saat sonra ne
fark eder? deyince ben ısrara
devam etmekten vazgeçtim.
Kayseri'ye (eski toprak meydana)
kalkış için uçak başına giderken
de: |
- Binbaşım, Kayseri'ye 1'inci
pilot hangimiz uçacağız? diye
sormadan da edemedim. Cevabı
ise; |
- Ne fark eder? İstiyorsan
sen uç oldu. |
- Hayır, bir şey fark etmez
de... Duyduğum kadarı ile, uçak
başında Kayseri'ye gitmek
isteyen epey yolcu varmış. Şayet
ben birinci pilot gideceksem
"görev kâğıdı" olmayan yolcuları
almayacağım, diye ilave ettim.
|
- Olur, peki sen birinci
pilot uç! |
Uçak başı oldukça
kalabalıktı. Yolculara dönerek: |
- Kimlerin görev kâğıdı var?
diye sordum. Sadece kısa boylu,
elinde X-ray cihazı için gaz
tüpü olan bir astsubay cevap
verdi. |
- Binbaşım, ben görevliyim.
Bu tüpü Erkilet'te dolduracağım,
diyerek görev kâğıdını uzattı.
Ona hitaben: |
- Siz ve MTD'ye gidecek olan
teğmen uçağa geçsin, diğerleri
görev yerlerine dönsün! diyerek
motorları çalıştırıp Kayseri'ye
kalktık. |
Kayseri'ye inişimizi takiben
Binbaşı KARACA, tecrübe uçuşu
için diğer uçağa giderken, ben
de Meydan Harekâtta, Bandırma
için klerans doldurup uçak
başına gidiyordum ki diğer Bçvş.
Osman YENİ'ye uçuş hattında
rastladım: |
- Osman YENİ, sen niye
tecrübeye çıkmadın? |
- Binbaşım, fabrikanın sivil
ustaları çıktılar, onun için ben
uçmadım. Bu cevaba çok
sevinmiştim. |
- Osman YENİ, bu çok iyi
oldu. Hadi gel beraber
Bandırma'ya gidelim. Orada
teğmeni bıraktıktan sonra
Merzifon'a dönerken ben yalnız
olacağım, bana can yoldaşı
olursun, hem de Bandırma'da bir
terslik olursa orada ben uçağı
kime gösterebilirim? |
Benim bu davetime Osman
YENİ'nin cevabı çok kesin ve
kararlıydı. |
- Hayır, olmaz Binbaşım.
Çantamı ve elbiselerimi o uçağa
koydum ben zaten! |
- Olsun Osman YENİ. Baloya
gitmiyoruz ki, Bandırma'ya inip
benzin alıp hemen kalkacağız. |
O benimle gelmemekte, ben ise
onu götürmekte bir süre daha
ısrar ettikten sonra onu ikna
ederek uçağa bindirmiş ve
telsizle tecrübe uçuşunda olan
Binbaşı KARACA'ya da durumu
bildirmiştim. |
Bandırma'ya gidişimiz ve
yakıt alıp Merzifon'a dönüşümüz
13:00 civarını bulmuştu. Fakat
FASBAT'tan çıkan Binbaşı
KARACA'nın uçağı henüz
dönmemişti. Nöbetçi Amirliği'nde
Nöbetçi Amiri Binbaşı Orhan
TOKSOY'un bizi şehre göndermek
için araç tahsis etmesini
beklerken, çalan bir telefon ile
Erkilet Nöbetçi Amiri
beklediğimiz AT-11'in
Kayseri'den kalkışı sırasında
bir motorunun durması sonucunda
düştüğünü ve yandığını
bildirerek Binbaşı Ahmet
KARACA'nın ve yanındaki tüp
doldurmaya giden görevli
astsubayın şehit olduklarını
bildirdi. |
|
Binbaşı Ahmet
KARACA |
|
Durumdan habersiz kırmızı
renkli uçuş kombinezonu ile
dışarıda aracın gelmesini
bekleyen Makinist Bçvş. Osman
YENİ'ye becerebildiğim kadar
uygun bir ifade ile durumu
anlatınca, Osman YENİ'nin
yüzünde önce gülme ifadeleri
belirdi, bilahare gözleri
büyüyerek ağlamaya başladı ve
"Allah-ü Ekber!" diyerek
bağırmaya başladı. Onu teskin
etmemiz kolay olmadı ve zaman
aldı. Kolay değil, elbiseleri ve
çantası o uçakta yanmıştı, fakat
kendisi benim ısrarlarım
sonucunda oradaydı ve yaşıyordu.
Kadere bakın ki o uçağı benim
uçurmam konusunda da rahmetli
KARACA Binbaşı ile nerede ise
kavga boyutlarına ulaşan ısrarlı
çekişmelerimiz olmuş, ancak
kader onun yazgısını
gerçekleştirmek için ondan yana
tavır koymuştu. Allah gani gani
rahmet eylesin! |
|