Son günlerde, F-4 uçaklarımızın
başına hiç olmaması gereken kazalar
ne yazık ki peş peşe geldi. Eski bir
tayyareci, eski bir F-4 Üs Komutanı
ve kazaya uğrayan RF-4E ve F-4E
uçaklarında uçmuş eski bir pilot
olarak bu kazalarda altı genç
pilotumuzun kaybı beni fazlasıyla
üzdü. Şehit pilotlarımıza Allah
rahmet eylesin, ailesine,
yakınlarına ve meslektaşlarına
sabırlar versin! |
24 Şubat 2014 tarihinde
Malatya-Erhaç Üssü 173'ncü
Filo'dan dört pilotumuzun
şehit olduğu RF-4E kazası
ile 5 Mart 2015 tarihinde
Konya civarında düşen
Eskişehir 112'nci Filoya
bağlı bir F-4E 2020 uçağının
düşmesiyle iki pilotumuzun
şehit olduğu kazanın
sebepleriyle ilgili olarak
basında çıkan ve
televizyonlarda yayınlanan
yalan, yanlış, gerçek dışı
pek çok haberi üzülerek
izliyoruz. |
On gün içinde peş peşe meydana gelen
ve altı pilotumuzun şehit olduğu bu
iki kazanın meydana geliş sebepleri,
her uçak kazasında olduğu gibi,
bütün bulgular ve veriler Hv.Kv.Kaza
Kırım Tetkik Heyeti tarafından
incelendikten sonra belli olacaktır.
|
Ben 1982 yılında Eskişehir
1'nci Üs Komutanlığı
görevine atanmadan önce
F-86, F-84F ve F-104 muharip
birliklerinde görev
yapmıştım. Üs Komutanı
olarak atandıktan sonra ilk
defa F-4 uçaklarıyla
tanışmış oldum. Şimdi bu
yazıyı kaleme alırken, F-4
uçaklarında görev yapmayan
pilot arkadaşlarıma bu uçağı
tarihçesiyle beraber
tanıtmak ve ayrıca uçağın
teknik özelliklerini de
ilave ederek kazalarla
ilgili kişisel
değerlendirmemi sizlerle
paylaşmamın faydalı
olacağını düşündüm. |
1. Erhaç'da 24 Şubat
günü iki RF-4E uçağının
uğradığı kaza: |
a) Basın
organlarında uçağın
düşüş sebebi olarak
ileri sürülen ve
RF-4E'lerin
gövdelerinin eski ve
hizmet ömürlerinin
sonuna gelmiş olduğu
şeklinde belirtilen
görüşler gerçek
değildir. Uçakların
gövde ömürleri,
bakımları, her şeyi
uçuşa müsait
durumdadır. |
b) Yine basında
çıkan haberlerde
bahsedildiği
şekilde, iki
uçağın havada
çarpışması gibi
bir durum
kesinlikle
mevcut değildir. |
O halde kaza nasıl
olmuştur? |
Öğrenildiğine göre iki uçak gece
bulut içinde, kol uçuşunda pistin 03
başına alçalma yapmaktadır. Uçaklar
Erhaç meydanının güneyinde, 03 pist
başından 9 mil mesafede, İkinciler
Köyü civarındaki bir tepeye
çarpmıştır. Kazanın krokisi, ekteki
GOOGLE EARTH haritasında
görülmektedir. Uçakların tepede ilk
vurduğu noktada her iki uçağın kanat
altı paylon tankları bulunmuştur.
Dolayısıyla uçakların havada
çarpışması gibi bir durum söz konusu
değildir. Öyle anlaşılıyor ki lider
pilot alçalmada bulunması gereken
limit irtifanın altına inmiş ve
kolunda uçan iki numara ile beraber
tepeye çarpmıştır. |
|
Hava Kuvvetleri Kaza
Kırım Heyeti şimdi lider
pilotun limit irtifanın
altına neden indiğinin
sebebini araştıracaktır.
