İrfan SARP |
Emekli Hava Pilot Tümgeneral |
26 Ocak 2017 |
|
Radarlara
görünmeyen (stealth) bir uçak
imal edilmesi fikri ilk defa
acaba hangi ülkede ortaya
atılmıştır bilmiyorum ama,
Amerikalı pilot Francis Gary
Powers'ın U-2 casus uçağıyla
Rusya üzerinde keşif uçuşu
yaparken, Moskova'nın 1.500 km
kadar doğusunda bulunan
Sverdlovsk şehri civarında,
karadan atılan bir S-75 Dvina
(NATO kodu SA-2) füzesiyle
düşürülmesiyle bu proje
Amerika'da başlatılmıştır. Soğuk
savaşın sürdüğü o yıllarda
Amerikalılar, Sovyetler
Birliği'nin savaş gücünü ve
özellikle nükleer silahlarının
bulunduğu yerleri tespit etmek
amacıyla U-2 keşif uçağından
büyük ölçüde faydalanıyorlardı. |
Lockheed U-2
Stratejik Keşif
Uçağı |
|
|
U-2 uçakları,
Sovyetler Birliği üzerindeki
hedefleri gözetleyip
fotoğraflarını çekmek üzere,
Pakistan'ın Peshaver Hava Üssü,
Kıbrıs'ın güney ucunda İngiliz
uçaklarının konuşlandığı
Akrotiri Hava Üssü ve bizim
İncirlik Hava Üssü'nü
kullanıyordu. 65.000 feet
irtifada görev yapabilen bu
uçağı Sovyet radarları takip
edebiliyor ancak önleme uçakları
bu irtifaya çıkamadığından uçağı
düşürmeleri mümkün olmuyordu.
Nihayet, 1 Mayıs 1960 tarihinde
bir U-2 uçağını Moskova'nın
1.500 km. kadar doğusunda
Sverdlovsk şehri civarında
uçarken bir S-75 Dvina füzesiyle
düşürmeleri ve paraşütle atlayan
pilotunu esir almaları
Amerikalılar üzerinde büyük bir
şok etkisi yaratmıştı. |
Pentagon
bunun üzerine radara görünmeyen
bir uçağın yapılıp
yapılamayacağı projesi üzerinde
çalışmaları başlattı. Bu
projenin teknik ve mühendislik
çalışmalarını yapmak üzere
Lockheed firmasıyla bir anlaşma
yapıldı. Lockheed firması 1944
yılında ABD'nin ilk jet motorlu
muharip uçağı olan F-80'i imal
etmişti. Firmanın baş mühendisi
Clarence (Kelly) Johnson,
yardımcısı Benjamin (Ben) Rich
ve ekibiyle beraber 1950'li
yılların başında, dünyada ilk
defa 2 MACH (ses süratinin iki
misli) süratle uçan F-104
uçağını tasarlayıp imal
etmişlerdi. Ayni mühendis ekibi,
1966 yılında 3 MACH süratle
uçabilen ve 85.000 feet gibi çok
yüksek irtifada görev yapabilen
SR-71 Stratejik Keşif Uçağını
tasarlayıp imal etmişlerdi ve bu
gibi özgün uçakların tasarım ve
imalatında büyük deneyim
kazanmışlardı. |
Radara
görünmeyen uçağın yapılması için
başlatılan proje "Skunk Works"
kod ismini taşıyordu. Projenin
başına Kelly Johnson'un
yardımcısı Ben Rich getirildi.
