|
d. SİNA-FİLİSTİN CEPHESİ:
|
|
Türkiye ile ittifak yapan
Almanya'nın amacı, Türkleri
savaşa soktuktan sonra
onları çeşitli cephelerde ve
özellikle Mısır'da taarruza
sevk ederek İngiliz
kuvvetlerinden önemli bir
kısmını buraya
yönlendirilmesini sağlamak
ve böylece batı cephesindeki
yüklerini hafifletmekti. |
Harbiye Nazırı ve Başkomutan
Vekili Enver Paşa ise
Sarıkamış'ta Ruslara karşı
girişilen harekâtta on
binlerce Türk askerini
kaybetmek suretiyle çok acı
bir yenilgiye uğramıştı.
Enver Paşa, bu yenilgiyi
kamuoyundan gizlemek için
önceden tasarlanmış olan
Mısır'ın geri alınmasının
çabuklaştırılmasını
istiyordu. Yapılacak böyle
bir harekâtla Çanakkale'ye
karşı düşman taarruzunun
durdurulacağı, Suriye'ye bir
çıkarma teşebbüsünün
önleneceği ve aynı zamanda
Mısır'da başarı sağlanırsa
Kuzey Afrika ve Sudan'ın
ayaklanarak Türklere
katılacağı düşünülüyordu. |
4 ncü Ordu, Suriye ve
Filistin'deki 8 nci Kolordu,
Musul'dan kaydırılan 12 nci
Kolordu, Hicaz bağımsız
tümeni, yerli ve
gönüllülerden kurulmuştu. |
Seferi kuvvetlerle işbirliği
yapacak dört uçaklı bir hava
birliğinin de Birüssebi'ye gönderilmesi
kararlaştırılmış ise de henüz birlik
gönderilmemişti. |
Kara kuvveti; Anzak Kolordusu, piyade ve süvari
tümenleri, 6 ncı Piyade ve bir Hind Süvari
Tugayı. |
Deniz kuvveti; İki zırhlı
kruvazör, altı torpidobot ve
iki nakliye gemisi. |
Hava kuvveti; On sekiz
uçakla, uçak ana
gemilerindeki uçaklardan
ibaretti. |
|
(1)
1914 Yılı Hava Harekâtı Ve
Faaliyetleri:
|
|
4 ncü Ordu emrine verilen
Alman mühendis ve
teknisyenleri Sina çölünde
su bulunan yerleri
keşfetmeye ve Kanalı geçmek
için köprücü takımları
oluşturmaya başlamışlardı.
Menzil hattı olarak seçilen Afule, Kudüs, Birüssebi-Hafirülavce
hattı sefere uygun bir şekle sokulmuştu. |
1914 yılı içinde her iki
tarafta da bir hava keşif,
gözetleme ve taarruz
harekâtı olmamıştı. |
|
(2) 1915 Yılı Hava Harekâtı Ve
Faaliyetleri:
|
|
Süveyş kanalına yapılacak
baskın harekâtı için 8 nci
Kolordu görevlendirildi.
Kolordu Komutanı özel
kuruluşa göre 25 nci
Tümenden seyyar bir kuvvet
oluşturdu. Bu kuvvetler,
sefer kuvvetinin birinci
kademesini, İzmir'den
gelmekte olan 10 ncu Tümen
de ikinci kademesini
oluşturacaktı. Birinci
kademe 14/15 Ocak 1915 gece
yarısı, toplanma bölgesi
olan Gazze-Birüssebi
hattından ileri yürüyüşe başladı. Kanal doğu
kıyısına yaklaşmış olan birliklerin 2/3 Şubat
gecesi Sarapyum ve Tosum mevkilerinden taarruza
geçmeleri kararlaştırıldı. Kolordu düşmanı
aldatmak için 1/2 Şubat gecesi büyük
birlikleriyle İsmailiye'ye doğru yaklaşmış ve
geçişin buradan yapılacağı hissini vermek
istemişti. Bu doğrultuda ilerleyen birlikler, 2
Şubat akşamı gruplarla beraber asıl geçiş yerine
hareket ederek hazırlık durumuna geçtiler. |
2 Şubat 1915'de çıkan kum
fırtınası sebebiyle
birliklerin ve topçunun
yürüyüş ve hazırlık
mevzilerine girmeleri çok
zor ve geç oldu. Bazı
birlikler yollarını
şaşırdılar. Gece yarısından
sonra hücum kolları
ayrılarak botlarla
donatıldı. Kolordunun
birlikleriyle bağlantısı
sağlanamadı. Geçiş yerlerine
yaklaşma gece yarısından
sonra başladı. Gün ağarmadan
kanala varmak gerekiyordu.
Bu sebepten hareketlerin
çabuklaştırılması,
kargaşalıklara, botları
taşıyan erlerin
yorulmalarına sebep oldu.
Hücum kolları kanala 500–600
metre yaklaştıkları zaman
uyanık ve böyle bir hareketi
beklemekte olan düşman,
ışıldaklarının yardımı ile
ateşe başladı. Bu ateş
üzerine hücum kolları
botları kademeli olarak
kanalın doğu kıyısına
ulaştırarak suya kaydırmayı
başardılar. İlk grup
botlarda 73 ncü Alaydan
kanalın batısına 30 er ve
bir subay geçmiş ise de
bunların hepsi şehit veya
esir olmuş ancak bir tanesi
yüzerek geriye dönebilmişti. |
74 ncü Alayın 3 ncü
Bölüğünün ilk kafilesinin
botları düşman makineli
tüfek ateşi sonucu batmış ve
bu bölükten bir subay ile
bir er karşıya geçebilmişti.
Alay üstün bir çaba ile
karşı kıyıya iki bot daha
geçirmiş, fakat bu botlar da
geriye dönememişlerdi. |
İsmailiye ve Tosum'a karşı güvenlik düzeni almış
olan 75 nci Alayın 1 nci Taburunun Tosum
yönündeki ileri hareketi Timsah gölü ile Tosum
önündeki düşman gemilerinden açılan topçu
ateşleri karşısında gelişememiş ve karşıya
geçmiş olanların hepsi şehit veya esir
edilmişlerdi. |
3 Şubat 1915 sabahı gün
ağardıktan sonra harekât
sahasında bulunan Ordu
Komutanı Cemal Paşa, verilen
ağır kayıp karşısında kanalı
ele geçirmenin
imkânsızlığını anlamış ve
kuvvetlerini geri çekmeye
karar vermişti. |
Bu harekâtta Birussebi'ye
gönderilen dört Türk uçağı
hiç bir faaliyet göstermemiş
buna karşılık Fransız ve
İngiliz uçakları keşif,
gözetleme ve topçu ateş
tanzimi yapmak suretiyle
Türk kuvvetlerinin kanala
karşı taarruzlarını ateş
altına aldırmış, kendi
kuvvetlerine hava destek
hizmeti yapmışlardı. |
|
(3) 1916 Yılı Hava Harekâtı Ve
Faaliyetleri:
|
|
İngilizlerin Çanakkale'deki
başarısızlığı, İslam
dünyasındaki prestijlerini
önemli ölçüde sarsmıştı.
İngilizler, aleyhine olan bu
durumu düzeltmek için başka
taraflarda göze çarpacak bir
başarı sağlamak istiyordu. |
İngilizler, Çanakkale'de
serbest kalan Türk
kuvvetlerinin Mısır'a karşı
kullanılmasından endişe
etmekle beraber, büyük Türk
kuvvetlerinin sadece bir
demiryolu ile ve dinlenmeden
uzak bir mesafeye kısa bir
zamanda taşınamayacağını,
demiryolu, şose ve suyolları
yapılmadan Sina çölünün
aşılmasının çok zor
olacağını biliyorlardı. Bu
nedenle İngilizler askeri
bir sonuçtan ziyade siyasi
bir amaç için Çanakkale'den
çektikleri ve hatta
fedakârlık ederek Fransa
cephesinden alabildikleri
bir kısım kuvvetleri
Mısır'da toplamaya
başladılar. |
Süveyş kanalı askeri
bakımdan önemli bir geçiş
yolu idi. Türkler, bu
stratejik bölgeyi ele
geçirmek için yeniden büyük
fedakârlıklara katlanarak
hazırlanmaya başladılar.
Yapılacak harekât ile kanal
bölgesini ele geçirmek
mümkün olmasa bile,
İngilizlerin Süveyş
bölgesine önemli kuvvetler
bağlamasını mümkün kılacak,
bu suretle Almanların diğer
cephelerdeki yükünü
hafifleterek ortak başarının
kazanılmasına yardım edilmiş
olacaktı. Bu düşünceden
hareket ederek Birinci Kanal
harekâtı bitiminde verilen
karar gereğince İkinci Kanal
harekâtının yapılması için
hazırlıklar hızlandırıldı. |
4 ncü Ordu Komutanı ve
Bahriye Nazırı Cemal
Paşa çölde, Birüssebi, Gazze yönlerinde demiryolları,
şoseler ve özel yollar yaptırdı. Bu yollar
boyunca hastaneler, iaşe merkezleri, erzak
ambarları, giyecek ve teçhizat depoları tesis
ettirdi. |
1916 yılı Mayıs ayı
başında Birüssebi'ye ağır
topçu, uçaksavar topları ve kamyonlarla birlikte
bazı Alman birlikleri de gelmeye başladı. |
İngilizler kanalın
doğusunda ileri
mevzilerde yerleşerek,
kanalın Türk topçusunun
menzili dışında savunmak
şeklini uygun buldular.
Bunun için çok para,
malzeme ve insan emeği
harcayarak üç hat
üzerinde yaptıkları
mevzileri tahkim
ettiler. Kanal
üzerindeki orduların
ileri harekâtında su
ihtiyacının sağlanması
için gerekli bütün
tedbirleri aldılar. |
Bu sıralarda tarafların
kuvvetleri şöyleydi. |
3 ncü Türk Piyade Tümeni
ile Alman Paşa
Bölüklerinden, altı
makineli tüfek bölüğü,
bir obüs bataryası, iki
uzun mesafeli top
bataryası, iki
uçaksavar,
telefon-telsiz
takımları, bir Avusturya
dağ obüs taburu ve 300
ncü Paşa Tayyare
Bölüğünden ibaretti. |
Kanalın savunmasına
toplan olarak sekiz
tümen, 12–15 kara uçağı
ve deniz kuvvetleri
emrinde bulunan bir
kısım deniz uçakları
tahsis edilmişti. Düşman
hava alanları Kantara, İsmailiye, Süveyş ve Helyopolis'de bulunuyordu.
|
Tarafların kuvvetleri
karşılaştırıldığında
İngilizlerin Türklere
göre çok üstün olduğu
görülmekteydi. |
Mısır'daki bir kısım
İngiliz kuvvetlerinin
başka taraflara
nakledilmekte olduğuna
dair gelen haberler
üzerine Türk
Başkomutanlığı kanala
karşı yapılacak
harekâtın hazırlığına
devam ederken daha küçük
çapta kuvvetlerle
düşmanı taciz etmek,
onların kanaldan kuvvet
kaydırmalarına engel
olmak ve taarruzi keşif
yapmak amacıyla harekâta girişmeyi uygun buldu. |
Bu harekât için yedi
piyade, dört hecin
süvari bölüğü, dört
makineli tüfek, dört dağ
topu ve bir sağlık
müfrezesi, toplam olarak
1600 er ve 800 hayvandan
kurulu bir taarruz
birliği kuruldu. Taarruz
birliğinin harekâtını
300 ncü Paşa Tayyare
Bölüğünün Elariş'te bulunan ileri
meydandaki iki muharebe uçağı destekleyecekti. |
Harekât başlamadan önce
harekât alanı üzerinde
ve gerilerinde keşif
yapmak ve nispi bir hava
üstünlüğü sağlamak amacı
ile 5 Nisan 1916'da
Mısır toprakları
üzerinde uçuşa başlayan
uçaklar Portsaid'i bombalamak suretiyle düşman üzerinde
ilk etkiyi yapmışlardı. |
Nitelik bakımından üstün
olan bu uçaklar uçuculuk
niteliği ve muhariplik
yeteneği yüksek olan
pilotların sevk ve
idaresinde düşmana
oranla sayıca olan
zayıflığını gidererek
verilen hava
görevlerinde büyük
başarı sağlamakta
idiler. |
17 Nisan 1916'da
düşmanın Suriye ve Çöl
kıyısında bir uçak ana
gemisi ve iki muhribi
görülmüştü. Uçak ana
gemisinden kalkan bir
düşman deniz uçağı
Şelale'deki Türk
ordugâhı üzerinde keşif
yaptığı sırada 300 ncü
Paşa Tayyare Bölüğünün
iki uçağı tarafından
önlenmiş ve hava
muharebesine zorlanmak
istenmişse de düşman
muharebeyi kabul
etmeyerek süratle Gazze
önünde bulunan gemisine dönmüştü. Düşmanı takip
eden uçaklar uçak ana gemisine bomba ve makineli
tüfek ateşiyle hücum etmişlerdi. |
21 Nisan 1916'da
Kantara, Katya ve Romani
dolaylarındaki düşman kuvvetlerinin durumunu
keşfetmek üzere havalanan bir uçak Katya ve
Romani'de düşman ordugâhlarını tespit ederek,
Katya'daki ordugâhı bombalamıştı. Keşif görevine
devam eden uçak Portsait ve İsmailiye
dolaylarında kanal üzerinde hiç bir düşman
faaliyeti görmemişti. |
Havada devam eden bu
faaliyetlere paralel
olarak taarruzi keşif yapmak üzere hazırlanan kara
keşif müfrezesi 21 Nisan 1916'da Uğratina, Katya
yönünde ilerlediği sırada düşmanla temasa
geçerek taarruz etmiş ve bir miktar esir
almıştı. Muharebeler 23 Nisan'da da devam etmiş
ve Düeydar yönünde ilerleyen müfrezenin diğer
kolu baskın yaparak bu bölgedeki İngiliz
kuvvetlerini şaşırtmıştı. |
Yapılan bu kara
harekâtında baskına
uğratılan İngiliz
kuvvetleri imha edilmiş
ve taarruzi
keşif tam bir başarı ile sona ermişti. Harekât
sırasında düşmanın kanalı savunmak için direniş
hattını kanalın doğusuna sürdüğü, Kantara'dan
standart genişlikte bir demiryolu ve suyolunu
Romani'ye kadar uzattığı öğrenilmişti. |
Yapılacak büyük çaptaki
kara harekâtını başarıya
ulaştırmak için harekât
bölgesi üzerinde ve
gerisinde hava
üstünlüğünün sağlanması
gerekiyordu. Bu nedenle
300 ncü Paşa Tayyare
Bölüğü uçakları İngiliz
hava alanlarına baskın
şeklinde taarruz ederek
yerde fazla sayıda
düşman uçağı tahrip
etmek ve havaya
kalkanları hava
muharebesiyle düşürmek
istiyordu. Bu nedenle;
8 Mayıs 1916'da bir filo Portsait'teki
İngiliz hava alanına taarruz ederek uçak
hangarlarını bombardıman etmiş ve hangarları
tahrip ederek geri dönmüştü. |
4 ncü Ordu Komutanı
Mısır'a karşı daha aktif
ve daha enerjik hareket
edebilmek ve düşmanı
devamlı olarak baskı
altında tutarak Mısır'a
karşı taarruzdan
vazgeçilmediğini
göstermek amaciyle hava faaliyetinin arttırılmasını
istiyordu. Hava taarruzları için en önemli
askeri hedeflerden birisi Süveyş kanalı
içerisinde ve kanal dolaylarındaki tesisler ve
aynı zamanda kanaldan yapılan ulaştırmanın felce
uğratılmasıydı. Bu hedeflerin tahribi ve
ulaştırmanın felce uğratılması için düşmandan
daha fazla hava kuvvetine sahip olmak
gerekiyordu. |
Bu ihtiyaç için
komutanlık ordu emrine
tahsis edilmiş olan 300
ncü Paşa Tayyare
Bölüğünün 1/2 oranında
takviye edilmesini
sebepleriyle birlikte
Başkomutanlık
karargâhına teklif etti.
