Ben Kimim

 
 
 
  c. IRAK-İRAN CEPHESİ:
  (a) Irak Cephesi:

Osmanlı İmparatorluğunun Cihadı Mukaddes ilan ederek Almanlar safında savaşa girmesi, İngiliz İmparatorluğunun en önemli bir sömürgesi olan Hindistan'ın güvenliğini ve korunmasını tehlikeli bir duruma sokmuştu. Çünkü, Hindistan’da 60–70 milyon Müslüman bulunuyordu. Bunların ayaklanmaları İngilizler için büyük bir kuşku idi. Almanların savaştan önce Bağdat demiryolunu yapma girişimleri doğuya nüfuz etme siyasetinin bir başlangıcı sayılıyordu.

Irak batıdan Hindistan'a yapılacak istila hareketlerinin anayolu üzerinde bir bölge olup, özellikle Basra körfezinin Alman denizaltıları için harekâta elverişli bir deniz üssü ve Hindistan’ın savunmasında askeri bakımdan önemli bir köprübaşı idi.

İngilizler, Irak ve Basra körfezinin siyasi ve askeri bakımdan olan büyük önemini anlamış bulunduklarından burasını ele geçirmek için fırsat kollamakta idiler.

Tarafların kuvvetleri şöyleydi:

—Türk Kuvvetleri:

Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman Türk Başkomutanlığı Irak’taki 13 ncü Kolorduyu doğudaki 3 ncü Orduya, Musul'daki 12 nci Kolorduyu da Halep'e nakletmeye; Irak ve dolaylarında yalnız üç Seyyar Jandarma, üç Hudut Taburu ile aşiret birlikleri ve 26 ncı Alayın 1 nci Taburunu bırakmaya karar vermişti. Daha sonra Irak'ın İngilizler tarafından işgal edileceği haberinin alınması üzerine, 21 Ağustos 1914'de 13 ncü Kolorduya bağlı 38 nci Tümen Irak’ta bırakılmıştı. 

—İngiliz Kuvvetleri:

Irak bölgesini ele geçirmek üzere Hindistan'da toplam olarak 12 piyade taburu, bir süvari alayı, yedi sahra, iki dağ olmak üzere dokuz topçu bataryasından kurulu bir kuvvet hazırlanmıştı. Buna ilave olarak 18 deniz aracı ve altı küçük steambot vardı. Bu tarihte Irak'a gönderilen kuvvetlerde hava birliği yoktu.

  (1) 1914 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

Türklerin Irak bölgesindeki kuvvetlerinin büyük kısmını çekmeleri üzerine 6 Kasım 1914'de Basra körfezine giren İngilizler, karaya asker çıkararak Fav'ı işgal ettiler. Böylece memleketin en uzak bölgesi olan Irak’ta bir cephe daha açılmış oldu.

Fav'ı işgal eden birlikler İngiliz harp gemilerinin ateş desteği ile Abadan yakınlarına kadar ilerlediler. Düşman taarruzları karşısında Türk kuvvetlerinin bir kısmı Korno'ya çekildi. 21 Kasım'da İngilizler Basra'ya girdi. İleri harekâta devam eden düşman 4 Aralık 1914'de Korno'ya taarruza geçti. Dört gün devam eden muharebelerden sonra 9 Aralık’ta Korno'yu alan İngilizler buradaki Türk birliklerini esir ettiler.

1914'de Irak Cephesinde her iki taraftan da hava keşif, gözetleme ve harekât görevi yapılmamıştı.

  (2) 1915 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

1914 yılı sonlarında Basra ve Korno'yu almış olan İngilizler ileri kuvvetleriyle Ahvaz ve Korno kuzeyi çizgisine kadar ilerlemişler ve burada yapacakları yeni bir hamle için hazırlığa başlamışlardı. Hazırlıklarını arttıran ve takviye edilen İngiliz kuvvetleri kuzey doğrultusunda ilerleyerek Türk kuvvetlerinin işgal ettiği Muzeyrea mevziini almışlar ve 9 Aralık’ta 38 nci Türk Tümenini kayıtsız şartsız teslim olmaya mecbur etmişlerdi.

  (a) Rota Muharebesi:

İngiliz kuvvetlerinin 1 Ocak’ta Mezbile'deki ve 6 Ocak’ta Fırat nehri dolaylarındaki Türk mevzilerine karşı giriştikleri taarruz başarıya ulaşamamıştı. Daha sonra takviye edilen düşman kuvvetleri yeniden taarruz etmişlerse de Türk birliklerinin azimli savunmaları karşısında püskürtülerek geri çekilmek zorunda kalmışlardı.