Los Angeles şehrinin yakınındaki
Burbank hava alanı pistinin
kenarındaki bir hangarda alınan
çok büyük gizlilik önlemleri
altında ekip çalışmalara
başladı. |
Uçağın
kullanıcısı Amerikan Hava
Kuvvetleri tarafından F-117A
Nighthawk ismi verilen uçağın
imalatı, projeden sorumlu ekibin
gece gündüz çalışmasıyla istenen
zamanda tamamlandı. Uçağın ilk
prototipi, Haziran 1981'de ilk
uçuşunu yaptı ve Ekim 1983'te
uçaklar hizmete girdi. 5 adedi
YF-117A ve 59 adedi F-117A olmak
üzere toplam 64 uçak imal
edildi. |
Bilindiği
gibi, bir uçağa görünmezlik
kazandıran özelliğin birincisi,
gövde, kanat ve kuyruğa verilen
aerodinamik şekil ile hava alığı
ve egzoz konisinin gövdeye en
uygun açılarla yerleştirilmesi,
gövde ve kanat altında hiç bir
yük taşınmaması ve böylece Radar
Kesit Alanı'nın (Radar Cross
Section - RCS) en asgariye
indirilmesi; ikincisi de uçağın
imalatında, radar huzmelerinden
gelen elektromanyetik dalgaları
emen karbon fiber, seramik ve
silisyum karbür (SİC) gibi boya
ve kompozit malzemelerin
kullanılmasıdır. |
F-117A
üzerinde, imalat hattından çıkan
her uçaktan istenen iniş,
kalkış, tırmanış, dönüş, G
limitleri, motor performansı,
uçuş ve motor saatleri, uçuş
kumandaları, iniş takımları,
frenler, kuyruk paraşütü, pike
flaplarının çalışması gibi
testler başarıyla tamamladıktan
sonra sıra, bu uçağın bir radar
cihazının skobunda görünüp
görünmeyeceğinin bizzat uçularak
test edilmesine gelmişti. |
F-117A'nın
görünmezlik testinin yapılması
için uçağın kullanıcısı olan
Hava Kuvvetleri temsilcileri ile
uçağın tasarımını ve imalatını
yapan grubun başındaki Ben Rich,
planlanan günde beraberce
denemenin yapılacağı radar
mevziine gittiler ve uçuşun
yapılacağı saatte radar skobunun
başına geçtiler. Skobun
başındaki radar kontrolörü, uçuş
planlamasına göre verilen saatte
uçuş rotasında uçan tek bir
uçağın ekosunu tespit edince bu
ekonun radarda görünmemesi
gereken F-117 uçağına ait
olduğunu düşünmüş ve F-117'nin
başarılı olamamasına üzülmüştü.
Oysa, radar kontrolörü, bir T-38
uçağının F-117'nin uçuşunu
kontrol etmek üzere onu belli
bir mesafeden takip ettiğini
bilmiyordu. O anda havada
birbirine yakın uçan iki uçak
bulunuyordu ama radar skobunda
tek uçağın ekosu görülüyordu.
Kontrolörün radar skobunda
gördüğü eko da F-117'nin değil,
onu yakından takip eden T-38
uçağının ekosu idi. Bu deneme
ile F-117'nin radarda
görünmediği bizzat ispat edilmiş
oluyordu. |
Toplam 64
adet imal edilen F-117A
uçaklarıyla üç filo teşkil
edilmişti. Uçağın kullanıcısı
Hava Kuvvetleri tarafından
F-117A filoları sadece taarruzi
rolde kullanılmak istendiğinden,
uçağın konfigürasyonu bu amacı
karşılayacak şekilde tasarlanmış
ve silah enstalasyonları da buna
göre yerleştirilmişti. Uçak
silah yükü olarak sadece gövde
içinde iki adet 2.000 librelik
MK-84 Lazer Güdümlü Bomba (LGB -
Laser Guided Bomb) taşıyacak,
uçağın üzerinde ayrıca makineli
top ve hava savunma füzeleri
bulunmayacaktı. |
F-117A Nighthawk
uçuş esnasında |
|
|
Irak'ın 2
Ağustos 1990 tarihinde Kuveyt'i
işgal etmesiyle başlayan krizin
sonucunda, Birleşmiş Milletler
Teşkilatı'nın kararıyla, ABD
öncülüğünde, Birleşik Krallık,
Fransa, Suudi Arabistan, Suriye
ve Mısır'ın da aralarında
bulunduğu 40'a yakın ülkenin
dahil olduğu koalisyon gücüyle
Irak'a karşı bir taarruz
harekatı düzenlenmesi kararı
alındı. |
Taarruz
harekatının planlanması
safhasında, Bağdat şehri
yakınında ve civarında bulunan
komuta ve kontrol merkezlerinin,
Başkanlık Sarayı ve Savunma
Bakanlığı binasının, Dicle ve
Fırat nehirleri üzerindeki
köprülerin tahrip edilmesine
birinci öncelik verildi. Bu
bölgedeki hedeflerin analizleri
yapılırken, Bağdat civarına
yerleştirilen Sovyet yapısı hava
savunma füzelerinin bu hedeflere
taarruz edecek uçaklar için
büyük bir tehdit teşkil ettiği
değerlendirildi. İnanılacak gibi
değil ama, istihbarat
kaynaklarından toplanan
bilgilerine göre, Bağdat şehrini
ve civarındaki hassas hedefleri
korumak amacıyla, şehrin
etrafına 16.000 uçaksavar füzesi
ve 3.000 uçaksavar makineli topu
yerleştirildiği tespit
edilmişti. Bu sayıdaki uçaksavar
füzesi ve makineli topu o
tarihte Moskova'nın savunulması
için civarına yerleştirilen
füzelerin miktarından daha
fazlaydı. O zamanki savunma
konseptine göre pek çok ülkenin
başkentinin etrafına hava
savunma füzeleri
yerleştirilmekteydi. Sırası
gelmişken, o yıllarda
İstanbul'un hava savunmasını
sağlamak amacıyla Nike Ajax ve
Nike Hercules modeli füzelerden
teşkil edilen sekiz adet füze
filosundan dört filonun Anadolu
yakasında, dört filonun da
Avrupa yakasında
konuşlandırıldığını
hatırlatmalıyım. |
Irak üzerinde
taarruz edilecek hedeflerin
analizleri yapılırken, hangi tip
hedefe hangi cins silahla
taarruz edilirse en iyi
neticenin alınacağı hesaplandı.