Başkomutanlık karargâhı
ordunun bu teklifini
yerinde bularak
Almanya'ya yeni uçaklar
sipariş edilmesini
ilgililere emretti ve
yapılan siparişten
orduya bilgi verdi. |
Büyük kısmı ile Birüssebi'ye intikal etmiş olan
300 ncü Paşa Tayyare Bölüğünün son kademesi 16
Mayıs 1916'da Birüssebi'ye gelmişti. Tayyare
bölüğü muharebe eğitimlerine hız vermiş ve
özellikle gece uçuş görevlerine başlamıştı. |
21/22 Mayıs 1916'da iki
uçak Portsait limanını
bombardıman etmişti. Bu
bombardıman sonunda kıyı
ile şehrin alevler
içerisinde bulunduğu
kilometrelerce uzaktan
görülmüştü. Yapılan bu
akında uçaklara limanda
bulunan İngiliz
gemilerinden şiddetli
uçaksavar ateşi
açılmıştı. |
Mayıs ayı içinde cephede
uzun bir inceleme gezisi
yaptıran 4 ncü Ordau Komutanlığı kanala
karşı yapılacak harekâtın hazırlığına hız
vermişti. Bu hazırlık çerçevesinde düşmana olan
mesafeyi kısaltmak için Birüssebi'de bulanan
tayyare bölüğünü Elariş güneyinde seçilen alana
intikal ettirmeye karar verdi. Bu karar
uygulanıncaya kadar Birüssebi'den uçurulan
uçaklarla düşman durumu hakkında bilgi
toplanmaya devam edildi. |
29 Mayıs 1916'da Kanalın
35 kilometre doğusundaki Romani batısında bulunan bir İngiliz
ordugâhına bomba ve makineli tüfeklerle başarılı
bir hava akını yapılmış, atılan bombaların
hedefe düştüğü ve hasar yaptığı görülmüştü.
Bombardımandan sonra hedefe alçalan uçaklar
makineli tüfeklerle taarruz ederek
ordugâhtaki er ve hayvanlardan pek çoğunu
öldürmüşler veya yaralamışlardı. |
Düşmanın Romani, Katya ve Düeyda dolaylarında
kuvvetli ileri müfrezeleri bulunduğu
öğrenilmişti. Komutanlık bu bölgedeki düşman
durumunun tespit edilmesine ve bombalanmasına
önem veriyordu. Bu nedenle, 11 Haziran 1916'da
Romani ve Kantara dolaylarına gönderilen uçaklar
bu bölgelerdeki İngiliz ordugâhlarının durumunu
tespit ederek, bomba ve makineli tüfeklerle
taarruz etmişler ve onlara kayıp verdirmişlerdi.
Aynı gün Portsait limanında bulunan düşman uçak
gemisinden kalkan bir deniz uçağına hücum
edilerek muharebe sahasından uzaklaştırılmıştı. |
Uçakların yaptıkları
bu akınlara karşılık
vermek isteyen
İngiliz uçakları da Elariş'e intikal
etmiş olan 300 ncü Paşa Tayyare Bölüğüne hücum
ediyorlardı. Alanda dağıtılan ve iyi gizlenen
uçaklar bu akınlardan fazla zarar görmedikleri
gibi çoğu zaman düşmanı önleyerek muharebe
bölgesinden uzaklaştırmaktaydılar. |
300 ncü Bölük
uçaklarının
Mısır toprakları
üzerinde
görülmeleri,
bildiri atarak
halkı
ayaklanmaya
kışkırtmaları,
Portsait
limanındaki
İngiliz
kuvvetlerine,
şehre ve bu
bölgedeki hava
alanlarına
taarruz etmeleri
İngilizlerin
hoşuna
gitmiyordu.
İngilizler, Türk
uçaklarını bir
baskınla
alanlarında
tahrip etmek
için 18 Haziran
1916'da 11
uçakla Elariş
hava alanına
hücum ettiler.
Yapılan
bombardıman ve
makineli tüfek
taarruzlarıyla
iki Türk uçağı
tahrip edilmiş,
bir pilot subay
ve bir kaç er
yaralanmış,
alandan açılan
uçaksavar
ateşleriyle iki
İngiliz uçağı
düşürülmüştü. |
Türk Kuvvetlerinin Romani taarruzu:
|
4 Temmuz
1916'da
Kanal Kuvvei Seferiyesi
harekete geçti. Elariş'de toplanan kuvvetler
rastladıkları zayıf düşman birliklerini atarak
19 Temmuz 1916'da Uğratine ve Mugaybera hattını
tutmayı başardılar. |
Türk
kuvvetlerinin
ilerlemesi
sırasında
Elariş
hava
alanında konuşlanan
300 ncü
Bölük
uçakları
düşmanın
geri
hizmet
kuruluşlarına
bomba ve
makineli
tüfeklerle
hücum
etmişler,
göz ve
fotoğraf
keşifleriyle
düşman
mevzilerinin
durumunu
da
tespit
etmişlerdi. |
3
Ağustos
1916'da
Seferi
kuvvet
yorgun
ve
susuz
bir
halde
düşman
mevzileriyle
temasa
geçti.
Türk
kuvvetlerinin
cephane
ve
erzak
durumu
sınırlı
olduğu
gibi,
geriden
ikmali
de
çok
zordu.
Her
geçen
günün
Türk
kuvvetleri
aleyhine
olacağını
düşünen
komutanlık
4
Ağustos
1916'da
düşmanın
tutmuş
olduğu Romani-Düeydar hattına taarruza
karar verdi. |
Taarruz,
düşmanın
cepheden
tespiti
ve
güney
kanattan
kuşatılması
şeklinde
yapılacaktı.
Bu
plana
göre
taarruz,
5
Ağustos
1916
günü
sabahın
erken
saatlerinde
300
ncü
Paşa
Tayyare
Bölüğünün
düşman
mevzilerini
bombalamasıyla
başladı.
Bu
akın
sırasında
Muhammedi’ye
dolaylarında
karşılaşılan
Bristol
tipindeki
bir
İngiliz
uçağı
düşürülmüş,
uçağın
ekibi
ve
uçak
yanmıştı. |
5
Ağustos
1916'da
taarruzun
devamı
sırasında
300
ncü
Bölük
uçakları Romani'ye yaptıkları hücumda
düşman uçaklarından birini mevzileri gerisine
indirmiş, çift satıhlı bir diğerini de
muharebeye zorlayarak düşürmüştü. |
6
Ağustos
1916'da
taarruzun
devamı
sırasında
300
ncü
Bölükten
bir
filo Muhammediye'deki düşman
ordugâhlarına ağır ve orta çapta 30 bomba atarak
önemli zarar verdirmişti. |
Seferi
kuvvetin taarruzi harekâtı ilk günlerde
başarı sağlamışsa da düşmanın direnmesi
karşısında durmak zorunda kalmıştı. Bu
duraklamadan faydalanan İngilizler karşı
taarruza geçerek Türklerden birçok subay ve er
esir almışlardı. |
300
ncü
Tayyare
Bölüğünün
yaptığı
keşiflerde
düşman
piyade
ve
süvari
birliklerinin Düeydar
yönünde muharebe bölgesine gelmekte olduğu,
Pelesium'da İngiliz piyadelerinin vagonlardan
indirildiği tespit edilmişti. Elde edilen bu
bilgiler Türk kuvvetlerini kritik bir duruma
sokuyordu. Türk Komutanlığı daha fazla kayıp
vermeden muharebeyi keserek çekilme kararı
verdi. Çekilme sırasında birçok muharebeler
yapılmak suretiyle 14 Ağustos 1916'da seferi
kuvvetin büyük kısmı Elariş'e ulaşabildi. |
Romani muharebesi, Süveyş Kanalının, doğu
kıyısından itibaren uzaklara sürülmüş ileri
mevzilerle savunulmasının çok daha iyi sonuç
verdiğini ispat etti. |
1916'da
İngilizlerle
müttefikleri
arasında
yapılan
bir
anlaşma
ile
Filistin
ve
Güney
Suriye
İngilizlere bırakılmıştı.
Bu
nedenle
İngilizlerin
bu
bölgeyi
ele
geçirmek
için harekate geçmeleri kuvvetle muhtemeldi.
Türklerin, muhtelif cephelere kuvvetlerini
dağıtmış ve bir kısmını da harcamış olmaları
sebebiyle İngilizlerin böyle bir hareketine
karşı koyacak kuvvetleri Filistin ve Suriye'de
toplayabilmeleri mümkün görülmüyordu. |
Düşman
ileri
harekâtını
durdurmak
için
ikmal
nakliyatını
bombalamak amaciyle 31 Ağustos 1916
sabahı Portsait'deki demiryolu depolarına bir
akın yapıldı. Yapılan bombardımanla hedeflerin
isabet aldığı görülmüş ve akına katılan bütün
uçaklar kayıp vermeden üslerine dönmüşlerdi. |
17
Eylül
1916
sabahı
erken
saatlerde
kuvvetli
İngiliz
birlikleri Birülmezar'da bulunan Türk
süvarilerine taarruz ettiler. Bu taarruz düşmana
ağır zayiat verdirilerek püskürtüldü.
Muharebelere tarafların hava birlikleri de
katılmıştı. Aynı gün Elariş kuzeyinde bir
İngiliz uçağına hücum eden 300 ncü Bölük
uçakları düşmanı yakarak denize düşürdüler. |
18
Eylül
1916'da
4
ncü
Ordu
Komutanının
Başkomutanlık
Vekâletine
sunduğu
raporda,
son
üç
haftalık
hava
keşif
sonuçlarına
ait
bilgiler
şöyle
idi: |
İngiliz
istihbarat
servislerinin
elde
ettiği
bilgiler,
Türklerin
bu
durumunu
teyit
etmekteydi.
Fırsatlardan
faydalanmayı
bilen
düşman,
ilk
aşamada
Sina'yı
ve
hiç
olmazsa
eski
Türk-Mısır
sınırına
kadar
olan
sahayı
elde
etmeye
ve
sonra
da
Suriye
üzerine
yürümeye
karar
verdi. |
"1. Birülabad, Birbayut, Birmağaybra, Katya
dolaylarında ortalama süvari ve piyade olmak
üzere altı alay bulunmaktadır. |
2. Romani ve Muhammediye'de bulunan düşman
ordugâhları Ağustos ortasından beri artmıştır. |
3.
Demiryolu
inşaatında
büyük
bir
ilerleme
görülmüştü.
Şimdi
demiryolu Uğratina'nın
kuzey-doğusuna kadar gelmiştir. Demiryolu
boyunca istasyon ve makaslar tespit edilmiştir. |
4.
Son
üç
hafta
içinde
düşman
uçakları
iki
defa
Ariş'i,
üç
defa
Birulmezar'ı
bombalamışlardır.
Düşman
uçakları
hava
muharebelerinden
kaçınmaktadırlar."
|
31
Eylül
1916'da
tayyare
bölüğünün
yakıt
ikmali
zorlaşmış
ve
Elariş
hava
alanında
çok
az
benzin
kalmıştı.
İngilizlerin
planlı
bir
şekilde
adım, adım
ilerlemeleri
karşısında
daha
sonraki
günlerde Elariş'in de boşaltılması
gerekecekti. Bu sebepten 300 ncü Tayyare
Bölüğünün tamamı Birüssebi'ye intikal ettirildi. |
2
Aralık
1916'da
harekât
sahası
üzerindeki
hava
keşfinde Şeyhzüveyt dolaylarında iki satıhlı bir
İngiliz uçağı ile yapılan hava muharebesinde
düşman uçağı düşürülmüş, ikinci bir İngiliz
uçağını Türk uçaksavarları Lut'da düşürerek uçuş
ekibini esir etmişlerdi. |
8
Aralık
1916'da
yapılan
keşifte
ise
demiryolunun Birülmezar kuzey-doğusuna kadar
vardığını, düşmanın hava, kara ve denizde
gösterdiği faaliyetler, demiryolunun Elariş'e
kadar yaklaşması ve 16 Aralık'taki hava keşfinde
demiryolu üzerinde faaliyetlerin çok daha
arttığı, 17 Aralık'ta ise Birülmezar doğusunda
büyük yeni ordugâhların meydana çıkarıldığı ve
bütün bu hava keşiflerinin
kıymetlendirilmesinden İngilizlerin Elariş'e
yakında taarruza geçeceği kanaatine varılmıştı.
