Kalkışı tek tek yapıyorduk.
Son uçak olarak A/B'ye
girdiğimde akışmetrede hâlâ düşük
değer okumam haricinde her şey yolunda
gözüküyordu. Akselerasyon kontrolünü
yaptığımda, uçağın belirlenen mesafede
hesaplanan sürate ulaşmadığını görmezden
gelip yine hesapladığım kalkış mesafesinin
üzerinde yerden kesildim. Tüm limitler ve
told bilgilerime karşın bile bile abort
etmiyor ve uçacağım görevin heyecanıyla
şansımı zorluyordum. Saha içinde buluştuktan
sonra -ki liderime yetişmek için uzunca bir
süre A/B içeride uçmak zorunda kaldım- radar
ile temas edip ayrıma başladık. Takiben
önleme başladı ve biz rakibimizi onlardan
önce gördük. Daha önceden konuştuğumuz
şekilde kol düzenimizi alıp liderimle
hedeflerimizi paylaştık. Benim Fox-2 ikazım
lideriminki ile hemen hemen aynı andaydı.
Kapışma tüm hızıyla devam ederken Guns
ikazını yaptım. Artık önümdeki uçağın benden
kaçabilmesi olanaksızdı. Beni arkasından
atmak için yaptığı her manevraya aynen
karşılık veriyordum. Derken şansımın sona
erdiği dakika geldi. O ana kadar bana abort
etmek gerektiğini defalarca ikaz eden
vefakâr uçağım daha fazla dayanamadı. Her
iki motorum da, büyüyen gözlerimin önünde
stall olmuştu. Derhâl çeklist işlemlerini
uygulamaya başlarken süratlenmek için burnu
bastırdım. Motorlarımı kaybettiğim anda 20
derece burun yukarıda, 30 derece yatışta ve
120 knot'ta idim. Motorlarım öyle hızlı
devir kaybetti ki -sanırım bunda düşük olan
akışmetrelerin de söylediği gibi bir ana
yakıt kontrol sorununun da yardımı vardı-
hidrolik basınç sıfır olduğu için tüm
kumandalar sanki betondan yapılmış gibi
sertleşti. Altimetreye göz attığımda 12.000
feet'ten tıpkı filmlerdeki gibi hızla geriye
doğru düştüğünü gördüm. İşte her şey bitmek
üzereydi. Bataryadan güç alan yedek telsiz
UHF guard kanalından yayın yapıyordu ve çift
motor stall oldu ikazını yaptım. Bunu duyan
tüm radarların guard kanalından yayın
yaptıklarını duyuyordum. Bu anda sağ elim
atlama kolunu sıkı sıkı kavramış, sol elim
ise hayatımda hiç görmediğim bir hızda,
motorlarımdan en az birini çalıştırabilme
umuduyla gidip geliyordu. AGL 1800
feet'lerde, tam bu sefer de olmazsa
atlamalıyım diye düşündüğüm anda bir mucize
gerçekleşti ve sağ motorum Tiger start ile
çalıştı. Bir mucize olmuştu. Çünkü o gün
uçuş emniyet subayı olmama rağmen defalarca
göz ardı ettiğim Dash-1'e göre minimum 12
RPM'de başlayan yakıt akışı yaklaşık 7-8
RPM'lerde başlamış ve bu sayede sağ motorum
çalışmıştı. Devir artarken hidrolik tazyik
de artmaya başlamış, ben de bu sayede atlama
koluna yapışmış olan sağ elimle yeniden
lövyeyi yakalamıştım. Yere göre 1500 feet
irtifada burnu ezdim. Uçak sürat doldurmaya
başladı. Sol motorumu da çalıştırıp tüm
sistemler yeniden çalışmaya başlayınca
lidere durumun düzeldiğini ikaz ettim. Dönüp
inişimizi tamamladıktan sonra filoya gelip
günümüzü bitirdik. Vidoyu biz kazanmıştık,
ancak bu neredeyse kazandığım son hava
muhaberesi olacaktı. |