Ben Kimim

 
 
 

JAPONYA'NIN 6'NCI NESİL STEALTH F-3 MUHARİP UÇAK PROGRAMI

 
İrfan SARP
Emekli Hava Pilot Tümgeneral
 

Japonya'nın 6'ncı nesil muharip uçak programıyla ilgili olarak Hollanda merkezli araştırma ve düşünce kuruluşu TNI (Trans National Institute) bülteninde 31 Temmuz 2019 günü Sebastian Roblin imzasıyla çok ilginç bir yazı yayınlandı. Yazının başlığı: "Say Good Bye, F-35: Japan's 6th Generation Fighter Might Be the Best Yet" (F-35'e Güle Güle Deyin: Japonya'nın 6'ncı Nesil Savaş Uçağı Çok Daha İyi Olacak.)

Bu başlıkla çıkan yazıda, Japon Hükümeti'nin 2019 Yarıyıl Savunma Gözden Geçirme Raporu'nda, kendi imalatları F-3 hava üstünlüğü stealth savaş uçağı programıyla ilgili olarak alınan önemli bir karara dikkat çekilmektedir. Yazıda, Japonya'nın uzun yıllar süren tereddütlerden sonra, halen mevcut F-35 filolarını takviye için yabancı imalatı stealth uçak almak yerine, kendi yerli dizaynı olan 6'ncı nesil Mitsubishi F-3 hava üstünlüğü / stealth muharip uçağını geliştirmeye karar verdiği belirtilmektedir. Bu karar, Şubat 2019'da Japon Savunma Bakanlığı'nın bir toplantısında Jane's kuruluşuna da açıkça teyit edilmiştir. Savunma Bakanlığı'nın açıklamasında, F-3'ün performans ihtiyaçlarının 2020 yılı bütçesinde açıklanacağı, 2021'de geliştirmenin başlayacağı ve ilk uçuşun 2030 yılında yapılmasının hedeflendiği belirtilmiştir.

Mitsibushi 6th Generation Stealth Fighter F-3 Concept
(Uçağın gövde altında dahili silah yuvasının açık durumdaki kapağı görülmektedir)

Mart 2018'de yayınlanan bir televizyon programında da, F-3 uçağı için geliştirilmekte olan yüksek takatli XF 9-1 turbofan motor ile AESA (Active Electronically Scanned Array) radarının özellikleri gösterilmişti. Televizyon programında projenin geliştirme masraflarının 45 Milyar Dolar olacağı açıklanmıştı.

Japonlar 2016'da ATD (Advanced Technological Demonstrator) X-2 Shinshin uçağını uçurarak, stealth uçak imalatı teknolojisinde bir dönüm noktasına geldiklerini göstermişlerdir. 2007 yılında başladıkları programda, yeni geliştirdikleri kompozit seramik/silikon karbid maddeleriyle gövde sathını imal etmişlerdi. Bu teknik uygulamayla elde edilen görünmezlik kabiliyeti sayesinde uçağın radar görüntüsü, büyük bir böceğin görüntüsüne kadar indirilmiştir. Takat yönlendirme (thrust vectoring) sistemine sahip güçlü bir türbofan motorla üstün bir manevra ve super cruise (afterburner kullanmadan ses üstü uçuş) kabiliyetleri kazanılmıştır. Ancak ATD X-2 Shinshin, sadece bir teknik uygulama platformu olarak kalmış, gerçek boyutlarda bir muharip uçak olarak düşünülmemiştir. Japonlar bu uçağın bir muharip model olarak geliştirilmesinin ve belli sayıda imal edilmesinin 40 milyar dolar gibi yüksek bir maliyeti olacağını hesaplayınca program dondurulmuş ve yeni uçak tedariki için yabancı uçak firmalarından Bilgi İstek Mektubu ile teklifler istenmiştir. Japonlar bu amaçla muharip uçak imal eden Amerikan Lockheed Martin ve Grumman firmalarıyla ve İngiliz BAE firmasıyla görüşmelerde bulunmuştur. Ancak bu görüşmelerde, imal edilecek uçağın 5'nci nesil modeller olacağı ve İngiliz Tempest ile Avrupanın FCAS (Future Combat Air System) gibi 6'nci nesil uçakların özelliklerini taşımayacağının anlaşılması, Japonları, kendi 6'ncı nesil muharip uçaklarını yapmaya yönlendirmiştir.

Japonlar, kendi 6'ncı nesil muharip uçağını yapmaya yönlendiren önemli faktörleri şöyle belirtmişlerdir. Gelişmiş askeri uçak fabrikalarının imalatına çok uzun süre ara verildiğinde, yerlerine konamayacak tecrübeli mühendislerin işten ayrılması, imalat hatlarının kapanmasıyla mevcut teknolojinin elden çıkması gibi yerine getirilmesi çok uzun zaman alacak durumlarla karşılaşılmaktadır.Yapılan analizlerde, eğer Japonlar kendi stealth muharip uçağını imal etmeye hemen başlamazlarsa, bunu gelecekte başarmalarının imkânsız olacağını ve böylece kendilerinin yıllardır bağımlı oldukları ABD'nin savunma sanayi kuruluşlarının egemenliğinden kurtulma ümitlerinin kalmayacağını değerlendirmişlerdir.