  (b)  Şuaybe Muharebesi:

Rota Muharebesinden sonra aşiret kuvvetleri ve yeni kurulan birlikler ile kuvvetlenen ve üç koldan harekete geçen Türk kuvvetleri küçük çatışmalardan sonra büyük kısmını teşkil eden sağ yan birlikleriyle 12 Nisan 1915'de İngilizlerin hazırladığı Şuaybe mevziine taarruz etti. Yapılan taarruz, düşmanın ciddi direnmesiyle karşılaştığından başarıya ulaşamadı ve Türk birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı. Bu muharebeden sonra Irak Cephesinde ilk hava faaliyetini İngilizler yaptılar. 14 Mayıs 1914'de Basra'ya gelmiş olan Morris Ferman tipindeki iki İngiliz uçağından birine 27, diğerine 31 Mayıs’ta muharebe sahası üzerinde keşif ve gözetleme görevi verildi.

Düşman Şuaybe muharebesinde başarı sağladıktan sonra Amara ve Nasıriye üzerine yürüdü.

  (c)  İkinci Rota Muharebesi:

Rota mevziinde savunmada bulunan Türk tümenine 31 Mayıs’ta taarruz eden düşman 3 Haziran 1915'de Amara'yı işgal etti.

Bu muharebede İngiliz uçakları kara birliklerine keşif, gözetleme ve taarruzi destek görevi yapmıştı. İngiliz komutanlığı eldeki uçakların ihtiyaca yeterli olmadığını gerekçe göstererek birkaç uçağın daha Irak'a gönderilmesini teklif etmişti. İstek uygun bulunmuş, Mısır'da bulunan müfrezelerden ikisinin ay sonuna kadar Irak'a gönderileceğini bildirmişti.

14 Haziran 1915'de iki düşman uçağı Nasıriye yönünden gelerek Türk birliklerine ve aşiretlerine kışkırtıcı bildirge ve gazeteler attılar. Haziran ayı sonlarında, Irak'a gönderileceğine söz verilen uçaklardan biri 19 Temmuz 1915'de diğeri de üç gün sonra Basra'ya gönderilmiş ve böylece Irak’taki uçakların sayısı dörde yükselmişti. Bu uçakların gelmesiyle hava keşiflerine hız veren düşmanın iki uçağı Nasıriye dolaylarında Türk topçusunun ateşi ile düşürüldü.

  (d)  Nasıriye'nin düşmesi:

24 Temmuz 1915'de kuvvetli topçu desteği ile taarruza geçen 10 tabur gücündeki düşman birlikleri Fırat nehrinin sağ ve sol kıyılarında Nasıriye'nin güney doğusundaki Türk mevzilerine girmeye ve çetin geçen muharebelerden sonra 25 Temmuz'da Nasıriye'yi elde etmeyi başardılar.

  (e)  Dicle Nehrindeki Harekât:

Düşman Nasıriye'yi aldıktan sonra takviye birlikleri getirerek Dicle nehri boyunca ileri harekâta devam etti. Bu durum karşısında Şeyhsaid'deki Türk süvari birlikleri, önceden Kütülamare'ye çekilmiş bulunan Türk kuvvetlerinin büyük kısmına katılmak üzere harekete geçmişler, düşman kuvvetleri de 13 Eylül'de Şeyhsaid'e girmişlerdi.

Bu harekât süresince düşman kuvvetine dört uçak keşif, gözetleme ve taarruzi destek görevi yapmıştı.

Eylül ayında düşman Dicle nehrinden gambot, nakliye gemileri, ağır top taşıyan dubalar ve birçok yelkenli gemilerle Türk cephesine yaklaşarak çıkarma yapmış ve Türk mevzilerini karadan ve nehirden ateş altına alarak taarruza başlamıştı. Taarruz öncesi ve taarruz sırasında düşman uçakları Türk birlikleri üzerinde keşif ve gözetleme yaparak bu birliklerin durumunu tespite çalışmıştı.

Bu uçuşlar sırasında 16 Eylül'de bir düşman uçağı Türk birliklerinin açtığı ateşle düşürülerek uçuş ekibi esir edilmişti. 27 Eylül'de de başka bir düşman uçağı yere inmeye mecbur edilmişti. Esir edilen uçuş ekibinin sorgusunda İngilizlerin Irak’ta yedi uçağı bulunduğu ve Dicle dolaylarındaki kara birlikleri mevcudunun 15.000 olduğu öğrenilmişti. Gerçekte ise, kara kuvveti 11.000 muharibe çıkarılmıştı.

