1. KIBRIS ADASININ COĞRAFİ
ÖZELLİKLERİ: |
Kıbrıs adası; Akdeniz’in
Sicilya ve Sardunya’dan
sonra üçüncü büyük adasıdır.
|
Ada; doğu-batı istikametinde
(Karpas Burnu-Arnavut Burnu) 227 km., uzunluğunda, kuzey-güney
istikametinde (Kormacit Burnu-Doğan Burnu) 97 kilometre
genişliğinde, 9125 kilometrekare yüzölçümündedir. |
Adanın kuzeyinde Beşparmak
(1024 metre ), güneyinde Torodos (Olimpos
Tepesi 1951metre) dağları bölgenin başlıca su kaynaklarıdır. Bu iki
yükseltinin arasında verimli Mesarya ovası doğu-batı
istikametinde uzanır. |
Adanın Rum bölgesinde
650.000, KKTC bölgesinde
195.000, nüfus barınır. KKTC
bölgesinde, az miktarda Maronit ve Rum olup, güneyinde Rum
ve Yunanlılar ile 15.000 kadar Rus, 5.000 İngiliz ve
Amerikalılar, 10.000 civarında Ermeniler, Latinler,
Maronitler, Araplar ve diğer azınlıklar yaşar. |
Adanın; 3242 km² (%35) Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, |
5510 km² (%59.5) Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi'nin, |
356 km²( %2.8) İngiliz üsler
bölgesi –Ağratur ve Dikelya, |
243 km² (%2.7) ara bölgedir. |
Adanın müşterek başkenti Lefkoşe olup, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bölgesinde
askeri maksatlar içinde kullanılabilecek iki adet, Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi bölgesinde; yedi adet hava alanı vardır.
Lefkoşa hava alanı, ara bölgede olup, uluslararası hava
trafiğine kapalıdır. Adanın tamamında beş adet liman vardır. |
|
Fotoğraf: Wikipedia |
|
Ada, Jüstinyen zamanında Roma İmparatorluğu'na bağlanmış, haçlı seferlerinde
Latinlerin kontrolüne girmiştir. Araplar, Cenevizliler, Venedikliler, Malta
şövalyeleri, Papalık devleti dahil pek çok ülkenin yönetiminde kalmıştır. |
Ancak hiç bir zaman Yunan
egemenliğinde bulunmamıştır. |
Ada Osmanlılar tarafından
1571 yılında padişah İkinci
Selim zamanında, sadrazam
Lala Mustafa Paşa'nın bir
yılı aşkın bir askeri
harekatı ile ele geçirilmiş
ve 80.000 şehit verilmiştir. |
Osmanlılar adayı ele
geçirdikten sonra; başta
Konya olmak üzere Karaman,
Mersin, Antalya gibi Akdeniz
ve İç Anadolu Bölgesi'nden,
vasıflı sanatkâr, çiftçi ve
ustalardan oluşan aileler
adaya iskân edilerek, adanın
sosyal yapısı ve iktisadi
gücü takviye edilmiştir. |
Ada; 1877-1878
Osmanlı-Rus harbinde
yenilgiye uğrayan
Osmanlı
İmparatorluğu'nun içinde
bulunduğu kötü
koşullardan istifade
eden İngiltere, Rusların
İstanbul ve Çanakkale
Boğazlarını ele geçirme
tehlikesine karşı
Osmanlı İmparatorluğu'nu
desteklemek maksadıyla 4
Haziran 1878’de geçici
olarak adanın yönetimini
devralmıştır. Bu anlaşma
imzalandığında 40 günlük
sadrazam olan Mehmet
Sadık Paşa görevden
azledilmiş, yerine
Mütercim Rüştü Paşa
sadrazam yapılmıştı. Ada
307 sene Osmanlı
egemenliğinde kalmıştır. |
3. ADANIN STRATEJİK
ÖNEMİ:
|
Kıbrıs adası;
tarih boyunca
Doğu Akdeniz'i
kontrol etmek
isteyen
devletlerin
hedefi olmuştur. |
Büyük
önderimiz
Gazi Mustafa Kemâl;
güneyde yapılan bir askeri tatbikat esnasında
etrafında bulunan subaylara “Türkiye’nin yeniden işgâl
edildiğini ve Türk kuvvetlerinin sadece bu bölgede
mukavemet ettiğini farz edelim. İkmal yollarımız
ve imkânlarımız nelerdir? sorusunu sorar, subaylar
birçok görüş ve düşünceler ileri sürerler, Atatürk,
hepsini sabırla dinler, sonra, elini haritaya uzatır ve
Kıbrıs’ı işaret ederek, “ .. efendiler, Kıbrıs düşman
elinde bulunduğu sürece, bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat
ediniz. Bu ada bizim için önemlidir.” der. Bu gün de bu stratejik
öneminden hiçbir şey kaybetmemiştir. |
İskenderun
Körfezi
petrol
terminali,
Anadolu'nun
güney
sahilleri
Suriye,
Lübnan,
Filistin,
Mısır
Süveyş
Kanalı
dahil
orta
doğu ve
ön
Asya'yı
kontrol
edecek,
hava,
deniz
imkân ve
kabiliyetleri
ile
elektronik
dinleme,
istihbarat
ve kara
harekatları
için bir
yığınak
ve üs
bölgesidir.
