Emekli Hava Pilot Tuğgeneral |
Coşkun ALTUĞ |
Eskişehir |
1961 |
|
Utançtan mı, yoksa yaşlılıktan
mı bilmem, bu hikayeyi kimseye
anlatmadım. Daha doğrusu
anlatamadım. |
Zira bu hikaye tipik bir
disiplinsizlik olayı. Ders
alınması gereken bir olay. |
Yıllarca kendi kendime bu olayı
duyurmalıyım diye söylendim
durdum. Amma kime? İşte bu
fırsat karşıma çıktı. Evet ...
bu fırsatı sizler verdiniz.
Sağolun. |
Efendim, hikayemin adı da var.
Ben koydum tabi "KAÇ PARMAK".
Yıl 1961. Ayı ve günü
hatırlamıyorum. 111 nci Filo
Komutanı Binbaşı Tacettin
GÖKDENİZ ve 111 nci Filo Harekat
Eğitim Subayı Yüzbaşı Hasan
Basri YURDAKUL beni affetsinler.
Çünkü onlar da bu hikayeyi yeni
okuyacak, ya da duyacaklar. |
Bilmiyorum hâlâ öyle mi? Yani
Eğitim Subayı ya da yardımcısı
için "Ne olacak kalem elinde
tabi istediğine istediği uçuşu
yazar" tabiri hâlâ yürürlükte
mi? |
111 nci Filo Eğitim Subayı
yardımcısı olarak eğitim
programını hazırlayan kalem çoğu
kez benim elimdeydi. Nedense o
gün içimde bir fesatlık vardı.
Bir F-100F tayyaresiyle kendime
uygun yani kafalarımız denk
birisiyle uçabildiğim takdirde
bu fesatlığı uygulayabilecektim. |
Evet bir üsteğmen arkadaşımı
seçtim ve görevi de yazdım.
Mahalli Alet Uçuşu. Birinci
pilot bendim ve fesatlığımı
havada açıklayacağım arkadaşıma.
Evvela herşeyden emin olmalıyım.
Evet, evet herşey normal. |
Uçuş öncesi brifingi, normal ve
emercensi kontroller, rule,
kalkış, mahalli alet uçuşu
çalışma irtifaına tırmanış,
30.000. Herşey normal yalnız
arada kaybedilen koca bir 10
dakika var. |
Nihayet fesatlığımı açıklıyorum
arkadaşıma. Muhterem, ister
misin Ağrı Dağına gidelim.
Biliyorsun, bugünlerde orada
Nuh'un gemisini arıyorlar.
Havadan takiple yardımcı oluruz
onlara, hatta Türk Turizmi'ne,
kimbilir belki de meşhur oluruz. |
Aldığım cevap "Tabi sir; nasıl
istersen". Bundan güzel bir
cevap olamazdı benim için.
İstikamet 095 derece iktisadi
uçuş performansı ve biz Ağrı
Dağı yolundayız. Yavaş yavaş
irtifaımı 40.000 fite
çıkarıyorum ve bu arada kendi
kendime de konuşuyorum. |
Eskişehir'de hava durumu çok
iyi. İki drobum yakıt dolu.
Kalkış, irtifa alış yani 10
dakikalık uçuş sonunda yakıtımın
ne olduğunu bilmiyorum. Ancak
dropların beslemesi normal.
Kararım bu uçuşa 40.000 fitte
devam edeceğim. Total yakıt
müş'iri yakıtın yarıya indiğini
gösterdiği an ve yerde irtifa
kaybetmeden geri döneceğim.
Herşey normalse yakıtın müsaade
ettiği nispetçe Ağrı Dağı
üzerinde araştırma uçuşu
yapacağım. |
Acemlerin dediği gibi "Hava
yahşi, motor yahşi, men giderem".
Herşey ne kadar güzel.
Umduğumdan çok daha kısa bir
zaman sonra Ağrı Dağı
üzerindeyiz. Hele yakıt
müş'irinin gösterdiği rakamlar
ne kadar sevindirici. |
Ben Ağrı Dağı üzerinde 10 dakika
kalabilirim diye düşünürken 25
dakika kalıyoruz, hem de alçak
irtifada. Fakat hiç birşey
göremiyoruz. Ne Nuh'un Gemisini,
ne de gemiyi arayanları. Ağrının
karlı havasını teneffüs ediyoruz
bu mutlu ediyor beni. Sonra
geriye dönüş yapıyoruz. Tekrar
40.000 fit. Van Gölü
üzerindeyiz. Nuh Peygamberle
ilgili bildiklerimizi
aktarıyoruz birbirimize
gülüşüyoruz. Ancak yakıt ibresi
bütün neşemizi kaçırıyor. Daha
Tatvan'a bile gelmedik Yakıt
4.000 libre. Bu yakıtla
Eskişehir'e gitmemize imkan yok.
