İrfan SARP |
Emekli Hava Pilot Tümgeneral |
|
Hürriyet
gazetesinde 6 Mayıs 2018 Pazar
günü çıkan bir haberde de
İngiliz Reuters Ajansına göre
ABD Temsilciler Meclisi'nin
savunma bütçesiyle hazırlanan
yasa tasarısında, Türkiye'ye
geçici olarak silah satışının
durdurulmasına yönelik bir öneri
getirildiği bildiriliyor.
Tasarıda Türkiye ile ilgili bir
bölüm bulunuyor. ABD Savunma
Bakanlığı Pentagon'dan, ABD ile
Türkiye ilişkileri konusunda
Kongre için bir rapor
hazırlanması öngörülüyor ve bu
rapor hazırlanana kadar da
Türkiye'ye büyük savunma
ekipmanlarının satışının bloke
edileceği belirtiliyor. |
İşte bu
noktada, ABD'nin 1970'li
yılların ortasında Türkiye'ye
uyguladığı silah ambargosunu da
dikkate aldığımızda, eğer
F-35'lerin Türkiye'ye verilmesi
engellenirse, TF-X uçağımızın en
mükemmel performansta imal
edilmesinin ne kadar büyük bir
önem taşıdığı ortaya
çıkmaktadır. Uçağın mükemmel
performansı derken de, radarı,
aviyonikleri, silah sistemleri,
motoruyla birlikte, uçağa radara
az görünürlük (stealth) özelliği
kazandıran dahili silah
yuvasında taşıyacağı mühimmatın
ağırlığı, cinsi ve miktarı büyük
önem taşımaktadır. |
TF-X
projesini yakından takip eden
bir arkadaşım, 28.04.2018
tarihli e-mailimle ilgili
görüşlerini bana bildirirken,
TF-X'in dahili silah yuvasında
taşınacak olan hava-yer
mühimmatın cinsinin, patlayıcı
başlığı güçlendirilmiş GBU-39B
tipi SDB (Small Diameter Bomb)
küçük çaplı bombalar olduğunu
izah etti. |
SDB
mühimmatlarının GBU-39B, GBU-40B
ve GBU-53B cinsleri
bulunmaktadır. 250 librelik
MK-81 bombasını güçlendirmek
amacıyla içine yerleştirilen
38 libre (17 kg.) AFX-757
ağırlığındaki yüksek
patlayıcı (High Expolosive)
itki mühimmatı, bu
mühimmatın hassas tapası,
bomba güdüm sistemleri,
otomatik açılan kanatçıkları
ve diğer aparatlarıyla
beraber GBU-39B'nin toplam
ağırlığı 285 libre
olmaktadır. Bombanın üzerine
takılan INS ve GPS güdüm
sistemleriyle CEP'si (Circular
Error Probable) yani
hedeflere vuruş hatası çok
düşürülmüştür. Mesela, GBU-39B'nin
CEP'si 5-8 metre, GBU-53B'nin
CEP'si sadece 1 metredir.
(NOT: CEP'den bahsedince
bizim zamanımızda
F-104'lerden attığımız 750
librelik M-117 bombaları
aklıma geldi. Bu bombaların
güdüm sistemleri
olmadığından, CEP tamamen
pilotun maharetine
kalmaktaydı. Eğer biz 50
feetlik (15 metre) dairenin
içinde bir noktaya isabet
sağlamışsak, başarılı bir
atış yapmış olduğumuz kabul
edilirdi). |
GPS/INS
güdümlü sistemleri bulunan
SDB'ler ile yakıt depoları,
radar antenleri, silah mevzileri
gibi sabit hedeflere taarruz
edilebilirken; termal arayıcı ve
radarlı otomatik hedef
belirleyicilere sahip SDB
modelleriyle tank ve araçlar
gibi hareketli hedeflerin de
tahrip edilebilmesi mümkün
olmaktadır. Betonarme yapılara
taarruzlarda SDB bombası
betonarme malzemeye ancak 3 feet
(91.5 santimetre) nüfuz
edebilmektedir. |
Aşağıdaki
fotoğrafta, F-15E Strike Eagle
uçağının kanat altı
istasyonlarından birine, çift
taraflı olarak takılan GBU-39B
SDB bombaları görülmektedir. MK-81
bombalarının çapları küçük
olduğundan, bir adet 500
librelik bomba yerine bu SDB
bombalarından iki adet
takılabilmektedir. Ayni şekilde,
1 adet 2.000 librelik bomba
yerine SDB bombalarından dört
adet takılabilmektedir. SDB
bombaları, yüksek irtifadan
atıldıktan takdirde, havada
açılan kanatçıklarının meydana
getirdiği kaldırma kuvveti
sayesinde 150 km. mesafeye kadar
süzülebilmekte ve böylece bu
silahları taşıyan uçak, hava
savunma silahlarının etkisine
maruz kalmadan uzak mesafeden
hedefleri vurabilmektedir.