Uçakların RAPCON
kontrolünde yaklaşmaları
halinde Radar ekranında
uçağın sürati,
istikameti, uçuş irtifaı
gibi tüm bilgiler
görülmektedir. Acaba
uçak RAPCON kontrolünde
alçalmıyor muydu? Acaba
uçağın RAPCON ile havada
teması mı kesildi? Acaba
RAPCON ekranında yanlış
bilgi değerlendirmesi mi
yapıldı? |
|
RAPCON
(Radar Approach
Control) / Radar
Yaklaşma Kontrol
Cihazı |
|
Bir de ikili kolun
lideri alçalmada limit
altına inerken liderin
arka kokpitinde uçan
pilot ile diğer 2
numarada uçan pilotlar
acaba neden lideri ikaz
etmedi? Bütün bu
hususlar RAPCON
kayıtları ile uçuş
kulesinde bulunan ses
kayıtlarının
incelenmesiyle beraber,
Kaza Kırım Heyeti'nin
değerlendirmesi sonunda
ortaya çıkacaktır. |
2. Konya Atış Sahası
Civarında Düşen F-4E
2020 Kazası: |
Konya civarında
4 Mart 2015 günü
Eskişehir
112'nci Filo'ya
bağlı bir F-4E
2020 uçağımızın
düşüşüyle ilgili
olarak aynen
Erhaç'ta düşen 2
adet RF-4E
kazasında olduğu
gibi basında pek
çok yalan yanlış
bilgi yer aldı.
Basında çıkan bu
saçma sapan
bilgilerin bir
pilot gözüyle
gerçeği
yansıtmadığını
bilirken;
kazanın ertesi
günü Gnkur. Basın
ve Halkla
İlişkiler
Başkanı
Tuğgeneral,
tarafından
yapılan yazılı
açıklamada, F-4E
2020 uçağının
Konya Atış
Sahası
civarında, SAM
füzesinden
kaçınma eğitimi
yaptığı sırada
düştüğü
açıklandı. Yine
dün resmi
makamlar
tarafından
yapılan
açıklamada, her
iki kazada da
uçaklarda her
hangi teknik bir
arızanın
olmadığı
duyuruldu. |
Yapılan açıklamalar ışığında bu
kazanın, alçak irtifada pilotun SAM
füzelerinden kaçınma hareketi
yaparken aşırı yatış / çekiş
kumandası vermesi sonucu uçağın
Yüksek AOA durumuna girdiğini,
pilotların Yüksek AOA durumundan
çıkamadığını, bu durumda alçak
irtifada tereddüt etmeden paraşütle
atlamaları gerekirken bunu her ne
sebeptense yapamadıklarını ve uçağın
yere vurduğunu değerlendirdim. |
Elbette bir uçak kazasının
meydana geliş sebebi, kazaya
sebep olabilecek tüm veriler
ve bulgular Hava Kuvvetleri
Komutanlığımızın yetkili
kurulları tarafından
incelenip
değerlendirildikten sonra
açıklığa kavuşturulacaktır.
Ancak ben, F-4 uçaklarının
aerodinamik özelliğine bağlı
“Yüksek AOA” sebebiyle
pilotların anormal duruma
girmesi ve uçağın düşmesi
konusundaki bilgi birikimimi
sizlerle paylaşmamın faydalı
olacağını düşündüm. Bu
bilgiler F-4 uçaklarında
uçmayan arkadaşlarımın da bu
uçağın aerodinamik
özelliğini tanımalarına
yardımcı olacaktır. |
F-4 uçaklarının "Yüksek
AOA" sebebiyle anormal
duruma girip düşmeleri
konusuna girmeden önce,
bu uçağın ilk dizaynının
ve imalatının
yapıldığı1950’li
yılların başına
gitmeliyim. Uçağın
imalatçısı McDonnel
Douglas firması önce bu
uçağı ABD Dz.Kv'nin
siparişi üzerine dizayn
ediyor. İlk dizayn
edilen prototip test
uçağını diğer savaş
uçakları olan F-86,
F-84F, F-100, F-104,
F-15, F-16'lardaki gibi
kanadı ve kuyruğu düz
olarak imal ediyor. Ben
1982 yılında Eskişehir
1'nci Üs Komutanlığı
görevime başladığımda,
karargah binasının üst
katındaki koridorun
duvarı üzerinde ilk imal
edilen ve kanadı ile
kuyruğu düz olan bir F-4
uçağı fotoğrafı olduğunu
hatırlıyorum. Uçağın
kanadı ve kuyruğunun düz
olduğu şekliyle yapılan
uçuş testlerinde dönüş
yarıçapının geniş olduğu
görülünce, hava
muharebelerinde dönüş
yarıçapının dar olması
ihtiyacı düşünülerek
kanadın her iki ucunu
yukarı kıvıracak şekilde
bir tadilat uygulanıyor.
