|
|
SIKINTI
VEREN A/B (AFTER BURNER) ARIZASI |
|
Emekli Hava Pilot Tümgeneral |
Fahrettin GÖKER |
|
|
Yıl 1965. 113 ncü (şimdiki
171 nci) Filoda F-100'lerle
uçuş yapıyorduk. Darbe
Filosu olduğumuz için bomba
atışlarımızın çoğunluğunu LADD-LAYDOWN şeklinde icra
ediyorduk. Arazi üzerine dikilmiş 13000-7000
nirengileri arasında A/B (After Burner)'nin
mutlak devreye girmesi gerekirdi. Şayet geç
girer veya hiç girmezse, eğitim bombası,
değil bomba dairesine (ki en büyük/geniş
dairenin yarı çapı 800 feet idi) atış sahası
sınırları içine dahi düşmez, vatandaşın
tarlasına düşerdi. O nedenle, A/B'nin
istenilen zaman içinde devreye girmesi büyük
önem arz ederdi. Filodaki tüm pilotlar bu
konuda büyük hassasiyet gösterir,
saniyesinde devreye girmeyen A/B sistemi
için uçağın Bakım Formu'na arıza olarak
yazarlardı. (F-100
"Super Sabre" uçağının fotoğrafları ve
teknik özellikleri için tıklayın) |
Bir yaz günü saat 14:30'da İRAN Şahı Rıza
PEHLEVİ'nin uçağını önlemek ve eskort yapmak
üzere 4'lü uçuş kolu olarak
görevlendirildik. Ben 4 numara idim.
Uçaklarımızı çalıştırdıktan sonra rule
yaparak pist başına geldik. Pist başı
kontrolleri sonunda piste girip yerlerimizi
aldık. Tam gaz kontrollerini
tamamladığımızda saat 13:45 idi. Liderimiz
frenini bıraktı ve kalkışa başladı.
Kalkışlar tek tek ve belirli aralıklarla
devam etti. Sıra bana gelince, ben de freni
bıraktım ve akabinde gaz kolunu dışa doğru
iterek A/B pozisyonuna getirdim. A/B
ateşlemedi, hemen gaz kolunu A/B
pozisyonundan çıkarıp tekrar denedim. Yine
A/B devreye girmedi. Durumu liderime
bildirdim. Arıza giderilebilirse bilahare
kola yetişmeye çalışacağımı söyledim. |
Kalkışlar 030 istikametine yapıldığı için
3000 feet'deki ilk taksiruttan pisti terk
ettim. Makinistin yanına vardığımda, A/B'nin
devreye girmediğini işaret ettim. Makinistim
bir merdiven dayayıp uçağın üzerine çıktı.
Çift kişilik F-100F'lerde A/B sigortası arka
pilot mahallinde idi. Tek kişilik F-100C/D'lerde
bu sigorta kanopinin sol arka tarafında
bulunuyordu. A/B arızası, zaman zaman bu
sigortanın atmasından kaynaklanırdı.
Makinist sigorta kontrolünü yapıp bana tamam
işareti verdi ve merdiveni uçaktan çekti.
Hemen ruleye başladım. Niyetim fazla vakit
kaybetmeden uçuş kolumuza yetişmekti. |
Pistte yerimi aldım. Tam gaz kontrolünü
yaptım. Motor saatlerinin normal olduğunu
görünce frenleri bıraktım ve gaz kolunu A/B
pozisyonuna geçirdim. A/B ateşlemedi ve
devreye girmedi. Bir kaç deneme daha yaptım,
sonuç olumsuz. Gazı normal devre kesip pisti
boydan boya katettim. Uçuş kulesine de uçağı
TAKAT penine götürdüğümü ve Bakım Ekibinin
oraya gelmesini istedim. |
TAKAT penine vardığımda, henüz kimse
gelmemişti. Penin giriş taksirutu üzerinde
makinistimi beklemeye başladım. Bu pene
(uçak park yeri)
makinist olmaksızın girmek mümkün değildi.
