Erkeklerin güç
gerektiren
işlerde öne
çıkışları,
havacılıkta da
bayanlara
nazaran bir
önceliğe sahip
olduklarını
düşündürmüştür.
Havacılığın
fiziksel güce
dayalı bir uğraş
olduğu
biçimindeki bu
önyargı, onun
bir erkek
mesleği olduğu
düşüncesini uzun
yıllar
tartışmasız
kabulü ile
sonuçlanmıştır.
Bu yüzyılın dahi
satranççılarından
Bobby Fischer ve
Garry Kasparov,
“kadınların
satranç oyuncusu
olamayacakları,
çocuk
yetiştirmeyle
ilgilenmelerinin
daha iyi
olacağı”
biçiminde
aşağılayıcı
konuşmalar
yapmakta idiler.
2002 yılında
Garry Kasparov
24 yaşındaki
bayan Macar
satranççı Judit
Polgar’a
yenildi.
Satrançta ve
havacılıkta
olduğu kadar
hemen başka
bütün işlerde
başarının
unsurlarından
sadece birisi
zekadır. Daha
önemlisi akıllı
düşünmektir ki,
bir çok
bilgileri doğru
anlayıp,
becerileri
birleştirerek
doğru davranmayı
sağlayan çok
daha önemli bir
unsurdur. Bunun
bayanlarda daha
az değil, daha
çok olduğu bile
söylenmektedir. |
|
Bayan pilotların
askeri havacılık
ortamındaki
birlik duygusunu
zedeleyebileceği,
kadınların rütbe
ilerlemesi ve
liderlik
pozisyonlarının
alışılagelmiş
ilişki biçimine
aykırı olduğu ve
kadınların savaş
koşullarında
yetersizlik
göstereceği gibi
genel psikolojik
ön yargılar
olmasına karşın,
salt havacılık
beceri ve
başarıları bakış
açısıyla tıbbi,
fiziki ve
fizyolojik
olarak ciddi bir
engelden söz
eden yayın
yoktur. Bayanlar
için havacılık
pratiğinde
tartışmasız tek
engel, gebelik
periyodudur. |
Erkek ve bayan
pilot
farklılıklarıyla
ilgili olarak
1966-1991
yıllarını
kapsayan tüm
yayınların
gözden
geçirildiği bir
çalışmaya ait
sonuçlar
şöyledir: |
1. Anatomik
farklar :
Bayanların
farklı vücut
anatomisinde
sahip oldukları
aşikardır. ABD
Kara
Kuvvetlerinde
vücut yağ oranı
erkeklerde % 14,
bayanlarda %
24.3
bulunmuştur.
Kadınların göğüs
yapılarındaki
farklılık,
paraşüt
kolanlarının
bağlanmasında
özen
gerektirebilir.
Ama genelde
göğüs anatomisi
tıbbi-fizyolojik
bir sınırlama
getirmemektedir. |
2. Antropometri:
Erkeklerle
bayanlar
arasında vücut
ölçüleri ve
biçim
farklılıklarıyla
ilgili antropometrik
çalışmaların
bayanlardan çok
erkekler
üzerinde
yoğunlaşmış
olması, bu
sahada
bayanların
değerlendirilmesi
için bir zorluk
getirmektedir.
ABD. Hava
Kuvvetleri
Yönergesine göre
bayan pilot
adayları için en
az boy 163 cm
olmak
zorundadır.
Erkek pilotlara
göre dizayn
edilmiş olan
kokpitte,
ejection seat
ekipmanı, rudder
pedallar vs.
uyum bakımından
erkeklerin %5′
inde zorluk
yaratırken, bu
oran bayanlarda
% 50′ ye
çıkmaktadır.
Bayanlar
genellikle daha
geniş kalçaya,
daha derin
göğüse, daha
küçük ellere,
daha kısa
kollara ve daha
alçak oturma
yüksekliğine
sahiptir. Vücut
ağırlığının
azlığı, uçaktaki
ağırlık
merkezini bir
ölçüde
değiştirmektedir.
Bunun sonucu
olarak örneğin
T-38 uçağında
63.5 kg’dan daha
hafif bir
pilotun atlaması
durumunda
sandalye geriye
doğru dönme
eğilimi
göstermektedir.
Bayanların yüz
ve kafa
yapılarındaki
farklılık da
maske, gözlük ve
kask
uyumsuzluklarına
yol açmaktadır.
