Sezai VURAL |
Emekli Hava Pilot Binbaşı |
11.Üs, 224.Filo/Etimesgut-Ankara |
1 Ekim 1987 |
|
Doktorla olan son randevuda
doğumun 25 Eylül tarihinde
olacağı kesinleşmişti. Ailemizin
yeni bir üyeye kavuşacağı
heyecan dolu dakikalarla
beklediğimiz bir Cuma günü idi. |
Kartal Kıt’ada eğitimimi
bitirmiş, 224’üncü Özel Filo
Komutanlığı’na henüz
katılmıştım. Filonun en genç
pilotu olarak Uçuş Emniyet
brifinginin zorlu sınavını
geçerek programda belirtilen
Arama-Kurtarma eğitimi için 036
no’lu C-47 uçağı ile kalkış
yaptık. Tatbikat senaryosu
gereği bizden önce kalkan UH-IH
helikopterini arayarak bulacak
ve uçaktaki kurtarma timini
hedef üzerinde ilk yardım için
paraşütle atacaktık. |
|
C-47 Uçağı |
|
Araziye göre en uygun
arama şekli olan ladder
(ayakkabı bağı) arama tipini
1/250.000’lik harita üzerine
S/S masası üzerinde tatbik
edip aramaya başlamıştık.
Arama için uçaktaki ekibe
görev bölümü yapmıştım.
Arama sonunda kazazedeyi
bularak, kurduğumuz uygun
bir patern ile paraşütçü
ekibi uçaktan attık. Görevi
başarmış, dönüş rotasına
başlamıştım. Mürted (Akıncı)
güneyinden yaklaşırken
Sincan çek noktasını
gördüğüm zaman bir an önce
inmeyi tasarladım. |
O sırada filomuzun en güzide
uçağı olan “Viscount” bizden
hemen önce iniş talimatı
almıştı. Rüzgar sakindi ve 29
pistini tercih ederek iniş
paternine girmişlerdi. Biz
Sincan üzerine yaklaşırken
inişlerini tamamlamış pisti terk
etmek üzere olduklarını kuleye
söylemişlerdi. Takiben tüm
cesaretimi toplayarak uçak
komutanıma “rüzgar sakin, 11
pistine iniş yapalım” teklifinde
bulundum. Kule ile koordine
sonucunda müsaadeyi almıştık. |
Kule pistin temiz
olduğunu ve 11’e iniş
yapabileceğimizi söylemişti.
Bu arada Sincan üzerine
gelmiştik. Trafik paternine
girmeyecek 11’e uzun
yaklaşma yaparak inecektik.
Kısa ve kolay yoldu. İniş
hazırlıklarını tamamlamış,
süzülüş hattına girmiştim.
Sonra; |
Makinist sol motor benzin
tazyikinin düşüp yükseldiğini
ikaz etti, |
Uçak Komutanı emri ile
Cross-feed makinist
tarafından ON yapıldı, |
Benzin tazyiki normale
döndü, |
Tazyik tekrar düştü, motorda
durma emareleri başladı, |
Uçak Komutanı sol motoru
FEDER yaptı |
Makinist “içeriye duman
geliyor” dedi, |
“Uçağın sol tarafında
ışık görülüyor” |
“Sol motorda duman görülüyor” |
“Sol motorda yangın var”
ikazlarını yaptı. |
Olayları takip ederken ne
olduğunu anlamaya
çalışıyordum. Sol motorumuz
yanıyordu. Motoru durdurmaya
karar verdik. Kaçışı önlemek
için direksiyon düzeltmesini
verip piste doğru alçalmaya
devam ettim. |
Nasıl oldu bilemiyorum kafamı
çevirip bir kez olsun yanan
motora bakmadım. Olayın
heyecanına kapılmamam, sakin
kalmam belki de bu nedendendi.
Pisti tutturmaya çalışmıştım. |
Overrun üzerine
geldiğimizde makinistin
“saçlarım yanıyor, üst
kapağı açıyorum” dediğini
hatırlıyorum. Kapağı atmış
başını dışarı çıkarmıştı.
Süratin düşmesi ile birlikte
yangın büyümüş içeri giren
duman iyice artmıştı. Ana
dikmeler üzerinde
oturduğumuzda artık önümü
göremiyordum. Aklıma ilk
geleni yaptım. Kabotaj
olmamak için levyeyi göbeğe
kadar çekip, sol kolumla
yüzümü korumaya çalışmıştım.
İçeride kokusunu hala
unutamadığım o kesif duman
vardı. İndikten sonra uçağın
kontrolünü kaybetmiş sadece
durmasını bekliyordum |
Durduğumuzu hissettiğimde
üs kapaktan dışarı çıktım.
Makinist uçağın burun
kısmına oturmuş, yangın
ekibini uçağa müdahale
etmesi için bağırıyordu.
Önce sağ motorun üzerine
sonra da yere atlamıştım.
Yüzümü ve burnumu toprağa
vurmuş, hafif yaralanmıştım. |
Ne olduğumuzu anlamadan
helikoptere bindirilip Hava
Hastanesine götürüldük. İyiydik,
yürüyebiliyorduk. Hastanenin ilk
yardım bölümüne gittiğimizde
doktorların telaşla yaralıları
aradıklarını gördük. Bir doktor
yaralıların nerede olduğunu
soruyordu. Bizlerin olduğunu
söyleyince ilk müdahaleler
yapılmaya başlandı. |
Eşime onu
heyecanlandırmadan,
korkutmadan nasıl haber
verecektim. Telefona sarılıp
bir C-47 kazasının olduğunu,
uçuş ekibinin iyi
olduklarını merak etmemesi
gerektiğini söyledim. Daha
inandırıcı olabilmek için
öğlen yemeğe geleceğimi ve
ne pişirdiğini sordum. |
Heyecanlanmıştı ama bana
inanmamıştı. Hastanede
kontrol altında
tutuluyorduk. Filoda öğle
yemeği tertip edildiğini
söyleyerek onu
heyecanlandırmadan hastaneye
getirmeye çalışmışlardı.
Hastane koridorunda onu
karşıladığımda yüzündeki
ifadeden ne kadar paniğe
düştüğünü, korktuğunu
okuyabiliyordum. Bebeğimiz
doğacaktı. Sakin, stresten
uzak olmalıydı. |
Gün boyu ikinci doğumu
heyecanla bekledik ama beklenen
ikinci doğum olmadı. Bu mutlu
olaya bir hafta sonra 02 Ekim
1987’de bir erkek evlat ile
kavuştuk. |
Kaynak:
Kaynaklar Sayfası Yurtiçi Sıra No: 31 |
|