Çünkü pende , uçağın zincirlerle yere
bağlanmasını sağlayan demir halka ve ana
iniş takım tekerleklerin önüne konulan,
kalın sac ve profil demirden yapılmış,
takozların yerleştirildiği yer ve aparat
vardı. Burun tekerleğini özellikle demir
halkaya değdirmeden park etmek gerekiyordu.
Makinistim gelince onun işaretiyle park
etmeye çalıştım. Tekerleklerin bulunması
gereken yere uçağı park ettiremeyince,
makinisti yanıma çağırdım. Makinistten burun
tekerleğin duracağı noktadan ileriye doğru
düz bir çizgi çizmesini ve burun tekerleğin,
yere dikine monte edilmiş, demir halkaya 10
cm. kala bana işaret etmesini istedim.
İkinci teşebbüste çizgiyi takip ederken
makinistin işaretiyle tam sağ direksiyon
verdim, demir halkayı geçer geçmez tam sol
direksiyonla çizilen hatta tekrar yerimi
aldım ve tam yerinde durdum. |
Takat peninde motor çalışır durumda park
yapmanın mümkün olamayacağını düşünen bakım
ekibi, motoru durdurmamı ve uçak çekerle
kendilerinin rahatça park edebileceklerini
söylediler. Tekliflerini kabul etmeyip uçağı
kendim park ettim. Böyle yapmamın nedeni A/B
arızasının bu uçakta çok tekerrür etmesiydi.
Her arıza yazılışında uçak buraya (takat
penine) getirilip kontrol ediliyor ve normal
görülüyor, arızanın kökeni araştırılıp
bulunmuyordu. O nedenle, her yazılan
arızanın karşısına "KONTROL EDİLDİ, NORMAL"
ibaresi yazılıyordu. Bu ibareleri okumak
artık sıkıntı vermeye başlamıştı. Onun için
ben motorun, bu arızalı haliyle uzmanı
tarafından görülmesini istedim. Israrlara
rağmen motoru durdurmayışım bu düşünceden
kaynaklanıyordu. |
Bakım ekibi uçağımı zincirle bağladı,
takozları yerlerine yerleştirdi ve bana
hazır işaretini verdi. Gaz kolunu Military
(tam gaz) takatına kadar açtım. Motor devri
istikrar bulunca gaz kolunu dışa doğru A/B
pozisyonuna (Maximum Thrust pozisyonuna)
ittim. Azami 2-3 saniyede girmesi gereken
A/B devreye girmedi ve ateşleme olmadı.
"İşte gördünüz A/B devreye girmiyor,
Nozullar açılmadı ve ateşleme olmadı." dedim
ve o halde pilot mahallinden çıkıp merdivene
geçtim. Merdivende olayı seyreden motor
uzmanı da benim yerime pilot mahalline
girdi. Gaz kolunu içeriye doğru çekerek
Military pozisyonuna getirdi ve gazı
azaltarak Idle (rölanti) pozisyonuna kadar
geldi. Aşağıda bekleyen diğer bakımcının
işaretiyle gazı yavaş yavaş açtı. A/B
rencine gelir gelmez gaz kolunu A/B
pozisyonuna verdi, A/B devreye girdi ve
ateşleme normal oldu. Bilahare A/B'yi
devreden çıkardı, biraz bekledikten sonra
gaz kolunu tekrar A/B pozisyonuna aldı. A/B
yine normal ateşlemeyi yaptı ve devreye
girdi. Her iki teşebbüste motor uzmanının bu
şekilde olumlu sonuç almasına hayret
etmiştim. Doktoru görünce iyileşen hasta
misali, bu motor da uzmanı görünce iyileşti
herhalde diye düşündüm. Bu düşünceyle A/B'yi
devreden çıkarmasını ve yer değiştirmemizi
