Okan ŞUMLULUDAN |
Emekli Hava Pilot Binbaşı |
Eğt.İrt.Kıt'ası/Yeşilyurt-İstanbul |
23 Şubat 1995 |
|
23 Şubat 1995 tarihinde,
güneşli bir kış günü, Saroz
Körfezi açıklarında, Deniz
Kuvvetleri’nin planlı manş
görevini icra etmek maksadıyla,
Atatürk Meydanı’ndan kalkış
yaptık. Her şey çok güzeldi. Ben
bu görevde ikinci pilot olarak
görevli idim. Uçakta pilotlardan
başka uçuş makinisti, telsiz
operatörü ve manş operatörü
mevcuttu |
Saroz Körfezi’ne geliş
rotasında, Çanakkale radarı ile
radyo teması sağlayıp, notamlı
bölgede görev icra edeceğimizi
bildirmiştik. Pozitif kontrolün
görev boyunca devam etmesini de
talep etmiştik. |
Görev yapılacak bölgeye
varmak üzere iken, telsiz
temasını müteakip gemilerle göz
temasını sağladık. 1500 feet
irtifaya alçalırken manşı
salmaya başladık. Gemilerin
açığından boş bir geçişi
takiben, ikinci geçişte ateşin
serbest olduğunu söyledik. Çünkü
her şey uygundu. İkinci geçişle
birlikte sol motor engine chip
lambasının hafif hafif göz
kırptığını gördük. (İstanbul’da
bulunan uçakların bir kısmına
tadilat yapılarak, engine chip
ikaz lambası, sonradan ilave
edilmiştir. Bu lamba motor
yağının içinde metal
parçacıklarının bulunduğunu
bizlere ikaz ediyordu.) Sanki,
bu ikaz lambası, ulu ve yaşlı
kadın C-47’nin bize bir şeyler
anlatmak istediğinin bir
işaretiydi. “Bugün biraz
yorgunum, bu görevi yapmak
istemiyorum” haykırışlarının ilk
ifadesiydi. Gözümüz sol motor
saatlerinde ve motorun
kendisinde idi. Birkaç dakika
sonra lambanın devamlı
yanmasıyla birlikte, sol motor
saatlerine baktık. Yağ
hararetinin yükseldiğini, yağ
tazyikinin ise düştüğünü görünce
emercensi gereği, acilen
sol motoru durdurduk. Gemilerin
ateş etmemesini söyleyip, manş
telini kestik. Motor
durdurduktan sonraki tek
korkumuz, uçağın tutunamayacağı
idi. Deniz üzerinde idik.
Tutunamazsa suya mecburi iniş
yapacaktık. Fakat korktuğumuz
başımıza gelmedi. Bu yaşlı kadın
1500 feet irtifada tutundu ve
uçmaya devam etti. İrtifa
alamıyorduk. Biz bu duruma bile
razı idik. Yeter ki uçağımız ne
irtifa alsın ne de irtifa
versin. Gemilere ve radara tek
motora kalmamızdan dolayı görevi
iptal ettiğimizi bildirip, en
yakın ve uygun meydan olan
Çanakkale Meydanı’na yöneldik.
(tahminen meydanın uzaklığı 45
mil civarındaydı.) |
|
C-47 Uçağı |
|
O zamanlar, Çanakkale
Meydanı’nın emniyetini,
Çanakkale radarı sağlıyordu.
Meydanın kulesinde kimse
bulunmuyordu. Bu nedenle radarı
ikaz edip, meydanın inişe müsait
duruma getirilmesini istedik.
Meydan civarındaki rüzgarı
radardan öğrenip ona göre
yaklaşma istikameti belirledik.
Meydana uzun yaklaşma konumuna
girmiştik. Radara son yaklaşmaya
girdiğimizi ikaz ettik. Tek
motor durumunda yaklaşmamıza
devam ediyorduk. İniş
takımlarını ve flapları
çıkarmıştık. İniş garanti
durumda idi. Bu sebeple flapları
full yaptık. İniş takımları
aşağıda ve flaplar tam açık
durumda overruna yaklaşıyorduk.
AGL+300 feet irtifanın altına
inmiştik. Tam inmek üzere iken
pistin içine iki adet araba
girdi. Bu sebeple tek motorlu
olarak sürüne sürüne pas geçmek
durumunda kaldık. Bu yaşlı C-47,
çok az tırmanabilmişti. Bize
elinden geldiği kadar yardım
ediyordu. Ters rüzgarla aksi
pist istikametinden meydana
emniyetli bir şekilde indik.
Pist içinde diğer motoru da
durdurduk |
Uçaktan indiğim zaman ne
kadar çok terlediğimi hissettim.
Bu olayın büyüklüğünü yere
indikten sonra anladım. Bu pas
geçme esnasında uçak pozitif
işar göstermeyebilirdi. Fakat bu
yaşlı kadın bizi meydana
indirmek istiyordu. Bunu da
başardı zaten. |
Etrafta kimi bulduysak uçağın
başına topladık ve beraberce
uçağı ite ite aprona
yanaştırdık. Apronda uçuş
teknisyeninin sol motordaki yağı
süzerek boşaltmasından sonra,
süzgeç olarak kullanılan bez
parçasının üzerinde kalan metal
parçalarını gördüğüm zaman
hayretler içinde kaldım.
Dudaklarım uçukladı. Bunlar
aşırı derecede çok ve büyük
parçalardı. |
Hava Kuvvetleri Komutanlığı
bu olay neticesinde bizleri uçuş
emniyet takdirnamesi ile
ödüllendirdi. Bu emercensi
esnasında beni en çok etkileyen
şey uçak komutanının
soğukkanlılığı ve tüm
olumsuzluklara rağmen her şeye
çok hakim olması idi. |
Diğer taraftan bir emercensi
vesilesiyle, Çanakkale
Meydanı’na ilk inişimi yapmış
oldum. Gerçi daha iyi şartlarda
bu meydana inmek isterdim.
Havacılıkta ne zaman ne olacağı
belli olmuyor. Bu duruma
söylenebilecek tek şey var. O da
‘’kader’’. |
Kaynak:
Kaynaklar Sayfası Yurtiçi Sıra No: 31 |
|