İrfan Sarp |
Emekli Hava Pilot Tümgeneral |
20 Şubat 2017 |
|
15 Aralık
2010 tarihinde yapılan Savunma
Sanayi İcra Komitesi (SSİK)
toplantısında Türkiye’de ilk
defa yerli imkanlarla bir jet
eğitim ve bir de jet savaş uçağı
yapılmasına karar verilmişti.
Alınan bu karardan sonra basına
yapılan açıklamada yerli savaş
uçağının yapımının TAI
tarafından gerçekleştirileceği
bildirilmişti. Bu kararı takip
eden aylar içinde Savunma
Sanayii Müsteşarlığı (SSM)
bünyesinde, Hava Kuvvetleri
Komutanlığı ile TAI
temsilcilerinden teşkil edilen
planlama grubu tarafından uçağın
tasarım çalışmalarına başlanmış
ve sıfırdan imal edilecek olan
bu uçağa TF-X tanımlama ismi
verilmişti. Tanımlama isminin
başındaki “T” Türkiye’nin baş
harfi olarak, “F” Savaş Uçağı
“Fighter” kelimesinin baş harfi
olarak verilmiştir. Uçağın tipi
henüz belli olmadığından
sonradan belli olacak rakam
yerine “X” harfi kullanılmıştır. |
Hava
Kuvvetlerimiz, 1970’li yıllarda
ortaya konan “Kendi Uçağını
Kendin Yap” hedefine ulaşma
yolunda F-16 uçaklarının TAI
tesislerinde montajının
yapılması suretiyle yerli
imkanlarımızla bir muharip jet
uçak yapımının ilk adımını
atmıştır. 1997 yılında başlayan
ve Türkiye tarafından 1999
yılında Konsept Geliştirme
Safhası itibariyle katılım
sağlanan F-35 Müşterek Taarruz
Uçağı (Joint Strike Fighter-JSF)
projesi, Türkiye’nin tasarım
çalışmalarına katıldığı ilk
muharip jet uçak projesi olma
özelliğini taşımaktadır. Türk
Hava Kuvvetleri artık bugün
kendi ihtiyacı olan muharip jet
uçağını tanımlayacak ve
üretilmesi için gerekli
faaliyetleri koordine edebilecek
tecrübeye ulaşmıştır. Yerli jet
savaş uçağının yapılacağı tesis
olmasına karar verilen TAI
kuruluşu da bugün havacılık
sanayisinde ulaştığı üstün
teknolojik seviye ve modern
tesisleriyle ve sahip olduğu
yetişmiş, yetenekli, tecrübe
kazanmış yönetici, mühendis ve
insan gücüyle böyle bir savaş
uçağını imal edebilecek
potansiyele erişmiştir. Ana
hedef, yerli jet savaş
uçağımızın tasarımından alt
sistemlerine kadar her şeyiyle
milli olan ve herhangi bir dış
unsura bağımlılığı bulunmayan
bir uçak sistemine sahip
olunmasıdır. |
Bilindiği
gibi yeni bir uçağın tasarım ve
imalat aşamaları içinde en
önemli adım “İhtiyaçların
(isterlerin) Belirlenmesi”
safhasıdır. İhtiyaçların
(isterlerin) belirlenmesi
safhasında en başta gelen kriter
ise imal edilecek uçağın,
gelecekteki tehdidi ve diğer
harekat ihtiyaçlarını
karşılayacak performansa sahip
olmasıdır. Gelecekteki tehdit ve
harekat ihtiyaçları
belirlenirken, yaşanılan
coğrafyada savunulacak olan
vatan topraklarının genişliği de
ayrıca dikkate alınması gereken
faktörlerin en başında
gelmektedir. |
TF-X’in nasıl
bir konfigürasyon ve performansa
sahip olmasında en iyi kararı
elbette Hava Kuvvetlerimiz
verecektir. Ben sadece ömrü
yıllarca muharip uçuş
birliklerinde geçmiş eski bir
pilot olarak uçtuğum muharip
uçaklarda yaşadığım tecrübelere
dayanarak, TF-X UÇAĞININ
HAREKAT YARIÇAPI konusundaki
düşüncelerimi kaleme almayı bir
görev telakki ederek bu
görüşlerimi sizlerle paylaşmayı
