Ben Kimim

 
 
 
  (e) 1918 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

1918 yılı Mart ayında Ruslarla yapılan anlaşmadan sonra ikmal zorluğu kalmamış ve donanma ile Akdeniz'de harekât yapma serbestîsi kazanılmıştı. Bu sırada Türk donanmasına Amiral Şuson'un yerine gelen Alman Amirali V. Rebeur Witzs komuta etmekteydi. Bu kişi, Türk donanması ile Kefalo'daki düşman deniz ve hava kuvvetlerine  bir darbe indirmek amacıyla İmroz'a baskın yapmaya karar vermişti. Bu baskında elde edilecek başarıdan İngilizlerin karmaşıklığa düşeceği, Çanakkale'ye deniz kuvveti göndereceği ve böylece denizden sıkıştırılan Filistin cephesinin yükünün azalacağı, elden çıkan Kudüs'ün manevi zararlarının hafifletileceği gibi sebepler ileri sürmüştü.

Baskın için Yavuz muharebe gemisi ile Midilli kruvazörü, Numuneyi Hamiyet, Muaveneti Milliye, Basra ve Samsun muhripleri ayrıldı. 19 Ocak 1918'de Marmara'dan hareket eden filo 20 Ocak 1918 günü erken saatlerde kılavuz rehberliği ile boğazın ağ ve mayın engellerini geçti. Taarruz 07.42'de başladı. Yavuz Kefalo limanı ağzında bulunan telsiz istasyonuna ateş açarak tahrip etti. Bundan sonra Kefalo limanı ağzında demirli bulunan nakliye gemisini batırdı. Midilli, Lizert ve Ligris muhriplerini ateş altına aldı. İngiliz muhripleri hemen Midilli'nin ateş menzilinden uzaklaştılar. Saat 07.44 ve 07.49'da Midilli ve Yavuzun birlikte ateş altına aldıkları iki düşman monitörü batırıldı. Saat 08.45'de Yavuz, Kefalo koyunda bulunan bir nakliye gemisini ve Midilli de hava alanındaki yakıt depolarını tahrip etti. Bu ateşlerden sonra başka hedef görülemediği için Mondros'a gidilmek üzere Filo Komutanı aynı yoldan geri dönülmesini emretti.

Bu sırada Gökçeada hava alanından kalkan düşman uçaklarının Türk gemilerine yaklaşmaları üzerine uçaksavarları olmayan Midilli'nin Yavuz'un önüne geçerek onun uçaksavar ateşine engel olmaması emredildi. Bu emir gereğince öne geçmek üzere manevra yapmaya başlayan Midilli sancak (sağ) kıç tarafından mayına çarptı ve geminin dümen ile sancak makinesi hareketsiz kaldı. Yavuz, Midilli'yi yedeğine almak isterken o da iskele (sol) tarafından mayına çarptı. Midilli yavaş, yavaş seyrederken daha yoğun mayın tarlasına düşerek arka arkaya patlayan mayınların etkisiyle batmış, Yavuz ise Midilli'nin girmiş olduğu mayın tarlasından çok mahirane bir manevra ile kurtulmuştu. Bu sırada gemi düşman uçaklarının arka arkaya yapılan hücumları altında batmadan boğazın ağzına yaklaşmayı başardıysa da burada da üçüncü bir mayına çarptıktan sonra boğaza girmeye başladı. Düşman uçakları 8–10 uçaklı filolarla Yavuz'u şiddetle bombardıman ediyorlardı. Fakat atılan bombalar büyük bir şans eseri Yavuz'un çevresine düşmüş ve hiç biri gemiye isabet etmemişti. Tam bu sırada Çanakkale'deki alanlardan kalkan Türk uçakları yetişerek düşmanla şiddetli bir hava muharebesine başlamış ve bir İngiliz uçağı yanarak denize düşmüş, ikinci uçak aldığı mermi isabetleriyle denize inmek zorunda kalmış ve Türk topçusunun ateşiyle tahrip edilmişti.

Türk uçaklarının düşman uçaklarıyla muharebeye tutuşmaları sırasında hava taarruzlarının şiddetli hücumlarından kurtulan Yavuz boğazdan içeri girmeyi başarmış, ancak Nara'da karaya oturmuştu. Kurtarma sırasında kendini savunamayacak bir halde bulunan gemi, düşman uçak ve denizaltılarının taarruzu ve Saros körfezinden de İngiliz gemilerinin endirek ateşi altında bulunuyordu.

Kurtarma işinin bir süre devam edeceği düşünülerek geminin güvenliği için bütün önlemler alındı. 5 nci Ordu ve Boğazlar Genel Komutanlığı emrindeki bütün uçaklar ve uçaksavar topları Nara'da toplandı. İngiliz uçaklarının taarruzları altında bulunan Yavuz, beş gün beş gece Turgut Reis zırhlısının ve birçok yardımcı gemilerin çalışmalarıyla yüzdürülmeye çalışıldı. 

