Ben Kimim

 
 
 

(9) 1 nci ve 2 nci Uçak Bölüklerinin Birleştirilmesi:

30 Haziran 1921'de Batı Cephesi Komutanlığı'nın 1337 sayılı emri ile 1 nci ve 2 nci Uçak Bölükleri geçici olarak birleştirilip Komutanlığına Yüzbaşı Fazıl atandı. 1 nci Bölüğün teçhizat, akaryakıt ve personeli Kütahya'ya gönderildi. Emir Hava Kuvvetleri Müdüriyetine de duyuruldu.

1 nci ve 2 nci Uçak Bölüklerinden kurulu Yüzbaşı Fazıl'ın emrindeki bu birlikte görevli personel şöyleydi.

Bölük Komutanı:

Yüzbaşı Fazıl

   
Pilotlar:
Sivil Behçet
Sivil Vecihi (HÜRKUŞ)
Sivil Hayrettin
   
Rasıtlar:
Yüzbaşı M. Nuri (1 nci Uçak Bölük Komutanı)
Yüzbaşı H. Hüsnü (BÜLGE)
Yüzbaşı Sırrı
Yüzbaşı Bahattin
Üsteğmen Basri (BİLGİN)
Üsteğmen Sıtkı(TANMAN)
Üsteğmen Ömer Avni (OKAR)
Üsteğmen Hamdi (ÇAYPINAR)
Üsteğmen Osman Nuri
   
Makinistler:
Baş Makinist Eşref (KOÇMAN)
Makinist Ruhi (APA)
Makinist İsmail
   
Diğer Personel:
Tabip Yüzbaşı Nedim
Muhafız Takım Komutanı Teğmen Hulusi
Fotoğraf Subayı Asteğmen İhsan
Hesap Memuru Nuri
Marangoz Ustası Bilal
Marangoz Ustası Celal
Tüfek Ustası Aziz

Gerektiğinde düşman faaliyetlerini izlemek amacıyla bir miktar benzinle birlikte bir av uçağı Eskişehir'de bırakıldı. Bir av ve keşif uçağı da Kütahya'ya gönderildi. Eskişehir bölgesinde savaşlar başlayınca, 16 Temmuz 1921'de 1 nci ve 2 nci Bölükler önce Eskişehir'e sonra Polatlı'ya intikal etti. Savaş durumu göz önüne alınarak Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü ile birlikte tamirhane da dahil olmak üzere 1 nci Uçak Bölüğünün ağırlıkları Ankara'ya gönderildi. İki keşif uçağı ile bunların personeli 2 nci Uçak Bölüğü emrinde bırakıldı.

Birlikleri Ankara'da bulunan Hava Kuvvetleri Müdürlüğü ve 1 nci Uçak Bölüğü 1921 yılının Kasım ayının birinci haftasında Haymana üzerinden Konya'ya karayolu ile gönderildi.

 

(a) Nisan - Temmuz 1921 Aylarında Hava Harekâtı ve Faaliyeti:

11 Nisan 1921'de Afyon'un Yunanlılar tarafından boşaltılması ile Afyon'daki meydana dönen 2 nci Uçak Bölüğü, 13 Nisan 1921'de iki keşif uçuşu yaparak 12 nci Kolorduya verdiği raporda "Büyükoturak Köyü ile tren istasyonu arasında ve köyün etrafından iki Yunan piyade alayı ile 40 arabalık bir nakliye kolu görüldüğü, Banaz yönünde iki piyade bölüğünün yürülüş halinde olduğu" bildirilmişti. İkinci uçuşta Oturak - İslamköyü yolu üzerinde 15 kilometrelik bir saha içinde ordugâh ve araba kolları görüldü ve bunlar bombalanarak makineli tüfek ateşine tutuldu.

15 Nisan 1921 sabahı saat 09.45'de bir hava keşfi daha yapıldı. Oturak Köyü'ndeki çadırlı ordugâh, köyün batısındaki sırtların gerisine taşınmıştı. Oturak Köy - Karaköse arasında küçük çadırlı bir ordugâh daha görüldü.Oturak Köy - Tren İstasyonu ve Banaz'daki ordugâh halen yerinde duruyordu. İslamköy - Derbent ve İslamköy - Dumlupınar yolları ile civarındaki diğer yollarda düşman faaliyeti görülmemişti.

17 Nisan 1921 günü iki keşif uçuşu yapıldı. İslamköy'ün kuzey doğusundan itibaren Kaplanlıdağ üzerinden Paşacık güneyine giden yola kadar uzanan yeni bir Yunan mevzii hazırlandığı görülüyordu. Bu mevzilerin gerisinde gruplar halinde iki alaylık Yunan kuvveti olduğu tespit edildi. Dumlupınar - İslamköy civarındaki yollarda Yunanlıların faaliyeti görülmüyordu. Banaz İstasyonu'ndaki ordugâh yerinde duruyordu. Uşak İstasyonu civarında çok çadırlı bir Yunan ordugâhının kurulduğu tespit edilmişti.

19 ve 20 Nisan 1921'de yapılan üç keşif uçuşu ile 7 ve 8 Mayıs 1921'de yapılan iki keşif uçuşunun sonucu şöyleydi.

"Dumlupınar-Uşak bölgesinde Yunanlıların kayda değer yeni bir hareket ve faaliyeti olmadığı görülmemiştir." 12 Mayıs 1921'de yapılan keşif sonucu; İslamköy'deki Yunan birlikleri sayısının arttığı, Hasanköy civarında bir tümenin toplandığı, Uşak'ın batısında bir tümenin muntazam bir ordugâh ve civarında menzil çadırlarının kurulmuş olduğu, Uşak hava meydanında ikişer uçaklık üç hangar ve açıkta üç adet Yunun uçağının olduğu tespit edilmişti.

15 Mayıs 1921 tarihinde bir keşif ve iki av uçağı ile takviye edilen 2 nci Uçak Bölüğü, Afyon'dan Kütahya'ya intikal etti. Meydan, Kütahya-Alanyurt tren yolunun kuzeyinde Porsuk Çayı kenarındaki Zivra Köyü yanındaki düzlükte idi. Yeni üssüne yerleşen birlik Altıntaş - Dumlupınar-Uşak bölgesinde keşiflere başladı. Kütahya'daki hava meydanı yoğun yağışlarda çayın taşmasıyla sular altında kalıyor ve uçuşlar engelleniyordu. Cephe Komutanlığının keşif isteğini yerine getirmek için bir seferinde; Pilot Yüzbaşı Fazıl, Rasıt Üsteğmen Avni (AKER) meydanın kuru yerinden kalkışa geçmiş, uçak yeterli sürati alıp yerden kesilemediğinden suya girmiş, mürettebata bir şey olmamıştı.