arzu ettim. |
Konu harekat
yarıçapı olunca, önce,
“Harekat Yarıçapı” ile
“Menzil” kavramlarının
arasındaki farkla ilgili küçük
bir hatırlatma yapmalıyım. Bir
savaş uçağının üzerinde taşıdığı
maksimum yakıt ve mühimmat
yüküyle bir meydandan kalkıp
hedef bölgesine gidişi ve hedef
üzerinde görevini ifa ettikten
sonra meydanına dönüşü arasında
kapsanan uçuş mesafesine
“Harekat Yarıçapı” (Operational
Radius veya Combat Radius) tabir
edilmektedir. Sivil ve askeri
ulaştırma uçakları ile havayolu
uçaklarının maksimum yakıt yükü
ile bir meydandan kalkıp diğer
bir meydana inişi arasındaki
mesafeye de menzil (range)
denilmektedir. Dolayısıyla bir
savaş uçağının harekat
görevlerinde tam yakıt ve
mühimmat yükü ile uçabileceği
mesafeden bahsederken “Menzil”
değil, “Harekat Yarıçapı” tabiri
kullanılmalıdır. |
Muharip uçuş
birliklerinde yaşadığım
tecrübeleri anlatmaya geçmeden
önce şunu belirtmeliyim ki ben
Hava Kuvvetlerimizin en şanslı
pilotlarından biriyim. Çünkü
Türk Hava Kuvvetleri’nin jet
uçaklarıyla uçmaya başladığı
1952 yılından bugüne kadar Hava
Kuvvetlerimizin envanterine
girmiş olan tüm jet savaş
uçaklarından F-84G hariç geri
kalan hepsiyle uçmak şansına
sahip oldum. Görev birliklerim
olan F-86, F84F, F-104 ve
F-4’lerden başka; tatbikat,
irtibat ve eğitim görevleri
kapsamında F-5, F-100 ve F-102
uçaklarının çift kişilik
tiplerinde de uçtum. Ayrıca NATO
tatbikatları için Türkiye’ye
gelen Alman Hava Kuvvetlerinin
Alpha Jet, Belçika Hava
Kuvvetlerinin Mirage 5, Amerikan
Hava Kuvvetlerinin F-111A ve
F-15D uçaklarıyla ve Amerikalı
test pilotuyla da bir sorti çift
kişilik F-16B tipinde uçtum ve
böylece muharip uçaklar
konusunda oldukça geniş bir
tecrübe sahibi olma fırsatı elde
ettim. |
Muharip jet
uçuş birliklerinde yaşadığım
tecrübelere göre, bir muharip
jet uçağının mutlaka uzun
harekat yarıçapına sahip olması
gerektiğine inandığımı en başta
söylemeliyim. Bir muharip uçağın
harekat yarıçapının uzun olması
üzerinde ısrarla durmamda
muharip uçuş birliklerinde görev
yaparken yaşadığım tecrübelerin
elbette büyük etkisi olmuştur.
Uçuculuk hayatımda bu konuda
aklımda yer eden olaylardan
bazılarını sizlerle
paylaşmalıyım. |
Amerika’da
iki yıllık pilotaj eğitimimi
tamamladıktan sonra katıldığım
İlk uçuş birliğim olan
Merzifon’da F-86 Av Önleme
Filosu’nda genç bir teğmen
olarak göreve başladığımda, bu
uçağın havada kalış süresinin az
olması nedeniyle yaşadığım bazı
sıkıntıları bugünkü gibi
hatırlıyorum. F-86, o yıllarda
ve o günün şartlarında zamanının
en mükemmel bir av uçağının
özellik ve performansına
sahipti. Ancak kanat altında
taşıdığı iki adet 120 galonluk
yakıt tankıyla havada kalış
süresi çok azdı. O yıllarda
yapılan NATO tatbikatlarında
Kıbrıs’taki üslerinden kalkıp
Karadeniz bölgesinde uçuşlar
yapan İngiliz Hava Kuvvetlerinin
Canberra tipi çift motorlu orta
menzilli bombardıman uçaklarını
önleme görevleri, o zamanlar
Türk Hava Kuvvetleri
bünyesindeki tek Av/Önleme Üssü
olan Merzifon’da konuşlanmış
F-86’lar tarafından yapılırdı.
