1. PİSTON MOTORUN
BULUNUŞU: |
Piston ve silindir ilk
olarak buhar gücüyle çalışan
motorun bulunmasından sonra
görülmüştür. 1765 yılında
James Watt (1736–1819), buhar gücüyle çalışan pistonun
ileri–geri veya aşağı–yukarı hareketi nedeniyle
meydana gelen aşırı ısınmanın soğutulmasını ve pistonun
krank milini ekseni etrafında döndürecek şekilde
çalışmasını başarmıştı. |
Bir asır sonra, 1876’da
Alman mucit makine
mühendisi Nicolaus Otto ve Gottlieb Daimler ateşleme ve yanmanın
silindir içinde yapıldığı, benzinle çalışan, günümüzdeki
otomobil motorunun ilk örneğini yaptı. Benzinle
çalışan bu motor; buhar motoruna göre çok hafif,
daha güvenli, çalıştırılması ve kullanılması daha
kolaydı. |
2. PİSTON MOTORUN ÇALIŞMASI: |
Piston silindir içinde
aşağı–yukarı hareket
eder. Bu hareket piston
kolu ile krank miline
aktarılır ve krank
milinin ekseni etrafında
dönmesini sağlar. |
|
4 Zamanlı İçten
Yanmalı Piston Motorun Bir Silindirinde Bulunan Parçalar
|
|
|
1 |
Benzin-Hava karışımı girişi |
2 |
Sıkıştırma |
3 |
Yanma (Güç) |
4 |
Eksoz çıkışı |
|
|
4
Zamanlı
İçten
Yanmalı
Motorun
Çalışması
|
|
Bir motorda gücün
sağlanması dört aşamada
gerçekleşir. |
Birinci aşama: Piston
silindirin üst
seviyesinden aşağıya
doğru hareket etmeye
başladığında emme supabı
açılarak yanma odasına
benzin / hava karışımı
alınır. |
İkinci aşama: Emme
supabı kapandıktan sonra
piston yukarı hareket
ederek benzin / hava
karışımını sıkıştırır. |
Üçüncü aşama:
Sıkıştırmanın en üst
seviyesinde bujinin
çıkardığı kıvılcımla
benzin / hava karışımı
ateşlenir. Benzin / hava
karışımın yanmasıyla
meydana gelen genleşme
nedeniyle piston hızlı
aşağı hareket eder. |
Dördüncü aşama: Piston
tekrar yukarı harekete
başladığında eksoz supabı
açılarak yanmış karışım dışarı atılır. |
Bu şekilde çalışan
motorlar, dört
zamanlı motor olarak
adlandırılır. |
Aşağıdaki hava
soğutmalı radyal
uçak motoru
örneğinde,
pistonların ve krank
milinin konumu ile
hareketleri
görülmektedir. |
|
Krank
Mili Hareketli
Radyal Motor
Kesiti |
|
|
Silindirleri
Karşılıklı
Dizilmiş
Inline
Motorda
Manyetolar,
Bujiler
Ve
Bağlantıları |
|
3. UÇAK PİSTON MOTORLARINDA KULLANILAN YAKIT: |
Uçak piston
motorlarında
benzinin formüle
edilmesiyle elde
edilen ve havacılık
benzini (Avaition gasoline
“AVGAS”) olarak adlandırılan yüksek oktanlı (80/87,
91/96, 100 LL, 100/130, 108/135, 115/145) yakıt
kullanılır. AVGAS, farklı bir formüle sahip olduğundan
jet motorlarında kullanılan yakıtla karıştırılmamalıdır.
|
AVGAS’daki az ve çok uçucu bileşenlerin oranı
otomobillerde kullanılan benzine göre daha azdır.
Bu özellik, yüksek irtifada yapılan uçuşlar için
önemlidir. |
AVGAS, benzinin yanma hızını azaltmak için belirli
oranda kurşun tetra–ethly içerir. İçerdiği kurşun
tetra–ethly oranına göre: |
– AVGAS 80/87: Sadece sıkıştırma oranı düşük motorlarda
kullanılır ve 4.5 litrede en fazla 0.5 gram kurşun
tetra–ethly bulunur. |
– AVGAS 100/130: Yüksek oktanlı havacılık benzinidir.