Düşmanın bu yeni durumu üzerine 4 ncü Ordu
Komutanlığı Kanal seferî kuvvetinin geri
çekilmesine karar vermiş ve bu karara göre Türk
birlikleri Magdaba'ya kadar çekilmişti. |
Hava
keşiflerine
göre
verilen
karar
çok
yerinde
idi.
Çünkü
22
Aralık
1916'da
düşmanın
dokuz
harp
gemisinin
ateş
desteği
ile
bir
İngiliz
süvari
tümeni Elariş'e girmiş ve bu sırada dokuz
İngiliz uçağı da Magdaba'yı bombalamıştı. |
İngilizlerin
Türk
ileri
mevzilerindeki
birlikleri
esir
almak
ve
siyasi
alanda
büyük
bir
etki
yaratmak amaciyle planlı bir şekilde doğuya
doğru ilerlemesi üzerine Sina'daki Türk
kuvvetleri Gazze-Birüssebi genel hattına
çekilmişti. Birüssebi'de bulunan uçak
tamirhanesi de karargâh ve malzemesi ile
Ramle'ye gönderilmiş, Birüssebi'de bir ileri
alan bırakılmıştı. |
4 ncü Tayyare Bölüğünün hava
harekâtı ve faaliyetleri:
|
Filistin
cephesinde
harekât
yapan
Türk
kuvvetlerinin
anayurtla
olan
bağlantısı
denizden
ziyade
karayolları
ve
demiryolu
ile
sağlanmaktaydı.
Ordunun
ikmali
bu
iki
yoldan
yapılıyordu. |
İskenderun
körfezine
yapılacak
düşman
çıkarması
için
en
önemli
üs
Kıbrıs
adası
idi.
Başkomutanlık
Vekâleti
Kıbrıs'ın
havadan
keşfini
çok
gerekli
görmekte
idi.
Bu
nedenle
bir
tayyare
birliği
kurularak
Adana'ya
gönderilmesine
karar
verildi.
Hava
Kuvvetleri
Müfettişliği
aldığı
emre
göre
birliği
acele
olarak
kurdu
ve
komutanlığına
Pilot
Üsteğmen
Mithat'ı
atadı.
Bu
birlikte
bir
de
Alman
pilotu
bulunuyordu.
Birlik
çok
acele
kurulduğu
için
uçak
malzeme
ve
avadanlığı
çok
noksan,
bakım,
hizmet
ve
emniyet
erleri
de
çok
noksandı. |
İstanbul'dan
hareket
eden
birlik
Tarsus'a
vardı.
Birliğin
konuşlanacağı
hava
alanının
seçilmesi
oradaki
23
ncü
Tümen
Komutanlığına
emredilmiş
olduğundan
komutanlık, Külek'de bataklık bir
saha tespit ederek buraya portatif bir hangar
kurmuştu. Havacılıkla ilgili olmayan bir makamın
seçtiği bu alan ne uçuşa ve ne de personelin
yerleşmesine uygun değildi. Durum gerekçeleri
ile 4 ncü Ordu Komutanlığına arz edilerek
tayyare bölüğünün Adana istasyonu dolaylarında
seçilecek bir alana intikal ettirilmesi istendi.
Bu teklifi 4 ncü Ordu Komutanı kabul etmedi.
Fakat sonradan Külek'teki bu alanından hava
harekâtının yapılamayacağına kanaat getiren aynı
komutanlık tayyare bölüğünün Tarsus'a ve daha
sonra da Adana'ya nakledilmesine izin verdi.
Personel ve yakıtı noksan olan birlik Adana'ya
vardıktan sonra yaptığı tecrübe uçuşlarında
başarı sağlayamadı. |
Bu sırada İtilaf Devletleri birliklerinin parça, parça Selanik'ten bilinmeyen bir yere gittiği öğrenilmişti. Komutanlık bu birliklerin Kıbrıs'a gönderilmesinden şüphe ediyordu. Bu bakımdan Kıbrıs adası üzerinde hava keşfi yapılmasını istedi. Gerçekte Adana'da bulunan tayyare bölüğünün uçakları menzil yüzünden Kıbrıs'a kadar gidemiyordu. Bu nedenle bölüğün Silifke'de hazırlanan hava alanına gönderilmesine karar verildi. |
14 Ağustos 1916'ya kadar Kıbrıs adası üzerinde yaptığı keşiflerde Lefkoşe, Larnaka ve Magosa
dolaylarında düşman toplanmalarına ve askeri
hazırlıklarına ait bir şey görülmediği
bildirildi. |
Bölüğün uçakları gün geçtikçe azalmakta, personeli de atanma ve sağlık durumlarından dolayı görev yapamayacak bir duruma girmekteydi. Nihayet 19 Ekim 1916'da bölükte uçacak pilot kalmadığı 4 ncü Ordu Komutanlığınca Başkomutanlığa bildirildi. |
|
(4) 1917 Yılı Hava Harekâtı Ve
Faaliyetleri:
|
|
Mağdaba'dan sonra Sina'daki Türk birlikleri geri
çekilmiş ve bu çekilişleri sırasında
Tellürefah'da bırakılan Türk müfrezesi düşmanın
atlı birlikleri tarafından kuşatılarak komutanı
da dahil olmak üzere esir edilmişti. Bu
muharebelerde düşmanın ileri hareketini Türk
uçakları keşfedememişti. Çünkü düşman birlikleri
uçaklar geldiği sırada gizlenerek hareketsiz
kalmışlar, akşam olup uçaklar görev sahasını
terk ettikten sonra ileri harekete geçmişlerdi. |
Düşman ordusu ilerledikçe hava birlikleri de ileri alınmış ve gün geçtikçe kuvvetlenen bu birlikler, kayıplara bakmadan gece ve gündüz Türk harekât bölgesi üzerinde ve gerilerinde keşif ve gözetleme ve taarruz harekâtında bulunmuşlardı. |
9 Ocak 1917'de 300 ncü Tayyare Bölüğünden görev uçuşuna giden uçaklar Tellürrefah üzerinde
rastladıkları bir İngiliz uçağını hava
muharebesinde düşürmüşler, İngilizler de 9/10
Ocak 1917'de bir filo ile Birüssebi'yi
bombardıman etmişlerdi. |
1917 yılı Şubat ayı başında eldeki Türk kuvvetlerine katılmak üzere 81 nci Piyade Alayı ve 3 ncü Süvarı Tümeni de cepheye gönderilmişti. |
Bu sırada tarafların kuvvetleri şöyleydi.
|
Cephenin sağ kanadında Gazze'de takviyeli bir
alay, |
Şelale'de dört makineli tüfek bölüğü ve bir dağ obüs taburu ile takviyeli 3 ncü Tümen, |
Sol kanatta, takviyeli bir alay, |
16 ncı Tümen bir alay eksiği ile Tellüşşeria'da, |
3 ncü Süvarı Tümeni Birüssebi'de, |
300 ncü Paşa Tayyare Bölüğü Ramle'de
bulunuyordu. |
İki atlı piyade tümeni, üç piyade tümeni, bir hecin süvari tugayı ve ayrıca bir piyade tümeni kurulmaktaydı. |
Hava birlikleri iki tayyare bölüğünden ibaret olup; bunlardan birisi uzak keşif ve bombardıman görevi yapan Avustralya bölüğü, diğeri de taktik alanda kullanılan ve topçu ateş tanzim görevi yapan bölüktü. Sonradan ikinci bir topçu tayyare bölüğü gönderilmişti. Bu bölüğün uçaklarına ek olarak Bristol uçaklarından kurulu bir tayyare takımı da vardı. |
4 ncü Ordu Komutanı hava kuvvetlerini takviye eden düşmanın bölgede hava üstünlüğü sağlamasından endişe etmekteydi. Komutanlık bu endişesini 19 Ocak 1917'de Başkomutanlık karargâhına gönderdiği raporda: |
"1. İngilizlerin Elariş'in 12 kilometre
batısında bulunan Bittia'da 20 uçaktan
ibaret bir alanı bulunmaktadır. Buradaki
uçaklar muhtemelen Süveyş ve İsmailiye'den
getirilmişlerdir. |
2. Yeni gelen İngiliz uçaklarının sürat ve nitelikleri Türk uçaklarına göre üstündür. |
3. İngiliz akınları filolarla ve koruma altında yapılmaktadır. |
4. Türk uçakları sayı bakımından altıyı geçmemektedir. Keşfe giden uçaklar silahları olmadığından yüksekten uçmak zorunda kalmaktadır. Bu olumsuzluğun giderilmesi için; |
|
a. Eldeki uçak sayısının iki
misline çıkarılması, |
|
|
b. Uçaksavar silah ve
cephanelerinin arttırılması, |
|
|
c. Uçak yakıtının ihtiyacı
karşılayacak şekilde
düzenlenmesi gerekmektedir."
şeklinde belirtmişti.
|
|
Bu öneri üzerine bölükteki eski tip Parasol'lerin yerine modern nitelikte olan
Albatros-D II av uçakları verilmiş, yeni bir
tip olan Rampler-C uçaklarının ön
taraflarına birer makineli tüfek
yerleştirilmek suretiyle birliğin hava gücü
arttırılmıştı. |
İngilizlerin Şelale'deki Türk mevzilerine karşı taarruza geçeceğine kanaat getiren komutanlık, Türk kuvvetlerini Gazze-Tellüşşeria-Birüssebi
hattına geri çekti. |
|
(a) Birinci Gazze muharebesinde
hava harekâtı ve faaliyetleri: |
|
İngilizler uzun bir hazırlıktan sonra ileri harekete geçerek Gazze yönünde ilerlemeye
başladı. Bu ilerleme 300 ncü Paşa Tayyare
Bölüğü tarafından keşif ve tespit edilmişti. |
25 Mart 1917 sabahı düşman durumunu keşfe giden uçak saat 09.00'da Tellüşeria'daki
komuta yerine inerek topladığı bilgileri
komutanlığa verdi. Raporda, İngilizlerin bir
piyade tümeni ile Gazze yönünde Gazze
vadisini geçtikleri, üç atlı piyade
tümeniyle de Elariş üzerinden Elhavidi'ye
doğru ilerlemekte oldukları, Hanyunus ile
Şelale arasındaki bölgede bir hareket
görülmediği bildiriliyordu. Düşman ileri
harekete geçtiği sırada Gazze ile
Tellüşeria'daki komuta yeri ile bağlantı
kesilmiş olduğundan düşman durumu hakkında
bilgi alınamıyordu. |
Keşif uçağının getirdiği bilgiler komutanlığı son derece memnun etmiş ve Türk birliklerine gerekli emir verilmişti. |
İlerleyen düşman birlikleri 26 Mart'ta Gazze'deki Türk kuvvetlerine taarruza geçti.
Yapılan şiddetli muharebelerde akşama doğru
İngilizler kuzey, doğu ve güney doğudan
Gazze'ye girmişlerse de orada bulunan Türk
birliklerinin azimli savunması ve sonradan
yetişen 3 ncü ve 16 ncı Tümenlerin, düşmanın
yan ve gerilerine yönlendirilmesi sayesinde
düşman püskürtülerek geri çekilmeye mecbur
edilmişti. İngilizlerin bu muharebelerde
ilerleme yönleri Gazze'yi güney, kuzey ve
kuzey doğudan kuşatacak şekilde idi. Bu
durum 26 Mart sabahı yapılan hava
keşiflerinden öğrenilmiş ve Seferi Kuvvet
Komutanlığı yeni duruma göre birliklerine
gerekli emirleri vermişti. |
27 Mart 1917 günü saat 08.00'de 300 ncü Paşa Tayyare Bölüğüne ait keşif yapan bir uçak Gazze'nin güneyinde topçu ateşi gördüğünü,
şehrin Türk birlikleri tarafından
savunulduğu ve düşmanın Gazze vadisi
üzerinden geriye doğru çekilmekte olduğunu
tespit ederek topladığı bilgileri
komutanlığa ulaştırmıştı. Yapılan bu hava
keşfiyle düşmanın çekildiği doğrulanmış
oldu. |
Birinci Gazze muharebesinde 300 ncü Paşa
Tayyare Bölüğü aralıksız keşif ve gözetleme
görevleri yaparak düşman hakkında elde
ettiği bilgileri zamanında komutanlığa
bildirmiş, bu bilgiler komutanlığa geniş
çapta yardımda bulunmuştu. |
Düşman uçakları muharebe günleri keşiflerini sınırlanmış bir bölgede toplayarak beyaz bir duman çıkaran bir işaret fişeği ile Türk topçu mevzilerini ve Türk birliklerinin yerlerini kendi topçusuna bildirmiş ve gerektiğinde bombardıman da yapmışlardı. |
Birinci Gazze muharebesinden sonra Kuvvei
Seferiye kaldırılarak yerine 3 ncü, 16 ncı
ve 53 ncü Tümenlerden kurulu 22 nci Kolordu
kuruldu. |
4 Nisan 1917'de Romani su tesisleri
bombardıman edilerek tam isabet sağlandı. 6
Nisan 1917'de ise Şelale dolaylarında keşif
yapan bir Türk uçağı rastladığı bir İngiliz
uçağına taarruz ederek onu kendi hatlarına
inmeye mecbur etti. Aynı gün diğer bir Türk
uçağı da mecburi iniş yapan düşman uçağını
bombaladı. |
Düşmanın can damarlarında biri de çelik borularla Mısır'dan ileri mevzilere kadar getirilen Nil nehrinin suyu idi. Düşman birlikleri ile hayvanlarının Sina çölünde yeter derecede içecek su bulunmasına imkân yoktu. Portsait ile Kantara batısına kadar kanallarla getirilen Nil nehrinin suyu burada arıtılarak Süveyş kanalı altındaki sifonlardan kanalın doğusundaki beton depolara basınçla gönderilmekteydi. Kantara'dan Elariş'e kadar her birisi
ortalama 24 mil uzunluğunda dört kısma
ayrılmış olan çelik borular döşenmişti. Ordu
ilerledikçe çelik borular da uzatılmakta ve
en ileri hatlardaki siperler içine kadar Nil
nehrinin suyu gönderilmekteydi. |
Türk komutanlığı, İngilizler için hayati önemi haiz olan bu boruları tahrip ettiği takdirde düşmanı su bakımından çok fena bir duruma sokabilirdi. Fakat borular kuvvetli İngiliz müfrezeleri tarafından korunuyordu. Bu nedenle kara tahrip birlikleriyle bunların tahribi çok zordu. Hava bombardımanlarıyla tahrip etmek de o zamanki
havacılık imkânlarına göre mümkün
görülmüyordu. Geriye uçak ile düşmanın
bulunmadığı bir yere inerek dinamitle
boruları uçurmak kalıyordu. Bu görev güç ve
tehlikeli ise de havacılar böyle bir görevi
hemen kabul ettiler. |
10 Nisan 1917'de iki kişilik bir uçuş ekibi İngiliz hatları gerisinde uygun bir yere inerek demiryoluna paralel döşenmiş olan su borularını tahrip edip üssüne dönmüştü. İngilizler tahrip edilen su borularını ellerindeki bol malzeme ile tamir ederek arızayı kısa zamanda gidermiş bu nedenle arzu edilen sonuç elde edilememişti. |
|
(b) İkinci Gazze muharebesinde
hava harekâtı ve faaliyetleri: |
|
Birinci Gazze muharebesinde yenilgiye
uğrayan İngiliz kuvvetleri yeniden taarruza
geçmek için gerekli hazırlıkları yapmakta ve
takviye almaktaydılar. Böyle bir taarruzun
yapılacağını bekleyen Türk kuvvetleri 3 ncü
Piyade Tümeniyle Gazze'de, 16 ncı Tümeni ve
3 ncü Süvari Tümeni ile Tellüşeria'da, 53
ncü Piyade Tümeni Tellüşyeria ile Gazze
arasındaki sahada savunma tertibi
almışlardı. Bu tümenin 12 nci Alayı Huç'un
hemen güney batısında yedekteydi.