Acaba yakıt sifon mu yapıyor!
... "Aya ilk inen ben olsam
ancak bu kadar
heyecanlanabilirdim. Çünkü
izinsiz, görev harici gelmiştim
buralara. Kara Harp Okulu'ndan
mezun olacağım yıl girdiğim
sıhhi kurulda büyük tansiyon 19
olarak tespit edildi. Bu
tansiyonla benim ancak yardımcı
bir sınıfa ayrılacağım söylendi.
İdealim havacılıktı ve ben 15
gün sonra pilot olabilmek için
Eskişehir'e sıhhi kurula
gidecektim. Ne yapmalıydım. En
etkili neticeyi SARMISAK'la
alabileceğim ifade edildi.
Sabahları aç karnına 40 baş
(tane) sarmısağı yutarsam büyük
bir ihtimalle bu iş
halledilecekti. Evet 15 gün öyle
yaptım. 15 gün her sabah
sarmısak yuttum. Ağzımın pis
kokusundan dolayı son beş gün
beni talime bile almadılar.
Sonra muayeneye gittik. 1951
yılında sıhhi muayeneyi kazanan
113 kişi arasında ben de vardım.
Mutluydum. Çalıştım, çabaladım,
pilot brövemi aldım. İki ayrı
bölgedeki kıt'a görevini
müteakip Türkiye'ye gelen ilk
süpersonik tayyarelerin
bulunduğu bir birliğe atandım.
Üç yıldır aynı birlikteyim.
Fakat bundan sonra herhalde
kalamayacaktım. Zira yakıt 4.000
libre ve ben hâlâ TATVAN
üzerindeyim. Eskişehir'den başka
bir meydana insem disiplin
kuruluna verilecek ve mutlaka
uçuştan uzaklaştırılacağım.
Sesim titriyor ve bu nedenle
telsizle konuşamıyorum.
Diyarbakır hava durumunu
sormasını rica ediyorum
arkadaşımdan. Alnımda koca ter
taneleri ve ben korktuğuma
uğruyorum. |
40.000 fit'te rüzgar 095'ten 185
knots. 35.000 fit'te aynı
istikametten 135 knots. |
Şu an bu satırları yazarken bile
heyecanlanıyorum. Bu seyrüsefer
için kuru bir haritadan başka
hiçbir hazırlığım yok. Eyvah! Ne
yapacağım şimdi ben! Üstelik
kendisinden sorumlu olduğum bir
pilot daha var uçakta.
Soruyorum. Cetvel, pergel ve de
benzeyen birşey var mı yanında.
Cevap "Yok sir, sadece bir
milyonluk harita". |
Ter dökmek problemi halletmiyor.
Birşeyler yapmamız lazım. Evvela
kabataslak Eskişehir rotasını
gözden geçiriyorum ve arkadaşıma
söylüyorum. Bana her soruşumda
Diyarbakır-Adana-Mürted ve
Esenboğa mesafelerini
bildireceksin. Nasıl diyor
arkadaşım. Parmağını ölçeğe
koyacaksın ve bana mesafeyi
parmakla bildireceksin.
Başüstüne sör diyor arkadaşım. |
Diyarbakır kontrol bizi arıyor.
Ancak tayyare numarasını ve
tipini bilmiyor. Söylemedik
çünkü. Cevap vermiyoruz. Esasen
biz istediğimizi öğrenmiştik.
Artık hiç konuşmuyoruz dış
alemle. |
Ya iç alem ... Onu hiç sormayın. |
Yakıt 1.650 libre. Kayseri
civarındayız. |
Lütfen,
Adana-Esenboğa-Mürted-Eskişehir
mesafelerini söyle. "Sör Adana
şu kadar. Esenboğa-Mürted bu
kadar parmak". Artık Diyarbakır
ve Adana'ya inemeyiz. Parmak
uzunlukları yavaş yavaş doğudan
sıyrılıyor. Karar vermek lazım.