19 Haziran 1921'de yapılan keşif uçuşu sonunda Yunan birliklerinin durumu hakkında aşağıdaki bilgiler alınmıştı. Uşak'ın 10 kilometre kuzeyinde bir Yunan taburu çadırlı ordugâh ve açık ordugâh kurmuştu. İstasyonun iki tarafında menzil hizmetlerinde kullanılmak amacıyla kurulmuş büyük çadırlar bulunuyordu. İslamköy yolu üzerinde Kızılca ile Iksağ Köyü arasında bir alay karargâhı, Kapaklar İstasyonu'nda küçük ağırlıklar, Kapaklar İstasyonu'nun güneyindeki Tabaklar mıntıkasında piyade ve süvari birliklerinden kurulu bir alaya ait Yunan ordugâhı, Kapaklar İstasyonu'nun kuzeyinde bir alayın yarısı kadar güce sahip bir ordugâh, yolun Derbent mevziinde iki alay gücünde çadırlı bir ordugâh, Banaz'da ağırlıkların bulunduğu bir ordugâh, İslamköy'ün beş kilometre güneyinde 200 metre kara kadar bir alanda ağırlıkları ile muhtemel bir ordugâh, İslamköy doğusuna rastlayan Hüseyin Köyü'nde ve Kaplangı'nın doğu sırtlarında bir tümenlik ordugâh olduğu tespit edilmişti. Bu keşif uçuşu, Uşak ile Kaplangı Dağı arasında dört Yunan tümeninin toplandığını göstermekteydi.

 

(b) Pilot Yüzbaşı Fazıl'ın Hava Savaşı:

21 Haziran 1921 tarihi Türk askeri havacılığının ikinci büyük savaş günüdür. İlk büyük hava savaşını Birinci Dünya Savaşı sırasında 25 Ekim 1918 günü İstanbul'u bombardıman amacıyla gelen beş İngiliz uçağına karşı Pilot Yüzbaşı Fazıl'ın yaptığı çarpışma kabul edilmektedir.

Yüzbaşı Fazıl ikinci gazilik beratını 21 Haziran 1921 günü yedi Yunan uçağı ile savaşarak almıştır. 21 Haziran'da yedi uçaktan oluşan bir Yunan filosunun Kütahya yönünde yaklaşmakta olduğu haber alındı. Yüzbaşı Fazıl derhal ALBATROS D-III av uçağı ile havalandı. (Birinci Dünya Savaşı'nda da ALBATROS D-III av uçağı ile İngilizler ile çarpışmıştı.) Yunan filosu ile Altıntaş bölgesinde karşılaştı. Yunan uçaklarının dördü geri dönmüş, muharebeye girmemişti. Geri kalan üç uçak Yüzbaşı Fazıl'a saldırdı. Yüzbaşı Fazıl iki makineli tüfek ile ateş açtı. Fakat her iki makineli tüfek de tutukluk yaptı. Kısa bir süre sonra Yüzbaşı Fazıl makineli tüfeklerin tutukluğunu giderdi ve yoğun bir ateşe başladı. Yunan uçakları yüksek hızları sayesinde kaçmayı başardı. Eski ALBATROS D-III'le Yüzbaşı Fazıl'ın onları kovalaması mümkün değildi. Yüzbaşı Fazıl bu savaşta Yunan uçağı düşürememiş, yedi Yunan uçağını kaçırarak onların harekâtını önlemiş ve görev uçuşunu başarıyla sona erdirmişti.

 

(c) Birleştirilmiş Uçak Bölüğünün Hava Harekâtı ve Faaliyetleri:

1921 yılı Temmuz ayı başlarında Kütahya Meydanı'nda 1 nci Uçak Bölüğü ile birleşen 2 nci Uçak Bölüğüne bir av ve bir keşif uçağı daha katılmış bulunuyordu. Birinci Bölükten gelen uçaklara Tavşanlı, Beyce/Orhaneli, Bursa, İnegöl, Yenişehir bölgesinin keşif görevi verildi. Yeni birleşik bölükte, faal durumda iki keşif ve üç av uçağı bulunmaktaydı. Bu uçaklar Temmuz ayı sonuna kadar 17 keşif uçuşu yapmıştı. Bu keşiflerden dokuzu Altıntaş - Uşak - Dumlupınar bölgesinde, beşi Beyce - Bursa - İnegöl bölgesinde, üçü de Altıntaş - Döğer - Gazlıköy - Seyitgazi bölgesinde yapılmıştı. Bu keşifler sırasında bir de hava muharebesi olmuştu.

Sivil Pilot Hayrettin, bir ava uçağı ile 4 Temmuz 1921'de Kütahya Havaalanı'na yaklaşan dört Yunan uçağından oluşan bir kola karşı savunmaya çıktı. Yunanlılar 3000 metrede uçuyordu. Sivil Pilot Hayrettin'in bu yüksekliğe çıkabilmesi için yarım saate ihtiyacı vardı. Bu sırada Yunan filosu gelişi güzel dört bomba atarak uzaklaştı. Bombalar meydana isabet etmediği için herhangi bir hasar olmamıştı.

Yapılan keşif uçuşları Yunan yığınağının her gün biraz daha arttığını, Bursa - İnegöl bölgesinde önemli bir harekât için hazırlandıklarını göstermekteydi. Bölüğün faal uçakları oldukça azdı. Polatlı tamirhanesi parçasızlıktan ve malzemesizlikten cephe bölüğüne uçak yetiştirmekte zorluk çekiyordu. Zaten bu uçakların havalanması bile mucizeydi. Tamirden çıkan uçaklar kısa bir süre sonra tekrar Polatlı'ya iade edilmekteydi. Bu şekilde bir faaliyet önemli bir başarıydı.

11 Temmuz 1921 günü, Beyce/Orhaneli bölgesinde hava keşfi yapıldı. Beyce'nin 500 metre kuzeyinde bir Yunan piyade alayı, bir kilometre güneyinde yolun batısında bir süvari alayı, bir piyade taburu, iki topçu bataryası bulunuyordu. Piyadeler istirahat halindeydi. Süvariler, bölgenin doğusunda dağınık durumdaydı. Toplar ise mevziiye yerleştirilmişti. Nilüfer Çayı ile Bursa, Beyce/Orhaneli şosesinin kesiştiği noktada, Atranos Çayı ile birleştikleri yerde, Beyce yönünde yürüyüş halinde 50 kadar araba görülüyordu. Bu arabalar havadan bombalanmıştı.

İkinci bir hava keşfi de Gediz, Uşak, İslamköy, Oturak İstasyonu ve Murat Dağı kesiminde yapıldı. 19 Haziran 1921'de bu bölgede yapılmış olan hava keşfindeki düşman kuvvetlerinin durumunun değişmiş olduğu görülüyordu. Yunan kıtaları ileriye alınmış, yanların güvenliği daha kuvvetli bir şekilde sağlanmıştı.

15 Temmuz 1921'de Bilecik, Köprühisar yönünde taarruza geçilmesini emreden Batı Cephesi Komutanı, ayrıca Karaköy-Pazarcık-İnegöl-Yenişehir-Köprühisar-Bilecik bölgesinde bir hava keşfi yapılarak Yunan kuvvetlerinin son durumunun öğrenilmesini emretmişti. Yapılan hava keşfi, Pazarcık - Karaköy arasında piyade ve süvariden kurulu iki tümenlik bir Yunan kuvvetinin bulunduğunu, iki tümenle İnönü mevzilerine karşı harekâta hazırlandıklarını gösteriyordu.