Genellikle 40.000 feet irtifadan
gelen Canberra uçaklarına önleme
görevi için kalktığımızda
devamlı military takatta uçuş
yaptığımızdan Merzifon’dan
uzaktaki bir bölgede bir veya en
fazla iki önleme yaptıktan sonra
bingo yakıta düşer ve meydana
dönerdik. Bu mükemmel av uçağı
keşke biraz daha havada
kalabilseydi diye de
dertlenirdik. |
Jet Eğitim
Filosu’ndaki uçuş öğretmenliğim
sonrasında atandığım F-84F tipi
av bombardıman uçağı da yine
kısa harekat yarıçapına sahip
bir uçak idi. Uçağın motor
takatinin yetersiz olması
sebebiyle bu uçakla tam mühimmat
ve yakıt yükü ile özellikle
sıcak havalarda kalkışta büyük
problemler yaşanırdı. |
Daha sonra
uçtuğum F-104 uçaklarının
harekat yarıçapının kısa olması
sebebiyle yaşadığım
sıkıntılardan da bahsetmeliyim.
F-104 uçağının harekat yarıçapı
ülkemizin geniş coğrafyası
dikkate alındığında oldukça kısa
idi. Mesela, Ankara Mürted Üssü
kalkışlı harekat hedeflerimizden
bir tanesine taarruz ettikten
sonra üsse dönüş yakıtımız 300
libre civarında hesaplanmıştı.
F-104 ile bir pas geçiş ve kısa
tur için 200 libre yakıta
ihtiyaç vardı. Yani hedef dönüşü
inişe geldiğimizde ancak bir tek
pas geçişlik yakıtımız
kalıyordu. |
F-104
uçağının yakıt yükünün uzun
uçuşlar için yeterli olmaması
yüzünden çektiğim sıkıntılardan
hiç aklımdan çıkmayan bir olayı
da 1972 yılında Mürted 4ncü Üs
141nci Filo Harekat Subayı iken,
İspanya’nin Torrejon Üssünden 10
adet F-104 uçağının Türkiye’ye
taşınması esnasında yaşamıştım.
İspanyol Hava Kuvvetleri
tarafından Türk Hava
Kuvvetlerine devredilen bu
uçakları İspanyollar hava
savunma görevlerinde, sadece
kanat ucu yakıt tankları ile
kullanmışlardı ve uçaklarda
kanat altı paylon yakıt tank
bulunmuyordu. Sadece kanat ucu
yakıt tankıyla yaptığımız uçuş
planlamasında Madrid'in Torrejon
Üssünden kalktıktan sonra
Sardinya Adası’ndaki Decimomannu
ve Yunanistan’ın Araxos
meydanlarında yakıt ikmali
yapmayı planlamıştık. 10 adet
uçaktan bir tanesi benim uçtuğum
çift kişilik TF-104G idi ve bu
uçağın yakıt kapasitesi tek
kişilik F-104G’lerden daha az
idi. Decimomannu-Araxos
arasındaki uçuş bacağında Mora
Yarımadası’nın kuzey batı
ucundaki Araxos meydanına iniş
yakıtımın 1000 libre gibi kritik
bir yakıt olacağını hesap
etmiştik (F-104’lerde normal
eğitim görevlerinde üsse inişe
geldiğimizde ilk yaklaşma
noktasındaki yakıtımız, Filo
talimatlarında 1.500 libre
olarak tespit edilmişti). Eğer
bu uçuşta karşıdan rüzgar
alsaydık veya teknik bir sebeple
iniş için bekletilseydik iniş
yakıtımız daha da az olabilirdi.
Neyse ki seyrüsefer hesaplarımız
tuttu ve Araxos uçuş kulesinin
inişte bize öncelik vermesiyle
inişimizi emniyetle yaptık.
Yoksa F-104 uçağının yakıt
yükünün az olması yüzünden
kritik yakıt durumuyla
karşılaşabilir ve yabancı bir
ülkenin üssünde kritik yakıta
düşme sonucu inişte tatsız bir
olay yaşayabilirdik. İşte
F-104’lerde yaşadığım buna
benzer kritik yakıta düşüş
olayları kafamda iyice yer
etmiş! |
Belki
okuyucularımın kıymetli zamanını
biraz alıyorum ama, bir muharip
uçağın harekat yarıçapının kısa
olmasının bende bıraktığı kötü
izlerden diğer aklımda kalanları
da anlatmalıyım. Uçuculuk
hayatımda F-86, F-84F ve
F-104’lerden sonra harekat
yarıçapının kısa olması yüzünden
sıkıntı yaşadığım diğer uçak
tipi de F-4E Phantom uçağı oldu.