4.5 litrede en fazla 4 gram veya 1 litrede en fazla
1,12 Gram kurşun tetra–ethly bulunur. |
– AVGAS 100 LL (Low Lead): 4,5 litrede en fazla 2
gram veya 1 litrede en fazla 0.56 gram kurşun tetra–ethly
bulunur. En çok kullanılan havacılık benzinidir. |
– AVGAS 115/145: Genellikle askeri havacılıkta kullanılır. |
Pilotların ve
bakım ekibinin
yakıtın cinsini
tanıması için AVGAS özel bir boya renklendirilir. |
AVGAS 80/87 kırmızı, AVGAS 100/130 yeşil ve AVGAS
100LL mavi renklidir. |
James Watt piston motoru buharla
çalıştırmayı başardığında bu makinenin meydana getirdiği
gücü tanımlama gereğini duydu. Bu tanımlamayı yapabilmesi
için atın yaptığı çalışmayı esas aldı. James Watt;
normal şartlarda bir atın değirmende buğday ve mısır
gibi hububatları öğütmek için 75,4 feet’lik bir
çember (24 feet çap) etrafında döndüğünü gözlemleyerek,
180 pound değerinde iş yaptığını hesapladı. Ancak
bulduğu bu değer tek başına bir anlam taşımıyordu.
Çünkü bu işin ne kadar bir sürede yapıldığını hesaplamamıştı.
Daha sonra yaptığı çalışmalarda atın 75,4 feet’i
1 dakikada 2,4 kez kat ettiğini ve 1 dakikadaki
hızını 181 feet olarak hesapladı. Buradan 180 x
181 = 32.580 libre – dakika sonucuna ulaştı ve bu
sonucu 33.000 olarak kabul etti. Günümüzde de kullanılan
aşağıdaki formülü buldu. |
1
Beygir
Gücü
=
33.000
libre
.
feet
/
dakika |
|
Ancak, daha sonraki
yıllarda yapılan
hesaplamalarda;
formül değerinin,
normal bir atın
yaptığı işten % 50
daha fazla olduğu
saptanmıştır. |
Formülde; 33.000
libre’lik bir
kütleyi, 1
dakikada, 1 feet yüksekliğe çıkarmak için harcanan enerji,
1 Beygir Gücü olarak tanımlanır. Günümüzde de İngiliz
ölçü birimi olan bu formül kullanılmaktadır. |
Metrik sistemde:
1 kilowatt = 102 kg.- m / saniye,
|
1 Beygir gücü =
0.746 kw (76.04 kg.-m / saniye)’dır. |
Piston motorda
beygir gücünün
artması, yanma
odasının hacmi
ve silindir
sayısı ile doğru
orantılıdır. |
5. UÇAK VE PİSTON
MOTORLAR: |
Piston motor
uçakta ilk defa
Wright kardeşler
tarafından
kullanıldı.
“Uçan makine”nin
planlarını
yaptıklarında;
ileri çekici
kuvveti elde
etmek için
yüksek hızda
dönen
pervanelerin
gerekli olduğunu
ve bunun da
ancak bir
motorla
yapılabileceğini
anladılar.
Wright
kardeşlerin
yaptıkları
çalışmalarda;
iki pervaneyi
döndürecek, 82
kilogramı
geçmeyecek ve en
az 8 beygir gücü
(6 kilowatt) özelliklerinde bir motorun gerekli olduğunu
hesaplamışlardı. Ancak, mevcut motorlar otomobil
için üretildiklerinden yaptıkları tasarıma uygun
bir motor bulamamışlardı. |
Planlamalarına
uygun motor
üretimi için
fabrikalara
yaptıkları
girişimlerden
bir sonuç
çıkmayınca,
kendi
motorlarını
yapmaya karar
verdiler.
Yetenekli bir
teknisyen olan
Charles Taylor,
Wright
kardeşlerin
tasarımına uygun
bir motor
yapmayı
başarmıştı. |
“Uçan makine”
için bir buçuk
ayda yapılan
motor; düz bir
hat üzerinde ve
dört silindirli,
3,294
santimetreküp
hacminde, 91
kilogram ve 12,5
beygir gücü (9,3 kilowatt) özelliklerine
sahipti. Gaz kolu olmadığı için motor azami devirde
çalışıyordu. |
|
Charles Taylor'un
"Uçan Makine" için yaptığı motor
|
|
Wright
kardeşlerin
17 Aralık
1903’de
motorlu bir
uçakla
gerçekleştirdikleri
ilk uçuşun
ardından
Amerika
Birleşik
Devletleri
ile
Avrupa’da
uçağın keşif
(göz–fotoğraf
keşfi) /
bombardıman
görevlerini
yapabileceği
ve askeri
açıdan büyük
yararlar
sağlayacağı
çok çabuk
anlaşılmıştı.
