|
|
|
GÖÇMEN KUŞLARIN
ROTASI, YAPILMASI PLANLANAN
|
İSTANBUL 3NCÜ
HAVALİMANI ÜZERİNDEN GEÇİYOR! |
ALARM ZİLLERİ
ÇALIYOR! |
|
|
Hürriyet gazetesinde havacılık
konularının yayınlandığı Internet
sitesi KOKPIT'te 21 Kasım Perşembe
günü
"Kuş göçünün rotası 3. Havalimanı
üzerinden geçiyor!"
başlıklı yazıyı büyük bir ilgiyle
okudum. |
Söz konusu yazıda şu cümle
benim çok dikkatimi çekti:
"Göçmen kuşlar ağırlıklı
olarak Riva sulak alanı –
Beykoz tepeleri üzerinden
geliyor ve Garipçe –
Demirciköy – Uskumruköy–Durusu
hattını takip ederek
Avrupa’ya çıkıyorlar. (Bu
göç sonbahar döneminde
tersine dönüyor ve kuşlar
Boğaz’ı bu kez bu hattın
biraz altından kat
ediyorlar.). |
Ben 11 yıldır yazıda sözü geçen
Beykoz ilçesinin Karadeniz
sahilindeki Riva köyünde oturuyorum.
Yazıda Riva sulak alanından söz
edilince o bölgede 11 yıldır yaşayan
eski bir tayyareci olarak konuya
müdahil olmayı ve görüşlerimi
sizinle paylaşmayı arzu ettim. |
Şimdi diyeceksiniz ki, 3ncü
Havalimanı'nın yeri Başbakan
tarafından tespit edilmiş ve
karara bağlanmış. Artık bu
karar alındıktan sonra o
havalimanı yerinin çok
sakıncalı olduğunu ortaya
konacak kuvvetli
gerekçelerin, söylenecek
sözlerin alınan karardan
dönülmesi için herhangi bir
faydası olur mu? Hayır,
hiçbir faydası olmaz! Şimdi
görüşlerimi paylaşmak üzere
size yazacağım bu yazıyı
kaleme alırken harcayacağım
zamanın tamamen boşa
harcanacak bir zaman
olduğunu ve buradaki
görüşlerimin halen projeye
karar veren makamlar
tarafından hiçbir surette
dikkate alınmayacağının
bilincindeyim! Ama yine de
bu görüşlerimi havacılık
çevrelerine küçücük bir not
düşmek amacıyla belirtmeyi
bir görev sayıyorum.
|
İstanbul'da göçmen
kuşların geçişlerini
izleyen İstanbul Kuş
Gözlem Topluluğu (İKGT)
isimli bir kuruluş
bulunuyor. Bu kuruluşun
üyeleri kuşların göç
mevsiminde İstanbul'un
belli noktalarına
giderek kuşların
konakladıkları yerleri,
uçuş rotalarını ve
sayılarını gözlemliyor.
Ben göçmen kuşlar
konusunu merak edip
kitapları karıştırdım ve
göçmen kuşlarla ilgili
epey bilgi sahibi oldum. |
KOKPIT sitesinde yer
alan söz konusu
yazıda belirtildiği
ve aşağıdaki
haritada görüleceği
üzere bu leylek
arkadaşlarımız
yumurtlamak ve
böylece nesillerini
devam ettirmek için
sıcak Afrika ve
Ortadoğu
ülkelerinden soğuk
kuzey ülkelerine
giderken uçuş
rotaları üç dar
noktadan geçiyor:
Batıda Cebelitarık
Boğazı, ortada
Tunus-Sicilya-İtalya
güzergahı ve doğuda
Türkiye, İstanbul
Boğazı (ve İstanbul
Boğazı üzerine bir
mercek koyacak
olursak), Boğaz'ın
kuzeyindeki Riva -
Beykoz Poyrazköy,
Garipçe – Büyükdere
ve…ve... YENİ
YAPILACAK İSTANBUL
3NCÜ HAVA LİMANI
hattını
kullanıyorlar! İKGT
gözlemcileri bu
rotadan geçen
değişik türdeki
göçmen kuşların
sayısının 1 milyon
civarında olduğunu
tahmin ediyor.
|
Doğu Afrika ve Ortadoğu bölgesinden
Avrupa'ya doğru göç ederken bu
arkadaşlar acaba neden İstanbul
Boğazı'nın güneyinden; Pendik,
Bostancı,Yeşilköy, Avcılar, Büyük
Çekmece, Silivri civarında
konaklamıyorlar da bir iki gün
dinlenmek, karınlarını doyurmak ve
uzun bir yolculuğa çıkmadan önce
biraz nefeslenip güç toplamak için
Riva sulak alanını tercih ediyorlar?