Adada
konuşlanan
uçak,
güdümlü
füze ve
uzun
menzilli
balistik
füzelerle
Ortadoğu-Basra
Körfezi,
Kızıldeniz,
Afrika
boynuzu,
Doğu
Akdeniz,
Ege ve
Anadolu'nun
tamamı
Kıbrıs'ın
etki,
tepki ve
ilgi
alanı
içindedir. |
Kıbrıs
adası,
Türkiye’nin
nefes
borusudur.
bu
boğaz
kapandığı
zaman
boğuluruz.
Doğu
Akdeniz'de
bir
uçak
gemisi
gibi
varlığının
daima
dikkate
alınması
gerekli
bir
stratejik
yerdir.
|
Adanın
çevresindeki
ülkelere
uzunluğu;
Türkiye
-
Anamur'a
71
kilometre
olup
en
yakın
ülke
Türkiye'dir.
En
uzak
olanı
da
Yunanistan
olup,
900
kilometredir. |
Adanın
çevre
ülkelere
uzaklığı;
hava
ve
deniz
harekâtı
ile
karada
üslenen
uzun
menzilli
silahların
kullanılmasında,
kara
kuvvetlerinin
amfibi
harekatı,
kıyı
değiştirme
harekâtı,
üs
ve
yığınak
yapma
ve
askeri
harekâtları
başarıya
ulaştırma
açısından
çok
önemlidir. |
Ekonomik
açıdan;
orta
doğu
pazarına
girmek
için
Kıbrıs
adası
bir
ara
istasyondur.
Politik
ve
psikolojik
açıdan
tüm
bölge
ülkeleri
için
önemlidir.
Kıbrıs
çevresindeki
ülkeler
adanın
bir
hasım
gücün
kontrolünde
bulunmaması
için
son
derece
duyarlılık
gösterirler. |
4.
KIBRIS
CUMHURİYETİ
KURULUŞ
AŞAMALARI: |
İngiltere;
sömürgelerini
tasfiye
edip
ağır
mali
külfetlerden
kurtulmak
istediği
zaman;
Kıbrıs
adasının
devri
işlemine
de
aşamalı
olarak
başlamıştır. |
1955
yılında,
İngiltere'nin
Kıbrıs'tan
çekileceğini
deklare
etmesi
üzerine
adanın
normalde
esas
sahibi
olan
Osmanlı'nın
borçları
dahil
tüm
mirasını
devralan
Türkiye
Cumhuriyeti'ne
teslim
edilmesi
gerekirdi.
Bu
mümkün
olmadı. |
İngiltere,
Türk-
Rum
ihtilafını
kontrol
altına
alamadığı
için
1959-1960’da
İngiltere-Türkiye-Yunanistan
üç
garantör
ülke
olarak
Londra
ve Zürih
Antlaşmaları'yla
iki
toplumlu
Kıbrıs
Cumhuriyeti'ni
kurdular. |
Cumhuriyetin
Cumhurbaşkanı
Rum,
yardımcısı
Türk, 10
kişilik
bakanlar
kurulunun
7’si Rum
3’ü Türk
olacak
şekilde
dili,
dini,
kültürü,
farklı
bir
devlet
yaratıldı. |
Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin
kuruluş
felsefesi;
|
Türk ve
Rumlar
arasında
iki ayrı
ırk, dil
ve din
farkı
bilinerek,
iyi
niyet
esasına
dayanan
ve
beraber
yaşama
arzusunu
samimiyetle
isteyecek
insanların
bir
devleti
olarak
kurulmuştu. |
Bilindiği
üzere; barış
adaletle
sağlanır,
adalet de
bir devletin
meyvesidir.