|
Yüksekten atıldıktan
sonra kanatçıkları
açılan SDB bombası
uçuş durumunda. |
|
|
5'nci nesil
muharip jet uçaklarında
mühimmatın gövde içi dahili
silah yuvasında taşınmasının çok
önemli iki gerekçesi olduğu
bilinmektedir. Gerekçelerden
birincisi, uçağın gövde ve kanat
altında paylon ve silah
yüklerinin içeriye alınmasıyla,
yer ve hava radarlarına
verilecek ekoları en az seviyeye
indiren stealth (radara az
görünürlük) özelliğinin
kazandırılmasıdır. Silahların
gövde içine alınmasının ikinci
gerekçesi ise, gövde ve kanat
altında bir yük taşımayarak,
bunların yaratacağı sürüklemenin
(drag) ortadan kaldırılması ve
böylece uçağın havada kalış
süresinin uzatılmasıdır. |
Stealth
özelliğine sahip ilk uçak
ABD Hava Kuvvetleri için
1980'li yılların ortasında
imal edilen F-117 Night Hawk
uçağıdır. İlk imal edildiği
yıllarda "Hayalet Uçak" diye
adlandırılan bu uçağın
radara görünmeyen
özelliğinden istifade
edilerek Birinci Irak
Harekâtı esnasında, çok
yoğun radar ve füzelerle
savunulan Bağdat civarındaki
hedeflerin tahrip ve
tesirsiz hale getirilmesinde
kullanılmıştır. Birinci Irak
Harekâtı, diğer adıyla
Desert Storm, 17 Ocak 1991
günü saat 03.00'de, F-117
kollarının Bağdat
civarındaki Komuta Kontrol
Merkezleri, Başkanlık Sarayı
ve Savunma Bakanlığı
binasına taarruzlarıyla
başlatıldı. Diğer hedefler
de savaş gemilerinden
fırlatılan Tomahawk cruise
füzeleriyle vuruluyordu.
Harekâtın takip eden
günlerinde F-117'ler toplam
1.271 taarruz sortisi icra
ettiler. Bu sorti sayısı,
koalisyona dahil Hava
Kuvvetleri uçaklarının
yaptıkları sorti sayısının
sadece %1'ini teşkil
ediyordu ama taarruz edilen
hedefler üzerindeki
tahribatın %40'ının
F-117'ler tarafından elde
edildiği saptanmıştı. |
Ancak
elektronik ve sensor
teknolojilerinde sağlanan büyük
gelişmelerle birlikte, stealth
uçakların radara görünmezlik
özellikleri de giderek
azalmıştır. Stealth özelliğiyle
imal edilen F-35 uçağının
başlıca kullanıcılarından biri
olan ABD Deniz Kuvvetleri
Komutanı Oramiral Jonathan
Greenert, TIME dergisinin 25
Şubat 2013 tarihli sayısında
verdiği bir beyanatta, gelişen
elektronik sensorların ortaya
çıkmasına bağlı olarak stealth
özelliğinin her geçen gün
değerini kaybettiğini
söylemiştir. (Dergideki ifadenin
İngilizcesi şöyledir:"İmproved
sensors and computing are
eroding stealth's value every
day"). Oramiral Greenert'ın
F-35'in görünmezlik yeteneğiyle
ilgili endişelerini
belirtmesinden kısa süre sonra,
F-35 uçaklarının diğer en büyük
kullanıcılarından ABD Muharip
Hava Kuvveti ."Air Combat
Command" Komutanı Orgeneral
Herbert Carlisle de verdiği bir
beyanatta, diğer ülkelerin
ABD'nin stealth kabiliyetli
uçaklarını tespit ve takip
edebilecek yeni satıhtan havaya
füzeleri geliştirmekte olduğunu
ifade etmiştir. (Beyanatın
İngilizce metni şöyledir: (In a
statement from the Commander of
Air Combat Command, General
Herbert J. Carlisle explained
that other countries were
developing new surface-to-air
weapon systems that may possess
the ability to acquire, track,
and target US stealth aircraft).
