Şevket DİNGİLOĞLU |
Emekli Hava Pilot Korgeneral |
9 ncu Ana Jet Üs, 192'nci Filo |
Balıkesir |
|
Pilotun özel yaşamı ve filo
yaşamı, şahsi disiplini uçağı
ile bütünleştiğinde ister o gün
uçsun ister uçmasın mutlak
suretle göreve etkinliği ile
doğru orantılıdır. |
Motive olduğu an gerçekten
havada kendisini uçağı ile
beraber yalnız hissettiği ve
doyuma ulaştığı andır. 192’nci
Filo’da olağan günlerden
biriydi. Hava şartları her türlü
görev için uygun ve güzeldi.
Diğer güzel olan bir şeyde, o
gün dört uçak profil sonu deniz
atışı görevi uçacaktım. F-104S
uçağı ile Tip+Paylon, 4 bomba 2
roket ve 100 top yükü ile bu
görevi uçanlar nedenli haz
aldığımı bilirler. Sabah toplu
brifing sonrası lider brifingine
girdik. Kol Ş.Dingiloğlu,
Y.Atlı, H.Özkan ve Ö.Argüz
şeklindeydi. Görev brifing
rehberinden görevin tüm
detaylarını adım adım gözden
geçirdik. Kalkış öncesi yedek
uçağımız yoktu. Arıza yapan
yerde kalacaktı. Kalkışlar tek
tek, rotada toplanarak, profili
(Balıkesir, Lüleburgaz körfez
yolu kavşağı, İğne Ada,
Zonguldak Ereğlisi) AGL+1000
feet’den icra edip deniz
seviyesinde AGL+500 feet’e
inerek atış için hedef gemisi
ile rotada temas edip, gemi ve
hedefin durumuna göre pasajla
girecektik. |
|
Deniz atışı için güzel bir
gün olmasının yanında kolumda
uçacak tüm pilotlara hem uçuş
okulunda hem de kıtada
öğretmenlik yapmıştım.
Yavrularımı kanadıma alıp güzel
bir görev olacağına inanıyordum.
Uçak başına gidişi takiben motor
çalıştırıp, uçağın kontrollerini
yaparken kule ile temas ettim.
Evet hepsi filo kanalındaydı.
Rule ve T/O kontrollerini
takiben piste giriş yaptık. Tek
tek kalkış sonrası kolu 17’nci
kanala geçtik. Bilahare de
15’inci filo kanalına çağırdım.
Kol düzenini almıştık. Hiçbir
anormallik yoktu. Lüleburgaz yol
kavşağı takiben de İğne Ada’yı
çek ettik. Numaralar denize
açıldığında dönüş içinde yer
değiştirerek taktik koldaki
yerlerini tekrar almıştı.
Güneşin önden gelmesiyle görüş
biraz kısıtlanmış olmasına
rağmen denizde en ufak bir
kıpırdanış yoktu. Nefis bir haz
hissettim. Profil sürati 420 K
ile irtifa kaybederek AGL+500
feet’e alçaldım. Doğuya uçtukça
kıyıdan da uzaklaşıyorduk. |
F-104S uçaklarının radarda
yer ekoları çok güzeldi. Uzakta
30-40 NM’de İstanbul boğazına
girmek üzere olan ve ç›kan
gemilerin ekolarını takip
ediyordum. Bir anda uçakta
anormal bir deselerasyon oldu.
Sanki gazı rölantiye biri
çekmişti. Baktım devir %94 RPM
civarındaydı. Elimde olmadan
gazı military’e doğru ittiğimi
hatırlıyorum. Motor saatlerini;
kontrol ettiğimde nozul saatinin
9-10 arasında bir değerde
durduğunu EGT’nin çok düşmüş
olduğunu gördüm. Master Caution
yanmamıştı. İhbar panelinde de
yağ alçak ikazını almamıştım,
olamaz dedim. Ama gerçekti. İlk
yaptığım şey nozul kolunu çekmek
oldu, ancak nozullar kapanmadı.
Bu arada kola nozulların
kapanmadığını söyleyerek irtifa
almak için uçağı çekişle sahile
doğru tatlı bir dönüş yaptım. |
Kola görevi iptal ettiğimizi
ve beni takip etmelerini
söyledim. 2000-2500 feet irtifa
aldığımızda sürat 300K’a kadar
düşmüştü. Tek yapılacak fley A/B’ye
girmekti. Yağ tazyikte +/- 10-15
PSI’lık raks başlamıştı. A/B’ye
girdim. Ama oda ne, hiçbir
hareket yoktu. Her zaman 1-2
saniyede A/B’ye giren uçak,
şimdi girmiyordu. 7-8 saniye
sanki bana 5-10 dakika kadar
uzun gelmişti. Evet A/B’ye
girmeseydi belki deniz, belki de
kara üzerinde atlayacaktım. Bu
arada atlama hazırlıklarını da
gözden geçirdim. |
Kararım en yakın meydan olan
Yeşilköy Meydanı’na inmekti.
