Ben Kimim

 
 
 

YAŞLI KURT

 
Emekli Hava Pilot Kurmay Albay
Uğur MİDİLLİÇ
1989
 

1989 yılına yaklaştıkça artık sevgili Starfighter'lar (F-104) iyice yaşlanmış ve sık sık bakıma muhtaç duruma düşmüştü. Hele hele IGV (Inlet Guide Vane) arızalarının teşhisi, uzun süre tüm F-104'lerin karantinaya alma sebebi olmuştu. Check-up'tan geçtikten sonra karantina kalkmış, faaliyetler yeniden hızlanmıştı.

Kurtlar Filosundaydım. Yaşlı Kurt'la lider olarak bir göreve daha beraber gidiyorduk. Görevimizi tamamladıktan sonra iniş kısmına gelerek son dönüşe giriyorduk ve her şey normal gözüküyordu. Pist başı ve sürat saati çapraz kontrolde iken sürat saatindeki değer düşmeye başlıyordu. Adrenalini artırmak için gaz kolu ile takviye edilmesine rağmen sonuç alınamıyor bilakis değerler düşmeye devam ediyordu. IGV yetmezliği nedeniyle kalp durmak üzere idi. Takatımız hızla azalıyor, o sırada pist başından "Atla" sesleri kulağı çınlatıyordu. Son olarak elektro şok vermek gerekir diye A/B (After Burner-maksimum güç) devreye sokulmaya çalışıldı. Şayet birkaç saniye içinde devreye girerse belki yerle bir çıkarız diye düşünmüştük. Ama nafile! Yer gittikçe gözümüzde hızla büyüyordu. Yaşlı Kurt beni başka bir yere götürmek istiyordu anlaşılan. Gerçi vatanımızın altı da üstü de bizimdir ama ben bodrum katına gitmek istemiyordum. Starfighter isimli o çok sevdiğim Yaşlı Kurt'umla artık yolları ayırmanın zamanı geldiğini düşünerek kumandayı bıraktım ve kolu çektim. Terk etmiştim. Ayrılmıştım ama iyi ki ayrılmadan evvel yaşlı kurt beni düşünerek, az sonra yanarak enkaza dönüşecek olan gövdesinin üzerine düşmekten korumak için ayrılmadan hemen önce sola yatış yapmış, böylece ben de atladıktan sonra 20 metre kadar aynı hizada olmak üzere yanına paraşütüm tam açılamadan düşmüştüm. Böylece yuvada kalabilmiştim. Kalabilmiştim ama nasıl kalabildiğimi ilk defa yazılı olarak anılarda kalmak üzere bahsetmek istiyorum.

Kazanın oluş nedenlerinden çok, çıkış ve yere düşüş anımdan bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere F-104'lerde Martin Baker tipi sandalyeden 0 feet 0 knot süratle paraşütünüzün emniyetle açılarak atlamak mümkündü. Benim ise açılmadı, nedeni neydi? Olay anını düşündüğümüzde IGV'lerin açık kalması takat kaybına sebep olmuştu. Gaz kolu açıldı, yetmedi, A/B devreye girmedi. (Zaten bu tür arızalarda birkaç deneme gerekebilir ama bizim zaman yetersizliğinden tek şansımız vardı.) Daha fazla takat kaybı olduğundan yere düşüş hızı fazlaydı ve 50-100 feet kala atlama kumandası verilmişti. Normalde sandalye 250 feet vektörsel olarak yukarı fırlatması gerekirdi. Evet, bunu yaptı aslında ama aşağı uygulanan vektörsel kuvvet fazla olduğu için yeterli yüksekliğe ulaşamamıştım. Fırlatma kolunu çektikten sonra kanopinin, ardından sandalyenin çıkışını hissettim ve gördüm. Takiben sandalyeden bir yaylı sistem vasıtasıyla ayrılışımı, paraşüt bağlarının sırtımdan kazağın sökülüşü gibi çözüldüğünü, aynı zamanda sanki dördüncü kattan aşağı düşermişçesine hızla bir kere daha yere yaklaştığımı, beynimin ise en gelişmiş bilgisayar gibi çalıştığını hissetmiştim. Yumuşak tarlaya düşme biçimini çok iyi uygulamıştım. Büyük bir sessizlik hakimdi. Etrafıma baktım, üç bir yanında uçak parçaları yanıyor, ön tarafım ise açık ve emniyetli gözüküyor. 20 metre yanımda, aynı hizamda ise yaşlı kurdumun cansız bedeni alevler içersinde son nefesini veriyordu. Paraşütüm mum gibi duruyordu, belli ki tam açılmaya fırsat vermemişti ama yine de ilk şoku aldığını düşünüyordum, aksi takdirde böylesine büyük bir mucize olamazdı ama yine de çok büyük bir şansla hayattaydım çünkü kollarımı ve bacaklarımı kıpırdatıyor ve büyük bir ağrı hissetmiyordum. Biliyordum ki çok sıcak olan vücudumuzda bir kırık olsa bile ağrıyı o an hissedemeyebilirsiniz. Sadece vücudumun soğuması için hareketsiz kalmaya çalıştım. Az sonra arka tarafımdan yaklaşan ancak önümdeki boşluk araziden girerek yanıma gelen bir köylüyü görünce sevinmiştim. Bir sigara vermişti ancak daha bir içimlik deneme yaptıktan sonra pist başı tarafından gelen Üs Komutanımızın yaklaştığını gördüm ve hemen sigarayı söndürdüm. Çünkü bizleri bu tür kötü alışkanlıklarımızdan vazgeçirmeye çalışıyordu. Biz de kendisine söz vermiştik. O anı hiç unutamam ve o kötü alışkanlıktan uzaklaştığım için ise çok mutluyum. Üs Komutanımızın ardından gelen ambulans arazi şartları nedeni ile devrilince yerine gelen helikopterle hastaneye gönderilmiştim. Canımız Hava Kuvvetlerimize feda olsun, ancak hayat her şeye rağmen çok güzel, hele hele sağlıklı yaşam bir başka!

Çok kısa bir süre sonra Starfighter'lar devre dışı kaldı ve liderliği Falcon'lar ele geçirdi. Onlara da uzun, emniyetli ve sağlıklı görev yapmalarını dilerim. Saygılarımla...