Çünkü göçmen kuşların bir ila iki
günlük geçici konaklamaları için
gerekli ormanlık ve sulak alan
İstanbul'un kuzeyindeki bu bölgede
bulunuyor.
|
Ben 11 yıldır kuşların
İlkbaharda gelişleri ile
sonbaharda dönüşlerini
Riva'daki evimizden şehre
gidip gelirken ilgiyle
izliyorum. Mart ayının
başlarından itibaren o
yoldan geçerken sulak alanda
bizim arkadaşların gelip
gelmediklerine bakıyorum.
Mart ayının 15'inden bir
hafta öncesi veya bir hafta
sonrası ilk leylek kafilesi
gelip aşağıdaki haritada
işaret ettiğim Riva sulak
alanına konuyor. Riva sulak
alanının Kuzey-Güney
istikametinde uzunluğu
yaklaşık 3 km., Doğu-Batı
istikametindeki uzunluğu,
yaklaşık1,5 km civarında.
Riva sulak alanının GOOGLE
EARTH haritası aşağıda
görülmektedir. |
|
Geçen yıl Mart
ayının ortalarında
Riva bölgesine
gelişlerinde yolun
kenarında durmuş ve
onların tam iniş
anlarına tesadüf
etmiştim. O gün
çektiğim fotoğraf
aşağıdadır.
Fotoğrafı çektiğim
nokta sulak bölgenin
güney ucunda
bulunmaktadır.
Fotoğrafın
karşısındaki tepenin
sağ tarafında,
yapılmakta olan
Yavuz Sultan Selim
köprüsüne bağlanacak
çevre yolunun
inşaatı halen büyük
bir hızla devam
etmektedir. (Köprüye
verilen bu ismin çok
yanlış ve birçok
gönülleri rencide
eden bir isim olduğu
konusuna burada
girmek istemiyorum). |
|
Yeni yapılacak
üçüncü Boğaz
köprüsüne
bağlanacak ve
İstanbul'un
kuzeyinden
geçecek bu yolun
güzergahıyla
ilgili olarak
geçen yıl bu
zamanlar pek çok
tartışmalar
yapıldığını
hatırlayacaksınız.
O zamanlar
basında, daha
önce karar
verilen yol
güzergahında
değişiklikler
yapıldığı
şeklinde
haberler
çıkmıştı. Yolun
inşaatından
sorumlu hükümet
temsilcisi
yaptığı bir
basın
toplantısında,
basında yer alan
haberlerin
gerçek olduğunu,
yol projesinin
ilk taslağında
tespit edilen
yol güzergahının
göçmen kuşların
konakladıkları
Riva sulak
alanının
ortasından
geçtiği
anlaşıldıktan
sonra, bu alanın
ikiye
bölünmemesi için
köprüye
bağlanacak yol
güzergahını ilk
planladıkları
yerden sulak
alanın güney
ucuna
kaydırıldığını
söylemiş ve bu
haber basında
yer almıştı.
Göçmen kuşların
konakladıkları
bir bölgeyi
korumak için
böylesine büyük
bir otoyol
projesinde
güzergah
değişikliği
yapılması
düşüncesini
doğayı
sevenlerin
elbette candan
kutlaması
gerekir. |
Ancak bu noktada çok
çarpıcı bir durum
ortaya çıkıyor.