Kanadın her iki ucunda
yukarı kıvırma tadilatı
uygulanınca bu sefer
test uçuşunda bir
istikrar (stability)
problemi ortaya çıkıyor.
Bunun üzerine yatay
kuyruk stablizesini düz
durumdan aşağı duruma
getirecek şekilde bir
tadilat daha
uygulanıyor. Eğer F-4
uçağının fotoğraflarına
önden, yandan arkadan
bakarsanız kanat
uçlarının yukarı doğru,
yatay kuyruk sathının
aşağı doğru kıvrık
durumda olduğunu
görürsünüz. İşte uçağın
bu aerodinamik
yapısından kaynaklanan
faktörler sebebiyle,
uçuş hareketleri
sırasında uçuş levyesi
ile verilen yatış ve
çekiş kumandalarında
uçağın o anda taşıdığı
yakıt yüküne de bağlı
olarak doğru kumanda
verilmesi hayati bir
önem taşıyor. |
|
|
RF-4E Uçağında
Kanat Uçlarında
Yukarı Ve Yatay
Stabilizedeki
Aşağı Satıhlar |
|
F-4 uçaklarının
yapısında bir de (şu
anda teknik
ayrıntılarını tam
olarak
hatırlayamadığım)
bir Ağırlık Merkezi
(CG- Center of
Gravity) problemi
bulunuyor. Havada
uçağın harici ve
dahili yakıt
depolarının bir
sıralama dahilinde
önce harici yakıt
tanklarından (kanat
altı paylon tanklar
ve eğer takılmışsa
gövde altı yakıt
tankı) ve takiben
dahili depolardan
beslediğini
biliyoruz. Yakıtın
harcanması sırasına
bağlı olarak bu
Ağırlık Merkezi (CG)'nin
bulunduğu nokta yer
değiştiriyor.
Ağırlık merkezinin
harici ve dahili
depolardaki yakıtın
harcanmasına bağlı
olarak yer
değiştirmesinin
verilen uçuş
kumandalarında
dikkat edilmesi
gereken bir faktör
olduğu, F-4'le ilk
uçuşa başlayanlar
için verilen yer
derlerinde (MTD)
öğretmenler
tarafından ısrarla
üzerinde
durulmaktadır. |
İmalatçı
McDonnel Douglas
şirketi, bütün
bu tadilatlardan
sonra ABD
Donanması ve ABD
Marine Hava
Kuvveti bu
uçaklardan 1961
yılından
itibaren 1.200
adet alıyor. ABD
Hv.Kv. de 1963
yılından
başlayarak bu
uçaklardan 2.600
adet alıyor ve
bu uçakları 1964
yılından
itibaren yoğun
bir şekilde
Vietnam Savaşı
esnasında
kullanıyor. |
ABD Donanması ile ABD Hava
Kuvvetleri’nin birbirlerinin
boğazlarını sıkacak kadar müthiş bir
rekabet içinde oldukları
bilinmektedir. ABD Hava Kuvvetleri
komuta kademesindeki havacılar
arasında o zamanlar “Biz neden bu
Deniz Kuvvetleri'nin uçağını aldık!”