Kolu ikaz ederek 2’nci takiben
de 5’nci kanala geçirdim.
Numaralar bana yaklaşmıştı.
Tırmanışa 10.000 feet’e kadar
devam ettim. Sürat tekrar
artmıştı. Bu arada Yeşilköy ile
temas edip motor arızam
olduğunu, hemen inmem
gerektiğini bildirdim. Sivil
hava trafiği de olmasına rağmen
meydanın kuzey batısından
yaklaşmaya devam ediyordum. Kule
bir-iki uçağı bu arada pas
geçirdi. 10.000 feet’te meydan›n
2-3 NM batısında rüzgar altı
olacak şekilde yaklaşıyorduk. Bu
arada sürat yine düşmüştü. Yağ
tazyikindeki oynamalar +/- 20
PSI civarındaydı. Tekrar A/B’ye
girdim. 450 K civarında A/B den
çıktım. Evet meydan saat 10
istikametindeydi, görüyordum.
Kuleyi ikaz ettim. İniş
istikametini 36 vermişti. Rüzgar
altında süratin müsait olmasıyla
(260 K) iniş takımlarını
çıkardım. Flap T/O daydı.
Meydana son dönüş için yaklaşmak
üzere alçalmaya da başladım.
Zaten iniş takımlarını açınca,
sürat seri olarak düşmeye
başlamıştı, bunu irtifa ile
korumaya çalışıyordum. Ama
imkanı yoktu. Son dönüşe soldan
girdim. Tekrar A/B’ye girdim,
gecikiyordu. Dönüşe içinde iken
uçakta titreme ve sarsıntılar
arttı. A/B’de olduğum için sürat
hemen artmıştı. Pisti
karşılamadan önce 300 K’ın hemen
üzerinde tekrar A/B den çıktım.
Artık her şeyi bir yana
bırakmıştım. Ne sarsıntı, ne yağ
tazyik saati beni o kadar
ilgilendirmiyordu. Pisti
karşıladım. Ama süratim seri
olarak tekrar düşmeye başladı.
Denizden kara üzerine gelmiştim
ki tekrar A/B’ye girdim. Son bir
kez daha uçak A/B’ye girmeliydi.
Evet isteğim oldu, tekrar A/B
deydim (çünkü kitapta nozullar
açıkken uçak A/B’ye girmeyebilir
deniyordu). Pist içine girmeden
hemen önce A/B den çıktım. |
Palye civarında hala uçak
uçuyordu. O an pist içinde
süratim 260 K idi. Uçağı zorla
oturttum. Burun yukarıda fren
yaparak uçağın süratini
düşürmeye çalıştım. 200 K
civarında paraşüt kolunu çektim.
Paraşütün açılma şokunu
hissettim. Koldaki uçaklar da
sağımdan ve solumdan pas geçerek
soldan rüzgar altına
girmişlerdi. Evet paraşüt
yırtılmıştı, var gücümle
frenlere basıyordum. Ama uçağın
durmaya hiç niyeti yoktu. Pist
sonunu görmüştüm, biraz da yokuş
aşağı doğru gidiyordum. Hook
olmadığını bildiğim halde, belki
bir yerlere tutunur diye Hook’u
saldım. Bu arada pist sonu
ışıklarını gördüm, 30-40 cm.
yükseklikte demir boruların
ucunda duruyordu. Aralarından
geçme durumu olacaktı.
Paylonların onlara çarpacağını
düşünerek birini burnun hemen
soluna alarak onların arasından
geçtim. Çarpmamıştı, ancak
overrun da bitmişti. Ben hiç
frenden ayaklar›m› çekmemiştim.
Toprak önümdeydi, motoru
durdurdum, oldukça
yavaşlamıştım, dışarı
çıkıyordum, uçağın burnunun
toprağa girdiğini hissettim.