F-35'lerin en büyük
kullanıcıları olan Amerikalı
komutanların verdikleri bu
beyanatları takip eden günlerde,
Ruslar ve Çinliler, yeni
teknolojilerle imal ettikleri
VHF frekanslı radarlar sayesinde
stealth uçakları radarlarında
tespit ve takip ettiklerini
söylemişlerdir. Kısa süre önce
Çinliler, ABD Hava Kuvvetlerinin
Güney Kore'deki hava üssünü
kullanan stealth F-22 Raptor
uçaklarını radarlarında tespit
ettiklerini ve uçuşlarını an be
an takip ettiklerini beyan
etmişlerdir. |
Mühimmatın
gövde içi dahili silah yuvasında
taşınmasının ikinci gerekçesi
ise, kanat ve gövde altında hiç
bir paylon, silah yükü ve yakıt
tankı taşımayarak, bunların
yaratacağı sürüklemenin (drag)
ortadan kaldırılması; böylece
uçağın havada uzun süre kalması
ve harekât yarıçapının
uzatılmasıdır. Bu özellik çok
önemlidir. Çünkü kanat ve gövde
altına takılan yakıt tankları ve
mühimmat ve bunların üzerlerinde
taşındığı paylon ve taşıyıcı
aparatları uçağın sürüklemesini
önemli ölçüde artırmaktadır. Üs
ve Filolarda bulunan
dokümanlarda, uçağın cinsine
göre gövde ve kanat altında
taşıdığı her bir paylon, yakıt
tankı ve mühimmatın sürükleme (drag)
katsayısı ve uçağın havada kalış
süresine etkisi ayrı ayrı
belirtilmiştir. Dolayısıyla,
Amerikalı komutanların, Rusların
ve Çinlilerin beyan ettikleri
gibi, 5'nci nesil uçakların
stealth özellikleri giderek
azalsa bile, mühimmatların gövde
içindeki silah yuvasında
taşınmasının önemi o ölçüde
artmıştır ve bir muharip jet
savaş uçağı için vazgeçilmez bir
özelliktir. |
Halen
dünyada uçmakta olan
5'nci nesil uçakların
GÖVDE İÇİ DAHİLİ SİLAH
YUVALARINDA taşınacak
hava yer mühimmatlarının
ağırlıkları ile; 5'nci
nesil olarak imal
edilecek Milli Muharip
Uçağımız TF-X'in GÖVDE
İÇİ DAHİLİ SİLAH
YUVASINDA taşınacak
hava-yer mühimmatının
ağırlığını mukayese etmek
faydalı olacaktır. |
UÇAK TİPİ |
GÖVDE İÇİ HAVA /
YER MÜHİMMATI
|
|
1.000 librelik MK-83
GBU hassas güdümlü
bomba |
|
500 librelik MK-82,
1.000 librelik MK-83
ve 2.000 librelik
MK-84 GBU hassas
güdümlü bombalar |
|
1.460 libre
ağırlığında AS-12
güdümlü bomba ve
1.510 libre
ağırlığında AS-14
hassas güdümlü
bombalar |
Rus Mig LMFS:............... |
|
1.460 libre
ağırlığında AS-12
güdümlü bomba ve
1.510 libre
ağırlığında AS-14
hassas güdümlü
bombalar |
|
1.150 librelik
hassas güdümlü bomba |
|
250 librelik MK-81
SDB (Small Diameter
Bomb - Küçük Çaplı
Bomba) |
|
Yukarıda modelleri verilen 5'nci
nesil muharip uçaklara ilave
olarak halen geliştirme (development)
safhasında olan Güney Kore KAI
KF-X, Hindistan HAL AMCA ve
İsveç Flygsystem 2020 5'nci
nesil savaş uçaklarının da
dahili silah yuvalarında 1.000
libre ve üzeri ağırlıkta
hava/yer mühimmatı taşınmasının
planlandığı anlaşılmaktadır.