Devlet ise
toplumun bir
ürünüdür. |
Toplum
karşılıklı rıza
ile oluşur.
Kıbrıs'ta bu
değerlerin hiç
birisi işlerlik
kazanmamıştır. |
1974 yılında
Kıbrıs
Cumhuriyeti'ni
ortadan kaldıran
Rum- Yunan
işbirliğinin
sebep olduğu
hadiseler
karşısında
garantörlük
hakkımızı
kullanarak
yaptığımız
askeri harekâtta
714 civarında
şehit vererek
adada akan kanı
durdurduk. |
Türk toplumunu imha olmaktan
kurtardık, dağınık olan ve
gettolarda yaşamaya mahkum
edilmiş soydaşlarımızı
adanın kuzeyinde toplamak
suretiyle Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti'ni kurduk. |
Adaya huzur getirdik
adanın %35'ni kontrol
altına aldık. Aslında;
Kıbrıs Cumhuriyeti
kurulurken, 1923'de
Lozan'da tesis edilen
Türk ve Yunan dengesinin
bozulmamasına, Kıbrıs'ın
Türk ve Yunan
devletlerinden birisinin
egemenliğine veya
ilhakına imkan
vermeyecek şekilde
kurulan Türk-Yunan
dengesine dikkat
edilmiştir. |
Bu ihtilafta
İngiltere adanın
%2.8'ni (356km²)
kontrolü altına
alarak bu gün de
adanın tamamı
üzerinde; hukuki,
siyasi, askeri ve
ekonomik statüsünde
söz sahibi olmaya
devam ediyor. |
Kıbrıs kuruluş
anlaşmaları, 1960’da
Kıbrıs Cumhuriyeti
kuruluş felsefesi
Lozan’da 1923’te
kurulan Türk - Yunan
dengesine
dayanmaktadır. %60
Rum, %40 Türk
güvenlik güç
dengesiyle
kurulmuştur. |
Kıbrıs'la ilgili
1959-1960 Londra ve
Zürih anlaşmaları,
Türkiye, Yunanistan,
İngiltere, Kıbrıs
Türk ve Rum
toplumlarından
oluşan beş taraf
arasında
imzalanmıştır. Bu
anlaşmalar, Ada’daki
iki toplum arasında
olduğu kadar,
bölgede barış ve
istikrarın
korunmasını teminen Türkiye ve Yunanistan
arasında bir denge tesis etmiştir. |
1960 anlaşmaları
Ada’daki iki tarafın
siyasi ve hukuki
eşitliğini tescil
etmiş, Kıbrıs Türk
ve Rum toplumlarını
1960 Cumhuriyeti’nin
iki kurucu ortağı
haline getirmiştir. |
Bu çerçevede, Ada’da
egemen üsler
bulunduran
İngiltere’nin
yanında, Türkiye ve
Yunanistan’a
garantör devletler
ve iki anavatan
olarak Kıbrıs’ta
kurulan iç ve dış
dengenin korunması
için eşit hak ve
sorumluluk
tanınmıştır. |
1960 da kurulan
ortak devletin 1963
yılında Rumlarca
silah zoruyla
yıkılmasından bu
yana, Ada’nın tümünü
temsil etmeye
yetkili tek bir
devlet, hükümet ve
Parlamento mevcut
değildir. Bu gün
Kıbrıs’ta iki ayrı
egemen halk ve
bunların oluşturduğu
iki ayrı demokratik
sistem, iki ayrı
hukuki düzen ve iki
ayrı devlet
mevcuttur. |
Güney Kıbrıs’taki
yönetim sadece Rum
tarafının
hükümetidir. Kıbrıs
Rumlarının kendi
yıktıkları
ortaklığın unvan ve
sıfatlarına sahip
çıkma iddiaları
kendilerine
meşruiyet
kazandırmaz.
Kıbrıs’ta 38 yıldır
süregelen
çözümsüzlüğün
temelinde, Kıbrıs
Rum tarafının
gayrimeşru sıfat ve
iddialarını sürdürme
çabası yatmaktadır.