14–15–16 Temmuz'da 1921'de güney kesimi, yani cephenin sol kanadında keşif yapılması için Birleşik Bölüğe görev verildi. Kütahya, Gediz, Hacıköy, Altıntaş bölgesiyle, Altıntaş şosesinin demiryoluna kadar olan kısmının her iki tarafı, Nasuhçal, İkizoluk bölgeleriyle Altıntaş, Arap Çiftliği, Gazigöl, Kumartaş, Karaböğrüklü bölgeleriyle demiryolu üzerinde uçulmuş ve düşman kuvvetlerinin durumu tespit edilmişti. Yunanlıların bölgede çok büyük bir yığınak yapmış olduğu görülmüştü. Yunan kuvvetlerinin Seyitgazi yönünde ilerlediği görülmüştü. Yunanlıların bu hareketle Türk ordusunun yan tarafından geçerek, arkasını kuşatmak istediği anlaşılmıştı.

18 Temmuz 1921'den itibaren Eskişehir, Kütahya savaşlarının başlangıcında Birleşik Uçak Bölüğü Sakarya gerisine çekilme emrini aldı. Önce Bölük Kütahya'dan Eskişehir'e intikal etti. Eskişehir-Sarıköy'de hazırlanarak meydana getirilen uçaklar, 20 Temmuz'da uçuşa hazırlandı. Daha sonra geri çekilme esnasında Bölük Sarıköy'den Polatlı'ya intikal ettirilmişti.

26 Temmuz-3 Ağustos 1921 günleri arasında altı keşif uçuşu yapıldı. Bu keşiflerde, Yunanlıların Ağapınar, Seyitgazi bölgesindeki kuvvetlerinin savaşa hazırlandığı anlaşılmış, yollarda önemli bir düşman kuvveti görülmemişti.

 

(10) Türk Ordusu'nda Yeni Cephe Kuruluşları:

Süregelen muharebelerden sonra cephenin kuzey ve güney diye iki kısma ayrılmasının bir fayda sağlamadığı anlaşıldı. Haziran 1921'de tekrar Batı Cephesi olarak Kuzey ve Güney Komutanlıkları birleştirildi ve komuta birliği sağlandı.

Batı Cephe Komutanlığı vakit geçirmeden ve yeni bir Yunan taarruzu başlamadan önce, İnönü -Kütahya - Döğer hattında savunma tedbirleri almaya başladı. Kuzeyden güneye doğru, İnönü'de 1 nci Grup; dört piyade, bir süvari tümeninden, Kütahya bölgesinde 3 ncü Grup; üç piyade, bir süvari tümeninden kurulu idi. Ayrıca Eskişehir'de yedekte bir piyade, bir süvari tümeni vardı. Bunlardan başka Genelkurmay Başkanlığı emrinde; Kocaeli bölgesinde birleşik kolordu, Afyon'da 12 nci Grup (iki piyade tümeni, bir süvari tugayı) ve Dinar'da 6 ncı Tümen görevlendirilmişti.

 

(11) 1921 Yılında Hava Kuvvetleri Kuruluşu:

1921 yılı başında Eskişehir'de Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü Kuruluşu için emir alınmış ve Binbaşı Latif Genel Müdürlüğe atanmıştı. 1 Şubat 1921'den geçerli kuruluş tamamlandı. Genel Müdürlük ikmal ve idari konularda Millî Savunma Bakanlığına, Eğitim ve Harekât bakımından Genelkurmay Başkanlığına bağlı idi. Buralarda birer irtibat subayı bulunuyordu. Rasıt Üsteğmen İhsan (ORGUN) Genelkurmay Başkanlığına, Rasıt Üsteğmen Avni (OKAR) Batı Cephe Komutanlığında irtibat subayı olarak görev aldılar. Yeni kuruluş şöyle idi.

Elazığ'daki uçak ve malzemelerden yararlanmak üzere Batı Cephesi'ne nakli kararlaştırılmış, Millî Savunma Bakanlığı tarafından gereği için Elcezire Cephe Komutanlığına 22 Haziran 1921 tarih ve 660–5531 sayılı emir verilmişti.

Doğu Cephesi Uçak Bölüğü, Doğu Cephe Komutanlığına bağlı olduğundan bu kolordu kuruluşunda gösterilmişti.

 

(d) Hava Kuvvetlerinin Bütçesi:

Teçhizat ve Malzeme Teklif Edilen (*) Mecliste Kabul Edilen (*)
Uçak ve uçak malzemesi alımı, onarımı 120,000 33,000
Uçak benzini, yağ ve diğer masraflar   60,000 17,000
Toplam 180,000 50,000
(*) Lira
 

(e) Hava Kuvvetleri Personelinin Özlük Hakları:

Görevi

Rütbesi

Asli Maaşı Fevk.Tah.

Uçuş Parası

Seferi Cephe Toplam Kesinti Ele geçen
Bölük K. Yzb. Muhsin 1050 3050 800 7444 197 7202
Uçuş Hyt. Ütğm. Sıtkı 800 2700 800 6800 160 6640
Uçuş Hyt. Sivil Vecihi 600 1800 800 5700 130 5570
Makinist 4.Sınıf Ruhi 600 1900 - 5000 90 4910
Makinist 3.Sınıf İsmail 650 1900 - 5050 97 4952
Uçuş Hyt. Astsb. Hayrettin 375 300 800 3975 40 3945
(*) Bütün miktarlar kuruştur.
 

(f) Uçuş Tazminatı (Uçuş Parası):

Türkiye'de havacılığın kurulduğu Balkan Savaşı'nı takip eden yıllarda Harbiye Nazırı Enver Paşa Safraköy'e gelmişti. Bir kısım uçakların uçmakta olduğunu görmüş, uçucuların erkân kalkarak uçuşa görevine başladıklarını görmek kendisini sevindirmişti. Uçuş görevinin tehlikeli oluşunu ve fedakârlık gerektirdiğini, riskinin çok ağır olduğunu kabul eden Harbiye Nazırlığı havacılara bir misli para verilmesini onaylamıştı. Yapılan tecrübelerde uçuş görevi yapan bir şahsın yerde çalışan bir kimseye göre daha fazla enerji harcadığı, daha iyi beslenmesi gerektiği, mesleğin tehlikesi sebebiyle daha fazla strese maruz kaldığı, riski büyük olan bir mesleğin seçilmesi için cazip hale gelmesini, verilecek tazminat ile daha çekici olacağı kabul görmüştü. Yabancı ülkelerde uçuculara maaşları kadar uçuş parası verildiği öğrenilmişti.

O tarihte en yüksek rütbeli uçucu Üsteğmen - Yüzbaşı olduğundan alınan maaş sekiz altın lira idi. Uçuş parası olarak sekiz altın lira daha verilmişti. Bu sekiz altın lira kâğıt para devrinde sekiz lira 800 kuruş olarak kalmış ve uçuculara maaşları dikkate alınmadan doğrudan 800 kuruş olarak ödenmişti.

