İrfan SARP |
Emekli Hava Pilot Tümgeneral |
|
5’nci Nesil radara düşük
görünümlü Stealth kabiliyetli
uçakların görünmezlik
yeteneğinin giderek azaldığına
dair son yıllarda basında pek
çok haber yayınlanmış ve
açıklamalar yapılmıştır.
Havacılık konularında uzman
Defence News yazarı Sebastian
Sprenger’in 29 Eylül 2019
tarihinde çıkan makalesinde de
F-35 JSF uçağının, Alman
HENSOLDT firmasının ürettiği
Twinvis-Passive radarla takip
edildiği anlatılmıştır.
Makalede, 2018 Nisan ayında
Berlin / Schoenefeld
havalimanında düzenlenen
havacılık fuarına katılmak üzere
ABD’nin Arizona eyaletindeki
Luke Hava Üssü’nden kalkan ve
ara meydanlara inmeden, havada
yakıt ikmali yaparak 11 saatlik
direkt bir uçuşla Berlin
Schonefeld havaalanına gelen
ikili F-35 kolunun Airshowdan
sonra geriye dönüş rotasında
Twinvis radarıyla 150 kilometre
takip edildiği anlatılmaktadır.
Twinvis radarının fotoğrafı
aşağıya çıkarılmıştır. |
|
HENSOLDT firmasının küçük ticari
aracına yerleştirilen Twinvis
radar cihazının katlanan anteni,
özel bir görev için ihtiyaç
duyulduğunda aracın içinden
yukarıya çıkarılmakta ve aracın
motorundan elde edilen güçle
radarının çalıştırılıp skobunda,
havadaki araçların tespit ve
takibi yapılabilmektedir. Geçmiş
yıllarda yüksek dağ tepelerine
yerleştirilen ve kilometrelerce
uzaktan görülen devasa
radarlarla bu Twinvis radarı
boyutlarının küçüklüğü ve
operasyon özellikleri açısından
mukayese edildiğinde, elektronik
ve radar teknolojisinde ne kadar
büyük bir aşama kaydedilmiş
olduğu kolayca
anlaşılabilmektedir. |
Aslında F-35 uçağının radara
düşük görünümlü Stealth
yeteneğinin giderek
azaldığına dair bir beyanat
bundan altı yıl kadar önce
uçağın sayı olarak en büyük
kullanıcılarından biri
durumunda olan ABD Deniz
Kuvvetleri’nin Komutanı
Oramiral Jonathan Greenert
tarafından açıklanmıştı.
TIME dergisinin 25 Şubat
2013 tarihli sayısında F-35
JSF uçağıyla ilgili "THE
MOST EXPENSIVE WEAPON EVER
BUILT" başlığıyla çıkan
makalede, ABD Deniz
Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Greenert gelişen sensorların
ortaya çıkmasına paralel
olarak stealth özelliğinin
her geçen gün değerini
kaybettiğini söylemişti. Bir
süre sonra da ABD Muharip
Hava Kuvveti (Air Combat
Command) Komutanı Orgeneral
Herbert Carlisle verdiği bir
beyanatta, diğer ülkelerin
ABD'nin stealth kabiliyetli
uçaklarını tespit ve takip
edebilecek yeni satıhtan
havaya füzeleri
geliştirmekte olduğunu
açıklamıştı. |
ABD’li komutanların F-35’in
Stealth yeteneğiyle ilgili
endişelerini belirtmesinden kısa
süre sonra Ruslar ve Çinliler,
radara görünmez denilen Stealth
uçakları yeni imal ettikleri
radarlarla takip edebildiklerini
beyan etmişlerdi. Çinliler 2016
yılı Ekim ayında Hong Kong
yakınlarındaki Zhuhai Air
Show'da, stealth uçakları takip
ettikleri VHF bantlı radarı
sergilemişler ve isteyen
ülkelere bu radarı
satabileceklerini
açıklamışlardı. Söz konusu yer
radarının fotoğrafı aşağıda
görülmektedir. Çinliler ayrıca
Güney Kore’de üslenen ABD Hv.Kv.