İki tarafın serbest
iradeleri ile bir
siyasi çözüme
ulaşılıncaya kadar,
taraflardan birinin
Kıbrıs adına
uluslararası hukuki
ve siyasi sonuçlar
doğuracak
tasarruflarda
bulunması yasal ve
meşru olmadığı gibi
mümkün de değildir. |
6. 24 ARALIK 1963
KATLİAMI "KANLI
NOEL":
|
Kıbrıs Rumlarının,
Kıbrıs Anayasası'nı
değiştirerek
Türklerin
yönetimdeki
haklarını elde etmek
ve durumu kendi
lehlerine çevirmek
için yaptıkları
başvurusu
reddedilmişti. Bunun
üzerine Rumlar, çok
önceden hazırlamış
oldukları "Akritas
Planı"nı 21 Aralık 1963'de uygulamaya koydular. Plân,
EOKA liderlerinden Polikarpos Yorgacis tarafından
uygulanmaya başlandı. Rumların en önemli hedefleri
arasında yer alan Lefkoşe'ye gitmek için engel olarak
gördükleri Küçükkaymaklı'ya 22 Aralık 1963'de saldırıya
geçtiler. Türk evlerine giren Rumlar, çocuk - kadın -
yaşlı ayırımı yapmaksızın Türkleri ya rehin aldılar, ya
da katlettiler. 24 Aralık 1963'de Lefkoşa'da Türk Alay
Komutanlığı'nda görev yapan Tbp.Bnb. Nihat İlhan'ın
evine giren Rumlar, banyo küveti içine saklanan eşi ve
üç oğlunu hunharca vurarak şehit ettiler. Hafızalardan
hiç bir zaman silinmeyecek katliamın gerçekleştiği ev
günümüzde "Barbarlık Müzesi" olarak korunmaktadır. |
|
Tbp
.Bnb.Nihat
İlhan'ın Banyo Küveti İçinde Şehit Edilen Eşi ve Üç Oğlu
|
|
Rumların başında
bulunan Nikos Sampson'a bağlı çeteler kadın-erkek, çocuk-yaşlı
ayırımı yapmaksızın Türkleri katletti. 203 köyden kaçan Türkler belli
bölgelerde toplanarak katliamdan zor kurtuldular. Bu katliamlarda Kıbrıs
Türkleri 92 şehit, 475 yaralı
vermiş ve çok sayıda kişi de kaybolmuştu.
Durumun daha da kötüye gitmesi üzerine, Türk Hava Kuvvetleri'ne ait uçaklar 25
Aralık 1963'de Lefkoşe üzerinde alçak irtifadan uyarı uçuşu yapmışlar ve katliamı
durdurmuşlardı. Rumların Aralık 1963'de yaptığı bu katliamlar tarihe "Kanlı
Noel" olarak geçmiştir. Ada'da Rumların devamlı olarak çıkardığı
huzursuzluklar Kıbrıs Barış Harekâtı'nın başladığı 20 Temmuz 1974 tarihine kadar
devam etmişti. |
7. KIBRIS BARIŞ
HAREKÂTI ÖNCESİ
MEYDANA GELEN
OLAYLAR:
|
15 Temmuz 1974'de Nikos Sampson askeri darbe yaparak Kıbrıs Devlet Başkanı olan
Başpiskopos Makaryos'u devirmişti. Darbenin amacı, yönetimi ele geçirerek,
idealleri olan enosisi gerçekleştirmekti. Böylece Ada Yunanistan'a ilhak edilmiş
olacaktı. Bu olayı
çok seri bir şekilde
değerlendiren
Başbakan Bülent
Ecevit, garantör üç
ülkeden biri olan
İngiltere'ye gitmiş
ve görüşmelerini
yaptıktan sonra çok
kısa bir sürede
Türkiye'ye dönmüştü.
Türkiye Cumhuriyeti,
garantör devlet
olarak Kıbrıs'a
müdahale etme
kararını almış ve bu
karar hemen
uygulamaya
başlanmıştı.