Batı Cephesi Komutanı uçuş parasının verilişi ve sebeplerini, uçuş görevleri için prim verilmesi konusunun incelenmesini emretmişti. Sonuçta; Her görev uçuşu için beş lira prim verilmesi sağlanmıştı. Batı Cephesi Komutanı verilen bu primle de kalmamış, ordu personeline ödemelerin yapılmasının geciktiği veya yapılmadığı dönemlerde havacıların günü gününe paralarını almaları için emir vermişti.

Uçuculara verilecek ödenekle ilgili ilk yasa 9 Mart 1922 tarih ve 199 sayılıdır. Bu yasa:

— Uçuş öğretmeni ve pilot subaylara 800 kuruş,

— Uçuculara, astsubay ve uçan diğer ihtisas sahibi personeli aylık 200 kuruş ödeneceğini amirdir.

Yasa 1926 yılına kadar yürürlükte kalmıştır.

 

(12) Kütahya - Eskişehir Savaşları:

Yeni cephe kuruluşu tamamlandıktan hemen sonra Yunanlılar, Bursa'daki 3 ncü, Uşak bölgesindeki 1 nci ve 2 nci Kolorduları ile saldırıya geçtiler. Güneyde bir Yunan tümeni 11 Temmuz 1921'de Gediz'i işgal etti.

14 Temmuz 1921'de Karaköy İstasyonu işgal edildi ve 15 Temmuz 1921'de Kütahya bölgesinde, Kepez - Köprüören - Gümüşdere hattını tuttular. Kütahya Bölgesindeki taarruzlar 15 nci Piyade ve 14 ncü Süvari Tümenleri tarafından karşı taarruzla durduruldu. Kocaeli grubu ise düşman gerilerinde Bilecik-Kızılcahisar yönünde taarruzlar yaparak, Yunan muhabere hatlarını kesiyor, erzak ve cephane kollarını tahrip ediyor, ele geçen malzemeleri ganimet olarak alıyor veya imha ediyordu. Daha sonra Kocaeli grubuna Bilecik - Köprühisar hattında İnönü mevziindeki 1 nci grubun sağ kanadı da katıldı. Böylece kuzeyden ilerleyen Yunan kuvvetlerinin ileri harekâtı durduruldu. Bu şekilde asıl Yunan kuvvetleriyle irtibatı büyük ölçüde azalmıştı.

Kütahya-Eskişehir Savaşlarında Tarafların Durumu

16 Temmuz 1921'de taarruzlarına devam eden Kocaeli grubu, Yenişehir'i geri aldı. Bilecik'in güney sırtlarını tutan Yunan kuvvetlerini zorlamaya başladı. Bu durum karşısında Pazarcık'taki Yunan kuvvetleri taarruza geçerken, iki Yunan alayı da Kocaeli Grubuna karşı taarruza geçti. Kocaeli Grubu kuzeye çekilirken, Karaköy'deki Türk birlikleri de İnönü mevziine doğru geri çekilmeye başladı. 14-16 Temmuz 1921 savaşlarında düşman taarruzlarının ağırlık merkezinin güney kesiminde olduğu ve kuvvetlerimizin arkadan kuşatılmasının istendiği görülüyordu. Döğer ve Çekürler savaşlarında düşmanın silah ve sayı üstünlüğü olduğu için, Türk birlikleri kesin sonuç verecek bir muharebeye girmedi. Mevzii çarpışmalarda düşmana azami kayıp verdirerek geri çekilmeye başladı. Döğer ve Seyitgazi bölgelerinde Türk birlikleri Yunan kuvvetlerinin sol yan ve gerilerine yönelen devamlı taarruzlarla Yunanlılara ağır kayıplar verdirdiler. Türk birliklerinin karşı taarruzu ile de Yunan birliklerinden esir ve malzeme ele geçirildi. Kuşatılma tehlikesini önlemek için Türk ordusu Eskişehir doğusunda Seyitgazi hattına çekildi. 18 Temmuz'da Mustafa Kemal Paşa cepheye geldi. Güneydeki Yunan saldırılarının etkisini azaltmak için Türk birlikleri 21 Temmuz 1921'de Eskişehir cephesinden taarruza geçti. Kuvvetli düşman direnmesi karşısında ileri harekât durduruldu. Böylelikle düşman ileri harekâtı da zaafa uğratılmıştı.

 

(13) Sakarya Nehrinin Doğusuna Çekilme:

Eskişehir doğusundaki Seyitgazi hattında akşama kadar süren savaşlarda cephedeki kuvvetler, sürekli saldırılara rağmen savunma hattını tutabildi. Fakat güney kanattaki bir boşluktan ilerleyen düşman birliği Seyitgazi-Kırgoz Dağı yönünde kuşatmaya girişirken, merkez ile güney birlikleri arasından sızan ikinci bir Yunan birliğinin ileri harekâtı sonucu, Mustafa Kemal Paşa birliklerin Sakarya Nehrinin doğu kıyısına çekilmesi emrini verdi. 22 Temmuz 1921'de, Türk ordusunun büyük bir kısmı Sakarya Nehri'ne doğru çekilmeye başladı. Türk birlikleri 25 Temmuz 1921'de kayıp vermeden Sakarya nehrinin doğusundaki yeni savunma hattına çekildi. Bu çekilme sonucu Eskişehir ile birlikte önemli bir yurt parçası daha Yunanlıların eline geçiyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde şiddetli tenkitler yapılıyor, halkın moralinde de çöküntü olduğu görülüyordu. Bu şartlar altında Meclis, üç aylık bir süre için Başkomutanlık görevini Mustafa Kemal Paşa'ya verdi. 5 Ağustos'ta Başkomutanlık görevi verilen Mustafa Kemal Paşa derhal memleketin bütün kaynaklarına el koyarak, Batı Cephesi'ni takviyeye ve bütün imkânları seferber etmeye çalıştı. Rusya ile yapılan anlaşma ile Rusya'dan piyade tüfeği, makineli tüfek, çeşitli top ve bunların cephanesi ve gaz maskesi temini planlandı.

Cepheye Mermi Hazırlayan Nineler, Anneler Ve Genç Kızlar

Mustafa Kemal Paşa bu durumu şöyle anlatmıştı.

"Saygıdeğer Efendiler, Başkomutanlığı fiilî olarak üzerime aldıktan sonra birkaç gün Ankara'da çalıştım.

Genelkurmay Başkanlığı'nın ve Millî Savunma Bakanlığı'nın bütün kadrosu ile Başkomutanlık karargâhını kurdum. Bu iki makamın ortak çalışmalarını Başkomutanlıkta uyumlu bir şekilde birleştirmek; bundan başka orduyu ilgilendiren ve Başkomutanlık yoluyla çözümü gereken öteki bakanlıklara ait işleri yürütebilmek için de yanımda küçük bir büro kurdum.

Ankara'daki çalışmalarım, yalnız, ordunun insan ve taşıt araçları bakımından gücünün arttırılması, yiyecek ve giyeceğinin sağlanıp düzene konmasıyla ilgili tedbirler almak ve hazırlıklar yapmakla geçti.