Eskişehir’de 1982 yılında
atanmış olduğum 1nci Ana Jet Üs
Komutanlığı görevinde iken NATO
tatbikatına katılmak üzere bir
Amerikan F-15C/D filosu
Eskişehir’e intikal etmişti. Bu
tatbikat kapsamında Amerikan
F-15’leriyle bizim 112nci
filonun F-4E’leri arasında
önleme ve hava muharebeleri
görevleri planlanmıştı. 112nci
Filo o zaman Av rolünde
bulunuyordu ve filoda F-4E
uçağını av ve hava/hava
muharebeleri görevlerinde en üst
performansıyla kullanan çok iyi
pilotlarımız vardı. Amerikalı
filo komutanına rica ettim ve
F-15D’nin arka kokpitinde kendi
Üs’sümün F-4’lerine karşı
önleme/hava muharebesi görevine
çıktım. Kütahya radarının
kontrolünde Afyon civarlarında
önleme görevlerine başladık. Her
önlemenin sonunda hava
muharebesine giriyorduk. Hava
muharebesi esnasında hem biz hem
de F-4’ler devamlı afterburner
kullanıyorduk. Bu şekilde
devamlı afterburnerli üç-dört
önleme ve hava muharebesi
yaptıktan sonra 112nci Filonun
kol lideri yakıtın bingo
olduğunu bildirerek meydana
döndü. Ben Amerikalı pilota
bizim daha ne kadar yakıtımız
kaldığını sorduğumda pilot en az
30 dakika daha havada
kalabilecek yakıtımız olduğunu
söyledi. Şimdi düşünün ki F-4
uçağından en az 30 dakika daha
fazla havada görev yapabilecek
olan bu uçak, F-15’lerin ilk
tiplerinden idi. Amerikalılar
uçak fabrikalarında bu uçak
üzerinde uyguladıkları konformal
yakıt tankı modifikasyonlarıyla
F-15E Strike Eagle tipini
yaptılar ve F-15C’lere göre
harekat yarıçapını % 35
civarında artırdılar. |
Uçağın
harekat yarıçapının uzun olması
konusunda ısrar etmemin çok
geçerli sebeplerinden biri de
şudur. Muharip uçak imalatının
dünyadaki lideri olan ABD bile
son yıllarda imal ettiği muharip
uçaklardan birinci hat uçağı
olarak kullandığı dört tip
uçağın ilk tiplerini kısa
harekat yarıçaplı olarak imal
etmiş; sonra bunun ihtiyacını
karşılamadığını görerek büyük
zaman, emek ve para harcayıp bu
uçakların harekat yarıçapını
artıracak modifikasyon, imalat
ve fabrika çalışmaları
yapmıştır. Bilindiği gibi bu
uçaklar F-104, F-15, F-16 ve
F-18 uçaklarıdır. |
F-104 "Starfighter"
uçağı: ABD tarafından
1950’li yılların başında imal
edilen ve dünyada ses süratinin
iki misli süratle uçabilen ilk
uçak olma özelliği taşıyan F-104
tipi uçağın benzer modelleri ABD
hükümeti ile yapılan ikili
anlaşmalar çerçevesinde Almanya,
Kanada, Hollanda, Japonya ve
İtalya tarafından belli
sayılarda imal edilmiştir.
Amerika ve diğer ülkelerin imal
ettiği F-104G tipi uçakların
harekat yarıçapları kısa iken,
İtalyanlar, AERITALIA uçak
fabrikasında imal ettikleri
F-104S uçağının kanat altına
yaptıkları tadilatla iki adet
ilave yakıt tankının taşınması
mümkün olmuş ve bu tadilat
sayesinde İtalyan F-104S tipi
uçağın harekat yarıçapı Amerika
ve diğer ülkelerin imal
ettikleri F-104G uçaklarına göre
%35 civarında artırılmıştır. |
CF-104 "Starfighter"
Uçağı |
|
|
F-15 "Eagle"
uçağı: 1970’li yılların
başlarında imal edilen F-15A/B
ve C/D tiplerinin harekat
yarıçapının ileriki yıllarda
artırılmasına ihtiyaç
duyulmuştur. Uçağın gövdesi
üzerinde tadilat yapılarak
konformal yakıt tankları
ilavesiyle uzun harekat
yarıçapına sahip F-15E Strike
Eagle modeli geliştirilmiştir.
