Saat
17.50'de Yunan taarruzu çok
şiddetlendi. Özellikle 176 ncı Alayın kuzey kanadı fazla sıkıştırılıyordu. Saat
18.30'da tümenin Susuzköy'e ilerlemesini bildiren kolordu emri
geldi. Fakat tümen Kaplangı dağını bile tamamiyle elde edememişti.
Bu sırada (saat 18.30) Yunan ağır topçusu Dede tepesini şiddetle
ateş altına aldı ve Yunan birlikleri, yaptıkları karşı taarruzla
Dede tepesini tekrar aldılar. 176 ncı Alay, hücum taburu gerisine,
1364 rakımlı tepe güney-batısına çekildi. 37 nci Alay ve hücum
taburu, mevzilerini muhafaza ediyorlardı. Tümen birlikleri çok
yorulmuş ve biraz da karışmış olduklarından tekrar yapılacak bir
taarruzu başaramayacaklardı. Tümen Komutanı saat 19.00'da kolorduya
şu raporu gönderdi: "Fazla takviye alan düşman, saat 18.30'da
Kaplangı dağını elde etti. Merkez ve kuzeydeki birlikler geri
çekildiler. Düşman Kaplangı doğusunda durdurulmaya çalışılacaktır.
Elimde ihtiyatım bulunmadığından ortalığın kararması ve erlerin de
çok yorgun olmalarından dolayı bir karşı taarruzu uygun görmedim.
Saat 18.00'den sonra ayrıca Banaz doğu sırtlarından da bir tümen
kadar kuvveti gelmektedir. Şimdi 14 ncü Tümenin kolbaşısı Kaplangı
doğusuna geldiğinden baştaki alayına taarruz görevi vereceğim. Obüs
bataryasının cephanesi şimdiye kadar hiç ikmal edilmedi." |
Kolordu Komutanı saat
16.00'da, 14 ncü Tümenin Büyükoturak-Paşacık yoluyla İslamköy'e hareketini emretmiş, tümen
de 30 ncu Alayını, bir dağ bataryası ve istihkâm bölüğüyle öncüye
memur ederek saat 16.30'da hareket etmişti. |
Büyük Oturak'da bulunan kolordu komutanı, saat
19.00'da yazılan 57 nci Tümenin raporunu alınca, İslamköy'e hareket
etmiş olan 14 ncü Tümeni Kaplangı dağına çevirdi ve 57 nci Tümene
yardım etmesini emretti. Saat 20.25'de, 57 Tümene de şu emri verdi: |
"Düşman Dumlupınar
mevzilerini tekrar almak
için Sultanoluğu-Toklusivrisi doğrultusunda gece daha taarruz edebilir.
Bu istikameti kesinlikle kapatmak lazımdır. Sağınıza yanaşan 14 ncü
Tümen, Kaplangı dağına taarruz etmek ve sizi takviye etmek suretiyle
yardım edecektir. 14 ncü Tümen Paşacık'a gelmiştir. Bu emrin bir
suretini 14 ncü Tümen Komutanına veriniz." |
Kolbaşısıyla saat 19.30'da Paşacık'a varan 14 ncü
Tümen Komutanı, kolordu emrini alınca öncü olan 30 ncu Alayı
Kaplangı doğrultusuna yürüttü. 30 ncu Alay Komutanının 57 nci Tümen
Komutanı ile görüşmesi sonunda, alay bir taburunu 57 nci Hücum
Taburu kuzeyine yanaştırdı. Saat 22.00'de her iki tabur 1432 Dede
tepesine yanaşmaya başladılar. Saat 24.00'de, iki taburun yaptığı
baskınla 1432 rakımlı Dede tepesi bugün üçüncü defa ele geçirildi.
30 ncu Alayın diğer iki taburu da tepeye yanaştı. Ormanların
sıklığı, gece karanlığı, bu bölgeye yeni gelen 30 ncu Alayın araziyi
hiç tanımaması yüzünden takip yapılamayarak ele geçirilen mevzilerde
gecelendi. Çekilen Yunanlılar da 500 metre batıdaki Toptepe'de
kaldılar. 14 ncü Tümen büyük kısmı Paşacık batı yamaçlarında, 57 nci
Tümen de bulunduğu mevzi ve yerlerde geceyi geçirdiler. |
Saat 23.30'da Kolordu
Komutanı, Ordu Komutanına şu
raporu yazdı: (Bugünkü Kaplangı muharebelerini belirttikten sonra)
"Alınan esirlerin ifadelerine göre 57 nci Tümen cephesinde
Yunanlıların 7 nci, 11 nci, 12 nci, 23 ncü, 26 ncı Alayları ile
Evzon Alayı varmış. 6 ncı Tümen, Yenice batısında giriştiği
muharebede Yunanlılar inatla savunduklarından dolayı 57 nci Tümenden
yardım istemiştir. Kolordunun karşısında 1 nci, 2 nci, 7 nci düşman
tümenleriyle 4 ncü Tümenden iki alay olduğu kabul edilebilir. Trenle
de takviye birlikleri yetiştirmesi umulmaktadır. Maksadı, Düzlüce-Kaplangı-Yenice hattında inatla savunarak Murat dağları kuzeyinde
kalan büyük kısmına vakit kazandırmak olabilir. Bir karşı taarruzla
tekrar Dumlupınar mevzilerini de ele geçirmek istediği de
düşünülebilir. 1 nci Kolordu 31 Ağustos günü için temas ve muharebe
ettiği düşmana taarruz kararındadır. Bu maksatla 2 nci Kolordunun 4
ncü Tümeninin biraz daha güneye Sultanoluğu'na yanaşması, arazi
durumu bakımından faydalıdır." |
Ordu
Komutanı bu teklifi kabul
etti ve 4 ncü Tümeni 1 nci
Kolordu emrine verdi. |
30 Ağustos 1922'de 1 nci
Kolordu emrine verilen
tümen, saat 07.00'den
itibaren Yenice-İslamköy doğrultusunda şu
düzenle hareket etti. Akıncılar keşif maksadiyle ilerde, 50 nci Alay
(bir tabur eksik) kuzeyde, 51 nci Alay (bir tabur eksik) güneyde
Yenice köyü doğrultusunda, 52 nci Alay, 50 nci Alayın arkasında,
geride topçu taburu olarak yürüyüşe geçtiler. Saat 09.15'de henüz
düşmanla temas olmamıştı. |
51 nci Alayın 2 nci Taburu Düzkışla'dan, Reşadiye-Şabanköy; 50 nci Alayın 1 nci Taburu İmrez - Ahatköy - Susuz;
Hücum Taburu Kûfi boğazından Işıklı-Belkuyu doğrultularında
taarruzlarına devam ediyorlardı. Saat 09.45'de Akıncı müfrezeleri,
50 nci ve 51 nci Alayların uçları Yenice batı sırtlarından ateş
yediler. Saat 11.50'de topçu taburu mevzie girerek her iki koldan
ilerleyen birer taburun taarruzunu destekledi. Yunan emniyet
birlikleri köyün batısındaki asıl mevzilerine çekildiler.
Yunanlıların köyün kuzey-batısındaki 1178 rakımlı tepe-Gelinciktepe hattını önceden tahkim etmişlerdi. Dört taburla yapılan
bu taarruzda Yenice köyü hizalarından daha ileri gidilemedi. 6 ncı
Tümenin karşısındaki Yunanlılar, 2 nci Tümenin 7 nci Alayını Banaz'a
trenle getirdikleri 63 ncü Alayın bir taburu ile takviye ettiler. |
Ordunun emrini alan Tümen
Komutanı, 57 nci Tümenin
yardım için emrinde
bulunduğunu öğrenince hemen
57 nci Tümene; karşısındaki
düşmanın sol yanına, Banaz
doğrultusunda taarruz
etmesini bildirdiyse de 57
nci Tümen Kaplangı dağında düşmanla
uğraşıyordu. 6 ncı Tümen Komutanı 57 nci Tümene Yunanlıların taarruz
etmekte olduklarını görünce ihtiyatındaki 52 nci Alayı sağ gerisine
yanaştırdı. Tümen bu durumda geceledi. Hücum Taburunun karşısında
Işıklı bölgesindeki Yunan birliklerinin Uşak doğrultusuna
çekildikleri öğrenildi. 6 ncı Tümen Komutanının 1 nci Ordu ile
direkt irtibatı olmadığından raporlarını, Afyon'da Batı Cephesi
Karargâhına gönderiyor ve oradan da 1 nci Orduya yazdırılıyordu.