Uçak durmuştu. |
Kanopiyi açtım, bataryayı
kapattım, sandalye pimini taktım
bağları çözerek, kokpitten aşağı
atladım. Burun iniş takımları
toprakta, ana iniş takımları
overrun’ın asfalt kısmında
duruyordu. Bu arada da kolun
diğer numaralarına el sallayıp
meydanı terk etmelerini işaret
ettim. Gövdenin altından yakıt
drain yapyordu. İşin daha şokunu
yaşıyordum ki sağ ana iniş
takımında balatanın yandığını
gördüm. Lastik patlayarak söndü,
uçak sağa yattı. Ben toprak
alarak elimle balataya doğru
atmaya çalışıyordum. Ne yazık ki
alev büyümeye başladı. Meyvesti
çıkardım, uçuş ceketi ile
lastiği sarmayı ve alevi
söndürmeyi düşündüm. Ceketi
çıkarmak için kanadın altına
girdiğimde, balatayı akkor olmuş
bir şekilde gördüm. Ceketle
olacak iş değildi. Uçak tamamen
yanabilirdi. Bu arada siren
sesleri duydum. Bana yaklaşmakta
olan DHM‹’nin yangın arabası
taxi yolundaydı. Biraz
rahatladım, ancak sol iniş
takımı da yanmaya başladı.
|
Ekip uçak başına geldiğinde
sağ iniş takımındaki ateş kanat
altını yalamaya başlamıştı.
Hemen beyaz bir toz
püskürtülerek yangına müdahale
ettiler. Balatalar durup durup
alevleniyordu. Zaman ne kadar
geçti bilmiyorum, uçaktaki bomba
ve paket yüklerinin
sigortalarını çekerek uçağı
emniyete aldım. Yeşilköy’de iniş
kalkış 36'ya olduğu için bir
süre sonra hava yolları iniş
kalkışa başladı. Emniyetsiz
durumdu ama yapabileceğim bir
şey yoktu. Ben görevlilerden
birinin arabası ile uçuş
kulesine gittim. Uçağı terk
etmeden önce kanopiyi kapayıp
iniş takımlarının pimlerini de
takmıştım. Kuleden Balıkesir’i
arayarak durumu ilettim. Zaten
bizim kol da iniş yapmış, Filo
Komutanına ve Üs Komutanına
haber vermişti. Ben iyiydim.
Uçağın oradan çekilmesi için iki
lastik, balata, çeki demiri gibi
malzemeye ve bakım kurtarma
personeline, uçabilmesi için de
bir motora ihtiyaç vardı. Bu
durumu ilettim, iki saat sonra
bir T-11 ile bakım ekibi ile
gerekli malzeme geldi. Uçak
başında lastikler ve balataları
değiştirdik. Uçağı bulunduğu
yerden geri geri bilahare de
burundan çekerek Hv.H.O. Eğt.İrt.K,'sının
bulunduğu yere kadar getirdik.
Uçak çekilirken meraklı gözler
çevreden ve terminalden bizi
izliyordu. Bu arada gelen motor
ihtisaslı bir astsubay motorun
yağ durumuna bakmıştı. Bana
“uçakta hiç yağ yok” dedi.
Araştırma için motorun inmesi
gerekiyordu. O gece Hv.H.O.’da
kaldım. Ertesi sabah gelen T-11
ile üsse döndüm ve raporumu
yazdım. Ancak yağın neden
kaybedildiğini, Master
Caution'ın neden yanmadığını,
ana ihbar panelinde neden ikaz
almadığımı öğrenmek istiyordum. |
Filoya dönmüştüm. Filo olarak
oldukça büyük bir tecrübe
yaşamıştık. F-104 uçağı ile yağ
arızası sonucu sivil bir meydana
A/B ile iniş. Uçuş emniyet
toplantısında tüm pilot ve bakım
personeline bu anlatıldı ve
gerekli dersler alındı. Yeşilköy
meydanına tecrübe gerektirmeyen
bir J-79GE3 motoru götürülerek
değiştirildi. Uçağı da almak
üzere Üs Eğt.Ks.A. Bnb. Sezai
gitmiş, uçağı salimen Balıkesir
meydanına getirmişti. Bakım
personelinin incelemesi sonunda
arıza belli oldu. 3 numaralı
yataktaki contalardan
kaynaklanan bir yağ kaçağı
meydana gelmişti. Uçağın 1-2
dakika daha uçması halinde
motorun kazıklayacağı beyan
edildi. |
Şimdi
hatırlamıyorum ama Master
Caution ve arıza ihbar paneli
için de elektrik sistemi ile
ilgili bir arıza olduğu
söylenmişti. |
Unutamadığım en güzel şey
ise; F-104 uçağını çok
sevdiğimdir. Onunla hep
bütünleştim. Size şunu
söyleyebilirim ki hiç motorum
durmadı ama çeklistteki tüm
emercensileri onunla yaşadım,
onu halen çok seviyorum. |
Siz F-104 uçağı ile hiç A/B’li
iniş yaptınız mı? |
Kaynak:
Kaynaklar Sayfası Yurtiçi Sıra No: 28 |
|