F-22 Raptor Stealth uçaklarının
uçuşlarını da radarlarında takip
ettiklerini açıklamışlardı.
|
|
En son Nisan 2018’de
düzenlenen Berlin /
Schoenefeld Airshow’u takip
eden günlerde Alman HENSOLDT
firmasının ürettiği Twinvis
radarıyla F-35 uçağının
takip edildiğinin
açıklanması, Stealth
teknolojisine sahip muharip
uçakların görünmezlik
yeteneklerinin giderek
ortadan kalktığına dair daha
önceki yıllarda değişik
kaynaklar tarafından
açıklanan görüşleri bir
bakıma teyit etmiştir. |
Söz konusu havacılık fuarına
katılmak üzere Arizona
eyaletindeki Luke hava üssünden
kalkacak iki F-35 uçağının
Berlin Schonefeld havaalanına
gelmesi programı belli olunca,
Alman HENSOLDT firmasının
yöneticileri bunun kendileri
için büyük bir fırsat olacağını
düşünmüşler ve imal ettikleri
Twinvis Passive radarının bir
stealth uçağı takip etmek
yeteneğinde olduğunu fuara
katılan herkese canlı olarak
göstermeyi planlamışlardır. Bu
amaçla, Schonefeld Airshow’da
HENSOLDT firmasına tahsis edilen
bölümdeki büyük bir panoya,
bölgedeki bütün uçuşların
Twinvis radarında görülen
ekolarını büyütülmüş olarak
yansıtacak bir sistem
kurmuşlardır. NOT: Aşağıdaki
fotoğrafta HENSOLDT Twinvis
radarının Airshow’daki standının
duvarındaki büyük panoya
yansıtılan uçak ekoları
görülmektedir (Fotoğrafın
sağında ve solundaki girintili
çizgiler; doğuda Polonya, Çekya;
güneyde Avusturya İsviçre ve
batıda Fransa sınırlarını
göstermektedir). |
|
Berlin / Schonefeld fuarına
Amerikalı yetkililer büyük
önem vermişler ve iki F-35
uçağını havada yakıt
ikmaliyle 11 saatlik direkt
uçuşla fuara getirmişlerdi.
F-35’lerin havada uzun süre
kalış rekoru kırarak
yaptıkları bu uçuşun F-35
JSF programına katılmaya
ikna edemedikleri Almanları
bir bakıma
etkileyebileceklerini
düşünmüşlerdi. Havaalanında
firmaya tahsis edilen büyük
bölümün yakınına park
ettirilen iki F-35 uçağını
görmek için gelen
ziyaretçilere üzerinde F-35
resimleri ile bir tarafında
Amerikan diğer tarafında
Alman bayraklarıyla süslenen
şapka ve eşarpları promosyon
olarak dağıtmışlardı.
Elbette fuara gelen herkes
reklamı bu kadar yapılan
F-35 uçağının yapacağı
gösteri uçuşunu bekliyordu.
Fuara katılmak üzere değişik
ülkelerden gelen sivil ve
askeri uçaklar,
helikopterler, ve Almanların
kendi uçakları, fuara
katılan seyircilere belli
bir sırayla uçuş
gösterilerini sundular.