Kritik zamanlarda Batı Cephesi Komutanının 6 ncı Tümene verdiği
emirler, ayrıca 1 nci Orduya da bildiriliyordu. Bugün gene Cephe
Komutanı: "Yenice-Ahat hattındaki düşmana devamlı taarruzlarla
geri atmasını ve Ahat dağını aldıktan sonra demiryoluna paralel
olarak güneyinden ilerlemesini ve asıl Yunan kuvvetlerini önlemeye
çalışmasını, 1 nci Kolordu ile irtibat sağlamasını" 6 ncı Tümene
emretmişti. |
1 nci
Kolordu karargâhı ve ağır
topçu alayı Büyükoturak'da gecelediler. |
|
(i) 1 nci Kolordu
Karşısındaki
Yunan Kuvvetlerinin (General Franko Grubu) Harekâtı: |
|
Toklusivrisi-Dumlupınar mevzilerinden 29 Ağustos
1922 akşamı çekilen Yunanlıların 1 nci ve 7 nci Tümenleriyle, 4 ncü
ve 12 nci Tümenlerinden bu gruba katılan bazı birlikler, saat
22.00'den itibaren Dedeyakası-Dedetepe-Çorum batı sırtları-Hallaçlar güney ve kuzey tepeleri hattına yerleşmişlerdi. Demiryol
kuzeyinde 7 nci Tümen, güneyinde 1 nci Tümen vardı. Dedeyakası'ndan
itibaren güney-batıya doğru cephe kısmı 1178 rakımlı tepe -
Gelinciktepe - Şabanköy kuzey yamaçları mevzii da 2 nci Tümene
aitti. 2 nci Tümenin Yenice batısında 7 nci Alayı, daha güneyinde 1
nci Alayı bulunuyordu. 1 nci Tümen de güneyden itibaren Dedeyakası
ve Dedetepesi kesiminde 1/38 nci Evzon Alayı, bunun kuzeyinde 12 nci
Tümenden iki taburlu bir mürettep alay, Çorum batı sırtlarında
demiryoluna kadar 49 ncu Alayla, birinci hattı savunma düzeni
aldılar. Bu mevzi önceden tahkim edilmiş, ateş meydanları açılmış ve
önemli noktalarda tel engelleri yapılmıştı. 5 nci Alay Kaplangı
köyünde, 4 ncü Tümen erlerinden 8 nci Alay Komutanı emrinde kurulu
dört taburluk bir alay Hasanköy, 4 ncü Alay ve bir batarya İslamköy
doğusunda tümen ihtiyatı idiler. Fakat 4 ncü Alay ancak 30 Ağustos
sabahı yerine gelebildi. Kaplangı dağı bölgesinde 16 toplu bir dağ
ve 16 toplu bir sahra topçu taburu mevzilenmişti. Demiryolu
kuzeyindeki 7 nci Tümen, 22 nci Alayı ile Hallaçlar güneyindeki
tepelerde, 23 ncü Alayı Hallaçlar ile Kazviran batısındaki tepelerde
birinci hatta 37 nci Alay Düzlüce kuzeyinde tümen ihtiyatı idi.
Tümenin iki bataryası Hallaçlar kuzey ve güneyinde, diğer iki
bataryası Düzlüce kuzeyinde mevzideydiler. Arpagediği'ndeki Plastras
müfrezesiyle irtibat yapılmıştı. Ayrıca 29/30 Ağustos gecesi trenle
İzmir'den Banaz istasyonuna gelen 63 ncü Alayla 2 nci Süvari Alayı
ve Sivaslı bölgesinden 2 nci Tümenin getirttiği 34 ncü Alay İslamköy
çevresinde ihtiyatta idiler. Ağır topçu taburu da İslamköy ve
güneyinde mevzilenmişti. 1 nci ve 2 nci Tümen Komutanları ve bağlı
birlikleri de Banaz istasyonunda bulunuyorlardı. Demiryolu ile ikmal
normal olarak yapılmakta idi ve İzmir ile muhabere vardı. Yalnız
muharebenin birinci gününden beri 1 nci Kolordu ile irtibat
yapılamamıştı. |
İzmir'deki Küçükasya Ordusu
Komutanlığı, General Franko'ya İzmir yolunun kesin olarak
kapanmasını emrediyordu. Türk birlikleri (57 Tümenin 39 ncu Alayı)
30 Ağustos sabahı Kaplangı dağının en yüksek noktası olan 1432
rakımlı Dedetepesi'ne taarruz ederek saat 08.15'de tepeyi ele
geçirdiler. İzmir doğrultusunu kapayan Kaplangı dağına çok önem
veren General Franko, Hasanköy dolaylarında bulunan dört taburlu
mürettep 8 nci Alay ve diğer ihtiyatlarla, 1/38 nci Evzon Alayını
takviye ederek gece yarısına kadar devam eden taarruz ve karşı
taarruzları 1432 rakımlı Dedetepesi üç defa el değiştirdikten sonra
saat 24.00'de tepe Türklerin elinde kaldı. Yunan birlikleri de 500
metre batıdaki Top tepesi mevzilerinde gecelediler. Bugünkü Kaplangı
muharebesine katılan Yunan birlikleri; 1/38 nci Evzon Alayı ile 4
ncü, 5 nci Alaylar, 4 ncü Tümen erlerinden kurulu dört taburlu 8 nci
Alay, 12 nci Tümen erlerinden kurulu iki taburlu mürettep alay, bir
sahra topçu taburu, bir dağ topçu taburu ve bir ağır topçu taburu
idi. |
Güneydeki 2 nci Tümenin 7
nci Alayına, (6 ncı Türk
Tümeninin) taarruzları devam ettiyse de Yenice'den daha ileri
gidemedi. Bu alay 63 ncü Alayın bir taburu ile takviye edilmişti.
Ancak 1432 rakımlı "Dedetepesi" Türklerin eline geçince alay gece
Hasanköy'e çekildi. (Yunan Ansiklopedisinde böyle yazılıyorsa da 31
Ağustos 1922 sabahı 6 ncı Tümen 7 nci Yunan Alayı ile saat 10.00'a
kadar muharebe etmiş, bundan sonra alay Banaz doğrultusuna
çekilmişti.) |
|
(j) 1 nci Ordu
İhtiyatı Olan 2
nci Kolordunun İleriye Yanaşması: |
|
Ordu
Komutanlığının emirlerine
uyarak, tümenler saat
10.00–10.30'da konma
yerlerinden yağmur altında yürülüşe
geçerek saat 11.30–12.00'de 7 nci Tümen Arpalı'ya, 8 nci Tümen ve
Kolordu karargâhıyla bağlı birlikler Çalışlar'a, 4 ncü Tümen Güney
köyüne vararak istirahate geçtiler. Saat 16.00'da gelen Ordu
emrinde; "Kolordunun İslamköy doğrultusunda yürüyüşe devam etmesi,
30/31 Ağustos 1922 gecesini Büyükoturak - Paşacık bölgesinde
geçirmesi" bildiriliyordu. Kolordu da; 4 ncü Tümenin Paşacık'ta, 8
nci Tümenin Çorum'da, 7 nci Tümenin Büyükoturak'ta, Kolordu bağlı
birliklerinin Çiftlik'te gecelemelerini emretti. Kolordu karargâhı
Büyükoturak'ta geceyi geçirecekti. 7 nci Tümen, Kolordu Topçu Taburu
beraberinde olarak, saat 16.00'da, Çiftlik yoluyla Büyükoturak'a
vardı. Köyün doğusunda konmaya geçti. 8 nci Tümen Cafergazi - Oturak
yolu ile Çorum'a giderken, saat 17.00'de Cafergazi'ye vardığında 15
nci Tümenin Hallaçlar'da muharebe ettiğini görünce yürüyüş kolu
durduruldu. 135 nci Alayla süvari bölüğü Büyükoturak'a gönderilrek
batıya karşı tertip alındı. Tümen büyük kısmı Santtepe'de geceyi
geçirdi. 4 ncü Tümen de Karaköse yoluyla saat 18.00'de Paşacık'a
varıp konmaya geçti. Kolordu karargâhı Oturak'ta, bağlı birlikler
Çiftlik'te gecelediler. |
|
(k) 1 nci Ordu
Bölgesinde Diğer
Harekât: |
|
Tümen Sarıgöl'ün üç
kilometre güneyindeki Emcelli
köyünün güney sırtlarında bütün kuvvetiyle toplanmıştı. 30 Ağustos
1922 gününü orada geçirdi. Köylüler, 29 Ağustos 1922 günü 50 kadar
Yunan süvarisinin Emcelli'den kuzeye gittiğini bildirmişlerdi.