Yapılan bu tadilatla F-15E
Strike Eagle tipinin harekat
yarıçapı ilk tiplerine oranla
%35 civarında artırılmıştır.
Harekat yarıçapları artırılan
F-15E Strike Eagle uçakları
birinci ve ikinci Irak
harekatında, Afganistan’da,
Yugoslavya’nın parçalanması
döneminde ve Libya’ya karşı
uygulanan hava harekatında geniş
bir şekilde kullanılmıştır. NATO
ülkeleri hava kuvvetlerinin
Libya’ya karşı yaptıkları hava
harekatı hakkında söz konusu
hava kuvvetlerinin sözcüleri
tarafından yapılan basın
toplantılarında; Fransız savaş
uçaklarının Akdeniz’de seyir
halinde bulunan Charles de
Gaulle Uçak Gemisi’nden, İngiliz
savaş uçaklarının İtalya’nın
güney doğu ucundaki Gioia dell
Colle Hava Üssü’nden, Amerikan
savaş uçaklarının da İtalya’nın
kuzeyindeki Aviano Hava
Üssü’nden harekata katıldıkları
açıklanmıştı. Hatırlanacak
olursa bu hava harekatı
esnasında ABD Hava Kuvvetlerine
bağlı F-15E Strike Eagle tipi
bir savaş uçağı gece Bingazi
civarında düşmüş ve uçağın
paraşütle atlayan iki pilotu
helikopterle kurtarılmıştı.
Uçağın kalktığı Aviano Hava
Üssü, Venedik şehrinin 70 km
kadar kuzeyinde, Alp Dağları’nın
eteklerinde yer alan bir hava
üssüdür. Uçağın Libya’da
düştüğü Bingazi yakınlarındaki
mevkiden İtalya'nın Aviano
Üssü’ne olan mesafe 930 Deniz
Mili’dir. İşte geniş bir
coğrafyada harekata katılacak
bir savaş uçağının havada
yakıt ikmali yapmadan
kapsayabileceği ideal Harekat
Yarıçapı bu civarda
olmalıdır. Belli bir silah
yükünü 1000 Deniz Mili
civarındaki bir hedefe havada
yakıt ikmali yapmadan taşıyıp
attıktan sonra üslerine
dönebilen uçaklara sahip olan
bir Hava Kuvveti, hem devletine
ve halkına büyük bir moral ve
güven verir hem de hasmını
düşündürür ve ürkütür. Bir savaş
uçağının gücü, taşıdığı
silahların gücü kadar ve hatta
ondan daha fazla, caydırıcılık (deterrence)
gücüyle değer kazanır. F-15E
Strike Eagle uçağı bugün de
Suriye'de IŞiD hedeflerine karşı
kullanılan asli muharip
uçakların başında gelmektedir. |
F-15 "Eagle"
Uçağı |
|
|
F-16 "Fighting
Falcon" uçağı: Amerikan
General Dynamics firması
tarafından dizayn edilip
geliştirilen ve 1976 yılında
imalatı onaylanan F-16
uçaklarından o tarihten sonra
değişik konfigürasyonlarda 4.500
adet imal edilmiştir. (General
Dynamics Firması daha sonra
Lockheed Martin Firması
tarafından satın alınmıştır). |
Şu nokta çok
düşündürücüdür ki, F-16’ların
uçuş birliklerinde
kullanılmaları esnasında ortaya
çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda
uçak üzerinde imalatçı firma
tarafından üç önemli ana tadilat
uygulanmıştır. Tadilatların
birincisi iniş takımları ile
ilgilidir. Uçağın Maksimum
Kalkış Ağırlığı (Maximum Take
Off Weight-MTOW) ile
performansında bir problem
yaşanmaması için uçağın iniş
takımları yenileri ile
değiştirilerek
güçlendirilmiştir. İkinci
tadilat uygulaması uçağın hava
alığında yapılmıştır. Motora
daha fazla hava girişiyle
takatinin (thrust) artırılması
için hava alığı
genişletilmiştir. Bu iki ana
tadilat uygulandıktan sonra uçak
üzerinde en önemli tadilata sıra
gelmiş ve uçağın harekat
yarıçapını artırmak için ihtiyaç
duyulacak yakıtı gövde içinde
taşımak üzere gövde üzerinde
kokpitin hemen arkasından
başlayıp her iki kanada bitişik
olarak kuyruk bölümüne kadar
uzanan konformal yakıt tankları
yerleştirilmiştir. Bu tadilat
sayesinde F-16’ların harekat
yarıçapları %25-30 oranında
artırılmıştır. |
F-16
uçaklarının ABD ve diğer
ülkelerin filolarında hizmete
girip uçuşlarına başlamaları ve
pek çoğunun harekat ortamında
kullanılmalarından kısa bir süre
sonra kullanıcı hava kuvvetleri
tarafından uçağın performansının
yeterli görülmeyerek uçak
üzerinde üç önemli yapı tadilatı
yapılmasına ihtiyaç duyulmuş
olması çok dikkat çekicidir.