Bağdat civarında kalın beton
sığınaklar içinde bulunan komuta
kontrol merkezlerinin ve
köprülerin tahribi için 2.000
librelik MK-84 bombasının en
uygun silah olacağı tespit
edildi. Diğer hedefler arasında,
radarlar, füze mevzileri,
malzeme ve silah depoları gibi
hedeflerin tahribi için ise
gemilerden fırlatılan Tomahawk
modeli Cruise füzelerinin
kullanılması planlandı. Akdeniz
ve Basra Körfezinde seyir
halinde bulunan ABD Donanması'na
bağlı gemilerden fırlatılacak ve
her birinde 996 libre harp
başlığı bulunan Tomahawk
füzeleri, Bağdat civarındaki
hedefleri rahatça kapsayabilecek
bir menzile sahipti. |
Son derece
yoğun bir füze ve uçaksavar
sistemiyle savunulan Bağdat
civarındaki hedefleri tahrip
etmek üzere kullanılacak en
uygun uçak tipi, hem hedef
üzerinde istenen tahribatı
sağlayabilecek 2.000 librelik MK-84
tipi bombaları taşıyabilen, hem
de hava savunma radarları ve
füze radarlarına görünmeden ve
zayiata uğramadan hedefe gidip
dönebilecek F-117A uçağı
olacaktı. Bu amaçla 37 uçaklık
bir F-117A filosu, Suudi
Arabistan'ın güney batı ucunda
bulunan King Khalid Hava Üssü'ne
intikal etti. Bağdat'tan 900 mil
mesafede bulunan bu üs, Irak'ın
karadan karaya atılan Rus yapısı
Skud füzelerinin menzilinin
dışında bulunduğundan intikal
üssü olarak seçilmesi uygun
görülmüştü. Ancak F-117'lerin
harekat yarıçapları kısa olduğu
için bu üs'ten Bağdat civarına
yapılacak taarruz harekatında,
havada üç defa yakıt ikmali
yapılması gerekiyordu. NOT:
Stealth kabiliyeti olmayan bir
F-15E/F Strike Eagle uçağının
1.150 Deniz Mili olan harekat
yarıçapıyla, ayni üs'ten bu
taarruzu havada yakıt ikmaline
ihtiyaç duymadan yapabileceğini
hatırlatmalıyım. |
Üsse intikal
eden F-117A birliğinin komutanı
olan Albay Barry Horne, daha
sonra kaleme aldığı
hatıralarında, F-117'nin
görünmezliğini ispatlayan çok
ilginç bir olayı şöyle
anlatıyor. Uçakların
yerleştirildiği beton
sığınakların içine geceleri
yarasalar böcekleri avlamak için
geliyormuş. Pilot ve makinistler
sabah uçakları kontrol etmek
için sığınağa geldiklerinde
uçağın kuyruk kısmının altında
ölü yarasaların bulunduğu
dikkatlerini çekmiş. Yarasalar,
doğanın yarattığı
özellikleriyle, geceleri, bir
sonar cihazının ekoları gibi
beyninden yansıyan titreşimlerin
geri yansımasıyla bir yere
çarpmadan uçarak böcekleri
avlarken, uçağın yansıma
yapmayan kuyruk kısmına çarpıp
ölüyorlarmış. Pilotlar yıllarca
yaptıkları eğitim uçuşlarında
uçaklarının radarlara
görünmediğini yaşayarak biliyor
ve buna inanıyorlarmış. İntikal
ettikleri üssün beton
sığınaklarında yarasaların
uçakların kuyruk bölümlerine
çarpıp öldüklerini görünce,
uçaklarının görünmezlik
yeteneğinden artık hiç bir
şüpheleri kalmamış. |
Birinci Irak
Harekatı, diğer adıyla Desert
Storm, 17 Ocak 1991 günü Bağdat
lokal saatiyle sabaha karşı
03.00'de, F-117 kollarının
Bağdat civarındaki komuta
kontrol merkezleri, Başkanlık
Sarayı ve Savunma Bakanlığı
binasına taarruzlarıyla
başlatıldı. Diğer hedefler de
savaş gemilerinden fırlatılan
Tomahawk cruise füzeleriyle
vuruluyordu. Harekatın takip
eden günlerinde F-117'ler toplam
1.271 taarruz sortisi icra
ettiler. Bu sorti sayısı,