Japonların tedarik safhasında olan 42 adet F-35A uçağına ilave olarak 105 adet daha F35A ve F-35B almak istediği açıklandığında, savunma analistleri bu tedariklerin, F-3 programını sona erdireceği tahmininde bulunmuşlardı. F-35 uçakları havadan havaya kullanılma rolünden çok, asli olarak taarruzi rolde kullanılmak üzere dizayn edilmiştir. Japon Hava Kuvvetleri uçaklarının taarruzi rolde kullanılması imkânları mevcut olmakla beraber, muharip uçak tedarik planları ile her türlü uçuş ve yer eğitimleri, kuvvetin asli ve öncelikli görevinin hava savunma/av rolünde olması şeklinde yapılandırılmıştır. Hava savunma/av uçağına öncelik verilmesinin gerekçesi, yıllık uçuş istatistiklerinde çarpıcı bir şekilde görülmektedir. Meselâ 2018 yılı içinde Japon Hava Kuvvetleri'nin av/önleme uçakları, Rus ve Çin Hava Kuvvetleri askeri uçaklarına günde ortalama üç önleme sortisi yapmışlardır. Bunun yanında Çin Hava Kuvvetleri, Japon Hava Kuvvetleri'ne karşı 6'ya 1 oranında daha güçlüdür ve ayrıca, Çin J-11D ve J-20 uçakları, kalite olarak Japonların geleneksel kalite üstünlüğü avantajıyla da başa baş yarışmaktadır.

Japon Hava Kuvvetleri'nin sahip olmak istediği hava savunma/av önleme uçağında bulunması istenen performans özellikleri, bütün havacılar tarafından çok iyi bilindiği şekilde şöyle sıralanmaktadır:

* Havada uzun süre kalabilmeli ve uzak mesafelerde, yüksek ve alçak irtifalarda uzun süre devriye görevi yapabilmeli,

* Yaklaşan hedefleri en kısa sürede önleyebilmek için yüksek sürate sahip olmalı,

* Yakın mesafede girilecek bir dogfight durumunda hasım uçağa üstünlük sağlayacak bir manevra kabiliyetine sahip olmalı.

Eskiden beri bilinen, bu klasik uçuş performansları ile Japon Hava Kuvvetleri envanterindeki 40 yıllık F-15J Eagle uçakları, F-35'lere üstünlük sağlamaktadır. Ancak F-35'lerin stealth özelliği ile radar kesitinin (RCS) çok küçük olması, güçlü AESA radarı ve ağ merkezli sensörleri ile yaklaşan muhasım uçağa görünmeden onları uzak mesafelerden görerek üstünlük sağlayabilmektedir. Şimdi Japonlar, hem stealth özelliği olan hem de havadan havaya üstün performansta bir uçağa sahip olmak istemekte ve F-3 uçağının bu özellikleri taşıyacak şekilde imal edilmesiyle, gelecekte tam istedikleri performansta bir uçağa kavuşacaklarını düşünmektedirler.

Yakın zaman önce Japon Savunma Bakanlığı sözcüsü tarafından Hava Kuvvetlerinin programları konusunda düzenlenen bir basın toplantısında Jane's kuruluşu temsilcisi, F-3 uçağında olması istenen vazgeçilmez kriterlerin ne olduğunu sormuştur. Savunma Bakanlığı sözcüsü vazgeçilmez kriterleri şöyle sıralamıştır:

1. İlk vazgeçilmez kriter, bu uçağın hava üstünlüğünün elde edilmesinde istenen mükemmel manevra kabiliyeti ve yüksek uçuş süratine sahip olmasıdır.

2. Uçak geliştirmeye (upgrade) müsait olmalıdır.

3. Yerli teknoloji ile üretilmelidir.

4. Yerli imkânlarla idame ve işletmesi sağlanabilmelidir.

Savunma Bakanlığı sözcüsü tarafından açıklanan bu vazgeçilmez kriterler, Hava Kuvvetlerinde fazla sayıda F-35 uçağı varken Japonların neden F-3 programına geri döndüklerinin gerekçesini çok açık ve net bir şekilde izah etmektedir. Çünkü F-35 uçağı, Japon Hava Kuvvetlerinin görev fonksiyonları kapsamında arzu edilen ve yukarıda sıralanan vazgeçilmez kriterlerini karşılamaktan uzaktır.

Japonların F-3 programını bıraktıkları yerden başlamalarının diğer bir gerekçesi de bu uçağı yabancı ülkelere pazarlayarak toplam maliyetini düşürme amacı gütmeleridir. Bilindiği gibi Japonya'da yerli imalat olan askeri araç, silah ve malzemenin dış ülkelere ihraç edilmesini yasaklayan bir kanun uygulanıyordu. Japon Parlamentosu, 2014 yılında çıkardığı bir kanunla silah ihracatı yasağını kaldırdı. Bu kanun uyarınca Japon sanayicilerin belli kriterler dahilinde yabancı ülkelere uçak, silah, araç ihraç edebilmelerinin yolu açıldı.