Birüssebi'de ise iki tabur ve bir dağ
bataryası bulunuyordu. |
Altı uçak ile Remle'de bulunan 300 ncü Paşa
Tayyare Bölüğü yaptığı keşiflerle düşman
hazırlıklarını tespit etmişti. Hava keşfiyle
elde edilen bilgiler, düşmanın 3 ve 53 ncü
Tümenlerin cephesine ilerlemekte olduğu
Telcemma dolaylarında kuvvetleri
birliklerin, süvari tümenlerinin de
Şelale'de toplandıkları ve buradan ileri
harekete geçtikleri tespit edilmişti. |
Böylece hazırlıklarını tamamlayan İngilizler 19 Nisan 1917'de dört piyade, bir süvari tümeni ve sekiz zırhlı otomobil ve tankla ayrıca bir atlı piyade tugayı ile çok kuvvetli bir topçu ateş hazırlığından sonra taarruza geçtiler. Düşmanın bu taarruzu harp gemilerinden açılan topçu ateşi ile desteklenmekteydi. Kanlı ve çetin muharebelerden sonra yaklaşık olarak 7000 kişi kayıp veren düşman geri çekilmek zorunda kalmıştı. Muharebeler devam ettiği sırada Türk uçakları devamlı olarak keşif ve bombardıman yaparak düşmanın harekâtını adım, adım takip etmiş ve elde ettikleri bilgileri komutanlığa vermek suretiyle çok değerli görevler yapmışlardı. |
19 Nisan 1917'de yapılan hava muharebesinde bir İngiliz uçağı düşürülmüş, düşmanın yaklaşma ve taarruzi harekâtına rastlayan
18–19 Nisan günleri uçaklar 19 sorti yaparak
38 saat uçmuşlar, düşman hedefleri üzerine
1000 kg. bomba atmışlardı. 19 Nisan 1917
öğle zamanı Selmana yakınlarında düşmanın
suyoluna taarruz eden bir Türk uçağı su
borularını tahrip etmiş ve o bölgeden geçen
düşman tren katarını makineli tüfekle
taramıştı. |
İngilizler 20 Nisan'da Teletine-Şaluf-Mansure-Maşrafa-Asferiye
genel hattına çekilerek tahkimat yapmaya
başlamıştı. |
25 Nisan 1917'de yapılan hava keşfinde düşmanın mevzilerini takviye ettiği, Meşrafa-Mansure-Telcemma
hattında yeniden mevziler inşa etmekte
olduğu, Telelfari ve Vadiişelale'nin doğu
kıyısını tahkim ettiği tespit edildi. |
Elde edilen bu bilgilere göre düşman mevzii sol kanadı ile vadii Gazze'dan yaklaşık 4
kilometre kuzeyde Akdeniz'e dayandığı
öğrenilmişti. Cephede karşılıklı olarak
mevzii bazı hareketlere paralel olarak cephe
gerisinde ulaştırma ve ikmal bakımından da
büyük faaliyetler oluyordu. Gazze
muharebesinden önce acele olarak yapılmaya
başlanmış olan yol ve demiryollarının noksan
kalan kısımlarının tamamlanmasına çalışılmış
ise de Türkler demiryolunun işletme ve
taşıma kapasitesini arzu edilen şekle
sokamamışlardı. Bu nedenle takviye
kuvvetlerinin cepheye gelmesi bir hayli
zamana ihtiyaç gösteriyordu. |
|
(c) Üçüncü Gazze muharebesi
hazırlık safhasında hava
harekâtı: |
|
İkinci Gazze muharebesinden sonra karşılıklı
mevzilere yerleşen taraflar yeniden
girişecekleri harekât için büyük bir
hazırlığa başlamışlardı. Bu hazırlık
devresinde Türk-Alman hava birlikleri düşman
cephesi üzerinde ve gerilerinde
devamlı faaliyette bulunmaktaydılar. |
1 Mayıs 1917'de yapılan hava keşfinde düşmanın Bittia'daki hava alanında 12, Refah
ve Balah hava alanlarında sekizer uçağı
bulunduğu tespit edildi. Uçakları yerde
tahrip etmek amacıyla 4/5 Mayıs'da altı
uçakla Balah alanına ve tesislerine yapılan
bombardımanda bombaların hedeflere isabet
ettiği görüldü. |
Yapılan bu hava taarruzlarına İngilizler de bir gün sonra karşılık vererek Ramle'deki
300 ncü Tayyare Bölüğü alanına 20 bomba
attılar. Uçaklar alanda dağıtıldığı ve iyi
gizlendiği için herhangi bir zarar
görmediler. |
6/7 Mayıs 1917'de beş Türk uçağı düşmanın şiddetli uçaksavar ateşine rağmen Balah'daki
alana ve yakınındaki ordugâhlara alçak
irtifadan ikinci bir taarruz yaptı.
Bombardımandan sonra iyice alçalan uçaklar
makineli tüfeklerle hedefleri taradılar.
Uçaklar hedeften ayrıldıktan sonra alan ve
diğer tesislerde çıkan yangının alevleri
uzak mesafeden görülüyordu. |
Yapılan Türk hava akınlarına İngilizlerin karşılığı gecikmedi. Aynı gün düşman uçakları da Ramle kasabasına bomba ve
makineli tüfeklerle taarruz ederek 23 kadın
ve çocuğun ölümüne ve 10 kişinin
yaralanmasına sebep oldular. |
11 Mayıs 1917'de keşfe giden Türk uçağı Telelfari dolaylarında rastladığı iki
İngiliz uçağı ile yaptığı hava
muharebesinde birini düşürmüş, diğerini de
kaçırmıştı. Bu görevde yapılan keşifte
düşmanın Hanyunus'daki birliklerinin arttığı
görülmüştü. |
Mayıs ayı sonuna kadar ara verilmeden keşif ve taarruzi görevlere devam edilmişti. Bu
keşiflerde toplanan bilgilere göre, düşmanın
Filistin cephesinde geniş çapta takviyeler
almış olduğu ve kuvvetlerinin altı piyade ve
iki süvarı tümeninden az olmadığı,
demiryolunu Şeyhnuran yönünde uzattığı ve
taarruz için ikmal işlerine hız verdiği
sonucuna varılmıştı. Bu görevler sırasında
yapılan hava muharebelerinde İngiliz
uçakları hasara uğratılmış; demiryolu,
telefon hatları ve suyolları tahrip
edilmişti. |
1917 yılı Mayıs ayında hava üstünlüğü Türk birliklerindeydi. Buna rağmen düşman hava akınlarının arttığı da gözden kaçmıyordu. Bir süre sonra İngiliz hava faaliyetlerinin daha fazla artacağını düşünen 4 ncü Ordu Komutanlığı Mayıs ayı sonunda 300 ncü Tayyare Bölüğü gibi yeni bir hava birliğinin daha verilmesini Başkomutanlık karargâhına teklif etmişti. |
Düşman hava kuvvetleri Türk uçaklarının harekât ve faaliyetlerine engel olmak ve Türk hava baskısını hafifletmek için hava alanlarına taarruz etmekteydi. Bunlardan 23 Haziran 1917'de altı uçakla Ramle hava
alanına yapılan bombardıman beklenilen
etkiyi vermemişti. Türk cephesi kıyı
bölgesinde üç Fransız deniz uçağı Tulkerim
istasyonuna 14 bomba atarak üç kişiyi
yaralamış ve iki vagonu tahrip etmişti. Bu
taarruzu önlemek için havalanan Türk
uçakları düşmanı uzaklaştırmışlardı. |
25 Haziran 1917'de Resulatavine bölgesinde
üç İngiliz uçağı ile hava muharebesine giren
iki Türk uçağı düşmanın bir uçağını
düşürmüş, diğerine isabet kaydederek hatları
gerisine inmek zorunda bırakmış, üçüncüsünü
de Türk topçuları harekât sahasından
uzaklaştırmışlardı. |
26 Haziran'da Kudüs'e taarruz eden İngiliz uçaklarından biri Türk topçusunun ateşiyle Birüssebi'nin 10 kilometre doğusuna inerek
parçalanmış, pilotu diğer düşman uçakları
tarafından kurtarılmıştı. Taarruza katılan
düşman uçaklarından diğer ikisi
Birüssebi'nin güney batısına inmek zorunda
bırakılmışlardı. Bir süre sonra bu bölgeye
yetişen Türk keşif kolları inen uçakların
makineli tüfeklerini sökerek almışlar,
uçakları yakacakları sırada Şelale'den
kalkan beş düşman uçağının yaklaşması
üzerine olay yerinden uzaklaşmışlardı. 25 ve
26 Haziran'da yapılan iki hava
muharebesinde, birisi topçu ateşiyle ve üçü
de mecburi iniş yapmak suretiyle altı düşman
uçağı tahrip ve hasara uğratılmıştı. |
8 Temmuz'da Cemame dolaylarında rastlanan
bir düşman uçağı hava muharebesinde
düşürülmüş, diğeri Beytihanun dolaylarında
yere indirilerek pilot ve rasıtı esir
edilmişti. |
13 Temmuz 1917'de 4 ncü Ordunun Başkomutanlığa gönderdiği raporda, Şeria
dolaylarında keşif görevi yapan bir Türk
uçağının rastladığı iki İngiliz uçağından
birisini düşürdüğü, diğerini muharebe
sahasından uzaklaştırdığı, düşen uçağın
pilot ve rasıtının esir edildiği
bildiriliyordu. |
Cephede yapılan aralıksız hava harekâtı
nedeniyle 300 ncü Paşa Tayyare Bölüğünün gün
geçtikçe malzemeleri azalmakta, yıpranmakta
ve personeli devamlı uçuşlar sonucu
yorulmaktaydı. Buna paralel olarak arıza
yapan uçaklar süratle onarılamamakta,
yedekleri bulunmadığından yerlerine yenileri
de konulamamaktaydı. Bu nedenle, 22 nci
Kolordu Komutanı Von Kress cepheye uçak
gönderilmesi için 4 ncü Ordu Komutanlığına
gereken öneriyi yapmıştı. Bu öneriyi uygun
bulan ordu komutanlığı 13 Temmuz 1917'de
Başkomutanlığa 300 ncü Bölüğün uçak durumunu
bildirmiş ve eldekilerle İskenderiye'ye
kadar uzak keşif yapılamadığını, bu sebepten
düşmanın Suriye ve Filistin kıyılarına bir
çıkarma yapma girişiminin zamanında
öğrenilemeyeceğini ileri sürerek tayyare
bölüğünün takviye edilmesini arz etmişti. |
Düşman, Gazze ve Gazze-Hanyunus yolu
üzerindeki Türk kuvvetlerini ve bu bölgedeki
Türk tahkimat derecesini anlamak gayesiyle 10 Temmuz 1917'de kuvvetli topçu ateş desteği ile taarruza geçmiş, düşmanın bu taarruz girişimi Türk kuvvetlerinin çetin direnişiyle karşılaşmıştı. |
1917 yılı Ağustos ayı karşılıklı keşif ve hava muharebeleriyle geçti. 3 Ağustos 1917'de Başkomutanlığa sunulan raporda esir edilen bir İngiliz hava subayının sorgusundan, cephede 52 nci, 53 ncü, 54 ncü Tümenlerin bulunduğu ve cephe gerisinde de iki tümenin yedekte olduğunun öğrenildiği bildirilmişti. |
16 Ağustos'a kadar yapılan hava keşif görevlerinde iki hava muharebesi olmuş, iki tarafta da bir kayıp olmamıştı. Bir Türk uçağı Hotselmane dolaylarında yere inerek
düşman su tesislerini tahrip etme
girişiminde bulunmuş ise de İngilizlerin
makineli tüfek ateşleriyle karşılaşarak
tahrip işini başaramadan üssüne dönmüştü. |
İngilizler Gazze'de uğradıkları yenilginin
acısını çıkarmak, Filistin ve Suriye'yi
işgal için yüksek komuta kademesinde
değişiklik yaparak General Allanbi'yi
komutanlığa getirmişler ve Filistin
cephesinde büyük kuvvetler toplamaya
başlamışlardı. |
Türkler, Irak'a kuvvet yığmaya çalışırken
İngilizler Filistin sınırında toplanmakta ve
ayrıca Irak cephesinin batı yanına saldırmak
üzere hazırlanmakta idiler. |
Alman ve Türk komutanlarının görüş birliği ile Asya kolu adı karma bir kuvvet kurulmasına karar verilmiş ve 1917 yılı ilkbaharında Almanya'dan derlenen bu kuvvetin sevki için gereken hazırlık başlamıştı. Böylece Irak cephesi ön plana alınarak Filistin cephesi ikinci plana bırakılmıştı. |
Filistin cephesinin genişliği ilk hatlarda bulanan tümenlerin geriye alınarak dinlendirilmelerini imkânsız kılmıştı. Birlikler havasız ve derin siperler içerisinde çok sıcakta ve iaşe zorluğu içinde üstün bir kudret ve metanetle dayanmakta idiler. |
1 nci ve 2 nci Gazze muharebelerinde oldukça
kayıp vermiş olan birliklerin eğitim görmüş
er ve subayları çok azalmıştı. Bunların
yerlerine verilen ikmal erleri ise
eğitimleri çok zayıf olan acemilerden
ibaretti. |
Irak harekâtı için Halep'te 7 nci Ordunun kurulması Filistin cephesindeki birlikleri ikmal kuvvetlerinden yoksun bırakacak ve buradaki kuvvetler yavaş, yavaş eriyerek düşmana direnemeyecek bir hale gelecekti. Bağdat'ın kurtarılması için kurulan ordular grubuna Yıldırım adı verildi ve komutanlığına General Von Falkenhayn
getirildi. |
1917 yılı Temmuz ve Ağustos ayları içerisinde Yıldırım Ordularına keşif, bombardıman, av ve taarruzi destek görevi
yapmak üzere dört tayyare bölüğü tahsis
edilmiş ve 300 ncü Paşa Tayyare Bölüğü örnek
tutularak kurulan bu bölüklere sırası ile
301, 302, 303 ve 304 numaraları verilmişti.