Düşman uçakları gece ve gündüz devamlı akınlar yaparak gemiyi bombardıman ettiler. Hava taarruzu, özellikle sabahları boğazı alçak bir sis tabakası kapladığı süre içinde tehlikeli oluyordu. Çünkü Yavuz'un direği sis tabakalarının dışında kaldığından geminin bulunduğu yer havadan kolayca görülüyordu. Buna karşılık sis üzerinden yapılan düşman akınlarına uçaksavarlarla görerek ateş edilemiyordu.  Kilya tepedeki gözetleme yerinden düşman uçaklarının yaklaştığı haberi verilince kurtarma işleri duruyor, herkes sinirleri gerilmiş bir halde bombaların atılmasını ve taarruzun geçmesini bekliyordu. Düşman uçaklarının attıkları bombaların sayısı çok fazla idi. Kurtarma süresince 276 sorti yapan düşman uçakları toplamı 14–15 ton olmak üzere yaklaşık 180 bomba atmışlardı. Atılan bombalardan ikisi Yavuz'a isabet etmiş ancak önemli bir etki yapmamıştı.

İngiliz kaynaklarına göre hava taarruzları şöyle yapılmıştı: "20 Ocak 1918'de Nara'da karaya oturan Yavuz'a ilk taarruz 21 Ocak'ta gün doğumuyla başladı. İlk taarruzu beş Short uçağı fena görüş altında 10 bomba ile yaptı. Öğleye doğru birbirini takip eden 14 uçakla taarruza geçildi. Akşama doğru deniz uçakları hücum ettiler ve böylece ilk gün yapılan taarruzlarda başarı sağlanamadı."

22 Ocak'ta taarruzuna devam eden uçaklar Yavuz'a isabet sağlamışlarsa da önemli bir etki yapamadılar. Aynı gün Limni adası önlerinde düşen bir İngiliz deniz uçağı Alman denizaltısı tarafından tahrip edildi.

23 Ocak'ta fena hava şartları nedeniyle deniz uçakları uçamadılar. Saat 22.00'a doğru kara uçaklarından atılan bombalar Yavuz'a bir isabet daha yaptı.

Nihayet 26 Ocak 1918'de Yavuz yüzdürülerek İstanbul'a hareket etti. Aynı gün E–14 bordo numaralı İngiliz denizaltısı Yavuz'un karaya oturduğu yere gelmiş fakat gemiyi yerinde bulamamıştı. Denizaltı 28 Ocak 1918'de Türk topçusu tarafından batırıldı ve aynı gün bir İngiliz uçağı Nara'daki Türk uçaksavarları tarafından düşürüldü.

1 nci Tayyare Bölüğünün harekât ve faaliyetleri:

Bölük 1918 yılında keşif, gözetleme ve taarruzi görevlerine devam etti. 5 nci Ordu Komutanlığı Bölüğe, Midilli, Limni, Göktçeada, Bozcaada ve Tavşan adalarından biri olan Mavros'daki düşman birliklerini ve denizdeki düşman harp gemilerini keşfetmeleri ve bu sırada görülecek önemli hedeflere bomba ve makineli tüfeklerle taarruz edilmesini emretmişti. Bu emir üzerine tayyare bölüğü aldığı görevi yapmaya çalışmıştı. Bu görevlerden ikisi 1918 yılının 26 ve 28 Haziran gecelerinde Gökçeada'daki düşman hava alanlarına yapılan hücumlardı. Bu hücumlarda 1835 kilo bomba atılmış, bunun sonucunda bir büyük hangar ile dört-altı uçak yakılmış ve ayrıca dört baraka tahrip edilmişti.

3, 7, 10, 14, 18, 21, 26 ve 31 Ağustos 1918'de Albatros keşif uçakları Bozcada, Midilli ve Gökçeada dolaylarında keşif yapmış ve düşman durumu hakkında bilgi toplamıştı. Elde edilen bilgilere göre Bozcada'da önemli bir değişiklik olmadığı, yalnız 26 ve 29 Haziran 1918'de Gökçeada'ya yapılan bombardımanda yanan uçak hangarının ve barakaların henüz tamir edilmediği görülmüştü.

Ayrıca Gökçeada'ya yapılan keşifte Gilikli hava alanına, İstanbul'un İngilizler tarafından bombardımanına ait Harbiye Nezaretinin gönderdiği mektup atılmış ve Midilli adasına yapılan baskından dönüşte bir düşman yelkenlisi makineli tüfek ateşi ile batırılmıştı.

Görev uçuşları Eylül ve Ekim aylarında da devam etti. Bozcaada, Gökçeada, Limni, Dedeağaç ve Bulgaristan dolaylarında yapılan keşifte Gökçeada'daki hava alanında görülen dört uçaktan ikisi Türk keşif uçağına engel olmak için havalanmış ancak, keşif görevine engel olamamıştı.  Görevine devam eden Türk uçağı Mondros limanında büyük ve küçük 20 kadar harp gemisinin bulunduğunu, Dedeağaç dolaylarında düşmanın bir faaliyetine rastlanmadığını rapor etmişti.

25 Ekim 1918 günü yapılan hava keşfinde Dedeağaç limanı önünde iki grup halinde (Torpido veya mayın arama-tarama gemileri olması muhtemel) düşman gemilerinin bulunduğu tespit edilmiş, Bozcaada'da bir değişiklik olmadığı görülmüştü. Bu keşifler sırasında düşman uçakları da Türk Tayyare Bölük karargâhı üzerinde keşif yapmışlardı.