İstanbul'un
kuzeyinden geçecek
3ncü köprü yolu
projesini yapan
yetkili resmi makam
bu bölgenin göçmen
kuşların geçiş alanı
olduğunu biliyor ki
yolun güzergahını
değiştiriyor. Göçmen
kuşların havada
uçaklar için bir
tehlike teşkil
ettiği de bu resmi
makamlar tarafından
biliniyor. Hükümetin
resmi makamlarından
biri, bu bölgede
uçaklar için tehlike
teşkil edecek bir
yer olduğunu
bilirken, nasıl
oluyor da diğer bir
yetkili resmi makamı
göçmen kuşların
geçeceği uçuş
güzergahı üzerinde 6
adet iniş pistiyle
dünyanın en büyük
havalimanlarından
birinin inşa
edilmesine karar
verebiliyor? Bunu
anlamak mümkün
değil! |
Bu göçmen kuşlar her yıl binlerce
kilometre uzaktan gelip ikmal
üslerini hiç şaşırmadan elleriyle
koymuş gibi buluyorlar. Bu sevimli
kuşların gövdelerinin, kanatlarının
bir yerinde sanki GPS sistemleri
var! Biz pilotlar bile bazı hallerde
yolumuzu şaşırırken bu arkadaşlar
uçuş başlarında 1 derece bile hata
yapmadan rotalarında uçuyor ve ikmal
üslerini her yıl hiç şaşmadan
buluyorlar. Riva sulak alanında
leyleklerin konakladıkları çayırın
kenarındaki yoldan geçerken eğer
acelem yoksa arabamı yolun kenarına
park edip yanlarına kadar gidiyor ve
onların şirin kırmızı, sivri
gagalarıyla sulak çayırın içinden
buldukları yiyeceklerle karınlarını
doyurduklarını ilgiyle seyrediyorum.
Bu arkadaşların yanlarına kadar
yaklaştığım halde en küçük bir telaş
göstermiyorlar ve yemlenmelerine
devam ediyorlar. |
O yoldan geçerken bazen
leyleklerin Riva sulak
alanında ikmallerini
tamamlayıp Avrupa yoluna
devam etmek üzere
kalkışlarına ve uçuş
rotasına girmeden önce alan
üzerinde toplanmalarına
tesadüf ediyordum. Herhalde
bu leylek arkadaşların aynen
bizim geçmişte hipodrom
üzerinden yaptığımız merasim
uçuşlarında olduğu gibi uçuş
kolunun önünde bir liderleri
bulunuyor. Bu arkadaşlar
herhalde liderinin
kendilerine verdikleri bir
işaretle bulundukları yerden
kalkış yapmaya başlıyorlar.
Size gönderdiğim fotoğrafta
görülen küçük tepeliğin
meydana getirdiği termik
hava akımlarıyla çayırlık
alan üzerinde dönmeye
başlıyorlar ve döne döne
yükselerek seyahat
irtifasına çıkıyorlar. Uçuş
kolunun lideri herhalde
herkesin kalkışın tamamlayıp
yerini aldığını anlıyor ki,
Avrupa istikametindeki uçuş
başına dönüp grubunu yola
çıkarıyor. Avrupa
istikametindeki kafilenin
uçuş rotasının, takribi
olarak yeni yapılacak 3'ncü
Havalimanı üzerinden
geçtiğini gözlerinizle
görüyorsunuz. |
Ben 1976 -1979
yıllarında o zamanki
ismiyle Mürted (Akıncı)
Üssü'nde Harekat
Komutanı olarak görev
yaparken ana pist,
emercensi pist ve taksi
yollarının tamiri
sebebiyle 141'nci ve
142'nci F-104
filolarının başında,
İncirlik Üssü'ne intikal
etmiş ve orada üç yaz
mevsiminde toplam 9,5 ay
görev yapmıştık.
İncirlik Üssü'ne
intikalimiz, iki
defasında leyleklerin
göç mevsimine denk
gelmişti. Adana
bölgesinde, İstanbul
Riva'dakine benzer
şekilde leyleklerin
konakladıkları ikmal
alanları İncirlik
meydanının tam güneyinde
bulunuyor. Biz uçuş
kulesinde görevli
arkadaşlarla
konuşmuştuk. Onlar
ellerinde dürbün, bu
leyleklerin yerlerini
bize bildirirler, biz de
uçuşta onların bulunduğu
bölgeden geçmezdik.
İnanın, İncirlik'te peş
peşe geçirdiğimiz üç
mevsim boyunca meydan
civarında uçan leylek
sürüleri bizim en büyük
korkumuz olmuştu. |
Avrupa istikametinde
Mart ayının
ortalarında başlayan
bu göç Mayıs ayının
ortalarına kadar
yaklaşık iki ay
kadar sürüyor.