|
8. 1974 YILI TEMMUZ
AYINDA YAPILAN HAVA
HAREKÂTLARI:
|
Harekât Öncesi
Yapılan
Hazırlıklar: |
Türk Ordusu
yüksek seviyede
alarm durumuna
geçmiş ve bazı
hava
birliklerinin
yerleri
değiştirilmişti. Çiğli'de bulunan 122 nci Pilot Eğitim Filosu'nun T - 37C
uçakları Cumaovası'na, Mürted'de bulunan 142 nci Filo Balıkesir'e, 152 nci
Gündüz Önleme F-5A Filosu Merzifon'dan Yenişehir'e;
Diyarbakır'da
konuşlu 181 nci F-100C Bombardıman Filosu
Antalya'ya ve 184 ncü Keşif
Filosu İncirlik'e, Mürted'deki 182 nci F-102A Filosu Balıkesir'e,
Balıkesir'deki 191 nci F-104G Filosu Mürted'e, Bandırma'da konuşlu 301 nci S-2E deniz gözetleme Filosu Antalya'ya intikal etti. Aynı zamanda mobil radarlar
Kıbrıs'ın karşısında olacak şekilde Türkiye'nin güney kıyılarına konuşlandı.
|
İngiltere'nin
meydana
gelen
durumun
normale
dönmesi için
yaptığı
girişimleri
bir sonuç
vermeyince,
heyecanlı
bekleyiş
sona erdi ve
Türkiye
Kıbrıs
Türklerinin
haklarını
korumak için
20 Temmuz'da
harekâta
başladı.
1960'dan
beri tehdit
altında
bulunan
Kıbrıs
Türkleri
için önceden
hazırlanan
harekât
plânı iki
aşamalı
olarak
uygulandı.
Harekâtın
ilk aşaması
20
Temmuz'dan
Lefkoşa
varoşlarının
alındığı 22
Temmuz saat
17,00'ye
kadar devam
etti ve 23
Temmuz'da
sadece
savunma ve
nakliye
amaçlı hava
harekâtı
icra edildi.
İkinci ve
son aşama 14
Ağustos'ta
başlamış,
ateşkesin
yürürlüğe
girdiği 16
Ağustos saat
19.00'a
kadar devam
etmişti.
Harekât sona
erdiğinde
Türk Ordusu Magosa'yı almıştı.
|
(Haritayı
büyütmek için üzerine tıklayın) |
|
Harekât Bitiminde Ada'daki Durum
|
|
20
Temmuz
günü
saat
04.49'da
bir
RF-84F
keşif
uçağı
İncirlik'ten
kalkarak
harekâtı
başlatmıştı.
20
Temmuz
saat
06.00'da Lefkoşe'nin 10 kilometre kuzey batısındaki
Gönyeli'ye 19 C-47, Kimi'ye 6 C-130 ve 11 C-160D uçağından paraşüt
atlayışları başladı. Görev, uçaksavar ateşinden isabet alan üç uçak dışında
başarıyla tamamlandı. Görevlerine engel olmayacak şekilde bir C-130 ve bir C-160'da hafif hasar meydana gelmiş, 6035 numaralı C-47 uçağı aldığı yara
nedeniyle Silifke civarında acil iniş yapmıştı. Bu arada
komando birliği, Girne'nin 10 kilometre batısındaki Karaoğlanoğlu çıkarma
bölgesini ve sahil yollarını güvenlik altına aldı. |
72
adet
nakliye
amacıyla
kullanılan UH-1 helikopteri ve tüm kuvvetler 2 nci Ordu
Helikopter Alayı komutasına girmiş ve Türkiye'nin en uç noktası
olan Taşucu'nda harekât için geçici olarak toplanmıştı. Burada toplanan
birlikler harekât için saat 07.07'de hareket etti. 10 helikopter V düzeninde
kusursuz bir şekilde yaklaşırken yerden açılan ateşle hasar gördü. Daha sonra
gün içinde ani taktik değişikliği yapılarak alçak irtifadan yaklaşma yapılmış ve
sadece iki helikopter isabet almıştı. |
Yoğun
hava
hücumlarının
ardından
saat
12.55'te
1 C-47,
12 C-160
ve 6
C-130
ile
ikinci
dalga
hava
indirme
harekâtı
ve
gün
batımından
önce
6 C-160
ve 3
C-130
ile
üçüncü
dalga
hava
harekâtı
tamamlanmıştı.
İkinci
ve
üçüncü
dalga
hava
indirme
harekatında
herhangi
bir
uçaksavar
ateşi
isabeti
alınmadı.
Hava
harekâtı
ilk
günün
sonunda
saat
21.15'de
bittiğinde
6,000
asker
kıyıda
güvenli
bir
köprübaşı
tutmuştu. |
Birinci
gün
yapılan
hava
harekâtında
117
yere
taarruz,
64
hava
indirme,
18
keşif
görevi
ve 8
hava
savunma
sortisi
gerçekleşmişti.