Bu sözünü ettiğim hususları gerçekleştirmek için iki gün içinde, 7, 8 Ağustos 1921 tarihlerinde, Millî Vergiler Emri adı altında yaptığım genel tebliğlerden her biri için kısaca bilgi vereyim. Bir savaşın kazanılmasında en küçük şeylerin bile dikkate alınması gerektiğini gösterebilmek için bunları bilginize sunmayı yararlı bulurum.

1 sayılı>> emrimle her ilçede bir Millî Vergiler Komisyonu kurdurdum. Bu komisyonlarca toplanan malzemenin, ordunun çeşitli bölümlerine dağıtım şeklini düzenledim.

2 sayılı>> emrime göre, vatanın her ailesi birer kat çamaşır, birer çift çorap ve çarık hazırlayıp Millî Vergiler Komisyonu'na teslim edecekti.

3 sayılı>> emrimle, tüccarın ve halkın elinde bulunan çamaşırlık bez, amerikan, patiska, pamuk, yıkanmış ve yıkanmamış yün ve tiftik, erkek elbisesi dikmeye yarayan her türlü kışlık ve yazlık kumaş, kalın bez, kösele, ince meşin taban astarlığı, sarı ve siyah meşin, sahtiyan, dikilmiş ve dikilmemiş çarık, potin, demir kundura çivisi, tel çivi, kundura ve saraç ipliği, nallık demir ve yapılmış nal, mıh, yem torbası, yular, belleme, kolan, kaşağı, gebre, semer ve urgan stoklarından yüzde kırkına, bedeli sonradan ödenmek üzere el koydum.

4 sayılı>> emrimle, eldeki buğday, saman, un, arpa, fasulye, bulgur, nohut, mercimek, kasaplık hayvan, şeker, gaz, pirinç, sabun, yağ, tuz, zeytinyağı, çay, mum stoklarından yine yüzde kırkına, bedeli sonradan ödenmek üzere el koydum.

5 sayılı>> emrimle, ordu ihtiyacı için alınan taşıt araçları dışında, halkın elinde kalan taşıt araçlarıyla, yüz kilometrelik bir uzaklığa kadar, ayda bir defa olmak üzere, parasız askerî ulaşım yapılmasını mecbur tuttum.

6 sayılı>> emrimle, ordunun giyimine ve beslenmesine yarayan bütün sahipsiz mallara el koydum.

7 sayılı>> emrimle, halkın elinde bulunan savaşta işe yarar bütün silah ve cephanenin üç gün içinde teslimini istedim.

8 sayılı>> emirle, benzin, vakum, gres, makine, don, saatçi ve taban yağları, vazelin, otomobil ve kamyon lastiği, solisyon, buji, soğuk tutkal, Fransız tutkalı, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel, yalıtkan maddeler ve bunlar türünden malzeme ve asit sülfürik stoklarının yüzde kırkına el koydum.

9 sayılı>> emirle demirci, marangoz, dökümcü, tesviyeci, saraç, arabacı esnafları ve imalathaneleriyle bu esnaf ve imalathanelerin iş çıkarabilme güçleri ve kasatura, kılıç, mızrak ve eyer yapabilecek ustaların adlarıyla birlikte sayılarını ve durumlarını tespit ettirdim.

10 sayılı>> emirle, halkın elinde bulunan dört tekerlekli yaylı araba, dört tekerlekli at ve öküz arabalarıyla, kağnı arabalarının bütün takım ve hayvanlarıyla birlikte binek ve topçeker hayvanlarının, katır ve yük hayvanlarının, deve ve eşek sayısının yüzde yirmisine el koydurdum.

Efendiler, emirlerimin ve tebliğlerimin yerine getirilmesi için kurduğum İstiklâl Mahkemeleri'ni Kastamonu, Samsun, Konya, Eskişehir bölgelerine gönderdim. Ankara'da da bir mahkeme bulundurdum."

 

(14) Sakarya Savaşı'nda Tarafların Durumu:

Türk ordusunun genel karargâhı Polatlı'da bulunuyordu. Sakarya Savaşı başlarken Türk kuvvetlerinin şöyleydi:

GRUP I - Porsuk Nehri kuzeyinde bir piyade, Dutağaç'ta bir süvari tümeni,

GRUP III - Basriköy bölgesinde üç tümen,

GRUP IV - Polatlı güneyinde yedekte üç tümen,

GRUP XII - Karahalil ve Yıldız kesiminde üç tümen,

GRUP V - Aziziye (Emirdağ), Kadıkuyusu, Hüsrev Paşa Hanı - Bayat Bölgesi Cephe ilerisinde üç süvari tümeni, Dinar - Sandıklı bölgesinde bir tümen, Afyon doğu bölgesinde bir mürettep tümen konuşlandırılmıştı.

Yunan kuvvetleri ise; Eskişehir bölgesinde 1 nci Kolordu ve Süvari Tugayı, Seyitgazi bölgesinde 2 nci Kolordu, Eskişehir doğusunda 3 ncü Kolordu, Afyon ve Bursa doğusunda birer Tümenden oluşmaktaydı.

 

(15) Sakarya Meydan Savaşı:

 

(a) Yunan Taarruzu:

Bozan-Kosmat-Mecidiye-İsce-Karahisar hattında bulunan Yunan kuvvetleri 14 Ağustos 1921 günü taarruza başladı. Harekâtı desteklemekle görevli B–2 ve C–3 numaralı Yunan hava taburlarının konuş yerleri Eskişehir ve civarı meydanlarda idi. Yunan kuvvetlerinin bir tümeni Porsuk Suyu kuzeyinden, beş tümeni Porsuk - Sakarya nehrinin yukarı kısmının arasından, üç tümeni Sakarya'nın güneyinden ilerliyordu.

23 Ağustos 1921 günü ise Yunan kuvvetlerinden; Porsuk Deresi'nin güney ve kuzeyinde takviyeli bir tümen, güney kanatta Türk mevzilerinin karşısında Ilıcadere - Timurözü Deresi güneyinde dört tümen bulunuyordu. Mangal Dağı güneyinde üç piyade tümeni ileri harekât yapmaktaydı. Sakarya Savaşı'nda kesin sonuç alınan çarpışmalar Mangal Dağı yöresinde yapılmıştı. Şiddetli saldırılar sonunda Yunanlılar, Mangal Dağı'ndaki Türk ileri mevzilerine girdiler.

23 Ağustos 1921'den beri Yunanlıların kuşatma harekâtını Sakarya mevzilerinin güney kanadında yoğunlaştırmakta olduğunu önceden fark eden Mustafa Kemal Paşa gerekli tedbirleri almıştı. 100 kilometrelik bir cephe boyunca kanlı ve çok şiddetli bir meydan savaşı başladı. Yunanlılar, cepheden bir tümenle saldırırken, güney kanadını sekiz tümenle çevirmeye başladı. Kuşatmanın önlenmesi için mevziler sol kanattan doğuya doğru çevrilerek cephe genişletildi.