Avrupa'dan dönüşleri
de Ağustos ayının
ortalarında başlayıp
Ekim ayının
ortalarına kadar
yaklaşık iki ay
kadar devam ediyor.
Avrupa dönüşlerinde
de yine elleriyle
koymuş gibi Riva
sulak alanına inip
ikmallerini
yapıyorlar. Bu
göçmen arkadaşların
İstanbul Boğazı'nın
kuzeyini
kullanmalarındaki
süre, gidiş ve
dönüşleriyle
birlikte toplamda
yaklaşık 4 aylık bir
devreyi kapsıyor.
İşte Başbakan'ın
kararıyla İstanbul
Boğazı'nın kuzey
batı noktasında inşa
edilmesine karar
verilen 3ncü
Havalimanı, bir
yılın 4 ayını, diğer
bir ifadeyle bir
yılın 3'te 1'lik
süresi boyunca
uçaklar için çok
büyük tehlike
doğuracak
büyüklükteki göçmen
leylek sürülerinin
geçtiği rotanın tam
göbeğinde inşa
ediliyor! İstanbul
Boğazı'nın
kuzeyinde, göçmen
leyleklerin geçtiği
uçuş rotasının
haritası aşağıda
görülmektedir. |
Yerde bu kadar
sevimli olan bu
arkadaşlar ne yazık
ki havada pilotların
korkulu rüyası
oluyor.
Ansiklopediden
çıkardığım bilgiye
göre bir leyleğin
uzunluğu 100-115 cm,
ağırlığı 2,3 ila 4,5
kg. kanat açıklığı
155–215 cm.dir. Yine
ansiklopediden
çıkardığım bilgiye
göre yerli cins
küçük martıların
ağırlığı 120 gram
boyu 30 cm; büyük
boy martıların
ağırlığı 1,75 kg.,
boyları 75 cm.dir. |
Belli ağırlıktaki
bir kuşun uçağa
çarpması halinde,
çarptığı yerde
meydana getireceği
hasar, uçağın o anda
uçtuğu süratle
orantılıdır. Eğer
uçak 200 knot
süratle uçuyorsa
rölatif (izafi,
göreceli) olarak bu
uçağa 3-4 kilo
civarında bir cismin
200 knot süratle
çarptığını; eğer
uçağın sürati 300
knot ise yine
rölatif (izafi,
göreceli) olarak
uçağa 3-4 kilo bir
cismin 300 knot
süratle çarpmış
olduğu anlamına
geliyor. Tabii bu
ağırlıktaki bir
cismin uçağın
kanadına gövdesine
çarpmasından daha
tehlikeli olarak
hava alığından
motorun içine
girmesi halinde
meydana getireceği
hasarları da
tecrübelerimizle çok
iyi biliyoruz. |
Uçak imalatçı firmaları
imal ettikleri uçakların
kanopileri, gövde,
kanat, kuyrukları ve
özellikle motor hava
alığı ve motorları
üzerinde kuş
çarpmalarından meydana
gelebilecek hasarları
ölçmek için çok ilginç
bir metot kullanıyorlar.
Yerde park halindeki
uçağa belli mesafeden
aynen bir hedefe topla
ateş eder gibi değişik
ağırlıktaki kuş, tavuk,
leylek ve kartal
ölüleriyle ateş edip
gövde, kanat, kuyruk ve
kanopi üzerinde meydana
gelecek hasarları bizzat
tespit ediyorlar. Bu
atış testleri sırasında,
bir güvercin veya martı
büyüklüğünde nispeten
küçük kuşlar ile bir
leylek veya kartal
büyüklüğündeki kuş
ölülerinin meydana
getirdiği hasar ve
tahribatın kuşların
büyüklüklerine göre
farklı olduğu tespit
ediliyor. Bu vesileyle
şunu da belirtelim ki
kuşlar arasında havada
pilotlara hiç zararı
dokunmayanlar, karga,
alakarga ve saksağan
türü kuşlardır. Çünkü bu
karga türleri dünyanın
en zeki kuşlarıdır. Ne
havadaki uçağa, ne de
yolda giden araçlara
karga familyasından bir
kuşun çarptığı
görülmemiştir. |
Güvercin ve martı
gibi küçük kuşlarla
leylek gibi büyük
kuşların uçaklara
çarpmalarında
meydana gelen
tahribatın farklı
olacağı üzerinde
neden böylesine
ayrıntıya girdiğimi
izah edeyim.