F-16 üzerinde yapılan bu üç ana
yapısal tadilat örneği, bu
muharip uçağın bir harekat
ortamında sahip olması gerekli
olan motor gücünün, iniş
takımlarının taşıma gücünün ve
uçağın harekat yarıçapının
uzunluğunun demek ki baştan iyi
hesap edilmediğini
göstermektedir. Şimdi bu en
canlı örneği gözlerimizin önüne
getirirken, TAI’de sıfırdan bir
muharip jet uçağının tasarımını
ve imalat çalışmalarını yapmakta
olan başta TAI yöneticileri
olmak üzere uçak mühendislerinin
ve Kavramsal Tasarım Aşaması
çalışmalarını beraber yaptıkları
Hava Kuvvetleri Komutanlığı
temsilcilerinin ne kadar büyük
bir sorumluluk altında oldukları
ve işlerinin ne kadar zor olduğu
çok açık bir şekilde
anlaşılmaktadır. |
F-16 "Fighting
Falcon" Uçağı |
|
|
FA-18 "Hornet"
Uçağı: Bu uçak F-16
uçağıyla hemen ayni tarihlerde
imal edilmiş ve ABD Deniz
Kuvvetleri’nin asli muharip jet
uçaklarından biri olarak
envanterlerine girmiştir. Uçak
gemilerinden harekata katılan
FA-18A uçaklarının bir operasyon
ortamında harekat yarıçaplarının
ihtiyaçlarını karşılamadığı kısa
süre içinde anlaşılmıştır. Çünkü
uçak gemilerinin hassasiyeti ve
emniyeti sebebiyle hedef
bölgesinden uzak mesafelerde
bulunması gereği, bu uçakların
uzun harekat yarıçapına sahip
olmak ihtiyacını doğurmuştur.
FA-18A’lerin yetersiz harekat
yarıçapına sahip olmasından
doğan tecrübeler yaşandıktan
sonra, aynen F-15 ve F-16
uçaklarında olduğu gibi FA-18A
uçağı üzerinde yine büyük emek,
zaman ve para harcanarak önemli
ölçüde modifikasyon ve fabrika
çalışmaları yapılmış ve uçağın
harekat yarıçapı artırılan
FA-18E Super Hornet modeli
geliştirilmiştir. |
İşte
muharip uçak imalatı konusunda
dünyanın en büyüğü olan ABD’nin
bu dört çarpıcı örnekte
görüldüğü gibi; F-104, F-15,
F-16 ve F-18 uçaklarının harekat
yarıçapını başta küçük
hesaplayıp sonra bu uçaklar
üzerinde yaptığı
modifikasyonlarla gövde üzerine
yakıt tankları ilave ederek
harekat yarıçaplarını artırma
yoluna gittiklerini gördükten
sonra acaba biz de TF-X uçağını
dizayn ve imal ederken ABD’nin
yaptığı bu hataları yapar mıyız
diye büyük endişe duyuyorum. |
Türkiye’nin
uçak imalatı konusundaki imkan
ve kabiliyetini, ABD uçak
sanayinin imkan ve kabiliyetleri
ile mukayese edemeyiz.
Amerikalılar bir muharip jet
uçağını kısa harekat yarıçaplı
yapar, sonra gerekli
modifikasyonları uygulayıp onu
harekat yarıçapı uzun hale
getirir. Ama bizim böyle bir
şansa sahip olmamız çok zor.
