Bu denetlemede geçen bir olayı
hep hatırlarım. Denetlemenin
Hava/Yer atış bölümüydü. NATO
Denetleme ekibiyle Üs Komutanı
Tarık GÖKERİ, her zaman olduğu
gibi iddialaşmıştı. Birliği,
NATO Kriterlerinin üzerinde ve
kendisinin tespit ettiği bir
yüksek vuruş yüzdesi
getirecekti. Amerikan ekibi
değerlendirmeyi bizzat yapmak
için sabah üsse gelecek, komutan
da dahil olmak üzere T-11 ile
Boranköy atış sahasına
gidilecekti. Değerlendirme hep
beraber yapılacaktı. Sabah ben
ekibi T-11 ile Boranköy’e
bırakıp dönecek, ikinci kolu
alıp atışa çıkacaktım. Fakat
sabah aniden çıkan 25 Knot yan
rüzgar bütün planları bozdu.
T-11’in kalkması imkansız,
karadan gitmekte çok zaman
alacak. Tarık GÖKERİ, dönüp bana
sordu: ”Kalkar mıyız?” Ben cevap
verdim: “Deneriz.” T-11’e
binildi. Tarık GÖKERİ ikinci
pilot mahallinde, beş Amerikalı
da konforlu T-11’in arka
koltuklarında kendilerini sıkıca
bağlıyarak emniyete almışlar.
Piste girdim, gazları açtım,
açmamla birlikte uçak kaçış
gösterdi. Tek motor tam gaz,
diğeri rölantide, pistte ancak
istikameti tutarak kalkışa
geçtim. Kuyruk kalkmış ve abort
etmem mümkün değildi. Önümde
uzun bir pist vardı ve planım,
kalkış süratine erişinceye kadar
uçağı bu pozisyonda koşturmak ve
sürat dolduğunda öbür gazı da
sonuna kadar yüklenip uçağı
rüzgar içine kopartmak. Tayyare
koşuyor, ama pistin dörtte üçünü
kat ettiğimiz halde istenen
sürati dolduramıyorduk. Yanımda
Tarık GÖKERİ’nin gerildiğini
görüyor, arkadaki pilotların da
tek motor, tam gaz, tek motor
rölanti pozisyonundan tedirgin
olduğunun farkındayım. Böylece
pistin sonunu bulduk. Ancak,
havada tutunacak süratin de
hemen altına erişmiştik. Uçağı
rüzgar içine döndürerek gazları
tam açtım ve yerden kesildik.
40°’ye varan bir sapmayla pist
istikametini terk ettik.
Boranköy’de ise rüzgar şaşılacak
derecede sakindi. Meydana geri
döndüğümde 15 dakika evvelki
fırtınadan eser kalmamıştı. O
günkü atışlarda kollar, Üs
Komutanı'nın iddia ettiğinin de
üstünde vuruş getirerek çok iyi
derece aldı. |