24 Ağustos 1921 günü düşmanın kuşatma harekâtını önlemek için Mangal Dağı'nın ne pahasına olursa olsun elde tutulması amacıyla Türk kuvvetlerine emir yayınlandı. Yapılan şiddetli savaş sonunda Yunanlılar, Beylikköprü'den Sakarya'yı geçerek yakındaki sırtlara kadar ilerledi. 4 ncü Grup ile karşılaşan Yunan kuvvetleri Etrek ve Yenicedağ bölgesini ele geçirdi. 2 nci ve 3 ncü Grup mevzilerine kadar çekildi. Yunan birlikleri tarafından yapılan taarruzları daha ileriye gidemedi. 2 nci Grup bölgesindeki Mangal Dağı'nın tepesi, Yunan uçakları ve topçusunun desteğiyle işgal edildi.

Bu savaşlarda her iki tarafın subay ve yedek subay kaybı çok fazla oldu. Mustafa Kemal Paşa'nın tarihi direnme emri bu zor günlerde yayınlanmıştı. "Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz. Onun için küçük büyük her birlik bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük büyük her birlik, ilk durabildiği noktada yeniden düşmana cephe kurup savaşa devam eder. Yanındaki birliğin çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler ona tabi olamaz. Bulunduğu mevzide sonuna kadar dayanmaya ve karşı koymaya mecburdur." Bu emir o kadar büyük bir imanla tatbik edilmiştir ki çekilen birlikler ilk durduğu yerde tekrar savunmaya geçiyor ve şiddetle direniyordu. Yedek birlikler şiddetli çarpışmalar sonucu açılan gedikleri kapatmak için 70 kilometrelik zorlu yürüyüşten sonra savaşa giriyordu. Sakarya Meydan Savaşı'nda en kanlı çatışmalar, 24 – 30 Ağustos 1921 tarihleri arasında cereyan etmişti. Yunanlılar, 30 Ağustos 1921'e kadar birleşik Türk Kolordusunun sol kanadında Kartaltepe güneyi, Tırnaksız, Adatepe güneyine kadar ilerlemişler, fakat daha ileriye geçememişlerdi. Yıldıztepe ve Toydemir yönünde gelişen saldırılar Kara Hamza, Yeni Mehmetli ve Sarı Halil güneyindeki hatta kadar ilerledi. Çaldağı, Haymana yönündeki Yunan taarruzu, Sivri - Çaldağ güney hattında direnen Türk kuvvetleri karşısında başarılı olamadı. Cephenin sol kanadındaki Türk kuvvetleri, şiddetli Yunan saldırıları karşısında Çaldağı hattına kadar çekildi.

30 Ağustos 1921'de Sakarya Meydan Savaşı'nda Düşmanın Durumu

Yunanlıların 30 Ağustos 1921'e kadar uyguladıkları kanatlardan kuşatma harekâtı başarısızlığa uğradı. Bu tarihten sonra Yunanlılar taktik değiştirerek cepheden saldırıyla yarma harekâtına girişmişlerdi. Yapılan kara ve hava keşifleri, Yunan taarruz gücünün Çaldağı ve Haymana bölgesinde yoğunlaştığını gösteriyordu. 5 Eylül 1921'e kadar aralıksız devam eden düşman saldırıları bu tarihte bütün cephede durduruldu. Bu muharebede Türk süvari grubunun düşmanın yan ve gerilerine taarruzu ile düşmanı devamlı olarak gerilerde tedbir almaya zorlaması, Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılmasında büyük etken olmuştu. Düşmanın cepheye kuvvet kaydırması da sonuç vermedi. 22 gün, gece ve gündüz devam eden savaşlarda Sakarya Nehri'nden su yerine kan aktı. Devamlı kaydırmalarla Yunanlıların çevirme harekâtı cephe savaşına dönüştürüldü. Savaşın başlangıcında batıya dönük olan cephe, devamla kaymalarla güneye doğru yönelmişti. Fransızlara karşı tedbir olarak tutulan 2 nci Kolordu dahil bütün Türk kuvvetleri savaşa katılmışlardı. Sonunda Yunan taarruzları gittikçe yavaşlayarak 5 Eylül 1921'de son buldu.

 

(b) Sakarya Meydan Savaşı'nda Türk ve Yunan Kuvvetlerinin Durumu:

 

(I) Savaşa Katılanlar:

Subay

Er

Tüfek Top Makineli Tüfek Süvari Uçak
Türk 6,855 122,186 63,416 81 868 1,309 2
Yunan 3,780 120,000 75,900 286 2,768 1,380 18
 

(II) Kayıplar:

Türk Kuvvetlerinin Kayıpları Yunan Kuvvetlerinin Kayıpları
Şehit Yaralı Ölü Yaralı
3,282 13,868 15,000 25,000
 

(16) Yunan Kuvvetlerinin Geri Çekilişi:

6 - 7 Eylül 1921'de yapılan taarruzi kara keşifleri ve hava keşiflerine göre; Yunanlılar bütün cephelerde tutunmakla beraber bazı birlikleri güney ve batıya doğru hareket halindeydi.

8 Eylül 1921'de Yunan Ordu Komutanının saat 12.20'de Yunan Başbakanı'na çektiği telgrafta özetle "Şimdiye kadar ordunun elinden geleni esirgemediğini bundan sonra harekâtın uzatılmasının tehlikeli olacağını sanlığını belirtip, askeri tedbirleri düzenlemek üzere hükümetin fikrinin açıklanmasını" istedi.

Başbakan Guuaris'in verdiği cevap şöyledir; Size tavsiye etmeyi elzem bulurum ki, her türlü siyasi fikirlerin ve şimdiye kadar güdülen gayenin etkisi altında kalmaksızın yalnız askeri çıkarları göz önünde tutarak kararlarımızı hazırlayın."

Tarafların 7 Eylül 1921 Durumu

            Tarafların 10 Eylül 1921 Durumu

Bu haberleşme sonucu Yunan Küçük Asya Ordusu Komutanının 1 nci Kolorduya verdiği emir dikkati çekicidir. "1 nci Kolordu, cephede pek az kuvvet terk ederek ihtiyat kuvvetlerini geriye alacak ve tahkimatını kuvvetlendirecektir."

Yunanlılar kuvvetlerini yavaşça batı kanadına doğru kaydırıyordu. Sakarya Nehri'nin batı yakasına kuvvet geçirilmekte, yani geri çekilmeye hazırlanmaktaydı. 8 Eylül 1921'de düşmanın bazı küçük birliklerini geriye aldığı görülmekle beraber, esas kuvvetleri yine cephe yakınındaydı. Türk mevzilerinin sağ kanadına doğru kuvvetlerin kaydırılması Yunanlıların taarruz hazırlandığını göstermekteydi. Ancak, alınan esirlerin ifadesine göre; Yunanlıların çok kayıp verdiği anlaşılıyordu. Bu nedenle Yunanlıların kuvvet kaydırması, Sakarya'nın batısına doğru çekildikleri anlamını veriyordu.

