Ben Kimim

 
 
 

DÜŞÜNCESİZLİĞİN BÖYLESİ

 
Tarık GÖKERİ
Emekli Hava Pilot Tuğgeneral
Jet Eğitim Filosu-Eskişehir
1960
 

Eskişehir Meydanı’nı bilenler, bu olayı daha iyi tahayyül edeceklerdir. Eskişehir’de, eğer hala değişikliğe uğramadıysa, piste paralel bir de emercensi pist bulunur. İniş - kalkışlar eğer 090 derecede yapılıyorsa, 1’inci Üs Filo’ları önünden geçen taxi route; emercensi pistle birleşir ve bu kesişme yerinde batıya (sola) dönülerek de, pist basına gelinir. Eğer dönmez de düz giderseniz; pisti keser ve buradan eski 4’üncü Üs Filo’larına giden taxi route’a girersiniz. Batıdan emercensi pist ve ana pisti kesen noktalardan bu taxi route’un pist basına uzaklığı; tahminen, 1500 -2000 feet arasındadır. Şimdi bu kısa bilgiden sonra gelelim olayın kendisine...

1960’lı yılların başıydı. Hangi sene olduğunu şimdi pek hatırlamıyorum. Bir gün; ya Üs ya da Kuvvet Komutanı bulunduğu sırada, Muhsin BATUR Paşa, alet uçuşu yapmak istemişti. Uçuşlar 090 dereceye ve ana pist tamiratta olduğu için, emercensi’den yapılıyordu. T-33 ile uçuşumuzu tamamlayarak “A” noktasına doğru gitmekteydik. Bu sırada, “A” noktasını bildiren Jet Eğitim Filosu’na ait bir T-33, ilk yaklaşma noktasına dönmekteydi. Biz de bunu görüyorduk. O tayyare ilk yaklaşma dedikten, 10-15 saniye sonra, “A” noktasını rapor edip, ilk yaklaşma noktasına döndük. Biz ilk yaklaşmayı bildirdikten hemen sonra da, bu tayyare pist basına iniş takım kontrollerini bildirdi. Aradaki mesafe yeterli ve emniyetliydi. Kontrollerimizi yapıp son dönüşe geçtiğimizde, önde olduğum için kumandalar bendeydi. Diğer uçağı biz nasıl duyuyorsak, şüphesiz o da bizi duymaktaydı ve arkasında inen bir tayyare olduğunu en azından bilmesi gerekiyordu. Son dönüşü tamamlayıp piste yaklaşırken; öndeki uçak, yazının başında bahsettiğim kesişme noktasını geçti ve biz pist başına yaklaşıp gazı kestiğimizde, aramız birden kapanmaya başladı. Normal olarak bizim bu tayyareye yetişmemiz imkansızdı. Ama çok şiddetli fren yaparak, geriye dönüp kısa yoldan, batı kesişme yerinden filosuna gitmek isteyeceği, tamamen hesap dışıydı. Sağdan dönmek isterken, dönüşü de başaramamış, uçağı NOSE etmişti. Böylece uçak Emercensi Pisti enine kapatmış, tamamen kesmişti. Bu yetmiyormuş gibi, üstün zekalı bu pilot kanopiyi de sonuna kadar açmıştı. Biz de bu sırada piste oturmuştuk. Bunlar göz açıp - kapayıncaya kadar olup bitmişti. Emercensi Pist dar olduğundan, yanlardan geçmek mümkün değildi. Rule kaçırıp toprağa çıkmak da bence, mantık ve akıl dışıydı. Aradaki mesafe 2500 feet kadardı. Oturduğumuz sürati de avantaj sayarak ve exaust hararetinin yükseleceğine aldırmadan; gazı tam açtım ve pike filaplarını aldım. Komutan bana sadece, “Taarıık’ demişti ama, ben ne demek istediğini anlamıştım ve “Merak etmeyin Komutanım bundan sıyrılacağız’ dedim. Sanırım korkma sırası simdi diğer uçağın pilotundaydı. Bu durumda; üzerine hışım gibi, ortadan bindirecek gibi gelen bir uçağı görüp de, ter dökmeyen çıkmazdı herhalde. Tahminen uçağa göz kararıyla 70-80 metre kaldığında süratimiz 90 Knots kadardı ve bu normal bir kalkış olarak ele alınamaz ve düşünülemezdi. Bu noktada; prematüre bir yerden kesişle, uçağı perdövites de yapmadan yerden kopardım. Öbür Tayyare kanopiyi açmamış olsaydı şüphesiz daha rahat edecektim. İniş takımlarının kanopiye çarpmasından doğrusu endişe ediyordum.

Öbür tayyarenin kanopisi üzerinden tam geçerken, bizim uçak fena halde titremeye başladı. Ama engeli de asmıştık. Yavaş yavaş ve titreyerek uçağı piste oturtup, pistin bundan sonrasında normal kalkışa devam ettim. Dönüp indik. Kuleden, pilotun kim olduğunu sordum havadayken. Öğrenince, eehh böyle hareket beklenirdi. Komutan, “sakın bir şey söyleme” diye ikaz etti beni. “Tamam komutanım, söyleyeceklerimi inişten sonraya saklıyorum” dedim. İnip filoya geldikten sonra telefonla arayıp diyeceklerimi dedim.

 

Kaynak: Kaynaklar Sayfası Yurtiçi Sıra No: 29