1960’lı yılların başıydı.
Hangi sene olduğunu şimdi pek
hatırlamıyorum. Bir gün; ya Üs
ya da Kuvvet Komutanı bulunduğu
sırada, Muhsin BATUR Paşa, alet
uçuşu yapmak istemişti. Uçuşlar
090 dereceye ve ana pist
tamiratta olduğu için,
emercensi’den yapılıyordu. T-33
ile uçuşumuzu tamamlayarak “A”
noktasına doğru gitmekteydik. Bu
sırada, “A” noktasını bildiren
Jet Eğitim Filosu’na ait bir
T-33, ilk yaklaşma noktasına
dönmekteydi. Biz de bunu
görüyorduk. O tayyare ilk
yaklaşma dedikten, 10-15 saniye
sonra, “A” noktasını rapor edip,
ilk yaklaşma noktasına döndük.
Biz ilk yaklaşmayı bildirdikten
hemen sonra da, bu tayyare pist
basına iniş takım kontrollerini
bildirdi. Aradaki mesafe yeterli
ve emniyetliydi. Kontrollerimizi
yapıp son dönüşe geçtiğimizde,
önde olduğum için kumandalar
bendeydi. Diğer uçağı biz nasıl
duyuyorsak, şüphesiz o da bizi
duymaktaydı ve arkasında inen
bir tayyare olduğunu en azından
bilmesi gerekiyordu. Son dönüşü
tamamlayıp piste yaklaşırken;
öndeki uçak, yazının başında
bahsettiğim kesişme noktasını
geçti ve biz pist başına
yaklaşıp gazı kestiğimizde,
aramız birden kapanmaya başladı.
Normal olarak bizim bu tayyareye
yetişmemiz imkansızdı. Ama çok
şiddetli fren yaparak, geriye
dönüp kısa yoldan, batı kesişme
yerinden filosuna gitmek
isteyeceği, tamamen hesap
dışıydı. Sağdan dönmek isterken,
dönüşü de başaramamış, uçağı
NOSE etmişti. Böylece uçak
Emercensi Pisti enine kapatmış,
tamamen kesmişti. Bu yetmiyormuş
gibi, üstün zekalı bu pilot
kanopiyi de sonuna kadar
açmıştı. Biz de bu sırada piste
oturmuştuk. Bunlar göz açıp -
kapayıncaya kadar olup bitmişti.
Emercensi Pist dar olduğundan,
yanlardan geçmek mümkün değildi.
Rule kaçırıp toprağa çıkmak da
bence, mantık ve akıl dışıydı.
Aradaki mesafe 2500 feet
kadardı. Oturduğumuz sürati de
avantaj sayarak ve exaust
hararetinin yükseleceğine
aldırmadan; gazı tam açtım ve
pike filaplarını aldım. Komutan
bana sadece, “Taarıık’ demişti
ama, ben ne demek istediğini
anlamıştım ve “Merak etmeyin
Komutanım bundan sıyrılacağız’
dedim. Sanırım korkma sırası
simdi diğer uçağın pilotundaydı.
Bu durumda; üzerine hışım gibi,
ortadan bindirecek gibi gelen
bir uçağı görüp de, ter dökmeyen
çıkmazdı herhalde. Tahminen
uçağa göz kararıyla 70-80 metre
kaldığında süratimiz 90 Knots
kadardı ve bu normal bir kalkış
olarak ele alınamaz ve
düşünülemezdi. Bu noktada;
prematüre bir yerden kesişle,
uçağı perdövites de yapmadan
yerden kopardım. Öbür Tayyare
kanopiyi açmamış olsaydı
şüphesiz daha rahat edecektim.
İniş takımlarının kanopiye
çarpmasından doğrusu endişe
ediyordum. |