Bütün bu
sorunlar
bayanların
uçaklara
uyumsuzluğu ile
değil, uçakların
erkeklere göre
dizayn edilmiş
oluşunun
yarattığı
uyumsuzluklarla
ilgilidir. Yani
sorunun özünde
bayanların
yetersizliği
bulunmamaktadır.
Sorun farklı
imalat aşamaları
ile
çözümlenebilecek
durumdadır; tek
problem ek
masraf
gerekliliğidir. |
3. Aerobik
uygunluk:
Oksijen kullanım
miktarı ile
ölçülen aerobik
kapasite,
erkeklerde
kadınlara göre
daha fazladır,
fakat sıkı
eğitim ile bu
farklılık
azaltılabilmektedir.
Kadınlardaki
vücut yağ dokusu
fazlalığı
aerobik
kapasiteyi
azaltıcı bir
unsur değildir,
sadece ek bir
yüktür. |
4. Kuvvet:
Ortalama erkek
ile kadın
arasında
belirgin kuvvet
farkı vardır ve
bu fark “üçe
iki”
düzeyindedir.
Kadınların bacak
gücü erkeklerin
% 72′ si, kol
gücü ise % 56′
sı kadardır.
Kadınlarda ayak
bileğinin tabana flexion
(başparmaklar
üzerine
bastırma) gücü
erkeklerin % 86′
sı, bunun tersi
hareket gücü ise
erkeklerin % 35′
i kadardır. Bu
kuvvet
farklılıkları
kokpit
dizaynındaki
diğer
uyumsuzluklarla
birleştiğinde,
küçük vücut
yapılı insanlar
için zorluk
artmaktadır. FAA
bayanların sivil
havacılık uçak
kontrolündeki
kuvvetlerini
test etmek üzere
simülatörlerde
bir araştırma
yapmıştır. 24
bayandan 19′u
sivil havacılık
uçakları için
gerekli olan 150
lbs (68 kg)
rudder pedal
basıncını 30
saniye boyunca
muhafaza
edebilmiştir. Bu
bayanların
maksimum
kaldırma
kuvvetleri ise
yönergelere
göre, 20 saniye
süreyle 75 lbs
(34 kg) olması
gerekirken, 55
lbs (25 kg)
bulunmuştur.
Avustralya sivil
havacılığındaki
bir çalışmada,
FAA standardı
olan paraşüt
açma ipi üzerine
uygulanması
gereken 0.25 sn
süreyle 10
kg’lık gücü,
bayanların
çoğunun
veremediği
görülmüştür.
Avustralya’da
paraşüt
kazalarında
ölenlerin üçte
birinin bayanlar
olduğu, paraşüt
kazalarının
yarısının ana
veya yedek
paraşütün
açılamamasıyla
oluştuğu ve
paraşütçülerin
sadece onda
birinin bayan
olduğu göz önüne
alındığında, kol
gücü
yetersizliğinin
yaşamsal önem
taşıdığı
anlaşılmaktadır.
Bütün bu
örneklere
karşılık, fly-by-wire
sistemine sahip
modern uçaklarda
kuvvet kullanma
gereksinimi
azaldığından
erkek-bayan
farklılığı da
azalmaktadır. Bu
nedenle artık
cinsiyet
ayrımından
bağımsız
standartlar
geliştirmek
zorunluluğu
doğmuştur. |
5. Akseleratif
kuvvetler: G
kuvvetleri
askeri
havacılıktaki
akrobatik
uçuşlarda ciddi
bir problem
alanıdır. 102
bayan ve 139
erkek pilotun
katıldığı bir
karşılaştırmalı
çalışmada, +7 G’ye kadar olan
akselerasyonlarda
önemli farklılık
bulunmamıştır.
Boy ve ağırlık
faktörleri hariç
tutulduğunda G
kuvvetlerine
dayanmada cins
farklılığı etken
değildir. |
6. İrtifa:
Bayanlar genelde
irtifa
hastalığına ve
kronik hipoksiye
daha
dirençlidirler.
İrtifada
kadınların hematokrit artış
oranları daha
yavaştır. Kabin
basıncı olmayan
uçaklarla 18.000
feet üzerindeki
uçuşlarda
potansiyel bir
tehlike olan
dekompresyon
hastalığı (DCS)
bayanlarda
erkeklere göre
10 kat fazladır. |
7. Isı
değişiklikleri:
Çevre ısısı
uçucuların
fiziksel
performanslarını
ve görev
etkinliklerini
doğrudan
etkileyen bir
unsurdur.