|
Dünyada halen kullanılmakta
olan ve geliştirme
safhasında bulunan bütün
5'nci nesil muharip jet
uçaklarının gövde içi dahili
silah yuvalarında 1.000
libre ve üzeri hava/yer
mühimmatı taşınması
plânlandığı halde, o
uçakların benzeri 5'nci
nesil olarak imal edilmesi
kararlaştırılmış olan bizim
TF-X uçağımızın gövde içi
silah yuvasında 250 librelik
hava yer mühimmatı taşınacak
şekilde planlama yapılmış
olması üzerinde önemle
durulmalıdır. |
5'nci nesil muharip jet
uçaklarının gövde içinde
taşıyacakları hava/yer
mühimmatının cinsi, sayısı ve
ağırlığı, kullanıcı Hava
Kuvvetleri tarafından tespit
edildikten sonra uçağın imalatçı
firması bu isteğe göre gövde içi
silah yuvasının enini, boyunu,
derinliğini tasarlayıp silah
yuvasını imal etmektedir. Bu
silah yuvası uçağın omurgası
olarak kabul edilmektedir.
Uçağın omurgası olan silah
yuvası da uçağın gövdesinin
uzunluğu ve hacmiyle doğrudan
orantılı bulunmaktadır. Mukayese
etmek amacıyla ABD Hava
Kuvvetleri tarafından kullanılan
F-22 uçağıyla, Türkiye dahil
dokuz üretim ortağı tarafından
imal edilen F-35 uçağının gövde
uzunlukları aşağıda
gösterilmiştir: |
UÇAK TİPİ |
GÖVDE UZUNLUĞU |
F-22 |
18.90 metre |
F-35 |
15.67 metre |
TF-X |
19 metre |
|
TF-X
uçağımızın yukarıdaki
listede görülen gövde
uzunluğu TAI tarafından
açıklanmıştır. TF-X
uçağımıza gövde içi silah
yuvasının yerleştirilmesinde
en başta gelen faktör olan
gövde uzunluğunun F-22
uçağından 10 santimetre
fazla; F-35 uçağından da 3
metre 32 santimetre fazla
olacağı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla F-22 ve F-35
uçaklarından boyu bir parça
uzun olarak imal edilecek
TF-X uçağımızın gövde içi
dahili silah yuvası
boyutlarının, en az F-22 ve
F-35 uçakların gövde içi
dahili silah yuvalarının
boyutları kadar imal
edilerek o uçakların
taşıdığı 1.000 ve 2.000
librelik mühimmatı
taşımasında teknik açıdan
hiç bir problemin olmaması
gerekir. |
28.04.2018
tarihli yazımın bir yerinde TF-X'in
gövde içi dahili silah yuvasında
taşınması planlanan küçük
boyutlu mühimmatla ilgili olarak
şu görüşümü ifade etmiştim: |
"...................TF-X
uçağının gövde içine küçük
boyutta düzenlenecek dahili
silah yuvasına uygun küçük
ebatlı daha güçlü bir mühimmat
imal edilse bile, bu küçük
çaptaki mühimmatlarla, hiçbir
şekilde 1.000 libre ve üzeri
ağırlıkta bir mühimmatın meydana
getireceği tahrip gücünü elde
etmek teknik olarak mümkün
olamayacaktır". |
Şimdi
konunun biraz ayrıntılarına
girilmesi faydalı olacaktır.
TF-X'in gövde içi dahili
silah yuvasında taşınması
planlanan SDB - Küçük Çaplı
Bomba'nın patlayıcı
başlığının ağırlığı ile Hava
Kuvvetlerimizin envanterinde
bulunan MK serisi bombaların
patlayıcı başlıklarının
ağırlıkları, mukayeseli
olarak aşağıdaki çizelgede
görülmektedir. |
BOMBANIN TİPİ |
BOMBANIN AĞIRLIĞI |
PATLAYICI
BAŞLIĞININ AĞIRLIĞI |
MK-81GBU-39B (SDB) |
285 libre |
96 libre (44 kg) +
vuruşta kinetik
enerjiyi artıran 38
libre (17 kg) AFX-757
High Explosive |
MK-82 |
500 libre |
192 libre ( 89 kg.)