Bu tarihe
kadar
yapılan
savaşlarda,
düşmanın ön
cephedeki
konumu ve
faaliyetleri
sabit bir
noktadan
yükseltilen
balonla
sınırlı bir
uzaklığa
kadar
yapılabiliyor,
cephe
gerisindeki
yedek
birliklerin
durumu ve
lojistik
faaliyetler
gibi çok
önemli
bilgiler
ajanlar
aracılığıyla
oldukça
sınırlı
düzeyde
sağlanabiliyordu. |
20 nci
Yüzyılın ilk
yıllarında
yapılan uçak
motorları
basit ve
beygir gücü
düşüktü.
Sonraki
yıllarda
Amerika
Birleşik
Devletleri,
İngiltere,
Fransa,
Almanya,
İtalya ve
Rusya daha
gelişmiş
uçak
motorlarını
üretmeye
başladı. |
Pistonlu
uçak
motorları
üretilmeden
önce birçok
etken
dikkate
alınır. Bu
etkenler;
hafif
olması, en
az düzeyde
geri
sürükleyici
kuvvet
oluşturması,
uçağı
havalandıracak
ve uçuracak
güçte
olması,
çalışmasının
güvenilirliği
ve bakımının
kolay
yapılmasıdır. |
Uçak
motorlarında
azami güç,
kalkış
sırasında
birkaç
dakika
kullanılır.
Güvenli
irtifaya
çıkıncaya
kadar veya
planlanan
irtifaya
tırmanışta
devir biraz
düşürülür ve
seyahat
hızında
çoğunlukla
azami gücün
%65 ile
%75’i
kullanılır. |
Uçak motoru
üretilirken
bütün bu
etkenler ve
kullanım
özellikleri
dikkate
alınır. |
Pistonlu
uçak
motorları;
silindirleri
düz bir hat
üzerinde
sıralı
(inline),
“V” veya
silindirleri
bir daire
oluşturacak
(radial) şekilde üretilir.
Radyal motorlar içten yanmalı, krank mili sabit
silindirleri dönen (rotary) ve krank mili hareketli
silindirleri sabit olmak üzere iki grupta sınıflandırılmaktadır. |
Rotary
(krank mili
sabit,
silindirleri
dönen)
motorlar, 20
nci Yüzyılın
başlarında
yaygın
olarak
kullanılan
bir motor
türüydü ve
basit bir
yapısı
vardı.
Beygir gücü
az
olduğundan
silindirler
ekseni
etrafında
düşük
devirde
dönüyor,
düzgün ve
sarsıntısız
çalışıyordu. |
İlk
rotary
motorun
planları Stephen Balzer tarafından
yapılmıştı. 100 beygir gücünde (75 Kilowatt) olan
bu motor hava soğutmalı olmasına rağmen, silindir
çevresinde soğutma kanalları yoktu. Ayrıca çok karmaşık
bir yapıya sahipti ve üretimi pahalıydı. Stephen
Balzer bu motorun planlarını 1899 yılında çizmeye
başlamıştı. |
1908
yılında Lauren Seguin bu motoru geliştirerek
Gnome motorunun planlarını çizdi. İlk Gnom motoru
beş silindirli, 50 beygir (37 Kilowatt) gücündeydi.
Sonraki yıllarda yedi silindir 50 beygir gücü (37
Kilowatt), 80 beygir gücü (60 Kilowatt) ve 110 beygir
gücünde (80 Kilowatt) motorlar üretilmişti. |
|
Le Rhone 9-C
Rotary Motor
|
|
Motorun
dönmesi
nedeniyle
benzin
silindirlere,
silindirdeki
valfın
açılmasıyla
krank
milindeki
boşluktan
gidiyordu.
Bu
motorlarda
gaz kolu
bulunmadığından
çalıştırmadan
sonra
pervane
en
yüksek
devre
çıkıyordu.