Almanya'dan getirilen bu bölükler Haydarpaşa
istasyonunda toplanarak tren ile Yıldırım
Ordular Grubu emrine sevk edilecekti. Bu
sırada istasyonda sabotaj sonucu meydana
gelen yangından dolayı evvelce Halep'e
gönderilen 301 nci Bölük hariç diğer
bölüklerin hepsi yangından çok zarar
görmüşlerdi. Ayrıca Macaristan'dan uçakların
tren ile hakli sırasında 302 nci Tayyare
Bölüğünü taşıyan tren diğer bir trene
çarparak çok miktarda uçak malzemesi de
elden çıkmıştı. |
Yıldırım Ordular Grubunun Halep dolaylarında bulunduğu ve Almanya'dan gelen Asya kolunun bölgeye sevki sırasında birçok kaynaklardan Filistin cephesindeki düşman kuvvetlerinin sayı bakımından arttığı ve hazırlıkların hızlandığı öğrenilmişti. |
Yıldırım Ordular Grubu ile
işbirliğine tahsis edilmiş olan
tayyare bölüklerinden; |
301 nci Bölük, Ramle alanında
bulunan 300 ncü Tayyare
Bölüğünün yanında, |
302 nci Bölük Elsafir'de, |
303 ncü Bölük Ettine'de, |
304 ncü Bölük Irakülmünşiye'de
konuşlanarak uçuşa hazırlanmaya
başlamışlardı. |
|
Yıldırım Orduları ileri komuta yerinin bulunduğu Elhuç bölgesinde bir yedek hava
alanı hazırlanmış, burada 300 ncü ve 301 nci
Tayyare Bölüklerinden bir kaç uçak emre
hazır bir halde bulundurulmuşlardı. |
İngiliz hava birlikleri ise; Birisi Avustralyalı olmak üzere iki tayyare ve bir balon bölüğünden ibaret olup, bu bölükler Wing (tabur ile alay arasında bir kuvvet)
halinde bulunmakta idiler. Ekim ayında
faaliyetlerine hız veren İngiliz uçakları,
Yıldırım Ordular Grubunun kuzeydeki
birliklerinin cepheye doğru harekete
geçtiklerini keşfettiler. Bu keşif üzerine
hazırlanmakta olan İngiliz kuvvetleri vakit
kaybetmeden Türk ordusuna taarruza karar
verdiler. Taarruzdan önce modern uçaklarla
takviye edilen İngiliz hava kuvvetleri, l5
Ekim'den itibaren hava üstünlüğünü kazanmaya
çalışıyorlardı. Bu tarihte Dirülbalah'a
giden bir Türk uçak filosu bu bölgede
İngilizlerin Bristol av uçaklarıyla
karşılaşmış ve yapılan hava muharebesinde
bir Türk uçağı düşmüştü. Ekim ayı sonlarına
doğru Bristol uçakları şimdiye kadar cephede
görülmeyen çok süratli S.E.-5 keşif
uçaklarıyla takviye edilerek Türk uçaklarına
meydan okumaya başladılar. |
|
(d) Üçüncü Gazze muharebesinde
hava harekâtı ve faaliyetleri: |
|
Bu muharebeden önce, 30 Ekim 1917'de tarafların durumu şöyleydi. |
Yıldırım Ordular Grubu karargâhı Halep'te, 8 nci Ordu karargâhı Huleykat'da, 7 nci Ordu
karargâhı bölgeye gelmekte, 22 nci
Kolordunun karargâhı, 53 ncü ve 3 ncü
Tümenleri Gazze'de, 7 nci Tümeni Gazze
kuzeyinde mevziin sağ kanat gerisinde, 54
ncü, 26 ncı Tümenler ve 16 ncı Tümenden
kurulu 20 nci Kolordu Ennamus ve Kavuka
arasında, 3 ncü Kolordu Birüssebi'de, 24 ncü
ve 27 nci Piyade Tümenleriyle, 3 ncü Süvari
Tümeni Kavuka-Birüssebi doğusu hattında, 19
ncu Tümenin çoğunluğu Cemame'de bulunuyordu. |
Gazze güneyi, Maşrafe, Tellelfari'ye kadar
olan sahada dört tümenli 21 nci Kolordu,
Kavzulbasal dolaylarında Yeomanri atlı
piyade tümeni, Birüssebi'nin batısında dört
tümenli 20 nci Kolordu, Birüssebi'nin güney
ve güney batısında Avusturalya atlı piyade
ve Anzak süvari tümeninden oluşmuş çöl atlı
kolordusu bulunmaktaydı. |
İngilizler Türk mevziinin sol kanadına vuracakları esas darbe ile Türk kuvvetlerini imha edeceklerini tasarlamışlardı. Ayrıca, Türk cephesinin sol kanadına yapılacak taarruzu gizlemek için çok kurnazca hareket edilmişti. Ekim ayının 20 nci günü kıyıda çok fazla deniz nakliyatı görülmüştü. Kuzey yönünde güvenlik önlemi ile giden gemi kafileleri tespit edildi. Bu bilgiler doğrultusunda cephe gerisine bir düşman çıkarma girişiminin olabileceği sonucuna varıldı. |
Türklerin dikkatlerini kıyı bölgesine çeken düşman Birüssebi ve Telisşeria dolaylarına
karşı büyük kuvvetler yığıyordu. İngiliz
birliklerinin taarruz hazırlıkları 21/22
Ekim 1917 gecesi başlamış ve bunu takip eden
gecelerde de devam etmişti. Mükemmel bir
gizleme planına göre hazırlanan bu
hareketler kusursuz uygulanmış olmasına
rağmen Türk keşif uçakları tarafından
keşfedilmişti. Yapılan hava keşifleriyle
düşmanın Birüssebi önünde önemli süvari
birlikleri toplanmakta olduğu ve Gazze'nin
güney batısındaki avcı siperlerinin daha
kuvvetli olarak işgal edildiği tespit
edilmişti. Keşif uçaklarının verdiği
bilgilere rağmen düşmanın gerçek taarruz
yeri hakkında Yıldırım Orduları Grup
Komutanlığı kesin bir karara varamamıştı. |
27 Ekim 1917'de İngilizler, ellerindeki bütün uçak ve uçaksavarları kullanmak suretiyle cephe üzerinde bir hava savunma perdesi kurdu. Bu nedenle Türk-Alman uçakları harekât bölgesi üzerinde ve gerilerinde keşif ve gözetleme yapamadılar. 30 Ekim 1917'de cephe üzerinde keşif yapan bir Türk uçağı düşman uçakları tarafından düşürüldü. |
31 Ekim 1917 sabahı gün doğumuyla beraber düşman, kurduğu hava savunma perdesi altında kuvvetli bir topçu ateş desteğinde cephe merkezi ile Birüssebi güneyinden olmak üzere
bütün cephede taarruza geçti. Birüssebi
doğusunda ilerleyen düşman süvari birlikleri
ve sonradan gelen takviye kuvvetleri
Birüssebi kuzey doğusundaki Tellülsebi'yi
aldılar. Bu bölgedeki muharebelerde Türk
uçakları harekâta iştirak eden İngiliz
süvari kuvvetlerini bombalamak suretiyle
hayvanlarda oldukça büyük kayıp verdirmişler
ve yaptıkları keşiflerle düşmanın kuzeye ve
Birüssebi'ye doğru ilerlediklerini
bildirmişlerdi. 31 Ekim'de Birüssebi düşman
eline geçti. 7 Kasım'da Tellisşeria ve
Ebuhuf arasında taarruza geçen İngiliz
kuvvetleri buradaki mevzileri yarmayı
başarmışlarsa da Türk birliklerinin
zamanında geri çekilmeleri sayesinde bu
yarmadan faydalanamamışlardı. 6/7 Kasım
gecesi Türkler Gazze'yi terk etmişler ve
burası da düşmanın eline geçmişti. Böylece
bu safhadaki muharebeler çok üstün düşman
karşısında kahramanca savaşan Türk
birliklerinin geri çekilmeleriyle
sonuçlandı. |
Ekim ayının son yarısında Filistin'e gelerek yerleşmeye başlamış olan Türk-Alman Tayyare Bölükleri henüz hazırlıklarını tamamlamadan İngiliz hava taarruzlarına uğradılar. Bölüklerin uçakları Albatros-C IV ve A.E.G.
uçaklarıydı. Bu uçakların nitelikleri
İngiliz uçaklarına göre çok üstündü.
|
İngilizlerin elinde en modern uçaklar bulunduğu gibi sayıları da çok fazla idi. Devamlı hava takviye birlikleri alan düşman cephe üzerinde gruplar halinde görev uçuşlarına başladı. İngiliz hava üstünlüğüne rağmen Türk tayyare bölükleri düşman birliklerinin ileri hareketlerini, takip ettikleri yolları ve birliklerin bölümlerini tespit etmeyi başardılar. Düşman, Türk-Alman hava birliklerinin keşiflerine engel olmak için havada devamlı devriye uçuşları yapıyordu. Bu nedenle görev sırasındaki karşılaşmalarda yapılan hava muharebelerinde birçok Türk-Alman pilot, rasıt ve uçağı kaybedilmişti. Harekât süresince yapılan görevlerde 17 pilot, 7 rasıt muharebe dışı edilmiş; dokuz pilot ve iki rasıt şehit olmuştu. Uçakların da %25'i kaybedilmişti. |
İngilizlerin süratle ilerlemeleri karşısında, ilerideki hava alanlarında bulunan ve geriye nakledilemeyen malzemeler alan yakınlarına kadar gelmiş olan İngiliz süvarilerinin eline geçmemesi için yakılmak zorunda kalınmıştı. Daha geri alanlarda bulunan 300 ncü, 301 ve 302 nci Bölükler düşman ilerlemesine göre malzemelerini gerilere nakletmek fırsatını bulmuşlar, fakat muharebelerde kayıp veren 300 ncü Bölüğün motorlu aracı kalmadığından geri çekilmelerde yedek malzemelerini araba ve hayvanlarla taşımak zorunda kalmıştı. |
16 Kasım'da Türk birliklerinin çekilmesi üzerine İngilizler Yafa'ya girdiler. Bu muharebelerde İngiliz uçakları geri çekilen kuvvetlerin toplandığı bölgeleri bombardıman etmek suretiyle birliklere ve gerideki kuruluşlara kayıp verdirmiş ve muhabere tesislerini tahrip etmişti. |
27 Kasım'da Türk uçakları Ramle'ye bir akın
yaptılar. Bu akına karşılık olarak 30 Kasım
gecesi İngiliz uçakları da Tulukerem'i
bombaladılar. |
9 Aralık 1917'de Türk birliklerinin çekilmesi üzerine İngilizler Kudüs'e girdiler. 7 nci Ordu kuvvetleri ve Alman Asya kolunun yardımı ile Yıldırım Ordular Grubu Yafa'nın kuzeyinde Avce-Nablus güneyi
ve Eriha'nın doğusundaki tepelerin
oluşturduğu genel hatta İngiliz ileri
harekâtını durdurdu. Bu tarihten sonra altı
ay daha Türk savunması devam ettirilmiş ve
bu safhada meydana gelen muharebelerde
İngilizlere ağır kayıp verdirilmişti. |
|
(e) İskenderun körfezi
bölgesinde hava harekâtı ve
faaliyetleri: |
|
4 ncü Ordunun Anavatanla olan bağlantısı demiryolları ile yapılmaktaydı. Yolun en önemli bölgesi, İskenderun'un yakınından geçen Adana'daki kısmı idi. Burası iyi bir çıkarma bölgesi olan İskenderun körfezi kıyılarına çok yakındı. Bu nedenle Başkomutanlık Adana ve İskenderun bölgesine çok önem veriyordu. Düşmanın İskenderun'a bir çıkarma yapacağı haberleri alınıyordu. İskenderun bölgesinin düşman eline geçmesi halinde, hem 4 ncü Ordu ve hem de 6 ncı ve 2 nci Orduların ulaştırma
hatlarını Anadolu ve İstanbul'a bağlayan bu
önemli kavşak noktasının elden çıkması
demekti. İskenderun'a yapılacak bir düşman
çıkarmasının ana üssü Kıbrıs adası
olabilirdi. Bu adadaki limanların keşfi için
4 ncü Tayyare Bölüğü Adana'ya ve daha sonra
da uçakların menzili nedeniyle Silifke'ye
nakledilmişti. |
Kara uçaklarıyla Kıbrıs'a gidip dönme sırasında meydana gelecek arızalardan denize inmek mümkün olamayacağından, 4 ncü Ordu Komutanlığı tarafından Başkomutanlığa Kıbrıs adasına yapılacak hava keşifleri için Silifke'ye bir deniz tayyare birliği verilmesi teklif edildi.
|
Başkomutanlık elde deniz uçağı olmadığını ileri sürerek keşiflerin kara uçakları ile yapılmasını emretti. Fakat eldeki kara uçakları keşif yapamayacak durumda olduğundan 1917 yılı Mayıs ayında 160 beygir gücünde Mercedes motorlu bir Albatros-C II
keşif uçağı verilmiş ve 16 Haziran 1917'de
Kıbrıs adasına hava keşifleri başlamıştı.