Yapılan gözetlemede saat 17.45'de bir Yunan süvari alayının
Sarıgöl'ün bir buçuk kilometre batısına kadar geldiği ve orada
kaldığı görüldü. "Küçük Asya harekâtında Yunan süvarisi kitabının
216 ncı sahifesinde (çevirme) 1 nci Yunan Süvari Alayının 30 Ağustos
1922 günü Yeleğen köyünden Çamköy'e giderek güneye karşı cephe
aldığı, Alaşehir'den bir piyade taburunun Sarıgöl'e gittiği
yazılıdır." |
30 Ağustos 1922 günü saat
23.00'e kadar istirahat eden
tümen, göreviyle hiç ilgisi
olmayan bir kararla 28 nci
Süvari Alayı öncü, 27 nci
Süvari Alayı artçı düzeniyle
güneye, Âlemşah
yoluyla Beşçam'a (dağlık bölgeye) hareket etti. 31 Ağusutos 1922
gününü Beşçam'da geçirdi. |
|
(II) Menderes Bölge
Komutanlığı: |
|
Yunanlılar ortalık ağarmadan
Çivril Hükümet Konağı ile
istasyonunu yakarak kasabayı
boşaltmışlardı. |
Sabah yapılan gözetlemelerde
Menderes boyundaki Yunan
karakollarının da çekildiği
görülüyordu. 59 ncu Alayın 1
nci Taburu Çivril
doğrultusuna hareket
ettirildi. Yunanlılar
Menderes üzerindeki
demiryolu ve şose
köprülerini tahrip
etmemişlerdi. Tabur saat
13.00'de Yunan birliklerine
rastlamadan Çivril'i işgal
etti. 59 ncu Alay Komutanı
da 10 ncu Bölük ve bir Rus dağ topu ile Çivril'e
vardı. Yunanlılar gece Çal kesiminden de çekilmişlerdi. 74 ncü
Alayın bir taburu 30 Ağustos 1922 günü saat 06.00'da Şeyhelvan
dağını işgal etti. |
Menderes Bölge
Komutanlığının, durumu
bildiren raporunu Ordu
Komutanından daha önce alan
Batı Cephesi Komutanı saat
14.00'de Menderes Bölge
Komutanlığına direkt olarak
şu emri verdi. |
"Çivril bölgesinde düşmanda
çekilme belirtileri
görülmektedir. Şeyhelvan dağı ve Sarayköy kesimindeki Akköprü,
birliklerimiz tarafından ele geçirilmiştir. Cephenizden düşmanın
takibi lazımdır. Durmak isteyen düşman kısımlarına derhal taarruz
edilmelidir. Menderes Bölge Komutanlığına ve bilgi için 1 nci Orduya
yazıldı." Şeyhelvan dağını işgal eden tabur hareketine devamla
Süller köyüne kadar ilerledi ve orada geceledi. 3 ncü Süvari
Tümeninin geçiş hareketini destekleyen 59 ncu Alayın 2 nci Taburu
da, bugün, beraberindeki iki Rus dağ topu ile öğleden sonra
Denizli'ye vardı. Menderes bölgesinin diğer kısımlarında önemli bir
olay olmadı. Müfreze Komutanı Tırkaz köyündeydi. |
Yunanlıların Bağımsız 54 ncü
Alayı 29/30 Ağustos 1922
gecesi çekilerek sabaha
karşı, Banaz çayını geçip
karşı yakada savunma düzeni
alıyordu ve çekilirken de
Nazilli'ye kadar olan bütün
köyleri yakmışlardı. |
|
(l) 2 nci Ordu
Bölgesinde Diğer
Harekât Ve Muharebeler: |
|
29/30
Ağustos gecesini Akoluk'da geçiren Yunan
birliğinin (15 nci Tümen) 30 Ağustos günü nereye gideceği önemli
idi. 2 nci Ordu Komutanı 30 Ağustos 1922 saat 08.00'de verdiği
emirde: Mürettep Süvari Tümeninin Batı Cephesi emri gereğince, Yunan
Eskişehir Grubunun gerisine gitmeden önce Döğer, Malatya
doğrultularına giderek Akoluk'daki Yunan kuvvetini keşfedip
Altıntaş doğrultusuna gelmesini kesin surette önlemesini veya
geciktirmesini istedi. Batı Cephesi Komutanlığı ile Yunan yürüyüş
kolu hakkındaki bilgiyi saat 11.00'de almış ve uçaklara Ak oluk -
Malatya - Döker bölgesinde keşifler yaptırmış ise de uçaklar
ormanlardan dolayı bir şey görememişlerdi. Cephe Komutanı 2 nci
Ordudan, bu Yunan kuvvetinin Türkmen dağı ile Kütahya arasından
kuzeye geçmesinin önlenmesini saat 11.30'da emretti. |
|
(I) Mürettep Süvari
Tümeninin Porsuk Köprüsü Muharebesi: |
|
Tümen
29/30 Ağustos 1922
gecesini Pusan köyünde
bir iki saat istirahatla
geçirdikten sonra 30
Ağustos 1922 saat
02.30'da Kütahya şosesi
ile kuzeye hareket etti.
Tümen saat 06.00'da
Porsuk köprüsüne varınca
Kütahya'dan gelip Gediz
şosesiyle batıya
çekilmekte olan
Yunanlıların 32 nci
Alayına rastladı. 38 nci
Süvari Alayının uç
bölüğü hemen köprüyü
kuzeye geçerek Yunan
öncülerini attı. Alay da
köprüyü geçip taarruza
başladı. Köprünün güney
sırtlarına
mevzilendirilen tümen
topçusu taarruza
başladı. Köprünün güney
sırtlarında
mevzilendirilen tümen
topçusu (iki top) bu
taarruzu destekledi. Bu
sırada 37 nci Süvari
Alayı da batıdan
dolaştırılarak Yunan
alayının çekilme yolunu
kesmek üzere Porsuk
kuzeyine geçirildi ve
taarruza katıldı. Saat
09.00'da Yunan alayı
dağılıp kuzeydeki Hacı Azizoğlu ve Göynükviran ormanlarına kaçtı.
Yunan alayından 70 erle bir subay esir alınmış ve 300'den fazla ölü
bulunmuştu. Gediz şosesinin kuzeyindeki arazinin sarp ve sık orman
oluşu süvarilerin takibine engel olmuş, Yunan alayının kaçabilen
kısımları orman ve kayalıklar aralarında gizlenmişlerdi. Doğrudan
gönderilen bir keşif kolu saat 10.00'da Alayunt'u ve öğleyin
Kütahya'yı işgal etti. Tümen Komutanı saat 15.00'de durumu telsizle
Batı Cephesi ve 2 nci Ordu Komutanlarına bildirdi. Birliklerini saat
15.30'da Porsuk köprüsünün iki kilometre kuzeyinde topladı ve 33 ncü,
38 nci Alayları ile kuzeye hareket ederek saat 18.00'de Kütahya'ya
girdi. Şehrin güney sırtlarında 33 ncü Alayla güneye karşı emniyet
düzeni aldı. Porsuk köprüsü batısında terk edilen silah, donatım ve
gereçleri toplamak üzere 37 nci Alay (iki bölüğü eksik) bırakıldı.
Bu Alay bugünkü muharebeye bir süvari ve bir makineli tüfek
bölüğüyle katılmıştı.Bir bölüğü Osmanköy'de, bir bölüğü Karaören
bölgesinden henüz gelmemişti. Porsuk köprüsünün bir kilometre
güneyinde saat 16.00'da 37 nci Alay Komutanı tarafından yazılan ve
saat 18.00'de tümene gelen raporda: "Ağırlıklar Kütahya doğrultusuna
sevk edilirken düşmanın iki ağır, üç hafif makineli tüfek ve piyade
ateşiyle karşılaşmışlardır. İki ateş arasında kalan ağırlıkların
tekrar Kütahya'ya gönderilmesi için taarruz etmek kayıplar
verilmesine yol açacağından Kütahya'dan güneye Porsuk üzerine
taarruz edecek bir kuvvet süratle sevk edildiği takdirde düşmanın bu
kuvveti iki ateş arasında kalacak ve yok edilmesi mümkün olacaktır.