diye büyük kavgalar çıkmıştı. |
Tabii bir de şu soru
sorulabilir: ABD Hv.Kv.nin
mecburiyetten aldığı bilinen
bu F-4 uçağını İsrail,
Yunanistan ve Türk Hava
Kuvvetleri neden tercih edip
satın aldı? Çünkü F-4’ün
Vietnam Harbi sırasında çok
reklamı yapılmıştı. Ayrıca
Türkiye, Yunanistan ve
İsrail, kendilerine karşı
benzer tehditlerin mevcut
olması gibi sebeplerle
şiddetle muharip uçağa
ihtiyaç duyuyorlardı. Tam o
tarihlerde de bu üç ülkenin
ABD kaynaklarından temin
edebilecekleri F-4’ten başka
tip bir muharip savaş uçağı
mevcut değildi. |
NOT: Diğer savaş
uçaklarına göre çok
fazla yakıt harcayıp
masraflı olan ve ayrıca
da harekat yarıçapı
yeterli olmayan F-4E
/RF-4E uçaklarını İsrail
2003 yılında
envanterinden
çıkarmıştır. |
Aerodinamik yapısı
böyle acayip dizayn
edilen bu uçakta
eğer pilot tırmanış,
dalış ve çekiş
hareketlerinde doğru
kumanda vermezse
uçak anormal duruma
girebiliyor. Bu
anormal duruma “High
AOA (Angle Of Attack)
durumu tabir
ediliyor. AOA, (Angle
Of Attack (veya
Türkçe Hücum Açısı)
tabiri, kanadın
üzerinden geçen hava
kitlesinin
(havacılıkta biz
buna Airfoil- Hava
Filesi tabir
ediyoruz) kanadın
yatay ekseniyle
yaptığı açıyı derece
cinsinden
gösteriyor. F-4
uçağında hava
filesinin uçuşta
kanada geliş açısı
normal uçuş
hareketlerinde 3 ila
8 derece arasında
oluyor ve bu hücum
açısıyla gelen hava
filesi, kanat
üzerinde tatlı bir
kaldırma kuvveti
meydana getiriyor.
|
|
F-4 kokpiti
ve AOA (Angle
Of Attack) /
Hücum Açısı
Göstergesi |
|
F-4 uçağının her
iki kokpitinde
küçük, yuvarlak
birer AOA
göstergesi
bulunuyor. Bu
göstergenin
içinde saat
yelkovanı gibi
bir ibre ve
ibrenin her iki
tarafında AOA
değerini derece
cinsinden
gösteren
rakamlar
bulunuyor.
Normal uçuş
hareketlerinde
bu ibre 3 ila 8
arasında bir
değeri
gösteriyor. Eğer
koordinesiz
olarak sert bir
yatışla çekiş ve
tırmanış
kumandası
verilirse kanat
üzerinden geçen
hava akışı
bozulup deforme
oluyor. AOA
değeri 8
rakamının
üzerlerine
çıkıyor ve
pilota kaskının
kulaklığından
dıt dıt dıt
sesleriyle ikaz
geliyor. Pilot
yüksek AOA
durumuna
girdiğini anlar
anlamaz hiç
gecikmeden uçağı
anormal durumdan
kurtaracak
kumandaları
vermek
zorundadır. Eğer
AOA değerini
normal duruma
getirmekte geç
kalırsa uçak
anormal durumdan
kurtulamıyor ve
çakılıyor.
Özellikle 10.000
feet irtifanın
altında Yüksek
AOA durumuna
girilirse,
pilotun anormal
durumdan çıkmak
için gerekli
olan reaksiyon
süresi yeterli
olmuyor ve uçak
yere vuruyor.
|
F-4 pilotları eğitim
uçuşlarında orta ve
yüksek irtifalarda
Yüksek AOA’den çıkış
eğitimleri yaparak
böyle bir durumdan
kurtulma
melekelerini
artırırlar. Yüksek
AOA’ye giriş,
genellikle yer
hedeflerine taarruz
eğitimleri veya ani
kaçınma hareketleri
ve ayrıca havada
diğer uçaklarla
yapılan hava
muharebesi
(dogfight)
eğitimleri sırasında
olabiliyor. Yani
kısaca bir F-4
pilotu uçuş
esnasında bir hedefe
taarruz veya
dogfight eğitimi
yaparken veya
uçaksavar ve
füzelerden kaçınma
gibi başka bir
sebeple çok sert
yatış, çekiş,
tırmanış, dalış
kumandası verirken
eğer dikkatli
olmazsa, “Yüksek AOA”
durumuna girip uçağı
anormal duruma
sokabiliyor. Diğer
savaş uçaklarında bu
fenomen bulunmuyor.