6 ncı Tayyare Bölüğünün harekât ve faaliyetleri:

Bölükteki uçakların hepsi avdı. Bölüğe verilen görev daha ziyade düşman hava taarruzlarına engel olmak, keşif uçaklarını himaye ve gerektiğinde keşif yapmaktı. Bölük, 20 Ocak 1918'de Gökçeada baskını dönüşünde yapılan hava muharebelerinde birkaç düşman uçağını düşürmüştü.

Devam eden düşman hava akınları Fokker av uçaklarıyla önlenmekte ve hava muharebeleri yapılmaktaydı. Bu muharebelerden biri 8 Şubat 1918'de oldu. Gökçeada'dan Akbaş iskelesine gelen bir İngiliz deniz uçağı 6 ncı Bölükten iki uçakla önlenmiş, çok süratli olan İngiliz uçağı muharebeyi keserek uzaklaşmıştı.

1918 yılı Nisan ve Mayıs aylarında düşman uçakları gruplar halinde taarruzlara başlamıştı. 28 Nisan 1918'de, üç düşman uçağının Galata üzerine, yedi düşman uçağının da Arıburnu'na doğru yaklaştıkları haberinin alınması üzerine iki Türk Fokker uçağı havalandı. Saros körfezi üzerinde temas sağlandı. Yapılan hava muharebesinde İngiliz uçaklarının ikisi muharebeyi keserek uzaklaştılar, tam bu sırada dört düşman uçağı Türk-Alman Fokker uçaklarının kuyruk arkasından ateşe başladılar. Bu taarruzu zamanında gören Pilot Croneiss bir manevra ile geri döndü ve düşman uçaklarıyla muharebeye başladı. Bu sırada başka bir düşman uçağı daha muharebeye katıldı. Düşman uçaklarının nitelikleri Fokker'lere oranla daha üstün olduğundan, yapılan hava muhabesinde muharebeyi kesme ve tekrar taarruza geçme insiyatifi onların elindeydi. Bu sırada yapılan muharebede Fokker uçaklarından biri benzin deposuna isabet alarak geri dönmek zorunda kalınca bir Türk uçağı beş düşman uçağı ile muharebe etmek zorunda kalmıştı.

23 Mayıs 1918'de Kilya üzerine gelen üç düşman uçağı ile Türk uçağı arasında başlayan hava muharebesinde Alman Pilotu Croneiss bir Sophwith av uçağını Anafartalar'da yere inmek zorunda bırakmış ve uçak yanmıştı. Bunun üzerine diğer düşman uçakları muharebeyi keserek uzaklaşmışlardı.

1918 yılı Haziran-Ekim aylarında iki ve bazen beş uçaklı kollarla Çanakkale dolaylarına gelen düşman uçaklarını önlemek ve Türk keşif uçaklarını korumak amacıyla görev alan Türk-Alman Fokker uçakları çoğu zaman iki, üç uçaklı kollarla 54 sorti yapmak suretiyle düşman akınlarını önleyerek hava muharebesi yapmışlar ve gerektiğinde keşfe giden ve mayın arayan uçakları himaye etmişlerdi. Bu süre içinde 17 Ağustos 1918'de Fokker bölüğündeki uçuşa hazır üç uçak Kabatepe üzerine gelen üç düşman uçağı ile yaptığı hava muharebesinde Alman Pilot Harning karnından yaralanarak Nara yakınlarına mecburi iniş yapmış, kaldırıldığı hastanede vefat etmişti.

Aralıksız düşman akınlarını önlemek için devamlı uçuş yapan uçakların donanımları yıpranmış ve parça ikmalleri zamanında yapılamamış, hasar görenlerin yerlerine yedekleri konulamamış olduğundan bölükte faal uçak sayısı gittikçe  azalmaktaydı. 22 Ağustos 1918'den itibaren uçuşlar durdurulmuş, uçakların bakım ve onarımlarına çalışılmıştı. Bu çabalara rağmen 25 Eylül 1918'e kadar bölükte kayda değer uçuş faaliyeti olamamıştı.

26 Eylül 1918'de uçuşlar tekrar başlamış ve keşfe giden iki Türk deniz uçağını yakalayan düşman uçaklarına karşı havalanan iki Fokker av uçağı Kilitbahir ile Eceabat arasında düşmanla muharebeye tutuşmuş ve pilot Schutz'un uçağı isabet aldığından Çam burnuna inmek zorunda kalmıştı.

Düşmanın hava üstünlüğü karşısında 6 ncı Tayyare Bölüğünün muharebe kudreti gittikçe düşüyordu.

1 Ekim 1918'de Çanakkale'ye yaklaşan düşman uçaklarına taarruz eden iki Fokker uçağından birisinin makineli tüfeği tutukluk yapmış, diğer uçaktaki Alman pilotu da isabet alarak ağır surette yaralanmıştı.

15 nci Tayyare Bölüğünün harekât ve faaliyetleri:

1916 yılı başında Çanakkale harekâtı sona ermiş ve İtilaf Devletleri kuvvetleri Selanik'e çıkarılmıştı. Selanik'e çıkarılan bu kuvvetlerin Trakya ve İstanbul yönünde bir harekât yapmaları muhtemel görülüyordu.