Bu sebeple ona göre lüzumlu tedbirlerin alınması" bildirilmişti. Bu
raporu alan tümen komutanı hiç bir şey yapmadığı gibi 37 nci Alay
Komutanı da ağırlıkların düşman eline geçmesine karşı herhangi bir
teşebbüste bulunmamıştı. Bu olaydan kurtulabilen yaralı erlerden ve
köylülerden öğrenildiğine göre, ağırlıklarla esir edilen 158 er ile
mürettep Süvari Tümenine ilaç götüren Doktor Yüzbaşı Hamdi, 53 ncü
Yunan Alayı Komutanı tarafından şehit ettirilmişlerdi. Ağırlıkları
basan bu Yunan birliği, Akçamescit'den Alayunt'a gitmekte olan 15
nci Yunan Tümeninin yancıları idi. 2 nci Ordu Komutanı 30 Ağustos
1922 saat 22.50'de Mürettep Süvari Tümenine; 31 Ağustos 1922 günü
için verdiği emirde: Ordu ile temas ve irtibatı muhafaza ederek,
tümenin esas görevinin Eskişehir'deki düşman grubunun batıya çekilme
yollarını kesmek ve gene bu grubun güney-batıya doğru Ordumuzun yan
ve gerilerine etkili olmasını önlemek olduğunu ve derhal İnönü
doğrultusunda ilerleyerek düşmanın Bursa ve Kütahya doğrultularına
çekilmesini önlemesini istedi.
|
|
(II) 3 ncü Kolordu 1 nci
Tümenin Altıntaş Bölgesine Yanaşması: |
|
3 ncü
Kolordu Komutanı,
29/30 Ağustos 1922
gecesini 1 nci Tümen
birlikleriyle Döğer
istasyonu
dolaylarında
geçirdi. 30 Ağustos
sabahı Ordu emri
kolorduya
gelmediğinden bir
önceki Ordu emri
gereğince (1 nci
Tümenin Karaağaç-Hamidiye
bölgesine gelmesine dair) 1 nci Tümene saat 07.30'da hareket emri
verdi. Kolordu karargâhı da birlikte yürüyecekti. |
4
ncü Alay öncü
olarak, Kayalar
(Sultaniye)-Karaağaç-Hamidiye-Aykırıkçı yoluyla hareket etti. Bu yol,
arabaların geçmesine elverişli olmadığından sahra toplarıyla,
sıhhiye ve istihkâm bölükleri ve bağlı birlikler İcadiye yoluyla
Tatarmahmut'a gönderildi. Öncü alayı saat 15.00'de Aykırıkçı'ya, 5
nci ve 3 ncü Alaylar Karağaç bölgesine vardılar ve istirahate
geçtiler. 3 ncü Alaydan bir tabur Karaağaç'ın kuzey ve doğusundaki
sırtlarda emniyet düzeni aldı. Tümenin diğer birlikleri Aykırıkçı'da
konmaya geçtiler. |
Tümen Süvari Bölüğü,
sabahtan Akoluk'a gelen Yunan
birliğinin hareketlerini keşif ve takip için Karacaviran'a
gönderildi. Bölük, saat 14.45'de Karacaviran'dan gönderdiği raporda:
"Düşmanın 1–2 Tümen kadar bir kuvvetinin İkizoluk'dan Akoluk'a
geldiğini ve Akoluk köyünü yaktıktan sonra Ahılar'dan (Çekürler)
Cağürler istasyonuna gelerek öğleye kadar orada kaldığını ve Türk
Ordusu hakkında bilgi alıp Akmescit doğrultusuna yürüdüğünü, oradan
Kütahya'ya veya Porsuk köprüsüne gitmesi umulduğunu" bildirdi. Bu
rapor hemen kolorduya gönderildi. |
Kolordudan 61 nci
Tümeni aramaya giden
subay, dönüşte
Ordunun 15 sayılı
emrini saat 16.30'da
kolorduya getirdi.
Bu subaydan 61 nci
Tümenin kolordu
emrinden çıkarak Allıören
doğrultusuna gittiği de öğrenildi. |
Kütahya'daki
Mürettep Süvari
Tümeni emrine girmek
üzere, Meclis
Muhafız Taburu, 30
Ağustos 1922 saat
19.00'da Aykırıkçı'dan kuzeye yürüyüşte idi. Tabur 30/31 Ağustos gecesini
Pusan'da geçirecekti. |
1 nci
Tümenin Altıntaş
kuzeyine ve kolordu
karargâhının
Altıntaş'a gitmesini
isteyen 15 sayılı
Ordu emrini alan
kolordu komutanı, 1
nci Tümen Süvari
Bölüğünün raporuna
göre Yunan tümeninin
yakında olmasından,
bütün tümenin Elmalıdağ - Cindağ (Döğer'in
batısı) hattının kuzeyinde bulunmasını uygun bulmayarak Karaağaç
doğusu-Altıntaş kuzeyi-Tatarmahmut bölgesinde bulunarak kuzey ve
kuzey-doğu doğrultularını keşfettirmesini saat 18.30'da 1 nci Tümene
emretti. 1 nci Tümen Komutanı Karaağaç bölgesinde yalnız 3 ncü Alayı
bırakarak diğer birliklerini saat 20.00–20.30'da Aykırıkçı'dan
hareket ettirerek 31 Ağustos 1922 saat 01.00'de Tatarmahmut'da
konmaya geçirdi. 1 nci Tümenin bu konma değişikliği boş yere
birliklerin yorgunluğunu attırmış, erler uykularını alamamış ve
ertesi gün (31 Ağustos) tümenin geç hareket etmesine sebep olmuştu.
Kolordu Komutanı, durumu saat 20.30'da Orduya bildirdi. |
|
(III) 41 nci Tümen
Ve
Porsuk Müfrezesi:
|
|
30 Ağustos 1922
günü, toplayabildiği
beş bölükle Sarıkavakça dağı, Hamidiye doğrultularına taarruz ettiyse de
kuvvetli topçu ve piyade ateşleriyle karşılaştı. Bu durumda akşama
kadar ateş muharebesi devam etti. Müfrezenin 50'den fazla şehit ve
yaralısı oldu. Müfreze, karşısındaki Yunanlıları iki piyade taburu
ve iki batarya tahmin ediyordu. Bugün yapılan gözetlemelerde 4–5
kilometre uzunluğundan iki yürüyüş kolunun saat 10.00'da İmşehir'i
geçerek Eskişehir doğrultusuna gittikleri görüldü. |
Tümen, 29/30 Ağustos
gecesini muharebe
durumunda geçirdi.
30 Ağustos sabahı
saat 05.30'da kısa
bir topçu hazırlığı
ile taarruza
başladı. 16 ncı Piyade Alayı isimsiz istinat noktasının
engellerine kadar sokuldu ise de soldan gelen yan ateşleri pek
etkili olduğundan engeller aşılamadı. Yunanlılar saat 08.30'da bir
bölükle bu isimsiz istinat noktasını takviye ettiler. Soldan
ilerleyen 19 ncu alay da bir başarı sağlayamadı. Saat 07.40'da
Tümenin bir sahra bataryası ve bir dağ takımı ileriye mevzi
değiştirmişti. En soldaki Tepercetepe'de bulunan 12 nci Alayın da
Alaçam istinat noktasına yaptığı taarruz Yunanlıların şiddetli
ateşleri karşısında ileri götürülemedi. Bugün akşama kadar tümen
cephesinde karşılıklı ateş muharebesinden başka bir şey olmadığı
gibi Yunan birliklerinde de bir değişiklik görülmedi. Yalnız bütün
gece isimsiz tepe gerisinde birçokoto ve araba gürültüleri
işitildiğinden Yunanlıların çekilmekte oldukları anlaşılıyordu. |
Tümen Komutanı saat
12.15'de Batı
Cephesinden direkt
olarak aldığı
emirde; tümenin
karşısındaki düşmanı
tespit ve Akoluk'dan ilerleyen düşman kolunun hareketlerini
keşfederek bildirmesi istendiğinden, sol yan müfrezesi emrinde
bulunan süvari takımını Yüksekkıran'dan Akin - Akoluk doğrultusuna
ilerletmiş ve bu takına Türk milislerini katmıştı. En sağda bulunan
süvari bölüğü de bu yana getirilerek aynı görevle hareket
ettirilmişti. Yapılan keşifler sonunda saat 18.30'da düşman yürüyüş
kolunun Kütahya doğrultusunda yürüdüğü öğrenilmiş ve 2 nci Orduya
bildirilmişti. |
|
(m) Kocaeli Grubu
Bölgesindeki
Harekât: |
|
Grup Komutanı,
ayırdığı beş piyade
taburu ve iki dağ
bataryasından kurulu
Mürettep Müfrezeyi
30 Ağustos sabahı
İznik
kuzey-doğusunda (Belheriz-Hisardere-Oğulpaşa-Espede-Hisarcık) topladı. Kendisi de 30 Ağustos akşamı Hisarcık'a gitti. |
İznik gölü doğu
kenarından Vezirhan'a kadar kuş
bakışı 40 kilometrelik cephe kesiminde 18 nci Tümen Komutanı
emrinde, sadece dört taburla altı adi ateşli top bırakmıştı. |
Bugün Yalova, İznik, Balçıkhisar, Vezirhan
kesimlerinde karşılıklı ateş muharebesinden başka önemli bir şey
olmadı. |
|
(n) İki
Taraf Ordularının
Durumu, Karar Ve Emirleri: |
|
Batı Cephesi
Komutanı saat 20.00
olduğu halde
ordulardan rapor
almamışsa da 1 nci
Ordu Komutanı ve
Başkomutanla yaptığı
telefon
görüşmelerinden
Yunan Ordusu büyük
kısmının imha
edilmek üzere
olduğunu, Türk
Ordusuna bütün
seferi kazandıracak
kesin muharebenin
devam etmekte
bulunduğunu
biliyordu. Menderes
bölgesinde Çivril ve Şeyhelvan dağı işgal edilmiş ve bu kesimdeki
Yunanlılar çekilmiş, Eskişehir bölgesinde de çekilme belirtileri
görülmüştü. Batı Cephesi Komutanı, Adatepe bölgesinde sıkışan beş
Yunan tümenine taarruzla sonuç alınmasına ve Uşak doğrultusunda
takibe şiddetle devam edilmesine karar verdi. Saat 20.15'de ordulara
şu emri verdi (özet): |
"Kırkpınar-Kızıltepe-Hamurköy hattı ve
Aslıhanlar bölgesindeki mağlup beş düşman tümeninin önce 4 ncü
Kolordu ve 23 ncü Tümen, sonra 6 ncı Kolordu ve 61 nci Tümen
taraflarından yakalandığı anlaşılmaktadır. 1 nci ve 2 nci Ordular
önce Hamurköy, Çalköy, Aslıhanlar bölgesindeki düşman tümenlerini
kâmilen esir edeceklerdir. 1 nci Ordu Uşak doğrultusunda şiddetle
takibe devam edecektir. Süvari Kolordusu ile yalnız Kızıltaş
deresini kapatmak değil, asıl Alaşehir genel doğrultusunda hızla ön
alarak düşmanın Uşak Grubunu önlemeye ve durdurmaya çalışılmalıdır.