söyledim. Pilot mahalline oturunca gazı tam
açıp A/B pozisyonuna aldım. A/B devreye
girmedi. Bu kez de motor uzmanı hayretini
gizlemedi. Fakat ben arızanın sebebini
teşhis ettiğimi tahmin ediyordum. O nedenle,
bir deneme daha yapacağımı, bu defa A/B'nin
muhtemelen normal çalışma göstereceğini
söyledim. Sözümü bitirince gaz kolunu A/B
pozisyonundan çıkardım ve gazı %85 devre
kadar kestim ve aşağıdaki makinistin hazır
işaretini bekledim. |
Şekilde de görüldüğü gibi A/B renci
(konumu), gaz kolunun tam gaz pozisyonu ile
3 devir altı arasıdır. Makinist hazır
işaretini verince gazı açmaya başladım. Bu
denemede; gaz kolunu, A/B rencinin en alt
kısmına yakın bir noktada, dış tarafa ittim
ve A/B devreye girdi. Şimdi daha çok emin
olmuş ve arızanın nedenini tamamen
anlamıştım. Uzmana "Arızayı buldum. Şimdi
bir deneme daha yapacağım, bu sefer A/B
devreye girmeyecek." dedim. Nitekim, gaz
kolunu Military'ye kadar açıp dışa doğru
ittim. Beklediğim oldu. A/B devreye girmedi. |
A/B'nin devreye girmesi için gaz kolunun A/B
rencinde iken şekilde gösterilen KLEPE'ye
temas etmesi/değmesi ve elektriki devrenin
tamamlanması gerekir. Bu uçakta Klepenin son
kısmı bükülmüş olduğundan, gaz kolu A/B
pozisyonunda klepeyle temas edemiyordu. O
zamana kadar bu arızanın teşhis
edilememesinin gerçek nedenini de bulmuştuk.
Bu da pilot ve makinist arasındaki farktan
kaynaklanıyordu. (Açıklama alttaki
nottadır.) |
Motor uzmanı ile birlikte bulduğumuz bu
arızanın teşhis ve giderilmesi bizlere büyük
dersler vermişti. Yazılan arızaların daha
titizlikle incelenmesi usul edilmişti. Ben
brifingte pilotlara, motor uzmanı da bakım
personeline, olayı anlattık. O günden sonra
113 ncü Filo'da A/B arızası şikayeti hemen
hemen hiç olmadı. |
|
F-100 Uçağında Gaz Kolunun
Hareketi |
|
NOT: Pilotlar ile
makinistlerin gaz kolunu
kullanmalarındaki
farklılık; |
Pilotlar kalkış
sırasında istikamet
kontrolü için ileriye
bakarlar. Hatta motor trust'ını
(takatı) gösteren Delta Pi göstergesine, A/B
devreye girdikten sonra, göz ucuyla bakıp
kontrol ederler ve hemen dikkatlerini
dışarıya verirler. Gaz kolunu çok seri bir
şekilde tam karşıya yapıştırırlar. Hatta gaz
kolunun Military pozisyonunda yaylanmasını
hissedecek kadar ileri tazyike devam
ederler. |
Makinistler/motorcular
takat kontrolünü
zincirlerle yere
bağlanmış uçakta
yaparlar. Bir an önce
sürati artırmak gibi bir
endişeleri olmadığı için
gaz kolunu nazik nazik,
motor saatlerine baka
baka açarlar. A/B rencine gelince A/B'ye geçip
A/B kontrollerini yaparlar. |
Pilotlar; gaz
kolunun Military
pozisyonundan A/B'ye
sertçe geçtikleri
için şekildeki KLEPE'nin, özellikle ileri uç kısmının
zamanla eğrilip büküldüğü bu olayla
kanıtlanmıştır. Bu olaydan sonra anılan
klepe zaman aşımı kapsamına alınmıştır. |
|