Kütülamare'ye taarruz için hazırlanan düşman birlikleri gerilerine gönderilen Türk süvarileri 27 Eylül'de Şeyhsaid'i geri almış, düşman telgraf hatlarını tahrip etmiş ve bu hatları tamir için gönderilen müfrezeyi esir etmişti.

  (f) Kütülamare Muharebeleri:

İngilizler,  28 Eylül 1915'de üstün kuvvetlerle taarruza geçti. Kütülamare dolaylarında yapılan kanlı muharebelerde Türklerin Dicle kolundaki sol kanat grubunun düşmesi nedeniyle durum ciddi bir şekil almış, er ve subaylar ertesi gün muharebe edemeyecek şekilde yorgun, moralleri bozulmuş olduğundan elde kalan kuvvetlerle, Kütülamare'deki birliklerin ve topçunun Selmanpak mevziine çekilmesi 28–29 Eylül'de emredilmişti. İngiliz uçaklarının devamlı taarruzlarına rağmen Türk birlikleri muntazam bir şekilde Selmanpak mevziine çekilmişti.

İngiliz uçaklarının Türk birliklerine ve karargâhlarına yapmış olduğu akınların gittikçe artması karşısında Türk komutanlığı, birliklerin havadan yapılacak düşman keşif, gözetleme ve taarruzlarına karşı bir önlem olarak gündüzleri çadır kurulmamasını ve uçakların gelişleri esnasında er ve hayvanların sütre gerilerinde gizlenmelerini emretti.

Düşman uçakları Selmanpak mevzilerine kadar uzayan keşif uçuşlarında Dicle nehrindeki Türk teknelerine taarruz ediyorlardı. Bu taarruzlardan birinde yerden açılan ateşle isabet alan düşman uçağı yere inmiş ise de bir müddet sonra tekrar havalanmıştı.

İngiliz hava faaliyetlerine karşı bu cephede Türk uçağı bulunmadığından düşman kuvvetlerinin keşfi ve hava faaliyetlerinin önlenmesi mümkün olmuyordu. Irak ve Havalisi Komutanlığı Türk kara harekâtını destekleyecek, düşman kuvvetleri hakkında bilgi toplayacak hava birliklerine şiddetle ihtiyaç hissetmekteydi. Bu sırada 6 ncı Türk Ordusu üç tümen daha ilave edilerek kurulmuş komutanlığına da Mareşal Vonder Goltz getirilmişti. Yeni komutan 1915 Ekim ayında cephede çarpışan birliklere hava desteği yapacak şimdilik dört uçağın gönderilmesini ve bu uçakların gelmesine kadar ele geçirilmiş olan düşman uçaklarını onarmak ve uçurmak için bir pilot ile bakım personelinin Bağdat’ta bulundurulmasını Başkomutanlığa teklif etmişti. Bu arada İngiliz kuvvetleri Aziziye'ye kadar ilerlemiş ve uçaklarını buraya intikal ettirmişti.

13 Ekim 1915'de Bağdat kuzeyi ve güneyindeki telgraf hatlarını tahrip etmek için gönderilen düşman uçaklarından biri Türk kuvvetlerinin ateşleriyle düşürülmüş, pilot ve rasıdı esir edilmiş ve uçak da ele geçirilmişti.

Düşman hava birliklerini devamlı takviye ediyordu. 5 Kasım 1915'de 3E-2C tipinde dört İngiliz uçağı daha Basra'ya gönderilerek 30 ncu İngiliz Tayyare Bölüğü kurulmuştu. Bölük iki takımlı olup, her takımda üç-altı uçak bulunacaktı. Bu teşkilat kurulduğu zaman uçak sayısı yediye yükselmişti.

  (g)  Selmanpak Muharebeleri:

21 Kasım 1915'de İngiliz Kuvvetleri Komutanı General Towsnhend 30 ncu Tayyare Bölük Komutanı Binbaşı Reyli'den Selmanpak mevzileriyle Bağdat dolaylarındaki Türk kuvvetlerinin durumunu keşfetmesini istemişti. Öğleden sonra emredilen sahaya uçan Binbaşı Reyli, Selmanpak mevziinin 6,5 kilometre doğusuna geldiği zaman Türk mevzilerinin iki hat üzerine tahkim edildiğini ve kuzeydeki hattın çok kuvvetli olarak tutulduğunu haritasına işaret etmişti. Pilot Selmanpak mevzilerine büyük takviye kuvvetlerinin geldiğini görerek, mevziinin durumunu daha ayrıntılı olarak tespit etmek üzere güneydeki hatta döndüğü zaman Türk birliklerinin açmış olduğu ateşlerden isabet alarak düşürülmüş ve esir edilmişti. Uçak fazla hasara uğramadığından küçük bir onarımdan sonra uçabilecek duruma gelecekti. Aynı gün keşif yapan ikinci bir İngiliz uçağı daha düşürülmüştü.