Hava
Kuvvetleri'nin
kayıpları;
171
Filo'dan
1 F-100D
(55-3756),
132
Filo'dan
1 F-100C
(54-2042),
184
Filo'dan
1 RF-84F
ve
iniş
yaparken
kırım
yapan
1 C-47
(6035)'dir. 184 Filo'dan RF-84F
uçağının pilotu Ütğm. İlker Karter şehit olmuştur. Kara Kuvvetleri'nden 12
helikopter hafif hasar görmüş ve özel görev için havalanan DO-28D uçağında
bulunan tüm personel uçağın düşmesi sonucu şehit olmuştur. |
Rumların
05.50'de
taarruz
ettikleri
rapor
rapor
edilince
harekât
yeniden
başladı.
131,
132,
171
ve
172
nci
Filolar
Super Sabre'lerle
hava
harekâtına başladı. 184 Filo keşif görevi yaparak harekâtı destekledi. Saat
07.55'de Baf'dan Lefkoşe'ye gitmekte olan 40 araçlık büyük bir konvoy yolun virajlı
bölümünde tespit edilerek imha edildi. Bu olaydan sonra bir çok Rum birliği bir
uçak yaklaştığında silahlarından vazgeçmiştir. Gün içinde yapılan muharebeler
sonunda Türk Ordusu Girne'yi almış ve 21 şehit verilmişti. |
Bu
arada,
20
Temmuz
akşamı
Rodos'tan Baf'a giden bir Yunan gemi konvoyunun rapor edildiği
bildirilmişti. Bu ciddi durum karşısında radar birlikleri alarm
durumuna geçirilmiş ve 301 nci Filo S-2E uçaklarıyla araştırma yapması için
görevlendirilmişti. Radar raporları Yunan donanmasının manevra yaptığını
gösteriyordu ve sonrasında raporlarda 4 muhrip ve 7 nakliye gemisinin manevra
yaptığı anlatılıyordu. 21 Temmuz günü sabah erken saatlerde 184 ncü Filo'dan bir RF-84F ile Filo Komutanı Yarbay Yetkiner titiz bir araştırma yaptı. Raporunda
açık olarak "Hiç bir şey görmedim." demişti. Bununla beraber aynı anda, Anamur
radarı ve S-2E uçak radarı bir kaç hedef gördüğünü rapor etmişti. Bu, Birleşik
Devletlerin 6 ncı Filosu muydu? Yoksa başka bir şey miydi?
Türk Deniz
Kuvvetleri'nin belirtilen bölgede gemisinin olmadığı teyidinin alınmasından
sonra konvoya saldırı plânlandı. Hava Kuvvetleri saat 13.00'da hedeflere taarruz
etme kararı aldı, saat 13.35'de 111 nci F-100D ve 141 nci F-104G Filo'suna saldırıya
hazır olması emrini verdi. Sonra 181. Filo da alarma geçirildi. Saat 14.00'da
taarruz emrini alan Eskişehir'deki 111 nci Filo'nun 16 F-100D uçağı 14.10 ile
14.16
saatleri arasında ve Antalya'daki 181 nci Filo'nun 12 F-100D uçağı
14.30 ile 15.03 saatleri arasında saldırı için kalkış yaptı. 28 uçağın her biri
iki adet 750 librelik bomba taşıyordu. 141 nci Filo'nun 750 librelik bomba yüklü
16 F-104G uçağı saat 14.43 ile 14.51 saatleri arasında Ankara/Mürted'den
kalkış yaptı. Bunlara ek olarak 112 nci Filo'nun F-100C ve 191 nci Filo'nun F-104G'leri hazır duruma getirildi.
Bununla birlikte, saat 15.30'da
uçakların taarruzu ile Türk gemilerinin batırıldığı mesajı alındı. Daha sonra
191 nci Filo F-104G'leri Kıbrıs'ın kuzey ve batısında dikkatli bir keşif
yapmış ve sadece 4 küçük gemi görüldüğünü rapor etmişti. |
|
Harekât
Görevi Brifingi
|
Havacılık Müzesi, Yeşilköy / İstanbul
|
|
|
Harekât
Görevine Hazırlanan F - 100D Uçağı
|
Havacılık Müzesi, Yeşilköy / İstanbul
|
|
|
Harekât Görevi Uçuşu İçin Uçaklarına Giden Pilotlar
|
Havacılık Müzesi, Yeşilköy / İstanbul
|
|
|
Harekât
Görevi İçin Havalanan F - 100D Kolu
|
Havacılık Müzesi, Yeşilköy / İstanbul
|
|
Harekât
günü
saat
21.10'da
toplam
203
taarruz
ve
19
keşif
görevi
yapıldığı,
28
hava
savunma
ve
23
nakliye
sortisi
uçulduğu
(Kara
Kuvvetleri'nin
helikopter
harekâtı
hariç)
resmi
kayıtlara
geçmişti.