Bu durum karşısında 1917 yılında Uzunköprü'de 9 ncu Tayyare Bölüğünün birkaç uçağı ile kurulmuş olan hava birliği takviye edilmiş ve 15 numarası verilerek yeni bir bölük oluşturulmuştu. Bölüğe, İstanbul üzerine yapılacak düşman hava taarruzlarını karşılamak, Trakya'ya yönelecek hava akınlarını önlemek ve Çanakkale'de bulunan 1 nci ve 6 ncı Tayyare Bölüklerine yardım etmek görevleri verilmişti. Verilen görevleri yapmak için bölüğün uçak sayısı dokuza çıkarılmış ve bölüğe Alman ve Türk personeli atanmıştı.

Düşman önemli bir ulaştırma noktası olan Uzunköprü istasyonunu havadan bombalamaya devam ediyordu. 9, 12 ve 27 Haziran'da üçer uçaklı kollarla Uzunköprü demiryolu istasyonuna, hava alanına ve diğer hedeflere taarruz eden İngilizler er, sivil halk ve demiryolu personelinden dokuz kişinin ölümüne, altı kişinin yaralanmasına ve bir motorsuz uçağın tahribine ve bazı tesislerin yıkılmasına sebebiyet vermişler ve bu taarruzlar sırasında Türk uçaksavar ve uçaklarının karşı koymaları sayesinde daha fazla tahribat yapamadan hedef bölgesinden uzaklaşmak zorunda kalmışlardı.

3 Ekim 1918'de Edirne'nin güneyinde görülen iki düşman uçağını önlemek üzere görev alan üç Türk-Alman uçağı Uzunköprü dolaylarında 3000 metreden düşmana taarruz etmişler ancak, İngiliz uçakları muharebeyi kabul etmeyerek uzaklaşmışlardı.

5 Ekim 1918'de Başkomutanlık Vekâleti emriyle Uzunköprü'den Yunanistan, Gümülcine, İskeçe yönünde taaruzi keşif görevi alan altı Türk-Alman uçağından üçü geri dönmemişti. Yapılan soruşturma sonucunda Bulgaristan'ın Batı Trakya topraklarına indikleri, bu uçaklardan birinin rasıtı olan Binbaşı Wayer ile pilotun hasta oldukları ve İpsala'nın güney batısında bulunan Pirecik kuzeyinde başka bir uçağın bulunduğu ve bu uçağın uçuş ekibine bir şey olmadığı öğrenilmiş, üçüncü uçağın durumu öğrenilemediğinden Bulgar Hükümetinden sorulmasına karar verilmişti.

Bu olaydan sonra Bulgar ordusundaki Türk irtibat subayının Bulgaristan ve Yunanistan dolaylarında yapılan Türk hava keşif ve bombardımanlarının sonuçları hakkında Hava Kuvvetleri Genel Müfettişliğine göndermiş olduğu raporun özetine göre:

"Muhtelif tarihlerde Gümülcine-İskeçe dolaylarına gönderilmiş olan Alman Binbaşısı Wayer ve Teğmen Hoffanger idaresindeki uçağın inişe mecbur edildiği, pilotların Bulgar ordusu tarafından yakalanarak Sofya'ya gönderildikleri;

Binbaşı Wayer'in Gümülcine, Kösemescit köprüsünü tahrip etmek üzere o bölgeye gelmiş olduğu ve inişe mecbur edilen pilotun uçağını yakarak kaçmayı denediğini, fakat yakalandığını;

Teğmen Hoffanger'in İskeçe-Narlıköy köprüsünü tahrip ederek buradan yapılmakta olan sevkiyatı altı saat geciktirdiği, köprüyü bombardımandan sonra uçuş yönünü değiştirerek Sofulu-Dimatoka yönünde seyrettiği, Sofulu dolaylarında yakıtının bitmesi sonucu mecburi iniş yaparak uçağı yaktığı ve olay yerinden uzaklaşan pilotun Meriç'in sol kıyısında Bulgar müfrezeleri tarafından ele geçirildiği;

Tutuklu pilotun yapılan sorgusunda; Gökçeada'yı bombardıman için gönderildiklerini, fakat burada İngiliz uçakları tarafından sıkıştırıldığı için Bulgar topraklarına geçmek zorunda kaldığını anlatmış, ancak ifadeleri Bulgarları tatmin etmediğinden sonunda İskeçe-Narlıköy köprüsünü tahrip etmek üzere görevlendirildiğini itiraf etmek zorunda kaldığı bildirilmişti. Bu rapor alındıktan sonra 15 nci Tayyare Bölüğünün kalan uçaklariyle harekâtın devam ettirilmesine çalışılmıştı.

17 Ekim 1918'de Firecik ve Filibe dolaylarında yapılan keşifte Firecik istasyonunda önemli bir şey olmadığı, yalnız Firecik-Kuleliburgar yönünde bir trenin gittiği, öğleden sonra 28 vagonluk askeri katarın Kuleliburgaz yönünde ilerlediği, Filibe istasyonunda 50–60 vagon ve ayrıca 25 kapalı vagonun Sofya yönünde hareket halinde olduğu bildirilmişti.

20 Ekim 1918'de Pilot Hasan Basri'nin yönetimindeki keşif uçağı Gümülcine dolaylarında almış olduğu keşif görevinde arıza yaparak Koşukavak dolaylarına inmeye mecbur olmuştu. İnen uçağı ele geçiren Bulgarlar pilotu Sofya'ya göndermişler ve Sofya Türk Ataşeliğine teslim etmişlerdi.