Yapılan keşiflerde kıyı ve limanlarda
çıkarma hazırlığını gösteren bir belirti
görülememişti. 5 Temmuz'da yapılan hava
keşfinde ise, Lefkoşe'de çıkarma için askeri
bir faaliyet görülmediği, Larnaka limanında
büyük iskeleye yanaşmış 10 yelkenli ve
mavna, Magosa limanında bir gemi ile sekiz
yelkenli görülerek fotoğraflarının çekildiği
bildirilmişti. |
Alman istihbaratından alınan haberlerde düşmanın İskenderun'a mutlaka bir çıkarma yapacağı bildirilmekteydi. 4 ncü Ordu Komutanlığı Almanların vermiş olduğu bu haberin doğru olup olmadığının hava keşifleriyle meydana çıkarılması üzerinde ısrarla duruyordu. |
Düşman, Gazze-Birussebi hattına taarruza
geçmek üzere bütün hazırlıklarını tamamlamış
olduğundan Halep'te toplanmış olan Yıldırım
Ordularının nerede kullanılacağı hakkında
süratle karar verilmesi gerekiyordu. Uzun
süredir devam eden savaşın muhtelif
cephelerinde pek çok kayıp veren Türk
ordularının yedekleri erimişti. Yeni kurulan
bu kuvvet Türk Ordusunun son yedekleri idi.
Filistin'in istilası bu kuvvetlerle
durdurulabilirdi. Bu bakımdan da
İskenderun'a bir çıkarma ihtimali ve
Almanlardan alınan bu haberin doğruluk
derecesinin araştırılması ve buna göre kesin
kararın verilmesi gerekiyordu. |
4 ncü Ordu emrindeki tayyare bölüğü bu önemli görevi yaptığı keşiflerle öğrenmiş ve Kıbrıs'ta düşman çıkarma kuvveti bulunmadığını tespit etmişti. Bölüğün elde ettiği bu bilgiler 302 nci Tayyare Bölüğü tarafından da teyit edilmişti. |
Türkler, düşmanın amacını çeşitli kanallardan elde ettikleri bilgiler ile anlamaya çalışırken, İngilizler de istihbarat ve hava keşiflerinden Yıldırım Ordular Grubunun Halep'te toplanmakta olduğunu öğrenmişti. Ayrıca düşman uçakları uçak ana gemilerinden istediği zaman istediği yerde uçak kaldırmak suretiyle Adana dolaylarında önemli hedefleri bombardıman ediyorlardı. Düşman, Yıldırım Ordular Grubunun toplanmasını engellemek için Seyhan ve Ceyhan nehirleri üzerinde bulunan iki büyük demiryolu köprüsünü ve Adana istasyonunu bombalama girişiminde bulunmuş, ayrıca dört Fransız uçağı Adana'daki meteoroloji ve demiryolu istasyonunu bombalamıştı. |
9 Ekim 1917'de düşmanın bir yardımcı kruvazörü, iki torpido bot ve bir uçak ana gemisinden ibaret filosu İskenderun körfezine gelerek ana gemiden iki uçak kaldırdı. Ceyhan köprüsünün bombardımanı sırasında bu uçaklardan biri topçu ateşi ile düşürülmüş ve uçuş ekibi esir edilmişti. |
Düşmanın bu akınları karşısında Türk kara uçakları ile yapılan keşifler komutanlığı tatmin etmemiş ve 21 Ekim 1917'de Hava Kuvvetleri Müfettişliği bir Alman deniz tayyare bölüğünü Mersin'e göndermiş ve burada yerleşen bölük kıyı şeridi ve Kıbrıs adasında keşif ve taarruz görevlerine başlamıştı. |
|
(5) 1918 Yılı Hava Harekâtı Ve
Faaliyetleri: |
|
Çok kuvvetli İngiliz ordusu karşısında kahramanca savunma yapan Türk kuvvetleri 1918 yılı başında Akdeniz ile Şeria nehri arasında düşmanı durdurarak bir cephe kurmayı başarmışlardı. |
Hava birliklerinin konuşu ve birliklere verilen keşif bölgeleri şöyleydi. Şeria
nehri ile Lut gölü arasındaki alanlara
yerleşmiş olan tayyare bölüklerinden
Samah'da bulunan 300 ncü ve Hayfa doğusunda
bulunan 302 nci Bölükler 8 nci Ordu emrine, |
Cenin'de bulunan 301 nci ve 303 ncü Bölükler 7 nci Ordu emrine verilmişlerdi. Bu bölüklerden başka Ocak ayı sonuna kadar cepheye gönderilmesi kararlaştırılan 305 nci Bölük 14 ncü Bölük adıyla Dera'da gidecek ve
304 ncü Bölük Ordular emrinde Afule'de
kalacaktı. |
Hava Kuvveti Komutanlığı, Ordular Grubu Komutanlığının bulunduğu Nasıra'ya intikal
etmiş ve ordular emrine verilen tayyare
bölüklerine keşif, gözetleme bakımından
belirli sahalar vermişti. Bu sahalar
şöyleydi. |
26 Şubat 1918'de Mareşal Falkenhayn Ordular
Grubu Komutanlığından ayrılmış, yerine
Mareşal Liman Von Sanders geçmişti. Emir
komutada yapılan bu değişiklikten sonra 2
nci ve 6 ncı Ordular Yıldırım Ordular Grubu
kuruluşundan çıkarılmışlardı. Yeni komutan
eskiden olduğu gibi 7 nci ve 8 nci Ordularla
denizden Şeria'ya kadar olan bölgede, 4 ncü
Ordu da Şeria doğusundaki bölgede görev
yapacaktı. Verilen
bu savunma bölgeleriyle birlikte ordularla
işbirliği yapacak olan hava birlikleri için
de bazı önlemler alınmıştı. |
300 ncü Tayyare Bölüğü Samah
kuzey doğusunda, |
302 nci Tayyare Bölüğü Hayfa
doğusunda, |
301 nci Tayyare Bölüğü Afule
güneyinde, |
303 ncü Tayyare Bölüğü Cenin
güneyinde, |
304 ncü Tayyare Bölüğü Afule'de
konuşlanmıştı. |
|
Bu bölükler Yafa-Eriha-Amman hattının
güneyinde yer alan bölgede uzak keşif ve
gözetleme yapacak, Dera'daki 305 nci ve 4 ncü, Amman'daki 3 ncü
Tayyare Bölükleri Hicaz hattını gözetleyecek
ve bu hattaki asi Araplara karşı
kullanılacaktı. Bu bölüklerde toplam olarak
36 uçak bulunuyordu. |
Keşif uçaklarının teknik niteliği noksan olduğundan artan düşman faaliyetleri karşısında gün geçtikçe erimekte ve elde yeter sayıda yedek malzeme ve uçak bulunmadığından keşif faaliyetinin yürütülmesi zorlaşmaktaydı. |
Düşman hava faaliyetlerine karşı koymak ve göreve gidecek keşif uçaklarını himaye etmek için av uçaklarını kuvvetlendirmek gerekiyordu. Bu maksatla 1918 yılı Ocak ayında bütün av uçakları Üsteğmen Felmy
komutasında Cenin alanında toplandı. Daha
sonra Cenin alanına Almanya'dan Teğmen
Mayerdiks emrinde Jaster–1 adında Albatros-D
V uçaklarından kurulu yeni bir av bölüğü
geldi. Yeni gelen uçaklarla yapılan tecrübe
uçuşları uçakların yapılış hatasından dolayı
uçucuların ölümüyle sonuçlandığından uçaklar
hizmetten kaldırıldı. |
İngiliz Hava Kuvvetlerinin konuşu ise şöyleydi:
|
Filistin'de 5 nci Tayyare Grubu,
İsmailiye'de 21 numaralı eğitim müfrezesi,
Ebukir'de bir tayyare istasyonu ve 20 nci
müfreze olmak üzere toplam olarak cephede
yedi tayyare bölüğü ve bir balon bölüğü
bulunuyordu. |
İngiliz kuvvetleri Filistin'de taarruz ederken Araplar da Türk Ordusunu arkadan vurmaya çalışıyorlardı. Asiler Lut gölünün
güneyindeki Fetra'da toplanmışlardı. Daha
sonraları Türk Ordusu kuzeye doğru çekilince
Şubek ve Kerek'i elde ederek Tafile'ye
yerleştiler. |
Silifke'den Dera'ya gelen 4 ncü Tayyare
Bölüğüne Dera-Maan demiryolunun iki tarafını
gözetleme ve Havran bölgesini keşif ve
kontrol etme görevi verilmişti. Bu görevleri
yapacak olan bölüğe Albatros uçaklarına
oranla daha süratli ve dayanıklı olan A.E.G.
tipinde üç yeni uçak verilmişti. Bu uçaklara
bomba atmayı sağlayan bomba salanı ve rasıt
makineli tüfeği de takılmıştı. |
Emredilen bölgeye gönderilen iki uçak uçucuların elinde görev bölgesinin topoğrafik haritası bulunmadığından
küçük bir coğrafya haritası ve
yerlilerden aldıkları bilgiyle hedef
bölgesine giderek gördükleri Arap
çadırlarını bombardıman ettiler ve
makineli tüfekle de taradılar. Bölük
daha sonra Hicaz demiryolunun iki
tarafında ve Zerka istasyonu
dolaylarında birçok keşif ve gözetleme
görevleri yaptı. |
Bu bölgede Araplara karşı harekât yapan Türk Komutanlığı yapılacak hava hücumlarında dost ve düşman kabilelerinin çok iyi tanınması ve yanlışlıkla dost kabilelere hücum edilmemesini bildirdi. Çünkü havadan dost ve düşman kabilelerinin ayırt edilmesi çok zordu. Buradaki kolordunun dost kabile diye bildirdiği yerlerde birkaç saat sonra hiç kimse görülmüyordu. Çoğu zaman asi Arapların bulunduğu bildirilen yerlerde de dost kabileler çıkıyordu. Bu nedenle yapılan hava bombardımanlarında bazen yanlışlıkla dost kabileler bombardıman edilmişti. Bölükteki uçucu personel nöbetleşerek günaşırı Zerka ve Amman
yönlerinde keşif ve gözetleme görevleri
yapıyorlardı. |
Ayrıca 1918 yılı Ocak ayı başında 3 ncü Tayyare Bölüğü de Hicaz hattı boyunca Medine, Maan, Dera ve Şam'a dağıtılmış
olarak asilere karşı harekâta devam
ediyordu. Bölük sonradan bütün
müfrezeleriyle Maan'a intikal
ettirilmiş, Almanya'dan gelen 305 nci
Bölük ile Dera'daki 4 ncü Bölük de
Amman'a gönderilmişti. |
Şubat ayında Lut gölünün doğusunda
başkaldıran Arapların faaliyetleri
artınca bunlara havadan daha fazla etki
yapmak amacıyla 302 nci Tayyare
Bölüğünden bir uçak kolu Amman'a
gönderilmişti. Amman'da çeşitli
birliklerden toplanan uçakları bir elden
sevk ve idare etmek için geçici yeni bir
hava birliği kurularak komutanlığına
Alman Yüzbaşısı Bieneck getirildi ve
birlik Şubat ayından itibaren asilere
karşı başarılı bir şekilde kullanılmaya
başlandı. Amman'da böyle bir hava
birliğinin toplandığını öğrenen
İngilizler bu alanı sık, sık bombardıman
ettiler. |
Mart 1918'de Maan'a taarruza başlayan
asilere karşı uçakların kullanılmasına
karar verildi ve bunun için evvelce
Maan'a intikali emredilen 3 ncü Tayyare
Bölüğünü, Yıldırım Ordular Grubu
Komutanı Maan 1 nci Kuvvei Mürettebe
Komutanlığı (Birleşik Komutanlık) emrine
verdi. |
Kuvvei Mürettebe Komutanı, bu bölüğü 305
nci Tayyare Bölüğünden bir kısım
personel ve bir uçakla takviye ederek
bölük komutanının önerisiyle Katrana'ya
gönderdi. Katrana'da toplanan Türk hava
birliği 3–5 ve bazen 10–15 uçaklık
gruplarla Tafiyle ve Şubek harekâtının
devam ettiği süre içinde aralıksız
olarak Türk birliklerini destekleyerek
asilere bomba ve makineli tüfeklerle
taarruz etti. |
Asilerin harekâtı devam ederken İngiliz ve Türk hava birlikleri arasında şiddetli hava muharebeleri başladı. İngiliz uçakları 300 ncü, 303 ncü ve 304 ncü Bölüklerin hava alanlarına; Türkler de Ramle'deki hava alanına hücum
ettiler. Yapılan karşılıklı taarruzlarda
Türkler dört, İngilizler iki uçak
kaybettiler. |
İngiliz hava taarruzlarının amacı harekât alanında hava üstünlüğü sağlayarak Şeria dolaylarındaki Türk
mevzilerini yarmaktı. Nitekim düşman 22
Mart 1918'de Şeria doğusunda savunma
yapan 48 nci Türk Tümenine karşı üstün
kuvvetlerle taarruza geçti. Düşmanın
ezici baskısı altında kalan Türk
kuvvetleri Amman önüne kadar çekilmek
zorunda kaldı ve düşman süvari
birlikleri de bu hatta kadar
ilerlediler. |
Amman'ın düşmesi tehlikesi karşısında buradaki Türk uçakları havadan Dera'ya
intikal ettiler. İntikalde bir uçak
Löben istasyonu yakınlarında İngiliz
uçaklarının taarruzuna uğradı ve hava
muharebesinde makineli tüfeği tutukluk
yapan Türk uçağı istasyon yakınına inmek
zorunda kaldı. Uçağın ekibi orada
bulunan ve Türklere karşı olan Dindeli
adındaki Arap kabilesi tarafından
yakalanarak bir hayli hırpalandıktan