22 Kasım 1915'de İngilizler Selmanpak mevzilerine taarruza geçtiler. Yapılan kanlı muharebelerden sonra İngilizler bu mevzilerin bir kısmına girmeyi başardıysa da kısa bir süre sonra Türkler karşı taarruza geçmişlerdi.

Türk komutanlığı düşman eline geçen Selmanpak mevzilerini geri almak için başlattığı karşı taarruzların devam ettirilmesine karar verdi.

Bu muharebeden önce Birussebi'den gelen Pilot Üsteğmen Fazıl düşmandan ele geçirilen uçakları faal duruma sokmak için büyük bir çaba harcayarak birkaç uçağı göreve hazırlamıştı.

25 Kasım 1915'de Türk Komutanlığı Kurmay Başkanı hazırlanan uçaklardan birini Nehrivan yönünde düşman kuvveti bulunup bulunmadığını keşfetmek için görevlendirmiş ve görevden sonra uçağın Diyale köprüsü yakınına inmesini ve keşif raporunu komutanlığa vermesini emretmişti.

Bu emre göre yapılan keşif sonucu elde edilen bilgilerden, düşmanın Selmanpak mevziinden çekilmekte olduğu anlaşılmıştı. Düşmanın çekilme yönünü tespit için bir keşif uçağının daha uçurulması emredilmişti. Görev bölgesine giden keşif uçağının topladığı bilgilerden İngiliz kuvvetlerinin Bağdadiye ile Hamas arasında Dicle dirseklerinde toplandıkları tespit edilmişti. Düşmanın çekilmesi üzerine Türk kuvvetleri Selmanpak mevzilerini işgal etmiş ve düşman kuvvetlerini takip etmeye başlamıştı. Takip sırasında pek çok eşya, erzak, cephane ve iki de uçak ele geçirilmişti.

Düşmanın Kütülamare'de direnen kuvvetleri Türk birlikleri tarafından sıkıştırılmaya başlandı ve bu bölgede ele geçirilen dubalarda iki uçak ile pek çok sayıda uçak malzemesi de bulunuyordu. Düşman Kütülamare'de bir kısım kuvvet bırakarak büyük kısmı ile Dicle'nin doğusundan Şeyhsaid yönünde çekilmeye devam etti. Türk kuvvetleri Kütülamare'yi kuşatma ve büyük kuvvetlerle de çekilen düşmanı takibe devam ediyordu.

Bu muharebeler sırasında Türk keşif uçakları Bağdat dolaylarında hurmalıklar arasında seçilen hava alanından harekât yaptılar. Düşmandan ele geçirilen uçaklarla göreve devam edilirken 1915 yılı Aralık ayında 2 nci Tayyare Bölüğü Bağdat'a gelmeye başlamıştı. 2 nci Bölük gelmeden önce Pilot Üsteğmen Fazıl, Yüzbaşı Fettah ve Üsteğmen Mehmet Ali ile birlikte keşif görevlerine devam ettiler. İlk uçuşlarını Aziziye'de yapan Türk uçucuları sonradan Kütülamare'de hazırladıkları ileri alandan uçmaya başladılar. Bölükte, uçucu olarak Çanakkale Muharebelerine de katılmış olan Üsteğmen Mehmet Ali'nin başarılı görevleri olmuştu. Bu subaya göstermiş olduğu başarılardan dolayı bir yıl kıdem verilmesi için üst makamlara yazılmıştı.  Aralık ayı sonlarına kadar düşman durumu hava keşifleriyle devamlı olarak takip ediliyordu.

  (3) 1916 Yılı Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:
  (a) Irak Cephesi:

1916 yılı başında Irak’taki genel durum Türklerin lehine düzelmeye başlamıştı. İngiliz kuvvetlerinin bir kısmı Kütülamare'de kuşatılmış, Şeyhsaid geri alınmış ve Türk süvarileri Alielgarbi'ye doğru ilerlemişlerdi.

2 Ocak 1916'da Alielgarbi dolaylarında düşman durumunun tespiti amacıyla yapılan hava keşfinde düşmanın bu kesimde 4–5 alayının bulunduğu ve Alielgarbi'ye doğru bir vapurun seyir halinde olduğu, keşif sırasında uçağa yapılan topçu ateşinde bir şarapnelin isabet ettiği ve bu nedenle uçak motorunun arızalandığı bildirilmişti.