2 nci Ordu, 3 ncü Kolordu karargâhı ile Mürettep Süvari Tümenini ve
1 nci Piyade Tümenini derhal Kütahya doğrultusunda yürütecek ve
Akoluk'dan, Kütahya'ya yönelen düşman tümenine yetişerek taarruz
edecektir. Cephe karargâhı bu gece Afyon'dadır, yarın Dumlupınar'a
gitmesi muhtemeldir." |
2 nci Ordu Komutanı
saat 22.00'de Batı
Cephesi
Komutanlığına
yazdığı raporda:
Porsuk Müfrezesi ve
41 nci Tümen
bölgesindeki
gösteriş
taarruzlarını,
Yunanlıların o
cephede savunmaya
devam ettiklerini,
Mürettep Süvari
Tümeninin 32 nci
Yunan Alayını
dağıttığını, 3 ncü
Kolordunun
Altıntaş'a
yanaştığını, Döğer
istasyonunda
Yunanlıların erzak
ve cephaneyi
yaktıklarını
bildirdikten sonra;
"61 nci Tümenin, iki
tümen kadar tahmin
edilen Yunan
kuvvetlerini Çal-Allıören arasındaki vadi içinde
yakaladığını ve Yunanlıların karşı taarruza geçtiğini ve henüz bir
sonuç alınmadığını, 6 ncı Kolordunun 16 ncı Tümeninin karşısındaki
Yunanlıların savunmada kaldıklarını ve bu düşmana güneyden 4 ncü
Kolordunun taarruz ettiğini, 17 nci Tümenin düşmana güneyden 4 ncü
Kolordunun taarruz ettiğini, 17 nci Tümenin düşmana rastlamadığını
ve Hamurköy sırtlarında kaldığını, Süvari Kolordusunun son dört
günlük harekâtta yanlış sevk ve idare edildiğini ve eğer 61 nci
Tümenin batısında bulunup düşmanın batı yönünü kapatsaydı,
Yunanlıların silahlarını kâmilen terk edeceklerini, mümkünse Süvari
Kolordusuna acele emir verilmesini" teklif etti. Fakat kendi kararı
ve 31 Ağustos için ne yapacağını bildirmedi. Batı Cephesi Komutanı
bu kanıda değildi. O, esas kabahatı 2 nci Ordunun ağır
hareketlerinde buluyordu. |
1 nci Ordu Komutanı
ise ancak 31 Ağustos
1922 saat 03.30'da
yazdığı rapor ve
raporun ekinde de
orduya verdiği emrin
suretini Batı
Cephesi
Komutanlığına
gönderdi. Bunda,
taarruza devam ve
İzmir doğrultusunda
takibe kararlı
olduğunu
belirtmişti. |
Başkomutanla beraber
30/31 Ağustos 1922
gecesini Dumlupınar
istasyonunda geçiren
1 nci Ordu Komutanı
Batı Cephesi
Komutanlığının
emrini alır almaz
esasen hazırlatmış
olduğu ordu emrini
31 Ağustos 1922 saat
02.30'da yayınladı
(özet): "...Ordu
bugün de (31
Ağustos) düşmana
şiddetli taarruz
ederek geri atacak
ve Kızıltaş vadisinde 4 ncü Kolordunun muharebe ettiği düşman
tümenlerinin bunlara katılmasına meydan vermeyecektir. Bu taarruz
için 2 nci Kolordunun Kaplangı dağına en yakın bir tümeni 1 nci
Kolordu emrine verilmişti. 2 nci Kolordu Oturak-Paşacık bölgesinde
harekete hazır bulunacak ve 1 nci Kolordunun muharebesini yakından
izleyecektir. 4 ncü Kolordu, karşısındaki düşmanla yaptığı
muharebeyi bugün sona erdirecek ve bulunduğu bölgede toplanarak
düşmanın kurtulabilen kısımlariyle de teması kaybetmeyerek kuzeydeki
2 nciOrdu birlikleriyle irtibatı muhafaza edecek ve bu sabahki
mağlup düşman kuvvetlerini esir edecektir. Belova gediği -
Aslıhanlar (Şeyhler köyünün dört kilometre kuzeyindedir) ve
Aslıhanlar kuzey-doğusundaki Çal bölgesinde bulunan 5 nci Kolordu 31
Ağustos'ta bir kısım kuvvetiyle Belova gediğinde Kızıltaş vadisini
kapatarak bu vadi boyunca düşmanın Gediz - Uşak şosesine doğru
çekilmesini veya Murat dağları güneyine geçmesini önleyecek ve bir
kısım kuvvetiyle de Kızıltaş vadisi boyunca batıya ilerleyerek Gediz
doğrultusunda çekilmek isteyen düşmanı karşılayacaktır. Menderes
Bölgesi Komutanlığının 59 ncu Alayı, Çivril'den çekildiği bildirilen
düşmanla teması kaybetmeyerek aralıksız takip ve tespit edecektir.
Diğer bölgelerde de düşmanla sıkı temas muhafaza edilmelidir. Ordu
karargâhı Dumlupınar'dadır." |
Türk Ordusu
kazandığı zaferi
kesinleştirmek
için şiddetli
taarruz ve takip
karar ve
emirlerini
verirken General Trikopis Adatepe muharebesinden kaçabilenlerle Kızıltaş vadisinden
çekiliyordu. Banaz'a çekildiğini umduğu General Franko Grubuyla
birleşmek için oraya gitmek kararında idi. Yanındaki kurtulabilen
birliklerle bir an önce Banaz'a varmak istediğinden bütün gece
yürüyüşe devam etti. |
30 Ağustos 1922
sabahı 23 ncü
Tümen karşısında
bozulup iki
gruba ayrılan 5
nci Tümenin bir
kısmı Çal'a
çekilmiş, tümen
komutanı ile
beraber Kızıltaş vadisine giden diğer grup ise
Keçiler-Uysu-Belova yolu ile durmadan yürümüş ve yolda kendisine
katılan 9 ncu Tümen Komutanı ve bazı dağınık gruplarla birleşerek
Murat çayı vadisinden Uşak doğrultusuna çekilmişti. |
General Franko Grubu ise İzmir'deki Küçükasya
Ordusu Komutanlığından İzmir yolunu kapamak emrini aldığından,
bulunduğu Yenice-Kaplangı-Hallaçlar hattında savunma
kararındaydı. Hâlbuki gece yarısı 7 nci Tümen Hallaçlar mevziini
kaybetmiş, Hatıplar'a çekilmekte, 1 nci Tümen de gece yarısı
Kaplangı dağının en yüksek tepesine kaptırdığından 500 metre
gerideki (batıdaki) tepelerde savunma tertibi almıştı. 2 nci Tümen
Çivril güneyindeki birliklerini Banaz çayının kuzey kıyısına çekti.