Türk Hava
Kuvvetlerinde
F-4'lerden önce
atanmış olduğum
F-86, F-84F, F-104
muharip birlikleri
ile tatbikat
görevlerinde çift
kumand tiplerinin
arka pilot
mahallinde uçtuğum
F-5, F-100 ve F-102
muharip uçakları ve
ayrıca, NATO
tatbikatı için
Türkiye’ye
geldiklerinde
uçtuğum çift kişilik
Alman Alpha Jet,
Belçika Mirage5,
Amerikan Hv.Kv.
F-111A ve F-15D
Eagle ve ayrıca Fort
Worth/Dallas’ta
Amerikalı test
pilotuyla uçtuğum
çift kişilik F-16B
uçaklarının hiç
birinde “Yüksek AOA”
fenomeni bulunmuyor!
|
Yüksek AOA
durumunu daha
güzel bir
örnekle şöyle
izah edeyim.
Bilindiği gibi,
aerodinamik
kanunları ile
sıvı akışkanlık
hidrolik
kanunları
arasında büyük
benzerlik
vardır. Denizde
yüksek hızla
giden bir sürat
motorunun burun
kısmından arkaya
doğru düzgün bir
şekilde akarak
açılan dalga
paterni, benzer
şekilde havadaki
uçağın burnundan
arkaya, kuyruğa
doğru meydana
geliyor. Eğer
sürat motoru
yüksek hızla
seyir
halindeyken çok
ani bir dönüş
yaparsa tekne
savruluyor,
dalga paterni
bozuluyor ve
güvertede bir
yere tutunmayan
yolcular varsa
denize
dökülüyor!..
İşte F-4
uçağında da ani
ve sert bir
çekişte, uçağın
üzerinden geçen
bu hava paterni
bozuluyor.
Bozulan hava
paternini uçuş
kumandalarını,
kokpitteki AOA
saatindeki
değeri 3 ila 5
arasına
getirecek
şekilde hareket
ettirerek
düzeltmek
gerekiyor. Yani
amiyane bir
tabirle bozulan
hava filelerini
reset yapmak
gerekiyor. |
Hava
Kuvvetlerimizdeki
kayıtlara göre F-4
kazalarından önemli
bir kısmı,
pilotların Yüksek
AOA durumuna girip
uçağı bu durumdan
kurtaramamaları
sebebiyle meydana
gelmiştir. Evimdeki
kütüphanemde 1997
yılı basımlı Hava
Kuvvetleri Şehitler
Albümü bulunuyor.
1914 yılındaki
Kahire Hava Seferi
sırasında şehit olan
havacılarımızdan
başlayarak 1997
yılına kadar geçen
zaman süresi içinde
ölümle sonuçlanan
kazaları gösteren bu
albümde, F-4
uçaklarının
envantere girmiş
olduğu 1975 yılından
1997 yılına kadar
meydana gelen F-4
kazalarını
inceledim. (1997
yılından sonraki
kazaların
istatistikleri bu
albümde yer
almadığından o
tarihten sonraki
kazları bilmiyorum).