Bütün bu uçuşlar, isteyen
herkes tarafından HENSHOLDT
firması standındaki büyük
radar ekranında
izlenebiliyordu. F-35
uçağını radarlarının
ekranına yansıtıp bunu
herkese göstermek isteyen
HENSHOLDT firmasının
temsilcileri ve mühendisleri
de büyük bir heyecanla
F-35’in uçuşunu
bekliyorlardı. Ancak her ne
sebeptense, F-35 uçağı
gösteri uçuşu için
kalkmamıştır. F-35 uçağının
gösteri uçuşuna neden
kalkmadığını öğrenmek
isteyen ilgililere, gösteri
uçuşları için düzenlenen
uçuş programında, F-35 için
bir zaman aralığı
verilemediği söylenmiştir. |
Berlin Airshow’da F-35 uçağının
uçmaması sebebiyle radarlarında
bunu göstermek imkanı bulamayan
Twinvis radarının imalatçıları,
F-35’i havalimanından kalktıktan
sonra dönüş rotasında takip
etmeyi planlamışlardır. Küçük
ticari araç içinde taşınan
radarı havalimanının hemen
yakınında bulunan bir at
çiftliğine götürmüşler ve orada
avını bekleyen bir avcı gibi
pusuya yatıp uçağın kalkış
saatini beklemeye
başlamışlardır. Schonefeld uçuş
kulesinden F-35 uçağının kalkış
için ruleye başladığı ve kalkış
haberini alınca at çiftliğindeki
radardan uçağı takip etmeye
başlamışlardır. Radarın
imalatçısı HENSHOLDT firması
yetkilisi, Schonefeld
havalimanından kalkan ikili F-35
kolunu dönüş rotası boyunca 150
kilometre takip ettiklerini,
ayni gün içinde tertipledikleri
bir basın toplantısında
açıklamıştır. |
Alman firmasının F-35 uçağını
radarında takip ettiğinin
açıklamasının hemen akabinde,
konunun doğrudan ilgili makamı
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon)
tarafından, F-35 uçaklarının
hava gösterilerine katılmak için
yaptığı bu uçuşta sivil hava
trafiğinin emniyeti için F-35’in
radar reflektörünün açık durumda
tutulduğunu ve ancak bu şekilde
Hava Trafik Kontrol tarafından
uçağın takip edilebildiği
açıklanmıştır. F-35 uçağının
Luneberg Lens radar
reflektörünün kanat ucuna
yerleştirilmiş kumanda
mekanizmasının fotoğrafı da
Pentagon tarafından
yayınlanmıştır. Radarın
imalatçısı HENSHOLDT firması
yetkilileri, Pentagon’un bu
açıklamasına hemen cevap vermiş
ve F-35’in radar reflektörü açık
olsa da, olmasa da, uçağı
pasif-radar teknolojisiyle takip
ettiklerini teknik olarak izah
etmişlerdir. Yapılan izahatta,
pasif-radarın hedefi tespitinde
farklı bir yöntem uygulandığı,
bu yöntemde uçağın fiziki
yapısının boyutlarına uygun
minyatür şekliyle ekranda
görüldüğü, radar reflektörünün
açık olup olmamasıyla bir
ilgisinin bulunmadığı
belirtilmiştir. Firmanın yaptığı
izahatın İngilizcesi şöyledir:
“Passive-radar detection works
in a different spectrum, making
the presence (or absence) of
reflectors irrelevant. In
Layman’s terms, passive radar
tracks the entire phisical shape
of airplanes versus being
triggered by smaller, angular
features on the body of a jet”.
HENSHOLDT firmasının F-35
uçağını radarlarında takip
ettiklerine dair yaptığı
açıklamayla ilgili bir soruya,
Pentagon Tedarik ve İdame Başkan
Yardımcısı Ellen M. Lord, uçağın
pasif-radara karşı
görünebilirliği konusunda bir
yorum yapmamıştır. Diğer
taraftan Alman Savunma Bakanlığı
2019 yılının ilk aylarından
başlayarak ülkedeki radar
örtüsünün HENSHOLDT pasif-radar
sistemleriyle donatılması için
tedarik işlemlerine başlamıştır.