Ordu emrinde bulunan Süvari Tümeni ise Uşak-Alaşehir demiryolunun
korunmasıyla görevli idi. (2 nci Süvari Alayı, Franko Grubu emrinde
İslamköy'de bulunuyordu.) |
Bursa
doğrultusunda
çekilme emri
alan 3 ncü Yunan
Kolordusu
Komutanı, 30
Ağustos 1922
günü, bulunduğu
mevzileri
savunurken bir
kısım
kuvvetlerini ve
ağırlıklarını
Eskişehir
doğrultusunda
çekmeye başladı. |
15 nci Yunan
Tümeni de 30
Ağustos 1922
günü Akoluk'dan Çökürler'e gelmiş, oradan Kütahya doğrultusuna hareket
etmişse de Kütahya'nın da Türkler tarafından işgal edildiğini
öğrenince Alayunt ve güneyine gelip 30/31 Ağustos 1922 gecesini
orada geçirmişti. Alayunt'da, başkomutanlıktan telsizle: 1 nci ve 2
nci Kolordulardan bir emir almazsa Gediz yoluyla Uşak'a gitmesi
emrini aldı. |
|
(III) İki
Taraf
Ordularının 30 Ağustos 1922 Saat 24.00 Durumları: |
|
Kocaeli
bölgesinde:
Birlikler eski
durumlarında,
ateş
muharebesine
devam
etmekteler. Belheriz-Hisardere-Epsede-Hisarcık bölgesinde toplanan beş taburluk mürettep müfreze
Orhangazi-Gemlik kesimine gitmek üzere gece yürüyüşünde. |
2 nci Ordu:
Porsuk
Müfrezesi, 41
nci Tümen
bölgelerinde
gösteriş
taarruzları
devam etmekte, Mürettef Süvari
Tümeni Kütahya'da, 1 nci Tümen Tatarmahmut bölgesinde. 3 ncü Kolordu
karargâhı Çakırsaz'da, 61 nci Tümen Akpirim tepeleri-Allıören
kuzeyinde mevzilerinde. 6 ncı Kolordunun 16 ncı Tümeni Çal köyünün
kuzey sırtlarında mevziide. 17 nci Tümeni Hamurköy kuzey-doğusunda
ihtiyatta. Kolordu komutanı ve 2 nci Ordu Komutanı Beşkarışhöyük'te. |
1 nci Ordu: 5
nci Süvari
Kolordusunun 1
nci Süvari
Tümeni Yağcılar-Çalköy, 2 nci Süvari Tümeni Tava- Tokul-Ören,
14 ncü Süvari Tümeni Şeyhler - Saraycık bölgelerinde. 2 nci ve 14
ncü Süvari Tümenlerinin bir kısım birlikleri Belova gediği ve
Saraycık güneyinde çekilmekte olan Yunan yancıları ile temasta. 5
nci Süvari Kolordu Komutanı Şeyhler köyünün kuzeyindeki
Aslıhanlar'da. 4 ncü Kolordu; 11 nci, 5 nci Kafkas, 23 ncü Tümenleri
ve 3 ncü Kafkas Tümeninin 8 nci Alayı ile Yunan birliklerinin büyük
bir kısmını imha etmiş olarak Adatepe bölgesinde. 3 ncü Kafkas
Tümeni Ağaçköy ve batısında. 12 nci Tümen Arpalı'da, kolordu
ihtiyatında. Kolordu Komutanı Arpalı'da.
|
1 nci Kolordu:
15 nci Tümen Hallaçlar'da. 14 ncü
Tümen Paşacık köyü batısında, 30 ncu Alayı Kaplangı dağında. 57 nci
Tümen Kaplangı dağının en yüksek noktası Dedetepe'de düşmanla
temasta. Kolordu Komutanı Büyükoturak'ta. |
Bağımsız 6 ncı
Tümen: Yenice-Şabankö-Ahat hattında düşmanla temasta. |
Ordu ihtiyatı
olan 2 nci
Kolordu: 4 ncü
Tümeniyle
Paşacık, 7 nci
ve 8 nci
Tümenleriyle Büyükoturak- Santtepe
bölgesinde. Kolordu Komutanı Büyükoturak'ta. |
Menderes Bölge
Komutanlığı:
Çivril ve Şeyhelvan
dağını işgal etmiş, diğer birlikleri Menderes boyunda eski
durumunda. |
3 ncü Süvari
Tümeni: 1 nci
Ordu ve Batı
Cephesi
Komutanlıkları
bu tümenden bir
bilgi
alamamışlardır.
(Süvari Tümeni
30 Ağustos 1922
akşamı Emcelli'den güneye, Beşçam'a yürüyüşte.) |
1 nci Ordu
Komutanı,
Başkomutan ve
Genelkurmay
Başkanı
Dumlupınar
istasyonunda.
Batı Cephesi
Komutanı
Afyon'dadır. |
3 ncü Yunan
Kolordusu eski
mevzilerini
korumakla
beraber Bursa
doğrultusuna
çekilmek üzere
Seyitgazi
kesiminden bir
kısım kuvvet ve
ağırlıklarını
Eskişehir'e
çekmektedir. 15
nci Yunan Tümeni Alayunt'dadır. 1 nci ve 2 nci Kolorduların karargâhları,
bağlı birlikleri, Ordu Ağır Topçu Alayı, 4 ncü Tümenden bir kısım, 5
nci ve 9 ncu, 12 nci ve 13 ncü Tümenlerden bugünkü Adatepe
muharebelerinden kurtulabilen tahminen 5–6 bin kişilik bir kuvvet
Allıören-Keçiler-Oysu yolu ile Kızıltaş vadisinden batıya
çekilmektedir. 5 nci Tümen Komutanı emrinde, 5 nci Tümen
birliklerinden kurtulabilen bir kısım kuvvet de Belova gediğini
aşmış, Murat vadisinden Gediz istikametine çekilmektedir. Plastras
Müfrezesi de Arpagediği'nden Murat dağlarından Banaz'a çekiliyor. |
General Franko Grubu:
Hallaçlar'daki 7 nci Tümen, Bahadır - Derbent doğrultusuna
çekilmekte, 1 nci Tümen, Kaplangı dağı batı tepelerinde tutunmakta,
Franko Grup karargâhı Banaz istasyonunda. 2 nci Tümen Yenice-Şabanköy-Ahatköy hattında savunma mevziinde. 54 ncü Bağımsız Alay
Banaz çayı kuzeyinde Alfaklar - Avgan hattında savunma düzeni
almakta. Menderes boyundaki Bağımsız 31 nci ve 18 nci Alaylar eski
durumlarında. Küçük Asya Ordusu Komutanı İzmir'de. |
|
(IV) Diğer Türk
Cepheleri: |
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Hükümetinin doğu
ve Elcezire cephe komutanlıkları bölgesinde bir olay olmamıştı. 31
Ağustos 1922'de Erbaa dolaylarında 1500 asi 10 ncu Tümen
birliklerine teslim olmuş ve önemli bir olay olmamıştı. |
|
(o) Başkomutan
Muharebe Alanında: |
|
Ordu Komutanı,
Kolordulara
emirlerini verip
sabah
raporlarını
aldıktan sora,
31 Ağustos 1922
sabahı
Başkomutan ve
Genelkurmay
Başkanı ile
birlikte Adatepe bölgesine gitti. Bu sırada
Batı Cephesi Komutanı da oraya geldi. Hep beraber muharebe meydanı
gezildi. Çalköy-Allıören-Yeniköy-Adatepe arasında dar bir
bölgede beş Yunan tümeninin ve iki kolordu karargâhıyla bağlı
birlikleri, seyyar hastaneler, kolorduların ve ordunun bütün top,
motorlu araç, araba, eşya, donatım ve gereçleri, dereleri ve yolları
doldurmuştu. Bütün muharebe meydanı Yunan ölüleriyle dolu idi.
Muharebe alanının etrafındaki orman ve korularda kalan Yunan er ve
yaralıları toplatılıyordu. Kurtulabilen Yunanlılar Kızıltaş deresine
ve derenin güneyindeki dağlara dağılmışlardı. Çok kayıplara uğramış
1 nci ve 2 nci ve 7 nci Yunan Tümenlerinden başka İzmir'e kadar
savunma görevi almaya elverişli düşman kuvveti kalmamıştı. |
Muharebe
meydanında bugün
sayılan,
Yunanlıların
terk ettiği top
miktarı 141 idi. |
Yıllar boyu sürüp gelen mücadele, günlerden
beri devam eden ve özellikle bir gün önce
(30 Ağustos 1922) düşmanın büyük kısmını yok
eden kanlı muharebelerde artık kesin olarak
bitirilmiş bulunuyordu. |
|
30 Ağustos 1922
Günü Başkomutan Meydan Savaşında |
Türk Kuvvetlerinin
Durumu
|
|
|
Gazi Başkomutan
Mustafa Kemal,
çökmüş bir
imparatorluk
üzerine yeniden
kurulan bir Türk
Devletinin
temellerini
atmanın huzuru
içinde idi.
Zaferden iki yıl
sonra büyük
insanın kendisi
durumu şöyle
belirtmekteydi: |
"Muharebe
meydanını
dolaşırken
ordumuzun
kazandığı
zaferin
büyüklüğü ve
buna karşılık
düşman ordusunun
duçar edildiği
felaketin
dehşeti beni çok
duygulandırdı.