koalisyona dahil Hava Kuvvetleri
uçaklarının yaptıkları sorti
sayısının sadece %1'ini teşkil
ediyordu ama taarruz edilen
hedefler üzerindeki tahribatın
%40'ının F-117'ler tarafından
elde edildiği saptanmıştı. Bu
taarruz sortilerinde Dicle ve
Fırat nehirleri üzerinde bulunan
toplam 43 adet köprüden 39 adedi
F-117'ler tarafından atılan
2.000 librelik MK-84 LGB
bombalarıyla tahrip edildi. Çok
yoğun uçaksavar füzeleriyle
savunulan bu bölgede yapılan bu
taarruzlarda tek bir F-117 uçağı
kaybı olmadı. |
F-117'lerin
Irak hava harekatında hiç kayıp
vermeden sağladıkları bu önemli
başarı, uçağın radarlara
görünmeyen kabiliyetine
bağlandığından, bu görünmezlik
kabiliyetinin keşfedilip buna
karşı tedbirlerin alınması
amacıyla, başta Rusya ve Çin
olmak üzere diğer teknolojide
ileri ülkeler yoğun bir çalışma
içine girdiler. |
Irak'tan
sonra F-117'ler ikinci olarak
1999 yılında, NATO Hava
Kuvvetlerinin Yugoslavya'nın
parçalanmasıyla sona eren hava
harekatı esnasında
kullanıldılar. Irak üzerinde
yapılan hava harekatında
bölgedeki yoğun füze savunmasına
rağmen tek bir F-117 kaybı
olmamıştı. Ancak Yugoslavya
harekatında bir F-117A uçağı 27
Mart 1999 tarihinde Bogdanovici
şehri yakınında düşürüldü.
Uçağın paraşütle atlayan pilotu
Yarbay Dale Zelko, arama /
kurtarma helikopteri tarafından
bulunup kurtarıldı. Düşürülen
F-117A uçağının kokpiti ve hasar
görmüş kanopisi halen Belgrad
hava müzesinde sergilenmektedir. |
Radarda
görünmediğine inanılan F-117
uçağının bir füzeyle
düşürülmesi, Amerikan kamuoyu
üzerinde, aynen 1 Mayıs 1960
tarihinde U-2 keşif uçağının
Rusya üzerinde düşürülmesinde
olduğu gibi büyük bir şok etkisi
yarattı. Acaba radara görünmeyen
uçakların bu kabiliyetini
ortadan kaldırarak onu
düşürebilen bir teknoloji mi
geliştirilmişti? |
Bu arada
Amerikalılar F-117'lerin yerine,
radarlara görünmeyen daha modern
bir uçak olarak F-22 Raptor
modelini tasarlayıp imal
ettiler. Uçaklardan 8 adedi test
ve 187 adedi harekat amaçlı
olmak üzere toplam 195 adet imal
edildi. Bu uçaklar 2005 yılında
Hava Kuvvetlerinin envanterine
girdi. Uçakların birim fiyatının
(flyaway cost) ABD 2009 mali
yılı kayıtlarına göre 150 milyon
ABD Doları olduğu açıklandı. |
11 Eylül 2001
tarihinde New York'taki ikiz
kulelere yapılan saldırıların
Afganistan'da yuvalanan El Kaide
unsurları tarafından yapıldığı
gerekçesiyle ABD 7 Ekim 2001
tarihinde bu ülkeye karşı bir
savaş başlattı. ABD'nin
müttefiki diğer bazı ülkelerin
de katıldığı bu savaş, 2014
yılına kadar 13 yıl sürdü. Bu
uzun savaşta her türlü uçak ve
silahı kullanan Amerikalılar,
her ne sebeptense F-22 Raptor
uçaklarını kullanmadı. |
Libya'da
Kaddafi'yi devirmek için ABD'nin
öncülüğünde, NATO şemsiyesi
altında kurulan konsorsiyum
ülkeleri hava kuvvetlerinin 19
Mart 2011 tarihinde
başlattıkları ve Kaddafi'nin
öldürülmesinden sonra, 31 Ekim
2011 tarihinde sona erdirdikleri
yaklaşık 7,5 ay süren hava
harekatında da Amerikalılar F-22
uçaklarını kullanmadılar. Bu
kadar astronomik paralar
harcanarak kurulan F-22
filolarının Afganistan ve Libya
savaşlarında kullanılmaması,
Amerikan basınında tenkit edici
pek çok yorumların, soru ve
eleştirilerin yer almasına sebep
