Ben Kimim

 
 
 

ZOR EĞİTİM VE İYİ ÖĞRENCİ

 
Tarık GÖKERİ
Emekli Hava Pilot Tuğgeneral
112. Jet Eğitim Filosu-Eskişehir
1954 veya 1955
 

Sene 1954 veya 1955 sanıyorum. O zamanlar Jet eğitimi, birliklerin bünyesinden alınmış, Eskişehir’de bulunan 112’nci Filo, Jet Eğitim Filosu olarak hizmet vermekteydi. Tüm Jet öğretmenlerinin tayinleri de, bu filoya çıkarılmıştı. Böylece ABD’de Jet öğretmeni olarak yetişenlerden birkaçı ile, bunların yetiştirdiği bir kısım öğretmen bu filoda toplanmıştı. Periyodik öğretmen uçuşları, standardizasyon, kontrol gibi uçuşların ağırlığı bizdeydi. Filonun işi gerçekten zordu. Çünkü bu filoda, jet eğitiminden geçenlerin çoğu, generallik sırasına gelmiş Albaylar ve bir kısmı da General rütbesindeki büyüklerimizdi.

Tabii Tğm., Bnb. arasındaki rütbelerden de gelenler vardı. Bazı görüş ve alışkanlıklarından sıyrılamayan yüksek rütbeli subayların zaman zaman ciddi kaprisleri, eğitimin sorunu haline gelebiliyordu. Ama şunu da gururla söyleyebilirim ki; bu filoda hiç bir öğretmen taviz vermez, görevin gereğini ne pahasına olursa olsun, ciddiyetle yürütürdü. Bütün güç ve ihtilaflı uçuşlar nedense benim üstüme kalıverirdi. Bu yüzden de, başta ben olmak üzere, birkaç kişinin adı çıkmıştı. Şurası bir gerçek ki; bu filoda hak etmeyen hiç bir kimse eğitimi bitirememiştir.

Bir gün; bu filoda eğitimini bitirmiş ve yine bu filoya bağlı olarak aynı öğretmen tarafından yürütülen F-84 uçuşlarını da tamamlayarak görevine dönmüş Kd. Alb. M. TURAGAY; filoya uçuş kontrolüne geldi Bu uygulama uçuşa bir aydan fazla ara verenler için uygulanan genel bir değerlendirmeydi. Yerde boş tayyare yoktu. İnecek uçaklardan 117 numaralı tayyare ve o tayyarede uçan öğretmen albayımla uçmak üzere programlanmıştı. Öğretmen filoya geldi ve programı gördükten sonra bana; “Yüzbaşım bugün eğitim programlarını yetiştirmem lazım, sizin uçuşunuz öğleden sonra, TURAGAY Albayımla siz uçar mısınız?” dedi. “Elbette” dedim. Çok kısa bir brifing’den sonra, tayyare başı yaptık. Albay bu filoda eğitildiğinden, durumunu bilmekteydim ve 4-5 iniş yaparak, formalitenin yerine getirilmesini uygun bulmuştum. Bu maksatla uçuşa çıktık. Tayyare Clean’di ve iniş-kalkışlar o gün, 090 dereceye yapılmaktaydı.

Kalkışı yaptık ve 500 Feet’e geldiğimizde sağa dönüşle, meydanın güneyinde rüzgar altı bacağına 4000 feet’de girdik. Bu bacakta düz uçuşa geçtik. “A” noktasına doğru giderken, kulenin yaklaşan bir kola; kalkışta çok uçak birikti. Yakıtınız müsaitse ilk yaklaşmaya, geniş bir tur attıktan sonra tekrar gelin” ikazını işittik. Pist başını da zaten görüyorduk. Albayıma “pist rahatlayıncaya kadar biraz hava çalışması yapalım. Aynı istikamette tırmanın” dedim. İnönü istikametinde tırmanmaya başladık. İnönü ye yaklaştığımızda irtifamız 7600 feet’i geçiyordu ve süratimiz de 320 mil idi. Tam bu sırada; Flame - out olduk.

