Kaya KONAKKURAN |
Emekli Hava Pilot Tümgeneral |
|
Üs Komutanı Halit TOROSLU,
Harekât Komutanı Kur.Alb. Sermet
YÜZER. Her ikisi de F-104
uçağından intibak öğretmeni
olduğum iki Komutanım. Onların
iyi görüşleri ve takdirleri
diyelim; 1969 yılının F-104
birliklerinden en fazla uçuş
saati olarak o yıl Hava
Kuvvetleri Komutanı Org. Muhsin
BATUR’dan aldığım başarı ödülü
nedeniyle İtalya’ya planlanan
bir günlük NATO tatbikatına
gidecek 4 uçağa beni de 4 numara
olarak ilave etmişler. Gitmeden
önce Harekât Komutanı bizleri
topladı ve kısaca “Sizlere ödül
olarak tatbikat süresi olan bir
günden daha fazla
kalabileceğiniz şekilde
görevlendiriyorum. Ancak bu süre
bir haftayı geçmesin. Ayrıca
göreviniz sadece GROSETTO
olmasına rağmen İtalya’dan
birkaç meydan dolaşabilirsiniz,
iyi uçuşlar” diyerek bizleri
uğurladı. Sonradan öğrendik ki;
Harekât Komutanını bu büyük
inisiyatifi kullanmaya sevk eden
Bnb. GÖYNÜMER’in daha önceki
bazı temasları imiş. O yıl
Milano’da San Siro Stadında
Manchester United - Milan
Şampiyon Kulüpler Kupa Maçı var
ve tatbikatın bir gün sonrasına
denk geliyor. Bizim planımızda
oraya gidip maçı seyretmeye göre
ayarlanıyor. Zira GÖYNÜMER ve
DURMUŞLAR futbol hastası. |
Sabah erkenden 4 uçak kalktık,
rotamız ilk durağımız olacak
Napoli yakınındaki NATO Üs’sü.
Hiçbir problemle karşılaşmadan
meydana indik, ancak inmeden
önce ilk baştan radarımın XMTR
lambası yandı. (Pals yayını yok
anlamına geliyor) ardından Scop
söndü, ancak pek aldırmadım, hem
radara pek fazla ihtiyaç
olmayacaktı ve hem de arızayı
yazarak düzelttirme imkanım
olacaktı. Arızayı yazdım ve
yetkili bakım ekibine tam
anlamıyla izah ettikten sonra
uçuş kıyafetlerimizi değiştirdik
ve Napoli’nin yolunu tuttuk. |
Napoli Karargahına ilk defa
gidiyordum, daha önce Kuzey
İtalya’da Villa Franka meydanına
1964 yılında F-84F uçakları ile
gelmiştim. Ama Güney İtalya’yı
görmemiştim. Karargaha
geldiğimizde bizleri birkaç
havacı subay karşıladı, onların
arasında çok yakından tanıdığım
Albay Şefik AKTUĞLU’da
bulunuyordu. |
Bize büyük yakınlık
gösterdiler ve şehri
gezdirmeden önce; ertesi
akşam NATO Subay Kulübü
Gazinosunda bir konser ve
eğlence olacağını
bildirdiler ve bizleri de
davet ettiler. |
Konser; bir yıl önce San Remo
şarkı yarışmasını kazanmış
meşhur Zingara şarkısının
solisti İva Zanicki tarafından
verilmekte idi ve bizler buna
son derece memnun olmamızın
yanında, bu büyük tesadüfe
şaşırdık kaldık. Şehir turundan
sonra bir ara Alb. Şefik AKTUĞLU
bizi evine götürdü, ikramlarda
bulundu, eşi beni Tğm.
rütbesinde tanıdığı için oğlum
diye hitap ediyordu. Çok kısa
zamanda kaynaştık, arkadaşlarım
bu ailenin yakın ilgisinden son
derece memnun kalmışlardı.