9 Eylül 1921 günü Batı Cephesi Komutanlığı karşı taarruz emrini verdi. 10 Eylül'de bütün cephe boyunca yapılan taarruz sonucu sağ kanatta, demiryolunun kuzeyinde başarı sağlandı. Sol kanatta dayanak noktası olan Duatepe, düşmandan geri alındı.

11 Eylül 1921'de sol kanat karşısındaki ikinci Yunan Kolordusu cephe temasını keserek gece yarısı çekilmeye başladı. 12 Eylül günü yapılan keşifler düşmanın kaçtığını gösteriyordu. 13 Eylül günü Yunanlıların tamamen Sakarya'nın batısına geçtiği görülmüştü. Türk birlikleri karşı taarruzla Yunanlıları saldırı öncesi mevzilerine çekilmeye mecbur etti. Bu sebeple 23 Ağustos 1921 tarihinde Yunan taarruzu ile başlayan Sakarya Meydan Savaşı 13 Eylül 1921'de Yunan yenilgisiyle son bulmuş, çarpışmalar 22 gün 21 gece sürmüştür.

 

(17) Kazanılan Meydan Savaşı:

Sakarya Meydan Savaşı'nda elde edilen başarı, kesin zafer habercisi oldu. Bu savaşta Türk kuvvetlerinden 200 subay, 2.000 er şehit olmuş, 812 subay ve 12.000 er yaralanmıştı. Sakarya Savaşı sonunda; 25 kamyon, 180 deve, 1.000 arabalık topçu ve piyade cephanesi, 110 ağır ve hafif makineli tüfek, üç top, iki uçak, dört bot, 500 at ve öküz ele geçmişti. Savaş boyunca Yunan uçakları Ankara'ya kadar gelmiş ve bombardımanda bulunmuş, fakat etkili olamamıştı.

 

(a) Mustafa Kemal'e Mareşallik Rütbesi ve Gazi Unvanı Verilmesi:

Sakarya Meydan Savaşı sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi 19 Eylül 1921 günü yapılan oturumda Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesinin ve Gazi unvanının verilmesini kararlaştırdı.

Mareşal Gazi Mustafa Kemâl

 

(b) Annesinin Tebrik Telgrafı:

    Annesi Zübeyde hanımın oğlu Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesi ve Gazi unvanı verilmesi dolayısıyla gönderdiği tebrik telgrafı şöyleydi.

"Milletin hakkımızdaki bu sevgi ve itimadı, benim kadar kimseyi duygulandıramaz. Kız kardeşinle beraber alnından öperek ve bağrımıza basarak seni tebrik ederiz."

27 Eylül 1921

 

(c) Gazi Mustafa Kemal'in Annesine Cevabı:

Gazi Mustafa Kemal'in annesinin çektiği telgrafa cevabı;

"Benim için dünyevi mükâfatların en yücesi olan tebrikatınızla mesut oldum."

29 Eylül 1921

 

(18) Sakarya Meydan Savaşı'nda Türk Hava Harekâtı:

 

(a) Ankara'ya İntikal:

22 Temmuz 1921'de Hava Kuvvetleri Müdüriyeti 2 nci Uçak Bölüğü ile birlikte Polatlı'ya intikal etti. 4 Ağustos 1921'de Hava Kuvvetleri Müdüriyeti 2 nci Uçak Bölüğünden ayrılarak Ankara'ya yerleşti. 12 Ağustos 1921'de Birleşik Uçak Bölüğü Polatlı'dan Malıköy'e çekildi. Cephe bölüğünü teşkil eden 1 nci Uçak Bölüğünün ağırlıkları ve fazla personeli 4 Ağustos'ta Ankara'ya gönderildi. Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü'nün bulunduğu alana yerleşti. Bu alan 1932 yılına kadar Ankara uçak meydana olarak kullanıldı. Bölük yeni meydanda Fiat Erzurumlu Nafiz–1 ve 2 ve iki Albatros D-III av uçağı ile göreve başladı. Keşif uçaklarına fotoğraf makinesi monte edildi.

13 Ağustos 1921'de Eskişehir'den harekete geçen Yunan kuvvetleri Sakarya'nın batısına geldiğinde, Yunan hava birlikleri 18 uçak ile ileri hat meydanlarına intikal etmişti. Yunan kuvvetlerinin Bozan - Beylikahır-Mahmudiye hattını işgal etmesi üzerine, Batı Cephesi Komutanlığı bir keşif uçuşu yapılmasını istedi. Sivil Pilot Hasan Fehmi 14 Ağustos 1921'de Malıköy meydanından Erzurumlu Nafiz–1 uçağı ile havalandı. Kalkıştan sonra uçak pilotaj hatası sonucu düştü ve parçalandı. İkinci bir uçak kaldırıldı ise de, o da motor arızası nedeniyle mecburi iniş yaptı, böylece emredilen keşif görevi yerine getirilemedi.

15 Ağustos 1921 günü Sivil Pilot Behçet ve Rasıt Üsteğmen Süleyman Sırrı, Erzurumlu Nafiz–2 uçağı ile cephe keşfi için havalandı. Kendilerine Albatros D-III av uçağı refakat ediyordu. Erzurumlu Nafiz–2 keşif uçağı geri dönmedi. Uçak keşiften dönerken motorlarında 2000 metre yükseklikte yangın çıkması sonucu yanarak düştü. Sivil Pilot Behçet ile Rasıt Üsteğmen Süleyman Sırrı şehit oldu. İki değerli ve tecrübeli havacımızın eski bir İtalyan uçağı ile uçarken şehit olmaları büyük kayıptı. Kurtuluş Savaşı'nda uçuşlar esnasında paraşüt mevcut olmadığından kullanılmıyordu. Paraşütün kullanılması Kurtuluş Savaşı'ndan iki yıl sonraya rastlar. İlk iki gün içinde keşif uçakları elden çıkmıştı. Aynı gün keşif uçağına refakat eden Albatros D-III uçağı dönüşte şu raporu verdi. Beylik Köprü-Sarıköy arasında önemli bir Yunan kuvveti olmadığı, Sarıköy - Mihalıçcık yolunda ise küçük bir Yunan birliği olduğu tespit edildi.

  1. Pilot Astsubay Halil
  2. Şehit Rasıt Üsteğmen Sırrı
  3. Yüzbaşı M.Alpagot
  4. Makinist

Bir süre sonra bölükteki mevcut iki av uçağından biri de arıza nedeniyle hizmet dışı kalınca, bölük tek uçak ile hizmetlerini yürütmeye çalışmıştı.

15–23 Ağustos 1921 tarihleri arasında, uygun olmayan hava şartlarına ve yakıt ikmalinde görülen aksaklıklara rağmen, faal tek av uçağı ile sekiz keşif görevi yapılmıştı. Keşifler sonucu Sivrihisar güneyi ile Bellihisar arasında üç tümenden fazla Yunan kuvvetinin ilerlemekte olduğu tespit edilmişti.

21 Ağustos 1921 günü Yunan birliklerinin saat 15.45'de Fellahoğlu köprüsünden geçerek, Sakarya'nın güneyine doğru ilerlediği görülmüştü.