|
MK-83 |
1.000 libre |
445 libre (202 kg.) |
MK-84 |
2.000 libre |
945 libre (429 kg.) |
|
Patlayıcı
başlıklarının ağırlıkları
dikkate alındığında; 2.000
librelik bir MK-84
bombasının patlayıcı başlığı
ağırlığının, 285 librelik
bir GBU-39B (SDB) bombasının
patlayıcı başlığının
ağırlığından yaklaşık 7
misli daha fazla olduğu
görülecektir. |
Bir hava
harekatında hangi cins hedefe
hangi cins mühimmatla taarruz
edilmesi gerektiğinin hedef
analizleri yapılırken kullanılan
JMEM (Joint Munitions
Effectiveness Manual)
dokümanında 250 librelik bir
bombanın etkisi ile 2.000
librelik bir bombanın etkisi ve
hedef üzerindeki tahribatın
derecesi görülebilmektedir. Eğer
bir hedefin tahribi için 250
librelik bir bomba yeterliyse,
bir yumurtayı balyozla kırmak
durumunda kalmamak için 2.000
librelik bomba israf edilmez.
Ama JMEM dokümanı bir hedefin
tahribi için 2.000 librelik
bomba kullanılmasını
gösteriyorsa, bu hedefe 250
librelik bomba kullanılması da
bir israftır. Irak Harekatı'nda
kullanılan bombaların seçimi
buna çok güzel bir örnek teşkil
etmektedir. |
Birinci Irak
Harekatı, diğer adıyla Desert
Storm, 17 Ocak 1991 günü Bağdat
lokal saatiyle sabaha karşı
03.00'de, F-117 kollarının
Bağdat civarındaki komuta
kontrol merkezleri, Başkanlık
Sarayı ve Savunma Bakanlığı
binasına taarruzlarıyla
başlatıldı. Diğer hedefler de
savaş gemilerinden fırlatılan
Tomahawk cruise füzeleriyle
vuruluyordu. Harekatın takip
eden günlerinde F-117'ler toplam
1.271 taarruz sortisi icra
ettiler. Bu sorti sayısı,
koalisyona dahil Hava Kuvvetleri
uçaklarının yaptıkları sorti
sayısının sadece %1'ini teşkil
ediyordu ama taarruz edilen
hedefler üzerindeki tahribatın
%40'ının F-117'ler tarafından
elde edildiği saptanmıştı. Bu
taarruz sortilerinde Dicle ve
Fırat nehirleri üzerinde bulunan
toplam 43 adet köprüden 39 adedi
F-117'ler tarafından atılan
2.000 librelik MK-84 LGB
bombalarıyla tahrip edildi. Eğer
JMEM dokümanlarında gösterildiği
gibi bu köprülere karşı 2.000 lb.
değil de MK serisi bombaların
daha küçük ağırlıktaki 250 lb.,
500 lb. ve 1.000 librelik
bombalar kullanılsaydı, köprüler
yıkılmayabilecekti. |
Belki
konumuzun biraz dışına çıkacağız
ama bir hedefin imha edilmesine
ihtiyaç duyulduğunda ne kadar
ağırlıkta bir bombaya ihtiyaç
duyulacağı tespit edildikten
sonra bu bombanın bir fabrikaya
sipariş üzerine imal
ettirilmesine bir örnek ABD Hava
Kuvvetleri için ısmarlanan GBU-43B
MOAB bombasıdır. Amerikalılar
New York'taki ikiz kulelere 11
Eylül'de intihar saldırıları
yapanların Afganistan'da
yuvalanan Taliban militanları
olduğu gerekçesiyle bu ülkeyi
işgal etmiş ve tespit ettikleri
Taliban hedeflerini hava
taarruzlarıyla etkisiz hale
getirmeye başlamışlardı.