İstanbul hava
sahasında, Yeşilköy
üzerinde uçaklara
çarpan güvercin ve
martı türü kuşlar
ile halen
yapılmasına karar
verilen İstanbul
3ncü Havalimanı
faaliyete geçtiğinde
bu bölgede uçacak
uçaklara çarpacağına
muhakkak gözle
bakılan leyleklerin
meydana getireceği
tahribatın büyük
olacağını
matematiksel olarak
dikkatinize sunmak
istedim. Benzetmek
gerekirse, Yeşilköy
üzerinde bir uçağa
çarpacak bir
martının tahribatı
12.7 mm.lik bir
merminin yaratacağı
tahribata benzer
olacaksa, 3ncü
Havalimanı üzerinde
bir uçağa çarpacak
leyleğin tahribatı,
20 mm veya 30 mm.lik
makineli top
mermisinin
yaratacağı tahribat
gibi olacaktır. |
Uçuculuk hayatımızda kuş
çarpması olayları
çoğumuzun başına
gelmiştir. Kuş çarpması
sebebiyle uçakları
üzerinde ağır hasarlar
meydana geldiği halde
meydana dönüp inen
arkadaşlarımızdan başka
uçağını kontrol edemeyip
paraşütle atlayan
arkadaşlarımızın
olduğunu biliyoruz. Kuş
çarpması olayı benim iki
defa başıma geldi. Bir
defasında Balıkesir'de
F-84F ile uçarken kanopi
ön camına kuş çarpınca
ön kanopi camı
kıpkırmızı bir kan
tabakasıyla kaplanmıştı.
Ön camdaki kan
tabakasından ileriyi
görüşüm kapanınca
kanopinin kenarından
bakarak inişimi
tamamlamıştım. O uçuşta
eğer bu kuş kanopi
camına çarpmak yerine
hava alığından motora
girseydi acaba ne olurdu
diye düşünmüştüm. Bir
defasında da
Eskişehir'de T-33
uçaklarında öğrencime
iniş kalkış çalışması
yaptırırken iniş
takımları aşağıda, son
dönüşte sağ iniş
takımına çarpan kuş iniş
takımı kapakları
üzerinde oldukça büyük
bir hasar meydana
getirmişti. Bu hasar o
zamanlar Eskişehir Hv.İkm.Bkm.Merkezinin
bugün bile simalarını
hatırladığım çok
tecrübeli sivil ustaları
tarafından iki gün
içinde tamir edilmiş ve
uçak uçuşa verilmişti.
Merzifon'da F-86'larda
uçarken bir arkadaşımın
uçağının motoruna tam
kalkışta kuş girmişti.
Motora kuş girdikten
saniyeler içinde EGT (egzos
harareti) saati
yükselmeye başlamış.
Arkadaşım, bulunduğu
noktadan hemen rüzgar
altı bacağına dönüp
inişini yapmış ve pist
sonunda motoru
durdurmuş. Eğer bu olay
pistin hemen yakınında
olmasaydı, arkadaşım
büyük ihtimalle daha
büyük bir problemle
karşılaşacaktı.
Eskişehirde T-33'lerde
bir öğretmen arkadaşım
da iniş için yaklaşırken
gövde altında hidrolik
borularının geçtiği
kısma iri bir kuş
çarpmış ve hidrolik
borularını patlatmıştı.
Bu çarpmayla uçağın
hidroliği boşalınca uçuş
kumandaları sertleşmiş,
pilot manuel usülde
kumandaları hareket
ettirmek için büyük bir
güç kullanarak pisti
karşılamıştı. Boşalan
hidrolik sıvısı egzos
gazının sıcaklığıyla
tutuşmuş ve uçağın
arkasından bir alev
huzmesi uzamıştı.
Arkadaşım arkasındaki
alev huzmesiyle bu
şekilde pisti tutturup
inişini yapmış, pist
sonunda durduğunda akan
hidroliğin çıkardığı
yangın söndürülmüştü.