oldu. |
F-22'ler ABD
Hava Kuvvetlerinin envanterine
girdiği 2005 yılından sonra bir
savaş alanında ilk defa
Suriye'ye karşı başlatılan hava
harekatında kullanıldılar. 2011
yılında başlayan Suriye iç
savaşı devam ederken, 22 Eylül
2014 tarihinde ABD, Bahreyn,
Ürdün, Katar, Birleşik Arap
Emirlikleri ve Suudi Arabistan
Hava Kuvvetlerine bağlı uçaklar,
Suriye'deki IŞİD hedeflerine
karşı ilk hava taarruzlarını
başlattılar. |
22 Eylül 2014
günü Suriye üzerinde başlatılan
hava operasyonunun ilk gününde
F-22'ler IŞİD hedeflerine 1.000
librelik GPS bombalarıyla
taarruz ettiler. Taarruz
görevlerinin yanında F-22'ler
keşif, istihbarat ve yakın hava
desteği (close air support)
görevleri de icra ettiler.
F-22'ler Eylül 2014 ve Temmuz
2015 arasındaki 10 aylık sürede
204 sorti uçuş yaptılar. |
F-22 Raptor uçağının
gövde altı bomba
yuvasını gösteren
fotoğrafı |
|
|
F-22 uçağıyla
ilgili bütün bu faktörler
dikkate alındığında, harekata
elverişli olarak imal edilen
toplam 187 adet F-22 uçağından
meydana gelen savaş filolarının,
Suriye üzerindeki harekatta, 10
aylık süre içinde sadece 204
sorti gibi çok az sayıda uçuş
yapmış olmaları, F-22 uçağının
harekat performansı konusunda
zihinlerde bir soru işareti
yaratmıştı |
Amerikalılar,
radara görünmeyen çift motorlu
F-22 Raptor uçağının yerini
alacak yine radara görünmeyen
bir uçak imal etmek üzere bir
ihale açtılar. Daha önce imal
edilen F-117 ve F-22 uçaklarının
çift motorlu olmasına karşın,
yeni imal edilecek F-35 uçağının
tek motorlu olması
kararlaştırıldı. İlk uçuşunu 15
Aralık 2006 tarihinde yapan ve
programın başlangıcında
imzalanan ön anlaşmada, ABD ile
ortak katılımcı ülkelerin, 2035
yılına kadar, 2103 adedi ABD Dz.Kv..ABD
Hv.Kv. ve Marine kuvvetleri için
olmak üzere toplam 3.100 adet
imal edilmesi planlanan F-35
uçağından 2017 Ocak ayı
itibariyle 200 adedinin imalatı
tamamlanmıştır. |
F-35'in uçuş
birliklerine teslim edilmesi, ve
takip eden performans testleri
ve eğitim uçuşları safhasında,
aynen daha önce Hava Kuvvetleri
filolarında görev yapan F-117 ve
F-22 uçaklarında olduğu gibi,
uçağın stealth kabiliyeti,
çeşitli ortamlarda uçularak
değerlendirildi. |
F-35 uçağının
uçuş birliklerinde stealth ve
performans denemeleri devam
ederken, uçağın stealth
yeteneğinin istenen performansı
sağlayamadığına dair hem
Amerikan basınında, hem de uçağı
almak üzere anlaşma yapan
konsorsiyum ülkelerinden
Avustralya ve Kanada gibi
ülkelerin basın yayın
organlarında çeşitli olumsuz
haberler yer aldı. Teyit
edilmeye muhtaç olan bu
haberlerin ne kadar gerçekleri
yansıttığı bir soru işareti
olarak kalıyordu. |
TIME
dergisinin 25 Şubat 2013 tarihli
sayısında F-35 Lightning II
uçağıyla ilgili "THE MOST
EXPENSIVE WEAPON EVER BUILT"
başlığıyla çıkan makalede, ABD
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Oramiral Jonathan Greenert
tarafından uçağın stealth
kabiliyetiyle ilgili verdiği
beyanat bütün dikkatleri bu konu
üzerine çekti. |
Dergide yer
alan beyanatında Oramiral
Jonathan Greenert, hem harekat
planlayıcıları hem de uçak
imalatçıları tarafından mutlaka
dikkate alınması gereken çok
önemli bir noktaya temas ediyor.