Mürted-Esenboğa-Eskişehir. Acaba
hangisine inmeliyiz. Geri dönüş
yok. |
Tuzgölü üzerindeyiz. Yakıt 450
libre. Heyhat biz 2.000 librede
iken yakıt kritik der ve hemen
inişe giderdik. Hele hele 1.500
librede mutlaka pilof'ta
olmalıydık. Ya şimdi. |
Son defa soruyorum "Eskişehir
kaç parmak" aldığım cevap,
parmak karşılığı Eskişehir aşağı
yukarı 90-95 mil civarındaki bir
mesafede. |
Ben azar azar kaybettiğim
irtifayı yeniden almış ve
40.000'e çıkmıştım. |
Evet, evet 40.000 fitteyim. 90
deniz mili mesafedeyim. Süratim
220 Knots. Yakıt; artık
bakmıyorum bile. Her sabah
brifingi boşuna mı yapıyoruz.
Durmuş motorla bile bu mesafeden
Eskişehir'e gidebilirim. Tanrıya
şükür rahatlıyorum artık. |
Derin bir sessizlik, 220 knot
sürat. Tertemiz bir hava,
süzülüşteyim. Herşey ne kadar
güzel. Arkadaşım arada bir
parmak hesabı sonucunu
aktarıyor. 3/4 parmak, 2/4
parmak, 1/4 parmak. Uzaktan pist
göründü. Hâlâ süzülüşteyim.
Artık sesim titremiyor. Kendime
olan büyük bir güvenle telsiz
butonuna bastırıyorum. |
Eskişehir kontrol Panter 999.
İniş talimatı. Cevap yok.
Eskişehir kontrol iniş talimatı.
Cevap yok. Hem yalnız Eskişehir
değil havada hiç kimse
konuşmuyor. Sakın ... Evet, evet
acı bir tokat daha şaklıyor
yüzümde. Telsiz of. Birden yakıt
aklıma geliyor. Pek okunmuyor
yakıt müş'iri. |
Tanrıya yalvarıyorum. Ne olur,
iniş 270'e olsun, 090'a imkanı
yok gidemeyiz. Atlamamız
gerekecek. Uzaktan 270'e süzülen
iki tayyare görüyorum. Heey diye
avazım çıktığı kadar bağırmaya
başlıyorum. İniş 270'e. Ani bir
dalışla sürati artırıyorum.
Kuleye gelmeden kanatları
sallıyor, dönüyor irtifa alıyor,
iniş takımlarını çıkarıyor ve
alçalıyorum. Oh güzel bir iniş.
Pist sonuna geldim bile. Üç
saate yakın havada kalmışız.
Rahatlıyorum. Park yerine gitmek
için pisti terk ederken gaz
açıyorum....a.... tayyare
gitmiyor. Mucize buna derler
işte. Yakıt bitmiş. Kaldık
emercensi pistin başında. Birçok
meraklı toplanıyor. Görevliler
de geliyor. Ne olduğunu
soruyorlar. Bir sürü yalan
uyduruyorum amma çoğunu şimdi
hatırlamıyorum. |
Hatırladığım tek şey. Uçuş
boyunca, motor durunca ve çok
uzun bir süre arkadaşıma
söylediklerim. |
1. Ömrünce verilen görevin
dışına çıkma. Çıkarsan
aksiliklerin sen beklediğini
unutma. |
2. Görev ne olursa olsun,
brifingle kifayet etme. Mutlaka
MTO'ya uğra, bilgi al. Asla jet
stream benim neme lazım deme. |
3. Uçarken mutlaka seyrüsefer
kolaylıklarına ait bilgileri
yanında bulundur ve önceden
bütün meydan kolaylıklarını, baş
ve mesafeleri yaz. |
4. Böyle bir olayı mutlaka rapor
et. |
İlk üçünü yaptık. Özellikle
rütbelerimiz ilerledikçe, bu
kabil olayların tekerrür
etmemesi için her türlü önlemi
aldık amma dördüncüyü bunca
yıldır yapmadık. Yani bu olayı
rapor etmedik, edemedik. |
Bu olay, okuyanların bazılarına
basit birşey gibi gelebilir.
Ancak bu olay uçanlara uçuş
parası verildiğini yıllar sonra
öğrenen bizler için öyle büyük
bir olaydı ki unutulamaz. Ne
zaman Nuh'un Gemisi'nden
bahsedildiğini duysam kalbimin
kıpır kıpır çarptığını
hissederim ve "kaç parmak"
diyerek içimden gülerim. |
|