Eskişehirde diğer bir
olayda, bir F-4E Phantom
uçağı, Osmaniye atış
sahasına hava yer atışı
için yaklaşırken her iki
motoruna giren kuşlar
sebebiyle motorlar
durmuş ve her iki pilot
paraşütle atlamışlardı.
Yine Eskişehir'de hava
yer atışı için Osmaniye
atış sahasına özel silah
atışı için 500 knot
süratle alçaktan
yaklaşan F-100D uçağına
çarpan kuş kanopiyi
parçalayıp kokpite
girmiş, şans eseri
yaralanmayan ancak üstü
başı kan içinde kalan
pilot arkadaşım uçağın
süratini düşürüp
kontrolünü sağladıktan
sonra meydana dönüp
inmişti. Bu
anlattıklarım sadece
yakın arkadaşlarımın
başına gelen olaylardır.
Hava Kuvvetlerimizde
buna benzer daha
yüzlerce kuş çarpması
olayı meydana gelmiştir. |
Kuş çarpması sonucu
biz Hava
Kuvvetlerimizde
şehitler de verdik.
Deniz atış
eğitimleri için
İncirlik meydanına
intikal eden
filolardan ayrı
tarihlerde bir F-5
uçağı ile bir F-84F
uçağına deniz
hedeflerine atış
eğitimi esnasında
martıların çarpması
sonucu uçaklar
düşmüş ve pilotlar
şehit olmuştu. Son
görev yaptığım
Diyarbakır'da 182nci
Filo'da CF-104'ler
(Kanada F-104'leri)
ile uçuşlarımı
tamamlarken, 184ncü
RF-5 Keşif Filosu'na
yeni atanan genç bir
teğmenin 17 Şubat
1987 tarihinde tek
kişilik RF-5A
uçağına kuş çarpması
sonucu uçağının
düşüp şehit olması
hepimizi üzmüştü.
Kazanın olduğu gün
baş sağlığı
dileklerimi iletmek
için 184ncü filoya
gitmiştim. O günkü
uçuşta şehit olan
genç teğmen, Filo
Komutanının kolunda
uçuyormuş. 2000 feet
civarında uçarken
lider aniden
önlerinde bir kuş
sürüsü görmüş. Bir
an kolundaki uçağa
baktığında uçağın
kanopi ve kokpitini
kıpkırmızı kan
içinde görmüş.
Pilota atla diye
ikaz etmiş ama pilot
zaten kuşun
çarpmasıyla ne yazık
ki o anda hayatını
kaybetmiş. |
Havayolu
taşımacılığında
da bu şekilde
kuş çarpması
olaylarının
meydana
geldiğini
biliyoruz. Ben
bu yazıyı kaleme
alırken sadece
son 10 gün
içinde Türk Hava
Yollarının iki
uçağına kuş
çarpma olayı
yaşanmıştır.
Olaylardan
birinde, Türk
Hava Yollarının
Atatürk
Havalimanı'ndan
kalkan dört
motorlu bir
Airbus A340
uçağının
motorlarından
birine kuş
girmiş ve pilot
geri dönüp
havalimanına
iniş yapmıştır.
Yine THY'nin
çift motorlu
Boeing 777-300
ER uçağına kuş
çarpmış ve pilot
Karadeniz
üzerinde
yakıtını
boşalttıktan
sonra geri dönüp
havalimanına
inmek zorunda
kalmıştır.
GOOGLE arama
satırında "Uçak
motoruna kuş
girmesi
olayları”
yazdığınızda
Türkiye'de
havayolu
uçaklarına son
yıllarda 160
kuş çarpma
olayı olduğunu
göreceksiniz.
Havayolu
uçakları 2 veya
4 motorlu olduğu
için motorlardan
biri elden çıksa
bile diğeriyle
gelip
inebiliyor. Ama
o durumda da
yolcuların uçak
değiştirmesi,
uçağın bakıma
alınması gibi
sebeplerle zaman
ve para kaybı
meydana geliyor. |
Havayolu
taşımacılığında
herhalde akıllardan
hiç çıkmayacak olan
kuş çarpma kazası 15
Ocak 2009 tarihinde,
New York
yakınlarındaki
LaGuardia
havalimanında
meydana gelmiştir. O
gün US Air Havayolu^na
ait çift motorlu
Airbus A320 uçağının
her iki motoruna
kalkıştan hemen
sonra 2.818 feet
irtifada kuşların
girmesiyle her iki
motoru da durmuştur.