Almanya’nın F-35 programına
katılmasını isteyen ve büyük
ölçüde desteklediği bilinen
Alman Hava Kuvvetleri Komutanı
Korgeneral Karl Muellner, Mayıs
2018’de hükümetin aldığı bir
kararla emekli edilmiştir. |
Şimdi burada bir hatırlatma
yapalım. F-35 JSF
programının kurucu
ortaklarından olan ve
F-35’lerin hem Hv.Kv.tipi
“A” modeli, hem de STOWL
F-35B kısa kalkış /dikine
iniş modelinden tedarik
etmekte olan İngiltere,
geçen yıl Farnborough
Airshow sırasında 16 Temmuz
2018 tarihinde, TEMPEST
ismini verdikleri yeni 6’ncı
nesil ÇİFT MOTORLU muharip
jet uçağı projesini
başlattıklarını duyurmuş ve
Savunma Bakanı tarafından
uçağın mock-up’ının örtüsü
törenle açılarak
ziyaretçilere
gösterilmiştir. 7 Temmuz
2019 tarihinde TEMPEST
programına İsveç
katılmıştır. İngiltere gibi
F-35 uçağının kurucu
ortaklarından olan İtalya da
F-35A ve F-35B uçaklarından
tedarik etmesine rağmen
sürpriz bir kararla 10 Eylül
2019 tarihinde TEMPEST
programına katıldığını
açıklamıştır. |
2018 Farnborough Airshow’da
İngiltere’nin yeni nesil TEMPEST
uçağı programını açıklamasına
benzer sürpriz bir açıklama da
2019 Paris Airshow’da Fransa ve
Almanya tarafından yapılmıştır.
İki ülke Ocak 2019’da yeni nesil
muharip uçak NGWS (Next
Generation Weapon Systems)
imalatını yapmaya karar
verdiklerini açıkladılar. Paris
Le Bourget‘de 17 Haziran 2019
günü de Dassault ve Airbus
Military firmalarınca müşterek
olarak ÇİFT MOTORLU imal
edilecek NGWS uçağı mock-up’ının
örtüsünü törenle açtılar.
Yapılan törende programa
İspanya’nın da katıldığı
açıklandı. Bu arada, dünyadaki
Stealth uçakların geleceğiyle
ilgili Defense News dergisinde
çıkan bir makalede, Avrupa’nın
yeni nesil savaş uçağı olacak
Fransız-Alman-İspanyol müşterek
Future Combat Air System
programında, stealth
özelliklerinin yeni baştan ele
alınabileceği bilgisi yer
almıştır. |
Washington mahreçli diğer bir
yazıda da F-35 uçaklarıyla
yüksek irtifada yapılan
süpersonik uçuşlarda uçağın arka
gövdesi ve kuyruk bölümündeki
satıhların özel RAM
kaplamalarında soyulmalar olduğu
ve satıhlardaki soyulmalar
sonucu stealth özelliğinin belli
oranda kaybedildiği
anlatılmaktadır. Söz konusu
yazıda ABD Dz.Kv F-35C ve Marine
F-35B uçaklarında yüksek
irtifalarda 1.3 -1.4 Mach
süratte uçulurken sol ve sağ
yatay stablizeler ve kuyruk
uzantısındaki satıh kaplamaları
soyulurken bir de titreşimler
meydana geldiği belirtilmiştir..
Bu problemlerin çözülmesi ancak
uçağın fabrikasında Depo
Seviyesi Bakımı ile
yapılabildiğinden uçaklar uzun
zaman uçuşa verilememiştir.
Pentagon’da F-35 programının
başında bulunan Koramiral Mat
Winter, firma tarafından
gelişmiş RAM kaplamalarıyla
problemlerin çözülmeye
çalışıldığını söylemiştir. Diğer
bir uygulama olarak da problem
çözülünceye kadar uçakların
yüksek irtifada süpersonik
uçuşları 50 saniye limitini
geçmeden yapmaları tavsiye
edilmiştir. ABD Donanması’nın
yüksek rütbeli bir komutanı da,
kendilerinin uçak gemileriyle
göreve çıktıklarında duruma göre
6-8 ay arasında açık denizde
kalmakta olduklarını, eğer
sefere çıkıldığının ilk
haftasında F-35’lerin üzerinde
böyle bir problem meydana
gelirse, bu uçağın aylar boyu
uçamayıp geminin hangarında
yatacağını söylemiştir. |
F-35 uçağının stealth
kabiliyetinin giderek
kaybolduğunu bu canlı
örneklerle anlattıktan sonra
hafızalarımızı tazeleyelim
ve F-35 uçağının ilk
planlamasından başlayarak
geçmişini hatırlayalım.