Karşıki
sırtların
gerilerindeki
bütün vadiler,
bütün dereler
bırakılmış
toplarla,
otomobillerle,
sayısız donatım
ve gereçlerle bu
kalıntıların
arasında
yığınlar teşkil
eden ölülerle,
toplanıp
karargâhlarımıza sevkedilen sürü sürü esir kafileleriyle
hakikaten bir kıyamet gününü hatırlatıyordu. Bu kadar şiddetli ateş
ve saldırı çemberinden bugün için kurtulabilenler birkaç bin kişilik
kılıç artığından ibaretti. Fakat onlar da daha büyük Türk çemberinin
içinden çıkmaya muvaffak olamayarak başlarında başkomutanları olduğu
halde beyaz bayrak çekmeye mecbur olacaklardı." |
Evet, bu
muharebe alanı
sadece hezimete
uğramış,
mahvolmuş bir
ordunun mezarı
olmayıp aynı
zamanda beş yüz
yıl önce
ebediyen tarihe
gömülmüş bir
imparatorluğu
horlatmak
emeliyle isterik
bir Bizans ve Elenizm
rüyası görenlerin (megalo idea) de mezarı olmuştu. |
|
(p) Durumun
Muhakemesi Ve Karar: |
|
Muharebe
meydanını gezen
ve son durumu
bir anda
kavrayan
Başkomutan
Mustafa Kemal,
Genelkurmay
Başkanı ve Batı
Cephesi
Komutanı, 31
Ağustos 1922
öğleyin
Yunanlıların
yakıp yıktığı Çalköy'e geldiler. Burada, yıkık ve henüz dumanları tüten bir evin
avlusunda bulunan ve masa gibi kullandıkları kırık bir kağnı
arabasının etrafında durumu gözden geçirdiler. Düşman ordusu, asıl
kuvvetleriyle imha edilmiştir. Yok, edilen bu ordunun binlerce
kaçakları ile Uşak'a doğru çekilen dağınık birliklerinin derlenip
toparlanmasına ve herhangi bir hatta tutunmasına engel olmak
lazımdır. En kötü bir ihtimal olarak; Yunanlıların, Eskişehir
Grubunu az kayıplarla çekerek ve Yunanistan'dan da getirebilecekleri
kuvvetlerle birleşip Milne (Akhisar - Salihli - Ödemiş) hattında
veya İzmir yakınında bir savunma hattı kurmaları ve harekâtımızı
uzatmaya çalışmaları düşünülebilir. Bunun için, Yunanlıların
Eskişehir Grubunu da yakalayıp mağlup etmek ve asıl kuvvetlerimizle
durmadan şiddet ve süratle İzmir'e yürümek lazımdır. Karar; düşman
hiç aman vermeden şiddetle takip olunmalıdır. Bu ana düşünceler ve
düşmanı aralıksız, şiddet ve süratle takip kararı hakkında Büyük
Komutan aynen şöyle demektedir. |
"Ağustos'un 31
nci günü öğleye
yakın idi ki Çalköy'de yıkık bir evin avlusu içinde Fevzi ve İsmet
Paşalarla buluştuk. Kırık kağnı arabalarının döşemelerine iliştik.
Bundan sonraki durumu inceledik. Kazandığımız meydan muharebesinin
bütün seferi sona erdirecek bir büyüklük ve önemde olduğunda
birleştik. Şimdi Bursa doğrultusunda çekilen düşman kuvvetlerini
mahvetmekle beraber ordunun büyük kısmiyle durmaksızın İzmir'e
yürüyecektik." |
İşte bu suretle
verilen karar
üzerine büyük
takip başladı.
Başkomutan,
yakın muharebe
hatlarına kadar
giriyor,
birliklerimizin
kahramanca
saldırışlarını,
süngü
hücumlarını
memnunlukla
seyrediyordu. O
Başkomutan ki,
kendisinin
kandan ve kan
dökmekten nefret
etmesine rağmen;
Türk Milletini
hayat hakkı
tanımak
istemeyen,
Türk'ün ve Türk
Ordusunun şan ve
şerefle dolu
tarihinin
büyüklüğünü
bilmeyen veya
bilmezlikten
gelen gafil,
sözde büyük dış
siyasilere ve
onların
hükümetlerine
Türk Milletinin
gasp edilmek
istenen hayat
hakkını silah
zoruyla
tanıtıyor, mutlu
bir devir
açıyor, Anadolu
yaylasında yeni
bir
Ergenekon'dan
çıkış sağlayarak
hür ve bağımsız
Türkiye'nin ve
Cumhuriyetin
temelini atmış
oluyordu. Yıllar
boyu sürüp gelen
kanlı olayların
son bulduğu, çok
çetin engellerin
aşıldığı bu anda
Başkomutan,
Büyük Millet
Meclisi
Ordularını
aşağıdaki
bildirgesiyle
taltif ediyor,
milletine de
dört gözle
beklediği zafer
müjdelerini
veriyordu. |
"Garp Cephesi Komutanlığına |
Orduya
hitaben
yazdığım
beyanname
ilişikte
takdim
edilmiştir.
Bunun
bütün
Garp
cephesindeki
kıtaata
tamim
olunmasını
ve
subaylar
vasıtasıyla
efrada
dahi
okunmasının
temin
buyrulmasını
rica
ederim. |
|
Başkomutan
Mustafa Kemal" |
|
|
"Türkiye Büyük Millet Meclisi
Orduları |
Afyonkarahisar - Dumlupınar büyük meydan
muharebesinde zalim ve mağrur bir ordunun
temel varlığını inanılmayacak kadar az bir
zamanda yok ettiniz. Büyük ve necip
milletimizin fedakârlıklarına lâyık
olduğunuzu ispat ettiniz. Sahibimiz olan
büyük Türk Milleti geleceğinden emin olmaya
haklıdır. Muharebe meydanlarındaki maharet
ve fedakârlıklarınızı yakından görüp takip
ediyorum. Milletimizin hakkınızdaki
takdiratını aracılık etmek vazifemi,
arkasını bırakmayarak devamlı olarak
yapacağım. Başkumandanlığa teklifatta
bulunulmasını Cephe Kumandanlığına emrettim.
Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka
meydan muharebeleri verileceğini nazar-ı
dikkate alarak ilerlemelerini ve herkesin
akıl kuvvetini ve yurtseverlik kaynaklarını
kullanarak bol bol yarışmaya devam
eylemesini talep ederim. Ordular, ilk
hedefiniz Akdeniz'dir, ileri. |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Reisi |
|
Başkumandan |
|
Mustafa Kemal" |
|
|
Başkomutan
tarafından
millet de
aşağıdaki
bildirge
yayınlanmıştı: |
"Büyük ve asîl Türk Milleti; |
Batı Cephesinde 26 Ağustos'tan beri başlayan taarruz harekâtımız Afyonkarahisar-Altıntaş-Dumlupınar
arasında büyük bir meydan muharebesi halinde
beş gün beş gece devam etti. Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Ordularının üstün kahramanlığı ve Allah'ın
yardımıyla zafer gerçekleşti. Zalim ve
mağrur düşman ordusunun temel varlığı
akıllara dehşet verecek bir kesinlikle yok
edildi. Teşkilat ve teçhizatı gibi
geleneksel ve ismi
milletimizin çok eski, bilinmeyen
zamanlardan beri ve sonsuzluğa kadar olan
imanından vücut bulan ordularımızı
fedakârlığınıza lâyık olarak size takdim
ediyorum. En büyük komutanından en genç
erine kadar ordularımıza hâkim olan fikir,
milletin gösterdiği vazife uğrunda şehit
olmaktır. Bunu muharebe meydanlarında
yakından görerek büyük milletimize haber
veriyorum. Milletimizin yaradılışındaki
mevcut güç ve ülküyü üç buçuk sene evvel
çalışma arkadaşlarımla ifade etmekten
başlayarak dayanılmaz müşkülat içinde devam
eden savaşlarımızın neticeleri
görülmektedir. Milletin oy, karar, emir ve
isteğine dayanan her işin sonucu
millet için hayırlı olduğu bir gerçektir.
Milletimizin geleceği emindir ve Tanrı'nın
vaadettiği zaferi ordularımızın kazanması
kesindir. |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi |
|
Başkumandan |
|
Mustafa Kemal" |
|
|
|
(13) Başkomutan
Meydan Savaşı'nda Hava Harekâtı. |
|
29 Ağustos
1922'de
Cephe Uçak
Bölüğüne
Afyon'a
intikali
emredilmişti.
Bölüğün
emrine
Afyon'a
intikal için
beş kamyon
verilmişti.