Uçağın Kaptan Pilotu
Sullenberger ile
Yardımcı Pilotu
Skiles, durmuş
motorla uçağı hemen
yakındaki Hudson
nehrine
indirmişlerdir.
Pilotların üstün
yetenek ve
tecrübeleri
sayesinde büyük bir
faciayla
sonuçlanacak bu
kazadan 5 kişilik
uçuş mürettebatı ve
150 yolcu burunları
kanamadan
kurtulmuşlardır. Ben
bu uçuşun
simülasyonunu
bilgisayarımın
Microsoft Uçuş
Simülatörü'nde
Airbus A320 uçağıyla
New York LaGuardia
pistinden kalkarak
denedim. Alçak
irtifada her iki
motoru duran bir
uçakla Hudson
nehrine inişin ne
kadar zor olduğunu
simülatör uçuşumda
gördüm ve bu mucize
gibi inişi yapan
pilotlara şapka
çıkardım! |
LaGuardia
havalimanından
kalktıktan sonra
düşen Airbus A320
uçağı kazasıyla
ilgili çok önemli
gördüğüm bir noktayı
dikkatlerinize
sunmak istiyorum. O
uçuşta kalkış
esnasında uçağın
kumandaları yardımcı
pilot Skiles'da
imiş. Pilot Skiles
uçağı yerden
kestikten sonra
ilerde "V" şeklinde
kolda uçan bir kaz
sürüsü görmüş ve
Kaptan
Sullenberger'e
göstermiş. Tam da o
esnada diğer bir kaz
sürüsünün içine
girmişler Bu noktaya
çok dikkat! Eğer
havada bir yerde "V"
şeklinde kaz
sürüleri veya leylek
sürüleri
görüyorsanız, bilin
ki siz o kuşların
tam göç yolları
üzerinde uçuyorsunuz
demektir. Kazların
büyüklüğünün de
güvercin veya
martıların
büyüklüğünden en az
iki üç misli fazla
olduğunu dikkate
alın. Öyle
anlaşılıyor ki Kuzey
Amerika'nın doğu
bölgesinde yaban
kazlarının göç
yolları üzerindeki
uçuş rotaları New
York bölgesinden
geçiyor. Şimdi
lütfen "ne alaka"
demeyin. ama, ben
iri göçmen kuşların
geçiş güzergahı
üzerinde bulunan
LaGuardia meydanı
ile yine iri göçmen
kuşların geçiş
güzergahı üzerinde
bulunan İstanbul'un
kuzeyinde yapılacak
3'ncü Havalimanı
arasında bir
benzerlik buluyorum.
İstanbul'un
güneyinde Yeşilköy
civarında, havayolu
uçaklarına tehlike
yaratan kuşlar martı
veya güvercin gibi
nispeten küçük
kuşlar iken,
kuzeyde, yeni
yapılacak 3'ncü
Havalimanı üzerinde
tehlike yaratacak
olanlar, ayni
LaGuardia'da olduğu
gibi, büyük kuşlar
olacaktır. Son 10
gün içinde Yeşilköy
civarında iki THY
uçağına çarparak
onların geriye dönüp
meydana inmelerine
sebep olan martı
veya güvercinler
yerine bu
uçaklarımıza o
kuşların iki üç
misli büyüklüğündeki
leyleklerin çarpması
halinde meydana
gelecek kazayı ben
düşünmek bile
istemiyorum! |
Amerikan Federal
Havacılık Kurulu (FAA)
her 5000
uçuştan1'inde kuş
çarpması olaylarına
rastlandığını tespit
etmiş. Ben bu 5000/1
kuş çarpması oranı
üzerinde biraz kafa
yordum. FAA'nin
kayıtlarında kuş
çarpma olaylarının
meydana geldiği yer
ile uçağın sürati,
irtifası gibi
veriler mutlaka
vardır. FAA'nın
kayıtlarında bulunan
bu kuş çarpma
olaylarından kaç
tanesinin göçmen
kuşların uçuş
rotaları üzerinde
meydana geldiğini
ben çok merak
ediyorum. Eğer
