113 ncü Filo Komutanlığında ikili kol lideri
olarak uçuşumun ikinci yılıydı. Artık
uçağımı çok iyi tanıdığımı ve yeterince
tecrübeye sahip olduğumu düşündüğüm bir
dönemde rutin bir gece uçuşu için planlamamı
bir gün önceden yapmış olarak
beklemekteydim. 2 numara olarak yine
tecrübeli bir arkadaşımız ve gece HYİE harbe
hazırlıktan düşmüş olmam dolayısı ile benim
de arkamda şimdiki Filo Komutanımız KADIOĞLU
Yarbay öğretmen olarak planlanmıştı. Mevsim
itibari ile bahar aylarıydı ve çok kararsız
bir hava durumu hakimdi, gece uçuş
brifingini takiben kendi kol brifingimizi
detaylı olarak yaptık ve uçak başı, motor
çalıştırma derken take off'ta hazır olarak
beklemeye başladığımızda uçak başına
giderken gördüğümüz açık havanın yavaş yavaş
yerini kara bulutlara terk etmeye
başladığını gördük. Meteorolojinin verdiği
tahminler doğrultusunda göreve engel teşkil
etmeyeceğini düşünerek planladığımız şekilde
kol kalkışı için pist içinde yer alış için
bir numara olarak gaz açtığımda ADI'da ve
HSI'da salınım ve başlardaki hata oluştu.
Hemen arka kokpitim ile bir durum
değerlendirmesi yaparak pist içinde son kez
istikameti düzelttim ve kol kalkışı için
kulenin ikazını beklemeye başladım. Bu
esnada ise kalkış istikameti gece olmasına
rağmen tamamen kapandığı giderek belli
olmuştu. Kalkış serbest ikazı ile fren
bırakarak güzel bir kol kalkışını takiben
daha tırmanışta 1000 feet'lerde çok yoğun
bir buluta girmiştik bile, takiben ADI'da ve
HSI'da tüm istikametler dönmeye başladığında
STBY modda sulu pusula ile kontrol ederek
profil rotasına dönerken buluttan çıkmak
için tırmanışa devam etmeye başlamıştım.
Yoğun bulut Anti Collision ve kalkıştan
hemen sonra şehir ışıklarının yansımasından
dolayı neredeyse bizi vertigo etmek
üzereydi, bulut üstü olduktan sonra durumu
kontrol altına almış, irtifaımıza tırmanmış
ve rotayı uygulamaya başlamıştık. Uçuşa
giderken arka kokpitteki hocamın tedbir
olsun diye yanına aldığı ve daha filoda yeni
kullanımına başladığımız GPS ise bize en
büyük destek olmuştu. Çıkış başı irtifa
bilgilerini GPS'den alarak kalan rotayı
uyguladık. Radarın yönlendirmesi ile
görevimiz olan HYİE için bölgeye giriş ve
Tanker uçakla temasa kadar her şey normal
devam etti ve 3 NM trailden contact için
yaklaşırken radarın Guard kanalında yaptığı
çağrıyı duyduk. Eskişehir ani hava değişimi
nedeniyle havadaki tüm uçakların görevleri
iptal ederek derhâl meydana dönmesini
istiyordu. O an görevi tamamlarsak 7 dakika
civarı zamanımızı hesap ederek görevi
tamamlayıp sonra dönmeyi planlayarak havada
yakıt ikmaline devam ettik. Yakıt ikmalini
tamamladığımızda tanker uçak pilotlarına
teşekkür ederek ayrıldık ve Eskişehir
rotasında radarımızda büyük oraj
teşekkülatları görülmeye başlamıştı bile.
Kontrol sahasına girip temas kurduğumuzda
yaklaşma kontrol bize meydanın kar yağışı
aldığını ikaz etti. PAR kontrolünde 2 numara
ile ayrım sağlanmasını hemen takiben yoğun
bulut içinde önce TACAN tüm işarları takiben
istikamet tamamen gitti, artık gerçek
şartlarda cayro out yaklaşma yapıyorduk. Par
talimatları ile gate'den yaklaşmaya devam
ederken yoğun bulut devam etmekteydi ve
piste 2 NM kaldığında bile hâlâ pist
ışıklarını göremiyordum derken arka
kokpitteki hocamın "Pisti görüyorsun değil
mi?" dediğinde yandan pistin görülebildiğini
fakat Windshield'ın tamamen buz tuttuğu için
önde görüş olmadığını fark ederek rain
removal'ı çalıştırdım, ön tarafta görüş
açıldığında ? NM kadar gelmiştik ve
emniyetle inişimizi yaptık, o an kar yağışı
devam etmekteydi ve pist yağan kar ve hafif
donmalar meydana geldiği için parlıyordu.
Park yerine geldiğimizde yerdeki makinistin
motor durdurma esnasında faltaşı gibi
açılmış gözleri ön arka ikimizin de
dikkatini çekmişti, yere indiğimizde ise
F-4'ün ilk kez bu hâlini görmüştüm. Uçağın
tamamı hemen hemen buz içindeydi, radom
hemen için gözükmüyordu, kanatlar buzla
kaplıydı, hava alığın neredeyse 2/3'ü bir
buz tabakası ile kapanmıştı. İniş safhasını
düşününce ise inişin belki alçalışta son
2000 feet'lik kısmında yoğun bulut vardı. Bu
olay uçağıma olan güvenimi tekrar pekiştirdi
ve her zaman bilip söylediğimiz tersliklerin
her zaman peş peşe gelebileceği varsayımını
da kanıtlamış oldu. |