5 Ocak 1916'da Alielgarbi ve Şeyhsaid yönünde Dicle dolaylarında yapılan hava keşfinde, düşmanın Alielgarbi ve dolaylarındaki ordugâhlarını kaldırmış olduğu ve orada birkaç hastane ve malzeme çadırından başka bir şey kalmadığı; fakat Beytimucit yönünde Dicle kuzey ve güneyinde yedi taburun ilerlediği ve Alielgarbi'den Beytimusa'ya kadar altı teknenin seyir halinde olduğu bildirildi.

Hava keşifleriyle elde edilen bilgiler kara keşifleriyle de doğrulanmış ve bu suretle düşmanın durumu ayrıntılariyle öğrenilebilmişti. İngiliz uçakları da Türk birlikleri üzerinde keşif ve gözetleme yapmaktaydılar. İngilizler 4–5 Ocak 1916'da Alielgarbi'deki hava alanından uçurdukları uçaklarla Türk kuvvetlerinin durumunu tespit etmiş ve 6 Ocak 1916'da Dicle nehrindeki gemi ve gambotların kuvvetli ateş desteği ile asıl kuvvetleri Dicle'nin sağ kıyısında olmak üzere Türk mevzilerine karşı taarruza geçmiş, yapılan şiddetli muharebelerden sonra Türk kuvvetleri geri çekilmek zorunda kalmıştı.

  (I) Şeyhsaid Muharebeleri:

8 Ocak 1916'da yapılan hava keşfiyle düşmanın, kuvvetlerinin büyük kısmını Dicle'nin sağ kıyısından sol kıyısına geçirdiği anlaşılmış ve bir süre sonra İngilizler nehrin sol kıyısından gemi ve dubalardaki topları ile Şeyhsaid'i bombardıman etmeye başlamıştı.

Üstün kuvvetlerle taarruza devam eden düşman karşısında Şeyhsaid'de tutunamayacağını anlayan Türk kuvvetleri Vadiikelal'e çekilmiş ve düşman da 10 Ocak 1916'da Şeyhsaid'i işgal etmişti.

12 Ocak 1916'da Şeyhsaid dolaylarındaki düşman durumunun keşfi için görevlendirilen Türk keşif ekibi, Benikazım kuzeyinde bir tabur ve nehirde üç yelkenli, iki duba, harabe kuzeyinde bir tabur, Şeyhsaid'de beş tabur, Şeyhsaid batısında Kale güneyinde altı bölük, Kale kuzey batısında bir alay ve onun güneyinde iki bölük tespit edilmişti.

Bu muharebeler sırasında 6 ncı Türk Ordusu emrine verilen ve 1 Aralık 1915'de Alman Yüzbaşısı Von Alulock komutasında Yeşilköy'den Irak'a gönderilen 2 nci Tayyare Bölüğü çok zor şartlar altında birkaç uçağı hasara uğrayarak bir buçuk ay sonra Bağdat'a varmıştı. Bölüğün uçucu ve uçak durumu şöyleydi.

2 NCİ TAYYARE BÖLÜĞÜ

Uçucular

Uçaklar

Bölük Komutanı

Pilot

Yüzbaşı Von Alulock

4 Parasol

Uçuş heyetinden

     "

Yüzbaşı Mehmet Ali

2 Bristol

"

"

Üsteğmen Fazıl

1 Godron

"

"

Teğmen Cemal

1 Ferman

"

"

Teğmen Seheefr

1 Enfoçya

"

"

Teğmen Balzum

"

Rasıt

Üsteğmen Mayer

"

"

Üsteğmen Fettah

"

"

Üsteğmen Sırrı

"

"

Teğmen Leroz

"

"

Teğmen Ziya

Bölük, 1 Şubat 1916'da uçuşa hazırladığı ilk Parasol uçağı ile deneme uçuşu yapmış ve bu uçuşta kaza geçiren Pilot Yüzbaşı Mehmet Ali'nin bacakları kırılmış, uçak da işe yaramaz hale gelmişti.

Irak'a gelmiş olan uçaklar nitelik ve sayı bakımından İngiliz uçaklarına kıyasla daha üstündü, bu nedenle hava üstünlüğü Türklere geçmiş bulunuyordu.

5 Şubat 1916'da Türk mevzileri üzerinde uçan iki satıhlı bir İngiliz uçağı Türk birliklerinin açtığı ateşle düşürülmüş, uçağın pilot ve rasıtı esir edilmişti.

8 Şubat 1916'da Kütülamare'nin kuşatmasına devam edilmiş, Felâhiye dolaylarında karşılıklı muharebeler olmuş ve sonunda düşman kayıp vererek çekilmişti.

