Ben Kimim

 
 
 

F-102A UÇAĞI İLE STABİLİZE YOLA ZORUNLU İNİŞ

 
Vasıf SAYIN
Emekli Hava Pilot Albay
182. Filo
Temmuz 1974
 

Balıkesir meydanında harekatın ilk günlerinde ben ekibimle beraber scramble nöbeti tutuyordum. Bu sırada alarm verildi. Uçakları çalıştırıp piste girip, kalktık, kolumda da Sıtkı ONUR vardı. Radarımı devreye soktum, baktım “Blank skop”. İki numaraya ”Sen öne geç” dedim ben de onun radarının faal olduğunu sanıyordum, o da gayri faal imiş. Bana söylemedi. Baba Burnu’na doğru tırmandık 7000 feet’te 270 başa yöneldik, 4-5 dk. sonra Çanakkale Radarı bize geri dönüş verdi, Baba Burnu’na döndürdü. ECM’in fazla olması nedeniyle bizi kaybettiğini söyledi. Tekrar 270 başa dönüş verdi. Radarlarımız yok ama F-102 ile optik olarak pasif homing sistemiyle de gayet güzel atış yapabiliyorduk.

Radar “Sizi üst üste takip ediyorum” dedi. Tabi biz radarımızdan takip edemiyoruz. Bizi tekrar sola döndürünce karşımızda kamuflajlı 2xF-5 uçağı gördük. Takıldık peşlerine radar ile konuşuyoruz, “Düşmanın soluna yaklaşın en yakın meydana indirin, angajman kaidelerini uygulayın” diyor.

F-102 ile F-5’e angajman kaidesi mümkün değil, kolumdaki uçağa atış hazırlıkları çağrısı yaptım, bu çağrıya istinaden aşağıdan atış yapılıyor zannettiler ve ateş serbest çağrısını yaptılar. Anons gelince Sıtkı hemen tetiği çekti ve FALCON füzesi ile uçağı vurdu.

Bu olay Edremit’in açığında cereyan ediyordu, Sıtkı uçağı vurduktan sonra parçaların içine girmemek için kaçınma yaptı, o kaçınmayı yaparken baktım bir uçak daha gidiyor onun peşine düştüm. Biraz uzaktı, bir süre sonra da o uçağı kaybettim. Hava çok pusluydu ve bulutluydu. Telsizden “25’i geçemiyoruz geri dönün” anonsu geldi. O zaman 25’inci boylam notam hattıydı. Geri dönüşümde durum cayrosu kilitlenmişti, düzeltmeye çalıştım ancak olmadı. Yerimi tarif etmeye çalıştım, altımda harp gemileri görüyordum, baktım beni takip edemiyorlarmış IFF’imi emergency'ye aldım daha sonra bir şehir üzerine geldim. şehir var, rafineri var, meydan var, aynı Elefsis şehrine benziyor. bu esnada radar bana İzmir üzerindesin diyor, sağa dön sola dön şehre bakıyorum İzmir’e benzemiyor. Yanlış talimat veriyorsunuz dedim. Bana hala “Sağa dön, yok güneşi sağına al” gibi talimat veriyorlar. Neyse dediklerini yaptım. Bu esnada Yunanistan eteklerindeki adalara kadar, geldiğimi düşünüyorum. Bir gözümle sulu pusulaya bakıyorum bir tarafa yatmış öylece duruyor, diğer gözümle de hep arkaya bakıyorum kuyruğu kaptırmayalım diye. En sonunda “Beni takip ediyor musunuz?” diye sordum. “Seni takip edemiyoruz” dediler. Zamanında seni göremiyoruz deseler ben bölgenin kıymetlendirmesini yapacağım, Marmara adaları, Tavşan Adaları vs. diye beni oyalayıp durdular. Bu benim için çok fena oldu tabii, yakıt iyice azalmıştı. İnecek yer bulabilsem ineceğim, yakıtım bitmek üzere, uçuş sürem 1,30 saati geçmişti. Sonra 25000 feet'e tırmandım, dolanıyorum, İzmir’in DF’i beni yakaladı ve “Sizi takip ediyoruz 70 NM güneydesiniz” dediler. Beni İzmir’e yönlendireceklerdi, ben ise “kara istikametine çevirin, İzmir’e yetişmez biraz sonra motorum duracak” dedim, sağa sola çevirdiler.

Anında kara tarafına döndüm ve uçağın motoru durdu. 25000 feetten 1’e 1.5 süzülmeye 37 nm. kadar giderim diye hesaplıyordum. Karaya iyice yaklaştım ama nereye ineceğimi bilmiyordum. Belki karada atlayacağım, her şey karıştı, paniklemiştim biraz daha alçaldım, Menderes’in denize döküldüğü bataklık bir yer vardı. Arazi iyi görünmüyordu, irtifam 4000 feet’e kadar düşmüştü, Radara Söke yoluna iniyorum dedim, stabilize bir yol idi, yolun sonunda grayder duruyordu, 200 knotta dönüşü tamamladım, dönüş içerisinde iniş takımlarını açtım, dönüşü tamamlar tamamlamaz indim. Tesadüfen çok güzel bir iniş oldu. Sürat epeyce düşmüştü. Yolun kenar›nda da su kanalı vardı, korkum da ona girmekti. Yolun bozukluğundan uçağın burnu birden sola aldı. Radom karşıya çarptı, iniş takımları içeri katlandı. Sonunda durdu. biraz sonra askerler geldi uçağı emniyete aldılar ve bende karayoluyla İzmir’e geldim, hastanede bir gece müşahede altında tutuldum.

Kıtama dönmek istiyorum dedim. Beni T-33 ile Çiğli’den Balıkesir’e getirdiler. Sanırım İbrahim ÇINAR o günkü kalkışta uçağa yanlış kumanda vermişti, bunun sonucunda şehit olmuştu, rahmetlinin cenazesine katıldık, bu olay halen aklıma geldikçe duygulanırım.

Kaynak: Kaynaklar Sayfası Yurtiçi Sıra No: 43