Emekli Hava Pilot Tümgeneral |
Fahrettin GÖKER |
|
|
Hava Kuvvetleri muharip
birlikleri içerisinde kitap
(-1) kullanma alışkanlığını
ilk kazanan 1 nci Ana Jet Üs
Komutanlığının 113 ncü
(KORSAN) Filosunda F-100D/F
uçaklarıyla uçuşlarımızı
yapıyoruz. |
Yıl 1961. Gökyüzünü aniden
kaplayan orajların hüküm
sürdüğü bir ilkbahar günü
öğleye doğru yüksek irtifa
seyrüseferi (profili) için
iki F-100D kolu olarak
kalkış yaptık. Profil
rotamız
ESKİŞEHİR-ANTALYA-ADANA-KAYSERİ-ESKİŞEHİR
idi. 35.000 feet'te Kayseri üzerine gelirken
uçağımda yağ tazyik arızası başgösterdi.
Telsizim zayıf ve parazitli olduğundan
liderime durumu çok zor anlatabildim. Yağ
tazyiki normalden aşağıya inmiş ve
havalandırmadan duman ve koku geliyordu.
Gazı biraz kesip yağ tazyikinin düşüşünü
azaltmak için liderimden geri kalmaya
başladım. Bu arada liderim de gazını azalttı
ve pike flabını çıkardı. Uçağının yanına
geldiğimde dalışa geçerek irtifa kaybetmeye
başladı ve bana ESKİŞEHİR'i tutturamayacak
olursak ANKARA-ESENBOĞA'ya ineceğimizi
söyledi. Liderime "Dalıştan vazgeçelim, pike
flaplarımızı da toplayalım ve irtifa
avantajlarımızı iyi kullanalım." diye
telsizle düşüncelerimi dile getirmeme rağmen
paraziti artan ve gücü iyice zayıflayan
telsizimden derdimi liderime anlatmak mümkün
olmadı. Derdimi anlatamayacağımı anlayınca
ben tek hareket etmek durumunda kaldım. Pike
flabını yukarı alarak irtifa kaybını daha
azalttım. Liderim aşağı irtifalarda benden
bir hayli önde uçuşuna devam ediyordu. Her
an onu kaybedebilirdim. Hem uçakla uğraşıyor
ve hem de onu kaybetmemeye çalışıyordum.
Kokpitteki yanık kokusu ve duman beni çok
rahatsız ediyordu. RAM AIR yapmış olmama
rağmen aşırı dumanı temizlemek mümkün
olmuyordu. İrtifa kaybede kaybede yere
nazaran 2500-3000 feet'e kadar indim. Radyo
Kompayı daha önceden ANKARA radyosuna
bağlamıştım. Bulutların altından, zaman
zaman yağışa girerek ESENBOĞA'ya doğru
uçuşumuza devam ettik. KIRIKKALE dolaylarına
geldiğimizde yerden 1500 feet irtifada
uçuyordum. Önümdeki tepeyi aşabilmek için
gazı yavaş yavaş %91 RPM'e kadar açtım. Yağ
tazyiki 20 PSI civarında iken 11 PSI'ya
kadar düştü. Yanık kokusu ve duman iyice
arttı. Dropları atmak istiyordum ama lidere
istediğimi bir türlü iletemiyordum. O ise
"ESENBOĞA bu tepenin ardında, şu tepenin
ardında" diye beni oyalamaya çalışıyordu.
Beni ve uçağımı gördüğü yoktu. O sırada
girdiğim yağıştan dolayı görüşün azalmasıyla
birlikte liderimin uçağını da tamamen gözden
kaybettim. |
Bir müddet sonra liderimin
ESENBOĞA Kulesiyle telsiz
temasını duydum. Telsizim
zayıf olduğu için
konuşmaları çok hafif
duyabiliyordum. Liderim son
tepeyi aşmakta olduğunu
söylüyor ve biraz daha
gayret göstermemi istiyordu.
Ben o gayreti gösteriyordum
ama bakalım motorum ne kadar
dayanabilecekti.
|
ESENBOĞA'nın doğusunda bulunan son tepeleri
de aşmak için zorunlu olarak gaz kolunu
açtığımda motorumdan acayip sesler gelmeye,
koku ve dumanların şiddeti artmaya başladı.