Bölük
Komutanı
malzemenin
bu araçlarla
Afyon'a
naklinin
gecikeceğinden
endişe
ettiğini,
nakliyatın
gecikmesiyle
uçuş
faaliyetinin
durabileceği
konusunu
rapor etti. |
30 Ağustos
1922 günü
hava çok
rüzgârlı ve
alçak
bulutlarla
kaplı
olduğundan
uçulamamış
ve çekilen
düşman
birliklerine
bomba ve
makineli
tüfek
taarruzu
yapılamamıştı. |
Batı Cephesi
Komutanlığı;
Döğer-Çökürler, Çörez
ve Kayalar bölgesinde keşif uçuşu yapılmasını emretmişti. Öğleden
sonra yapılan hava keşiflerinde: Keşfi emredilen bölgelerde dost ve
düşman birliklerine ait en ufak bir hareket görülmüyordu. Düşmanın
imhasıyla sonuçlanan 30 Ağustos 1922 günü kara savaşlarında kötü
hava şartları nedeniyle uçaklarımız tarafından kara harekâtı
desteklenememişti. |
31 Ağustos
1922 günü
Yüzbaşı
Fazıl ile
Rasıt
Üsteğmen
Osman Nuri
(BAYKAL),
Uşak
bölgesinde
bir keşif
uçuşu yaptı.
Aynı gün
dört sorti
daha keşif
uçuşu
yapılmıştı. |
Yüzbaşı
Fazıl'ın
08.00–09.30
arasında
yaptığı hava
keşfinde;
Banaz'la
Kapaklar
İstasyonu
arasındaki
iki Yunan
tümeni ve
kolbaşısı,
Kapaklar
istasyonunun
ilerisinde
yürüyüş
halinde,
ayrıca iki
Yunan tümeni
daha olduğu
tespit
edildi.
Demiryolu
kuzeyindeki
sırtların
gerisinde
iki Yunan
süvari
alayının
yürüyüş
halinde
olduğu
görülüyordu.
Bu kuvvetler
Uşak yönünde
ilerliyordu.
Aynı
saatlerde
Eskişehir,
Seyitgazi
bölgesini
keşfeden
diğer bir
Türk uçağı
havanın
kapalı ve
sisli olması
nedeniyle,
keşif
yapamamıştı.
Aynı gün
bölüğün
bütün
uçakları,
Uşak yönünde
kaçan Yunan
birliklerini
bombalamak
için
hazırlanmıştı.
Ancak
şiddetli
fırtına
yüzünden
uçaklar
havalanamadı. |
|
(14) Yunan Kuvvetlerinin İzmir Yönünde
Çekilişi: |
|
Afyon,
Eskişehir
arası
mevzilerini
terk edip
İzmir ana
istikametinde
çekilen
Yunan
kuvvetleri,
Alaşehir -
Salihli -
Ahmetler -
Kasaba -
Turgutlu -
Kemalpaşa (Nif) hattında cephe kurup
direnme girişiminde bulundular, fakat sürekli takip ile taarruz eden
Türk birlikleri bu direnişi dağıttı. Yunanlılar bozguna uğramış
düzensiz gruplar halinde İzmir'e doğru kaçmaya başladılar. 1 Eylül
1922'de Uşak kurtarıldı. Uşak'tan çekilirken Yunan birlikleri terk
etmek zorunda oldukları erzak ve askeri araç ve gereçleri yakma
bahanesiyle kenti ateşe vermişlerdi. 4 Eylül 1922'de Alaşehir'i, 5
Eylül'de Salihli ve 6 Eylül'de Manisa'yı yaktılar. |
|
Yunan Askerleri
Tarafından Yakılan
Yerler
|
|
|
(b) Yunan komutanlarının
esir alınışı: |
|
2
Eylül'de
yapılan
takip
harekâtı
esnasında
Yunan
orduları
komutanı
General Trikopis ve 1 nci Kolordu komutanı General
Digenis kurmay heyeti ile birlikte Çalköy civarında Yarbay Halit (AKMANSU)
tarafından esir alındı. İzmir'e kadar çekilen Yunan birlikleri,
burada kendilerini bekleyen nakliye gemilerine binemeden, yetişen 5
nci Süvari Kolordusunun yarattığı tehdit sebebi ile Urla bölgesine
çekildiler. |
|
İzmir'e Kaçabilen Yunan
Askerleri
|
|
Esir Alınan Yunan
Askerleri
|
|
|
(15) İzmir'in Kurtarılışı. |
|
9 Eylül 1922
günü sabah
saat
10.00'da
Türk
Ordusunun
süvari
birlikleri
İzmir'e
girdi. 3
yıl, 3 ay 25
gün sonra
Türk Bayrağı
İzmir'de
tekrar
dalgalanmaya
başladı.
Ancak İzmir
tanınmayacak
hale
gelmişti. |
|
İzmir'e Giren Mızraklı Süvari Birliği
|
|
10 Eylül 1922'de Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ve
Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ile birlikte İzmir'e girdi. |
|
Kaçan Yunanlıların
Yaktıkları İzmir
|
|
|
Mustafa Kemâl Paşa
Ve Fevzi Paşa İzmir'e
Girerken
|
|
|
(a) Yabancı Basında Yazılanlar: |
|
İzmir'deki
Yunan
davranışlarını
açıklamak,
duruma
daha
tarafsız
ve iyi
intibak
edebilmek
için 5
Eylül
1922'den
itibaren
yabancı
basında
çıkan
yazıların
özetleri
şöyledir. |
5 Eylül
1922,
Fransız Le Figaro gazetesi (İzmir'de
görevli bir Fransız subayının izlenimleri): |
5 Eylül
1922,
trenler
cepheden
buraya
asker
getiriyorlar.
Bitkin
Yunan
askerleri,
bunlardan
gerçekten
bir ordu
oluşturulabilir
mi? |
Burada
sivil
göçmenlerle
büyük
kalabalık
oluşturdular.
Türkler
yaklaşıyor.
Bu olay
Hıristiyanlarda zaten var
olan korkuyu bir kat daha arttırıyor. Herbiri 10.000 askerden oluşan
beş Yunan tümeni Afyonkarahisar hattında darmadağın olmuştur.
Uğradığı bozgunun paniği içinde Yunanlılar, İzmir, Bursa ve
Balıkesir tren yoluna attılar kendilerini. Yunanlılar tehlikenin ne
denli yakın ve büyük olduğunu anlamıyorlardı. Çünkü ordularının
haber alma örgütü son derece yetersizdi. |
İzmir'deki
Fransız
Baş
Konsolosu
M. Grayye
tehlikeyi üç ay önce fark etmiş; "Yunan askeri, komuta, beslenme,
araç-gereç yönünden büyük bir boşluk içinde ve uzun süren savaş
üstelik morallerini de çökertmiş" diyordu. |
İzmir'deki
Yunan
üst
komiseri İsterkiyadis belirli
bir gerekçe ileri sürmeden sahneden çekilmiştir. |
Yunan
Küçük
Asya
Ordusu
Komutanı
Hacı Anesti;
Yunanlıların İzmir önünde hazırladıkları bir hatta Türkleri
durduracaklarına ve Türk Ordusunun İzmir'e girmesine izin
vermeyeceklerine inanıyordu. |
Ama
hangi
askeriyle,
herhalde
cepheden
dönen bu
perişan
askerle
değil.
Hacı Anesti Trakya'dan gelecek üç alaya ve
İzmir'deki 4.000 jandarmaya güveniyordu. Ancak bu üç alay, moralleri
cephedeki askerler kadar bozuk olan jandarma ile birlikte İzmir'i
koruyabilecekler mi? Bu durum endişe verici idi. |
İzmir
içinde
"Türklerin
bu son
hareketleri
kendilerine
pek
pahalıya
mal
olacaktır"
şeklinde
sözler
dolanıyordu.
Bu
sözlerdeki
amacın;
Kentlerde
yangın
çıkarmak
olduğu
sonradan
anlaşıldı. |
|
(d) İzmir'deki Yunan Memurları: |
|
İzmir'deki
Yunan
memurları
bir Türk
tehlikesi
ile
karşılaşmaktansa,
kenti
terk
etmeyi
daha
akılcı
buluyorlardı. |
|
(e) İzmir'deki Fransızlar: |
|
Fransızlara
gelince,
durum
daha
değişikti.
Kenti
korumak
için
gerekli
kuvvete
sahip
değildi.
Deniz
birliklerinin
görevi
ise
öncelikle
kendi
vatandaşlarını
ve
ulusal
çıkarlarını
korumaktı.
İzmir
Limanı'nda; Vice Admiral Dobruk, Ayron Duk ve V nci
Kral George zırhlıları, bir korvet süvarisi tarafından komuta edilen
iki küçük İtalyan kruvazörü ve Fransız Kont Amiral Domenil
komutasında Edgar Kine ile Ernes Regan adlı kruvazörler bulunuyordu. |
Müttefiklerin Iron Duk zırhlısından yaptıkları
toplantıya büyük donanma komutanlarından başka Müttefiklerin ve
Amerika'nın konsolosları katıldılar. |
|
(I) İtalyan
temsilcisi; bu işlere karışmamak konusunda ülkesinden talimat
aldığını, |
|
(II)
İngiliz temsilcisi;
vatandaşlarını gemilere
bindirerek güvence altına
almak istediğini açıkça belirtiyordu. |
|
|
|