F-3 Nasıl Bir Uçak Olacak?

Resmi açıklamalara göre F-3, çift motorlu ve gövde içi dahili silah yuvasında 6 adet çeşitli mühimmat taşıyabilecek bir uçak olacaktır. Yayınlanan konsept fotoğraf ve çizimlerinden, uçağın son şeklinin henüz belli olmadığı ve bunun biraz zaman alacağı anlaşılmaktadır.

Mamafih, Japon mühendislerin uçakta bulunmasını istedikleri teknolojiler hakkında şimdiden bilgi sahibi olunmuştur. Bu bilgilerden biri, uçağa takılacak turbofan motorla ilgilidir. Japonlar, F-3 uçağında kullanmayı planladıkları, Ishikawa Heavy Industries firması tarafından üretilen XF-9-1 turbofan motorunun testlerini bu yıl içinde yapmaya başlamışlardır. Bu motorun military takatinin 26,500 pound ve afterburnerli takatinin 35.200 pound olacağı belirtilmiştir. XF-9-1 motoru, 1.800 santigrad üst limit ısı derecesinde çalışacak şekilde dizayn edilmiştir. Bugün dünyanın değişik ülkelerinde uçmakta olan F-16 uçaklarının %70'inde kullanılan General Electric yapısı F110-GE-129 motorlarının afterburnerli 29.500 pound olan takati ile Japon XF-9-1 motorunun 35.200 pound takati mukayese edildiğinde ve F-3 uçağı üzerinde bu XF-9-1 motorundan iki adet bulunacağı dikkate alındığında, F-3'ün ne kadar güçlü bir muharip uçak olacağı kolayca anlaşılmaktadır.

Japon motor mühendisleri ayrıca XF-9-1 motorunun üç yöne hareketli motor takat nozulu (three dimensional thrust vectoring nozzles) uygulaması üzerinde çalışmaktadırlar. Bu uygulamayla motorun takati istenen her yöne 20 derecelik bir açıyla yönlendirilmiş olacaktır. Japonlar bu uygulamayla F-3 uçağının, F-22 ve SU-35 uçağının manevra kabiliyetine eşit bir kabiliyete erişeceğini hesaplamaktadırlr. Hareketli nozul ve yönlendirilmiş takat uygulaması sayesinde F-3'ün kendisine yaklaşan füzelerden seri manevralarla kaçınması imkanı sağlanacağı gibi, muhasım uçaklara karşı manevra üstünlüğü de kazanılabilecektir.

F-3 uçağının kokpit düzenlenmesinde Japonlar, F-35'te olduğu gibi Pilot Uçuş Başlığı Görüntü Sistemi (Helmet Mounted Display) yerine, klasik Head Up Display sistemini kullanmayı düşünmektedirler.

Japonlar F-3 üzerinde güçlü, süratli bir datalink ve ağ merkezli sensörler ile dost uçaklarla bilgi alışverişi temin etmeyi ve kendisinden sayıca üstün muhasım uçaklar ve özellikle Çin'in J-20 Stealth muharip uçağı ile gelecekte envantere girecek H-20 stealth bombardıman uçağına karşı mücadelede başarılı olmayı planlamaktadır.

Japonların oldukça fazla sayıda 5'nci nesil stealth F-35 uçağına sahip olmalarına rağmen, kendi yerli 6'ncı nesil stealth uçaklarını yapmaya karar vermelerinin sebep ve gerekçelerini bizim çok iyi analiz etmemiz gerekmektedir. Japonya gibi İngiltere de oldukça fazla sayıda F-35 uçağına sahip olduğu halde yerli imkanlarıyla Tempest 6'ncı nesil stealth muharip uçağını yapmaya karar vermiştir. Yaklaşık bir yıldır F-35 uçağını kullanan ve geleneksel olarak havacılıkta büyük söz sahibi olan İngiltere ve Japonya acaba neden stealth kabiliyetli F-35 uçaklarıyla yetinmemiş ve kendi stealth kabiliyetli uçaklarını yerli imkanlarıyla yapmak istemişlerdir? Japonya ve İngiltere'nin bu kararı almalarında kendileri için geçerli pek çok sebebin yanında, herhalde F-35 uçağının istedikleri performansta bir uçak olmadığını değerlendirdiklerini tahmin etmek hiç de zor değildir.

ABD'nin F-35 ortak imalatçı ülkelerle ( ABD, İngiltere, İtalya, Avustralya, Hollanda, Norveç, Danimarka, Kanada) aldığı müşterek bir kararla Türkiye'yi F-35 programından çıkarmalarının Türkiye'nin yararına olduğunu ve bunu fırsata dönüştürebileceğimiz görüşümü daha önce F-35'le ilgili kaleme aldığım makalelerimde okurlarımla paylaşmıştım. F-35 programından çıkarılmakla şimdi Türkiye'nin önünde, kendi Milli Muharip Uçağımızı, F-35 uçağından çok daha mükemmel bir performansta imal etmek üzere bir imkan doğmuş ve yeni bir ufuk açılmıştır.

İrfan Sarp
7 Ağustos 2019