|
* Havacılıkta söz sahibi
ülkeler, dünyada radara düşük
görünümlü ilk imal edilen ABD
yapımı F-117 Stealth uçağının 17
Ocak 1991 günü başlatılan 1’nci
Irak Harekatı’nda (Desert Storm)
hedef bölgesinin yoğun füze ve
uçaksavar savunmasına rağmen
Bağdat ve civarındaki hedefler
ile Dicle ve Fırat nehirleri
üzerindeki 43 adet köprüden 39
adedini tahrip etmesinden ve
harekât boyunca tek bir uçak
kaybı olmadan bu görevleri
yerine getirmesinden çok
etkileniyor ve böyle bir uçağa
sahip olmak istiyorlar. Ancak
ABD F-117 uçaklarını ve sonradan
imal ettiği stealth yetenekli
F-22 Raptor uçaklarını en yakın
müttefiki İngiltere dahil hiçbir
ülkeye satmıyor. |
* ABD 1994 yılında JSF (Joint
Strike Fighter) programını
başlatıyor ve daha önce imal
ettiği iki stealth model uçağın
çok pahalıya mal olduğunu
görerek maliyeti düşürmek için
NATO ve müttefik ülkelerden arzu
edenlerin JSF programına
katılabileceğini bildiriyor.
Programa ABD, Avustralya,
Danimarka, Hollanda, İtalya,
İngiltere, Kanada, Norveç ve
Türkiye katılıyor. Programa daha
sonra Japonya, İsrail ve Güney
Kore dahil ediliyor. |
* Uçağı imal edecek firmanın
seçimi için yapılan
yarışmayı tek motorlu X-35
model uçakla Lockheed Martin
kazanıyor. |
* 2001 yılında uçağın imalatına
başlanıyor. |
* 2002 yılında Türkiye programa
dahil oluyor. |
* 2006’da F-35 ilk uçuşunu
yapıyor. |
* 2011’de ilk seri imalat (production
) modeli F-35 üretim hattından
çıkıp birliğe teslim ediliyor.
|
* 2018 Haziran’da uçağın
fabrikası Fort Worth / Dallas’da
Türkiye’ye ilk F-35 uçağı teslim
ediliyor. |
* 17 Temmuz 2019 tarihinde
ABD ve diğer 7 ortak ülkenin
müşterek kararıyla Türkiye
F-35 programından
çıkarılıyor. |
F-35 uçağının yukarıda yıllara
göre çıkarılan takvimi, bu
uçağın imalatında ne kadar büyük
zorluklarla karşılaşıldığının
çok açık bir göstergesidir.
Şöyle ki, 2001 yılında ilk
uçuşunu yapan F-35 uçağının ilk
production (seri imalat) modeli
beş yıl sonra, 2006’da imalat
hattından çıkıyor. Uçak üzerinde
sayısız yer / uçuş testleri ve
milyonlarca sayıyla ifade edilen
yazılımlar 5 yıl sürüyor ve
uçağın birliklere ilk teslimi
2011 yılında mümkün oluyor.
Diğer bir deyişle, F-35’in ilk
uçuş tarihi ile uçuş birliğine
teslim ediliş tarihi arasında
tam 10 yıl gibi uzun bir süre
geçiyor. Şimdi bu süreyi ABD’nin
daha önce imal ettiği Stealth
model uçaklarla mukayese edelim.
|
Dünyada ilk Stealth uçak olarak
2’nci Dünya Savaşı sonlarında,
1944 yılında, Almanlar
tarafından imal edilen; ancak
savaşın bitmesiyle hayata
geçirilemeyen Horten Ho-229 (Gotha
Go-229) modelden yıllar sonra
Amerikalıların geliştirdiği ilk
operasyonel stealth uçak olan
F-117 Nighthawk, ilk uçuşunu 18
Haziran 1981 tarihinde yapmış,
bir yıl sonra da 1982’de ABD Hv.Kv.de
hizmete girmiştir.