Oramiral Greenert:"İmproved
sensors
and computing are eroding
stealth's value every day"
şeklindeki ifadesiyle, gelişen
sensorların ortaya çıkmasına
bağlı olarak stealth özelliğinin
her geçen gün değerini
kaybettiğini söylüyor. |
TIME
dergisindeki makalenin diğer bir
paragrafında :"Neither
the Air Force nor the Navy liked
its stubby design"
cümlesinde, "Ne Hava Kuvvetleri,
ne de Deniz Kuvvetleri onun
tombul (stubby) görünüşünü
beğenmediler" ifadesi yer
alıyor. NOT: Tek motorlu olarak
imal edilen F-35'in gövdesi,
daha önce çift motorlu olarak
imal edilen stealth kabiliyetli
F-117A Nighthawk ve F-22 Raptor
modeli uçakların gövdeleri gibi
yanlamasına geniş
tutulamamıştır. F-35'e stealth
özelliği kazandırmak için bomba
ve silah yükleri gövdenin içinde
taşınacak şekilde dizayn
edildiğinden, gövdeye, yukarıdan
aşağıya doğru uzatılan şişman
görünümlü bir aerodinamik şekil
verilmek zorunda kalınmıştır.
F-35 uçağının bu şişman
görüntüsü, dönüş yarıçapının
geniş olmasına ve dönüş yarıçapı
F-15C/D ve F-16C/D gibi dar olan
uçaklara karşı yaptığı hava
muharebesinde (dogfight)
başarısız olmasına yol açmıştır.
|
TIME
dergisindeki makalenin
devamında, F-35'in Deniz
Kuvvetleri için imal edilen ve
uçak gemilerinde kullanılacak
F-35C modeliyle ilgili yer alan
şu cümlede, F-35'in harekat
yarıçapının kısa oluşu üzerinde
durulmaktadır:"Its
short range means aircraft
carriers ferrying into battle
will have to sail close to enemy
shores if
the
F-35C is to play a role".
( F-35C'in harekat yarıçapının
kısa olması, bu uçağı üzerinde
taşıyan uçak gemisini, harekat
ortamında düşman sahiline yakın
seyretmek durumunda
bırakacaktır).