Gün
içinde
dört
F-100(111
nci
Filo
D.55-2825
ve
112
nci
Filo,
C.54-2083
ve 2
uçak)
ve
bir
F-104G
(191
nci
Filo,
64-17783)
kaybedilmiş,
sevindiricidir
ki
can
kaybı
olmamıştı.
|
22
Temmuz
sabah
saat
05.06'da
Türk
muhribi
"Kocatepe"nin
battığı
teyit
edildi.
Üç
saat
sonra
dört
C-130
Kıbrıs'ın
kuzeyinde
suya tibbî malzeme attı. |
Bu
arada,
15 C-47 Lefkoşe'nin 5 kilometre kuzeyindeki Gönyeli'ye saat 11.15'de 300
paraşütçü indirdi. Saat 14.35'de 141. Filo 750 libre bomba yüklü 17 F-104G ile
Lefkoşa hava alanına hücum etti. Savaş burada durdu. Türk Genel Komutanlığı saat
17.00'dan itibaren ateşkes ilan etti. Gün içinde 122 taarruz ve 12 keşif görevi,
23 hava savunma ve 19 ulaştırma sortisi yapılmıştı. 142 nci Filo'dan Yzb. Onur,
uçtuğu F-102A (55-3401) ile hava muharebesinde Yunun Hava Kuvvetleri'ne ait
bir F-5A düşürdü. (Bazı Türk kaynakları F-5'in Falcon füzesiyle
düşürüldüğünü belirtmektedir.) |
Günün
kayıpları:
1
pilot
(172
nci
Filo,
54-2238)
F-100D'den
atlamış,
bir
F-100C
ve
bir
F-102A
(55-3413)
inişte
kırım
yapmıştır.
Üç
pilot
da
kurtulmuştur.
|
22
Temmuz'da
ilan
edilen
ateşkesten
sonra,
23
Temmuz'da
sadece
3
keşif
görevi
ve
46
hava
savunma
sortisi
uçulmuştur.
Türk
Hava
Savunması'nın
yoğun
radar
trafiğinde
bir
iz
için
F-5
kaldırılmıştır.
Bu
izin
elektronik
karıştırma
olduğu
anlaşılmıştır.
Bu
harekât
sırasında
142
nci
Filo'dan
bir
F-102A
(54-1403)
kalkış
sırasında
düşmüş,
Ütğm.
İbrahim
Çınar
şehit
olmuştur.
(Harekâtın
birinci
kısmında
135,
ikinci
kısmında
198
olmak
üzere
toplam
333
sorti
görev
uçuşu
yapılmıştır.)