Amerikalılar, aldıkları bir
istihbaratla, Taliban
yöneticilerinin ana
karargahının, derin bir mağara
içinde olan yeri tespit
edilmişti. Talibanın üst düzey
yöneticilerinin içinde yaşadığı
bu mağaranın derinliği de
istihbar edildikten sonra
burasının tahrip edilmesi için
hangi ağırlıkta bir bombanın
yeterli olabileceği hesaplanmış
ve aşağıda fotoğrafı görülen GBU-43B
MOAB ismi verilen 21.700 libre
(evet, yanlış okumadınız. 21 bin
700 libre!) ağırlığındaki bomba
siparişi verilmiştir. |
|
Özel
siparişle imal edilen bu
bomba, 13 Nisan 2017
tarihinde, Taliban
yöneticilerinin toplu olarak
bulunduğu Nangahar
eyaletinin Achin şehri
yakınlarındaki merkez
karargahı mağaranın üzerine
bir C-130 uçağından
atılmıştır. Taliban
karargahının bulunduğu yerin
fotoğrafı ile, bombanın
atıldığı tarihten bir gün
sonra çekilen yukarıdaki
fotoğrafta tahribatın
derecesi görülmektedir.
|
Yukarıdaki bu
olayı anlatmamın sebebi, bu
bombalardan bizim de almamız
gerekir şeklinde yorumlanmasın.
Her ülke kendisine yönelik
tehdide bağlı olarak tespit
edeceği öncelikler ve harekât
ihtiyaçlarına ve bunlara bağlı
olarak Hava Kuvvetleri için
gerekli olan mühimmatın sayısını
ve cinsini elbette kendisi
seçer. |
Afganistan'da
Taliban üst yönetiminin
bulundukları yer altı
karargâhının tahrip edilmesiyle
ilgili taarruzdan bahsederken,
Silahlı Kuvvetlerimizin Afrin
harekâtı sırasında ortaya
çıkardıkları terörist yuvaları
mağaralar bende çağırışım yaptı.
Afrin Operasyonu için 20 Ocak
2018 tarihinde başlatılan Zeytin
Dalı harekâtında kahraman
askerlerimiz, Hava
Kuvvetlerimizin muharip uçakları
desteğinde Afrin'e
girdiklerinde, teröristlerin
gizlendiği birbirine bağlantılı
kilometrelerce uzunlukta
labirent tüneller bulunmuştur.
Aşağıya fotoğrafları çıkarılan
bu tünellerin kara silahlarıyla,
obüs ve ağır havan toplarıyla
tahrip edilemeyecek kadar
korunmalı oldukları
fotoğraflarda belli olmaktadır.
Afrin'de olduğu gibi, Kuzey
Irak'ta ve yurdumuzun içinde
güneydoğu bölgesindeki dağlık
alanlarda da hain PKK'ların
gizlendikleri mağaralar olduğu
basın haberlerinde yer
almaktadır. Bu mağaraların da
ancak güçlendirilmiş ağır hava
silahlarıyla etkisiz hale
getirilmeleri mümkün
olabilecektir. |
|
Görüşlerimizi aşağıdaki
madde başlıkları altında
şöyle özetleyebiliriz: |
1. Halen
envanterimizde bulunan F-4E 2020
ve F-16C/D uçakları en eski
modellerinden başlayarak servis
dışı bırakıldıktan sonra, açık
kaynaklarda yer alan bilgilere
göre, Türk Hava Kuvvetlerimizin
muharip jet uçakları gücünü, 100
civarında temin edilmesi
planlanan F-35A uçakları ile 29
Ekim 2023 tarihinde ilk uçuşunu
yapması ve 2029 yılından
itibaren muharip filolarda
yerini alması planlanan 250
civarında Milli Muharip Uçak TF-X'ler
teşkil edecektir. |
2.
ABD'nin 1970'li yılların
ortasında Türkiye'ye
uyguladığı silah ambargosu
gibi, gelecekte de bir silah
ambargosu uygulayabileceği,
ABD'nin kanun koyucuları,
Senato ve Temsilciler
Meclisi üyelerinin kısa süre
önce verdikleri beyanatlarla
su yüzüne çıkmıştır. Böyle
bir uygulama yapıldığı
takdirde her halde bundan en
fazla Hava Kuvvetlerimizin
F-35 projesi olumsuz yönde
etkilenecektir. F-35A'ların
temininde ve idamesinde
ABD'nin uygulayabileceği
silah ambargosu yüzünden bir
kısıtlamaya uğranıldığı
takdirde, TF-X filolarımız,
Türk Hava Kuvvetlerimizin
yegane muharip uçak gücünü
teşkil edecek uçak tipleri
olacaktır. Bu sebeple F-35
uçakları envanterimizde
yokmuş gibi farz edip, TF-X
uçağımızın en mükemmel
performansa sahip bir uçak
olarak imal edilmesi hayati
önem taşımaktadır. |
3. Muharip
uçakların performanslarının
mükemmelliği, en başta motoru
olmak üzere, radarı,
aviyonikleri, silah sistemleri,
taşıyacağı yakıt ve silah
yüküyle değer kazanmaktadır.