Keşif görevlerine devam eden Türk uçakları bir taraftan da düşman hedeflerini bombardıman ediyordu. Bunlardan biri de 17 Şubat'da bombalanan İngiliz Generali Aylmer'in karargâhı idi.

23 Şubat'da düşmanın altı piyade taburu, sekiz süvari bölüğü, dört ağır top ve altı sahra topu olmak üzere kuvvetlerinin büyük kısmının Ceriye dolaylarında bulunduğu ve Ceriye tahkimatının gerisinde süvari birlikleri görüldüğü bildirilmişti. Hava ve kara keşifleri ile elde edilen bilgilere göre düşmanın niyeti, Türk kuvvetlerini sağ kanadında kuşatarak bir başarı sağlamak ve Kütülamare'deki kuşatma altında bulunan kuvvetlerini kurtarmaktı.

  (II)  Sabis Muharebeleri:

İngilizler 2 Mart'dan itibaren gerekli hazırlıkları yapmaya başlamışlardı. 5 Mart 1916'da Sin tepeleri dolaylarında keşif yapan İngiliz uçaklarından birisi Türk mevzilerinden açılan makinalı tüfek ateşi ile düşürülmüş ve uçağın uçucularından kurtulan olmamıştı.

8 Mart 1916'da Dicle güneyinde İbrahim bataklığı ile Sin tepeleri dolaylarında yapılan hava keşfinde İngilizlerin Zemzir tepelerinin güneyinde Sabis tepesi hizasına kadar aralıklı yürüyüş kolları ile ilerlemekte olduğu ve Sabis hizasında yürüyüş yönünde değişiklik yaparak Sin-Sabis hattına yaklaştığı görülmüştü. Yürüyüş kollarının doğusunda süvari birliklerinin bulunduğu ve Sin-Sabis hattı karşısında 12 top, Sabis'in güneyinde bir süvari alayı, Sabis ile Graf arasında bir piyade bölüğünün bulunduğu tespit edilmişti.

Düşmanın aynı gün Sin ve Sabis tepelerindeki Türk savunma mevziine taarruza geçti. Taarruz sırasında İngiliz uçakları hem keşif görevlerini yapmış, hem de topçu bataryalarına hedef bulma ve atış tanziminde yardımda bulunmuşlardı.

Taarruz sırasında Türk uçakları da düşmanla teması koruyarak İngiliz birliklerinin gerisinde başka kuvvetler bulunup bulunmadığını meydana çıkarmaya çalışmışlardı. Hava keşiflerinden elde edilen bilgilere göre Sin tepesinin iki buçuk kilometre güney doğusunda yarı tahkim edilmiş bir avcı hattı, bunun bir kilometre gerisinde 12 sahra topu, daha gerisinde altı top ve ortalama bir tugay kuvvetinde düşman piyadesi ve bunların sağ ve sol kanatlarında süvari birlikleri olduğu öğrenilmişti.

İngiliz taarruzları, Türk birliklerinin süngü hücumlarıyla püskürtülmüş ve onları geri çekilmek zorunda bırakmıştı. Türk komutanlığı kazanılan bu başarıyı daha ileri götürmek amacıyla düşmanın takip edilmesini istemişti. Takibin yapılabilmesi için de düşman birliklerinin çekilme yönlerinin havadan keşfedilmesi gerekiyordu. Bu nedenle, 10 Mart 1916'da keşfe giden Türk uçağı İbrahim bataklığı ile Türk savunma mevzileri arasında bulunan düşman birliklerinin büyük kısmının durumunu tespit etti. Elde edilen bilgilere göre, Sabis tepeleri güneyinde dört-beş kilometre uzunluğunda piyade birlikleri tarafından tutulmuş avcı siperleri, bunun gerisinde toplu durumda piyade birlikleri, bunların sağ ve solunda süvari birliklerinin bulunduğu; ayrıca doğuya doğru ilerleyen süvari ve piyade birliklerinden oluşmuş kuvvetler görülmüştü.

Çekilen düşmanı takip eden Türk kuvvetleri İbrahim bataklığı-Beytiisa hattına kadar ilerlemişti. Düşman Seyithaşim dolaylarındaki eski ordugâhlarına çekilmiş, Türkler de ileri kuvvetleriyle Zemhir tepelerini ele geçirmişti. Bu muharebelerde İngilizler ölü ve yaralı olarak 3474 kişi kaybetmişlerdi.