İşin başta doğrusunu yaparsak
yaptık. Yok, eğer doğru
performans ve konfigürasyona ve
özellikle uzun harekat
yarıçapına baştan doğru karar
verip uygulayamazsak, gelecekte
pilotlarımız en az bir kaç
jenerasyon boyunca, geçmişte
bizim jenerasyonumuzun uçtuğu
uçakların harekat yarıçaplarının
kısa olmasından kaynaklanan
sıkıntıların benzerini çekmeye
mahkum olacaklardır. Kısa
harekat yarıçapına sahip
uçaklarla ülkemizin bulunduğu
geniş coğrafyada gelecekte
yapılacak muhtemel bir harekatın
görev planlamalarında, uçakların
değişik meydanlardan elastiki
bir şekilde kullanılmasında
çekilecek sıkıntıların neler
olabileceği de hepimiz
tarafından çok iyi
bilinmektedir. |
Harekat
yarıçapının uzatılması konuları
üzerinde konuşurken akla hemen,
Türk Hava Kuvvetleri'nin
envanterinde bulunan tanker
uçakları acaba mevcut muharip
uçaklarımızın harekat
yarıçaplarının uzatılması
problemine çare olamayacaklar mı
sorusu gelmektedir. Tanker
uçaklarımız hizmete girdikleri
tarihten bu yana elbette önemli
görevleri icra etmişlerdir.
Ancak gece, kötü hava şartları,
komünikasyon problemleri, savaş
durumunda hedefe gidiş ve
dönüşte yaşanabilecek akla
gelmeyen problemler gibi pek çok
faktörün, bir savaş durumunda
havada yakıt ikmalini
kısıtlayabileceği dikkate
alınmalıdır. Tanker uçaklarının
savaş şartlarında sağlıklı
olarak kullanılmasının
kısıtlanabileceği ihtimalleri
dikkate alınırsa, TF-X uçağının
havada yakıt ikmali yapma
ihtiyacına bağlı kalmaksızın
uzun harekat yarıçapına sahip
oluşunun önemi çok daha fazla ön
plana çıkmaktadır. Özet olarak,
mevcut tanker uçaklarımız bir
savaş durumunda, kısa harekat
yarıçaplı muharip uçaklarımızın
harekat yarıçapı problemini
çözer şeklindeki bir fikre
itibar edilmemesi düşüncesini
taşıyorum. |
Diğer
taraftan, Suriye'de IŞİD
hedeflerine karşı 22 Eylül 2014
günü konsorsiyuma bağlı yabancı
ülke Hava Kuvvetleri tarafından
başlatılan hava harekatında,
(Türk Hv.Kv ve Ürdün Hv.Kv.nin
kullandığı F-16'lar hariç)
hepsinin çift motorlu uçaklar
olduğunu görüyoruz. |
FA-18 "Hornet"
Uçağı |
|
|
Bu uçakları
sıralayacak olursak: |
ABD Hv.Kv.nin
harekata katıldığı
F-15C, F-15E Strike
Eagle, F-22 Raptor ve
A-10 uçakları, |
ABD Donanması'nın
F-18 Super Hornet
uçakları, |
İngiliz Kraliyet Hv.Kv.(RAF)
Tornado uçakları, |
Fransız Hv.Kv.ve
Fransız Donanması'nın
kullandığı Rafale
uçakları, |
Alman Hv.Kv.nin
Tornado uçakları, |
İsrail Hv.Kv.nin
kullandığı F-15 I
uçakları, |
Rus Hv.Kv.nin MIG-29,
SU-24, SU-30, SU-34 ve
SU-35 serisi uçakları, |
Suudi Arabistan Hv.Kv'nin
F-15E Strike Eagle
uçakları çift motorlu
uçaklardır. |
|
Ayrıca
dünyanın önde gelen Hava
Kuvvetleri arasında yer alan:
|
Kanada Hv.Kv.nin
kullandığı F/A-18 Hornet
uçakları, |
İtalyan Hv.Kv.nin
kullandığı Eurofighter
uçakları, |
İspanyol Hv.Kv.nin
kullandığı F-18 Hornet
uçakları, |
Güney Kore Hv.Kv.nin
kullandığı F-15E Strike
Eagle uçakları, |
Japon Hv.Kv.nin
yeni 5'nci nesil
Mitsubishi ATD-X
uçakları, |
Çin Hv.Kv.nin
yeni 5'nci nesil
Chengdu J-20 uçağı,
hepsi çift motorlu
uçaklardır. |
|
Bir de,
dünyada az sayıdaki küçük şehir
devletlerinden biri olan
Singapur ile küçük Körfez
ülkeleri Kuveyt ve Katar'ın da
çift motorlu, uzun harekat
yarıçaplı muharip uçakları
tercih etmiş oldukları
dikkatlerden kaçmamalıdır.