|
Ertesi günü bizi, alışveriş
yapmak ve biraz da Napoli’deki
önemli yerleri göstermek için
götürdüler. Daha önce burada
görev yapanların defalarca
anlattığı yerleri gün boyunca
gezdirdiler. Akşam olunca Subay
Kulübünde bizler için ayrılan
masada yerlerimizi aldık. İva
Zanicki’nin konseri harikaydı. O
akşam; hatıralarımızda,
unutulmaz bir anı olarak yerini
aldı. |
Bir gün sonra esas görevimiz
olan GROSETTO meydanına
hareket ettik. Hava bir gün
öncesine nazaran biraz
bulutlanmıştı. Zaten
İtalya’ya hakim olan iklim
şartları yazın alçak görüş,
kışın çok kısıtlı görüş
olarak adlandırılır. Verilen
irtifaya tırmanırken radarın
off olduğunu ve bunun
yanında PHI’ında (istikamet
göstergesi) TACAN ile
birlikte çalışmadığını
tespit ettim. Biraz
kurcaladım ancak netice
alamadım. İçimden
“İtalyanlar radarı onarırken
bütün elektronik sistemi
bozmuşlar” diye düşündüm.
GROSETTO Tacan Fix’e
yaklaşırken buluta girdik,
birazdan bulut keşifleşti.
Üç numara DURMUŞLAR birçok
kez birlikte uçtuğumuz iyi
bir uçucuydu, ancak
yıllardır kol uçucusu olarak
değil Filoda lider olarak
uçtuğundan, kol’da aşağı
yukarı oynamaya başladı.
Birazdan şiddetli rüzgar
hissini veren depresyona
maruz kaldık ve oynama daha
da artınca ben bir müddet
lideri klerans alarak uçmaya
gayret gösterdim, ancak
salınım o kadar fazlalaştı
ve depresyon o kadar arttı
ki liderin altına kapıya
geçmeye karar verdim. |
Kapıya geçerken aniden yukarıya
bir çekiş yaptılar ben yerime
yerleşemeden gözden kayboldular.
Derhal sağa doğru tahmini birkaç
derece döndüm ve pike flaplı
alçalmaya devam ettim. Daha önce
aldığımız meteoroloji raporu
bulut alt tavanının 1000 feet
civarında olduğunu bildirmişti.
Kaide dönüşü irtifaına
geldiğimde dönüşe başladım ancak
bir-iki derece daha düşük açıyla
dönüyordum ki biraz açıklarında
olayım ve çarpışma ihtimali
doğmasın. O anda içimden; ah bir
radarım faal olsaydı hiç olmazsa
diye geçiriyordum. Zira GROSETTO
alçalma ve kaide dönüşü ve son
yaklaşma deniz üzerinde
yapılıyordu ve meydan yüksekliği
deniz seviyesine yakındı. Normal
dönüşe ve alçalmaya devam ettim.
Bu arada lider ve üç numara beni
aramaya başladı. Tam o sırada
ben çok hatalı göstermesine
rağmen sulu pusuladan yön tayin
etmeye çalışıyordum ki yatışımı
düzeltip onun düzelmesini
bekliyor sonra tekrar dönüşe
giriyordum. |
Birdenbire altımda denizi gördüm
ve uçağı yavaşça toparladığımda
50 solumda yaklaşık 1500’
uzaklıkta üç uçağı gördüm ve
hemen yaklaşıp alttan kapı
pozisyonunda kola girdim ve hiç
sesimi çıkartmadım. Lider GCA
kanalına geçirdi kolu ve üç
numaraya beni devamlı aramasını
söyledi. Ben muziplik olsun ve
biraz da onların hatasından bu
duruma düştüm diye kısa bir süre
daha saklandım ve sonra soldan
seri bir çıkışla kendimi
gösterip kola girdiğimde rahat
bir nefes aldıklarını tahmin
ediyorum. |
İndikten sonra benim
arızalarımı da öğrenince çok
üzüldüler ve yabancı bir
meydana alçalmada bu kadar
alçalmayı etkileyecek
negatif arızalarla
karşılaşmanın pek olası
olmadığına kanaat getirerek
uçakları park ettikten sonra
bu defa bakım komutanı ile
arızaların önemi ve mutlaka
dikkatle giderilmesi
konusunda anlaştık. Ertesi
gün F-104 Filosunu önleme
statüsünde NATO
değerlendirmeleri varmış ve
benim uçağın da bu gece
mutlaka arızalarını
gidereceklermiş |
O akşam misafirhanede kalacaktık
ve trenle bir-iki saatlik
mesafede olan Roma’ya gitmek
için sabırsızlanıyorduk Trenle
Roma’ya indik ve bu benim ilk
gelişimdi. Gece geç saatlere
kadar dolaştık ve Üs’se döndük.
|
Ertesi gün denetlemeleri
olduğundan bize sabah erken
saatlerde değil de daha geç bir
kalkış saati önermişlerdi.