Bu muharebelerden sonra İngilizler bir süre kuvvetlerini düzenlemek ve tertip almakla uğraştılar. Bu sırada ilk keşif kolları Şeyhsaid'e kadar yaklaşmış ve buradaki düşman durumunu öğrenmeye çalışmışlardı. Şeyhsaid'e yaklaşan Türk süvarileri bu bölgedeki düşman kuvvetlerinin uçaklar ile de keşfedilmesini ve özellikle Şeyhsaid'de toplanan kuvvetlerin çekilen birlikler mi, yoksa yeni takviye birlikleri mi olduğunun meydana çıkarılmasını istiyordu. Bu istek o sırada yapılamadı. Çünkü 2 nci Tayyare Bölüğünde bulunan dokuz uçaktan ancak ikisi uçabilir durumdaydı. 27 Mart 1916'da Felâhiye mevzii üzerinde keşif yapan Türk uçakları düşmanın yoğun ateşi ile karşılaştığından bu bölgeye yeni takviye kuvvetleri ve topçu bataryaları getirildiği kanaati uyanmıştı.

Takviye edilen düşman birlikleri 5 Nisan 1916'da Türk kuvvetlerinin suların kabarması nedeniyle boşalttığı Felâhiye’deki ileri mevzileri işgal etmiş ve Türk birlikleri de asıl mevzilerine çekilmişlerdi.

12 Nisan 1916'ya kadar Dicle nehri kuzeyinde Türk savunma mevzilerine karşı birçok girişimde bulunan İngilizler 12 Nisan'da taarruzlarına devam ederek Sevice bataklığındaki Türk siperlerinin bir kısmını işgal etmişlerdi. Bu taarruzi hareketlerin gayesi Kütülamare'deki İngiliz kuvvetlerini kurtarmaktı. Diğer yandan da düşman uçakları Kütülamare'deki Türk hava alanını, Makasis geçidini, Felâhiye ve bu bölgede bulunan Türk karargâhlarını bombardıman etmişlerdi.

İngiliz harekâtına paralel olarak Türk uçakları da keşif ve gözetleme görevlerine devam ederek düşman hakkında bilgi toplamaktaydılar.

13 Nisan 1916'da Vadiikelal'den Kütülamare'ye kadar olan sahada Dicle nehrinin kuzey ve güneyinde düşman durumunun tespiti için yapılan hava keşfinde toplanan bilgilere göre;

—Felâhiye dolaylarında düşmanın büyük kısmının (üç-dört tugay) Dicle'nin sol kıyısında Yeniköprü civarında olduğu,

—Vadiikelal dolaylarındaki ordugâhlarında bir değişiklik olmadığı,

—Beytiisa'daki Türk müfrezelerinin karşısında düşmanın iki hat tahkim ettiği ve bu tahkimatın gerisinde iki piyade alayının görüldüğü, Zemzir'in güneyinde ve bataklık kıyısında iki süvari alayının bulunduğu,

—Seyithaşim güneyinde bir piyade alayının açık ordugâhta olduğu,

—Şeyhsaid’den Şeyhkasap'a kadar İbrahim bataklığının güneyinde düşmanın bulunmadığı,

—Kütülamare’nin kuzeyinde bulunan mevzileri su bastığı,

—Keşif görevi sırasında düşman ordugâhlarının bombardıman da edildiği,

öğrenilmişti.

Alınan haberler ve elde edilen bilgilere göre Kütülamare'deki düşman kuvvetlerinin yiyecek ve diğer gerekli ihtiyaç maddeleri gittikçe azalmakta ve zorluklar baş göstermekteydi. Bu nedenle İngiliz uçakları 15 Nisan 1916'dan itibaren buradaki İngiliz kuvvetlerine çuvallarla yiyecek maddeleri atmaya başlamış ve ilk partide 2200 kilogram civarında yiyecek atmışlardı. 

17 Nisan 1916'da iki tugay kadar düşman birliği Sin tepelerini savunan 35 nci Türk Tümenine ve bir tugay ile de Sabis tepelerindeki 2 nci Türk Tümenine taarruza başladı ve Zemzir dolaylarına da yeni bir tümen getirdi.

Düşmanın harekâta başlaması üzerine, son durumunun keşfedilmesi için aynı gün saat 08.00'da yapılan görevde düşman kuvvetlerinin büyük kısmının Dicle güneyinde bulunduğu, Beytiisa'nın karşısındaki mevzide bir tugay ve mevziinin doğusunda üç grup halinde üç tugayın bulunduğu; ayrıca Seyit Abdülkerim'in bir kilometre güneyinde birkaç bataryanın görüldüğü ve Vadiikelal köprüsünün işler durumda olduğu ve yeni köprünün iki kıyısında iki tugaylık ordugâhın bulunduğu fakat bu ordugâhlarda kuvvet olup olmadığının tespit edilemediği bildirildi.