"Motor şu anda kazıklasa (dursa) ne
yapabilirim" diye düşünmek bile
istemiyordum. Çünkü atlamaya kalksam asgari
irtifaı olan yere nazaran 2000 feet'te olma
imkânını kaçırmıştım. Gövde üzerine iniş
yapmaya kalksam uçtuğum bölgede düz bir
arazi parçası yoktu. Kime ve niye kızacağımı
bilemez bir halde kaderime rıza göstererek,
inim inim inleyen ve yağsızlıktan gıcırdayan
motorumun son gayretiyle sonuncu tepeyi de
aştım ve ESENBOĞA Havaalanını gördüm. Açmış
olduğum o devirle irtifa almaya devam ettim
ve rüzgâr arka bacağına girebildim. Kule ile
telsiz temasım başlamıştı. Yağ tazyikim 0
(sıfır) olmuştu. Durumu kuleye anlattım,
iniş takımlarını çıkardığımı söyledim. Onlar
da uçağımı görmüşlerdi. Sonradan
söylediklerine göre egzozdan mavi dumanlar
dalga dalga çıkıyormuş. Yangın ihtimaline
karşın tedbirlerini almışlar. İniş takımları
ve flaplar aşağıda pisti karşıladım. Gazı
tam keserek süzülüşe geçtim. Bu süzülüş
açısı, pistin neredeyse sonunu gösteriyordu.
Motoru durdursam bile pisti tutturacağıma
emindim. O nedenle; gaz kolunu OFF yapıp
motoru durdurdum ve süzülüşe devam ettim.
Uçak umduğumdan fazla seri irtifa
kaybediyordu. Pistin başını çok zor
tutturabildim. Steering olmadığından
istikameti frenlerle sağlıyordum. Normalden
fazla fren yaptığımdan ve kuyruk paraşütünü
açtığımdan uçak pist ortasına gelmeden
durdu. İniş rulesinde sandalye ve paraşüt
bağlarımı çözmüştüm. Uçak durur durmaz yere
atladım ve uçaktan uzaklaştım. Yangın
arabaları gelmişti. Hâlâ dumanlar çıkan
egzoza köpük sıkacaklardı. Mani oldum,
tekerleğe takoz koydurdum ve herhangi bir
infilak olasılığına karşın uçaktan daha da
uzaklaşmalarını söyledim. |
Ambulansla gelen bir doktor
beni alıp terminale götürdü.
Yeniden dünyaya gelmiş kadar
sevinçliydim. Yalnız
heyecanımı bastıramıyor,
dizlerimin titremesine engel
olamıyordum. Doktor içine
ilaç koyduğu bir bardak su
verdi. Onu içtikten bir
müddet sonra sakinleştim ve
sorulan soruları
cevaplandırırken olayı
yeniden yaşamaya başladım. |
Liderim kuleye T-33'le
beni almaya geleceğini
ve terminalde beklememi
söylemişti. İndiğimden
1,5 saat geçmişti ki
ESENBOĞA yetkilileri
uçağı pistten çekmemiz
gerektiğini ve bir saate
kadar tarifeli uçağın
inişini beklediklerini
söylediler. (O günlerde ESENBOĞA'ya günde 2-3 uçak ancak
iniş-kalkış yapıyordu.) |
Uçağımın ana
iniş takımlarına
bağladığımız halatları bir
traktörün arkasına
irtibatladık. Ben de pilot
mahalline oturdum. Frenlerle
uçağı kontrolde tutarak park
yerine kadar çektik.
|
Bir müddet sonra
da liderim T-33'le geldi.
Uçağı ESENBOĞA'da bırakarak ESKİŞEHİR'e
döndük. |
Olayın ertesi günü küçük bir
bakım ekibi ile tecrübe
pilotu ESENBOĞA'ya gitti. Yerde yağ
yakıt ikmali yapmışlar. Yağ tazyikinin
normal olduğunu gören tecrübe pilotu Ütğm.
Sabahattin YALMAN normal kalkış yapıp
ESKİŞEHİR'e geldi. Uçağın meydan turundaki
durumunu gören tüm Üs personeli heyecanlı ve
meraklı gözlerle takip ediyordu. Egzozundan
koyu mavi dumanlar çıkaran uçağı indiren
Ütğm. YALMAN, inişi takiben motoru durdurdu
ve pistte durdu. Bilahare uçağı çektiler. |
Olayın olduğu tarihte ERHAÇ-ERKİLET
meydanları yapılmamış ve İNCİRLİK hariç
Türkiye'deki meydanlarda TACAN yoktu.
|
Pilot el kitabına göre
böyle bir olayda
yapılacak iş, GAZI
AZALT, İRTİFAI AZALT, EN
KISA ZAMANDA, EN YAKIN
MEYDANA İN idi. |
O
tarihlerde pilot
sandalyelerine roket
tadilatı
yapılmadığından
emniyetli atlama
irtifaı yere nazaran
2000 feet idi. Bu
irtifaın altında
atlamak büyük risk
taşırdı ve paraşütün
açılmama olasılığı
yüksekti.
|
Motor sökülüp
açıldıktan sonra
yaptığımız kontrolde
3 ncü yatak bilyalarının deforme
olduğu (adeta eridiği, ana milin nerede ise
kırılacak hale geldiği görüldü.
|
|