Klerans almaya gittiğimizde;
şiddetli rüzgar nedeniyle uçuşu
kestiklerini ve bizimde mümkünse
beklememizi bildirdiler.
Verdikleri rüzgar 900 den zaman
zaman 30-32 knot. Gerçekten
hamleli bir rüzgar vardı ve dün
yaklaşan cepheden dolayı
depresyon ve anormal hava
koşullarını şimdi dahi iyi
anlıyorduk. Ancak bir sorunumuz
vardı; maç o akşam oynanıyordu
ve bizim beklemeye tahammülümüz
yoktu. İtalyan F-104 Filosu hava
savunma rolünde tip tanklarla
bizim pylon tanklı halimizden
kalkışta daha az problemle
karşılayabileceklerine rağmen
NATO denetlemesinde bile uçuşu
iptal etmişti. F-104 uçuş el
kitabında 90 dereceden 15 knot’a
kadar rüzgarda tip tank yüküyle
kalkış-iniş yapılabileceğini
yazmasına rağmen bir pylon
tank’lı uçaklarla kalkış
yapacaktık ve İtalyanlar NATO
denetlemesinde uçuşu
durdurmuştu, bu durumu
kendilerine izah edemedikleri
gibi bize anlatmak için Bnb.
GÖYNÜMER’in uçağı başına Filo
Komutanları ve diğer yetkililer
koşarak gelmişler yalvarırcasına
kalkıştan vazgeçirmeye
çalışıyorlardı. GÖYNÜMER Bnb.
Nuh diyor Peygamber demiyor ve
kalkış hazırlıkları yapıyordu.
En sonunda İtalyanlarda ısrardan
vazgeçtiler ve İtalyanca “Ne
haliniz varsa görün” dediklerini
tahmin ettiğim el-kol
hareketleriyle uzaklaştılar |
Uçakları çalıştırdık, ilk
baktığım arızaların
giderilip giderilmediğiydi.
Hepsi normaldi ancak Radarı
LN-3 ALIGN olduktan sonra
kontrol edecektim. Normal
şartlarda 8-12 dakikada
flash yanarak hazır olan LN-3
bir türlü hazır olamıyordu.
Zira rüzgar uçakları korkunç
sallıyor ve platform devamlı
hareket ettiğinden sistem
hazır olamıyordu. Belki iki
misli bekledikten sonra
hazır hale geldik ve kalkış
izni istedik. Piste girdik
ve tek tek kalkmaya karar
verilmişti. İlk lider fren
bıraktı, pistte istikamet
tutturmak için büyük çaba
sarf ettiğini görüyorduk.
Uçak yerden kesildiğinde
yengeç gibi rüzgar içine
dönerek uçtuğunu gördük.
|
O kalkışta yerden kesilene kadar
geçen mücadeleyi, F-104 uçağıyla
yaptığım hiçbir kalkışta
görmedim. Kalkış sonrası
kolaydı, Milano yakınlarındaki
Ghedi Meydanına doğru tırmanmaya
başladık. |
Meydana indiğimizde akşam üzeri
saatleriydi. Derhal odalarımıza
yerleştik, giyindik ve yola
koyulduk. Akşam yemeği yemeğe
bile vaktimiz yoktu, biraz geç
kalmıştık. |
İtalyanların bize tarif
etmesine rağmen Milano
merkezinde Duomo kilisesinin
yakınındaki metroyu tercih
etmedik, istasyonu kaçırırız
diye. Sırada bekleyen
taksiye San Siro dediğimizde
şoför kılıktan kılığa
giriyor ve ısrarla bize bir
şeyler anlatmaya çalışıyordu
ancak biz anlamıyorduk.