Kadınların vücut
yağ dokusunun
fazlalığıyla
ilişkili olmak
üzere, soğuğa
daha dayanıklı,
sıcağa
toleranslarının
daha az olduğu
kabul
edilmektedir. |
8. Hastalık ve
yaralanmalar:
Erkeklerin tıbbi
yetersizliğe
düşme oranları
hemen bütün
alanlarda
kadınlara göre
yüksektir.
Hastalık
nedeniyle
ölümlerde
erkek/kadın
oranı 1.8; kaza
nedenli
ölümlerde ise bu
oran 3′dür. Ölüm
nedeni olan
hastalıklardan
(diyabet hariç)
15′ inde
erkekler
öndedir. Kalp
hastalıkları
erkeklerde 2 kat
fazladır. Sadece
mitral valf prolapsusu ve
komplikasyonları
kadınlarda daha
sık
görülmektedir.
Temel savaş
eğitimi
periyodunda
erkeklerin
yaralanma
oranları % 27
olmasına
karşılık,
bayanların % 51
bulunmuştur.
Kadınların üçte
biri hamilelik
ve doğum
nedeniyle uçuş
etkinliklerinden
uzaklaşmaktadır.
Jinekolojik
yakınmalarla
doktora başvuran
bayanların bu
durumu mazur
karşılanabilir
fakat; diş
hekimine
bayanların daha
sık gitmesi,
viziteye daha
çok çıkmaları,
daha çok
bedensel ve
ruhsal
yakınmalar
göstermeleri
dikkat
çekmektedir.
Psikiyatrik
hastalık
istatistiklerinde
ise erkek
hosteslerde %
10′ a karşılık
bayan
hosteslerde % 20
insidans
belirlenmiştir.
Bir araştırmada
bayan
havacıların
yıpranmaları
erkeklere göre
fazla çıkmıştır.
Hareket
hastalığı
bakımından
bayanlar daha
yüksek
duyarlılığa
sahiptirler. |
9. Hamilelik:
11
haftalıktan itibaren
hamilelikte ortostatik
intolerans iki kat
artar. Bulantı,
kusma ve spontan
düşük olasılıkları
nedeniyle ilk 3 ayda
uçuş kısıtlaması
getirilir.
Hamileliğin altıncı
aydan sonraki son üç
ayında ise kilo
artışı nedeniyle
uçuş sakıncalıdır.
Genel uygulama
üçüncü trimestrden
itibaren bayan kabin
personelinin yer
görevlerine
verilmesidir. Bu
sorunlar kadar
önemli diğer
konular; hamilelik
nedeniyle pilotun
uçuştan uzunca bir
süre ayrı kalmasının
mesleki
motivasyonunu, uçuşa
konsantrasyonunu,
fizik performansını
ve profesyonel
beceri düzeyini
olumsuz
etkilemesidir. Bu
nedenlerle bayan
uçucunun
hamileliğine pek
sıcak bakılmamakta,
doğum kontrol
yöntemleri
önerilmekte ve her
14 günde bir gebelik
testi yapılması
istenmektedir. |
Bayanların
havacılık
dünyasına
girişlerinde
çekinceler ileri
süren düşünce ve
negatif
tutumların çoğu
önyargılara, bir
kısmı da
ekonomik ve
mühendislikle
ilgili kaygılara
dayanmaktadır;
konunun
fizyolojik ve
tıbbi boyutu
sanıldığından
çok daha az önem
taşımaktadır.
Bugünkü modern
havacılıkta
fiziksel
kuvvetten daha
önemli
parametreler
dikkate
alınmaktadır. Bu
nedenlerle
havacılık tıbbı
açısından pilot
seçiminde
cinsiyetten çok
fizyolojik
özellikler
referans
alınmalıdır.
Bayanların
kokpitte
karşılaştıkları
problemlerin
çoğu daha güçlü
ve iri vücut
yapılarına sahip
erkek pilotlara
göre dizayn
edilmiş olan
uçuş kontrol
aletleri
yüzündendir.
Modern ticari
havayolu
uçaklarında
kumanda
sistemleri,
bayan-erkek
ayrımını ortadan
kaldırmıştır.
Hamilelik,
bayanların tek
ciddi uçuşa
engel tıbbi
durumudur. |
Kaynak:
Prof. Dr. Muzaffer ÇETİNGÜÇ |
Havacılık Tıbbı Derneği / http://www.hvtd.org |
|
|