  (III) Beytiisa Muharebesi:

Düşman 17 Nisan 1916'da Beytiisa'daki Türk müfrezesine taarruz ederek Türk mevziini işgal etmiş ancak yapılan karşı taarruzla mevzi geri alınmış, silah ve cephane ele geçirilmişti.

20 Nisan 1916'da Türk keşif kolları top ve makineli tüfek ateşleriyle taciz edilmiş, dört İngiliz uçağı Sin doğusu ile İbrahim bataklığı arasındaki sahada devamlı olarak keşif yapmıştı. Düşmanın bu faaliyetlerinden yakında Sabis yönünde taarruza geçmek için hazırlık yaptığını gösteriyordu.

Irak Grubu Komutanlığı düşmanın olası hareket tarzlarını meydana çıkarmak için Dicle'nin kuzey ve güney bölgesinde hava keşfi yapılmasını istedi. Bu görev için 21 Nisan 1916 saat 07.30'da uçan keşif uçağı, Dicle'nin güneyinde üç İngiliz piyade tugayının Zemzir bölgesinde toplandığını, süvari birliklerinin bir kısmının Zemzir-İbrahim bataklığı dolaylarında ve bir piyade alayının da Seyitabdülkerim'de görüldüğünü;

Felâhiye mevziinin gerisindeki altı taburluk bir düşman kuvvetinin bulunduğunu ve burada sağ kanat siperlerini su bastığını;

Vadiikelal köprüsünün açık olup, dolaylarındaki ordugâhlarda değişiklik olmadığını, diğer köprülerin kapalı olduğunu ve Dicle üzerinde altı vapur ve üç dubanın bulunduğunu rapor etti.

  (IV) Kütülamarede'ki İngiliz Kuvvetlerinin Teslim Olması:

Kütülamarede'ki kuşatılmış olan İngiliz kuvvetlerini kurtarmak için aylardan beri devam eden düşman taarruzları Türk birliklerinin azimli savunma ve karşı taarruzları ile boşa çıkarılmıştı.

Yiyecek, sağlık malzemesi ve cephane sıkıntısı en yüksek seviyeye çıkmıştı. Er ve subaylar dizanteri, iskorpit gibi hastalıklardan çok bitkin duruma girmişlerdi. Bu sebepten Kütülamare'deki düşman kuvvetleri komutanı General Townshend 26 Nisan 1916'da Türklerle görüşmek istemiş ve yapılan görüşmede kuşatma altında bulunan bütün kuvvetlerini Amare'ye çekerek Küt'ü teslim etmeye razı olmuş ise de, istek kabul edilmemiş, kayıtsız şartsız teslim olması kendisine bildirilmişti. 

26 Nisan 1916'da düşman uçakları Kütülamare'deki kuvvetlerine 30 çuval erzak atmıştı. Havadan yapılan ikmal sırasında Türk av uçağı yaptığı hava muharebesinde bir düşman uçağını düşürmüş, pilot ve rasıt yaralı olarak esir edilmişti.

Düşman Sanaiyat kesiminde bombardımana devam ederek bu bölgedeki Türk siperlerinde bir miktar tahribat yaptı. Kütülamare'deki İngiliz birliklerinin silah ve malzemelerini tahrip ettiği, bir kısmını da nehre attığı görülmüştü.

29 Nisan 1916'da Kütülamare, Şattülarap, Alielgarbi dolaylarında yapılan hava keşfinde Alielgarbi ile Amara dolaylarında şehrin her iki tarafında  4000 metrelik bir sahayı kapsayan birçok depolar görülmüş ve bu depoların bir kısmında saman-un çuvallarının bulunduğu, depoların yakınında pek çok çadırın görüldüğü, Alielgarbi'de iki vapur, iki duba ve birçok yelkenlinin durduğu, Alielgarbi ile Şeyhsaid arasında seyreden vapurlardan ikisinin asker yüklü olduğu ve bu vapurların Şeyhsaid ve Alielgarbi arasında gidip geldiği görülmüştü.

Düşman birliklerinin nehrin güneyinde ve toplu durumda bulunduğu, Sin'deki Türk mevzilerine karşı siperler hazırladığı keşfedilmişti. Zemhir dolaylarında düşman çadırları artmakta olduğuna göre, düşmanın bu bölgede yerleşmek istediği anlaşılıyor ve buradan bir taarruz beklenmiyordu.

Dört ay 23 gün süren Kütülamare kuşatması sırasında devamlı takviye alan İngiliz seyyar kuvvetleri ile günlerce devam eden muharebelerden sonra Türk ordusu büyük bir başarı sağlayarak 29 Nisan 1916'da düşman kuvvetlerini kayıtsız şartsız teslim olmaya mecbur etmişti.