Ben Kimim

 
 
 

BUZLA KAPLI F-4

 
Hava Pilot Binbaşı
Onur GÜRÜL
113 ncü Filo Komutanlığı
 

113 ncü Filo Komutanlığında ikili kol lideri olarak uçuşumun ikinci yılıydı. Artık uçağımı çok iyi tanıdığımı ve yeterince tecrübeye sahip olduğumu düşündüğüm bir dönemde rutin bir gece uçuşu için planlamamı bir gün önceden yapmış olarak beklemekteydim. 2 numara olarak yine tecrübeli bir arkadaşımız ve gece HYİE harbe hazırlıktan düşmüş olmam dolayısı ile benim de arkamda şimdiki Filo Komutanımız KADIOĞLU Yarbay öğretmen olarak planlanmıştı. Mevsim itibari ile bahar aylarıydı ve çok kararsız bir hava durumu hakimdi, gece uçuş brifingini takiben kendi kol brifingimizi detaylı olarak yaptık ve uçak başı, motor çalıştırma derken take off'ta hazır olarak beklemeye başladığımızda uçak başına giderken gördüğümüz açık havanın yavaş yavaş yerini kara bulutlara terk etmeye başladığını gördük. Meteorolojinin verdiği tahminler doğrultusunda göreve engel teşkil etmeyeceğini düşünerek planladığımız şekilde kol kalkışı için pist içinde yer alış için bir numara olarak gaz açtığımda ADI'da ve HSI'da salınım ve başlardaki hata oluştu. Hemen arka kokpitim ile bir durum değerlendirmesi yaparak pist içinde son kez istikameti düzelttim ve kol kalkışı için kulenin ikazını beklemeye başladım. Bu esnada ise kalkış istikameti gece olmasına rağmen tamamen kapandığı giderek belli olmuştu. Kalkış serbest ikazı ile fren bırakarak güzel bir kol kalkışını takiben daha tırmanışta 1000 feet'lerde çok yoğun bir buluta girmiştik bile, takiben ADI'da ve HSI'da tüm istikametler dönmeye başladığında STBY modda sulu pusula ile kontrol ederek profil rotasına dönerken buluttan çıkmak için tırmanışa devam etmeye başlamıştım. Yoğun bulut Anti Collision ve kalkıştan hemen sonra şehir ışıklarının yansımasından dolayı neredeyse bizi vertigo etmek üzereydi, bulut üstü olduktan sonra durumu kontrol altına almış, irtifaımıza tırmanmış ve rotayı uygulamaya başlamıştık. Uçuşa giderken arka kokpitteki hocamın tedbir olsun diye yanına aldığı ve daha filoda yeni kullanımına başladığımız GPS ise bize en büyük destek olmuştu. Çıkış başı irtifa bilgilerini GPS'den alarak kalan rotayı uyguladık. Radarın yönlendirmesi ile görevimiz olan HYİE için bölgeye giriş ve Tanker uçakla temasa kadar her şey normal devam etti ve 3 NM trailden contact için yaklaşırken radarın Guard kanalında yaptığı çağrıyı duyduk. Eskişehir ani hava değişimi nedeniyle havadaki tüm uçakların görevleri iptal ederek derhâl meydana dönmesini istiyordu. O an görevi tamamlarsak 7 dakika civarı zamanımızı hesap ederek görevi tamamlayıp sonra dönmeyi planlayarak havada yakıt ikmaline devam ettik. Yakıt ikmalini tamamladığımızda tanker uçak pilotlarına teşekkür ederek ayrıldık ve Eskişehir rotasında radarımızda büyük oraj teşekkülatları görülmeye başlamıştı bile. Kontrol sahasına girip temas kurduğumuzda yaklaşma kontrol bize meydanın kar yağışı aldığını ikaz etti. PAR kontrolünde 2 numara ile ayrım sağlanmasını hemen takiben yoğun bulut içinde önce TACAN tüm işarları takiben istikamet tamamen gitti, artık gerçek şartlarda cayro out yaklaşma yapıyorduk. Par talimatları ile gate'den yaklaşmaya devam ederken yoğun bulut devam etmekteydi ve piste 2 NM kaldığında bile hâlâ pist ışıklarını göremiyordum derken arka kokpitteki hocamın "Pisti görüyorsun değil mi?" dediğinde yandan pistin görülebildiğini fakat Windshield'ın tamamen buz tuttuğu için önde görüş olmadığını fark ederek rain removal'ı çalıştırdım, ön tarafta görüş açıldığında ? NM kadar gelmiştik ve emniyetle inişimizi yaptık, o an kar yağışı devam etmekteydi ve pist yağan kar ve hafif donmalar meydana geldiği için parlıyordu. Park yerine geldiğimizde yerdeki makinistin motor durdurma esnasında faltaşı gibi açılmış gözleri ön arka ikimizin de dikkatini çekmişti, yere indiğimizde ise F-4'ün ilk kez bu hâlini görmüştüm. Uçağın tamamı hemen hemen buz içindeydi, radom hemen için gözükmüyordu, kanatlar buzla kaplıydı, hava alığın neredeyse 2/3'ü bir buz tabakası ile kapanmıştı. İniş safhasını düşününce ise inişin belki alçalışta son 2000 feet'lik kısmında yoğun bulut vardı. Bu olay uçağıma olan güvenimi tekrar pekiştirdi ve her zaman bilip söylediğimiz tersliklerin her zaman peş peşe gelebileceği varsayımını da kanıtlamış oldu.