Sonradan Çorlu'ya intikal etmiş olan bölüğün ve 3 ncü Ordu Komutanlığı tarafından 7 Kasım 1918'de Başkomutanlığa yapmış olduğu teklifle Yeşilköy'e gönderilmesi kararlaştırılmıştı.

  (3) Ege Denize Kıyı Bölgesinde Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:
   (a) 1914 Yılı Hava Harekâtı ve Faaliyetleri: 

1914 yılında önemli bir hava harekâtı ve faaliyeti olmamıştı.

  (b) 1915 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

1915 yılında önemli bir hava harekâtı ve faaliyeti olmamıştı.

  (c) 1916 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

Düşman hava faaliyetlerinin İzmir bölgesi ve Ege denizinde artması üzerine 5 nci Tayyare Bölüğüne bu bölgede düşmanın harekâtını keşif ve kontrol etmek görevi verilmişti. Bu görev için bölükte dört Gotha ve bir de makineli tüfekle silahlandırılmış Albatros av uçağı vardı.

Tecrübe safhasında olan Gotha uçaklarının süratleri ortalama 100 kilometre olup silahları yoktu. Uçakta telsiz de bulunmadığından topçu gözetleme görevi ve havadan keşif raporlarının bildirilmesi de mümkün değildi. Buna rağmen tayyare bölük komutanlığı bölükteki uçaklara tiplerine göre görev vermişti. Bunlardan Gotha uçakları Sakız, Sisam ve Rodos'ta; Albatros'lar Midilli ve dolaylarında keşif ve gözetleme yapacaklardı.

Gotha'lar uçuşta sık, sık arıza yapmakta ve o sıralarda bölükteki makinistler de bu arızaları giderememekteydiler. Bu nedenle 4 ncü Kolordu Komutanlığı tarafından Sisam adasının keşfine gönderilen uçak üç defa motor arızasından geri  dönmüş, istenilen keşif yapılamamıştı. Eldeki bütün imkânlar kullanılmak suretiyle uçuşa hazırlanabilen uçaklarla Ege denizinde yapılan keşifte Midilli adasının doğu kıyılarında Masara burnu yakınlarında iki uçak hangarı ile İzmir körfezinde Kösten adasında bir uçak hangarının bulunduğu öğrenilmişti. 

9 Mayıs 1916'da Rodos adasındaki düşman durumunu keşfe giden Gotha uçağı keşiften dönüştü sağ üst kanat bezlerinin açılması yüzünden mecburi iniş yapmış ve uçak tamamen parçalanmıştı.

14 Mayıs 1916'da başka bir Gotha uçağı ile görev yapan keşif ekibi motor durması yüzünden mecburi iniş yapmış ve uçak kırılmıştı.

Kırımların devam etmesi ve bölüğe verilen keşif görevlerinin yapılamaması yüzünden 18 Mayıs 1916'da Bölük Komutanlığına Alman Üsteğmeni Faller atanmıştı.

İstihbarat raporu ile adalardaki düşman durumu hakkında bilgi alınmakta ve bu bilgilerin kontrol edilmesi hava keşif bölüğünden istenmekte idi.

1916 yılı 26 Ağustos ve takip eden gecelerde düşmanın Sisam güneyindeki kıyı bölgesine bir çıkarma yapacağı haber alınmıştı. Bunun üzerine Sisam, Mandalya körfezindeki Güllük dolaylarında keşif yapılması ve buralarda görülecek düşmanın bombardıman edilmesi istenmişti. Emredilen tarihte Anadolu kıyılarında yapılan keşif ve gözetlemede kıyılarda ve adalardaki limanlarda düşmana ait harp gemilerine rastlanmamış ve bazı yelkenli gemiler görülmüştü.

5 nci Tayyare Bölüğü Midilli, Sakız, Sisam, İstanköy ve Rodos adaları dolaylarında çeşitli tarihlerde yaptığı keşif görevlerinde adalardaki düşman deniz faaliyetleriyle hava alanlarının durumlarını, düşmanın ikmal sistemlerini tespit etmişti. Sonuç olarak, düşmanın bu bölgede bir baskın veya çıkarma yapacağına ait belirli bir emare görülmemiş ve bu keşifler sırasında uygun düşman hedefleri bombardıman edilmişti.

Uzunada'da bulunan İngiliz uçakları ve meydan tesisleri Urla kıyılarından geceleri gizlice Uzunada karşısındaki kıyıya taşınan uzun menzilli toplarla ateş altına alındığından İngilizler bu sahayı boşaltmak zorunda kalmış ve ada 24 Ağustos'ta Türkler tarafından geri alınmıştı. Adadaki İngiliz hava tesisleri sökülerek İzmir'deki Deniz Tayyare müfrezesine götürülmüştü.

25 Ağustos 1916 sabahı bir keşif ekibi Albatros-C III uçağı ile Sisam adası dolaylarında yaptığı keşifte, Vati limanında büyük bir yelkenli ile üç küçük gemi, İstanköy limanı dışında bir büyük gemi ile dört yelkenli görmüştü.

2–30 Eyül 1916'da Midilli, Sakız adaları dolaylarında yapılan hava keşfinde, Midilli adasında düşman uçak hangarlarıyla düşman uçak sayıları keşfedilmiş, adalardaki limanlarda ve dolaylarında düşman deniz kuvvetleri görülememişti.