Türk Hava
Kuvvetlerinde ilk
ölümle sonuçlanan
F-4 kazası Haziran
1977’de Yüksek AOA
sebebiyle meydana
gelmiş ve iki
pilotumuz şehit
olmuş. O tarihten
1997 yılına kadar
geçen 20 yıllık
sürede toplam 22
adet ölümle
sonuçlanan F-4
kazası meydana
gelmiş. Bu 22 adet
F-4 kazasından
ölümle sonuçlanan 7
adedi, Yüksek
AOA’den kurtulamayıp
yere vurma sonucu
meydana geliyor. Bir
F-4E uçağımızın da
Ege Denizi üzerinde
yaptığı görevde
dogfight sonucu
Yüksek AOA durumuna
girdiği, anormal
durumdan çıkamayıp
denize düştüğü ve
pilotların şehit
olduğunu
hatırlıyorum. 7
adedi ölümle
sonuçlanan
kazalardan bir
tanesi de ne yazık
ki benim Eskişehir
1nci Üs Komutanlığım
zamanında 10 Kasım
1982 tarihinde,
Büyük Önderimiz ve
Ebedi Başkomutanımız
Atatürk'ü ölüm
yıldönümünde
anışımızdan üç saat
kadar sonra meydana
geldi Göreve
başlayışımın
üzerinden henüz iki
ay bile geçmemişti
ki, ikili görev
uçuşunda diğer bir
F-4E uçağıyla 10.000
feet civarında
başladıkları hava
muharebesi
(dogfight) eğitimi
esnasında yüksek
AOA'ya giren bir
uçağımız düştü ve ne
yazık ki paraşütle
atlayamayan Yüzbaşı
ile Üsteğmen
rütbesindeki iki
pilotumuz şehit
oldu. |
F-4 lerde Yüksek AOA
sebebiyle meydana
gelen kazaların
üzücü olduğu kadar
ilginç olanlarından
biri de Eskişehir
1'nci Üs'se bağlı
bir F-4E uçağının
alçak irtifada yer
hedefine taarruz
görevi esnasında
yüksek AOA’ya
girdikten sonra
anormal durumdan
çıkamayıp düştüğü
kazadır.. Bu olayda
ön kokpitte uçan ve
yer hedeflerine
taarruz ederken
anormal duruma giren
pilot paraşütle
atlayamayıp şehit
olmuş, arka pilot
mahallinde uçan
yüzbaşı rütbesindeki
tecrübeli Silah
Sistem Operatörü çok
alçak irtifada
paraşütle atlayarak
kurtulmuştur. |
Bir de Yüksek AOA
durumuna girip uçağı
kurtardıkları için
bu üzücü
istatistiklere dahil
olmayan pilotların
olduğu
bilinmektedir. Belki
şaşıracaksınız ama o
pilotlardan biri de
benim. 1nci Ana Jet
Üs Komutanı iken
uçtuğum 111'nci
Filo'da bir gün tek
uçaklı olarak Mürted
atış sahasına
taarruz eğitimi
yaparken Yüksek
AOA’ye girdim. O
uçuşumda arka pilot
mahallinde çok
tecrübeli öğretmen
pilot Kurmay Binbaşı
bulunuyordu. O
uçuşta, Abdüsselam
dağı civarından
Mürted atış sahasına
yüksek süratle,
alçak irtifadan 45
derecelik bir açıyla
yaklaşıp daire
hedefine taarruz
pozisyonu alacağım
noktaya doğru çekişe
başladım. 8.000 feet
civarında tepe
noktasına
yaklaşırken hedef
dairesinden herhalde
biraz taşmış
olmalıyım ki, yatış
/ çekişi biraz fazla
artırdım. Tepe
noktasına geldiğimde
yatışı almak için
levyede kumanda
verdiğimde uçakta
hiçbir hareket
olmadı ve o durumda
kaldı. Levyede
verdiğim kumandaya
uçağın itaat
etmemesin tipik bir
Yüksek AOA durumu
olduğunu hemen
teşhis ettim. Neyse
ki F-4E’lerde benim
intibak uçuşlarımı
yaptıran öğretmen
yüzbaşı arkadaşımız
(sonradan ayrılıp
THY’nın değerli
kaptan pilotlarından
biri oldu) bana
Yüksek AOA’den çıkış
tekniğini o kadar
güzel öğretmiş ki,
gerekli kumandaları
vererek Yüksek
AOA’den çıktım. |
Son olarak,
F-4 uçağının bu
"Yüksek AOA"
fenomeninin artık
bütün F-4 pilotları
tarafından çok iyi
bilinmesi, Yüksek
AOA durumuna
girildiğinde pilotun
bu durumdan
çıkılması için
gerekli kumandaları
vermesi, eğer pilot
Yüksek AOA'den
çıkamayacağını
anlarsa hiç
gecikmeden ve
tereddüt etmeden
jettison halkasını
çekerek uçağı terk
etmesi ve bundan
böyle hiç bir F-4
uçağımızın "Yüksek
AOA" sebebiyle
düşmemesi en büyük
dileğimdir. |
İrfan Sarp |
Emekli Hava
Pilot
Tümgeneral |
|
|