sonra o sırada istasyona gelen Türk
trenindeki erlerin işe karışmalarıyla
kurtarılmıştı. Ekip, çamura saplanan
uçağı uçuramadığından makineli
tüfekleri, fotoğraf makinesi ve diğer
bazı önemli parçaları sökerek trene
yükledi. Uçak oradaki istasyon
muhafızlarına teslim edildi ve böylece
tren hareket etti. Amman'a varıldığı
zaman 305 nci Tayyare Bölüğünün Dera'ya
hareket ettiği öğrenilmiş ve 3 ncü
Bölüğün personeli de Dera'ya giderek 305
nci Bölüğe katılmıştı. |
Amman önüne kadar ilerleyen düşman birliklerini geri atmak amacıyla 4 ncü Ordunun 31 Mart 1918'de yaptığı taarruz başarılı olmuş, İngilizler geri çekilmek zorunda kalmıştı. |
1 Nisan 1918'de Şeria doğusundaki Türk
kuvvetleri düşmanla sıkı bir temas
sağlamış, 2 Nisan'da 7 nci Ordunun
düşmana yaptığı taarruz başarıyla
sonuçlanmış ve Salt (Essalt) işgal
edilmişti. Bu muharebede 7 nci Ordunun
emrindeki 301 nci ve 303 ncü Tayyare
Bölüklerinin uçakları, hava muhalefetine
rağmen çekilen İngiliz birliklerine,
Eriha doğusundaki köprülere ve düşman
karargâhlarına bomba ve makineli
tüfeklerle hücum etmişlerdi. |
1918 yılı Nisan ayı içinde 7 nci ve 8 nci Ordular emrindeki tayyare bölükleri hemen her gün cephe üzerinde ve gerisinde düşman durumunu tespit etmek suretiyle ordu komutanlıklarına kıymetli bilgiler toplamışlardı. |
6 Nisan 1918'de 8 nci Ordu keşif uçakları Hatar köprüsü kuzeyinde bir
süvari tugayı, dağınık durumda bir
taburluk çadırlı ordugâh ve Şeyhmüennes
kuzeyinde bir taburluk başka bir çadırlı
ordugâh gördüklerini Vilhelma'nın kuzey
doğusundaki çadırlarda ve birliklerin
ordugâhlarında değişiklik olmadığını,
Elkubabe dolaylarındaki ordugâhta
beş-altı tabur, her biri 100'er metre
derinliğinde 3 piyade birliğinin
Ramle'ye doğru yürümekte olduğunu,
Elkubabe'nin kuzey batısında iki-üç
süvari bölüğü, Rişon dolaylarında altı
tabur, Yafa önünde orta tonajda
bir nakliye ve iki gözetleme gemisi,
Nebiyunus önünde bir orta nakliye ve üç
gözetleme gemisinin tespit edildiğini
bildirdiler. |
Yapılan hava keşifleri hakkında Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığının 20–26 Nisan 1918 günleri arasında düşman genel durumuna ait vermiş olduğu raporda kara ve hava birliklerinin faaliyetleri hakkında açık bilgi verilmekteydi. Özet olarak bu rapora göre: |
"8 nci Ordu cephesinde Türk keşif kollarının başarılı faaliyetleri olmuştur. 7 nci Ordu cephesindeki keşif kolları Nablus ve Kudüs yolunun doğusu
yönünde Ebufellah'a taarruz etmiş ve
düşmana ağır kayıplar verdirmişlerdir." |
Asiler Maan'a taarruzdan vazgeçerek geri
çekilmişler, 3 ncü Tayyare Bölüğünden
görevlendirilen bir uçak ile Maan'daki
birliklerle bağlantı sağlanmış ve
Araplar Maan ile Amman arasındaki
demiryolu nakliyatına taarruza devam
etmişlerdir. Hava genel olarak
fırtınalı, hafif yağmurlu ve bulutlu
olduğundan arzu edildiği şekilde hava
keşfi yapılamamış ise de,
yapılabilenlerden elde edilen sonuç
düşman durumunu oldukça aydınlatmıştır. |
Yapılan keşiflerle; Düşmanın cephede kuvvet topladığı, Tulkerem demiryolunun
doğusunda bir piyade tümeninden ibaret
olan büyük ordugâhların, 21 Nisan
1918'de bulunduğu yerlerden başka
yerlere gönderildiği, Birüsalim'in
kuzeyinde ortalama 12 düşman piyade
taburunun bulunduğu, 7 nci Ordu
cephesinde Nablus-Elbire yolunun batı
yönünde düşman piyadelerinin hissedilir
derecede azaldığı, Elbire kuzeyindeki
düşman birliklerinde otomobil
kollarının, çadırların başka yerlere
gittiği tespit edilmiştir. |
22 Nisan'da Nablus batısında Nieuport
tipinde bir kişilik av uçağı düşürülmüş,
ertesi gün de R.E.S. tipinde bir İngiliz
uçağı cephe üzerinde tahrip edilmiştir. |
24 Nisan'da Eriha'nın güneyinde Nebimusa yolu üzerinde 15 süvari bölüğü ve bir tümenin batı yönünde ilerlediği, |
26 Nisan'da Eriha'nın güneyindeki piyade
taburunun ve doğusundaki Hecin
süvarilerinin büyük kısmının buradan
kalktığı, Elkubabe'deki bazı birliklerin
Kudüs yönünde hareket ettiği, Şeria
dolaylarında, suyun batısında bir-iki
tümenlik düşman süvari kuvvetinin
bulunduğu, diğer kısmının ise Eriha
kuzeyinde 7 nci Ordunun sol kanadı
karşısında kademeli bir şekilde olduğu
görülmüştür. |
Keşif uçakları, Şeria nehrinin güney
kısmındaki köprülerden Lut gölüne kadar
olan bölgede yaptıkları keşif ve
gözetlemelerde düşman piyade birlikleri
görmemişlerdi. Böylece Şeria'da 4 ncü
Orduya karşı bir düşman taarruzunun
yapılmayacağı kanaatine varılmıştı.
Köprü dolaylarında düşmanın yaptığı
siperler bu bölgede savunma yapacağı
kanısını vermektedir. |
Hicaz demiryolunun Kaletülheza'ya kadar
olan bölgesi havadan keşif ve
gözetlenerek asiler tarafından tehdit
altında bulunan Mağdaba'daki Türk
birlikleriyle bağlantı tesis edilmiş ve
Kesrülasrak adındaki Arap kalesine 50
bomba atılmıştır.
|
Bu safhada düşman uçakları daha ziyade muharebe alanı üzerinde ve bazı uçaklarla da cephe gerisinde faaliyette bulunmuşlarsa da etkileri pek fazla olmamıştır. Bu süre içerisinde arıza yapan bir Türk uçağı düşmüş olmasına rağmen cephe üzerinde, cephe gerisinde ve topçu atış tanziminde toplam olarak 118 görev uçuşu yapılmıştır. |
Yapılan bu görevler için her gün ortalama 21 keşif, dokuz av uçağı uçuşa hazır bekletilmiştir. |
Cephede hava faaliyetleri devam ederken Haydarpaşa'dan dokuz keşif uçağı yedek malzemesiyle Rayak'a gönderilmiş ve
buradan dört Rambler-C VI ve L.V.G.
uçağı cepheye sevk edilmiştir. Böylece
cephede görev yapan uçakların harekât ve
faaliyetlerinin devamına
çalışılmaktadır. |
Türk uçakları yaptıkları hava keşfinde gerekli görülen hedef ve bölgelerin fotoğraflarını çekmek suretiyle düşman durumu ve tahkimatı hakkında kıymetli bilgiler toplamıştır. Bu bilgilerden düşmanın özellikle 7 nci Türk ordusu ilerisinde Elmusalabe ve 4 ncü Ordu
ilerisinde Yordan (Şeria) mevziindeki
köprü başında tahkimat yaptığı ve
Elmusalabe dolaylarında üç piyade ve bir
süvari tugayının bulunduğu, |
Vilhalma-Rantiye dolaylarındaki piyade
karargâhlarının boşaldığı, Nablus-Elbire
yolunun iki tarafındaki düşman
birliklerinin cephe gerisine çekildiği
ve geride bulunan arazinin tahkim ve
takviye edildiği tespit edilmiştir. |
Çekilen hava fotoğraflarında ise Birüsalim'deki kuvvetlerin çekildiği ve
yollar üzerinde bazı kuvvetlerin yürüyüş
halinde olduğu görülmüştür. |
Bütün bu keşifler ve alınan haberler düşmanın bir sessizlik içinde cephenin belirli bölgelerine birliklerini kaydırmakta olduğunu göstermektedir. |
Düşman hava birliklerine ait alanlarının Ramle'nin doğusunda olduğu ve Laturn-Ramle
yolunun doğusunda da yeni bir alanın
hazırlandığı keşfedilmiştir." |
28 Nisan 1918'den sonra Türk hava birlikleri uçak ve malzeme bakımından gittikçe zayıflamakta olduğundan hava harekât ve faaliyetleri çok dikkatli yapılmakta fakat buna rağmen kayıp verilmekteydi. 1917 yılı Aralık ayı çekilmesinden sonra Türk tayyare birliklerinde uçmaya elverişli çok az sayıda uçak kalmıştı. Elde yedek malzeme olmadığı gibi gerekli malzemenin Almanya'dan getirilmesi zaman alıyordu. Ancak, kırılan ve hizmet dışı bırakılan uçakların parçalarından faydalanmak suretiyle ve büyük emek harcanarak Rayak
parkında hazırlanan uçaklar cephedeki
tayyare bölüklerine verilmek suretiyle
uçuşlar devam ettirilmeye çalışılıyordu. |
Gün geçtikçe uçak ve malzeme bakımından üstünlük sağlayan düşman hava birlikleri taktik alanda ve özellikle 8 nci Ordu bölgesinde geniş çapta faaliyet göstermekteydi. Türk uçakları üstün nitelikteki İngiliz uçaklarıyla karşılaşmalarda çok kayıp vermekte ve böylece yavaş, yavaş hava üstünlüğü İngilizlere geçmekteydi. Buna rağmen Türk hava birlikleri her türlü fırsatlardan faydalanarak taktik ve stratejik alanda keşif, gözetleme ve topçu ateş tanzimi yapmışlar ve bu görevler için toplam olarak 72 sorti yaparak 109 saat uçmuşlardı. |
1918 yılı Mayıs ayında Yıldırım Ordular Grubu cephesindeki durum şöyleydi: |
29 Mayıs 1918'de sağ kanatta saat 09.00'dan sonra şiddetli bir topçu ateşiyle birlikte taarruza geçen düşman Hatar köprüsü-Miske yolunda durmuştu. Bu
bölgedeki Türk mevzilerinde ileri
arazide şiddetli muharebeler olmuş,
düşmanın işgal ettiği arazi kesimleri
Türk karşı taarruzları ile geri alınmış,
güneş batarken 19 ncu ve 20 nci Türk
Tümenlerinin bulunduğu bölgelerdeki
ileri emniyet birliklerinin işgal ettiği
mevziler elde kalmıştı. |
Düşman taarruzunun devam edeceğine dair emareler görülüyordu. Nitekim 30 Mayıs 1918 günü saat 07.45'de şiddetli topçu ateşi desteği ile yeniden taarruza geçen düşman birlikleri, ağır kayıp verdirilerek püskürtülmüştü. Öğleden sonra saat 16.00'ya kadar devam eden taarruzda düşman başarı sağlayamamış, Türk birlikleri eski mevzilerini muhafaza etmişlerdi. Akşamüzeri düşman uçakları kıyı bölgesindeki Türk mevzilerinin birçok noktalarını bombalamışlardı. |
Muharebelerin devam ettiği günlerde Türk uçaklarının harekât bölgesinin üzerinde ve gerilerinde yaptıkları keşiflerde, Hatar köprüsü ile Şehmüennes arasında ve
Hatar köprüsü kuzeyinde bulunan düşman
süvari birliklerinde bir değişiklik
olmadığı, düşmanın cephe üzerinde kuvvet
kaydırmaları ile ilgili bir belirti
görülmediği, Yafa'nın kuzey doğusundaki
Sarona uçak alanının eski durumunu
koruduğu, Elkubeybe'deki çadırlı
ordugâhın tamamen boşaltıldığı ve açık
ordugâhta üç-dört, Birüselim'de dört-beş
taburun bulunduğu ve düşman siperlerinin
fotoğrafları çekilerek tahkimat ve
kuvvet durumu mükemmel şekilde tespit
edilmişti. |
Önemli bir harekât olmamış, İngiliz kuvvetleri dağlık bölgede ve Şeria
vadisinde mevzilerini kuvvetlendirmiş ve
tel örgüler ile takviye etmişti. |
1 Mayıs 1918'de 4 ncü Ordu Hava Kıtaat Komutanlığı kurularak emrine 3 ncü, 4 ncü ve 14 ncü Tayyare Bölükleri verilerek Komutanlığına Alman Binbaşısı Zelich getirilmişti. Cephedeki kara
harekâtı Türk keşif kolları ile düşman
keşif kolları arasında yapılan küçük
çaptaki muharebe çapında kalmış ise de
iki tarafın hava birlikleri harekât ve
faaliyetlerine devam etmişlerdi. |
31 Mayıs'ta 11 İngiliz uçağı sabahın erken saatlerinde ordunun sol kanadındaki süvari birliklerini bombalamış ve Amman istasyonu ve hava alanına hücum ederek 100 bomba atmışlardı. |
Asiler Taletülheza, Firfire
istasyonlarını almış ve demiryolunun 15
kilometrelik kısmını tahrip etmişlerdi.