İngiliz Hava birliklerinin faaliyetleri:

Çanakkale'den çekilen düşman kuvvetleri bu bölgedeki hava harekâtını devam ettirmekle beraber Ege denizi ve İzmir dolaylarındaki hava faaliyetlerini hissedilir bir şekilde artırmıştı. Özellikle bu bölgedeki hava harekâtı düşman deniz kuvvetleriyle işbirliği halinde yapılıyordu.

Düşman, Ege denizindeki hava harekâtını hem uçak ana gemileri ve hem de Midilli, Uzunada ve Sakız adalarındaki hava alanlarından yapmakta idi. Bu alanlardan kalkan uçaklar Türk kıyılarını kontrol etmekte ve zaman, zaman İzmir ve dolaylarındaki hava alanlarını, demiryollarını ve hatta İzmir şehrini bombardıman etmekteydiler.

Düşman av uçakları Türk hava birliklerinin harekâtını önlemeye ve Türk uçaklarını havada yakalayarak tahrip etmeye çalışıyorlardı.

6 Haziran 1916'da düşman uçaklarının Urla dolaylarına atmış oldukları bir mektupta "Uzunada ve İzmir körfezindeki gemilerine ateş edilirse, İzmir şehrini bombalamaya devam edecekleri" tehdidinde bulunuyorlardı.

  (d) 1917 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

Adalardaki düşman harekât ve faaliyetlerini keşif, gözetleme ve önlemek, gerektiğinde düşman kuvvetlerine taarruz etmek üzere İzmir'de 5 nci, 1 nci ve 12 nci Tayyare Bölükleri konuşlanmıştı.

5 nci Tayyare Bölüğünün Harekât ve Faaliyetleri:

Bölüğün personeli ve uçak tipleri şöyleydi.

5 nci Tayyare Bölüğünün 1917 yılı kuvvesi

 Mart 1917
Uçucular:
Bölük Komutanı Pilot Üsteğmen Faller
     
Uçuş heyeti, Pilot Üsteğmen Zekeriya
" " Üsteğmen Rifat
" " Üsteğmen Vendelmut
" " Teğmen Netsof
" " Astsubay Wahrseheit
" " Astsubay Sehrayder
" Rasıt Yüzbaşı İzzettin
" " Teğmen Rayski
" " Üsteğmen Sabri
 
Uçaklar:
2 Albatros-C III / Keşif
2 Fokker-E I / Av
1 Gotha-B / Eğitim
Eylül 1917
Uçucular:
Pilot Üsteğmen Zekeriya

Pilot Teğmen Rayski (Pilotaj sınavını bölükte verdikten sonra,  pilotluğu   onanarak  hem  pilot, hem rasıt olarak görevlendirilmektedir.) 

Pilot Astsubay Wahrseheit
Rasıt Üsteğmen Fennestiel
Rasıt Üstteğmen Sabri
Rasıt Üsteğmen Hüseyin Hüsnü
Rasıt Teğmen Sienekker
 

Uçaklar:

2 Albatros-C III / Keşif (Biri uçar durumda)

Aralık 1917

Uçucular:

Bölük Komutanı Pilot Üsteğmen Fannenstiel
Pilot Üsteğmen Zekeriya
Pilot Teğmen Rayski
Pilot Astsubay Drebüss
Rasıt Üsteğmen Sabri
Rasıt Üsteğmen Hüseyin Hüsnü
Rasıt Teğmen Sienekker
Rasıt Teğmen Gretzer
 

Uçaklar:

5 AEG-C IV / Motor 160 beygir gücünde - iki kişilik keşif

2 Albatros-C III / Keşif (Biri uçar durumda)

1917 senesinin Mart ve Nisan aylarında hava durumu genel olarak uçuşa uygun olmadığından önemli bir uçuş faaliyeti yapılamamış ise de Pilot Budaecke tarafından 30 Mart 1917'de İzmir'e taarruz eden bir İngiliz uçağı düşürülmüş ve pilotu esir edilmişti. Mayıs ayında Sakız, Midilli ve Sisam adalarında yapılan hava keşiflerinde uygun düşman hedefleri bombalanmıştı.

1917 yılı Haziran ayında yeni uçaklarla takviye edilen düşman hava birlikleri Ege dolaylarında da faaliyetlerini artırmışlardı.

7 Temmuz 1917'de Midilli adasından kalkan üç düşman uçağı İzmir şehrinin bazı yerlerini bombardıman etmişti. Bu akında İzmir Palas otelinin camları kırılmış, iki ev kısmen harap olmuş ve üç kişi de yaralanmıştı. Denize düşen ve patlayan bombanın etkisiyle limanda demirli bulunan bir Alman ticaret gemisi hasara uğramıştı.

İngilizler, İzmir halkının moralini bozmak, önemli hedefleri tahrip etmek amaciyle Ağustos ayı içinde 7–9 uçaklık kollarla hücum etmeye başladılar. Hücumlar Ağustos ayının 1, 5, 12, 13, 17 ve 31'inde yapılmıştı.

