Ben Kimim

 
 
 

TRAFİK KONTROLÖRLERİNİN STRESLERİ

 

Bir uçağın emniyetle kalkış, uçuş ve iniş yapmasından sorumlu 3 kişi varsa bunlar pilot, bakımcı ve hava trafik kontrolörüdür. Çağdaş havacılıkta özellikle hava trafik kontrolörlerinin (HTK) uçuştaki payları pilotlarınkine yakın ve birinci derecede önemli görülmektedir. Geçmişte pilot sorumluluğunda olan pek çok şey, bugün uçak sayı ve hızlarının artmasıyla HTK'leriyle paylaşılır olmuştur.

Farklı hız, irtifa ve yönlerde uçan değişik tipteki uçakları, acil arıza ve çarpışma özelliklerini göz ardı etmeden, kısıtlı bir hava sahası olan meydanlarda ve değişen meteorolojik koşullar altında emniyetle yönetebilmek, bu meslek grubunun bir orkestra şefi gibi bilgili, dikkatli ve maharetli olmasını gerektirmektedir. Radar, telsiz, telefon gibi elektronik araçlardan gelen yoğun bilgi akışını değerlendirirken, görsel bilgileri de bunlarla birleştirmek, gece koşullarında ise neredeyse uçakları körlemesine idare etmek oldukça güç bir iştir. Bu süreçte İngilizce olarak özel bir terminoloji ve semboloji ile sürdürülen iletişim de ayrı bir problemdir. Küçük hataların bile uçak kazalarına dönüşme olasılığı, HTK'lerinin korkulu rüyasıdır.

Bu meslek grubunun, "işle ilgili stres yükünün fazla olduğu, işlerinin hiç hata yapmadan süratli ve kesin karar vermeyi gerektirdiği, kontrolörün hava trafiğinin beyni ve kilit personel olduğu", konularında yazarlar fikir birliği içindedirler. HTK'lerin stresleri, bir yazıda hastane yoğun bakım personelinin stresleriyle eş tutulmakta; her iki grubun da kritik, karışık, çok önemli ve yetenek gerektiren meşguliyetleri olduğu bildirilmektedir. Böylesine stresli bir görev yapan HTK meslek grubunda hipertansiyon ve EKG anomalileri, kontrol gruplarından 2 kat fazla, mide ülseri, hazımsızlık, baş ağrısı, göğüs ağrısı gibi psikosomatik yakınmalar da anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.

    HTK'lerine uygulanan kişilik testlerinden California Personality Inventory'de tüm skalalar normal sınırlar içinde bulunmuştur. 11.000 ABD'li HTK'nin Cattell PF-16 ortak profilinde ise soyut düşünebilme yeteneği, entelektüellik, güçlü üstben, kendini kontrol edebilme, kendi düşüncelerinde ısrarlılık gibi olumlu yönde taşmalar belirlenmiştir. Dünyanın en yoğun Havaalanlarında yapılan anket çalışmalarında kontrolörler; yoğun strese rağmen mesleklerinin prestijli ve doyumlu olduğunu, yaptıkları işten gurur duyduklarını belirtmişlerdir. Stres faktörleri olarak çoğunlukla çalışma koşullarını sorumlu tutmuşlardır; bunlar yönetim hataları, vardiyalı çalışma zorlukları, elektronik alet sorunları ile asli görevlerinin dışındaki diğer işlerdir.

ABD'de yapılan bir çalışmada ise, HTK'lerinin durumluk ve sürekli kaygı (STAI) puanları beklenenin aksine düşük bulunmuştur. Ülkemizde 1990 yılında Spielberger Sürekli Kaygı Envanteri (STAI), Zung Desresyon Skalası ve bir psikososyal anket kullanılarak tarafımızdan da bir stres değerlendirme çalışması yapılmıştır. 82 kule ve trafik kontrolörünün katıldığı çalışmada sürekli kaygı ve depresyon puanları, kontrol grubundan da, Türk toplumu için standardize edilmiş değerlerden de, ABD'li meslektaşlarının skorlarından da yüksek bulunmuştur. Araştırmaya alınan 82 HTK'nin sürekli kaygı puan ortalamaları 43.4, depresyon skalası puan ortalamaları ise 47.9 bulunmuştur. Bu rakamlar "yüksek kaygı ve sınırda depresyon" işaret eder gibidir.

HTK'leri özgün ifadelerinde, ekonomik gelirlerinin ek tazminatlarda arttırılmasını, kadroların genişletilmesini, görev dışı sorumluluklardan arındırılmalarını, vardiyalı çalışma düzenlerinin iyileştirilmesini ve elektronik teçhizatın modernleştirilmesini istemekteydiler. Buna rağmen çoğunluğun görevlerinden memnun olduğu ancak stres yüklerinin bir uçuş kazasını da kolaylaştırabilecek nitelikte olduğu vurgulanmıştı. (Araştırmanın yapıldığı tarih itibariyle, son 1 yıllık periyodtaki uçuş kazalarının hiç birinde kule sorumluluğu saptanmamıştı.)

Görev başarısı ve üstün performans, çalışma koşullarının uygunluğu, mesleki doyum ve motivasyon unsurlarıyla yakından ilgilidir. 10 yıl öncesinin anketlerindeki görev motivasyonuyla ilgili coşkulu ifadeler, test skorlarından daha önemliydiler. Ne yazık ki bunu sayısal olarak ölçüp objektif olarak göstermek olanağımız yoktur. İş stresinin, iş sevgisiyle aşılabilecek bir şey olduğunu unutmayarak, kontrolörlerin iş sevgilerini örselemenin yolları aranmalıdır. Hiç kimsenin örselenmiş, heyecanını kaybetmiş, tükenmiş (burned-out) HTK'leri tarafından yönetilen bir uçakta ne mürettebat, ne de yolcu olarak uçmayı kabullenmesi beklenemez. Görevleri yüzünden yoğun stres yüküne girerek, bazı bedensel ve ruhsal rahatsızlıklara aday olmayı kabullenmiş durumdaki hava kontrolörleri, emniyetli bir uçuşun gölgede kalmış mimarlarıdır ve kesinlikle motive edilmeleri gereklidir.

 
Kaynak: Doç. Dr. Muzaffer ÇETİNGÜÇ
Havacılık Tıbbı Derneği / http://www.hvtd.org