“Kumandalar bende gaz kolunu OFF duruma getirin” derken, sürati irtifaya çevirmek, EXAUST konisini süzmek ve bu arada da meydan istikametine dönmek üzere, sağdan çekişle birlikte dönüşe geçtim. Albayım, “Tarık ne Flame - Out’u?” derken, Ben; “Albayım motor durdu, gazı OFF’a alın hemen ve gereksiz konuşma yaparak beni meşgul etmeyin” ikazını yaptım. İrtifamız çekişle, 8700 Feet olmuş ve meydan istikametine dönerek 200 Mille de süzülüşe geçmiştim. Sürat saati, knots değil, mil’di. Yeteri kadar zamanımız vardı. Çeşitli çalıştırma denemeleri de neticesiz kaldığından, artık mecburi iniş kaçınılmaz olmuştu. Tabii bu kuleye de bilgi verdim. Kısa zamanda trafik bana açıldı ve bütün telsiz konuşmaları kesildi. Telsizi açık bırakmıştım. Akü, en azından 20 dakika yeterdi bize ve bu da, havada muhtemel kalışımızın çok çok üstünde garantili bir zamandı. R.P.M. % 17 idi ve bunu “Wind Milling” le elde etmekteydik. Bu da, bize asgari ölçülerde Hydrolic teminine yetmekteydi. Bu sebeple; kumandaları boşuna ağırlaştırmamak için eleron BOOST’u devreden çıkarmadım. Albayıma, ‘Büyük bir ihtimalle meydanı tutturacağız” dedim.

“Tarık, meydan çok uzak görünüyor. Muttalip meydanını denesek” dedi. Ben de “Bakın Albayım, Muttalip böyle uçakların inişine müsait değil. Kafamızı gözümüzü patlatıp, yardım gelene dek kan kaybından yolcu oluruz. Ben tuttururuz diyorum. Yanılsam bile; ne olacaksa meydana çok yakında olmalı” dedim. Albayım bir daha konuşmadı. “Albayım şimdi beni çok iyi dinleyin; burada zaman, saniyeler çok önemli ve değerli. Bunu doğru kullanırsak, çok büyük bir ihtimalle meydanı tuttururuz. En kötüsü; birkaç yüz metre kısa kalırız. Dekovil hattını atlarsak, zaten hiç problem kalmaz. Size, iniş takımları dediğim anda, hemen iniş takımlarını aşağı verin, gecikmeden. Bunu ben de yaparım arkadan. Ancak, iniş takımlarını koyduktan sonra, Lövye’de el değiştirip, iniş takımlarını emercensi çıkarma şalterine uzanmak; 1.5 - 2 saniye alır. Az da olsa, bu zamanı kaybetmeyi göze alamayız. Şimdi elinizle iniş takım kolunu tutun ve benden gelecek ikazı bekleyin” diyerek, özet bir hareket tarzı belirledim. Albay hiç bir telaş eseri göstermiyordu. Çok sakindi. Şeker Fabrikası hizalarına geldiğimiz de irtifa çok azalmıştı. Tekerlekleri geç çıkarmaya mecburdum. Dekovil hattına yaklaşırken; “iniş takımları” deyip, akabinde emercensi sistemi çalıştırdım. İniş takımları aşağıda kilitlendiği an, dekovil hattı üzerine oturacak gibiydik. Flapları çıkardım. Özellikle T-33’de, flaplar çıktığında, lövye de hafif ileri tazyik yapılmazsa, Tayyare epey kabarır. Tayyarenin bu özelliğinden yararlanarak, dekovil hattını atladık. Uçak tekrar çökerken; Tayyare titremeye başlayıncaya kadar çöküşü önledim ve tam perdövites olmayacak kadar geri tazyiki ayarlayarak, uçağın oturuşunu geciktirdim. Titreme çoğaldı ve bu sırada da pistin hemen başına titreyerek oturduk. Biz oturuncaya kadar telsizde çıt yoktu.

“Sağ olun Albayım. burada sizin sakinliğinizin büyük rolü oldu. Yanlış bir şey yapabilirdiniz” diyerek Albay’a teşekkür ettim. Albay’ın 4’üncü Üste görevli bulunan oğlu Atilla TURAGAY’da filoya gelmiş heyecanla babasını bekliyordu.

Baba oğul, iki pilotun birbirine sarılışı; bence görülmeye değerdi. Çok duygulanmıştım. Baba, oğlunun sonradan şehit olacağını nereden bilebilirdeki? Bu olay, çıkarılacak derslerle dolu bence. Ruhlara işlenmesi gerekli nitelikleri olan bir olay tümüyle.

 

Kaynak: Kaynaklar Sayfası Yurtiçi Sıra No: 29