Kaletülheza yönünde keşif yapan bir Türk
uçağı Kaletülheza ve Firfire
istasyonları ile bu iki istasyon
arasındaki köprülerin tamamen tahrip
edildiğini, Kaletülheza'nın sekiz-on
kilometre batısında vadi içerisinde 100
kadar konik çadır bulunduğu ve bu
bölgeden uçağa ateş açıldığını ve
Kaletülheza istasyonu ve ordugâhların
yakınlarında pek çok devenin bulunduğu
görülerek bunlara bomba ve makineli
tüfeklerle hücum edilmişti. |
Sonuç olarak; Mayıs ayı sonlarına doğru Yıldırım Ordular Grubu cephesinde görev yapan tayyare bölükleri havanın uçuşa uygun olduğu günlerde cephe ve cephe gerisinde devamlı keşif görevleri yaparak düşman durumunu tespite çalışmışlardı. Elde edilen bilgiler özet olarak: |
"Düşmanın ileri mevzilerdeki kuvvetlerinde büyük bir değişiklik olmadığı, |
Şeria vadisindeki süvari birliklerinin
evvelce görüldüğü yerlerde bulunduğu,
fakat 31 Mayıs'ta Birisalim-Elkubabe
yolunda bir süvari tümeninin yürüdüğü ve
motorlu nakliyatın fazla olduğu, |
Elkubabe ordugâhındaki kuvvetleri Mayıs
ayı sonunda altı tabura çıktığı, |
Birisalim ordugâhında altı,
Vadiisarar'da beş, Latrun dolaylarında
iki, Eriha ve Elmeşrale yolu üzerinde
süvari ordugâhının boşaltıldığı ve
karargâhının iki taburla işgal edildiği, |
Tellülrifah ve Birüssebi'ye kadar uzanan
bölgede Tellülrifah'tan kuzeye doğru
giden demiryolunun bitmiş olduğu ve
Birüssebi'nin 14 kilometre kuzey
batısında Ettine hattına bağlandığı, |
Çekilen hava fotoğraflarının kıymetlendirilmesinden düşman mevzilerinde faaliyetin fazla olduğu, kıyı bölgesinde düşmanın ikinci bir hattı daha yapmakla meşgül olduğu ve
kıyı bölgesinde noksan kalmış
haritaların tamamlanmasına
çalışıldığı tespit edilmiştir. Vadiiavce
kuzeyinde Muselleba ile Vadiimelahe,
Mendes arasındaki küçük siper parçaları
mevziin takviyesi için hazırlandığına
işaret etmektedir. |
Gulis hava alanının boşaltıldığı, Ramle
alanında bir uçak çadırı ile bir konik
ve yedi depo çadırının bulunduğu, |
Demiryolunun doğusundaki Ramle alanında,
Vadiisarar ve Saronu hava alanlarında
değişiklik olmadığı, Ramle doğusundaki
hava alanında sekiz uçak bulunduğu batı
uçuş alanında hiç uçak olmadığı,
Vadiisarar'da iki uçak görüldüğü"
şeklindeydi. |
Hava faaliyetleri Haziran-Ağustos aylarında da devam etti. Bu aylarda 7 nci ve 8 nci Orduların cephesinde durgunluk devam ederken, 4 ncü Ordu cephesinde ve cephenin yanlarında düşmanın bazı harekât ve faaliyetleri oluyordu. |
Maan'a karşı Arapların yaptığı
taarruzlar kara ve hava birliklerinin
birlikte gayretleriyle püskürtülmüş,
ancak her iki taraftan da bir hayli
kayıp verilmişti. |
4 ncü Ordu Komutanlığı 27 Haziran 1918 tarihli raporunda, öğleden önce Maan
dolaylarında keşif yapmak üzere
görevlendirdiği iki Türk uçağının
Katrane üzerinde İngiliz uçakları ile
hava muharebesi yaparak bir tanesini
düşürdükleri, bu mücadelede isabet alan
Türk uçaklarından birisinin Maan ile
Katrana arasında, diğerinin de
Katrana'ya inmek zorunda kaldığı
bildirilmişti. |
Düşman uçakları devamlı olarak cepheye ve cephe gerisine, Türk erlerini komutanlarına, Türk subaylarını hükümet aleyhine kışkırtıcı bildiriler atmaktaydılar. Buna karşılık olarak Türk uçakları tarafından düşman cephesine bildiri atılması için Ordu ve Ordular Grubu ile Başkomutanlık arasında yazışmalar oldu. Başkomutan Vekili Enver Paşa, askerleri hükümet aleyhine kışkırtmanın askerliğin şeref namusuyla bağdaşmayacağını ileri sürerek bu anlamda bildiri atılmasını uygun bulmuyordu. Yalnız, Türklere karşı ayaklanan Araplara, Türk devletine bağlılıkları hakkında uçaklarla bildiri atılmasına izin vermişti. |
4 ncü Ordu Hava Kıtaat Komutanlığının Temmuz ayına ait raporunda, 3 ncü ve 4 ncü Tayyare Bölüklerinin personeli ve uçaklarının kalmadığı, cephede yalnız 305 nci Tayyare bölüğünün görev yaptığı bildirilmekteydi. Bu bölüğe Şeria nehri
doğusu dolayları ile Maan hattının iki
tarafında keşif, gözetleme ve
buralardaki düşmanın bombalanması görevi
verilmişti. |
15 Temmuz'a kadar sakin geçen genel durum birdenbire bozulmuş, asiler Katrana'nın kuzeyinde demiryolu ve
istasyonları tahrip etmeye
başlamışlardı. İngilizlerden silah,
cephane, zırlı otomobil ve uzman
personel alan Araplar, Şerif Faysal'ın
ve Said'in emriyle sevk ve idare
ediliyorlardı. Asilere yardım eden
İngiliz birliklerinin bulunması muhtemel
olan bölgelerden özellikle Maan'ın
doğusunda yapılan hava keşfinde 120 den
fazla konik çadırdan ibaret İngiliz
ordugâhı görülmüş ve bunlarda Mısır ve
Hint birliklerinin bulunduğu kuvvetle
tahmin edilmişti. |
Asilerin Temmuz ayı başında yaptıkları taarruzun amacı, Türklerin Maan'daki
birliklerine göndereceği ikmal ve
yiyecek maddelerinden mahrum etmek için
demiryolu ile Kaleltülheza'ya kadar ve
oradan da kervanlarla yapılan bağlantıyı
kesmekti. İngilizler Maan'ı elde etmeye
çok gayret gösteriyorlardı. Çünkü
buranın elde edilmesi Maan- Amman
arasında ve Maan'ın kuzey ve kuzey
doğusunda bulunan Türklere sadık
aşiretlerin İngilizlere katılmasını
kolaylaştıracaktı. Bu nedenle,
İngilizler tarafından kışkırtılan asiler
kayıplarına bakmadan taarruzlarına devam
ediyorlardı. Bu taarruzlar sırasında 305
nci Türk Tayyare Bölüğü asilere bomba ve
makineli tüfeklerle taarruz ederek kara
birliklerine geniş çapta yardımda
bulunuyor, böylece yapılan düşman
taarruzları ağır kayıplar verdirilerek
püskürtülüyordu. |
Türk uçaklarının taarruzlarına karşı koyan ve sayı bakımından üstün olan İngiliz uçakları ile sık, sık hava muharebeleri yapılıyordu. Buna rağmen Türk Tayyare Bölüğü zor şartlar altında görevlerine azimle devam ediyordu. Hava üstünlüğünü tam olarak eline geçiremeyen İngilizler, 16–25 Temmuz 1918'de 15 uçakla Amman istasyonu ile buradaki Türk hava alanına hücum ederek 80 bomba atmışlardı. Bu taarruzlarda alanda bulunan personel ve hayvanlardan bazıları kayba uğramış, başkaca bir kayıp olmamıştı. Muharebeler sırasında yapılan hava harekâtında üstün başarı sağlayan ve 27 Haziran'da Katrana üzerinde yapılan hava muharebesinde bir İngiliz uçağını düşüren Türk ve Alman personeline liyakat madalyası ve takdirname verilmişti. |
Ağustos ayında Katrana ve Tafiyle
ordugâhlarına yapılan Türk hava
taarruzlarına karşı, düşman 21
Ağustos'ta 20 uçakla Türk hava
alanlarına taarruz ederek iki uçağı daha
hasara uğratmıştı. |
Devam eden düşman hava taarruzları karşısında gün geçtikçe eriyen ve ikmal edilemeyen Türk Tayyare Bölükleri iş yapamaz duruma düşmüşlerdi. Ağustos ayının son haftasından itibaren İngilizlerin ezici üstünlüğü karşısında Türk uçakları önemli hiç bir hava keşfi yapamadılar. Düşman taarruza geçmeden biraz önce süvari birliklerini kıyı bölgesinde toplamak suretiyle Türk cephesinin sağ kesimini yarmak ve Türk birliklerini Şeria vadisine doğru
kuşatmak istiyordu. Kıyı bölgesine
kaydırılan bu birlikleri Türklerin
keşfetmesine engel olmak için İngilizler
Cenin hava alanı üzerinde bomba yüklü
ikişer uçaklık devamlı devriye
bulunduruyorlardı. Bu düzen ile hem
Cenin hava alanını bombardıman ediyor,
hem de alandan kalkmak isteyen Türk
uçaklarına makineli tüfekler ile taarruz
ederek engel olunuyordu. |
İngilizler özellikle, Türklerin 8 nci Ordu cephesine karşı olan sol kanat ve gerilerini hava kuvvetlerinin devamlı faaliyeti ile örtmek suretiyle Türk uçaklarının keşiflerine engel olarak taarruzdan önce kıyı bölgesinde büyük kuvvetler toplamaya başladılar. Düşman, Yafa dolaylarına naklettiği birliklerini hava hâkimiyeti sağlayarak gizlemekte ve hava birlikleriyle Şeria doğusunda
gösteri hareketlerine devam etmekteydi.
Böylece Yıldırım Ordular Grubu
Komutanlığı düşmanın asıl taarruzunun
Şeria'dan yapılacağına inanmıştı. |
İngilizler 18 Eylül 1918'de girişecekleri taarruzdan önce Türk cephesinin son durumunu meydana çıkarmak için 15 uçakla 7 nci Ordu cephesinde ve özellikle 3 ncü Kolordu kesiminde ve gerilerinde uçarak 7 nci Ordunun sağ kanadına geniş çapta topçu ateş desteği ile taarruza geçmiş, Türk birliklerinin azimli direnişi ile karşılaşarak ilerleyememişti. |
Nablus Meydan Muharebesi: |
19 Eylül 1918'de düşmanın asıl taarruz yönünün nereye olduğu hâlâ meydana çıkarılamamıştı. Çünkü ordular emrinden alınan tayyare bölükleri Ordular Grubu Komutanlığı emrinde olarak görev yapmaktaydılar. Ordular Grubu Komutanlığı Türk hava keşiflerinin ağırlık merkezini Şeria ve doğusundaki
bölgeye kaydırmıştı.
|
Düşman 19 Eylül günü saat 08.30'da çok kuvvetli topçu ateşi ile 8 nci Ordu cephesi batı kesimine taarruza başlamıştı. Sabah saat 05.00'de taarruza geçen İngiliz uçakları Nablus'daki ordu
karargâhını, kolordu ve tümen
karargâhlarını bombalamışlardı. Alçaktan
yapılan hava hücumları çok etkili
oluyordu. Bu hücumlarda 8 nci Ordunun
muhabere şebekesi tahrip edilmiş,
kolordu ve tümenleriyle bağlantısı
kesilmişti. |
Düşman uçakları pervasızca hücumlarına devam ederek Nablus'daki Kızılay işareti
bulunan hastaneyi bombalamak suretiyle
birçok yaralı ve hastanın ölümüne de
sebep olmuşlardı. |
İngilizler, 8 nci Ordu sağ kanadında büyük bir başarı sağlamış ve süvari birlikleri 20 Eylül 1918 sabahı Nasıra'da bulunan Ordular Grubu
karargâhına taarruz etmişti. Ordular
Grubu ile orduların geçici bir süre için
bağlantısı kalmamıştı. Bu tehlikeli
durum karşısında 8 nci Ordu kuvvetlerini
süratle geri çektiğinden 7 nci Ordu ile
temas kesilmiş ve düşman süvarilerinin 8
nci Ordunun doğu ve kuzey doğusu yönünde
ilerlediği, Cenin, Samah ve Afule'nin
alındığı öğrenilmişti. Bu haberden sonra
7 nci ve 8 nci Ordudan kalanlarla
bağlantı sağlayarak geri çekilmeye
başlamıştı. |
Cenin ve Afule'nin düşmesi üzerine bu
alanlarda bulunan 301 nci ve 304 ncü
Tayyare Bölüklerinden sağ kalan hava
personeli düşman tarafından esir
edilmişti. |
302 nci Tayyare Bölüğünün büyük bir kısmı zor şartlar içinde ellerindeki kamyonlarla Hayfa'ya ve oradan da
Beyrut'a çekilmişti. Bu bölüğün geri
kalan kısmından ve Cenin'deki 303 ncü
Bölükten uçurulabilen uçaklar ve
kurtarılabilen personel Dera'ya
geldiler. |
Dera'ya gelen 302 nci ve 303 ncü
Bölüklerin uçakları ile burada bulunan
305 nci Bölüğün uçakları birleştirilerek
Yüzbaşı İlyas'ın emrine verildi ve Dera
üzerine yürüyen ası Araplara karşı
üç gün devamlı olarak bomba ve makineli
tüfeklerle hücum etmek suretiyle
Dera'nın asiler eline geçmesine engel
olundu. Bu suretle birçok Türk
birliklerinin geri çekilmesi sağlandı. |
İngiliz ordusu ilerledikçe Dera'da
durulamayacağı anlaşılmıştı. Bu sebeple
götürülemeyecek malzeme ve teçhizatın
bir kısmı yakıldı ve bir kısmı da tahrip
edildi. Uçaklar havadan Rayak'a
gönderildi. |
Rayak'da toplanan uçaklar ordunun geri
çekilmesini desteklemek için bir süre
daha görev yaptıktan sonra Humus, Hama,
Halep ve Müslimeye'ye çekilmek zorunda
kaldılar. Bu çekilmeler
sırasında malzeme noksanlığı ve
özellikle iniş alanlarının kötü durumda
olması ve İngiliz hava akınları yüzünden
uçakların birçoğu kırıldı ve tahrip
edildi. |
Böylece elde uçak kalmadı, uçaksız kalan bölüklerin hava personeli çok zor şartlar altında Halep ve Konya'ya geldiler. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi yapıldığı zaman Türk birlikleri Antakya güneyi-Reyhanlı-Halep kuzeyi ve Cerablus güneyi hattında
idiler. |
|