Sayılan bu parametreler içinde
TF-X uçağının gövde içi silah
yuvasında taşınacak hava/hava ve
hava/yer mühimmatının cinsleri,
sayıları ve ağırlıkları da
hayati öneme sahip
bulunmaktadır. |
4. 2029
yılından itibaren filolarda
yerini alması planlanan TF-X
uçaklarımızın 2070'li
yıllara kadar envanterimizde
kalacağı farz edilmektedir.
Dolayısıyla harekât
ihtiyaçlarımız için halen
yeterli olabileceği
düşünülen 285 librelik küçük
çaplı SDB mühimmatlarının,
çok uzun vadede yeterli
olamayabileceği ihtimali göz
önünde bulundurulmalıdır.
|
5. Uçağın
omurgasını teşkil eden gövde içi
dahili silah yuvasında
gelecekteki harekât görevlerimiz
için 250 libreden daha ağır bir
hava/yer mühimmatının taşınması
ihtiyacı ortaya çıktığında, bu
mühimmatın taşınması için TF-X
uçağının ana omurgasını
değiştirmek ve büyültmek, uçağı
yeniden imal etmek kadar olmasa
bile, uçağın gövdesi üzerinde
çok büyük mühendislik
çalışmaları ve yapısal tadilat
işlemleri yapılmasını
gerektirecektir. Bu işlemlerin
uygulanmasının hem büyük zaman
kaybına hem de paraya mal
olacağını tahmin etmek güç
değildir. Bütün bu gerçekler göz
önüne alındığında, 5'nci nesil
TF-X uçağımız sıfırdan imal
edilirken, bu uçağın gövde
içinde taşıyacağı silahların
cinsleri, miktar ve
ağırlıklarıyla ilgili kararın
doğru verilmesinin ne kadar
hayati önem taşıdığı ortaya
çıkmaktadır. |
6. TF-X
uçağımızın imalat
projesinden sorumlu Savunma
Sanayi Müsteşarlığı ile
imalatçı firma TAI
yetkilileri, değişik
tarihlerde basına yaptıkları
açıklamalarda, TF-X uçağını
gelecekte yabancı ülkelere
pazarlamayı düşündüklerini
ifade etmişlerdir. Bu amaca
yönelik olarak yabancı
ülkelerde tertiplenen
havacılık fuarlarında TF-X'in
tanıtımı ve pazarlamasını
yapmaktadırlar. Eğer bir
muharip uçak yabancı
ülkelere pazarlanacaksa, o
uçağın her şeyden önce
dünyada rakipleri olan diğer
muharip uçakların sahip
oldukları uçuş performansı
kadar, taşıdıkları silah
yüklerinin ağırlık ve
sayılarının da dikkate
alınacağı tabiidir. Bir
yabancı ülke, satın almak
için değerlendirdiği iki
namzet uçaktan biri gövde
içi silah yuvasında 250
librelik bomba
taşıyabilirken diğeri 1.000
libre ve üzeri bomba
taşıyorsa, elbette daha ağır
silah yükü taşıyan uçağı
tercih edecektir. |
7. Hava
Kuvvetlerimizin envanterine
girmesi planlanan F-35A
uçakları, gövde içi dahili
silah yuvalarında hava/hava
füzelerine ilave olarak MK
serisi mühimmattan 500 lb,
1.000 lb. ve 2.000 libre
ağırlıktaki hassas güdümlü
bombaları taşıyabilmektedir.
TF-X uçaklarımızın da gövde
içi dahili silah yuvasında
aynen F-35 uçaklarında
olduğu gibi, MK.serisi 500
lb, 1.000 lb ve 2.000 libre
ağırlıktaki bombaları
taşıyacak şekilde planlama
yapılmasının gerektiğine
inanılmaktadır. |
|