Amerikalıların ilk stealth
bombardıman uçağı B-2 Spirit ilk
uçuşunu1989 yılında yapmış, dört
yıl içinde bütün testleri
tamamlanıp 1993 yılında yani 4
yıllık bir süre içinde ABD.Hv.Kv.’de
göreve başlamıştır.
Amerikalıların F-35’ten önce
imal ettiği F-22 Raptor uçağı
ilk uçuşunu 1997’de yapmış, 2005
yılında ABD Hv.Kv.de hizmete
girmiştir. Görüldüğü gibi
Amerikalıların F-35’ten önce
imal ettiği her üç model stealth
uçağın ilk uçuşları ile hizmete
giriş tarihleri F-35’ten çok
daha kısadır. Şimdi şu soru akla
gelmektedir. Acaba F-35 uçağının
ilk uçuşu ile hizmete giriş
tarihi arasında 10 yıl gibi uzun
bir süre geçmesinin sebebi
nedir? Bu sorunun yüzlerce
cevabı olabilir ama başlıca
sebebi, stealth özelliğinde imal
edilen bu uçağın bundan önce
Amerikalıların imal ettiği iki
stealth tip uçak ve halen
dünyada uçmakta ve geliştirme (development)
safhasında olan 13 değişik model
stealth tip uçağın hepsi çift
motorlu iken, F-35 uçağının tek
motorlu olarak dizayn
edilmesidir. F-35 uçağının
dizayn safhasında Pentagon
tarafından alınan bir kararla
F-35 uçağının ABD Dz.Kv., Hv.Kv.
ve Marine Hv.Kv. için üç ayrı
tip olarak imal edilmesi
planlanmıştır. Dz.Kv. için imal
edilecek F-35C model uçakların
uçak gemisinin güvertesine
inişlerde kullanılan hook
sisteminin yerinin tespitinde
problemler meydana gelmiş ve bu
problemin çözümü uzun zaman
almıştır. F-35’lerin harekât
yarıçapının kısa olmasında en
büyük şikayet Dz.Hv.Kv (Navy) ve
Marine Hv.Kv. komutanlarından
gelmiştir. Harekât yarıçapının
kısa olması, uçakları üzerinde
taşıyan uçak gemisini, harekât
ortamında düşman sahiline yakın
seyretmek durumunda bırakacak ve
bu durum da uçak gemisinin
emniyetini tehlikeye atacaktır.
Marine Hv.Kv.için dizayn edilen
STOVL (kısa kalkış, dikine iniş)
F-35B modelinin imalatında da
bir çok problemlerle
karşılaşılmıştır. Ayni şekilde
Hv.Kv.için dizayn edilen
pistlere iniş kalkışlı klasik
tipin imalatında ortaya çıkan
problemlerin giderilmesi ve
ayrıca her üç modelin milyon
rakamlarla ifade edilen
yazılımlarının tamamlanması ve
bunlarda meydana gelen hataların
giderilmesi uzun yıllar
almıştır. |
Bilindiği gibi, bir uçağa
stealth özelliği kazandıran
başlıca uygulamalardan biri
uçağın gövde, kuyruk ve
kanadının tamamının radar
dalgalarını emici RAM (Radar
Absorbent Material) malzemeyle
kaplanması, diğeri yakıt ve
mühimmat yükünün tamamının gövde
içinde taşınması ve diğeri de
uçağa verilecek uygun
aerodinamik şekil ile uçağa
ulaşan radar dalgalarının
dağıtılarak radar görünme
kesitinin (RCS-Radar Cross
Section) en aza indirilmesidir.
Ayrıca uçak motorunun termal ısı
kabiliyetli yani ısıyı dışa
vermeden soğutma kabiliyetli
olması da stealth yeteneğini
sağlayan özellikler arasındadır.