Singapur, ABD'den 24 adet F-15SG
satın almıştır. Kuveyt mevcut 32
adet F/A-18C uçağına ilave
olarak o modelin daha uzun
harekat yarıçaplısı olan
F/A-18E/F Super Hornet
modelinden 40 adet sipariş
vermiştir. Kuveyt ayrıca yine
çift motorlu olan Eurofighter
uçağından 28 adet sipariş
vermiştir. Diğer küçük Körfez
ülkesi Katar da, ABD'den 72 adet
F-15QA Advanced Eagle uçağını
siparişe bağlamıştır. |
Bilindiği
gibi, bir muharip uçağın seçimi
yapılırken en başta dikkate
alınan kriter, o ülkeye yönelen
tehdit ile harekat
ihtiyaçlarıdır. Diğer bir kriter
de imal edilecek olan uçağın
birim maliyeti ile ömür boyu
maliyetidir. Çift motorlu bir
uçağın maliyeti; elbette tek
motorlu bir uçağa göre daha
pahalıdır. En azından, ikinci
motorun ve motorun
komponentlerinin ilave maliyeti
ve işletme giderleri kadar daha
pahalıdır. Merak edip günümüzün
en mükemmel ve pahalı olan F-35
Uçağının Pratt&Whitney imalatı
F135 Motorunun fiyatını
dokümanlardan çıkardım. Alınacak
toplam motor sayısına göre F135
Motorunun birim fiyatı 16.5
Milyon ABD$ ile 18.8 Milyon ABD$
arasındadır. Bu fiyatlar, imal
edilecek uçağın ülkemizin
savunmasının gerektirdiği uzun
harekat yarıçaplı bir uçağın
teminini sağlayacak ise,
ödenmeyecek fiyatlar değildir.
|
Sonuç olarak,
imal edilecek Milli Muharip
Uçağımız TF-X, çift motorlu,
uzun harekat yarıçapına sahip,
fazla silah yükü taşıyan bir
taarruz (Fighter/Attack) uçağı
olmalıdır. Bu uçağın harekat
yarıçapı, ülkemizin orta
bölgesindeki meydanlardan
kalkıp, ülkemize tehdit olarak
değerlendirilen komşu ülkelerin
uzak bölgelerindeki hassas
hedeflerini kapsayabilecek
yeterlikte olmalıdır. Ülkemizin
orta bölgesindeki meydanlardan
biri üzerine pergelimizi koyup
çevremizde muhtemel tehdit
oluşturan ülkelerin hassas
hedeflerini kapsayacak şekilde
bir daire çizdiğimizde, bu
harekat yarıçapının 1.000 Deniz
Mili civarında olması
gerektiğini yaşadığımız coğrafya
bize dikte ettirmektedir. |
Yerli Jet
Savaş Uçağımız TF-X, eğer F-4,
F-5 ve envanterimizdeki
konformal yakıt tanksız F-16
modeli uçaklar gibi kısa harekat
yarıçaplı bir uçak olarak imal
edilecekse, bu uçağın imal
edilmesi için harcanacak zamana,
paraya ve emeğe yazık olacaktır
düşüncesindeyim. Türk Hava
Kuvvetleri için 100 adet temin
edilmesi planlanan F-35A JSF
uçağının 584 Deniz Mili olan
harekat yarıçapı, Amerikan F-15E
Strike Eagle ve Rus MİG-29,
SU-24, SU-30, SU-34 ve SU-35
modeli uçaklarla mukayese
edildiğinde, F-35A'nın kısa
harekat yarıçaplı bir uçak
kategorisinde olduğu dikkate
alınmalıdır. |
MMU / TF-X
uçağı kısa harekat yarıçaplı bir
uçak olarak imal edilirse bu
uygulama, ülkemizin savunulması
ve Hava Kuvvetlerinin kullanma
prensipleri açısından stratejik
bir hata olarak
değerlendirilmektedir. Bilindiği
üzere stratejide yapılan bir
hata, taktik tedbirlerle
düzeltilememektedir. Yaşadığımız
bu ateş çemberi Ortadoğu
coğrafyasında ise, bizim
stratejik bir hata yapmak
hakkımız bulunmadığına
inanılmaktadır. |
Email adres :
isarp56@gmail.com |
|