Trafik polisi geldi ve ona
verdiği direktif
doğrultusunda arabaya
bindik, ancak şoför
burnundan solumaya devam
ediyordu. Öyle süratle
köşeleri dönüyordu ki, önde
oturan ben, fren yaparken
sanki karşı döşemeyi
deliyordum. Sonradan
öğrendim ki metro on
dakikalık yolmuş taksi
dolanarak iki misli yoldan
bizi yetiştirmek için çok
büyük süratle gitmek zorunda
kalmış. Ancak buna rağmen
maça tam saatinde
yetişemedik, stadın kapısına
geldiğimizde ilk maç başlama
uğultusunu duymuştuk.
Aksilik biletimizde yoktu ve
o sırada ellerinde
satılmamış bileti kalan 4-5
karaborsacı çocuk
ellerindeki biletleri
sallayarak bize doğru
koşmaya başladılar. İşte o
zaman DURMUŞLAR Yüzbaşı
“Durun işi bana bırakın”
diyerek çocukları yanına
çağırdı. Beytullah
DURMUŞLAR’ın takma adı “Üç
Kağıt”tı ve bu işlerden çok
iyi anlardı. Ellerinde bilet
kalmış gerçek değerleri 4-5
misli olan biletleri tanesi
500 Lirete aldı. Çocuklar
İtalyanca bir şeyler
söylüyorlar ve neredeyse
ağlamamak için kendilerini
zor tutuyorlardı. Ancak
şansları yoktu sert kayaya
çarpmışlardı ve bizden başka
müşteri de yoktu. |
Hayatımda ilk defa yabancı bir
ülkede yüz bin kişilik bir
stat’ta büyük bir zevkle bir maç
seyrettim. |
Maç çıkışı da çok orijinaldi.
Maça yetiştirmek için akşam
yemeği yememiştik ve şimdi
karnımızı doyurmak için tek
fırsat gece geç saatlerde tren
istasyonunda sandviç satan
kızdan bir şeyler satın almaktı. |
Satıcı kızdan Burhan ÖZSAN 4
sandviç aldı ve biz onları
bir nefeste bitirdik. Yemeği
bitirdikten sonra aklımıza
sandviçlerdeki etin ne eti
olduğunu sormak geldi.
Burhan ÖZSAN; boynuz ve
burnuna parmaklarını
koyarak, sığır ve domuz
taklidi yaparak satıcı kıza
sorduğunda, kız domuz
taklidiyle cevap verdiğinde,
hepimiz gülmekten
kırılıyorduk. Hayatımızda
bilmeyerek yediğimiz o
domuzlu sandviçler acıkmış
olduğumuzdan çok lezzetli
gelmişti. Bilmeden yediğimiz
için herhalde günahkar
olmayız. |
Dönüş yolculuğumuz olaysız
geçti. Napoli’de bir gün daha
geçirdikten sonra Balıkesir’e
döndük. Filodaki arkadaşlar
neler gördüğümüzü değil de
devamlı maçla ilgili soruları
soruyorlardı. Gördüğü bir filmi
izlediği zamanın iki misli bir
sürede anlatan Beytullah Yüzbaşı
o maçı haftalarca anlatmaktan
büyük bir zevk duyacaktı. Tabii
harcırahlarımızı sadece
tatbikatla ilgili kısa süre için
aldığımızı bilmem söylemeye
gerek var mı? |
|
1. Yzb.
Kaya
KONAKKURAN,
2. Ütğm.
Osman
BOYALAR,
3. Bnb.
Yüksel
GÖYNÜMER,
4. Bnb.
Servet
GÜNGÖR,
5. Yb.
Kaya
ERGENÇ,
6. Ütğm.
Mete
AYKEN,
7. Bnb.
Zeki
KULOĞLU,
8. Yzb.
Faruk
KALFA,
9. Yzb.
Fahrettin
GÜVENÇ,
10. Ütğm.
Behçet
ALGIN,
11. Bnb.
Hasan
DEBRELİ,
12. Bnb.
Haluk
BODUROĞLU,
13. Bnb.
Beytullah
DURMUŞLAR,
14. Ütğm.
Nuri
GÜLEÇYÜZ
|
|
141'nci Filo,
Balıkesir - 1971 |
|
Kaynak: Yurtiçi Sıra
No.: 47 |
|