Şimdi yukarıda sayılan bu
stealth özelliklerden F-35’le
ilgili hususlara baktığımızda,
F-35 uçağının Pratt&Whitney F135
turbafon motoru bildiğimiz
standart turbofan motorlardan
farklı özelliklere sahiptir. Bu
motor kuru 28.000 libre thrust
ve afterburner ile 43.000 libre
thrustı ile dünyanın en güçlü ve
mükemmel motoru olarak kabul
edilmektedir. Motor ayrıca
“Thermal Management Capacity”
tabir edilen özelliğiyle
egzosdan çıkan sıcak gazların
soğutulduğu ve IR görüntüyü en
aza indiren entegre "Stealth"
kabiliyeti içeren özel bir
tasarıma sahiptir. Bu motor,
radarların kullandığı
elektromanyetik spektrum
mikrodalga segmentindeki
izlerini en aza indirmektedir.
Bunun yanında motorun elektro
optik kızılötesi (infrared)
görünür ışık segmentlerini de
azaltma özelliği bulunmaktadır.
Uçağın stealth özelliğini
sağlayan aerodinamik şekli, hava
alıklarının ve egsoz konisinin
yapısı stealth özelliği için
uygun tasarlanmıştır. Stealth
özelliği sağlayan diğer özellik
olarak, uçağın tüm gövdesini
kaplayan radar dalgalarını emici
RAM (Radar Absorbent Material)
malzemesiyle ilgili geçmişte
uçağın Mach süratlerinde kuyruk
kısmındaki RAM kaplamaların
soyulması gibi problemlerle
karşılaşılmış ancak ileri
teknoloji RAM malzemeleri
kullanılarak bu problemin
çözüldüğü söylenmiştir. |
F-35 uçaklarının, Ağ
Merkezli Harp ve Gelişmiş
Sensörleri ( Network Centric
Warfare) ile sadece bir
savaş uçağı değil, stratejik
bir platform olması
istenmiştir. Sahip olduğu
AESA (Active Electronically
Scanned Array) radarı da
bugün bir savaş uçağında
olması düşünülen en mükemmel
bir radardır. |
Ancak F-35 uçağı, mükemmel
sayılacak bütün bu
özelliklerinin yanında, tek
motorlu olarak dizayn edilmiş
olması sebebiyle uçuş
performansı düşük bir muharip
uçak olarak ortaya çıkmıştır.
Eğer F-35 uçağı stealth özelliği
taşıyan bir uçak olarak imal
edilmeseydi; yani yakıt ve
mühimmat yükünü gövde içi
depolarında taşımasından
kaynaklanan şişman bir görüntüye
sahip olmasaydı, yukarıda
sayılan özellikleriyle bir
muharip uçaktan istenen üstün
performanslı bir uçak olacaktı.
TIME dergisinin 25 Şubat 2013
tarihli sayısında çıkan F-35
uçağıyla ilgili makalenin bir
paragrafında :"Neither the Air
Force nor the Navy liked its
stubby design" cümlesinde, "Ne
Hava Kuvvetleri, ne de Deniz
Kuvvetleri onun tombul
görünüşünü beğenmediler" ifadesi
yer alıyor. F-35 uçağının bu
şişman görüntüsü, dönüş
yarıçapının geniş olmasına ve
dönüş yarıçapı dar olan uçaklara
karşı yaptığı hava muharebesinde
(dogfight) başarısız olmasına
yol açmıştır. Uçak tek motorlu
olduğundan: A) Diğer 5'nci nesil
çift motorlu uçaklara kıyasla
harekât yarıçapı kısadır, B)
Taşıdığı silah yükleri, diğer
çift motorlu uçaklara kıyasla
oldukça azdır. C) Sürati,
çekilen G miktarı, akselerasyonu
ve tırmanış sürati düşüktür.
|
F-35 uçağının uçuş
performansındaki zayıf
noktaları, somut rakamlar
kullanılarak, diğer stealth
uçakların performanslarıyla
şöyle mukayese edilebilir: |
* F-35 uçağının yüksek
irtifada maksimum sürati 1.6
Mach iken; Rus Sukhoi SU-57,
Japon F-3 ve Çin J-20
uçaklarının hepsi yüksek
irtifada 2 Mach ve üzeri
sürat yapabilmektedir. |
* F-35 uçağı maksimum 7 G
çekebilirken SU-57, F-3 ve J-20
uçakları 9 G çekebilmektedir.