İniş
esnasında
pilot
ateşlemeyi
keserek
ve
açarak
motoru
durma
noktasına
yakın
bir
durumda
çalıştırıyor,
inişi bu
şekilde
yapıyordu. |
Birinci
Dünya
Savaşı
sırasında Sopwith Camel, Fokker
E–1 ve Nieuport–28 uçaklarında rotary motorlar kullanılmıştı. |
Birinci
Dünya
Savaşı’ndan
sonraki
yıllarda
uçakların
gelişmesine
paralel
olarak
daha
fazla
beygir
gücü
gerekmekteydi.
Bu durum
motorlardaki
yanma
odalarının
hacminin
büyümesi
ve
silindir
sayısının
artması
demekti.
Silindir
sayısının
çoğalması
nedeni
ile
motor
ağırlığının
büyümesi
ve
merkezkaç
kuvvetinin
fazlalaşması,
dönen
motoru
büyük
sarsıntılar
nedeniyle
kopma
noktasına
getirmişti.
Bu
olumsuzluklardan
dolayı
rotary
motorlarının
yapımına
son
verilmiş
ve
silindirleri
sabit,
krank
milinin
ekseni
etrafında
döndüğü
radyal
motorların
üretimine
geçilmişti. |
Radyal
motorlar
da içten
yanmalı
olarak
sınıflandırılmakta
ve
çoğunlukla
uçaklarda
kullanılmaktadır.
Silindirler
rotary
motorlarda
olduğu
gibi
krank
milinin
etrafında
bir
daire
oluşturacak
şekilde
dizilmiştir.
Her
silindirdeki
pistonun
hareketi,
piston
kolu ile
krank
miline
aktarılmakta
ve krank
milinin
ekseni
etrafında
dönmesi
sağlanmaktadır.
Ayrıca
karbüratör
ve gaz
kolu
bulunduğundan,
motorun
devri
istenen
şekilde
ayarlanabilmektedir. |
|
Hava
Soğutmalı Radyal Uçak Motoru
|
|
|
Hava
Soğutmalı
Radyal Uçak Motoru |
|
Fazla
güç
gerektiren
ve
bu
nedenle
silindir
sayısı
çok
olan
radyal
motorların,
silindirleri
düz
bir
hat
üzerinde
sıralı
motorlara
göre
iki
önemli
üstünlüğü
vardır.
Birincisi
bütün
silindirlerin
motorun
ön
kısmında
yer
alması,
ikincisi
ise
hava
akımının
doğrudan
alınması
ile
iyi
bir
soğutma
sağlanmasıdır.
Yüksek
irtifa
uçuşu
yapan
uçakların
motorlarında
soğumayı
sağlayan
hava
akışı;
uçulan
irtifadaki
ısı
dikkate
alınarak,
motorun
arka
bölümünde
bulunan
kapakları
açıp
kapayan
mekanik
bir
sistem
yardımıyla
pilot
tarafından
ayarlanır
ve
motor
ısısı
göstergeden
kontrol
edilir. |
Eğer
motor
aşırı
düzeyde
ısınırsa,
güç
kaybı
meydana
gelir
ve
bu
durum
bir
süre
sonra
silindirlerin
çatlamasına,
sonunda
motorun
durmasına
neden
olur. |
Radyal
motorlar
ağırlık
/
güç
oranı
ve
güvenirliğine
ek
olarak
darbelere
karşı
da
çok
dirençlidir. |
1935
yılından
sonra
yüksek
süratli
uçaklarda
güçlü
ve
güvenilir
Daimler–Benz DB 601 ve Rolls Royce Merlin gibi yeni nesil inline
motorlar görülmeye başlandı. İkinci Dünya Savaşı’ndaki
av uçaklarında her iki motor tipi de kullanılmıştır.
Örnek olarak; Alman Focke–Wulf Fw–190 av uçağının
motoru radyal, İngiliz Spitfire av uçağının motoru
inline’dı. |
|
Rolls Royce Merlin
Inline Motoru
|
|
Radyal
motorlar
kullanım
ve
yapım
özelliği
nedeniyle
gelişen
teknolojiye
paralel
olarak
kendini
sürekli
yenileyerek
varlığını
sürdürmüş,
inline
motorlar
ise
İkinci
Dünya
Savaşı’ndan
sonra
hızlı
bir
şekilde
gözden
kaybolmuştur. |
Inline motorlar günümüzde sadece hafif uçaklarda
kullanılmaktadır. |
Hazırlayan: Ercan ÇETİNERLER |
Kaynak: Kaynaklar / Yurtdışı /
Sıra No.: 24 |
|
|