1 Ağustos 1917'de yedi uçakla yapılan akında Halkapınar dolaylarına atılan sekiz bomba ile Halkapınar demiryolu güzergâhında 22 vagon ve demiryolu telgraf ve telefon hatları tahrip edilmiş, iki kişi ölmüş, dört kişi yaralanmıştı. Akına katılan düşman uçaklarından birisi dönüş sırasında Türk uçaksavarları tarafından düşürülmüş ve uçağın uçuş ekibinden kimse kurtulamamıştı. 

5 Ağustos 1917'de Foça yönünden İzmir'e gelen dokuz düşman uçağı Yenikale dolaylarını bombalamış, ancak önemli bir etki yapamamıştı. Taarruzlarına devam eden düşman, 12 Ağustos 1917'de yine dokuz uçaklı bir filo ile Halkapınar, Daraağacı ve Alsancak dolaylarını bombardıman etmiş halk ve erlerden 47 kişinin yaralanmasına, iki kadının ölümüne, demiryolu atelyesinde iki vagonun yanmasına ve altı lokomotifin hasara uğramasına neden olmuştu.

13 Ağustos 1917 günü sekiz düşman uçağı Menemen kuzeyindeki Gediz köprüsüne 15 bomba atmış ve ancak bunlardan biri telgraf tellerini hasara uğratmış diğerlerinin etkisi olmamıştı.

Düşman 30/31 Ağustos 1917 gecesi altı uçakla İzmir şehrine gelmiş Alsancak, Darağacı mevkileri ile Gaziemir dolaylarına 20 den fazla bomba atmış, şehirde 70 evin yıkılmasına, dört kişinin ölümüne ve iki kişinin yaralanmasına sebep olmuştu. Düşman bu taarruzları sivil halkın moralini bozmak amacıyla yapıyordu.

Düşmanın yapmış olduğu akınları 5 nci Tayyare Bölüğünde bulunan bir Albatros-C III uçağı ile karşılamanın imkânı yoktu. Bu nedenle 13 Ağustos 1917'de 5 nci Ordu Komutanlığı, Başkomutanlık Vekâletine bir öneri yaparak 3–4 iyi eğitimli pilot ile son sistem bir kaç uçağın verilmesini istemişti. Bu öneri yapılmakla beraber devam eden düşman taarruzları karşısında pasif olarak beklemenin moral üzerinde bozucu bir etki yapacağı açık olduğundan karşılık vermek gerekiyordu.

5 nci Ordu Komutanlığı, Genel Karargâhın uçak ve pilot takviyesi ile ilgili ne cevap vereceğini bilmiyordu. Bu düşünceden hareketle Çanakkale'den İzmir'e üç uçak gönderilmek suretiyle dört uçaklı bir filo kurularak Midilli adasına bir hava baskını planlandı. Baskın, 4/5 Eylül 1917 gecesi yapıldı. Havanın uçuşa uygun olmamasına rağmen İzmir alanından kalkan dört uçaktan ikisi adaya ulaşarak Midilli limanında ve liman dolaylarındaki hava alanı ve tesislerine başarılı altı bomba attılar. Bombaların hedefe isabet ettiği görülmüştü. Yapılan taarruz hakkında 5 nci Ordu Komutanlığının Başkomutanlık Vekâletine gönderdiği raporda:

"Üç Türk çocuğunun Midilli'den kaçarak iltica ettikleri, bunların sorgulanmasında Midilli adasına yapılan Türk hava bombardımanları sonucunda uçak hangarlarında bulunan sekiz uçaktan yalnız ikisinin tahrip edildiği ve alan yakınlarındaki uçaksavar toplarından birisinin namlusunun parçalandığı" bildirilmişti. İltica edenlerden alınan bu bilgiler, bombardıman sırasındaki gözlemlerin doğruluğunu teyit etmişti.

1 nci Deniz Tayyare Bölüğünün Harekât Ve Faaliyetleri:

Bölüğün personeli ve uçak tipleri şöyleydi:

1 nci Deniz Tayyare Bölüğünün 1917 yılı kuvvesi

Mart 1917

Uçucular:   
Bölük Komutanı Pilot Yüzbaşı Savmi
Uçuş Heyeti, Pilot Yüzbaşı Yahya
Uçuş Heyeti, Üsteğmen İsmail
Uçuş Heyeti, Rasıt  Yüzbaşı Raşit
Uçuş Heyeti, Rasıt Yüzbaşı Kâmil
Uçuş Heyeti, Rasıt Üsteğmen Hüseyin
 
Uçaklar:
3 Gotha (Motor gücü 160 beygir)

12 nci Tayyare Bölüğünün 1917 yılı kuvvesi

Ekim 1917 

Uçucular:
Pilot Üsteğmen Neumann
Pilot Teğmen Netso
 
Uçaklar:
1 Albatros-D III
1 Halberstadt-D

Bölüğe adalardaki düşman durumunun keşfedilmesi görevi verilmişti. Bu görev için bölük 15 Nisan 1917'de Sakız adasındaki düşman durumunu keşfe gitti. Keşif ekibi Pilot Yüzbaşı Yahya ve rasıdı Yüzbaşı Raşit'di. Hareketten bir saat sonra Gotha deniz uçağının iki tarafındaki radyatörler delinmiş, motorların bazı silindirleri yanmış olduğundan uçak İzmir körfezi içinde bulunan Uzunada'nın kuzey doğusuna mecburi iniş yapmıştı. O sırada aniden çıkan ve aksi yönden esen bir rüzgârla uçak açıklardaki mayın tarlalarına doğru sürüklenmeye başlamıştı. Uçağın içindekiler baygın olduklarından hiç bir şey yapamıyorlardı. Bu feci durumu gören o civardaki ağır topçu taburundan Ahmet Çavuş hayatını tehlikeye atarak kıyıdan bir hayli uzakta bulunan uçağa yüzerek yetişmiş ve tam zamanında hem uçağı hem de içindekileri büyük bir tehlikeden kurtarmıştı.

