Gürkan GÜLAĞIZ |
Emekli Hava Pilot Binbaşı |
İrtibat Kıt'ası-Eskişehir |
1987 |
|
Yıl 1987, 1’inci Taktik
Kuvvet İrtibat Kıta
Komutanlığında (Eskişehir)
görevliyim. Kıta Komutanımız
rahmetli Alb. Cemalettin
KURUBACAK; namı BABA. Taktik
Kuvvet Komutanımız Korgeneral
Rıfkı UTKU. Bize bir görev
verildi. Cuma günü için erkenden
Eskişehir’den kalkıp, Balıkesir
Üs Komutanı Tuğgeneral
Selahattin ÇATIREL’i alıp,
Eskişehir’e getireceğiz.
Eskişehir’den de 1’inci Üs
Komutanı Tuğg. Ali GÜLLÜ’yü
alıp, beraberce 4’üncü Ana Jet
Üs Komutanlığı’na (Akıncı)
getireceğiz. Orada, Üs
Komutanları bir toplantı
yapacaklar, toplantı sonunda
tekrar yerlerine geri
bırakılacaklardı. Kuvvet
Komutanımız da Cuma günü için
Bandırma’ya gideceğinden,
Bandırma Üs Komutanı’nı
almayacaktık. Biz de görev
planlamasını, bir gün öncesinden
Balıkesir’de olacak şekilde
yaptık. Perşembe öğleden sonra
kalkıp Balıkesir’e indik. Gece
orada kalıp, ertesi gün görevi
Balıkesir’den başlatmak üzere
hazırlıklarımızı yaptık. |
|
C-47 Uçağı |
|
Ertesi gün öğrendim ki,
KURUBACAK Albayım gece doğru
dürüst uyuyamamış, sürekli
havayı kontrol etmiş,
meteorolojiyi aramış ve yoğun
yağışla birlikte her tarafın
orajlarla kaplı olacağını
öğrenmiş. Sabah da meteorolojik
rasatları incelediğini bana
söyledi. Bir süre sonra
Eskişehir’den Kuvvet Komutanımız
aradı. Hava durumunun müsait
olmadığını, görevi iptal
ettiğini, bizlerinde müsait
olduğunda Eskişehir’e dönmemizi
emretti. |
Benim de çok yakın bir
arkadaşımın Cuma akşamı
İstanbul’da düğünü vardı. Görev
iptal olunca düğüne katılma
ihtimali doğduğundan, kendimi
sevinçli hissettim. |
Meteorolojiyi tekrar tekrar
inceledik. Kütahya radarını
aradık. Hava durumu için pek iç
açıcı şeyler söylemediler. Hemen
her tarafta oraj vardı. Ama
radar bizi aralarından
geçirebileceğini söyledi.
Balıkesir ve Eskişehir GCA’leri
ile konuştuk. Onlar da bizi
radara devredip, radardan alacak
şekilde hazırlıklarını yaptılar
ve normal kalkışımızı yaptık. |
Zaten hava limitin biraz
üzerinde olduğu için, kalkar
kalkmaz buluta girdik. Ben sol
tarafta uçağı kullanıyordum.
Kıta Komutanımız da sağ tarafta
uçup motor ayarları ve
konuşmaları yapıyordu. Normal
uçuş süremiz 50 ile 60 dakika
arasında sürecekti. Balıkesir-
Eskişehir arası kaplama alanı
dışında kaldığımızda, Balıkesir
GCA bizi radara devretti ve
devreden çıktı. Kütahya radarı
da bize çeşitli başlar vererek
orajların arasından geçiriyordu.
İrtifamız yaklaşık 10.500
feet’ti. Bulut içinde uçuyorduk.
Eskişehir’e yaklaşmak üzereydik.
Eskişehir TACAN’ı bağladım. Bir
ara kilitlendi ve birkaç dakika
sonra kilitten kurtuldu. Bir ara
52-53 milleri de gösterdi. Artık
Eskişehir’in kontrol sahasına
girmek üzereydik. |
Tam o sırada her iki
motorlardan da “GAARRR” diye bir
ses geldi. Bir refleks olarak
Kıta Komutanımız ve ben ne
oluyor der gibi, birbirimizin
yüzüne baktık. Bir otuz saniye
sonra süratimiz perdövites
süratinin biraz üzerinde olan,
normal son yaklaşma ve oturma
süratine düştü. Uçakta bulunan
her şeyi ileriye ittik. Hatve,
gaz ve mahlut kolları ileride,
uçak tırmanmıyordu. Üstüne
üstlük 30 sn. süresinde yaklaşık
3000-3500 feet irtifa kaybettik.
Aslında kaybetmedik, düştük.
Bütün bunlar bayağı şiddetli bir
sarsıntıyla birlikte oldu. |
Hemen radarı aradık. Radar
bizi görmediğini söyledi.
