Ben Kimim

 
 
 

TOROS FATİHLERİ

 
 
Emekli Hava Pilot Albay

Necdet KUTBAY

 

Ben ve rahmetli arkadaşım Enver CANDEMİR 1960 Yılı sonları veya 1961 Yılı başlarında özel görevle iki motorlu ve pervaneli T - 11 uçağı ile Diyarbakır'dan Eskişehir'e gittik. Şehirde işlerimizi bitirdikten sonra ertesi sabah dönmeye karar verdik. Diyarbakır'da görüş ve bulut tavanı inişe müsait değildi. Samimi arkadaşımız olan Meydan Harekât Subayı'nı ağız kalabalığı ve tatlı sözlerle inandırarak Adana'ya klerans alabildik. Bir hayli malzeme ve üç yolcu ile havalandık. Benzetme uygun olursa şehirlerarası otobüsler misali karayolu ile ilçeden ilçeye atlayarak Konya'ya vardık. Herhalde daha ileri gitmeyi gözümüz kesmemiş olacak ki hemen indik.

Fakat daha aklımız başımıza gelmemişti. Bir iki saat sonra az buçuk hava açar gibi olunca tekrar Adana için klerans aldık.

Ulukışla yakınlarına kadar her şey nispeten iyi gidiyor sayılabilirdi. Ulukışla dolaylarında bulutlar alçalmaya başladı, tabii biz de, karayolu altımızda, güle oynaya, şakalaşarak uçuyorduk. Ufak tepeler arasından kayak sporundaki slalomcular gibi bel kırarak geçiyorduk. Biraz sonra altımızda gördüğümüz beyaz köpüklerle akan derenin ne olduğunu haritadan anlamaya çalıştık. Bu derenin hangi akarsu olduğunu anladığımız zaman ikimiz de mosmor kesildik. Çakıt Suyu Vadisi'nde idik, yani tam fare kapanı.

Geri dönebilmek mucize, tırmanıp 11.000 feetin üstündeki Torosları aşabilmek daha büyük bir mucize isterdi. Çakıt Suyu üzerinden kelimenin tam anlamı ile yüzerek ilerliyorduk. Hemen tepemizin üstünde bulut, yanlarımızda ise dağ yamaçları vardı. Terden elbiselerimizin kuru tarafı kalmamıştı. Ara sıra birbirimize çaresizce bakıyor yine kafamızı öne çeviriyorduk. Üç yolcu da bu ümitsiz pozisyonu kavramış olduklarından durumları bizden daha iyi değildi.

Bize yıllar kadar uzun gelen dakikalardan sonra yağmur azaldı, çevredeki tepeler ise küçüldü ve adeta bizden uzaklaştı.

Biraz sonra düz bir ova ve ileride koyu gri rengi ile Akdeniz göründü. Çok iyi tanıdığımız Tarsus üzerinden İncirlik Meydanı'na döndük ve paldır-küldür indik.