"It can fly without lumbering
aerial tankers only by adding
external fuel tanks, which
erases the stealthiness that it
is prime war fighting asset"
cümlesinde, "Uçağın havada yakıt
ikmali yapmaya gerek kalmadan
uzak mesafeye gidebilmesi için
harici yakıt tanklarına ihtiyaç
duyacaktır, ancak o zaman da
uçağın savaşta ihtiyaç duyacağı
stealth (görünmezlik) özelliği
ortadan kalkacaktır"
denilmektedir. |
Avustralya Hv.Kv.'ne
teslim edilen bir
F-35A uçağı inişte |
|
|
ABD Deniz
Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Jonathan Greenert'ın F-35'in
görünmezlik yeteneğiyle ilgili
endişelerini belirtmesinden kısa
süre sonra, ABD Muharip Hava
Kuvveti ."Air Combat Command"
Komutanı Orgeneral Herbert
Carlisle de verdiği bir
beyanatta, diğer ülkelerin
ABD'nin stealth kabiliyetli
uçaklarını tespit ve takip
edebilecek yeni satıhtan havaya
füzeleri geliştirmekte olduğunu
ifade etmiştir. Beyanatın
İngilizce metni şöyledir: (In
a statement from the Commander
of Air Combat Command, General
Herbert J. Carlisle explained
that other countries were
developing new surface-to-air
weapon systems that may possess
the ability to acquire, track,
and target US stealth aircraft). |
ABD Deniz
Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Greenert ve ABD Muharip Hava
Kuvveti Komutanı Orgeneral
Herbert Carlisle'nin
beyanatlarının basında yer
aldığı tarihlerde, Rus Hava
Kuvvetleri'nden bir general de
stealth uçakları radar
sistemlerinde görebildiklerini
söylemiştir. Ayni günlerde Çin
basınında çıkan bir haberde de,
Çin teknisyenlerinin VHF
frekanslı uçaksavar radarlarını
geliştirerek stealth yetenekli
uçakları havada tespit ve takip
edebildikleri bilgisi yer
almıştır. |
Düşünün ki,
Amerikalı denizci ve havacı
komutanlar ile Rus ve Çinlilerin
stealth özelliğinin her geçen
gün değerini kaybettiğini
söyledikleri ve bu
beyanatlarının basında yer
aldığı 2013 yılından bu yana
dört yıla yakın bir zaman
geçmiştir. Elektronik ve sensor
teknolojilerinin her gün ne
kadar büyük bir gelişme
gösterdiği bilinmektedir. Dört
yıl önce beyan edilen bu
endişelerin artık endişeden
çıkarak bir gerçeğe dönüşmekte
olduğunun belirtilerini görmek
mümkündür. |
Nitekim
yabancı basında üç ay önce çıkan
bir makalede Çinlilerin imal
ettikleri anti-stealth radar
sistemleriyle artık stealth
kabiliyetli uçakları tespit ve
takip edebildikler yazılmış ve
söz konusu radar sistemlerinin
bir sergide teşhir edilen
fotoğrafları yayınlanmıştır. |
Yabancı
basında çıkan 11 Ekim 2016
tarihli makalenin başlığı
şöyledir:
"China Claims Its New Anti-Stealth
Radars Can Detect the F-22. If
true, that's bad news.
(Çin, yeni anti-stealth
radarlarıyla F-22 uçağını tespit
ettiğini iddia etmektedir. Eğer
doğruysa bu kötü bir haberdir). |
Makalenin
devamında, Çinlilerin 2016 Ekim
ayı içinde Hong Kong
yakınlarında, Zhuhai Air Show'da
sergiledikleri radar
sistemlerinin anti-stealth
yeteneğe sahip olduğunu iddia
ettikleri ve eğer bu doğruysa,
ABD'nin stealth yetenekli
uçaklar yapmak için harcadığı
yüz MİLYARLARCA dolar paranın
boşa gideceği belirtilmiştir. |
Çinlilerin 2016 yılı
Ekim ayında Zhuhai
Air Show'da
sergiledikleri radar
sistemleri |
|
|
Çinliler,
Zhuhai Air Show'da iki adet
anti-stealth radarı
sergilemiştir. Radarlardan
birincisi, VHF frekansta çalışan
JY-27A 3-D modeli, uzun menzilli
arama/takip radarıdır. Uzmanlara
göre bu radar, Çinlilerin ilk "VHF
Aktif Fazlı" radarıdır. Bu VHF
radar, uzun dalga boylarıyla,
stealth uçakları tespit ve takip
etmek amacıyla imal edilen ve
Çinlilerin uzun yıllar üzerinde
çalışıp geliştirdikleri bir
radardır. Bu tip radar, klasik
çanak şeklindeki radarlardan
farklı olarak, yüzlerce küçük
verici/alıcı düz panellerden
meydana gelmiştir. Bildiğimiz
klasik çanak şeklindeki
radarların huzmelerini, el
fenerinin karanlık bir odadaki
ışık huzmesi gibi herkes
tarafından kolayca görülmesine
benzetirsek; VHF Aktif Fazlı
Radar huzmelerinin görünmesi
zordur ve ayrıca bu radarlar
jamming'e karşı daha fazla
korunma sağlamaktadır.
Doğrulanmamış bilgilere göre bu
radar, muhasım stealth
uçaklarını 500 kilometre (270
Deniz Mili) mesafeden tespit ve
takip edebilmektedir. |
Zhuhai Air
Show'da sergilenen radarların
ikincisi, JY-26 Skywatcher-U
tipi radardır. Bu radar, VHF ve
UHF frekanslarının daha geniş
bantlarında çalışmaktadır.