|
9. KIBRIS HAREKÂT ŞERİT ROZETİ: |
Kıbrıs Harekâtına fiilen katılan subay, astsubay, erbaş ve erlere bağlı bulundukları Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından "Kıbrıs Harekât Şerit Rozeti" ile beratı verilmiştir. |
|
Kıbrıs Harekât Şerit Rozeti |
|
10. KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI'NDAN SONRA GELİŞEN SİYASİ OLAYLAR: |
Avrupa Birliği, Kıbrıs Rum yönetiminin 1990 yılında yaptığı tek yanlı başvurusu üzerine Lüksemburg zirvesinde 6 mart 1995 tarihinde almış olduğu karar, 1959/60 Anlaşmaları'nın ihlali anlamına gelmektedir. |
- 1959 Zürih ve Londra anlaşmaları, Kıbrıs’ın Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte üye olmadıkları uluslararası kuruluşlara ve ittifaklara katılamayacağını öngörmektedir. |
- 1960 garanti anlaşması, Kıbrıs’ın herhangi bir devletle tamamen veya kısmen siyasi ve ekonomik birliğe giremeyeceği hükmünü içermektedir. |
Türkiye, BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonu çerçevesinde, Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması yönündeki çabalarını desteklemiştir. çözüm çabaları BM fikirleri dizisi’nin 1992
yılında, Kıbrıs Rum tarafınca reddedilmesi sonucu
çıkmaza girmiştir. |
AB üyeliğinin, kapsamlı çözüme ulaşılmasından sora iki tarafça müzakere edilmesi ve üyeliğin referandum yoluyla her iki halkın onayına sunulması BM fikirler dizisinde öngörülmüştür. |
Ancak, geçen süre zarfında Avrupa Birliği'nin Kıbrıs Rum yönetimine tam üyelik yolunda açtığı kapı, Kıbrıs sorunun çözümüne ilişkin görüşme süreci üzerinde yıkıcı etkiler yapmıştır. |
Sonuçta, Kıbrıs Rum yönetimi; Kıbrıs Türk tarafı ile bir uzlaşma aramadan Avrupa Birliği'ne girerek Yunanistan'la dolaylı yoldan bütünleşmeyi sağlamak hedefinden başka bir amacı kalmamıştır. |
Çünkü; Lüksemburg zirvesinde alınan karar böyle tek taraflı amaca hizmet etmektedir. |
Avrupa Birliği, Kıbrıs Rum yönetiminin 1990 yılında yaptığı tek yanlı başvurusu üzerine Lüksemburg zirvesinde aldığı kararla, Kıbrıs’ta, siyasi açıdan iki eşit tarafın mevcudiyeti gerçeğine sırt çevirmektedir. |
Avrupa Birliği bu kararı ile hem adanın bağımsızlığının dayandığı iki toplumlu temeli, hem de yıkılan ortak devletin yerine konulmaya çalışılan federal çözümün parametrelerini yok etmekte ve toplumlararası temel üzerinde bir çözüm aranması şansını ortadan kaldırmaktadır. Bu ağır bir sorumluluktur. |
Zirve sonuç belgesinde, GKRY’nin
AB üyeliğine ilişkin olarak bu katılımın
Ada’daki tüm toplumların yararına olacağı ifade edilmektedir. Kıbrıs ’ta iki
eşit ve ada’nın ortak sahibi iki halkın mevcudiyetini yok sayan ve Kıbrıs
sorununun temelini teşkil eden eşitlik ilkesini ortadan kaldırmaya yönelik bu
yaklaşım nasıl olurda Türk tarafının da yararına olabilir? Bu ifade tarzı
kandırmaca olup kabul edilemez. bundan dolayıdır ki;
KKTC hükümeti Lüksemburg zirve sonuçlarını ret etmiştir. KKTC hükümetinin
açıklamasında kaydettiği hususlar Türkiye tarafından da desteklenmiştir. |
Türkiye, Rum Yönetimi’nin meşru olmayan bu müracaatının 1959-60 anlaşmalarına aykırı olduğunu, 1990’dan bu yana her aşamada AB organlarının, AB üyesi ülkelerin ve birleşmiş milletlerin dikkatine getirmiştir. |
Türkiye ayrıca, AB Konseyi'nin bu müracaatla ilgili olarak 6 mart 1995 tarihinde almış olduğu karara karşı hukuki ve siyasi itirazlarını kayda geçirmiş ve bu kararı kabul etmediğini açıklamıştır. |
Türkiye Lüksemburg Zirvesi'nde alınan son kararın da uluslar arası hukuka aykırı olduğu kadar, AB’nin temel ilkelerine ters düştüğünü vurgulamıştır. |
Avrupa Birliği uluslar arası hukukun gereği olarak, uluslararası anlaşmalara saygı göstermek durumundadır. Avrupa Birliği bu anlaşmaları ihlal ederek Kıbrıs adasının geleceği ile ilgili tek taraflı kararlar almak ve uluslar arası mükellefiyetler yaratmak hakkına sahip değildir. |
Türkiye yukarıda belirtilen hukuki ve siyasi nedenlerle Lüksemburg zirvesinde alınan Kıbrıs'la ilgili kararı kabul etmemekte ve bunun uygulanamayacağı görüşünü taşımaktadır. |
Hazırlayan: Ercan ÇETİNERLER |
Kaynak: |
E.Tuğg. Yar Doç. Dr. Halil ŞİMŞEK (Siyasi ve Coğrafi analiz) |
|
Ole NIKOLAJSEN (Hava harekatı) |
|
|