17 Ekim 1917'de Fokker uçağı ile havalanan Alman Teğmen Netso motor arızasından dolayı düşmüş, uçak parçalanmış ancak kendisine bir şey olmamıştı.

Bölükteki eski uçaklarla planlanan uçuş görevleri yapılamıyordu. Bölüğün yeni uçaklarla takviyesi düşünüldü ve Başkomutanlık Vekâletinden Boğazlar Genel Komutanlığındaki mayın dökebilen modern iki deniz uçağının bir süre için İzmir'e gönderilmesi istendi. Boğazlar Genel Komutanlığı, Başkomutanlık Vekâletinin bu isteğini elde yeterli sayıda uçak ve personel bulunmadığını ileri sürerek yerine getirilemeyeceğini bildirmişti.

  (e) 1918 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

5 nci Tayyare Bölüğünün harekât ve faaliyetleri:

5 nci Ordu, 21 nci Kolordu bölgesinde, İzmir'de bulunan bölüğün görevleri, Ege adaları üzerinde düşman durumu hakkında bilgi toplamak ve gerektiğinde uygun düşman hedeflerine taarruz etmekti.

Bölükteki uçaklardan ikisi deneme uçuşunda kırıldığından kalan uçaklar itina ile kullanılıyordu. Bölük 12 Ocak 1918'den 16 Ekim 1918'e kadar Sisam adasına 14, Midilli adasına beş, Sakız adasına 13 ve İstanköy ile Gökçeada'ya birer olmak üzere toplam 34 keşif görevi yapmış ve bu görevlerde adalardaki düşman deniz kuvvetleri ve tesisleri keşfedilmişti. Bu görevlerden Gökçeada'da yapılan keşifte düşman durumu ayrıntılı olarak tespit edilmişti.

13 Temmuz 1918'de bir AEG-C/IV keşif uçağı ile Sakız adasındaki düşman durumunu keşfe giden Rasıt Üsteğmen Hüseyin Hüsnü ve Pilot Teğmen Orhan keşif sırasında Yunan topçusunun ateşiyle ada kıyısına düşürülmüştü. Rasıt yüzerek kendisini kurtarmış uçak denize dalmış olduğundan pilot boğularak şehit olmuştu. Yunanlılara esir düşen Rasıt Üsteğmen Hüseyin Hüsnü çok fena karşılanmış ve işlem görmüş, sonunda bir fırsatını bularak adadan kaçmış ve Türk topraklarına ulaşmayı başarmıştı.

27 Eylül 1918'de Sakız adasının keşfi için görevlendirilen keşif ekibi Seydiköy-Ayaalanı burnu-Kastron-Marmara-Koyun adası-Paşa adası rotasında uçmuş ve düşman durumunu keşfetmişti. Ayaalanı burnundaki düşman bataryasında bir değişiklik olmadığı, bombalardan birinin bir topun yanında patladığı; Kastron limanında bir monitor, sekiz büyük yelkenli ve birçok küçük kayıklar bulunduğu; Kulikitya limanında altı büyük yelkenli ile 15 küçük kayığın bulunduğu, burada harp gemisinin görülmediği; Koyun ve Paşa adalarında evvelce görülen çadırların kaldırıldığı, Mandıra yönünde altı büyük yelkenli ve beş küçük kayık, Mandıra'nın güney batısında da küçük barakaların bulunduğu tespit edilmişti.

12 nci Tayyare Bölüğünün harekât ve faaliyetleri:

Mart 1918'de faaliyete başlayan bölükte av uçakları bulunuyordu. Birliğin görevi İzmir ve çevresine taarruz eden düşman uçaklarını önlemekti. Fakat bu görevi yapmak için bölükte bir faal uçak bulunuyordu. 

1918 yılı Mart-Ekim ayları arasında birliğin önemli bir harekâtı olmamıştı. Yalnız Mart ayı içinde İzmir'e yaklaştığı bildirilen düşman uçaklarını önlemek için havalanan bir tek uçak havanın bulutlu olmasından dolayı düşmanla temasa geçemeden alana dönmüştü. Bundan sonra bütün uçuşlar tecrübe uçuşları olup bölük içinde kuruluş değişikliği, yeni seçilen alanlara intikal ve kırılan uçakların bakım ve onarımıyla uğraşılmış, Ağustos ayında Halberstadt-D/V uçağı harekât görevi yapamayacağından eğitim uçuşlarında kullanılmak üzere İstanbul'a gönderilmiş ve böylece bölükte hiç uçak kalmamıştı.

1918 Ocak ayından Temmuz ayı başına kadar düşman hava kuvvetleri Dikili, Ayvalık, Foça, İzmir, Çeşme, Kuşadası ve dolaylarında keşif, gözetleme ve bombardıman görevleri yapmışlar, taarruzi harekâtlarını Nisan ayında artırmışlardı.