 

(b) Yunan Kuvvetlerinin Taarruz İçin Hazırlanması:

22 Ağustos 1921 günü Bölük Komutanı Yüzbaşı Fazıl'ın yaptığı keşif sonucu: Cephenin sol ileri kanadı olan Çeltik - Küçükhasan arasında bir tümenden fazla Yunan kuvvetinin bulunduğu tespit edilmişti. Bu duruma göre, daha önce tespit edilen güneydeki sekiz Yunan tümeninin yeni bir tümen ile takviye edildiği görülmüştü. Batı Cephesi Komutanlığı bu durumdan endişelenmişti. Gerçekte bu birlikler Yunanlıların geri teşkillerine ait birliklerdi. Yapılan diğer keşifler düşmanın Sakarya'ya saldırıya geçmeye hazırlandığını gösteriyordu.

 

(c) Ele Geçen Yunan Uçağı:

Bu arada Kuşadası civarına mecburi iniş yapan De Havilland–9 tipi Yunan uçağı ele geçirilmişti. Kuşadası bilindiği gibi İtalyan işgali altında idi. Ancak, Türk Jandarması bölgesinin asayişinden sorumluydu. Yunan uçağı ve mürettebatı jandarma tarafından ele geçirilmişti. İtalyan İşgal Komutanlığı uçak ve mürettebatın kendisine verilmesini istiyordu. Türk Jandarma Birliği Komutanı derhal kabul etti ve mürettebatı İtalyanlara verdi. Uçağın gece muhafazasını biz yaparız, yarın alırsınız dedi. O gece emrindeki erler ve halkın yardımı ile uçak Türk bölgesine geçirildi ve sökülerek Muğla'ya getirildi. Bu uçağı cepheye getirmek için, Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Teğmen Hamdi (ÇAYPINAR) önderliğinde bir ekip 27 Temmuz 1921 günü Muğla'ya hareket etti. 9 Ağustos'ta Muğla'ya varıldı. 10–12 gün içinde tamiratı tamamlanan uçak Sivil Pilot Vecihi tarafından 19 Ağustos'ta uçuruldu. Faal olduğu görülen uçak; 21 Ağustos'ta Akşehir'e, 23 Ağustos'ta Ankara'ya uçarak getirildi. Ertesi gün Malıköy'deki Bölük Karargâhına gönderildi. Sakarya Meydan Savaşı'nın devam ettiği 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihleri arasında Cephe Bölüğü 35 keşif uçuşu yapmıştır.

De Havilland DH-9 Uçağı "İsmet"

Yunanlılardan ganimet olarak alınan De Havilland–9 tipi uçağa İsmet adı verildi. Uçak yeni ve iyi durumda olduğu için cephe bölüğünde yararlı hizmetler gördü. 22 gün ve gece süren Sakarya Savaşı boyunca havacılarımız, Yunan ordusunun miktarı ve arazide dağılışı konusunda elde ettiği değerli bilgileri Cephe Komutanlığına zamanında ileterek, önemli bir görevi yerine getirmişti. İsmet adı verilen uçağın savaştaki en büyük hizmeti, keşif raporlarını zamanında ve sıhhatli olarak taşıdığı ismin gerçek sahibine, büyük komutana yetiştirmekti.

 

(d) Hava Keşiflerinin Önemi:

Sakarya Savaşı'nda 120 kilometreye ulaşan cephe karşısındaki düşmanın hareketleri, yönü, yedeklerin bulunduğu yerler, takviye edilen kısımları hava keşfinin dışında öğrenmek mümkün değildi. Bu ulvî hizmet Havacılara nasip oluyordu. Hava keşif raporları, kara keşifleri ve Yunan esirlerinden alınan bilgiler birbirini tamamlar nitelikteydi.

Sakarya Savaşı'nın başladığı 23 Ağustos 1921 günü sol kanattaki Yunan kuvvetlerinin durumunu öğrenmek amacıyla bir hava keşif yapılması emredildi. İnlerkatrancı, Çambaklı, Hacıömeroğlu, Çetlik, Savatlı, Sivri bölgeleri keşfedildi.

23 Ağustos 1921 günü sabah 08.30'da yapılan keşifte; Çambaklı civarında üç Yunan tümeni, Hacıömeroğlu'nda hareket halinde bir tümenden fazla kuvvet ve çok sayıda nakil araçları ve ordugâhların bulunduğu görülmüştü.

24 Ağustos 1921 günü yapılan hava keşfinde; Temurözü deresi doğusunda duran veya yürüyüş halinde beş tümenlik Yunan kuvveti, Çeltik - Hacımusaoğlu yolunda 500 metre uzunluğunda bir Yunan nakliye kolunun kol başı Alahüseyin'e varmıştı. Keşif sonucu, Ilıca Deresi güneyinde bulunan 5 – 6 tümenlik esas Yunan kuvvetlerinin ilerlemekte olduğu görülmüştü.

25 – 29 Ağustos 1921 günleri arasında devam eden savaş süresince Yunan mevzileri keşfedilmiş ve belirlenen hedeflere makineli tüfek ve bomba ateşiyle taarruz edilmişti. 50 kadar Yunan uçağının katıldığı bu savaşta, Yunan havacıları isteksiz davranıyordu. Türk havacıları ile ellerindeki İzmir isimli bir av ve Yunanlılardan alınan De Havilland–9 keşif uçağı ile savaşta büyük başarı göstermişlerdi.

25 Ağustos 1921'de Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Teğmen Hamdi Yunanlılardan ganimet olarak alınan İsmet uçağı ile yaptıkları iki keşif görevinde düşman mevzilerini de bombaladılar. İzmir isimli Albatros D-III uçağı arızalı olduğu için o gün uçmamıştı. Sivil Pilot Hayri ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri de İsmet uçağı ile üçüncü bir çıkış daha yaptılar. Aynı gün üç Yunan uçağının kendi mevzilerinde uçuş yaptığı görülmüş, fakat uçakların savaşa katılmak konusunda isteksiz oldukları tespit edilmişti.

26 Ağustos 1921'de Sivil Pilot Hayrettin ve Bahattin, İsmet uçağı ile çıktıkları keşif uçuşunda elde ettikleri bilgileri cephe komutanlığına ilettiler. Uçak yeniden uçuşa hazırlandı. Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri, Yunan birliklerinin bir gün evvelki durum değişikliklerini izlemek amacıyla havalandı. Yunan yedek birliklerinin ön saflarda savaşa girdiği tespit edildi. Yunan birlikleri ve önemli hedefler Rasıt Üsteğmen Hasan Basri tarafından bombalandı.

Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri'nin 27 Ağustos 1921 günü sabah yaptıkları keşif uçuşunda; Yunan birliklerinin doğu yönünde devamlı olarak ön hatlara doğru aktığını tespit ettiler. Yunanlılar Polatlı'nın Batı ve Güney sırtlarını aşıp taarruza geçiyordu. Öğleden sonra aynı ekip ikinci bir görev uçuşu daha yapmış ve düşmanı bombalamıştı.