(Bizim F-16 uçaklarımızın da 9 G
çektiğini hatırlayalım) |
* F-35 uçağı gövde içi dahili
silah yuvasında 2 adet hava yer
mühimmatı taşırken SU-57 ve J-20
uçakları dahili silah
yuvalarında F-35’in iki misli
hava yer mühimmatı taşımaktadır. |
* F-35A’nın harekât yarıçapı
584 deniz mili iken,
SU-57’nin 900 deniz mili,
J-20’nin 1.100 deniz mili,
yani F-35’in yaklaşık iki
mislidir. |
F-35 uçağının diğer stealth
uçaklar Rus SU-57 ve Çin J-20
uçaklarına kıyasla yukarıda
somut rakamlarla belirtilen
performans düşüklükleri, F-35
uçağının tek motorlu imal
edilmesi, SU-57 ve J-20 uçağının
çift motorlu olmasından
kaynaklanmaktadır. Kim ne derse
desin Amerikalılar stealth
kabiliyetli bir uçağı tek
motorlu dizayn etmekle stratejik
bir hata yapmışlardır. Bu
stratejik hatayı taktik
tedbirlerle düzeltmeleri de
mümkün değildir. F-35 uçağının
en büyük gücü başlangıçta
stealth kabiliyetli bir uçak
olmasıydı. Stealth kabiliyette
bir uçağa sahip olmak isteyen
ülkelerin amacı da harekât
planlarında bu uçağı düşman
radarlarının göremeyeceği
düşüncesiyle taarruzi rolde
kullanmak idi. Şimdi F-35 uçağı
stealth özelliğini kaybedince,
geriye harekât yarıçapı kısa,
uçuş manevraları esnasında
çekilen G miktarı düşük, dönüş
yarıçapı geniş, düz uçuş ve
tırmanış sürati düşük, gövde içi
dahili silah yuvasında taşıdığı
mühimmat diğer stealth uçaklara
göre yarı yarıya az, şişman
görünümlü bir uçak kalmıştır.
|
Berlin / Schoenefeld Airshow
sırasında Alman HENSHOLDT
firmasının ürettiği Twinvis
radarıyla F-35 uçağının 150
kilometre takip edildiğinin
açıklanması, bu uçağı savaş
ortamında stealth
özelliğiyle taarruzi rolde
kullanmayı planlayan
ülkelerin kullanma
konseptlerini yeniden
değerlendirmek ihtiyacını
doğuracaktır. Türkiye tam da
bu safhada ABD ve F-35
kurucu ortak ülkelerin
müşterek kararıyla F-35
programından çıkarılmıştır.
ABD’nin Türkiye’yi F-35
programından çıkardığı
tarihte kaleme alıp
yayınladığım bir makalede de
ifade ettiğim gibi, ABD
Türkiye'yi F-35 programından
çıkarmış olmakla, kim ne
derse desin, Türkiye'ye çok
büyük bir iyilikte
bulunmuştur.
(Bu konudaki makalenin
linki:
http://www.havaciyiz.com/Anilar158.htm.
Böylece Türkiye baştan
problemli doğan F-35
uçağından kurtulmuş
olmaktadır. ABD Türkiye'yi
F-35 programından çıkarma
kararıyla, sadece Hava
Kuvvetlerimizin bir nesil
boyu kısa harekat yarıçaplı,
az mühimmat yükü taşıyan,
diğer stealth uçaklara
kıyasla düşük performanslı
ve en önemlisi de, ABD'ye
%100 bağımlı bir muharip
uçaktan kurtarmakla
kalmamış; ayni zamanda yerli
uçak sanayimizin ve yan
kuruluşlarının geleceğe
yönelik başarılarının önünü
açmıştır. Şimdi Türkiye,
varını yoğunu ortaya koyarak
bütün gücünü ve imkânlarını,
kendi Milli Muharip
Uçağımızı yapmaya teksif
etmelidir. |
İrfan SARP |
21 Ekim 2019 |
Email: isarp56@gmail.com |
|
|