Ben Kimim

 
 
 

NAPOLİ - İSTANBUL UÇUŞU

 
İsmail KALIPÇI
Emekli Hava Pilot Yarbay
Napoli-İstanbul rotası
1958 Yılı Kış Ayları
 

1958 yılının bir kış ayında, Napoli'ye orada görev yapan Hava Kuvvetleri uçucularını almak üzere bir gün evvelinden gittik. Uçak komutam bendim ve rütbem Yüzbaşı idi. İkinci pilotum Tğm. Nurettin YURTÇU ve telsizcimde Bçvş. Kadri ÖZKARTAL’dı.

Ertesi gün uçuş hazırlığı için 3-4 saat öncesinden uçak başına geldik. Meydan harekatta meteoroloji ve kleransı alırken İtalya ve Yunanistan arasında çok şiddetli buzlanma bulunduğu ve tamamıyla orajla kaplı olduğu söylendi. Ayrıca hiçbir uçağın o gün o bölgeden uçmadığı da bize söylenmişti. Bu durumda hava durumunun uçuşa elverişli olmadığını anlamıştık.

O gün İstanbul’a götüreceğimiz ekibin başında Tuğg. Suat ERAYBAY vardı. Paşamıza hava durumunu detaylı bir şekilde izah etmeme rağmen onun ısrarlarına dayanamayarak uçuşa gittik.

İkinci pilot sandalyesine paşamızı oturtmuştum. Eğer hava çok kötüye giderse Brindisi meydanına inebileceğimizi söyledim ama o yine ısrarla Türkiye’ye devam etmemizi istedi.

Brindisi’yi geçerken hava iyiydi ancak daha ilerisi pek iyi gözükmüyordu. Hava kötüleşince Yunanistan’ın Araksos meydanına inmeyi teklif ettim ancak yine kabul ettiremedim. Hava kötüleşmeye başlamıştı ve ben irtifa almak için Atina’dan müsaade almak için telsizle konuşmaya başladım. Atina havada hiçbir trafiğin olmadığını ve istediğimiz irtifaya çıkabileceğimizi söyledi. Tabi bizim çıkabileceğimiz maksimum irtifa sadece 15,000 feet idi. Bu irtifada IFR olarak devam ettik. İlk buzlanma işarlarını almaya başladığımızda komutana tekrar Araksos’a inmeyi teklif etmeme rağmen o yine devam etmemizi istedi.

İlerleyen vakitlerde şiddetli buzlanma kendini göstermeye başlamıştı. Çok kısa bir süre sonrada bir oraj içinde ilk yıldırımı yediğimizde telsizcimiz yanıyoruz diye bağırarak ayaklarının arasından geçen statik elektrikten korkup ayağa fırladı. Bundan sonra 2-2,5 saatlik süre zarfında 5-6 kez daha yıldırım yedik ve daha ilk yıldırımdan sonra bütün telsiz ve S/S sistemlerimizi kaybetmiştik. Bu süre sonunda uçağın sürati iyice düşmüştü ve 3,5 - 4 ton ağırlığında buz uçağın gövdesini ve tüm yüzeylerini kaplamıştı. Uçağın süratini stall süratine düşürmeden düşük varyo ile nereye alçaldığımızı bilmeden alçalmaya başladık.

Tğm. YURTÇU’ya arkadan 2 camı kırarak etrafı gözleyip nerede olduğumuzu anlamaya çalışmasını istedim. Her taraf buz olduğu için hiçbir pencereden etrafı görmek mümkün değildi. Uçağı ancak 400 - 500 fpm (dakikada/feet) alçalışla tutabiliyorduk. Tğm. YURTÇU yanıma gelip sağımızda solumuzda deniz olduğunu söyledi. Bir an el baltasıyla sol pilot yan camını bir karış kadar açtık. Oradan elimi uzatıp tamamen buzla kaplanmış pilot camında önümü görebileceğim kadar bir yeri tırnaklarımla kazımaya çalıştım. Bunu başardığımda bütün tırnaklarım kan içinde kalmıştı. Tüm bunlarla uğraşırken uçak 2000 feet’e kadar alçalmıştı. Açtığım o delikten bakarken karşımda bir kara parçası gördüm ve 10-15 derece karaya doğru döndüğümde karşımda İstanbul (Atatürk) 06 pistini gördüm. O delikten piste nişan almış gibi devam ederken gövde üzerine inişi düşünüyordum ancak son anda iniş takımlarını açtırabildim.

Sağdan Birinci İsmail KALIPÇI, İkinci Nazif AKDAG, Üçüncü Rıza KARABAYRAM

 Oturanlar: Sağdan Birinci Pilot Astsb. Sabri İNALLI

Pist başına teker koyduktan sonra kuyrukta yere değince benim açtığım delik yukarıyı gösterir olmuştu ve ben yan camlardan güçlükle pisti takip edebiliyordum. Neyse ki uçağı kontrol edip park yerine kadar getirmiştim.

Büyük bir şükür ve mutlulukla uçaktan indikten sonra uçaktan inen herkesin toprağı öptüğünü gördüm. Bunun üzerine komutan bana dönerek özür diledi ve “boynuz kulağı geçer, seni dinlemeliydim” dedi.

Uçağa baktığımda uçak üzerindeki antenlerin kırıldığını ve kablolarının koptuğunu bununla birlikte kopan anten kablolarının uçağın arkasından sürüklendiğini gördüm. Uçağın üzerinde yaklaşık 10-15 cm. çapında olan toplam 7 tane delik mevcuttu. Uçuştan sonra bu delikler bizim tarafımızdan madeni bantlarla kapatılmış, bütün antenler düzeltilmişti. Tayyarenin üzerindeki 3-4 ton ağırlığındaki buzun erimesiyle uçağın altında yaklaşık yarım metrelik bir buz yığını oluşmuştu.

3-4 saatlik bir moladan sonra uçağımız ve biz görevin geri kalan kısmı için uçuşa hazır olduğumuzda yolculardan sadece bir tanesi bizimle geleceğini söylemiş ve o gün sonunda görevimizi büyük bir özveriyle tamamlamıştık.

Erhaç Meydanının İlk Açılışında Yzb. İsmail KALIPÇI, (soldaki) Tğm. Nurettin YURTÇU
 

Kaynak: Kaynaklar Sayfası Yurtiçi Sıra No: 31