7000-7500 feet irtifada uçak
tutundu. Hala bulut içinde idik.
Uludağ seviyesinin altına
düşmüştük. Bir an için Uludağ’ın
önümüzde olduğunu düşündük.
Hemen kuzeye döndük. Ama ben,
Uludağ’ı geçtiğimize
inanıyordum. Geriye dönersek
daha tehlikeli olur diye
düşündüm. Nerden geçtiğimizi tam
olarak bilmediğimiz için geriye
dönüşün daha tehlikeli olacağını
düşünüp, kuzeyli başı muhafaza
ettik. İlk başta tam olarak da
kuzeye dönmedim. 050-060 başlara
döndüm. Bir süre bu başlarda
uçtum. Komutanımız “Bu başla
yarım saattir uçuyorsun, dön
artık” dedi. Ben de “tamam
komutanım” dedim. Benim bu başı
tutmaktaki amacım; kafamda
belirlediğim rota idi. Bu rota
da Uludağ’ın etrafından dolanıp
Bandırma veya Balıkesir’e
inmekti. Daha sonra tam kuzeye
döndüm. Yaklaşık olarak 20
dakika kuzeyli başta uçtum. |
Planlarımıza göre Marmara
Denizi’nin üzerine çıkmayı
hedefliyorduk. Guard kanalından
sürekli olarak radarı arıyorduk.
Kütahya radarı cevap vermiyordu.
Yaklaşık olarak aramaya
başladığımız zamandan 40-45
dakika sonra, Körfez Radarı bize
cevap verdi. Bizi tespit
ettiğini belirtip, pozitif
kontrolüne aldı. Tahmin ettiğim
yerlerden çıktık. Gemlik
civarındaydık. Hala bulut içi ve
hiçbir yeri göremiyorduk. Uçak
da 7500 feet irtifanın üzerine
çıkmıyordu. |
Pozitif kontrole girdikten
bir süre sonra uçak tırmanmaya
başladı. Radar bize “sizi
Bandırma’ya indireceğim” dedi.
Bandırma’ya Kuvvet Komutanı’nın
geleceğini düşünerek kabul
etmedik. Balıkesir’i talep
ettik. Balıkesir’e baş ve mesafe
istedik. Çünkü Kuvvet
Komutanımızın Bandırma’da “hava
durumunu inceleyip, müsait
olunca kalkın gelin dedik. Niye
böyle bir havada kalktınız” diye
bize kızacağından korktuğumuz
için, Kıta Komutanımız
Bandırma’ya inmeyi uygun
görmedi. |
Radar Balıkesir’e baş ve
mesafe vermeye devam ediyordu.
Sorunsuz uçarken, bir iki saniye
için bulut içinden çıktık ve bir
an için yeri görüp, tekrar
buluta girdik. Hemen Kıta
Komutanımızla beraber “Kemalpaşa
aşağıda” dedik. Daha sonra radar
bizi Balıkesir GCA’e devretti.
Balıkesir GCA bizi tekrar
kontrolüne alıp ve bulut altı
yaptı. Sonra da emniyetli bir
şekilde Balıkesir’e iniş yaptık. |
Üzerimizden büyük bir yük
kalkmıştı. Motor durduktan 3-4
dakika sonra komutanımla
birbirimizin yüzüne bakıyorduk.
İkimizin de yüzü bembeyazdı. Ve
komutanım dedi ki “Aslında şu an
biz ölüyüz, bundan sonra ne
yaşarsak kardır”. |
Çünkü biz Uludağ civarında
uçuyorduk. Uludağ seviyesinin
altına düşmüştük. Hiçbir yeri
görmüyorduk. Hiç bir şey
yapamıyorduk ve uçuşumuz
yaklaşık olarak 1 saat 55 dakika
sürmüştü. Bunun sadece 5
dakikası görerek uçuştu. |
Hemen istihkam taburunun
oraya park etmiştik. Uçağı terk
edince istihkam taburuna
uğradık. Tabur Komutanı Yarbay
kalktığımızı görmüştü. Bizi
tekrar karşısında görünce,
KURUBACAK Albaya doğru “Ne o
baba, korktunuz mu? Gidemediniz”
diye bir laf attı. KURUBACAK
Albayım da “Evladım korktuk, hem
de çok korktuk” cevabını verdi.
O yüzümüzdeki beyazlık halen
daha geçmemişti. Yarbay da bunun
farkına vardı. Bir iki saat onun
yanında kaldık ve bir daha o
konudan hiç bahsedilmedi. Bu
olay Kıta Komutanımız ile
yaşayıp, hiç unutamadığım
anılarımdan birisidir. |
Kaynak:
Kaynaklar Sayfası Yurtiçi Sıra No: 31 |
|