5.000/1 kuş çarpma
rakamı tüm bölgeler
yerine sadece göçmen
kuşların geçiş
bölgeleri üzerinde
tespit edilseydi,
5.000 uçakta 1 uçak
yerine 4.000 uçakta
1 veya 3.000 uçakta
1 uçağa kuş çarpma
olayı meydana
geleceğine kesin
gözle bakılmalıdır. |
Şimdi sadece İstanbul
bölgesindeki uçuşları
mercek altına alacak
olursak, Yeşilköy
bölgesinde genellikle
serçe, güvercin ve martı
gibi nispeten küçük
boydaki kuş çarpmaları
meydana gelirken, 3ncü
Havalimanı bölgesinde bu
küçük kuşlara ilave
olarak bu kuşların en az
iki-üç misli
ağırlığındaki
leyleklerin çarpacağını
ve yukarıda izah
edildiği şekilde ağır
kitleye sahip olan bu
kuşların uçaklar
üzerinde yapacağı
hasarın da küçük
kuşların hasarına oranla
çok daha büyük olacağı
kabul edilmelidir. |
KOKPIT.aero'da çıkan
yazıda 3ncü
havalimanın
İstanbul'un
kuzeyinde inşa
edilmesi yerine
güneyinde, mesela
Silivri bölgesinde
inşa edilmesi
tavsiye ediliyor.
Ben de bu görüşe
tamamen katılıyorum.
İstanbul'un
güneyinde, göçmen
leyleklerin çarpma
tehlikesinden uzak
yerler varken neden
ille de kuzey
bölgesinde ısrar
edilmesinin sebebini
anlamıyorum. |
İstanbul'un
kuzey bölgesinde
kuşların göç
mevsimleri olan
ilkbahar ve
sonbahar
aylarında 4
aylık süre
boyunca,
yaklaşık 1
milyon kuşun tam
üzerlerinden
geçeceği
bilimsel olarak
tespit edilmiş
bir bölge
üzerinde uçacak
uçaklara
kuşların
çarpacağına ve
bu çarpmalar
sonucu çok üzücü
olayların, belki
de ölümle
sonuçlanacak
kazaların
meydana
geleceğine
şimdiden kesin
bir gözle
bakılmalıdır.
Dolayısıyla,
İstanbul 3ncü
Havalimanı'nın
kuşların göç
bölgesinde inşa
edilmesine karar
verilmesi, hukuk
diliyle söylemek
gerekirse
taammüden
işlenen bir suç
mahiyetindedir. |
NOT: Türk Dil
Kurumu'nun Türkçe
Büyük Sözlük'ünde "taammüden"
kelimesinin anlamı
şöyle izah ediliyor:
zf. (taammü'den)
1. Bilinçli bir
biçimde, önceden
tasarlayarak, bile
bile, kasten. 2.
(hukukta) İşlenecek
bir suçu önceden
planlayarak, planlı
bir biçimde,
tasarlayarak. |
Yazımı şu cümleyle
bitirmek istiyorum.
Göçmen leyleklerin
yılın dört ayı
boyunca tam
üzerinden uçacakları
bir bölgede 6 adet
uçuş pistiyle
dünyanın en büyük
havalimanlarından
birini inşa etmek en
hafif deyimiyle ilme
kılıç çekmektir.
Göçmen leyleklerin
uçuş rotalarının tam
göbeğinde inşa
edilecek 3ncü hava
limanı tamamlanıp
uçuşa açıldığında
eğer bir havayolu
uçağımız bu kuş
sürülerinden birine
girip düşer ve
içindekiler ölürse,
bugün bu meydanın
inşa edilmesine
karar verenlerin
acaba vicdanları
sızlamayacak mı? |
Ben bu yazıyı
hazırlayıp uyarı
görevimi yaptıktan
sonra, İstanbul'un
kuzeyinde 3ücü
Havalimanı faaliyete
geçtiği zaman, bu
meydandan uçuş
yapacak sevgili
pilot arkadaşlarım
ile uçuş ekiplerinin
ve taşıyacakları
yolcuların
şanslarının bol
olmasını bütün
kalbimle diliyorum! |
|
|
|