Muhasım tarafın stealth
uçaklarını diğer radar gibi 270
Deniz Mili mesafeden tespit
edebilmekte ve ayni anda 500
hedefi takip edebilmekte olduğu
söylenmiştir. Çinliler, Güney
Kore'deki bir hava üssünde
konuşlanmış olan ABD Hava
Kuvvetleri F-22 stealth
uçaklarının uçuşlarını, bu
radarla takip ettiklerini iddia
etmişlerdir. |
Makalenin
sonunda, Amerikalıların stealth
teknolojisini bulup geliştirmek
ve takiben bu teknolojinin
uygulanması için ihtiyaç duyulan
çok pahalı malzemeleri
kullanarak F-117A Nighthawk ,
B-2 Spirit Bombardıman, F-22
Raptor ve F-35 Lightning II gibi
stealth kabiliyetli uçakları
imal etmek için harcadıkları yüz
MİLYARLARCA dolar para acaba
boşuna mı harcanmıştır sorusu
sorulmaktadır. |
Bu soru
gerçekten çok yerinde sorulmuş
bir sorudur. Şimdi radarın ilk
keşfedildiği yılları
hatırlayalım. Radarın ilk defa
1935 yılında İngiltere'de
keşfedilip 2'nci Dünya Savaşı
sırasında ülkelerine hava
saldırıları yapan uçakları
tespit ve önleyerek tesirsiz
hale getirmeleri ve sonraki
yıllarda havada uçaklara karşı
kullanılan ısıya güdümlü (infrared)
füzelere karşı flare'in (füzeyi
şaşırmak için atılan alev
toplarının) keşfi, ve radar
güdümlü atılan füzelere karşı
chaff'in (füzeyi şaşırtmak için
atılan alüminyum varaklar) ve
uçağa füze radarı
kilitlendiğinde pilota kokpitte
bunu bildiren RWR (Radar Warning
Receiver - Radar İhbar Alıcısı, )
radarları karıştıran Jammer gibi teknolojilerin keşfedilmesi
gibi, "Stealth" kabiliyetli
uçaklara karşı sistemlerin
keşfedilmesinden ve
geliştirilmesinden de daha tabii
bir şey olamazdı. Stealth
kabiliyetinin ortadan kalkması,
gelecekte uçak firmalarının
kullandıkları imalat
yöntemlerinde herhalde değişik
teknolojilerin uygulanmasını
gerektirecektir. |
Çinliler geçtiğimiz Ekim
ayındaki
Zhuhai Air Show'da,
stealth uçakları takip
edebilecek teknolojiye sahip
olduklarını iddia ettikleri iki
değişik radar modelinin
fotoğraflarını yayınlamadan
yaklaşık dört yıl önce,
kendilerinin, böyle bir
teknolojiye sahip olduklarını
açıklamışlardı. Keza Rusların da
stealth kabiliyetli uçakları
radarlarıyla tespit ve takip
edebilecek teknolojiyi elde
ettikleri haberleri bundan dört
yıl önce basında yer almıştı.
Stealth uçakların bu
özelliklerini giderek
kaybetmekte oldukları, bu uçağı
bizzat kullanacak birliklerin
başında olan Amerikalı denizci
ve havacı komutanlar tarafından
da beyan edilmişti. Zamanın ABD
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Oramiral Greenert,
gelişen sensorların ortaya
çıkmasına bağlı olarak stealth
özelliğinin her geçen gün
değerini kaybettiğini
söylemişti. ABD Muharip Hava
Kuvveti ."Air Combat Command"
Komutanı Orgeneral Herbert
Carlisle de verdiği bir
beyanatta, diğer ülkelerin
ABD'nin stealth kabiliyetli
uçaklarını tespit ve takip
edebilecek yeni satıhtan havaya
füzeleri geliştirmekte olduğunu
ifade etmişti. Bütün bu
emarelerle beraber, 1999 yılında
Yugoslavya üzerinde bir F-117A
stealth uçağının radarlarda
tespit edilip bir SAM füzesiyle
düşürülmesi, artık stealth
kabiliyetli uçakların değerini
kaybetmekte olduğunun
işaretlerini vermiş
bulunmaktadır. |
İrfan SARP
E-posta adresi:
isarp56@gmail.com |
|